© ogretmenler.net I Copyright © 2022. Her hakkı saklıdır

AYM’nin İptal Kararı Sonrası Hukuksuz İhraç İşlemine Karşı İdare Mahkemesi Manevi Tazminata Hükmetti

Davacı üyemiz, Aydın İli, Kuşadası İlçesinde sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayken 07.02.2017 tarih ve 29972 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki listede kişisel bilgilerine yer verilerek başkaca hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkartılmış, 685 sayılı KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı itirazının kabulü neticesinde kamu görevinden çıkarılmasının hukuka aykırı olduğu, herhangi bir örgüt ya da yapıyla aidiyeti, iltisak veya irtibatı bulunmadığı tespit edilmesi üzerine görevine iadesi yapılmış, halen Aydın İli, Söke İlçesinde görev yapmaktadır.

Davacı üye, göreve iade edildikten sonra görevden çıkarıldığı tarihi takip eden aybaşından göreve başladığı tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve özlük haklarının bir kısmının iade edilmiş olmasına rağmen 7075 sayılı Kanunun 10. Maddesindeki Komisyon tarafından görevine iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaklarına ilişkin yasa hükmü gereği maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamamıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından 12.01.2023 tarih ve 32071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 30/6/2022 tarihli ve E.: 2018/137, K.: 2022/86 sayılı Kararında, Haksız Tedbir Nedeniyle Uğranılan Zararlara Karşı Dava Açma İmkânını Ortadan Kaldıran Kuralların “- Kişilerin iradesi dışında hukuka aykırı olarak çalıştırılmadıkları döneme ait mali hakların ödenmesinin göreve başlama şartına bağlanmasının mülkiyet hakkına yönelik haksız müdahalenin giderilmemesi ve bu suretle söz konusu hakka getirilen sınırlamanın devam etmesi sonucunu ortaya çıkardığı”, ”-Tedbir işleminin haksız uygulanmasından dolayı uğranabilecek maddi ve manevi zararları giderme hususunda kişilere dava açma imkânı verilmemesinin devletin etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmadığı,” gerekçeleriyle kuralların iptallerine yani Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin giderim aracını ortadan kaldırdığı tespitiyle 7075 sayılı Kanunun 10. Maddesindeki Komisyon tarafından görevine iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacakları cümlesinin iptaline karar verilmiştir.

Davacı üye Anayasa Mahkemesi kararı ile idari ve yargısal yollara başvurma yolu açılmasına ilişkin ortaya çıkmış olan bu yeni hukuki durum üzerine maddi zararlarına ilişkin yazılı somut kanıt olmadığından sadece manevi zararların giderimi için Milli Eğitim Müdürlüğüne başvuruda bulunmuş, başvurusunda; işlemin hukuka aykırılığının Komisyonun yıllar sonra başvurusunun kabulü kararı sonucu anlaşıldığını, göreve iade edilmesinin kendisini derinden sarsan, etkisini yaşamı boyunca unutamayacağı haksız hukuksuz ihraç işleminden kaynaklı maddi ve manevi zararlarını hiçbir biçimde gidermemiş olduğunu, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun ihracından aylar sonra kurulduğunu, Komisyona başvurusunun sonuçlanmasının yıllarca sürdüğünü, sürecin tamamen dışında yürütüldüğünü, yıllarca ne ile suçlandığı bilgisinden dahi yoksun bırakıldığını, aradan geçen yıllar içinde göreve iade umutlarını tamamıyla yitirdiğini, hem maddi hem manevi olarak tahmini zor güçlükler yaşadığını, derin bir yoksulluk yaşadığını, sürecin belirsizliğinin ruhsal çöküntü yaşamasına sebep olduğunu, liste usulü ihraç edildiğinden damgalandığını, ayrımcılığa maruz kaldığını, işlemin hukuka aykırılığının tespitinin yaşadığı duygusal kırılma ve karşı karşıya kaldığı tarifi güç ağır haksızlık nedeni ile maruz kaldığı katlanılması zor güçlükleri, çevrenin olumsuz bakış açısı nedeniyle yıpranmasını, dışlanmasını ve damgalanmayı telafi etmekten uzak olduğunu, bu yaşadığı ortamları görmek, yaşamak ve duymanın ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olduğunu, İhraç edildikten sonra görevini özel eğitim kurumlarında ifa edemediği için maddi olarak geçim sıkıntısı içine düştüğünü, yapılan yerel seçimlerde bir siyasi partiden meclis üyesi seçildiğini ancak seçimden 2 ay sonra KHK’li olduğu için mazbatasının iptal edildiğini, bu durum rencide edici ve küçük düşürücü duruma sebebiyet verdiğini, horlandığını, itibar kaybına maruz kaldığını belirterek manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir.

Davacının talebi Milli Eğitim tarafından reddedilince söz konusu dava açılmıştır.

Mahkemenin gerekçeli kararında; dava dilekçemizde belirttiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 5. maddesinde, devletin temel amaç ve görevlerinin, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralını, Anayasa Mahkemesi kararı ile idari ve yargısal yollara müracaat hakkını teslim etmesi, İdarenin hukuki sorumluluğunun kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurum olduğunu kabulü, davacının herhangi bir kusuru olmaksızın davalı idarenin ihraç işleminin hukuka aykırı, haksız bir işlem olduğu, bu işlem neticesinde davacı üyenin ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da davacının şeref ve onurunun zedelenmiş bulunması veya fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmiş olmasının kabulü bakımından önemlidir.

Kararı görmek için tıklayınız.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER