GÜNDEM

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin İzinde, Sendikal Hak ve Özgürlükler Mücadelemiz Sürüyor!

Eğitim-Sen "15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin İzinde, Sendikal Hak ve Özgürlükler Mücadelemiz Sürüyor!" dei

Türkiye işçi sınıfının en kitlesel ve en kararlı ayağa kalkışlarından biri olan 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin üzerinden 55 yıl geçti. Bu tarihsel mücadele, sadece geçmişin bir anısı değil; bugünün emek mücadelesine ışık tutan güçlü bir deneyim olarak hâlâ yolumuzu aydınlatmayı sürdürmektedir.

Sendikal barajlar ve fiili yasaklar üzerinden önü kesilmeye çalışılan işçi sınıfı 15-16 Haziran’da gösterdiği kitlesel direniş ile dönemin hükümetinin bütün hesaplarını alt üst etmiştir. İstanbul ve İzmit’te sendika üyesi yüz binlerce işçinin sendikal örgütlenme hakkına sahip çıkarak ortaya koyduğu mücadeleci tutum aradan geçen onca yıla karşın hala hatırlanmaktadır.

15-16 Haziran direnişinin başarısının temelinde emekçilerin devletten, sermayeden ve siyasi partilerden bağımsız örgütlenme talebi, iş yerlerini temel alan işyeri çalışmaları ve sendikal örgütlenme politikaları belirleyici olmuştur. O dönem iş yeri temsilciliklerinin aktif olarak işletilmesi, işçilerin sendikal mücadelenin her aşamasında doğrudan müdahil olması yapılan eylem ve etkinliklerin başarılı ve sonuç alıcı olmasını sağlamıştır.

15-16 Haziran direnişi, emekçilerin taleplerini kapalı kapılar ardında ve masa başında hükümetle kol kola girerek değil, siyasi otoriteden bağımsız hareket ederek, ekonomik ve demokratik haklar için mücadele içinde birleşerek ilerlemenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Türkiye’de emekçilerin, işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı saldırılar günümüzde daha da artmış durumdadır. 1970’te muhalif sendikaları etkisiz hale getirmek için sendikal barajlar getirmek isteyen zihniyet ile bugün sendikal hak ve özgürlükleri sınırlandırmaya ve engellemeye çalışan, en temel sendikal eylemlerden suç üretme çabası içine giren mevcut baskıcı ve yasakçı zihniyet arasında hiçbir fark yoktur.

Siyasal iktidarın baskıcı uygulamaları, temel sendikal hak ve özgürlükleri sistematik biçimde ortadan kaldırmaktadır. Toplu sözleşme süreçleri göstermelik hale gelmiştir. Grev hakkı fiilen yasaklanmakta, sendikal barajlarla emekçiler susturulmakta, güvencesiz istihdam dayatılarak yaşamlarımız rehin alınmaktadır. Kamuda liyakatsizlik, sürgün politikaları ve yandaş sendikaların himayesinde yürütülen anti-demokratik uygulamalar emekçileri nefessiz bırakmaktadır.

15-16 Haziran direnişini yaratan koşullardan çok daha fazlası bugün işçiler ve kamu emekçileri mücadelesinin önünde yükselmektedir. Yüz binlerce kamu emekçisinin açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya mahkûm edildiği, on binlercesinin haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edildiği, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı, hükümetten bağımsız sendikal örgütlenmenin sürekli engellenmeye çalışıldığı bir dönemde emekçilerin birleşik mücadelesine olan ihtiyaç daha da artmıştır.

Bugün 15-16 Haziran direnişinin yaşatılması hükümetin insafına ya da Cumhurbaşkanı’nın sahte müjdelerine değil, sadece işçilere, emekçilere ve onların öz gücüne güvenmekle mümkündür. Eğitim Sen olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimiz başta olmak üzere, eğitimin ve ülkemizin geleceğine yönelen her türlü saldırıya karşı, 15-16 Haziran direnişinin ruhuyla mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Eğitim-Sen

{ "vars": { "account": "G-DWD9KP42D3" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } < type="adsense" data-ad-client="ca-pub-7735276658433681">