EĞİTİM/ÖĞRETİM

Cumhuriyete Olan İnanç ve Kararlılıkla; Cumhuriyet 102 Yaşında!

Demokratik, Sosyal, Laik ve Toplumsal Barışı Amaçlayan Bir Cumhuriyete Olan İnanç ve Kararlılıkla; Cumhuriyet 102 Yaşında!

Türkiye’de yaşayan farklı kimlik ve inançlara sahip halkların emperyalist güçlere karşı omuz omuza verdiği büyük mücadelenin sonucunda Cumhuriyet’in ilan edilmesinin üzerinden 102 yıl geçti. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının öncülüğünde yürütülen antiemperyalist, halkçı, eşitlikçi ve özgürlükçü mücadeleyle kazanılan ortak değerler ağır bir saldırı altındadır. Halkın egemenliğini, laikliği, eşitliği ve özgürlüğü esas alan bir düzen kurma iradesi, uzun süredir tek adam rejiminin baskıcı, kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı politikalarıyla yok sayılmaktadır.

Bugün Cumhuriyet tarihinin en derin demokrasi ve hukuk krizlerinden biri yaşanmaktadır. Siyasal iktidar, tüm yetkilerin tek bir kişinin elinde toplandığı otoriter rejimi kalıcı hale getirmeye çalışmakta; Cumhuriyet’in temel ilkelerinden biri olan “halk iradesi” kimi zaman fiilen, kimi zaman da yargı eliyle doğrudan gasp edilmektedir. Türkiye’nin gerçek ihtiyacı, bütün yetkilerin tek elde toplandığı bir yönetim değil; Cumhuriyet’e asıl anlamını veren “halkın kendi kendini yönetme” ilkesine koşulsuz saygı gösterilmesidir.

Eğitim alanında laiklik ve bilim karşıtı politikalar artmakta; okullar tarikat ve cemaatlerin etkisine açılmakta, çocukların ve gençlerin özgür, eleştirel düşünme hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Çocukların eğitim hakkına, kadınların kazanılmış haklarına, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve farklı kimliklerin varlığına yönelik saldırılar artarak sürmektedir.

12 Eylül darbesiyle temelleri atılan “tek din, tek mezhep” anlayışının devletin tüm kurumlarında ve eğitim sisteminde giderek kurumsallaşmış olması, demokratik Cumhuriyet mücadelesinin önemini daha da artırmaktadır. Gerçek anlamda laik ve demokratik bir düzenin kurulması için, Cumhuriyet’e asıl anlamını veren “halkın kendi kendini yönetme” ilkesine sahip çıkmak ve bu uğurda mücadele etmekten başka yol yoktur.

Cumhuriyet’i anlamlı kılan şey yalnızca bir yönetim biçimi değil, halkın kendi geleceğini belirleme hakkıdır. Bu hak, tek adam yönetimlerinin keyfine bırakılmayacak kadar değerlidir. Cumhuriyet, ancak halkın gerçekten egemen olduğu laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak yeniden inşa edildiğinde gerçek anlamına kavuşacaktır.

Hukukun tamamen siyasallaştığı, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin tehdit altında olduğu, sendikaların ve emek örgütlerinin baskı altında tutulduğu, muhalif basına yönelik sansürün sistematik hale geldiği koşullarda; emek, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesini dışlayan bir Cumhuriyet savunusu mümkün değildir.

Türkiye halklarının ortak özlemi; kimsenin inancı, kimliği, cinsiyeti, siyasi görüşü ya da yaşam tarzı nedeniyle baskıya uğramadığı, herkesin eşit yurttaşlık temelinde, demokratik bir Cumhuriyet çatısı altında barış içinde bir arada yaşamasıdır. Cumhuriyet, ancak halkın egemenliğinin kayıtsız şartsız kabul edildiği; halkın ve emekçilerin haklarını esas alan bir rejim olarak yeniden kurulduğunda demokratik ve kapsayıcı hale gelecektir.

Eğitim Sen olarak; halkın sembolik değil, gerçek anlamda egemen olduğu; temel insan hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğu, hukukun ve adaletin herkese eşit uygulandığı, eşit, özgür, laik ve demokratik bir Cumhuriyet’in inşası ancak ortak mücadeleyle mümkün olacağı inancıyla, Cumhuriyet’in 102. yılını kutluyoruz!

Eğitim-Sen

{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } < type="adsense" data-ad-client="ca-pub-7735276658433681">