2025-12-04 - 19:15
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanlığından, bugün toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına ilişkin açıklama yapıldı.
Açıklama şöyle:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık 2025 Perşembe günü TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanmıştır.
Toplantının açılışında, TBMM Başkanımız, Terörsüz Türkiye sürecinde ve komisyon faaliyetlerinde gelinen aşamaya dikkati çekmiş, şimdiye kadar hassasiyetle ve fedakarlıkla yürüttükleri çalışmaların sonuna gelindiğini, artık nihai raporun hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunulacağını belirtmiştir.
Komisyonda şimdiye kadar; konunun tarafları, bu süreçlerde mağdur olanlar ile farklı toplumsal kesimlerden 134 kişi ve kuruluşun dinlendiğini, 18’inci toplantıda ise 5'te 3 nitelikli çoğunlukla alınan karar doğrultusunda üç siyasi partinin temsilcisi ve komisyon üyesi milletvekillerinin 24 Kasım’da İmralı ziyareti gerçekleştirdiğini ifade eden TBMM Başkanımız Kurtulmuş, komisyondaki dinleme faslını nihayete erdirdiklerini kaydetmiştir.
TBMM Başkanımız, Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesi konusunda müşterek kanaatlerin paylaşıldığı bir raporun da hazırlanması temennisini dile getirmiştir.
Söylenen her bir sözün normalden katbekat tesirli olduğu bir döneme girildiğine işaret eden TBMM Başkanımız Kurtulmuş, kimsenin, sürecin bundan sonraki en hassas dönemini, siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Basına da sorumluluk düştüğünü hatırlatan TBMM Başkanımız Kurtulmuş, ortaya konulan somut sonuçlara odaklanılması, sürecin magazinleştirilmemesi için olağanüstü bir gayret sarf edilmesi çağrısını yapmıştır.
TBMM Başkanımız ayrıca, süreç hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti değil, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye’nin kazanacağını vurgulamıştır.
Komisyonun 19. toplantısının ilk bölümünde, komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmalar ile hazırlanacak nihai komisyon raporuna ilişkin üyelerin değerlendirmeleri yer almıştır.
Toplantının ikinci bölümünde ise 24 Kasım 2025 tarihinde İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna giden komisyon üyesi milletvekillerinin gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin not okunmuş, komisyonun bilgisine sunulmuştur.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bir sonraki toplantısının tarihi ve gündemi bilahare duyurulacaktır.”
2025-12-04 - 15:59
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ’UN BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecinde gelinen aşamaya dikkati çekerek, “Bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle ‘siyasi malzeme yapılmaması’ konusunu her birinizden istirham ediyorum.” dedi.
-“Bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım”
-“Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle ‘siyasi malzeme yapılmaması’ konusunu her birinizden istirham ediyorum”
-“Bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz. Yani komisyon çalışmalarından sonra Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesiyle ilgili kendi açımızdan gördüğümüz, ortak hassasiyetlerle hele hele mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum”
-“Bu mesele, hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacak. Bunun için elimizi şimdiye kadar olduğu gibi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve olumlu sonuç almak için de sabırla inşallah bu müzakere süreçlerini tamamlamış olacağız”
-“Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan, bu mesele son noktaya geldi, son günlere yaklaşıyor, bu meseleyi akamete uğratalım diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. İnanıyorum ki bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer mutlaka kazanacağız”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 19. toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Terörsüz Türkiye sürecinin, komisyonunun çalışmalarının en hassas en kritik en kırılgan dönemine girdiğini vurguladı.
Şimdiye kadar hassasiyetle, fedakarlıkla bu çalışmaları yürüttüklerini ve bu noktaya kadar gelindiğini ifade eden Kurtulmuş, “Bundan sonra da artık son düzlükte bir iki temel vazifemizi de icra edip oluşturacağımız sonucu da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunacağız. Ümit ederim ki çalışmalarımız hayırlarla neticelenir.” diye konuştu.
Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecinin, komisyonun çalışmalarından ibaret olmadığını, meselenin bir kısmı olduğunu söyledi.
Bir devlet politikası olarak sürdürülen bu sürecin, devletin bütün ilgili kurumları vasıtasıyla sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildiğini belirten Kurtulmuş, bu sürecin bir al-ver, bir pazarlık süreci olmadığının altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, örgütün kendisini feshetme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra bu sürecin hızlandığını ve siyasetin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için TBMM’de bulunan siyasi partilerden 11'inin ittifakıyla bu komisyonu kurarak bugüne kadar getirdiğini kaydetti.
Kurtulmuş, “Bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gereken, çok daha hassas davranmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere her birimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum.” dedi.
- “Dinleme faslı nihayete ermiştir”
Komisyonda şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşun dinlendiğini, 18’inci komisyon toplantısında ise katılanların 5'te 3 nitelikli çoğunluğuyla alınan karar gereği komisyonda grubu bulunan partileri temsilen birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındığını anımsatan Kurtulmuş, üç siyasi partinin temsilcisini gönderdiğini ve ziyaretin 24 Kasım tarihinde gerçekleştirildiğini kaydetti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ziyaretin gerçekleştirilmesi ile birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve bu süreçlerde mağdur olanları dinlemiş ve bu son ziyaretle birlikte de dinleme faslı tamamlanmıştır.
Bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz. Yani komisyon çalışmalarından sonra Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesiyle ilgili kendi açımızdan gördüğümüz, ortak hassasiyetlerle hele hele mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum. Böylece bu raporun hazırlanmasıyla birlikte de bu tarihi süreç çok önemli bir eşiği daha atlatacak ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacaktır.”
Önceki toplantıda grubu bulunan siyasi partilerden ve milletvekillerinden raporlarını hazırlamalarını istediklerini anımsatan Kurtulmuş, “Şimdiye kadar 5-6 arkadaşımızın hazırladığı rapor geldi. Bunların hepsini biz kaydediyoruz. Bir sayfa, bir evrak bile gelse bu evrakı kaydedip bu sürecin resmi tutanakları içerisine almış oluyoruz. Dolayısıyla bugünkü oturumumuzda raporları dinleyeceğiz. Raporu hazır olan partiler varsa onları dinleyeceğiz.” ifadesini kullandı.
- “Dil, üslup ve davranışlarımıza da azami dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz”
Sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiğinin herkesçe görüldüğünü belirten Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Söylenen her bir sözün, normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla hani derler ya eskiler, ‘Söz gümüşse sükut altındır.’ Burada yüz düşünüp bir konuşma hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle ‘siyasi malzeme yapılmaması’ konusunu her birinizden istirham ediyorum.
Burada basınımızın da üstüne çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarıyı yaptım ama hissediyoruz, buna ihtiyaç var. Sürecin aslı; kim ne dedi, nereden geldi, nereye gitti; bütün bunlardan daha önemlisi, ortaya hangi somut sonuçlar konuldu. Önemli olan bu siyasi süreçte, budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, üslup ve davranışlarımıza da azami dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz.”
Bu meselenin bir ya da birkaç siyasi partinin meselesi olmadığının altını çizen Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye hedefinin, bütün Türkiye'nin, 86 milyonun meselesi olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu mesele, hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacak. Bunun için elimizi şimdiye kadar olduğu gibi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve olumlu sonuç almak için de sabırla inşallah bu müzakere süreçlerini tamamlamış olacağız. Tekraren söylüyorum. Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan, bu mesele son noktaya geldi, son günlere yaklaşıyor, bu meseleyi akamete uğratalım diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. Onun için bizler de sabırla, farklılıklarımızı yine birbirimize ifade ederek yolumuza devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer mutlaka kazanacağız.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının ilk bölümünde siyasi partilerin, rapor safhasına ilişkin görüş ve temennilerini yöntem tekliflerini dinleyeceklerini, ikinci oturumda da İmralı ziyaretiyle ilgili görüşmenin yapılacağını kaydetti.
2025-11-27 - 09:43
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık 2025 Perşembe günü TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplanacak.
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık 2025 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'un başkanlığında saat 14:00'te TBMM Tören Salonu'nda toplanacaktır.”
2025-11-24 - 20:42
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, ilk toplantısını yaptığı 5 Ağustos 2025 tarihinden bugüne kadar 18 kez toplanmış ve ilgili kesimlere dönük dinleme faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.
En son 21 Kasım 2025 tarihinde yapılan 18'inci toplantısında ise İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda Abdullah Öcalan'ın dinlenmesi konusunda nitelikli çoğunlukla karar alınmıştır.
Söz konusu karar doğrultusunda, 24 Kasım 2025 tarihinde heyet, İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na gitmiştir.
Bu doğrultuda, 27 Şubat'ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı akabinde örgütün kendisini feshetmesi ve silah bırakması yönündeki açıklamaların yanı sıra Suriye'de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesine yönelik sorulan sorular kapsamında detaylı beyanları alınmıştır.
Görüşme neticesinde; toplumsal bütünleşme, kardeşliğin pekiştirilmesi ve bölgesel perspektife yönelik sürecin pozitif ilerletilmesi açısından olumlu sonuçlar alınmıştır.
Komisyonun bundan sonraki süreçte hedeflerini gerçekleştirme yönündeki azimli ve kararlı tutumu sürdürülecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
2025-11-21 - 16:47
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ’UN BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
-“Bu çalışmaların muradı nedir? Ortaya sağlam hem de komisyonun adında olduğu şekilde milli dayanışmayı, kardeşliği ve demokrasiyi güçlendirecek fevkalade sağlam bir raporu ortaya koymak. Bu komisyonun önümüzdeki son düzlükte yerine getireceği en önemli görevlerden birisidir”
“Özellikle 17. toplantıdaki bilgilerin fevkalade önemli olduğu, sürecin bundan sonrasının sağlıklı yürümesi bakımından da bizler için fevkalade ciddi notlar olarak önümüzde durduğunu biliyoruz. Süre içerisinde de hem bakanlarımızın hem Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımızın sahadaki gelişmelere ilişkin verdiği örnekler, yaptıkları açıklamaların da bizim için oldukça önemli olduğunun altını çizmek istiyorum”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 18. toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 5 Ağustos'tan bu yana süren titiz ve gayretli çalışmalarla 17 oturumda konuyla ilgili görüşü olan Türkiye'deki bütün çevreleri, kanaat sahiplerini dinleme imkanı bulduklarını söyledi.
Dinlemelerin her birinin komisyon üyelerinden ve partilerden gelen teklifler doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirten Kurtulmuş, "Şimdi bu toplantıda, bundan sonraki sürece ilişkin, artık herhalde çok fazla toplanacağımız bir durum kalmadı, bundan sonraki süreçte özellikle geçtiğimiz 17 toplantıda ele alınan her birisi fevkalade hayati öneme haiz olan, gerek bakanlarımızın gerek MİT Başkanımızın bize yaptıkları bilgilendirmeler çerçevesinde o konuların ele alınması, bundan sonraki sürece ilişkin bazı konuların açık bir şekilde burada net bir şekilde konuşulabilmesi, atılacak adımların konuşulabilmesi bakımından bundan sonra toplantının kapalı oturum şeklinde yapılmasını oylarınıza sunacağım ve kapalı oturum şeklinde devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, daha sonra Komisyon üyelerine söz verdi.
Komisyon üyelerinin değerlendirmelerinin ardından konuşan Kurtulmuş, komisyon çalışmalarının resmen başladığı andan itibaren fevkalade hassas, fevkalade titiz bir çalışmayı hep beraber bugüne kadar getirdiklerini söyledi.
Başından itibaren birkaç temel prensibin hiçbir şekilde zedelenmesine de müsaade etmeden yollarına devam ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, zaten öyle olduğu için de bu masanın şimdiye kadar dağılmadığını ve oldukça başarılı çalışmalara imza attıklarını belirtti.
“Usul esasa mukaddemdir” prensibiyle çalışmalara başladıklarını dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hatırlarsanız ilk toplantımızda ele aldığımız konu kendi aramızda işleri nasıl yöneteceğimize dair yönergemizdir. O yönergeyi de oy birliğiyle kabul ederek şimdiye kadar eksiksiz bir şekilde nasıl karar alınacağı, nasıl toplanılacağı, hangi alanlarda hangi karar yeter sayısına gerek olduğu konuları sarih bir şekilde ilk toplantımızda dile getirilerek usulü belirlemiş olduk. Hiçbir zaman da şimdiye kadar bu usulü zedeleyen, bu usulü aşan en ufak bir uygulama gerçekleştirmedik.
Toplantıların selameti bakımından da özellikle grubu bulunan beş siyasi partiden birer temsilcisi arkadaşımızla neredeyse her toplantı öncesinde birkaç sefer bir araya gelerek toplantıların sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için ortak bir zemini oluşturmaya gayret ettik. Burada grubu bulunmayan partilerin temsilcisi arkadaşlarımızın dile getirdikleri bu eleştiriye de katılıyorum ama açıkçası pratik olarak öyle bir imkanımız da olmadı. Dolayısıyla şimdiye kadar belirlediği ilk toplantıdaki usulüne birebir, harfiyen uymuş bir komisyonuz ve bugüne kadar da bunun dışında en ufak bir adım atmadık. Bunun altını çizmek isterim. Sizlere de gösterdiğiniz bu hassasiyet dolayısıyla bir kez daha teşekkür ederim.”
Komisyonun, herhangi bir şekilde ortaya çıkmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, komisyonun, tarihi bir çağrının, tarihi bir dönemin ve tarihi bir sorumluluğun gereği olarak ortaya çıktığını vurguladı.
Her bir komisyon üyesinin bu tarihi sorumluluğun bilinci içerisinde hareket ettiğini belirten Kurtulmuş, “Ne demek tarihi sorumluluğun içerisinde hareket etmek? Odaklanmış olduğumuz barış hedefini mutlaka sağlamaya dönük adımları atmak için gayretle çabaladık ve buradaki çalışmaları asla bir siyasi partinin ya da birkaç siyasi partinin gündeminden ibaret görmedik. Tarihi sorumluluk ancak çoğulculuk anlayışı içerisinde gerçekleşebilir ve bunu da fevkalade ciddi bir şekilde uygulayarak bugüne kadar getirdik.” şeklinde konuştu.
“Demokratik olgunluk” kavramının da bugüne kadar üzerinde hassasiyetle durdukları bir başka konu olduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Burada arkadaşların birbirinin fikirlerine tahammül etmekten bahsetmiyorum, olgun bir şekilde dinleyerek, gerektiğinde not alarak ama istifade etmek için, sadece onun argümanlarını çürütmek için değil, bir gayret içerisinde olduğunu gördük. Hatta bu yaklaşım sizler tarafından buraya davet ettiğimiz 134 arkadaşımızın sunumları sırasında da ortaya konuldu. Herkes büyük bir olgunlukla tamamına katılmadığı fikirleri dinliyor olsa bile bu fikirlerin hepsini not etti, gerektiğinde sorularını sordu.
Ayrıca devletimizin güvenlik mekanizmalarını yöneten başta bakanlarımız olmak üzere Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız olmak üzere, iki kez gelerek bu komisyonda kapalı oturumlarda verdiği bilgilerin de niçin kapalı oturumlarda konuşulması gerektiğini bizzat müşahede etmiş olduk. Bu süre içerisinde özellikle 17. toplantıdaki bilgilerin fevkalade önemli olduğu, sürecin bundan sonrasının sağlıklı yürümesi bakımından da bizler için fevkalade ciddi notlar olarak önümüzde durduğunu biliyoruz. Süre içerisinde de hem bakanlarımızın hem Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımızın sahadaki gelişmelere ilişkin verdiği örnekler, yaptıkları açıklamaların da bizim için oldukça önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.”
Her konuda yüzde 100 mutabakatın mümkün olmadığını dile getiren Kurtulmuş, “Bu çalışmaların muradı nedir? Ortaya sağlam hem de komisyonun adında olduğu şekilde milli dayanışmayı, kardeşliği ve demokrasiyi güçlendirecek fevkalade sağlam bir raporu ortaya koymak. Bu komisyonun önümüzdeki son düzlükte yerine getireceği en önemli görevlerden birisidir.” dedi.
Kurtulmuş, bundan sonraki süreçleri değerlendirmek ve geçen hafta başta Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı olmak üzere Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanının kapalı oturumda verdikleri bilgileri değerlendirmek üzere toplantının bundan sonraki kısmının kapalı olarak devam edip etmemesini oyladı.
Alınan karar doğrultusunda toplantı, kapalı devam etti.
2025-11-21 - 18:02
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanlığı, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 18. Toplantısına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 21 Kasım 2025 Cuma günü TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanmıştır.
Toplantının birinci kısmında komisyon üyeleri bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılması muhtemel çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunmuş, toplantının ikinci oturumunun kapalı yapılması oylanarak kabul edilmiştir.
Bu oturumda, hazırlanacak nihai rapor başta olmak üzere, bundan sonraki aşamalar ele alınmış, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, üye tam sayının 5’te 3 nitelikli çoğunluğunun oyuyla İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na gidilmesini kararlaştırmıştır.
Ayrıca, İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gidecek temsilcilerin parti gruplarınca 22 Kasım 2025 Cumartesi sabahına ve Komisyonun nihai raporunun hazırlanması için teklif ve görüşlerin de 28 Kasım Cuma akşamına kadar TBMM Başkanlığına bildirilmesi istenmiştir.”
2025-11-18 - 22:18
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanlığı, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 17. Toplantısına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 18 Kasım 2025 Salı günü TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanmıştır.
Komisyonun 17’nci toplantısında, TBMM Başkanımız açılış konuşması yapmış, kapalı gerçekleşen bölümde ise İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı Sayın İbrahim Kalın sunum yapmış ve milletvekillerinin soruları yanıtlanmıştır.
Toplantının açık yapılan kısmında, son dönemde siyasi nezaket ve üslupla bağdaşmayan bazı söylemlere karşı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun ortak açıklama metni okunmuş ve oylanarak ittifakla kabul edilmiştir.
Komisyon, bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmaları değerlendirmek, İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gidilmesi konusu da dahil olmak üzere gelecek süreçte yapacağı çalışmaları görüşmek için 21 Kasım 2025 Cuma günü saat 14.00’te toplanacaktır
2025-11-18 - 22:05
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NDAN ORTAK AÇIKLAMA
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun ortak açıklamasında, "Komisyon çalışmalarının tamamlanmasına yaklaşılan bir dönemde herkesin kullandığı dile ve üsluba azami özen göstermesi gerektiğini vurguluyor, başta Meclis Başkanımız olmak üzere, komisyon çalışmalarında özveri ile sorumluluk yüklenenlere yönelik her türlü ithamın karşısında ortak bir tavırla duracağımızı hatırlatıyoruz." ifadesine yer verildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kapsamlı istişareler sonucunda, geniş bir temsil ve uzlaşı ile kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmalarını uyum içerisinde sürdürmesinden rahatsızlık duyan bazı kesimlerin Komisyonumuza ve Meclis Başkanımıza yönelik mesnetsiz ithamlarda bulunduklarını üzüntüyle takip etmekteyiz.
Bilindiği üzere Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, siyasi partilerimizin genel başkanlarının iradeleri doğrultusunda 11 ayrı siyasi partiden 51 milletvekilimizin katılımıyla kurulmuştur.
Toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, millî birlik ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapmak amacıyla kurulan Komisyonumuzun tek gayesi gelecek nesillere huzur ve barış dolu bir Türkiye bırakmaktır.
Şu ana kadar her kesimden farklı fikirlerin serbestçe ifade edildiği ve demokratik olgunluk içerisinde yüksek özveriyle çalışan Komisyonun başarılı olabilmesi için Başkanlık makamının tarafsız ve birleştirici rolü ile Sayın Numan KURTULMUŞ’un siyasi nezaketinin ve yapıcı kişiliğinin de büyük bir fırsat olduğunun altını çizmek isteriz.
Komisyon çalışmalarının tamamlanmasına yaklaşılan bir dönemde herkesin kullandığı dile ve üsluba azami özen göstermesi gerektiğini vurguluyor, başta Meclis Başkanımız olmak üzere, komisyon çalışmalarında özveri ile sorumluluk yüklenenlere yönelik her türlü ithamın karşısında ortak bir tavırla duracağımızı hatırlatıyoruz.”
2025-11-18 - 17:26
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ'UN BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Tüm iyi niyetimizle çalışırken ölçü ve izandan uzak çevrelerin kullandığı haksız ve çirkin ithamları da üzülerek takip ediyoruz. Meclisin ve milletin mücadelesine gölge düşürmeye çalışan dilden medet umanlara buradan sesleniyorum. Komisyonumuza dönük ağır yaftalar sadece seviyenizi gösterir ve siyasetin kalitesini düşürür. Kimden gelirse gelsin, iftira ve hakaret aslında fikrin yoksullaşması demektir.” dedi.
-“Çalışmalarımız, sıradan bir raporla değil, tarihe düşülen değerli bir notla tamamlanacaktır. Bu sefer hep birlikte kazanacağız. Bu sefer hep birlikte konuşacağız ve başaracağız. Kaybedenler sadece bozguncular, basiretsizler ve kifayetsizler olacaktır. Allah yardımcımız olsun, sözümüz kuvvetli olsun, yolumuz açık olsun”
-“Meclisimiz, sesi çok çıkanın değil, milletin iradesinin merkezidir, bunu hatırlatmak isterim. Milletimizin vekilleri güçlü bir çoğunlukla ittifak halinde sürece destek vermektedir. Bu birliktelik meclisin asıl gücünü ve milletin iradesini ve birliğini yansıtmaktadır”
-“Ülkesini seven siyasi rakibini düşman diye tarif etmez. Biz şahıslarla değil, fikirlerle konuşuyoruz. İftirayla değil, fikirlerle tartışıyoruz”
-“Kimlerin birlikteliğimizden rahatsız olduğunu, kimlerin dayanışmamızı küçültmeye çalıştığını gayet iyi görüyoruz. Birliğimize yönelen her saldırı bizi daha da kenetliyor”
-“Komisyon, çalışmalarını tamamladığında toplumda yargı süreçlerinin öngörülebilirliğinin artacağına yürekten inanıyorum. Temel hak ve özgürlüklerin gündelik hayattaki karşılığı da hiç şüphesiz güçlenecektir. Yerelde huzurumuz büyüyecek, ulusal düzeyde güven tesis edilecek ve siyasi rekabet medeni ölçüler içerisinde kalmaya devam edecektir”
-“Evet, engel çıkarmaya çalışanlar olacaktır. İçeriden ya da dışarıdan, kimisi şahsi hesaplarla, kimi makam kaygısıyla bu süreci durdurmak isteyenler de ortaya çıkabilecektir. Ülkemizin yolunu kesmeye çalışanların gayretleri, milletin iradesinin duvarına çarparak dağılacaktır”
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen 17. toplantının açılışında, Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri kargo uçağında şehit olan 20 kahraman asker için Allah’tan rahmet, ailelerine, millete ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diledi.
Kurtulmuş, “Şehitlerimizi aziz vatanımızın mübarek topraklarına defnettik. Allah makamlarını ali eylesin, mekanlarını cennet eylesin. Hırvatistan'daki uçak kazasında kaybettiğimiz pilot kardeşimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, sevenlerine ve camialarına başsağlığı diliyorum.” ifadesini kullandı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun oldukça önemli bir toplantısında daha ilk günkü inanç ve kararlılıkla bir araya geldiklerini belirten Kurtulmuş, komisyon üyeleri olarak bir araya gelirken ülkenin dört bir yanından yükselen desteği ve dayanışma iradesini yürekten hissettiklerini vurguladı.
Komisyonun, müzakere ve istişareyi büyüten bir masanın etrafında bir araya gelmelerini sağladığını dile getiren Kurtulmuş, “Bu masada sesini yükseltenler değil, sözünü kurmayı ve herkese anlatmayı bilenler kendine yer buldu, yer bulmaya devam edeceklerdir. Burada her kesimden insanımızı dinliyoruz ve anlamaya çalışıyoruz. Halkın sesine kulak veriyoruz. Sorunların kaynağına iniyor, çözümü ilkelerde ve kurumlarda bulmak için gayret sarf ediyoruz. Çünkü dinlemeden adalet olmaz, anlamadan kardeşlik güçlenmez ve demokrasimizin standartları yükselmez.” şeklinde konuştu.
Davet ettikleri akademisyenlerin, sivil toplum temsilcilerinin ve kanaat önderlerinin anlattıklarından dersler çıkardıklarını ifade eden Kurtulmuş, dile getirilen her fikir ve yazılan her notun kendileri için yol gösterici olduğunu, Türkiye'nin her köşesinden gelen katkıların, çalışmalarının milletin ortak eseri olduğunu açıkça ispat ettiğini belirtti.
Her kesimden temsilcinin ve her düşünceden vatandaşın komisyona yönelttiği ilginin, çalışmalarının milli bir gayretin eseri olduğunun da açık bir kanıtı olduğunun altını çizen Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Komisyonumuz, müşterekleri büyütüyor ve ayrılıkları azaltmaya çalışıyor. Çatışmayı değil uzlaşmayı, kutuplaşmayı değil karşılıklı rızayı esas alarak çalışıyor. Milletimizin iyi niyetini, toplumun vicdanını ve hukukun ölçüsünü dinliyoruz. Dinleyen bir meclis, aslında güçlü bir meclis demektir. Müzakere ve istişare eden meclis, çok şükür milletin gönlündeki yerini de tahkim ediyor. Gerçekleşen oturumlar Meclisimizin bir müzakere yeri olduğunu da güçlü bir şekilde ortaya koyuyor. Burada üretilen her fikir daha da güçlenmesini istediğimiz demokrasimizin bakım ve onarım işçiliğidir. Bir yandan da arızalı dil ve üslubu tamir ediyor ve toplumsal güveni artırıyoruz.
Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar, Türkiye'de uzun yıllar acılar ve kayıplar üreten terör eylemlerinin artık sona erdiği yeni bir döneme işaret ediyor. Bu hayırlı gelişme, geniş bir mutabakatla, söz birliğiyle ve oy birliğiyle alınan kararlarla bugüne kadar gerçekleşmektedir. Eşit yurttaşlık bilincini güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü günlük hayatın standardı haline getirmek, yerelden merkeze ve merkezden tüm bölgeye kardeşlik dilini taşımak istiyoruz. Hedefimiz, ifade özgürlüğünü büyüten, güvenlik ile özgürlük arasındaki dengeyi akılla ve ölçüyle işleten güçlü bir Türkiye'dir.”
- “Kimlerin birlikteliğimizden rahatsız olduğunu gayet iyi görüyoruz”
Devletin vakarını, siyasetçinin nezaketini ve milletin itibarını korumanın herkesin ortak görevi olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Meclisimiz, sesi çok çıkanın değil, milletin iradesinin merkezidir, bunu hatırlatmak isterim. Milletimizin vekilleri güçlü bir çoğunlukla ittifak halinde sürece destek vermektedir. Bu birliktelik meclisin asıl gücünü ve milletin iradesini ve birliğini yansıtmaktadır. Tüm iyi niyetimizle çalışırken ölçü ve izandan uzak çevrelerin kullandığı haksız ve çirkin ithamları da üzülerek takip ediyoruz. Meclisin ve milletin mücadelesine gölge düşürmeye çalışan dilden medet umanlara buradan sesleniyorum. Komisyonumuza dönük ağır yaftalar sadece seviyenizi gösterir ve siyasetin kalitesini düşürür. Kimden gelirse gelsin, iftira ve hakaret aslında fikrin yoksullaşması demektir. Ülkesini seven siyasi rakibini düşman diye tarif etmez. Biz şahıslarla değil, fikirlerle konuşuyoruz. İftirayla değil, fikirlerle tartışıyoruz.
Kimlerin birlikteliğimizden rahatsız olduğunu, kimlerin dayanışmamızı küçültmeye çalıştığını gayet iyi görüyoruz. Birliğimize yönelen her saldırı bizi daha da kenetliyor. Buradaki birlik sadece komisyon üyeleri arasındaki birlik değil, Türkiye'nin 86 milyonun kader birliğidir. Kimliklere ve değerlere saygı doğrudan vatana sadakattir. Eleştiri haktır, bunun için hakaretten de ari olması şarttır. İstişare cesaret ister, kavga etmek ise kolaydır. Bizim yolumuz, devlet ciddiyetinin sözün adabıyla bütünleştiği yoldur.”
- “Toplumda yargı süreçlerinin öngörülebilirliğinin artacağına inanıyorum”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun, Türkiye'nin geleceğini birlikte şekillendiren bir çerçeve sunduğunu, akademiyi, sivil toplumu, kamuoyunu aynı hedeflerde buluşturduğunu, önerileri de etkiden faydaya, maliyetten sürdürülebilirliğe kadar akılcı bir süzgeçten geçirdiğini vurguladı.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Komisyon, çalışmalarını tamamladığında toplumda yargı süreçlerinin öngörülebilirliğinin artacağına yürekten inanıyorum. Temel hak ve özgürlüklerin gündelik hayattaki karşılığı da hiç şüphesiz güçlenecektir. Yerelde huzurumuz büyüyecek, ulusal düzeyde güven tesis edilecek ve siyasi rekabet medeni ölçüler içerisinde kalmaya devam edecektir. Birbirimizin yükünü hafifletirsek Türkiye'nin yükü hafifler. Kardeşlik büyürse krizler küçülür. Hukuk işlerse adalet yerini bulur. Meclisimiz güçlendikçe vatandaşlarımız daha rahat eder. Biz bu görüşleri birer temenni olarak değil, hedef olarak ifade ediyoruz.
Komisyonun kazanımları demokrasi kültürümüzü derinleştirmektedir. Bizim yürüttüğümüz süreç toplumsal huzurun, barışın ve kardeşliğin kurumsallaşmasıdır. Bugün artık görüyoruz ki halkın sesi mecliste yankı buldukça kardeşlik dili hayatın her alanına sirayet etmektedir. Çünkü demokrasi, bir arada yaşama ahlakıdır, adaletin, hoşgörünün ve dayanışmanın ortak zeminidir.”
-“Komisyonumuz büyük uzlaşının kurumsal ifadesidir”
Komisyonun, milletçe kurdukları büyük bir sofranın siyasal mutfağı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, burada hazırlanan her önerinin, o sofraya konulan helal bir lokma olduğunu vurguladı.
Bugün 550'den fazla milletvekilini temsil eden 11 siyasi partinin, 90'ın üzerinde bir temsil oranıyla aynı hedef etrafında buluştuğunu belirten Kurtulmuş, bu tablonun Türkiye’deki demokratik olgunluğun, siyasi aklın ve toplumsal bilincin en güçlü delili olduğunu ifade etti.
“Komisyonumuz büyük uzlaşının kurumsal ifadesidir.” diyen Kurtulmuş, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Milli dayanışma, kağıt üzerinde bir kavram değil, ülkemizin vicdanında ve meclisinde yeşeren bir hakikattir. Evet, engel çıkarmaya çalışanlar olacaktır. İçeriden ya da dışarıdan, kimisi şahsi hesaplarla, kimi makam kaygısıyla bu süreci durdurmak isteyenler de ortaya çıkabilecektir. Ülkemizin yolunu kesmeye çalışanların gayretleri, milletin iradesinin duvarına çarparak dağılacaktır. Biz hızlı ama düşünerek ve derinlemesine ilerlemeyi sağlıyoruz. Bölgesel dengelerin, uluslararası dinamiklerin bu kadar hızlı değiştiği bir dünyada Türkiye'nin sözünün gecikmesi düşünülemez. Bu nedenle komisyon her aşamasında hem ilkesel hem de pratik bir denge gözeterek ilerlemektedir. Her adımda ülkemizin bölgesinde barış ve istikrarın merkezi olma misyonunu güçlendiren bir vizyonla hareket ediyoruz.
Siyasi rekabeti tamamen medeni çizgilere taşıyacağız. Kurumlarımızın itibarını günlük tartışmaların insafına bırakamayız. Devlet, vatandaşının safında durdukça; vatandaş, hakkını devletin güvencesinde bilecektir. Kalıcı barışı büyüteceğiz, ortak iyiliği kurumsallaştıracağız. Temel konularda geniş mutabakat, farklı görüşlerde ise medeni rekabet içinde istikrarlı uzlaşma yöntemini sürdüreceğiz.”
-“Birimize yapılan haksızlık hepimize yapılmış demektir”
Siyasette yeni normalin, “uzlaşı kültürü” olmalı gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, “Elbette tartışacağız ama saygıyla konuşacağız. Elbette yarışacağız ama kurallarla ilerleyeceğiz. Eleştireceğiz ama hakkaniyeti elden bırakmayacağız. Dilimiz, birbirimizi incitmeyecek ve hukukumuzu zedelemeyecektir. Birimize yapılan haksızlık hepimize yapılmış demektir. Dillerin buluşması ülkenin barışını kuracaktır. Kararlar kadar üslup da bir devlet işidir. Biz kimseyi dışlamadan ilerlemek zorundayız. Kimseyi kaybetmeden kazanmak, kimseyi ötelemeden merkezde tutmak durumundayız.” diye konuştu.
Kurtulmuş, siyasetin değerinin, toplumun bir arada olması maharetinden, devletin ağırlığının adaletin terazisinden, meclisin itibarının da sözün kalitesinden geçtiğini belirtti.
Yolu açık, yöntemi şeffaf, iradesi sağlam bir çalışma yürüttüklerini dile getiren Kurtulmuş, “Nefret diline asla teslim olmayacağız. Hukuku yıpratan popülizme asla geçit vermeyeceğiz. Her itirazı kayda geçireceğiz. Devlet ciddiyetini gündelik tartışmaların insafına bırakmayacağız. Türkiye'yi hem bölgemizde hem de dünya çapında daha güçlü, saygın ve itibarlı bir konuma taşıyacağız. Bu komisyona güç veren irade, geçici bir heyecan değil, tarihsel bir sorumluluktur. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölgenin de uzlaşma hedeflerinden birisidir. Dünyanın değiştiği bu fevkalade dinamik dönemde bölgemizde barışın, adaletin ve istikrarın örneği olmak için çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Komisyonumuz, bu iradenin siyasi ifadelerinden biridir.” ifadesini kullandı.
-“Bugün bu sürecin arkasında milletimiz vardır”
“Milli dayanışma”, “kardeşlik” ve “demokrasi”nin birbirini tanımlayan, birlikteliklerinin farklı tezahürleri olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bugün Türkiye hem kendi içinde hem çevresinde barışın dilini konuşabiliyorsa burada Terörsüz Türkiye çalışmalarının ve özellikle bu çerçevede komisyonumuzun katkısı büyüktür. Artık bu ülkede ötekileştirme siyaseti, kimlik kavgası ve ayrılık söylemi asla kök bulmayacaktır. Milletimiz çabalarımızın kıymetini biliyor. Vatandaşlarımız ortak değerimizin ve toplumsal iyiliğin arkasındadır.
Bugün buradan milletimize net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Bu süreç başarıya ulaşacaktır. Bugün bu sürecin arkasında milletimiz vardır, siz varsınız. Meclisimiz var, akıl var, hukuk var, vicdan vardır. Komisyonumuz ve milletvekillerimiz milletin iradesini taşıma sorumluluğuyla çalışmaya devam ediyor. Bu gayretler geleceğe güvenle bakan ülkemizin umududur. Çalışmalarımız, sıradan bir raporla değil, tarihe düşülen değerli bir notla tamamlanacaktır. Bu sefer hep birlikte kazanacağız. Bu sefer hep birlikte konuşacağız ve başaracağız. Kaybedenler sadece bozguncular, basiretsizler ve kifayetsizler olacaktır. Allah yardımcımız olsun, sözümüz kuvvetli olsun, yolumuz açık olsun.”
Kurtulmuş, 17. toplantıda, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın dinleneceğini belirtti.
Komisyonun 3. toplantısında İçişleri Bakanı Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Kalın’ın sunumlarının olduğunu anımsatan Kurtulmuş, o tarihten bu yana kendilerinin sahada kurum olarak yaptıkları gözlemleri dinleyeceklerini ve arkasından da sorular soracaklarını söyledi.
Kurtulmuş, daha sonra toplantının kapalı yapılmasına ilişkin teklifini oyladı ve alınan kararla toplantı, kapalı devam etti.
2025-11-13 - 15:48
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanlığı, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 17. Toplantısına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 18 Kasım 2025 Salı günü saat 15:00'te, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında, TBMM Tören Salonu’nda toplanacaktır.
Komisyonun 17'nci toplantısında İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı Sayın İbrahim Kalın sunum yapacaklardır.”
2025-11-11 - 18:19
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun, 13 Kasım 2025 Perşembe günü gerçekleştirileceği duyurulan 17. toplantısı, kahraman Mehmetçiklerimizi taşıyan askeri kargo uçağımızın Azerbaycan'dan ülkemize dönüşü esnasında Gürcistan’da düşmesi nedeniyle ertelenmiştir."
Komisyon hakkında yapılan açıklama şöyle:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun, 13 Kasım 2025 Perşembe günü gerçekleştirileceği duyurulan 17. toplantısı, kahraman Mehmetçiklerimizi taşıyan askeri kargo uçağımızın Azerbaycan'dan ülkemize dönüşü esnasında Gürcistan’da düşmesi nedeniyle ertelenmiştir.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak; şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve aziz milletimize başsağlığı diliyoruz.”
2025-11-04 - 17:21
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 6 KASIM PERŞEMBE TOPLANACAK
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 6 Kasım Perşembe günü toplanacak.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun 17. toplantısına ilişkin TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, Komisyonun, gündemindeki konuları görüşmek üzere Perşembe günü saat 11.00'de TBMM Başkanı Kurtulmuş başkanlığında Meclis Tören Salonu'nda toplanacağı bildirildi.
2025-10-30 - 18:23
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 30 Ekim 2025 Perşembe günü TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı.
Komisyonun 16’ncı toplantısı, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un açılış konuşmasının ardından yapılan oylama sonucu kapalı gerçekleştirildi.
Toplantının ilk bölümünde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ikinci bölümünde de Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bilgilendirmede bulundu, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, açılış konuşmasında, 5 Ağustos'tan beri yürütülen komisyon çalışmalarının başarıyla ilerlediğini, toplam 130 kurum, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, akademisyen ve kanaat önderinin bilgi, fikir ve önerilerinin alındığını belirtti.
Terör örgütünün 26 Ekim’deki açıklamasının sürecin ilerlemesi açısından önemli bir adım olduğunu belirten TBMM Başkanı Kurtulmuş, terör örgütünün sahadaki varlığını tasfiye ettiğinin Türkiye’nin güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edilmesiyle Komisyonun, atılacak adımları belirleyen bir çerçeveyi TBMM Genel Kurulu'na sunacağını vurguladı.
Terörsüz Türkiye sürecinin hedefine ulaşmasıyla dünyaya bir “Türkiye modeli”nin sunulacağını ifade eden TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu modelin birçok ülkedeki çatışma çözümlerine ışık tutacağını belirtti.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 17’nci toplantısının tarihi ve gündemi bilahare duyurulacaktır.
2025-10-30 - 17:37
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NDAN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan, komisyonun İrlanda’ya bir ziyaret gerçekleştireceği iddiaları üzerine bir açıklama yapıldı.
Komisyonun açıklaması şöyle:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İrlanda’ya yönelik bir ziyaret gerçekleştireceğine dair çeşitli iddialar gündeme gelmiştir.
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına belirtmek isteriz ki, söz konusu ziyaretin Komisyonumuzun resmî çalışmalarıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu programın, bir sivil toplum kuruluşunun daveti üzerine Komisyon üyesi bazı milletvekillerinin tamamen kendi şahsi inisiyatifleri ve kişisel takvimleri çerçevesinde planlandığı anlaşılmaktadır.
Kamuoyunun bilgilerine sunulur.”
2025-10-30 - 13:00
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ'UN BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Komisyon, örgütün kendisini tasfiye ettiği, ülkemizin güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edildikten sonra gerçekleştirilmek üzere atılacak olan adımları belirleyen bir çerçeveyi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunacaktır.” dedi.
-“Komisyon, örgütün kendisini tasfiye ettiği, ülkemizin güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edildikten sonra gerçekleştirilmek üzere atılacak olan adımları belirleyen bir çerçeveyi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunacaktır”
-“Bu çerçevede şimdiye kadar fevkalade büyük mesafe alındı. ‘Türkiye modeli’ diyebileceğimiz bu model, inşallah önümüzdeki dönemde başarıyla sonuçlanıp tam manasıyla Türkiye'nin terörsüz bir Türkiye hedefine ulaştığının ortaya çıkmasıyla birlikte, birçok ülkede örnek olarak alınacak ve birçok ülkedeki çatışma çözümleri için ışık tutacaktır”
-“Bu süreçte bir taraf üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin, diğer taraf daha geriden gelsin ya da başka birisi başka şekilde hareket etsin diye düşünülemez. Burada, irade ortadadır”
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen 16’ncı toplantının açılışında yaptığı konuşmada, bugün komisyonda belli bir noktaya gelindiğini ve artık yavaş yavaş komisyon çalışmalarında nihai raporu hazırlama safhasına doğru ilerlendiğini söyledi.
5 Ağustos'tan beri yürütülen komisyon çalışmalarının fevkalade başarılı bir süreç şeklinde ilerlediğini belirten Kurtulmuş, bu sürecin son güne kadar da böyle devam edeceğine ilişkin temennisini dile getirdi.
Komisyonun, tarihi bir görevi millet adına üstüne aldığını ifade eden Kurtulmuş, komisyon toplantılarında bu zamana kadar geniş katılımlı ve geniş kapsamlı bir müzakere süreci gerçekleştirildiğini, 130'a yakın sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle kanaat önderinin fikirlerini ve tekliflerini paylaştığını kaydetti.
Müzakereler sırasında fevkalade büyük bir olgunluk içerisinde herkesin birbirini dinlediğini söyleyen Kurtulmuş, “Komisyonumuz esası itibarıyla Türkiye demokrasisi açısından örnek teşkil edecek, demokratik standartları son derece yüksek bir çalışma dönemini gerçekleştirdi. Ayrıca başlangıçta hep birlikte kararlaştırdığımız prensiplerin hepsine sonuna kadar uyarak bu süreci yürüttük. Böylece başarılı bir çerçeve ortaya konulmuş oldu. Bu anlamda komisyon, örgütün silah bırakması ve kendini tasfiye etme sürecinin gereklerini millet adına takip etmek ve siyasi partilerin müşterek fikirleriyle ortaya kanaatler oluşturmak bakımından önemli bir görev, iş icra etti ve bundan sonra da icra edecektir.” diye konuştu.
Komisyonda sadece bir grubun, sadece bir partinin, sadece bir tek siyasi kanadın görüşleri, istekleri, beklentileri şeklinde bir çalışma ortaya konulamayacağını dile getiren Kurtulmuş, herkesin fikri kendine saklı kalmak şartıyla müşterek noktalarda buluşabilmek ve böylece ortak hedefler noktasında bu tarihi görevi icra edebilmenin komisyonunun başlıca önceliklerinden birisi olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, şimdiye kadar ittifakla kararların alınmasının da bu prensibe bağlı kalındığının önemli göstergelerinden birisi olduğunu kaydetti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu süreçte bir taraf üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin, diğer taraf daha geriden gelsin ya da başka birisi başka şekilde hareket etsin diye düşünülemez. Burada, irade ortadadır. İmralı'dan yapılan açıklamalarla örgüt kendisini tasfiye ettiği, bütün bileşenleriyle birlikte artık örgütsel faaliyetleri sürdürmeyeceği konusundaki açıklamalar, özellikle 26 Ekim tarihinde yapılan açıklamalarla bir ileri safhaya taşınmış ve önemli bir eşik kanaatimce aşılmıştır.
Bundan sonraki süreçte de hem örgütün sahadaki varlıklarını tasfiye ettiğinin, ülkemizin güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edilmesiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sürecin gerektirdiği yasal düzenlemeleri yerine getirecektir. Komisyonumuzun bu noktadaki önemli görevi ise tek tek yasa metinlerini hazırlamak değil, genel çerçeveyi teklif ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne göndermektir.”
Komisyonun, bir anayasa değişiklik komisyonu olmadığının altını çizen Kurtulmuş, “Anayasanın değiştirilmesi, bu müzakerelerimizin hiçbir safhasında gündem olmamış, bu konu açılmamıştır. Dolayısıyla komisyon, örgütün kendisini tasfiye ettiği, ülkemizin güvenlik birimleri tarafından tespit ve tescil edildikten sonra gerçekleştirilmek üzere atılacak olan adımları belirleyen bir çerçeveyi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunacaktır. Bu çerçevede şimdiye kadar fevkalade büyük mesafe alındı. ‘Türkiye modeli’ diyebileceğimiz bu model, inşallah önümüzdeki dönemde başarıyla sonuçlanıp tam manasıyla Türkiye'nin terörsüz bir Türkiye hedefine ulaştığının ortaya çıkmasıyla birlikte, birçok ülkede örnek olarak alınacak ve birçok ülkedeki çatışma çözümleri için ışık tutacaktır.” şeklinde konuştu.
Dinleme faslının yavaş yavaş sonuna gelindiğini belirten Kurtulmuş, bugün de konuyla yakından çalışmaları yürüten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un komisyonda ağırlanacağını, bilgilendirme yapacağını ve soruları cevaplayacağını kaydetti.
Kurtulmuş, konuşmasının ardından toplantının basına kapalı olarak devam edip etmemesine ilişkin oylama yapılacağını söyledi.
Yapılan oylama sonucu toplantı, basına kapalı devam etti.
Komisyonun 16’ncı toplantısı, Dışişleri Bakanı Fidan ve Adalet Bakanı Tunç’un bilgilendirmesiyle devam etti.
2025-10-24 - 17:40
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU PERŞEMBE GÜNÜ TOPLANACAK
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 30 Ekim 2025 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacak.
Komisyonun 16'ncı toplantısı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında, 30 Ekim 2025 Perşembe günü gerçekleştirilecek.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda sunum yapacak.
2025-10-15 - 19:45
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NUN 15. TOPLANTISININ KAPANIŞINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “İnşallah umutlu bir şekilde Türkiye modelini ortaya koyacağız ve bir daha hiç kimsenin acılar yaşamayacağı bir dönemi çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere armağan edeceğiz.” dedi.
“İnşallah umutlu bir şekilde Türkiye modelini ortaya koyacağız ve bir daha hiç kimsenin acılar yaşamayacağı bir dönemi çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere armağan edeceğiz”
-“Sizi temin ederim ki burada konuşulan hiçbir söz zayi olmamış, burada teklif edilen hiçbir konu gündemin dışına itilmemiştir. Titizlikle bunların hepsi gözden geçirilecek ve en sonunda komisyonumuzun hazırlayacağı raporda faydalanılacaktır”
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 15. toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada şimdiye kadar bugünkü görüşmelerle birlikte 128 STK ve kanaat önderinin dinlendiğini belirterek, “Sizi temin ederim ki burada konuşulan hiçbir söz zayi olmamış, burada teklif edilen hiçbir konu gündemin dışına itilmemiştir. Titizlikle bunların hepsi gözden geçirilecek ve en sonunda komisyonumuzun hazırlayacağı raporda faydalanılacaktır.” ifadesini kullandı.
Yoğun ve samimi bir mesainin harcandığını dile getiren Kurtulmuş, en başından itibaren ortak belirlenen ilkeler noktasında da yola devam ettiklerini kaydetti.
Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Tabi ki herkesin kendine has bir fikri var. Bu komisyonun esas amacı, insanların kendi yankı odalarında bulunup çözüm üretme sürecine katkıda bulunması değil, tam tersine herkesin kendi yankı odasından çıkarak ortak bir fikri oluşturmaya, ortak bir kararlılığı ortaya koymaya ve ortak bir hissiyatın geliştirilmesine katkıda bulunması gerekir. Tabi ki en sonunda da terörün ortadan kaldırılması için gerekli olan ve bir daha Türkiye'nin terör ortamına dönmesine asla müsaade etmeyecek şartları da hazırlamak için bir eylem planını bu komisyonun hazırlaması kaçınılmazdır. Bunun için başından itibaren titizlikle burayı bir demokrasi platformu olarak ortaya koyduk.
Tekraren söylemek istiyorum. Burası Anayasa Komisyonu değil, burası yasa hazırlama komisyonu değil. Bu masanın etrafında parlamentoda temsil edilen bir parti hariç 11 partinin tamamı yer alıyor. Türkiye demokrasisi için de örnek bir çalışmadır. Buraya kadar gelen fevkalade başarılı bir süreçtir. İnşallah umutlu bir şekilde Türkiye modelini ortaya koyacağız ve bir daha hiç kimsenin acılar yaşamayacağı bir dönemi çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere armağan edeceğiz.”
17 Ekim Cuma günü kendisinin daha önceden planlanmış olan bir Diyarbakır programı bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Bu, komisyonumuzun resmi bir toplantısı değil, komisyonumuzun bir seyahati değil. Bu daha evvel hazırlanmış üniversitenin açılış programı. Kültür Yolu Festivali ile ilgili bir konsere katılma ve Diyarbakır STK'larıyla buluşma programıdır. Tekraren gelmek isteyen arkadaşlarımız için, isteyen arkadaşlarımız bu programa eşlik edebilirler. Aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı'ndaki arkadaşlarımıza da davetimizi yaptık.” ifadesini kullandı.
2025-10-15 - 18:40
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 15. toplantısının birinci oturumunda konuşan Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Genel Başkanı Salih Turan, bugün "Kürt meselesi" olarak nitelendirilen konunun son 40 yılın değil, en az 150 yıllık tarihi sürecin sonucu olduğunu söyledi.
Bu meselenin sadece bir güvenlik sorunu olmadığını dile getiren Turan, "Tarihsel hafızası, sosyolojik kökleri, dini ve kültürel boyutları olan çok katmanlı bir adalet meselesine dönüşmüştür." ifadesini kullandı.
Bu yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 17 ilde 2 bini aşkın gençle yüz yüze görüşmeler yaptıklarını anlatan Turan, "Katılımcılar kendini hem Kürt hem Müslüman olarak gördüğünü, ulusal kimlik yerine iman ve aidiyet unsuru olarak gördüğünü söylüyor. Çözüm, kimliklerin inkarında değil, iman kardeşliğinin ihyasında aranmalıdır. Etnik kimlik bir doğum gerçeğidir. Dini kimlik bir tercihin ve teslimiyetin ifadesidir. İslam her iki kimliği de adalet içerisinde yaşatmayı emreder." diye konuştu.
Turan, sorunun inkarla değil, gerçekle yüzleşmeyle çözüleceğini belirtti.
- "Yeter ki bizler gençlere imkan sağlayalım"
Türkiye Teknoloji Takımı (T3 Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki genç nüfusun ülke geneline oranla yüksek olmasının bu bölgedeki başarıların artarak devam edeceğini gösterdiğini kaydeden Hıdır, "Bizler inanıyoruz ki geleceğin dünyasına damga vuracak teknoloji şirketleri buradaki şirketler arasından çıkacak. Yeter ki bizler gençlere imkan sağlayalım, onların önünü açalım." diye konuştu.
Kendilerinin bir jet motorunu ancak lisansüstü eğitiminde gördüklerini anlatan Hıdır, "Şimdiki gençlerimiz bunları ilkokul çağından itibaren yakından görüp inceleme imkanına sahip oluyor. Tam da bu doğrultuda, önümüzdeki yıl Güneydoğu Anadolu Bölgemize daha fazla katkı sunmak amacıyla TEKNOFEST 2026 organizasyonumuzu bu bölgedeki bir ilimizde düzenleyeceğimizi de burada ilk kez ifade etmek isterim." dedi.
Genç Barış İnşacıları Derneğinden Baran Yalçınkaya, yaptıkları çalışmalarda, toplumun birlikte yaşama iradesinin hiçbir zaman kaybolmadığını gördüklerini söyledi.
Türk ve Kürt gençleri arasındaki benzerliklerin artık çok daha belirgin olduğunu ifade eden Yalçınkaya, "Gençler olarak önümüzde yaşayacağımız aşağı yukarı 60 sene daha olduğunu düşünecek olursak, bu çatışmanın sonlanması en çok da bizler için bir ihtiyaç. Bu yüzden bu kuşağın Türkiye'den, sizlerden, bu komisyondan beklentileri var." diye konuştu.
Genç Barış İnşacıları Derneğinden Rona Şenol ise "Terörsüz Türkiye" hedefi konusunda beklentilerinin somut adımlar atılması olduğunu söyledi. Bu adımlar atılmadıkça toplumun desteğinin kırılgan hale geleceğini savunan Şenol, "Yüzde 70'lere varan destek, toplumun siyaset kurumuna açtığı bir alan olarak görülebilir ve buna dayanarak inisiyatif alınabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2250 Sayılı Kararı'nın, gençlerin çatışmalardan en çok etkilenen grup olmakla birlikte barışın kalıcı hale gelmesi için en güçlü potansiyeli de taşıdığını gösterdiğini anlatan Şenol, "Bu yüzden bu grubu bundan sonraki aşamalarda sürece dahil etmenin yollarını da aramalıyız. Bunlar üniversiteler, belediyeler, gençlik konseyleri ve sivil toplum vasıtasıyla yapılabilir." diye konuştu.
Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Genel Başkan Yardımcısı Tuba Arslan, "Terörsüz Türkiye"nin güçlü bir ailenin adı olduğunu söyledi. Terörsüz Türkiye hedefine yalnızca güvenlik değil, bilgi, sevgi ve kardeşlikle katkı sunma gayretinde olduklarını anlatan Arslan, TBMM'nin çizdiği çerçeve ve yol göstericiliğinde hem Komisyon hem de diğer STK'lerle birlikte, 300 bini aşan üyeleri ve 81 il teşkilatlarıyla çalışmaya hazır olduklarını kaydetti.
Terörsüz bir Türkiye ve Orta Doğu'nun mümkün olduğunu söyleyen Arslan, "Yeter ki biz bilgiyi, sevgiyi ve kardeşliği çoğaltalım. Yeter ki biz her genci, her aileyi, her insanı bu ortak hedefe inandıralım." dedi.
TÜGVA Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Karagüzel ise çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin sınırlarının sadece Türkiye'den ibaret olmadığını kaydeden Karagüzel, şu ifadeleri kullandı:
"Çevremizde geniş bir coğrafyada farklı durumlarla karşı karşıyayız. İstikrarı öncelemeye çalışıyoruz. Suriye'nin kuzeyinden İran'ın kuzey batısına kadar olan bölgede barış hakim olursa Terörsüz Türkiye hedefinin kalıcı bir güvenlik çemberine dönüşeceğini düşünüyoruz. Bu süreçte komşu halklarla ortak insani ve kültürel paydalarda buluşmanın büyük bir önem arz ettiğini düşünüyoruz. Bu masanın, Suriye'deki yeni yönetimle PYD arasındaki herhangi bir ilişkiden de çok kolay bir şekilde etkileneceğini düşünüyoruz. Sadece biz bu sınırlardan müteşekkil düşünmemeliyiz. Yanı başımızda farklı bir atmosfer var. Bölgedeki barış sadece askeri barışla değil, gönül bağıyla da mümkün olacaktır."
Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor) Genel Koordinatörü Hasan Oğuzhan Aytaç da "Bizce demokratikleşme ve gençlerin eşit yurttaşlık haklarının garanti altına alınması, bu sürecin yegane dayanağı olmalıdır. Çünkü demokratikleşme bizim için bir yöntem değil, siyaset kurumuna güvenebilmemizin meşru tek yoludur." değerlendirmesinde bulundu.
Aytaç, konuşmasında sürece yönelik taleplerini de dile getirdi.
- "Şuurlu nesiller yetiştirmekle mükellefiz"
Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Genel Başkanı Tahsin Başarı, "Terörsüz Türkiye" hedefinin sadece güvenlik politikaları oluşturmak değil, toplumun her katmanında yeniden inşa edilmesi gereken bir bilinç meselesi olduğunu söyledi.
Başarı, "Bizler inanıyoruz ki terörle mücadele sadece silahla değil bilinçle, yalnızca güçle değil ahlakla, yalnızca güvenlik tedbirleriyle değil toplumsal dayanışmayla kazanılır. İşte tam da tarif ettiğimiz bu dayanışmayı ortaya koymak için yöntemleri konuşmak, engelleri aşmak ve neticede milletimizin sırtına küfe olan bu problemi kökten çözmek için buradayız." dedi.
Terörün artık sadece silahla değil, algıyla operasyon yaptığını, propaganda, nefret ve yalanla yürütüldüğünü belirten Başarı, "O halde yüreği kardeşlik, birlik ve vatan duygusuyla dolu olan bizler de kalemiyle düşünen, kalbiyle hisseden, dijital dünyada bu değerleri savunan şuurlu nesiller yetiştirmekle mükellefiz." diye konuştu.
Başarı, bu süreçte yapılması gerekenlerden birinin de milletin ortak değerlerinden müteşekkil bir fikir ve gönül birliğinin yeniden tesis edilmesi olduğunu vurguladı.
"Gençlerin 'biz' bilincini güçlendiren bir anlayışla yetiştirilmesi gerektiğini" söyleyen Başarı, "Her kesimi kapsayan kardeşlik meclisleri, ortak değer platformları ve gençlik diyalog alanları kurulmalı, farklı görüşteki gençler aynı masa etrafında buluşturulmalıdır. Çünkü fikirde birlik sağlanmadan sahada huzur sağlanamaz." ifadelerini kullandı.
Başarı, terörün amacının kardeşi kardeşe düşürmek olduğuna dikkati çekerek, süreçte atılacak en güçlü adımın dayanışmayı, paylaşmayı ve kardeşliği büyütmek olduğuna dikkati çekti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Komisyon'un birinci oturumunun ardından yaptığı değerlendirmede, "Genç arkadaşlarımızdan beklentimiz şudur, bu sürece kendi çevrelerinizde, kendi etki alanınızda desteğin artırılması için burada dile getirdiğiniz fikirleri kendi çevrenizde de dile getirerek sürecin hızlı bir şekilde tamamlanmasını arzu ediyoruz." diye konuştu.
Komisyonun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 15. toplantısının ikinci oturumunda konuşan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tülin Tezel Öztemel, Terörsüz Türkiye çalışmalarıyla yeni bir şans yakalandığını söyledi.
Türkiye'nin Türk ve Kürt olarak iki ayrı kategoriye sığdırılamayacağını anlatan Öztemel, "Çünkü biz acılarıyla, sevinçleriyle iç içe geçmiş, akrabalık bağlarıyla birbirimize nüfuz etmişiz. Buradan bir ayrılık değil, birlikte umut dolu bir gelecek çıkarmaya gayret edelim." diye konuştu.
Öztemel, yapılan çalışmalara göre kadınların yer aldığı müzakere süreçlerinin yüzde 35 daha uzun ömürlü olduğuna dikkati çekerek, "Ayrıca kadınların barış süreçlerine katkıları da bilinmektedir. Kolombiya, Liberya, Kuzey İrlanda'da yapılan müzakerelerde kadınların katkıları öne çıkmaktadır. Bu süreçte de kadınların ve STK'lerin gücünden faydalanmanın önemli olduğunun altını çizmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi adına konuşan Ruşen Seydaoğlu, "Barışın konuşulabiliyor olması için öncelikle askeri operasyonların durduğu, tezkerelerin iptal edildiği bir ortamın elzem olduğunu belirtmemiz gerekiyor." görüşünü dile getirdi.
Seydaoğlu, kadınların siyasete, yaşama ve "barış sürecinin" toplumsallaşması için yapılacak çalışmalara katılımının, yaşamın kadınlar için güvenli hale getirilmesiyle mümkün olacağını, bunun aynı zamanda bir yükümlülük olduğunu söyledi.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi'nden Feride Eralp, sunumunda bazı Jandarma Özel Harekât (JÖH) ve Polis Özel Harekât (PÖH) mensuplarının birkaç yıl önce Cizre, Yüksekova ve Nusaybin gibi ilçelerde kadınların yatak odalarına girerek, aynalara rujla tecavüz tehditleri yazdığı iddiasında bulundu.
Eralp, konuşmasının devamında da iddiasına konu olan JÖH ve PÖH mensuplarına ait olduğunu iddia ettiği fotoğrafı paylaşıp, bunları İsrail askerlerine benzetmesi üzerine bazı milletvekilleri tarafından tepkiler yükseldi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, araya girerek, komisyonda şimdiye kadar çok farklı görüşlerin dinlendiğini hatırlattı, konuşmacıların, komisyonun ana konusu olan "barışın nasıl sağlanacağına ilişkin" görüşlerini dile getirmesini istedi.
Kurtulmuş, "Ben de Komisyon Başkanı olarak Türkiye'nin herhangi bir yerinde münferit olarak gerçekleşmiş bir olayın, işgal altındaki Filistin'de İsrail askerlerinin yapmış olduğu işlerle benzetilmesini kategorik olarak reddettiğimi açıkça ifade etmek durumundayım. Böyle bir şey kabul edilemez, böyle bir şey TBMM çatısı altında kullanılamaz." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de katılımcıların Komisyonun daveti üzerine geldiğini söyleyerek, "Bizim bunları dinliyor olmamız, onayladığımız anlamına gelmediği gibi onları dinlemek gibi bir yükümlülüğümüz olduğunu da düşünüyoruz." dedi.
Eralp’in konuşmasını tamamlamasının ardından komisyona hitap eden TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyon çalışmalarının başından itibaren birkaç kuralın ittifakla kabul edildiğini bildirdi. Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bunlardan birisi, burada konuşanlara eyvallah, onları sonuna kadar kemali edeple dinledik. Ancak konuşmacılardan da başından itibaren şunu istirham ettik, geçmişin acıları üzerinde konuşarak bugünkü barışı inşa etmemiz mümkün değildir. Bu komisyonda herkes konuştu. Çok radikal fikirler dile getirenler oldu ama burada biz acılar üzerinden konuşacaksak binlerce saat konuşulabilir. Mesele somut olarak biz bundan sonra aynı acılar yaşanmasın diye buradaki arkadaşlarımız ortak bir kararlılık içerisinde, bütün partilerin ortak anlayışıyla hareket ediyoruz. Burada özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bütünüyle ilzam edecek olan suçlamaların da bir faydası olmadığını, bunun bir sonuç getirmeyeceğini altını çizerek ifade etmek istiyorum."
Herkesin diline dikkat etmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Üslubu beyan, aynıyla insandır" sözünü anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Hiçbirimiz diğerlerinin üzerinde kendi fikrimizi kabul ettirmek durumunda değiliz. Görüşlerimizi söyleriz, dinleyen dinler, dinlemeyen dinlemez. Ama sonuçta ortak bir çabanın içindeyiz. 86 milyonun tamamının, Kürtlerin, Türklerin, farklı etnik kökenden insanların ortak bir aidiyet içerisinde müşterek bir gelecek inşa etmesi için, aramıza sokulmuş olan bütün fitnenin bir kenara bırakılması için çalışıyoruz. Terörün ortadan kalkması için, Türkiye'de terörün ilanihaye mevzubahis olmaması için gayret sarf ediyoruz. Bunun için Allah rızası için herkes de diline dikkat etsin. Fikrini söylesin ama diline de dikkat etsin."
- "Kadınların barış süreçlerine katılımını güvence altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalı"
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut, kadınların savaşın değil yaşamın diliyle konuştuğunu söyledi.
Barışın zeminin kadınla güçleneceğini kaydeden Bulut, "Barışın sürdürülebilirliği toplumun yarısının sesinin duyulmasıyla mümkündür. Kadının sustuğu ortamda barış eksik kalır." diye konuştu.
Bulut, barışın güçlü bir ekonomiyle, adil bir hukuk sistemiyle ve eşit fırsatlarla yürütülebileceğini kaydederek, "Barış politikası sadece güvenlik politikası olarak değil, sosyal adalet politikası haline getirilmelidir. Kadınların barış süreçlerine katılımını güvence altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır." dedi.
Terörden etkilenen bölgelerde kadın girişimciliğini teşvik eden, üretim odaklı fonlar oluşturulması gerektiğini belirten Bulut, kendi çalışmaları hakkında bilgi verdi.
29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, sorunun bütün bir ülke halkının sorunu olduğu gerçeğinden yola çıkılarak çeşitli çevrelerin görüşlerine başvurulduğunu belirtti. Sarıhan, şu ifadeleri kullandı:
"Komisyonun salt parlamentoda temsil edilen siyasi parti temsilcilerinden oluşması yeterli değildir. Benzer sorunların yaşandığı ülkelerde, 'çatışma çözümleri' diye adlandırılan süreçlere, ülkedeki parlamento dışı taraflar ve demokratik kuruluşlar da dahil edildiler. Üçüncü göz olarak nitelenen kadın örgütlerine özellikle yer verildi. Sürdürülen müzakerelerle kararlara ulaşıldı. Bugün TBMM'de kurulan komisyon, bu çevreleri kararlara katmadan, salt düşüncelerini öğrenmek için onlara görüşlerini açıklama fırsatı vermekle yetmiyor. Ne yazık ki böyle. Hatta buna olanak da sağlamıyor."
- "Terörsüz bir Türkiye, artık somut bir gerçekliğe dönüşmektedir"
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Canan Sarı, savaş, terör, göç ve afet gibi olağanüstü durumlarla toplumsal krizlerin zaten kırılgan gruplar arasında yer alan kadınları daha da savunmasız hale getirdiğini ve bu mağduriyeti derinleştirdiğini anlattı.
Sarı, terör örgütlerinin kadın kimliğini duygusal ve ideolojik manipülasyon aracı hâline getirerek insani bir görüntü oluşturmaya çalıştığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Bu süreçte kadınların yaşam alanları daraltılmakta, toplumsal rolleri yeniden tanımlanmakta ve kadınlar çatışma dinamiklerinin hedeflenen ve manipüle edilen özneleri hâline gelmektedir. Bu nedenle terörizmin toplumsal etkilerini anlamak yalnızca askeri ya da güvenlik perspektifiyle sınırlı kalmamalı, insan hakları, hukukun üstünlüğü, sosyal kalkınma ve toplumsal cinsiyet adaleti eksenlerinde çok katmanlı biçimde ele alınmalıdır."
Devletin terörle mücadelede büyük bir başarı ortaya koyduğunu belirten Sarı, "Bir zamanlar uzak bir hayal gibi görünen terörsüz bir Türkiye, artık somut bir gerçekliğe dönüşmektedir. Bu, hepimiz için gurur verici bir kazanımdır. Bu kazanımın arkasında devletimizin güvenlik stratejileri, siyasi iradesi ve toplumun bu mücadeledeki direnci vardır." dedi.
Sarı, bu vizyonun en önemli unsurlarından birinin de kadınların her alanda temsilini artırmak, toplumsal ve siyasi süreçlere aktif katılımını güçlendirmek olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Kadının her dönemde terörün açtığı yaraları saran, aynı zamanda toplumsal iyileşmenin ve barışın kurucusu en önemli aktör olduğunu belirterek, Diyarbakır Annelerinin bunun en sembolik örneği olduğuna dikkati çekti.
Sarı, Diyarbakır Annelerinin direnişinin hem Türkiye'de hem de dünyada teröre karşı en güçlü sembollerden biri hâline geldiğini değerlendirerek, "Bu yüzden Türkiye'nin terörsüz gelecek vizyonunun kalıcı olması, kadınların sürece etkin katılımıyla, toplumsal dayanışmayla ve adaletin tesisi ile mümkün olabilir. Bu noktada bizler de toplumsal barışın ve huzurun tesis edilmesine katkı sunmayı temel sorumluluklarımızdan biri olarak kabul ediyoruz." şeklinde konuştu.
- "Çok yoğun ve gerçekten samimi bir mesai harcıyoruz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının sonunda yaptığı değerlendirmede, şimdiye kadar 128 STK ve kanaat önderini dinlediklerini söyledi.
Komisyonda konuşulan hiçbir sözün zayi olmadığını ifade eden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Burada teklif edilen hiçbir konu gündemin dışına itilmemiştir. Titizlikle bunların hepsi gözden geçirilecek ve en sonunda komisyonumuzun hazırlayacağı raporda faydalanacaktır. Çok yoğun ve gerçekten samimi bir mesai burada harcıyoruz. En başından itibaren ortak olarak belirlediğimiz ilkeler noktasında da yolumuza devam ediyoruz. Yaz aylarında yoğun bir çalışma gerçekleştirilmiş oldu. Tabii ki herkesin kendine has bir fikri var.
Bu komisyonun esas amacı, insanların kendi yankı odalarında bulunup çözüm üretme sürecine katkıda bulunması değil, tam tersine herkesin kendi yankı odasından çıkarak ortak bir fikri oluşturmaya, ortak bir kararlılığı ortaya koymaya ve ortak bir hissiyatın geliştirilmesine katkıda bulunmasına dair bir çabamız var. En sonunda da terörün ortadan kaldırılması için gerekli olan ve bir daha Türkiye'nin bir daha terör ortamına dönmesine asla müsaade etmeyecek şartları da hazırlamak için bir eylem planını bu komisyonun hazırlaması kaçınılmazdır. Bunun için başından itibaren titizlikle burayı bir demokrasi platformu olarak ortaya koyduk."
Komisyonun bir anayasa hazırlama komisyonu olmadığının altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu masanın etrafında parlamentoda temsil edilen bir parti hariç 11 partinin tamamı bu masanın etrafında. Türkiye demokrasisi için de örnek bir çalışmadır. Buraya kadar gelen fevkalade başarılı bir süreçtir. Birçok kez ifade edildi. Ben de tekrar söylemek istiyorum, inşallah umutlu bir şekilde Türkiye modelini ortaya koyacağız ve bir daha hiç kimsenin acılar yaşamayacağı bir dönemi, önümüzdeki dönemi çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere armağan edeceğiz."
Kurtulmuş, kendisinin 17 Ekim Cuma günü planlanmış bir Diyarbakır ziyareti olduğunu söyleyerek, ziyaretin komisyonun resmî bir toplantısı olmadığını anlattı.
Ziyaret programı hakkında bilgi veren Kurtulmuş, komisyon üyelerini ziyaretine davet etti.
Kurtulmuş, bir sonraki komisyon toplantısının yeri ve içeriğinin daha sonra paylaşılacağını bildirdi.
2025-10-13 - 15:05
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 15 EKİM’DE TOPLANACAK
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 15 Ekim 2025 Çarşamba günü saat 14:00’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacak.
Komisyonun 15’inci toplantısının birinci oturumunda; Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3), Genç Barış İnşacıları Derneği, Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor), Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) temsilcilerini dinlenecek.
Komisyon, ikinci oturumda ise; Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), 29 Ekim Kadınları Derneği (29 EKD), Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) ve Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği temsilcilerini dinleyecek.
2025-10-08 - 20:08
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NUN 14’ÜNCÜ TOPLANTISININ KAPANIŞINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına ilişkin, “Artık dinleme faslının sonuna geliyoruz. Bundan sonra raporları hazırlamak için partilerin ve milletvekili arkadaşlarımızın çalışmalarını bekleyeceğiz.” dedi.
-“Artık dinleme faslının sonuna geliyoruz. Bundan sonra raporları hazırlamak için partilerin ve milletvekili arkadaşlarımızın çalışmalarını bekleyeceğiz”
-“Bu toplantı da gösterdi ki aslında biz komisyonu, çözümü bulmak, çözüme en kestirme yoldan ulaşmak için kurmuşuz. Bu komisyon, burada bulunan arkadaşlarımızın da iradesiyle çözüm iradesini ortaya koymuştur”
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 14’üncü toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada, şimdiye kadar komisyonda 113 sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve kanaat önderinin dinlendiğini ve çok farklı fikirlerde olmakla birlikte burada görüşlerini aktardığını ifade etti.
Bugün de iki oturumda farklı kanaatlere sahip isimlerin dinlendiğini kaydeden Kurtulmuş, ilk oturumda terörle mücadelede bedel ödemiş askerlerin oluşturduğu derneklerin temsilcilerinin, ikinci oturumda da barışa nasıl katkı sunulabileceğine ilişkin sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin dinlendiğini aktardı.
Kurtulmuş, “Bu toplantı da gösterdi ki aslında biz komisyonu, çözümü bulmak, çözüme en kestirme yoldan ulaşmak için kurmuşuz. Bu komisyon, burada bulunan arkadaşlarımızın da iradesiyle çözüm iradesini ortaya koymuştur. Her toplantıda, katılan arkadaşlarımızın yürekten sürece destek vermeleri de bizlerin iradesini de pekiştiriyor. Her bir arkadaşımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Bugün, toplantıya verilen arada TBMM Genel Kuruluna başkanlık yapan Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“İki oturum arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda siyasi partilerimizin tamamının isteğiyle, özellikle üç değerli arkadaşımızın da içinde olduğu Vicdan gemisinin yolunun kesilmesi ve oradaki Hatay Milletvekilimiz Necmettin Çalışkan, Denizli Milletvekilimiz Sema Silkin Ün ve Bursa Milletvekilimiz Mehmet Atmaca ile toplam 21 Türk vatandaşımızın İsrail işgal güçleri tarafından alıkonulması ve onların bir saldırıyla karşı karşıya kalması dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tavrımızı, tepkimizi ve neler yapılabileceğini konuşmak üzere bir görüşme gerçekleştirildi. Bütün siyasi partilerimiz orada görüşlerini ifade ettiler. Orada da çok değerli teklifler gündeme geldi. Biz bu toplantıya geçtiğimizde yine partilerimizin tamamının ittifakıyla, İsrail’in bu yaptığını kınayan, İsrail’in yaptığı bu tavra karşılık Türkiye Büyük Millet Meclisinin sessiz kalmadığını ifade eden, aslında bunun sadece üç milletvekilimize karşı değil bütün milletvekillerimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine yapılmış bir saldırı olduğunu ifade eden Başkanlık Tezkeresini kabul etmiş olduk.”
Komisyonun bir sonraki toplantısının zamanını ve gündemini daha sonra paylaşacaklarını dile getiren Kurtulmuş, “Artık dinleme faslının sonuna geliyoruz. Bundan sonra raporları hazırlamak için partilerin ve milletvekili arkadaşlarımızın çalışmalarını bekleyeceğiz. Arkasından da bir çerçeve rapor hazırlayarak hangi konularda neler yapılması gerekir, burada şimdiye kadar dile getirilen konuşmaların hepsinden bir söylem analizi de ortaya çıkartıyoruz. Böylece yapılabilecek teklifler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na komisyon olarak hangi tekliflerde bulunacağız bunu çalışacağız. İnşallah en kısa süre içerisinde bu komisyonun ana uğraş alanındaki faaliyetlerini belli bir noktaya getireceğiz.” ifadesini kullandı.
2025-10-08 - 19:34
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Komisyonun 14’üncü toplantısında, Türkiye’nin terörle mücadelesinde büyük bedel ödemiş emekli subaylar, astsubaylar, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlar tarafından kurulan derneklerin ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dinlendi.
Toplantının ilk bölümünde Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Erdoğan Karakuş, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Genel Başkanı Cahit Koca, Emekli Uzman Jandarmalar Derneği (EMUJAD) Genel Başkanı Şeref Çayırtepe ve Türkiye Emekli Uzman Erbaşlar Derneği (TEMUD) Genel Başkanı Ali Tilkici görüş ve önerilerini ifade etti.
Toplantının ikinci bölümünde de Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Batman Şube Başkanı Nezahat Toprak Hasan, MEBYA-DER Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Dengiz, Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİRDER) Genel Başkanı Mehmet Metiner, Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneği (PODEM) Yönetim Kurulu Üyesi Oral Çalışlar, Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkanı Fatma Bostan Ünsal ile Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Akif Koçer, Barış Vakfı Başkanı Hakan Temel Tahmaz ve Toplumsal Mutabakat Derneği (TMD) Başkanı Mahmut Şimşek değerlendirmelerde bulundu.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 15’inci toplantısının tarihi ve gündemi bilahare duyurulacak.
2025-10-06 - 19:38
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 8 EKİM’DE TOPLANACAK
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 8 Ekim'de yapılacak 14. toplantısında emekli askerler ile sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini dinleyecek.
Meclis Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 8 Ekim Çarşamba günü saat 14.00'te, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplanacak.
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilecek 14. toplantının birinci oturumunda, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD), Emekli Uzman Jandarmalar Derneği (EMUJAD) ve Türkiye Emekli Uzman Erbaşlar Derneği (TEMUD) temsilcileri dinlenecek.
Komisyon, ikinci oturumda ise Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİRDER), Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneği (PODEM), Hak İnisiyatifi Derneği, Barış Vakfı ve Toplumsal Mutabakat Derneği (TMD) temsilcilerini dinleyecek.
2025-10-02 - 13:41
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ’UN BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Uluslararası sularda Birleşmiş Milletler'in bütün kurallarına uygun bir şekilde, her geminin orada seyrüsefer güvenliği vardır, buna asla mani olunamaz. Yapılan işlemin hepsi tamamıyla uluslararası hukuka aykırı, insancıl hukuka aykırı ve hiçbir şekilde tasvip edilemeyecek barbarca saldırılardır. Bu saldırıları bir kere daha Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak sonuna kadar kınadığımızı ifade etmek istiyorum.” dedi.
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonunda düzenlenen 13’üncü toplantının açılışında yaptığı konuşmada, dün açılışını yaptıkları TBMM’nin 28. Dönem 4. Yasama Yılı’nın hayırlı olmasını dileyerek, bu yıl içerisinde TBMM’de milletin menfaatine, insanlığın hayrına olan fevkalade önemli konuları, başarılı çalışmaları sonuçlandırmayı temenni etti.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 13’üncü toplantısına gelindiğini anımsatan Kurtulmuş, bugüne kadar gösterdiği demokratik, katılımcı, çoğulcu ve meselelerini fevkalade açık bir şekilde ele alan, farklı görüşleri rahatlıkla tahammül içerisinde dinleyen tavrının, tarzının, TBMM çalışmalarında da örneklik teşkil etmesini diledi.
Artık dinleme faslının sonuna doğru gelindiğini dile getiren Kurtulmuş, görüşlerini komisyonla ve komisyon marifetiyle milletle paylaşan değerli sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, öğretim üyelerine ve uzmanlara teşekkür etti.
Kurtulmuş, “Ümit ederim ki en kısa süre içerisinde konuşmalarımızı, dinlemelerimizi, müzakerelerimizi tamamlayarak burada, bundan sonraki süreçle ilgili gerekli olan tedbirlerin, atılacak olan adımların çerçevesini çizen çok kapsamlı bir çerçeve raporu ortaya koyarak TBMM’nin bu konularda çalışma yapmasını sağlamak üzere, tavsiyelerimizi Genel Kurula iletiriz.” diye konuştu.
Herkesin çok yakından takip ettiği gibi, dün akşam saat 22.00’den itibaren bütün dünyanın gözü önünde, Küresel Sumud Filosu’na karşı İsrail terör devletinin insanlık alemini büyük bir infiale sevk eden saldırıların dünya gündeminin ilk sıralarında yer aldığını belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
“Hazırlığı aylarca süren, dünyanın farklı ülkelerinden yüzlerce aktivistin katıldığı, tamamıyla barışçıl, hiçbir şekilde siyasi amaç taşımayan, esası itibarıyla Gazze’deki halkın yaşadığı zulme, katliama, soykırıma ve orada temel insani maddelere erişimlerindeki eksikliklere bir nebze de olsun çare olmak için yola çıkan filo, maalesef dün gece saatlerinden itibaren uluslararası sularda durduruldu, gemilerin tek tek yolları çevrildi. Gemilerdeki insanların bir kısmı tutuklandı. Öyle anlaşılıyor ki İsrail’in ortaya koymuş olduğu kendi sözde kara suları sınırlarını aşan bazı gemiler de halen Gazze’ye doğru yol almaktadır.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim. İsrail terör kuvvetlerinin müdahale ettiği yer, uluslararası sulardır. Uluslararası sularda Birleşmiş Milletler'in bütün kurallarına uygun bir şekilde, her geminin orada seyrüsefer güvenliği vardır, buna asla mani olunamaz. Yapılan işlemin hepsi tamamıyla uluslararası hukuka aykırı, insancıl hukuka aykırı ve hiçbir şekilde tasvip edilemeyecek barbarca saldırılardır. Bu saldırıları bir kere daha Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak sonuna kadar kınadığımızı ifade etmek istiyorum.”
İsrail’in, bu saldırısıyla birlikte uluslararası alanda yalnızlaşmayı kafaya koyduğunu da gösterdiğini ifade eden Kurtulmuş, en son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda soykırımcı Netanyahu kürsüye çıktığında bütün milletleri, neredeyse dünyanın tamamını temsil eden delegelerin salonu terk etmesinin, açık bir protestoyu ortaya koymasının İsrail'in eli kanlı hükümetini akıllandırmadığını vurguladı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu saldırıyla birlikte Netanyahu ve çetesi yalnızlaşmaya devam edecektir. Bir gün gelecek, bunlarla aynı karenin içinde olmamak, hatta dahası bunlarla aynı binanın içinde olmamak için bütün insanlık yarışacaktır. Dolayısıyla Sumud'a yapılan bu saldırı, aslında İsrail'in kendi aleyhine dönecektir ve dönmeye başlamıştır. Dün akşamdan itibaren dünyanın birçok yerinde İsrail'e karşı, İsrail hükümetine karşı bu nefret duygusu büyük dalgalar haline gelmiş ve önümüzdeki dönemde başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, Batı ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok yerinde insanlar tarafından Sumud'a yapılan saldırı toplumlar nezdinde gerekli cevabı bulacaktır. Bir kere daha Sumud Filosu’na başından itibaren destek veren bütün halklara, bütün devletlere, hükümetlere ve bu insani çabaya gönülden destek olan çok geniş kitlelere insanlık cephesi adına teşekkür ediyorum.”
Küresel Sumud Filosu’nun bu faaliyetin tamamıyla sivil olarak başladığını ve esasında sivil olarak da hedefine ulaştığını belirten Kurtulmuş, gemilerin bir kısmının da artık Gazze kıyılarını görecek noktaya kadar ilerlemiş olmasının, insanlık cephesinin açık bir başarısı olduğunun altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bundan sonra işler insanlık cephesinin lehine çalışacak. Bundan sonra dünya siyaseti, mazlum ve masum Filistin halkının lehine işleyecek ve bundan sonra çanlar katil Netanyahu ve çetesi için çalmaya devam edecektir. Ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde diğer bütün insanlık suçlarının hesabı sorulduğu gibi Sumud'a karşı yapılan bu insanlık dışı, hukuk dışı uygulamaların da hesabı uluslararası mahkemelerce sorulacaktır. Ben bir kez daha bu filoya katılan bütün insanlara, bütün aktivistlere teşekkür ediyorum. Bu olay bir şekilde bitecek. Her birisi kendi ülkelerine dönecekler ve dönenlerin her birisi kendi halkları tarafından birer kahraman olarak karşılanacaktır. Bu vesileyle bir kez daha Gazze'deki soykırımın bir an evvel sona erdirilmesi, Gazze'deki insanlık dışı tablonun bir an evvel sonlandırılması için dünya kamuoyunun baskısının daha fazla artırılması gerektiğini, Sumud Filosu’na yapılan saldırı bizlere göstermiştir.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un konuşmasının ardından hukuk alanındaki çalışmalarıyla öne çıkan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle akademisyenlerin dinlenilmesine başlandı.
2025-09-29 - 12:44
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 2 EKİM’DE TOPLANACAK
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 2 Ekim 2025 Perşembe günü saat 11:00’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacak.
Komisyonun 13’üncü toplantısının birinci oturumunda; Hukukçular Derneği, Türk Hukuk Enstitüsü, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği (SODAD) ve Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) temsilcileri dinlenecek.
Komisyonun ikinci oturumunda ise; Prof. Dr. Abdurrahman Eren, Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, Prof. Dr. İlhan Üzülmez, Prof. Dr. Mahmut Koca ve Prof. Dr. Bahri Öztürk dinlenecek.
2025-09-24 - 16:38
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda düşünce kuruluşlarının temsilcileri görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 12. toplantısı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda yapıldı.
İlk oturumda, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Türkiye'nin 40 yılı aşkın süredir devam eden bir terör sorununu sona erdirme noktasına yaklaştığını belirtti.
"Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin Yeşiltaş, "Bu adım, yalnızca güvenlik bakımından değil, Türkiye'de demokrasinin konsolidasyonu, büyük ve kapsamlı bir toplumsal barış, ulusal birlik ve bütünlük açısından da tarihselliği olan bir adımdır." ifadesini kullandı.
PKK terör örgütünün silah bırakmasının, sadece ilk adımlardan biri olduğunu dile getiren Yeşiltaş, "Kalıcı barışın tesis edilmesi için daha kapsamlı ve dayanıklı bir mimarinin inşa edilmesi zorunlu görülmektedir." dedi.
Türkiye için asıl meselenin, silahların bırakıldığı bu dönemi toplumsal barışın kalıcı hale geldiği bir sürece dönüştürmek olduğunu vurgulayan Yeşiltaş, süreci hem bölgesel gelişmeler hem de uluslararası sistemdeki gelişmelere odaklanarak ele almak gerektiğine dikkati çekti.
Silahsızlanmanın kalıcı olabilmesi için "DDR" olarak ifade edilen "silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon" süreçlerinin dikkate alınması gerektiğini aktaran Yeşiltaş, fakat Türkiye'nin özgünlüğünü hedefleyen daha derin bir stratejik çerçeveye ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Yeşiltaş, bu çerçeveyi "hukuki derinlik", "siyasi ve toplumsal derinlik", "güvenlik derinliği", "kurumsal derinlik", "ekonomik derinlik", "normatif derinlik" ve "dış politika-jeopolitik derinlik" olarak sıraladığı başlıklar üzerinden anlattı.
Bu konudaki araştırmalara katılanların yüzde 62'sinin "sürecin başarısız olması halinde Türkiye'de şiddet olaylarının yeniden artacağını düşündüğünü" aktaran Yeşiltaş, "Saha araştırmalarında gördüğümüz husus, güvenlik pratiklerinden asla vazgeçilmemesi gerektiği, devletin egemenliğini çeşitli şekillerde, günlük pratiklerde zayıflatacak herhangi bir durumun toplum tarafından kabul edilmediğini, bölge halkı açısından da bu durumun son derece kritik olduğunu müşahede etmiş bulunuyoruz." diye konuştu.
"Dış politika-jeopolitik derinlik" kavramına da değinen Yeşiltaş, "Yürütülen sürecin tamamını Suriye'ye bağlamanın, sürecin yürütülmesi açısından birtakım sorunlar ortaya çıkaracağını ama aynı zamanda Suriye'den tamamıyla bağımsız bir şekilde inşa edilecek sürecin de toplumsal destekten, siyasi destekten son derece uzak bir sonuçla bizi karşı karşıya bırakacağının altını çizmemiz gerekir." yorumunu yaptı.
İsrail'in son aylarda yürüttüğü siyasetin, Suriye açısından büyük bir risk oluşturduğunu dile getiren Yeşiltaş, "YPG ekseninde devam eden sürecin de Suriye'nin kalıcı istikrarını sağlaması açısından çok ciddi risklere gebe olduğunun farkındayız." ifadesini kullandı.
Yeşiltaş, sahada yaptıkları görüşmeler sonucu iki temel model üzerinde durduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Elde edilmiş defacto bir otonom özerk bölge ilanı söz konusu bu model üzerinden ilerleyebiliriz. Diğer bir model ise 10 Mart'ta merkezi hükümet ile imzalanan 8 maddelik anlaşma modelinin ortaya koyduğu ama detaylarının elbette çalışılabileceği daha merkeziyetçi, Suriye'nin üniter yapısının korunduğu ve istikrarın göreceli olarak hızlı ulaşıldığı bir model. Bunlardan ikisini de çok detaylı çalıştığımızda, istikrar testi yaptığımızda, egemenlik testi yaptığımızda, dış aktör bağımlılığı testi yaptığımızda, birinci modelin her türlü simülasyonda başarısızlıkla sonuçlandığını, daha fazla istikrar getirmediğini, daha fazla çatışma potansiyeli taşıdığını ve dışarıya bağımlı hale getirdiğini görüyoruz ama ikinci modelin daha fazla istikrar, her türlü simülasyonda ise daha fazla düzen ortaya çıkardığını ve barış ortaya çıkardığını görüyoruz. Suriye'deki ortaya koyulacak pratik, varılacak uzlaşı, Türkiye'deki sürecin başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi açısından da son derece kritik olduğunu belirtmek isterim."
- "Türkiye toplumunun iknası Komisyon'un önemli bir görevi"
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mesut Azizoğlu, "Kürt meselesi"nde daha önce hiç yaşanmamış yeni bir döneme girildiğini, bu yeni dönemin herkese "Kürt meselesi"yle ilgili yeni şeyler söyleme zorunluluğu ve imkanını verdiğini söyledi.
"Kürt meselesi"ndeki çözümsüzlüğün Türkiye'ye etkilerinin son dönemlerde daha fazla hissedilmeye başlandığını aktaran Azizoğlu, çözümsüzlüğün sadece Kürtlere değil bütün Türkiye'ye kaybettirdiğini vurguladı.
Toplumun Komisyon'dan beklentilerinin bulunduğunu belirten Azizoğlu, "Öncelikli olarak sürecin hukuksal altyapısını oluşturmakla ilgili bir beklenti var. İkinci olarak da, toplumsal rızanın üretilmesi, adalet duygusunun sağlanması ve geleceğe yönelik ortaklaşmayla ilgili Komisyon'dan beklentiler var. Çözüm için ikna edilmesi gereken kesim Türkler, adalet duygusunun sağlanması ile ilgili muhatap da Kürtler. Türkiye toplumunun iknası komisyonun önünde önemli bir görev olarak duruyor." ifadelerini kullandı.
DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş ise Kürt kimliğinin anayasal düzeyde tanınması ve Kürtçenin anaokuldan üniversiteye kadar eğitim hayatında, yayında, medyada ve kamusal hayatta "özgürce kullanılması" için yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Yurtdaş, "Bugün söylenen sözlerin hayata geçirilmesi, kararlılık ve irade ile uygulanması zamanıdır. Bu iradeyi ortaya koymaya fırsatına sahipsiniz." dedi.
- "Kürtler hem Türkiyeleşiyor hem de Kürt kimliklerini sahiplenmeleri güçleniyor"
RAWEST Araştırma Direktörü Roj Esir Girasun, "Terörsüz Türkiye" sürecinin hayata geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Araştırmalarımızda gördüğümüz en net sonuç şuydu, Kürtlerin sosyolojik değişimi kaçınılmaz olarak bir çözümü dayatıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Girasun, araştırmalarda buldukları en güçlü ve ilginç verinin ise, "Kürtler hem Türkiyeleşiyor hem de Kürt kimliklerini sahiplenmeleri güçleniyor." tespiti olduğunu aktardı.
Bu sosyal değişim ve dönüşümün Kürtlerin silahlı mücadeleye bakışını da değiştirdiğini anlatan Girasun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim süreçten önce yaptığımız araştırmalarda Kürtlerin yüzde 65'i silahla hak aranmasına kategorik olarak karşı. Geriye kalan yüzde 35'i oluşturan yüzde 20'lik kesim ise kaygılı ve tereddütlü. Sadece kalan yüzde 15'lik kesim silahla hak aramaya onay veriyor. Bu oran 1990'lardan bugüne kadar yaşanan büyük değişimi gösteriyor. Bu değişimle paralel olarak Kürt toplumu siyasete daha fazla güvenmeye ve siyasi yollarla hak aramaya destek vermeye başladı."
"Terörsüz Türkiye" ile ilgili yapılan araştırmalara da değinen Girasun, "Toplumun sürece verdiği desteğin yüzde 70'lere yaklaştığını görüyoruz. Bununla beraber, sürecin başarılı şekilde yürütüldüğünü düşünenlerin ve sürecin başarıyla sonuçlanacağına inananların oranı yüzde 40-45 bandında seyrediyor. Bu da sürece olan destek ile güven arasındaki makası gösteriyor." diye konuştu.
- "Silahlı mücadeleyi önceleyenlerin oranı yüzde 10'un altına düştü"
Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC) Başkanı İbrahim Reha Ruhavioğlu, son 40-50 yılda yaşanan dönüşümlerin Kürt toplumunu da etkilediğini ve göç dalgasıyla aslında başlayan devinimin sonunda Kürtlerin modern dünyaya entegre olma çabası içine giren bir topluma dönüştüğünü aktardı.
Bu durumunda "silahlı mücadele yöntemini" Kürtler için giderek zayıf bir seçenek haline dönüştürdüğünü belirten Ruhavioğlu, "Son birkaç yılda örgütün silahlarını bırakmasına kategorik destek sunanların oranının yükseldiğini görüyoruz. Bugün, silahlı mücadeleyi önceleyenlerin oranı yüzde 10'un altına düştüğü gibi bir vakayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu süreç bir sosyolojik zeminin üzerine oturuyor. " değerlendirmesini yaptı.
Kürt kimliği güçlenirken Türkiye'ye aidiyetin zayıflamadığını tersine yükseldiğini aktaran Ruhavioğlu, 2 yıl arayla yaptıkları araştırmaya göre Kürtler arasında Türkiye'ye ait hissedenlerin oranının yüzde 52'den 65'e yükseldiğini bildirdi.
Kürtlerin talep ve beklentilerine değinen Ruhavioğlu, "Kürtler nezdinde durumu eksiden sıfıra getirecek iki mesele, kayyumların geri çekilmesi, Selahattin Demirtaş şahsında temsil edilen bütün siyasi tutukluların serbest bırakılması. Bu, durumu eksiden sıfıra getirecek, sürece büyük bir sinerji katacak bir vaka. Sıfırdan ileriye Kürtlerin beklentileri ana dil meselesi, siyasi katılım, eşitsizlik ve anayasal tanınma." şeklinde konuştu.
Ruhavioğlu, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un bazı Komisyon üyeleriyle Diyarbakır'da Amedspor maçını, DEM Parti'lilerin de Türkiye Milli Takımının maçını protokol tribününde izlemelerini önerdi.
Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Tarık Çelenk, 2008-2011 yılları arasında yaptıkları çalışmaları anlatarak, "Kürt sorunu gerçekte bir Orta Doğu sorunudur." dedi.
Türkiye'de, Türkler ve Kürtlerin iç içe geçmiş yapıda olduğuna işaret eden Çelenk, "Kültürel zenginliğin ve etnik özelliğin güçlenmesi ortak aidiyetin ve güven bağlarının güçlenmesine hizmet edebilirse kardeşlik projesi gerçek büyüsünü gösterebilir." dedi.
İkinci oturumda söz alan Ankara Enstitüsü Başkanı Hatem Ete, "Terörsüz Türkiye" sürecinin Türkiye'ye çok ciddi imkanlar sunduğunu söyledi.
"Terörsüz Türkiye" sürecinde yaklaşık 1 yılın geride kaldığını ifade eden Ete, "Şu anda içinde bulunduğumuz aşama, silah bırakmayla paralel olarak bir yasal düzenlemenin yapılıp yapılamayacağı meselesi. Bu 1 yıllık süreçte hem bölgemizde hem iç politikada çok ciddi krizler, Suriye'de rejim değişikliği yaşandı. Bunlara rağmen süreç olumsuz etkilenmek yerine daha da olumlu bir şekilde etkilendi." diye konuştu.
Sürece ilişkin toplumda büyük bir mutabakat olduğunu vurgulayan Ete, yaptıkları araştırmalarda vatandaşlara, "Bu mesele Türkiye için iyi mi, kötü mü olur?" şeklinde sorduklarında yüzde 70 "Türkiye için iyi olur" cevabının verildiğini söyledi.
Ete, "Toplum büyük oranda bu meseleyi, siyasetin uzunca bir süredir üstüne alması gereken, geç kalınmış bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyor. 'Bu mesele bir şekilde çözülmeliydi ve çözülmeli' diye bakıyor. Dolayısıyla toplum, kim çözüyor, hangi enstrümanlarla çözüyor, ne tür gecikmelerle bu iş nereye varıyor meselesinde bugüne kadar çok fazla takılmış gözükmüyor." dedi.
Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi (SAHAM) Koordinatörü Yüksel Genç, ilk kez toplumun sürdürülebilir bir temkinlilik sergilediğini belirterek, "Daha önceki süreçlerde toplumsal temkinliliğin bu kadar uzun sürdüğünü söylemek çok güç. Bunu komisyon olarak düşünmek gerekiyor." dedi.
Yaptıkları saha araştırmalarına göre toplum nezdinde barışa desteğin yüksek, sürece güvenin düşük olduğunu anlatan Genç, şunları kaydetti:
"Bu ikili durumun aşıldığını söylemek çok güç. Bölgedeki yurttaşların sürece ilgisinin diri ancak sürece katılım ve bilgilendirme mekanizmalarının sınırlılığını gözlemlediğimizi ve şikayete konu olduğunu söyleyebiliriz. Sürecin toplumsallaşması ve toplumsal rızanın geliştirilmesi açısından sürece dair daha şeffaf, güven verici ve samimi olmaya dair sözleri sahada çokça kullanıldığını, bu çalışmaları yürütenlerin de bu duygu halini güçlendirmeye dönük yaklaşımlar içinde olmasının anlamlı olduğunu belirtmek istiyoruz."
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktörü Güven Sak, "Terörsüz Türkiye" hedefinin sonuca ulaşmasının ekonomik katkıları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Doğu Anadolu'da bundan sonra neler yapılacağına dair raporlar hazırladıklarını kaydeden Sak, Van'da "Terörden Sonra Hayat Nasıl Olur?" başlıklı bir çalışma hazırladıklarını belirtti.
- "Şeffaf ve aşamalı bir yol haritası kamuoyuyla bir an önce paylaşılmalı"
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Kadir Temiz, son 6 aydır uzmanlarla Irak ve Suriye'de çeşitli saha araştırmaları yaptıklarını, Orta Doğu'da uzun süredir "devletleşme ve merkezileşme talebini" gözlemlediklerini anlattı.
Orta Doğu'daki birçok ülkenin kendi egemenlik kapasitesini yeniden inşa etme sürecinde olduğunu, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da merkezi devletin güçlenmesinin bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını dile getiren Temiz, bunun da PKK gibi devlet dışı aktörleri uyum sağlamaya ya da tasfiye olmaya zorladığını belirtti.
"PKK'nın silah bırakma süreci bence bu eğilimin Türkiye içindeki bir yansımasıdır." diyen Temiz, bölgede öne çıkan diğer trendin de ekonomik, politik bir dönüşüm olduğunu söyledi.
Temiz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye bugün çözüm süreci ile birlikte hem Irak Merkezi Hükümetinin hem de Kuzey Irak'ta Kürt siyasetinin elde ettiği olumlu kazanımları desteklemek ve bu ivmeden kendisi de faydalanmak istemektedir. Bu çerçevede PKK'nın kendini feshetmesi ve silahları yakarak silah bırakmanın önünü açması sadece örgütün veya örgüt liderliğinin kısa vadeli çıkarları ile açıklanamaz. Bölgesel gelişmelerle birlikte Irak Merkezi hükümeti ve Kuzey Irak'ta ortaya çıkan yeni bir modelin ortaya çıkardığı siyasal, ekonomik hatta teknolojik ve sosyolojik gerçeklik artık PKK gibi devlet dışı aktörlerin zaten bir tür tarihsel varlıklarını ortadan kaldırmıştır."
Yerel dinamiklerin her ülkede farklı ekonomik, sosyal ve kültürel durumları ortaya çıkardığını kaydeden Temiz, "Şeffaf ve aşamalı bir yol haritası kamuoyuyla bir an önce paylaşılmalı. Sadece Türkiye kamuoyu değil, bugün özellikle Kuzey Irak'taki kamuoyu ve Suriye kamuoyu da bu süreç hakkında bir geri bildirim beklemektedir. Hem içeride hem bölgede beklentileri yönetmek için açıklık ve netlik sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş, Türk toplumu ile Kürt toplumu arasında mesafe olmadığını anlattı.
Türklerle Kürtler arasında derin bir uçurumun ve mesafenin olmadığını yaptıkları araştırmalarda gördüklerini vurgulayan Aktaş, "Kürt seçmenle yaptığımız bir araştırmada, 'Türkiye benim vatanımdır' yüzde 96, 'Kürt-Türk kardeştir' yüzde 88, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum' yüzde 95. Aslında baktığınız zaman Kürtlerin bu ülkenin vatandaşı olmak, bu ülkede yaşamak ya da bu ülkenin bayrağı ile övünmek gibi meselelere baktığınız zaman neredeyse yüzde 80 ile 90 arası olumlu bir veri. Biraz ayrılıkçı söylemlerinin ortadan kalktığı, Abdullah Öcalan'ın da açıklamalar yapmasından sonraya geliyor bu veriler. Yine de hani bir masa kurulu, bir süreç yürütülüyor, özellikle toplumsal temelde bu tür süreçlerin neye dayandığını ortaya koyan önemli veriler olduğunu düşünüyorum." dedi.
Suriye meselesinin Kürtlerin desteğini çok etkilediğine işaret eden Aktaş, "Yani bir gün yüzde 90 olan bir veri, başka bir zaman yüzde 80'e, başka bir zaman yüzde 70'e düşebiliyor." şeklinde konuştu.
Aktaş, şu ifadeleri kullandı:
"Anayasamızın sadece Türkiye'yi değil, bölge ülkelerini, Kürt'üyle Türk'üyle ve dünyanın dört bir yanından gelen insanları kuşatacak şekilde bir imparatorluk anayasası inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Devletin aslında teknik olarak atacağı adımlar var fakat artık yeni anayasanın, hukuk toplumuna geçiş ve bir aşama sonrası da rıza toplumuna geçiş temelinde oluşturması lazım. Türkiye'nin ortaya koyacağı büyük vizyon, güçlü demokratikleşme ve kardeşlik varlığının güçlendirilmesi belki de geleceğe dönük bir vizyon koymak, geçmişe dönük birçok sorunu da kendiliğinden çözecektir."
- TBMM Başkanlığından toplantıya ilişkin açıklama
Öte yandan, bugün gerçekleştirilen komisyon çalışmalarına ilişkin TBMM Başkanlığından açıklama yapıldı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun bugün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda toplandığı anımsatılarak, şu ifadeler kullanıldı:
"Komisyonun 12'nci toplantısında Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mesut Azizoğlu ve DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş, Rawest Araştırma Direktörü Roj Esir Girasun, Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC) Başkanı İbrahim Reha Ruhavioğlu, Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Tarık Çelenk, Ankara Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Hatem Ete, SAHAM Koordinatörü Yüksel Genç, TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, ORSAM Başkanı Dr. Kadir Temiz ve GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş'ın görüş ve önerileri dinlenmiştir.
TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Komisyonun bugüne kadar gerçekleşen toplantılarında 80 kişinin dinlendiğini, yaklaşık 50 saati aşkın bir çalışmanın ortaya konulduğunu ve yaklaşık 830 sayfa tutanak tutulduğunu belirterek, 11 toplantıda fevkalade verimli müzakereler yapıldığını belirtmiştir. TBMM Başkanımız, Komisyon çalışmalarının disiplinli ve verimli ilerlediğini vurgulayarak dinlemelerin yavaş yavaş sonuna gelindiğini, önümüzdeki süreçte Komisyonun çalışma raporunun ve yasal düzenleme önerilerinin hazırlanacağını ifade etmiştir."
TBMM Başkanı Kurtulmuş'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmalara işaret edilen açıklamada, "Filistin davasına ilişkin bu konuşmaların tarihi nitelikte olduğunun altını çizmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın her iki oturumda ortaya koyduğu tavrı fevkalade önemli bulduklarını ve sonuna kadar desteklediklerini vurgulamıştır. TBMM Başkanımız ayrıca Fransa, İngiltere, Avustralya, Kanada gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 10 ülke tarafından Filistin Devleti’nin tanınmasının her türlü takdirin üstünde olduğunu belirterek, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına bu kararı alan ülkelerin meclislerini ve hükümetlerini canı yürekten tebrik ettiklerini ifade etmiştir." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, Komisyonun 13. toplantısının programının daha sonra duyurulacağı aktarıldı.
2025-09-24 - 16:34
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI’NIN KAPANIŞINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Komisyonun doğru bir istikamette ilerlediğini, başlangıçla bugün geldiğimiz nokta arasında olumlu anlamda çok büyük farklar olduğunu görüyorum. Bu meselenin en kısa süre içerisinde bitirilmesi için de sağlam bir iradenin, komisyon üyelerimizin tamamında var olduğunu görüyorum. İnşallah bu süreci de en kısa süre içerisinde tamamlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna yasal düzenlemeler, diğer düzenlemeler başta olmak üzere demokratikleşme, hukuk devleti konusundaki beklentilerimizi de ifade ederek sağlam bir raporu sunacağız.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen ve düşünce kuruluşları ile araştırma merkezlerinden temsilcilerin dinlenildiği Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 12’nci toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada, bugün yapılan iki oturumda 10 kişinin değerlendirmesinin alındığını ve en verimli toplantılardan birisinin yapıldığını söyledi.
“Bu komisyon kurulduğu günden itibaren içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız da komisyonun çalışmalarına olabilecek en yüksek düzeyde destek verdiler.” diyen Kurtulmuş, bunun kıymetli ve anlamlı olduğunu vurguladı.
Bu kadar görüşmenin içerisinde belki bir iki ufak, kayıtlardan silinsin diye düşünülecek konuşma dışında herkesin fikrini, kendi siyasi duruşunu çok açık bir şekilde ifade ederek dile getirdiğini ve bunların üzerinden bir tartışma ortaya çıkmadığını belirten Kurtulmuş, “Şahsen bu tür toplantılardan sonra komisyonun doğru bir istikamette ilerlediğini, başlangıçla bugün geldiğimiz nokta arasında olumlu anlamda çok büyük farklar olduğunu görüyorum. Bu meselenin en kısa süre içerisinde bitirilmesi için de sağlam bir iradenin, komisyon üyelerimizin tamamında var olduğunu görüyorum. İnşallah bu süreci de en kısa süre içerisinde tamamlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna yasal düzenlemeler, diğer düzenlemeler başta olmak üzere demokratikleşme, hukuk devleti konusundaki beklentilerimizi de ifade ederek sağlam bir raporu sunacağız.” şeklinde konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada hakikaten çok önemli tespitler oldu. Olumsuz tespitlerimizi de bir kenara bırakmayı tavsiye ediyorum. Bunlardan bir tanesi de çok güçlü bir şekilde sürece destek olmakla birlikte, duyguların aynı şekilde güçlü olmadığı ve birtakım tereddütlerin var olduğu şeklinde yaklaşımlar. Bunları da çok fazla dile getirmemek gerektiğini düşünüyorum. Böylesine bir sürece Türklerin ve Kürtlerin kahir ekseriyetinin destek vermiş olması, arkadaşlarımızın rakamları değişmekle birlikte aşağı yukarı 4’te 3’ün üstünde bir desteği ortaya koyuyor. Bu önemlidir. Rızanın arttırılabilmesi ise sadece tek başına bu komisyonun yapabileceği bir iş değildir.
Siz değerli arkadaşlarıma da temsil ettiğiniz kurumlar dolayısıyla söylüyorum. Sizlerden de özel ricamız, buraya gelen sivil toplum kuruluşlarımızın, burada bu sürece katkı sunan, ‘Evet bu iş burada gerçekleşmelidir, bitmelidir, vakti gelmiştir.’ diyen arkadaşlarımızın hepsinin kendi çevrelerinde bu olumlu görüşlerini paylaşmaları ve toplumsal rızanın arttırılması için kanaatlerin gelişmesini sağlamasını temenni ediyoruz.”
“Kürt vatandaşlarımızın en temel beklentilerinden birisi Kürt kimliğiyle ilgili tereddütlerin ortadan kalkmasıdır.” şeklinde değerlendirmelere de yer verildiğini aktaran Kurtulmuş, “Türkiye'ye aidiyetin Kürtlerin nezdinde çok yüksek oranda olduğunu biliyoruz. En büyük güvencemiz de burasıdır. Eğer zaten böyle olmasaydı 50 yıl devam eden bu süreç bugün Türkiye'yi başka bir yere getirirdi.” ifadesini kullandı.
PKK'nın silah bırakmasıyla birlikte başlayan bu sürece paralel olarak bölge ülkelerinin hepsinde Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Ezidilerin, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin hep beraber güçlü bir gelecek inşa etmesi üzerinde durmak gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, “Tarihi analizleri yapabiliriz. Bizim Doğu toplumlarının çok sevdiği bir şey; geçmişi çok konuşmaktır. Geçmişi konuşabiliriz. Bugünü de gayet güzel analiz edebiliriz. Ama esas mühim olan şey çok kuvvetli, güçlü bir geleceği birlikte nasıl kuracağımızın iradesini ortaya koyabilmektir.” diye konuştu.
Kurtulmuş, komisyonun buna yönelik iradesini her gün artırarak devam ettirdiğini gördüğünü ve bundan dolayı da memnuniyet duyduğunu belirtti.
Gelecek hafta TBMM Genel Kurulu’nun açılacağını anımsatan Kurtulmuş, bir sonraki toplantı programının oluşturulmasının ardından duyurulacağını belirtti.
Kurtulmuş, dinlenilecekler listesinin sonuna doğru gelindiğini ifade ederek, “Bundan sonra yeni teklifler olursa onları da değerlendiririz. Ama ifade ettiğim gibi sonuçta bunları tamamlayıp inşallah Meclis’e teklifimizi yapacağız.” dedi.
2025-09-24 - 12:29
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI’NDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Filistin davasına ilişkin konuşmalarının tarihi nitelikte olduğunu belirterek, “Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımızın her iki oturumda ortaya koyduğu bu tavrı fevkalade önemli bulduğumuzu, sonuna kadar desteklediğimizi bir kere daha ifade etmek isterim.” dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu’nda gerçekleşen 12’nci toplantının açılışında konuşan Kurtulmuş, sözlerine başlarken, dün vefat eden ve 20 Ağustos’taki toplantıda komisyonda görüşlerini paylaşan İHH Bölge Diplomasi Çalışmalarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Vahdettin Kaygan’a Allah’tan rahmet diledi.
Kaygan’ın cenazesinin bugün Bingöl’de toprağa verileceğini dile getiren Kurtulmuş, “Hem komisyona katkıları ve bizimle paylaştığı fikirleri dolayısıyla hem de özellikle insani diplomasi konusunda şimdiye kadar yaptığı hizmetler dolayısıyla kedisini rahmetle, saygıyla anıyoruz. Ailesine, dostlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.” ifadesini kullandı.
- “Bizim açımızdan planladığımızdan daha disiplinli ve verimli geçen bir süreç oldu”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun bugüne kadar gerçekleşen toplantılarında 80 kişinin dinlendiğini, yaklaşık 50 saati aşkın bir çalışmanın ortaya konulduğunu ve yaklaşık 830 sayfa tutanak tutulduğunu belirterek, 11 toplantıda fevkalade verimli müzakereler yapıldığını belirtti.
Dinlemelerin yavaş yavaş sonuna gelindiğini, diğer sivil toplum kuruluşlarını da dinledikten sonra ekim ayı içerisinde TBMM Genel Kuruluna iletilecek tekliflerin, gerek yasal düzenlemelerin gerek komisyonun çalışma raporunun hazırlığını yapacaklarını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim açımızdan planladığımız gibi, hatta planladığımızdan daha disiplinli ve verimli geçen bir süreç oldu. Burada herkes kendi fikirlerini dile getirdi, kimsenin fikirlerine, konuştuğuna müdahale etmedik, her birisi de kayda geçti. Ortak olarak söylenen hususlardan birisi, ‘Eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa gerçekten tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak ve Türkiye siyaseti, Türkiye demokrasisi bakımından çok önemli bir eşik aşılmış olacak.’ Ümit ederim ki en kısa süre içerisinde şimdiye kadar getirdiğimiz disiplin ve çalışma bütünlüğü içerisinde çalışmalarımızı tamamlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne millet adına yaptığımız bu vazifenin bir sonucu olan görüşlerimizi bir rapor olarak iletmek mümkün olur.”
-“10 ülkenin Filistin Devleti’ni tanıma kararını almış olması her türlü takdirin üstündedir”
Son iki gündür New York’taki BM’de tarihi oturumlara şahit olunduğunu dile getiren Kurtulmuş, “İlk defa Birleşmiş Milletler'de bu kadar büyük katılımlı Gazze oturumunun gerçekleşmiş olması ve 10 ülkenin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu münasebetiyle Filistin Devleti’ni tanıma kararını almış olması her türlü takdirin üstündedir. Bildiğiniz gibi bu kararlar alınırken ülkelerin meclislerinde onaylanıyor. Dolayısıyla Türkiye'deki milli iradenin merkezi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına bu kararı alan ülkelerin meclislerini ve hükümetlerini canı yürekten tebrik ediyorum. Önemli bir aşamadır. Bu toplantıların Filistin davası bakımından fevkalade önemli bir geçiş dönemi olduğuna inanıyorum.” diye konuştu.
Birkaç sene önce “Fransa, İngiltere, Avustralya, Kanada gibi ülkeler Filistin Devleti’ni tanıyacak” denilseydi, herkesin, bunun neredeyse imkansıza yakın bir şey olacağını söyleyeceğine işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Uluslararası alanda, bu ülkeler de başta olmak üzere, insanlık cephesinin ortaya koyduğu fevkalade güçlü direniş ve İsrail'in siyonist rejiminin ortaya koyduğu insanlık suçlarına karşı artık vicdanın, insanlığın sınırlarının zorlanmış olması, dünyanın birçok yerinde Filistin davasına olan sempatiyi artırmış ve siyonist rejime karşı nefreti çoğaltmıştır. Batı ülkelerinin başkentinde bile siyonist rejime karşı olan nefretin herhalde tarihi olarak en yüksek noktada olduğunu söylemek hiç de abartılı olmayacaktır. Zaten bu durum, insanlık cephesinin ortaya koyduğu bu tavır, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na da yansımış, çok sayıda ülkenin temsilcisi Filistin davasına destek verdiğini ifade etmiştir.
Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımızın milletimizin hislerine tercüman olarak, milletimizin çok ötesinde çok geniş bir coğrafyanın ve dünyanın hemen her yerindeki mazlum milletlerin temsilcisi, sözcüsü olarak hem Gazze özel oturumunda hem Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapmış olduğu konuşma, tarihi nitelikte konuşmalardır. Tarihe not düşülmüştür. Türk milletinin bütün olarak Filistin davasına vermiş olduğu destek bir kere daha teyit edilmiş ve bu destek de her türlü siyasi manipülasyonun üstünde vicdani ve insani gerekçelerle ortaya konulmuştur. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımızın her iki oturumda ortaya koyduğu bu tavrı fevkalade önemli bulduğumuzu, sonuna kadar desteklediğimizi bir kere daha ifade etmek isterim.”
- “BM’deki bu toplantıların önemli bir kazanım olduğunun altını çizmek istiyorum”
TBMM’nin, yaklaşık 700 günü aşkın süredir devam eden İsrail'in soykırımları karşısında her zaman, her önemli olaydan sonra tavrını ortaya koyduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bütün parti gruplarımız, istisnasız, bu konuda milletimizin ortak duruşunu sergiledi. Beş önemli karar Meclis Genel Kurulumuzda oy birliğiyle kabul edilerek, milletimizin Filistin davasına verdiği desteğini ve İsrail'in bu saldırganlığına karşı tavrını uluslararası kamuoyuna ilan etmiş oldu. Ümit ederim ki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncelikle acil bir ateşkesin sağlanması, barışın temin edilmesi ve maalesef açlıktan her gün ölümlerin arttığı Gazze Şeridi'nde artık insani yardımların süratle ulaştırılmasına vesile olsun ve Filistin Devleti'nin sadece kağıt üzerinde tanınan bir devlet değil, hakikatte var olan; toprak bütünlüğü sağlanmış, sınırları belli, egemenliği hiçbir şekilde tartışma konusu olmayan bir Filistin Devleti'nin kuruluşuna vesile olsun. Bu aşamada, Birleşmiş Milletler'deki bu toplantıların önemli bir kazanım olduğunun da altını çizmek istiyorum.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un konuşmasının ardından düşünce kuruluşları ve araştırma merkezlerinden temsilcilerin dinlenilmesine geçildi.
2025-09-22 - 12:27
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 24 EYLÜL’DE TOPLANACAK
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 24 Eylül 2025 Çarşamba günü saat 11:00’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacak.
Komisyonun 12’nci toplantısının birinci oturumunda; Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Rawest Araştırma, Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC), Ekopolitik Kültür ve Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) temsilcileri dinlenecek.
Komisyonun ikinci oturumunda ise; Ankara Enstitüsü, Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAHAM), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) temsilcileri dinlenecek.
2025-09-18 - 15:33
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Ortak kültürümüz ve kimliğimiz içerisinde biz dün ne olduğunu tartışmayı değil, yarın nasıl bir Türkiye'yi, güçlü, müreffeh, Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla hep beraber bir ve beraber olmuş, demokrasiyle, adaletle ve refahla güçlenmiş bir Türkiye'yi nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız." dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 11. toplantısında Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelen sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin konuşmasının ardından değerlendirmelerde bulundu.
Türklerin ve Kürtlerin en temel ortak değerlerinden birisinin Müslümanlık olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Biz iki yönden kardeşiz. Bir kere insan kardeşiyiz. Adem ve Havva'nın çocukları olmak bakımından kardeşiz. Hiçbir ayrımımız yoktur. İkincisi Müslüman kardeşiyiz. Bu hocalarımızın da ayetlerle, hadislerle bugün önümüze koyduğu bir gerçektir. Bu kardeşliği bozacak her türlü söz ve eylemi kategorik olarak reddettiğimizi ifade etmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
“Demokrasiyle, adaletle ve refahla güçlenmiş bir Türkiye'yi nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız”
Yeni bir sürecin başladığını ifade eden TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ülkede Türklerin ve Kürtlerin, milletimizin arasına birtakım fitneler kurulmaya çalışıldı. Eğer tarihi şöyle incelemeye kalkarsak inanın ki önümüze çıkan bu tarihi fırsatı yakalamak şöyle dursun, tarihin gerisine gideriz. Her acının arkasında kim var, kimler var, nasıl var, niye var, o günün şartları içerisinde konuşmaya başlarsak değil toplantılar, oturumlar yıllar yetmez. Dolayısıyla en baştan bir prensibi söyledik. Bu millet çok acı çekti. On binlerce insan öldü, binlerce insanımız şehit oldu. Analar çok ağladı. Artık analar ağlamasın. Türkiye ortak bir geleceği, yeniden tarihten getirdiği çok güzel örnekler verdiniz; Ahmed-i Hani'yle Selahattin Eyyubi'yle, Yunus Emre'yle, Dede Korkut'u birbirinden ayıracak hiçbir şey yoktur. Ortak kültürümüz ve kimliğimiz içerisinde biz dün ne olduğunu tartışmayı değil, yarın nasıl bir Türkiye'yi, güçlü, müreffeh, Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla hep beraber bir ve beraber olmuş, demokrasiyle, adaletle ve refahla güçlenmiş bir Türkiye'yi nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız."
“Hep beraber çok güçlü bir geleceği kuracağız”
Kurtulmuş, "Halkımızın yüzde 95'i Müslümandır. Hazreti Ali Efendimizin atadığı Mısır valisine söylediği nasihat fevkalade değerlidir: 'Bil ki insanlar iki sınıftır. Ya yaratılışta eşindir ya dinde kardeşindir.' Biz Türkler ve Kürtler arasındaki birliği, beraberliği, kardeşliği bu çerçevede görüyoruz, bu çerçevede görmek zorundayız. İnşallah hep beraber çok güçlü bir geleceği kuracağız. Ben herkese çok teşekkür ediyorum." dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun 24 Eylül Çarşamba günü yapılacak toplantısında düşünce kuruluşlarını dinleyeceklerini ifade etti.
2025-09-18 - 14:51
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 24 Eylül’de gerçekleştireceği 12. toplantısında düşünce kuruluşlarının temsilcilerini dinleyecek.
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı.
Açıklamada, Komisyonun 11’inci toplantısının ilk bölümünde; Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) Başkanı Özlem Külahci Tanaman, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Devrim Türk, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Orhan Kandemir ile Kadim Aşiretler Federasyonu Başkanı Rasim Aslan’ın dinlendiği bildirildi.
Toplantının ikinci bölümünde ise; Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu Temsilcisi Abdullah Sağır, İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD) Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek, Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) Başkanı Tayyip Elçi ve Fethullah Ayte’nin görüşlerini aktardığı ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, Komisyonun çalışmalarına 24 Eylül 2025 Çarşamba günü saat 11.00’de TBMM Tören Salonu’nda devam edeceği, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un başkanlığında yapılacak 12. toplantıda düşünce kuruluşlarının temsilcilerinin dinleneceği kaydedildi.
2025-09-18 - 14:07
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Doğu ve Güneydoğu bölgesinden gelen sivil toplum kuruluşu temsilcilerini dinledi.
TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen Komisyonun 11'inci toplantısında konuşan Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, meselenin çözümü için daha önce yapılan girişimlerin bir şekilde sonuca ulaşamadığını anımsattı.
Bu defa sorunun çözüleceğine dair beklenti ve kanaatlerin yüksek olduğunu, Meclis'te temsil edilen siyasi partilerin büyük çoğunluğunun destek verdiği bir sürecin devam ettiğini dile getiren Bedirhanoğlu, "Bu bakımdan bu süreç diğer süreçlere göre daha tahkim edilmiş, daha kuvvetli görülmektedir." dedi.
Bedirhanoğlu, sürece toplumsal, siyasal ve bürokratik desteğin de yüksek olduğunu belirtti.
Tarihi bir döneme tanıklık ettiklerini kaydeden Bedirhanoğlu, "Bölgede yaşayan ve uzun süredir iş camiasının sivil toplum örgütlerinde çalışan biri olarak inanılması çok zor gelişmelere şahsen tanıklık ediyoruz. Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla örgütün silahlarını bırakması ve örgütünü feshetmesini açıklaması, gerçekten bölgede yaşayan bizler açısından çok önemli bir iştir ve bu sürecin bence en önemli kritik eşiği de bu olmuştur. 'Evet, artık çatışma ve şiddet bitiyor' inancı bölgede yaşayan başta iş camiası olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde oluşmaktadır. 40 yılı aşkındır çatışma ve şiddetle yaşamış biri olarak böylesi gelişmeler karşısında gerçekten büyük heyecan ve büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye'nin geleceğini ipotek altına alan bu meseleyi çözmek zorundayız." sözlerini sarf etti.
Çatışma nedeniyle bölgenin sermaye göçü verdiğini aktaran Bedirhanoğlu, bölgenin birçok sektörde önemli potansiyelinin bulunduğunu ve bunların değerlendirilmesi gerektiğini anlattı.
Beklentilerine ilişkin görüşlerini dile getiren Bedirhanoğlu, Kürtçe'nin hayatın her alanında kullanılmasının önünü açan bir yasal düzenleme beklediklerini söyledi.
Yeni bir sivil anayasada Meclis'in tarihi sorumluluğunun bulunduğunu anımsatan Bedirhanoğlu, "Bölgede oluşan, oluşacak olan güvenlik ve istikrarla birlikte bölgenin ekonomik gelişmesini hızlandırmak, dışarıdan yatırımcıları çekmek ve uluslararası sermayeyi de çekmek için bölgenin potansiyeline uygun yeni teşvik politikaları geliştirilmelidir. Bunun da mutlaka bölge iş camiasının, sivil toplum örgütlerinin görüşü alınarak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıca kamu yatırımlarına da hız verilmelidir." ifadesini kullandı.
- "Bu komisyon sürecin barışa dönüşmesinin ifadesidir"
Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) Başkanı Özlem Külahci Tanaman ise "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda atılan adımlar sonucunda Türkiye'de yeni bir dönemin eşiğine gelindiğini vurguladı.
Süreçle birlikte siyasal alanda olduğu kadar toplumsal yapıda ve ekonomide de büyük bir rahatlama olduğuna dikkati çeken Tanaman, "TBMM çatısı altında kurulan bu komisyon da sürecin barışa dönüşmesinin ifadesidir. Bizim için asıl mesele bu sürecin yalnızca çatışmasızlıkla sınırlı kalmaması, kalıcı barışa, demokrasiye ve ekonomik kalkınmaya evrilmesidir. Demokrasi güçlendikçe toplumun tüm kesimleri kendini ifade edebilir. Farklılıklar tehdit değil, zenginlik olarak görülür. Kadınların üretimde, siyasette ve karar alma mekanizmalarında görünür olması barışın teminatıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların, "Terörsüz Türkiye" sürecine katılımının önemine işaret eden Tanaman, şunları kaydetti:
"İş dünyasının kadın temsilcileri olarak çatışmalara, savaşlara karşı barış süreçlerinde daha büyük bir çaba sarf ederek etkin bir rol alacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bugün Türkiye, tarihi bir yol ayrımındadır. Çatışmaların gölgesinde geçen yılları geride bırakmak, güçlü bir demokrasi ve kalkınma temelinde barışa yürümek elimizdedir. Diyarbakır'dan bölge kadınları olarak diyoruz ki barış artık ertelenemez. Barış sadece silahların susması değil, aynı zamanda demokrasinin güçlenmesi, kimliklerin özgürleşmesi, adaletin güvence altına alınması, kooperatifçiliğin güçlenmesi ve ekonominin yeniden ayağa kalkmasıdır."
- "Bu süreç, iş dünyası olarak üzerine titrediğimiz bir süreçtir"
Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Genel Başkanı Devrim Türk de "Terörsüz Türkiye" sürecinin başlatılmasında ve yürütülmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
"Silahların ortadan kalkmasını, barışın sağlanmasını hedefleyen bu süreç, iş dünyası olarak üzerine titrediğimiz bir süreçtir" ifadesini kullanan Türk, "Terörsüz Türkiye" sürecinin dünyadaki çatışmalı çözüm süreçlerinde uygulanabilecek ya da örnek alınabilecek bir örnek olduğunu belirtti.
Devrim Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"40 yılı aşkın çatışmalı sürecin tahribatını kısaca özetlersek, ülkemiz ve bölgemiz ekonomik ve sosyal tahribatlar yaşamış, yatırım ortamları olumsuz etkilenmiş, can kayıpları başta olmak üzere maddi ve manevi büyük kayıplar meydana gelmiştir. Sağlık, eğitim, tarım, turizm, madencilik sektörlerinde fırsatlar ve imkanlar heba edilmiş, uluslararası rekabet çabalarımız kısmen sekteye uğramıştır. Köylerimiz, ilçelerimiz ve şehirlerimizde mekansal olarak yıkımlar yaşanmış. Kırsaldan kente zorunlu göç sosyal ve ekonomik sorunlara, toplumsal travmalara neden olmuştur."
Türk, "Süreç sonunda yapılacak düzenlemelerle sınır ticaretinin geliştirilmesi, bölge ekonomisinin, ülke ekonomisine katkısının artırılması sağlanmalı. Bugün çeşitli teşvikler uygulanıyor ama yeni dönemde bölgeye özgü yeni ve cazip teşvikler de oluşturulmalı." görüşünü paylaştı.
Son dönemde konuşulan yeni anayasa çalışmalarını önemsediklerini ifade eden Türk, toplumun genelini kapsayan, bireysel ve toplumsal hakları geliştiren ve koruyan demokratik bir anayasa yapılmasını desteklediklerini aktardı.
- "Terörsüz Türkiye süreci, güvenlik korucularını dışlayan bir sürece dönüşmemelidir"
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Kandemir ise bugün itibarıyla yaklaşık 50 bin güvenlik korucusunun yurt içinde ve sınır ötesinde güvenlik güçleriyle görev yaptığını anımsattı.
Devlete ve millete sadakatle, adanmışlıkla bağlı güvenlik korucularının sosyal haklarının iyileştirilmesini isteyen Kandemir, korucuların can güvenliğinin ve göreceli bir refah içerisinde yaşamlarını sürdürebilmesinin, hem bölgenin istikrarı hem de devletin bekası için büyük önem taşıdığını belirtti.
Süreç kapsamında, güvenlik korucularının görev ve yetkilerine, hangi koşullarda görev yapacaklarına ilişkin kararların İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Konfederasyonla koordine edilerek alınmasını talep eden Kandemir, şu ifadeleri kullandı:
"Terörsüz Türkiye süreci, güvenlik korucularını dışlayan bir sürece dönüşmemelidir. Güvenlik korucularına verilecek yeni statü terörsüz bir Türkiye'nin en önemli güvencelerinden biri olmaya devam edecektir. Şehit güvenlik korucularının aileleri ve gazilerin barış süreci ile birlikte çok hassas ve kırılgan bir yapıya büründüğü, yer yer de küskünlüklerin olduğu aşikardır. Bu hassasiyetin giderilmesi için ikna edici faaliyet ve organizasyonların düzenlenmesinin 'Sizinle devletin işi bitince sizi bir tarafa atacaklar' şeklindeki propagandaların da etkisiz kılınmasına yol açacaktır."
Devletin, güvenlik korucularına sahip çıkması gerektiğini dile getiren Kandemir, "Aksi bir çıkarım, aksi bir yaklaşım ileride gelişebilecek olumsuz koşullarda yalnız güvenlik korucularının değil devletinin yanında olan veya olması muhtemel kesimlerin de güvensizlik içerisinde devletten uzaklaşmalarına neden olabilecektir. Güvenlik korucularının geleceği her türlü siyasi kaygının ötesinde devletin bekası kapsamında ele alınmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Güvenlik koruculuğu sisteminin, terör tehdidinin varlığı nedeniyle hayata geçirildiğine işaret eden Kandemir, "Bizler, terörden arınmış bir Türkiye hedefine kararlı destek vermekteyiz. Camiamız bugüne kadar yaklaşık 2 bin şehit ve 3 bin gazi vermiş, bölgenin asli unsurlarıdır. Bugün biz, güvenlik korucuları, devletimizin ve milletimizin hizmetinde vatanın bütünlüğü için devletimizin alacağı her türlü kararın yanında olduğumuzu ve bu süreçte üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz." diye konuştu.
- "Türk ve Kürt kardeşliğinin yeniden tesisi, İsrail saldırganlığına karşı alınabilecek en büyük tedbirdir"
Kadim Aşiretler Federasyonu Genel Başkanı Rasim Aslan da birlik ve beraberliğe, kardeşliğe ve kucaklaşmaya vesile olacak her türlü olumlu adıma destek olacaklarını söyledi.
Komisyonun amacının, ortak akıl ve aklıselimle kanayan yaraya derman olup kardeşlik üzerine yeniden müreffeh bir gelecek inşa etmek olduğunu belirten Aslan, Türkiye'de yaşayan herkesin eşit düzeyde birinci sınıf vatandaş olarak kabul edilmesi, yerel yönetimlere ilişkin kanunların yaşananlar açısından gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi, üst görevlendirmelerde her türlü ayrımcılıktan uzak, liyakat ve ehliyete dayalı adil bir görevlendirme sisteminin getirilmesi, ana dilde eğitim gibi alanlarda yapılan düzenleme ve iyileşmelerin yasal güvence altına alınmasının önemli olduğunu savundu.
Doğu ve Güneydoğu'daki iller ile batı illeri arasındaki ekonomik gelişmişlik farkını ortadan kaldıracak ve insanların refah seviyesini yükseltecek tedbirlerin alınması gerektiğini anlatan Aslan, "Bu sorunların çözümüne katkı sunacak, kardeşliğin pekişmesine vesile olacak kişi ve gruplar, bütün insanlığın takdirini ve Allah'ın rızasını kazanacak. Ayrıca Türk ve Kürt kardeşliğinin yeniden tesisi, İsrail saldırganlığına ve yayılmacılığına karşı alınabilecek en büyük tedbirdir." sözlerini sarf etti.
2025-09-17 - 22:53
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yarın gerçekleştireceği 11. toplantısında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcilerini dinleyecek.
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun bugün Kurtulmuş başkanlığında Meclis Tören Salonu'nda toplandığı hatırlatıldı.
Komisyonun 10. toplantısında Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanvekili Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Talha Köse'nin dinlendiği anımsatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında komisyonun öncelikli vazifesinin, sürecin millet adına denetim ve kontrolünü yapmak, toplumsal mutabakatı tesise yönelik adımlar atmak ve gereken yasal düzenlemelere zemin hazırlamak olduğunu vurgulamıştır. TBMM Başkanımız Sayın Kurtulmuş, sürecin Türkiye'ye özgü bir model olduğunu ve komisyonun çalışmalarını tamamlaması akabinde bu modelin dünya literatürüne ve demokrasi tarihine armağan edilecek başarılı bir örnek olacağını ifade etmiştir.
TBMM Başkanımız konuşmasında, sürece ilişkin farklı kanaatler bulunmasına rağmen 'Artık analar ağlamasın, silahlar konuşmasın, bu memlekette huzurun, barışın ve selametin temin edilmesi için herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin' ortak mesajında birleşildiğini belirtmiştir. Kurtulmuş, gereken adımların atılabilmesi, Türkiye siyasetinin önünün açılabilmesi ve rahatlayabilmesi için örgütün İmralı'dan yapılan çağrıya uyarak bir an evvel silahlarını tamamen bırakmasının bu sürecin en önemli hususlarından biri olduğunu vurgulamıştır. TBMM Başkanımız ayrıca bölgesel ve küresel şartların Türkiye üzerine ağır yükler yüklediğini ve bu ortamda bir an evvel nihai bir barışı temin etmenin, huzuru ve kardeşliği tesis etmenin zorunlu olduğunu vurgulamıştır."
Komisyonun, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un başkanlığında yarın saat 11.00'de TBMM Tören Salonu'nda 11. toplantısını gerçekleştireceği belirtildi.
Toplantıda, Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği, Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Kadim Aşiretler Federasyonu, Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği ve Medrese Alimleri Vakfı temsilcilerinin dinleneceği aktarıldı.
2025-09-17 - 22:13
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bizim bir üçüncü göze ihtiyacımız yok. Üçüncü göz burasıdır. Millet adına bu işe göz kulak olan, bu sürece öncülük eden bu komisyon aynı zamanda üçüncü göz fonksiyonunu icra etmektedir." dedi.
- "Bizim bir üçüncü göze ihtiyacımız yok. Üçüncü göz burasıdır. Millet adına bu işe göz kulak olan, bu sürece öncülük eden bu komisyon aynı zamanda üçüncü göz fonksiyonunu icra etmektedir"
- "Artık bizim bu komisyonla ve süreçle ilgili 'eğer başarılı olursa' sözünü gündemden kaldırmamız lazım. Bu çalışmalar başarılı olmak zorundadır ve başarılı olmak için kendinden emin bir şekilde ilerlemektedir"
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 10. toplantısında akademisyenlerin konuşmasının ardından değerlendirmede bulundu.
Yapılan açıklamaların kendisinin sürece ilişkin olumlu bakış açısını daha da kuvvetlendirdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Özellikle bir Türkiye modeli, bize özgü bir modelin ortaya konulabilmesi konusunda elimizde önemli imkanlar ve fırsatlar olduğunu birçok arkadaşımız, hocamız teyit etti. Hatta bu çerçevede komisyonumuza ödevler verdiler. Komisyonumuza da 'Eğer bunu yaparsanız tarihe geçersiniz' şeklinde ifadelerde bulundular. Artık bizim bu komisyonla ve süreçle ilgili 'eğer başarılı olursa' sözünü gündemden kaldırmamız lazım. Bu çalışmalar başarılı olmak zorundadır ve başarılı olmak için kendinden emin bir şekilde ilerlemektedir. İnşallah en kısa süre içerisinde de tamamlanacaktır." ifadelerini kullandı.
Toplantıda yapılan tespitlere değinen Kurtulmuş, tarihsel olarak büyük bir jeopolitik kırılmanın yaşandığını, bölgenin ve dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemden geçildiğini söyledi.
Türkiye'ye karşı düşmanca tavırların farkında olduklarına dikkati çeken Kurtulmuş, "Ama akıl akıldan üstündür. Onlar ne yapmak istiyorsa biz onların yapmak istediğinden daha büyük bir iradeyle bu topraklarda ve bu bölgede birliği, beraberliği, kardeşliği ve huzuru tahkim etmek için çalışıyoruz. İnşallah sonuç alacağız. Burada herhangi bir tereddüde düşmememiz lazım." diye konuştu.
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"En büyük gücümüz milletimizin gücüdür. Komisyon çalışmaları kendi başına ortaya çıkmadı. Örgütün silah bırakma çağrısı sonrasında bu bir devlet politikasına dönüşmüş ve bir parti hariç Türkiye'nin bütün siyasi kanaatlerini temsil eden siyasi partiler, burada bulunmayı kabul ederek, gönüllü bir şekilde sürecin parçası olarak bu süreci bir millet projesi haline dönüştürmüştür. Çok mesafe aldık, 5 Ağustos'tan bu yana onlarca saat emek verdik. Sadece burada 6 saat toplantı yapıyoruz ama bunun bir de öncesi, hazırlığı, sonrası, etkileri var. Bütün bunları hesap ettiğimiz zaman yüzlerce saatlik bir süreci hep birlikte inşa ediyoruz. Dolayısıyla komisyonun gücünü de hafife almamalıyız.
Burada daha önceki ifade edilen örneklerde görülen bağımsız bir gözlem grubu olarak zaten bu komisyon tek başına ortadadır. Siyasi çekişmelerden, güncel siyasi çekişmelerden mümkün olduğu kadar uzak bir şekilde, her birimizin ayrı bir siyasi arka planı var, buna rağmen bu komisyonun konuları dikkate alınarak, mümkün olduğu kadar gündelik siyasi tartışmaların dışında kalınmaya herkes dikkat ediyor."
Kurtulmuş, sahip oldukları gücün farkında olmaları gerektiğini, Türkiye'de bir siyasi iradenin olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan başlayarak devletin bütün kurum ve kuruluşlarının aynı doğrultuda hareket ettiğini kaydetti.
- "Üçüncü göze ihtiyacımız yok"
Toplantıda yapılan konuşmalarda "üçüncü göz meselesinin" gündeme geldiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Ben başından beri Türkiye'nin bu tecrübesinin diğer ülke tecrübelerine, bildiğimiz tecrübelere benzemediğini, benzer taraflar olsa bile bütünüyle benzemediğini ifade etmek isterim. Bizim bir üçüncü göze ihtiyacımız yok. Üçüncü göz burasıdır. Millet adına bu işe göz kulak olan, bu sürece öncülük eden bu komisyon aynı zamanda üçüncü göz fonksiyonunu icra etmektedir, objektif bir şekilde bu süreci yerine getirmektedir. Yine önemli konulardan birisi, sıklıkla bugün dile getirildi. Negatif barış, pozitif barış. Bizim nihayetimiz bu ülkede, bu bölgede tamamıyla pozitif barışın kurulması, artık bir daha insanların şiddet diliyle, silahın aracılığıyla konuşmaktan ziyade dostça, kardeşçe 'kazan kazan' prensibi içerisinde elindeki imkanlarını çoğaltarak yeni bir Türkiye inşa etmesi ve yeni bir bölge inşa etmesidir. Bu çerçevede de Türkiye'nin tecrübesinin yeterli olduğu kanaatindeyim."
Daha önce tecrübe edilen çözüm sürecine dikkati çeken Kurtulmuş, "Çözüm sürecinde yaşadığımız tecrübede elde ettiğimiz birikim ve ondan önceki süreçlerde elde edilen birikimlerin hepsi o zaman başarısız görünse bile onu sadece 'başarısız' diye bir kenara koymamak lazım. Oradaki her bir çabanın bugün bu sürecin olgunlaşmasına önemli katkılar sunduğunu görüyorum. Bunlardan iyi bir şekilde istifade etmek hepimizin vazifesidir." ifadelerini kullandı.
"Pozitif barış"ın aynı zamanda bir gelecek tasarımını da içerdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Biz, ülkemiz, bu topraklar ve vatanımız için güçlü ve büyük Türkiye hedefi doğrultusunda yeni bir gelecek tasarımını ortaya koymak durumundayız. Bu da hiç şüphesiz kardeşlikten, milli dayanışmamızı artırmaktan, demokratik standartlarımızı yükseltmemizden geçiyor. Komisyonumuzun adına koyduğumuz bu kelimeler de sadece tesadüfen seçilmiş bir kelimeler değildir. Her birisinin birbiriyle irtibatlı olduğuna inandığımız ve birisindeki yükselişin diğerlerini de yükselteceğini bildiğimiz konulardır." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye'de bütün çevrelerinin, süreçle ilgili hassasiyetle çalışması gerektiğini, bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını isteyenler olduğu kadar, sayısal olarak çok az olsa da istemeyenlerin de olduğunu, onların bu süreci zehirlemesine mani olmak zorunda olduklarını kaydetti.
Kullanılan dilin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, "İnsan kullandığı dille konuştuğu üslupla kaimdir. Dolayısıyla kalıcı bir kardeşlik, barış ve dayanışma istiyorsak bu dili de kurmak, kurgulamak ve çoğaltmak mecburiyetindeyiz." dedi.
2025-09-17 - 18:59
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 10. toplantısında akademisyen ve uzmanları dinledi.
Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, komisyonun 10. toplantısında yaptığı konuşmada, çatışma çözümü konusunda zihniyet dönüşümünün önemine ve zorluğuna dikkati çekerek, Türkiye modeliyle bunun başarılabileceğini söyledi.
Prof. Arslan, "Temelini atacağımız sağlam millet ve güçlü devlet hamlesi, Türkiye'nin ve Müslüman olsun olmasın bütün halkların, tüm bölgemizin sadece gelecek yüzyılını değil yüzyıllarını da barış, istikrar ve refah içinde geçirmesinin anahtarıdır." ifadesini kullandı.
Çatışma çözümünde ya da barış çalışmalarında "negatif barış", "pozitif barış", "sürdürülebilir kalıcı barış" ve "kapsayıcı barış" tanımlamalarının bulunduğunu aktaran Arslan, "Şimdi bu bugünden yarına olabilecek bir şey değil, bu en az 10 yıl, en az 10 yıl bu kurduğumuz kurumların, yapısal faktörlerin dönüşmesi için yaptığımız değişikliklerin yerleşmesi, oturması, toplum tarafından kabulü için bir plan yapmamız gerekiyor. Ondan sonra kapsayıcı barış kısmında başarılı olabilmek için yani farklı kesimlerin ihtiyaçlarının karşılandığı, genişlikli toplumsal kesimlerin katılımıyla sağlanan bir barış 10 yıldan da fazla sürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Zihniyeti dönüştürmek gerekir"
Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu ise "Terörsüz Türkiye" sürecinin başarıya ulaşması durumunda Komisyonun tarihe geçecek bir çalışma olacağını vurguladı.
Kuzey İrlanda, Filipinler Güney Afrika gibi dünyada çatışmaların yaşandığı ülkelerden örnekler veren Veznedaroğlu, "Güney Afrika yıllarca ayrımcı, ırkçı yasalarla yönetilmiş bir ülke. Yıllarca iki farklı ırkın çatışmasından sonra bir barış sürecine girildi. Burada da ana dinamik, anayasa yoluyla demokrasi oldu. Güney Afrika'yı incelediğimde bize çok benzer özellikler taşıdığını gördüm çünkü biz bir önceki çözüm sürecinde yeni bir anayasayla, demokratik bir anayasayla çözüm sürecini iç içe yürütmüştük. İşte Güney Afrika bunu başarmış. Biz başarabilseydik bugün bu çalışmalara belki gerek bile kalmayacaktı." diye konuştu.
Veznedaroğlu, Güney Afrika'nın geçmişle yüzleştiğini, insan haklarını içeren düzenlemelerle ülkenin demokrasi şölenine dönüştüğünü, yerelleşmeye yer verildiğini, 10 farklı dilin resmi dil olarak kabul edildiğini aktardı.
Bu tür süreçlerde özgün yöntemler geliştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Veznedaroğlu, şu önerilerde bulundu:
"Güçlü ve kararlı bir siyasi irade çok önemli. Zihniyeti dönüştürmek gerekir. Kırmızı çizgilerin öne çıkarılmaması ve bir çerçeve oluşturulmaması lazım. 'Kazan kazan' çözüm olanaklarını iyi belirlemek ve bunu doğru anlatmak gerekir. Çözümü önleyecek kör düğümler oluşabilir ama bunlar çeşitli kanallarla aşılabilir. Gizlilik ve şeffaflık dönemlerini çok iyi belirlemek lazım. Sürecin bir takvime bağlanması lazım. Süreci anlaşılır hale getirmek, sadeleştirmek önemli. Güvenin bir ön şart olarak belirlenmemesi gerekiyor. Güven daha sonra oluşacaktır. Ama güven artırıcı önlemlere de ihtiyaç vardır."
Veznedaroğlu, süreç içeresinde anayasa değişikliğine ilişkin bazı adımların atılabileceğini, Anayasa'nın 42 ve 66. maddelerinin yeniden formüle edilebileceğini söyledi.
- "Siyasi iradeyi sağlam tutmak gerekiyor"
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, barış girişimlerinin süreklilik arz etmesi gerektiğini belirtti.
Süreçlerin uzun sürebileceğini kaydeden Çelik, "Filipinlerde barış süreci 17 yıl ve 4 başkan görmüş. Kolombiya'da tüm başarısız denemelerle 32 yıl ve 7 başkan görmüş. Umudu yitirmemek gerekiyor, bu işin doğası böyle. Siyasi iradeyi sağlam tutmak gerekiyor." dedi.
Eline silah alanların bundan sonra hayatına nasıl devam edeceğinin detaylı olarak düşünülmesi gerektiğine işaret eden Çelik, "Bu aşamada en zor olan kısım, topluma entegre edilmesi." ifadesini kullandı.
Bilkent Üniversitesinden Doç. Dr. Esra Çuhadar da farklı ülkelerdeki barış süreçlerini verdiği örneklerle anlattı.
Türkiye'deki sürece ilişkin önerilerini dile getiren Çuhadar, Komisyonun görev tanımının ve sonuç beklentisinin net olması gerektiğini söyledi.
Komisyon tarafından uzlaşıyla etkili bir kamu iletişimi yönteminin benimsenmesi gerektiğini vurgulayan Çuhadar, "Katmanlı bir barış sürecinin farklı dönemlerinde atılması gereken adımların tamamının bir tek komisyon tarafından gerçekleştirilmesi beklenmemelidir. Komisyon, süreci tasarlayıp, planlayıp bir sonraki adımların ne olacağına karar verip bunlar için bir yol haritası kararlaştırmak konusunda uzlaşmaya varmalıdır, varabilir." ifadelerini kullandı.
Sunumlarının ardından akademisyenler milletvekillerinin sorularını cevaplandırdı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplanan Komisyonun ikinci oturumunda konuşan Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, Filipinler Hükümeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) arasındaki barış görüşmeleri ve sonrasında gelişen süreci anlattı.
Daha önce Güney Filipinler Barış Süreci'nde kurulan Bağımsız Silahsızlandırma Organı'nın başkanlığını da yaptığını anımsatan Ulusoy, Güney Filipinler'deki süreç ile Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun gündemindeki konular arasında "tarihsel boyut, meselenin kökeni, sürecin gelişimi, sosyolojik yapı" gibi konularda büyük farklılıklar bulunduğunu kaydetti.
Ulusoy, Filipinlerin güneyindeki Mindanao Adası ve Sulu Denizi'ndeki adaların, tarihsel olarak Müslümanların yoğunluğun yaşadığı bir bölge olduğunu belirtti.
Bölgede din temelli bir ihtilaf olduğuna işaret eden Ulusoy, "Bölgedeki mesele devlet güçlerine karşı girişilen bir mücadeleden ziyade, Müslümanların olduğu bölgeye din temelinde uygulanan olumsuzluklardır." diye konuştu.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Hüseyin Oruç, Filipinler'in güneyinde Moro Barış Süreci İzleme Heyeti üyesi olduğunu belirtti. Moro örneğinin Türkiye'de uygulamanın çok zor olduğunu kaydeden Oruç, Moro Barış Sürecine ilişkin bilgiler verdi.
Filipinlerde, 28 yıldır devam eden bir barış süreci olduğunu anlatan Oruç, hakem heyeti olarak tıkanıklıkların çözümü için çalışmalarına hiç ara vermeden devam ettiklerini belirtti. Filipinler halkının tamamının barıştan yana olduğunu söyleyen Oruç, önümüzdeki süreçte Moro'da süreci nihayete erdirmeyi hedeflediklerini aktardı.
- "Mesele, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile ilgili bir meseledir"
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, terörün bir "semptom" olduğunu ve bunun altyapısının mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de terörün yerel bir mesele olmadığını belirten Kaynak, "Terörden bahsettiğimiz zaman en az dört ülkeyi kapsayan, uluslararasılaşmış ve üstelik küresel güç dengelerinin kesişme noktasında bir yerde yerleşik, içinde Amerika'nın, Rusya'nın, şimdilerde Çin'in bile dahil olabileceği, bölgesel İran'ın, İsrail'in, Avrupa'nın, Fransa'nın, Almanya'nın dahil olduğu devasa bir meseleden söz ediyoruz. Yani meselenin tek bir tarafını ele aldığınız zaman bunun içinden çıkmak mümkün değil. Teröristi öldürerek bitiremezsiniz. Bir elma ağacından bahsediyorsanız o ağacın dallarını budamak gibi olur." sözlerini sarf etti.
Konunun Kürtlere ait bir mesele olarak tanımlanmaması gerektiğini vurgulayan Kaynak, şöyle konuştu:
"Türkiye'de demokratikleşme ya da haklar, Kürtlere özel olarak verilemez. Hiçbir Kürt'e sırf Kürt olduğu için herhangi bir şey verilemez. Hiçbir Alevi'ye sırf Alevi olduğu için herhangi bir şey verilemez ama hepsine sırf Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları için bütün hakların verilmesi gerekir. Mesele, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile ilgili bir meseledir. Başka türlü kendimizi de zaten güvence altına almamız mümkün değildir çünkü politik psikoloji bağlamında her bir kimlik ki Kürt kimliği özellikle Türkiye içerisinde de, diğer bölgelerde de oturmuş çok kuvvetli bir kimlik, bunu reddedemezsiniz.
Bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kotasının altına girmeye hazır bir kimlik aslında. Israrla farklı kavramsallaştırmalar üzerinden baskı yapılmasa, karşı tarafı psikolojik olarak zorda bırakacak şeyler yapılmasa bir barış ortamının çok daha kolay kurgulanması mümkün olabilir. Kürtlerle ilgili 'Kürt' diye yaptığınız her şey, olayın Türk ve kendini Türk hissedenler tarafında kendinden alınmış bir hak olarak tanımlanmasına yol açıyor. Bir kere önce bunu ortadan kaldırmak lazım. Türkiye'nin bütünü için demokratikleştirme istememiz, Türkiye'nin bütünü için insan hakları talep etmemiz lazım ve bir barış istiyorsak Türkiye'yi de aşan bir üst idealle bütün bölge için bir barış istememiz lazım."
Komisyonun önemine işaret eden Kaynak, "Buradan bir fikrin çıkması lazım. Teknik, taktik detayları teknisyenler yaratsın. Bence Meclis komisyonunun görevi, soyut bir biçimde Türkiye'nin geleceğine dair bir fikir üretme yoluna girmesi lazım. Travmalarımızı, yaralarımızı, incinmişliklerimizi nasıl tamamlayacağız? Kimleri nasıl yaraladık, nasıl yaptık bu işi?" ifadelerini kullandı.
Terörün işlevinin ortadan kaldırılması gerektiğini, işlevi sürdüğü müddetçe terörün devam edeceği uyarısında bulunan Kaynak, "Şu anda Öcalan'ın çağrısıyla ortaya çıkan durum PKK'nın Türkiye içerisindeki işlevinin bittiğini gösteriyor ama dışarıdaki işlevinin henüz tamamlanmamış olabileceği gerçeğini görmemiz gerekiyor. Dış dünyada çok ciddi kırılmalar var. Suriye'de ne olduğunu bilmiyoruz, Irak'ta neye dönüşeceğini bilmiyoruz. Göründüğü kadarıyla bölgesel konjonktür açıkçası böyle bir sürecin yürütülmesi için çok elverişli olmayabilir. Bazen daha iyi oluyor, bazen daha kötü oluyor ama temel olarak devlet olmayan aktörlere karşı yoğun bir baskının olduğu dönemdeyiz." diye konuştu.
- "Sürecin nihai hedefi doğru belirlenmeli"
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, "Kürt meselesinin" şimdiye kadar çözülemediğini, bu konunun geniş bir perspektif ve tarihsel bakış açısıyla ele alınması gerektiğini kaydetti.
Terör örgütü PKK'nın silahsızlandırılması için daha önce atılan adımlara değinen Coşkun, çözüm sürecinde yapılan hataları anlattı.
Her süreçte bazı hataların yapılabileceğini dile getiren Coşkun, şu önerilerde bulundu:
"Ama önemli olan daha önce yapılmış olan hataları yeniden yapmamaktır. Dolayısıyla bu süreçte geçmişin hataları tekrarlanmamalı ve aynı çukurlara bir kere daha düşmemeliyiz. Sürecin nihai hedefi doğru belirlenmeli. İç politikadaki çekişmelerin süreci olumsuz etkilememesi için çaba gösterilmeli. Dilin kullanımına ve koordinasyona azami dikkat edilmeli. Kamu düzeninden asla taviz verilmemeli, Suriye'de şartlara uygun düşen yeni bir politika belirlenmeli ve zamanı kullanma noktasında hassas olmalıyız. Türkiye'nin bugün izlediği yol, geçmişte izlediği yollardan ve bu süreçlerde takip edilen politikalardan son derece farklı çünkü bu süreçlerde genellikle son adım olarak düşünülen silahsızlanma, burada ilk adım olarak gündeme geldi. Eğer bu başarılarsa, artık çözüm süreci literatürüne 'Türkiye modeli' diye bir model armağan edilmiş olur."
- "Güven inşasına yönelik adımlar atılmak durumunda"
Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, komisyonunun kendine has çözüm ve barış modeli olduğunu ifade etti. Köse, komisyondaki görüşlerinin çatışma çözümü konusundaki akademik çalışmaları ışığında bireysel görüşleri olacağını anlattı.
Orta Doğu'da yaşanan jeopolitik dönüşümün Türkiye için yeni güvenlik riskleri ortaya koyduğuna işaret eden Köse, şöyle konuştu:
"Bölgemiz gerçekten ciddi güvenlik riskleriyle, tehditlerle karşı karşıya, 100 yıl önce oluşturulan sınırların tasfiye olduğu ve sınırların silikleştiği, bunun yerine yeni sınırlar oluşturmaya çalışıldığı ve burada da farklı fikirlerin, farklı projelerin rekabet halinde olduğunu görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bugün yaşadığımız süreci bu bağlamda ele almamız gerekiyor. Bu değişimlerle Türkler ve Kürtlerin tarihten gelen kardeşlik hukuku üzerine bina edilmiş birlikteliklerini terörizm ve şiddet kıskacından kurtararak kurumsallaştırmaları ve sağlamlaştırmaları için yeni fırsat penceresi aralanmıştır. 100 yıllık sınırlar ortadan kalkıyor. Yeni belki sınırlar, illa ki bunların siyasi sınır olması gerekmiyor, yeni fikri sınırlar ortaya çıkacak ve gerçekten bu sınıra, bu döneme uygun bir perspektifle yeni bir yaklaşım ortaya konulması gerekiyor."
Dünya örneklerine bakıldığında iç savaş ve ayaklanmaların 15-20 sene sürdüğüne işaret eden Köse, "Türkiye için bakıldığında 40 yılı geçen çatışmaların çok istisnai olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla aslında bu işin de beklenenden çok daha uzun bir noktaya geldiğini de görüyoruz." dedi.
Köse, şimdiye kadar olan süreçteki girişimlerin farklı sebeplerle engellendiğini anlatarak, "Terörsüz Türkiye süreci, şu anda yaşadığımız süreç biraz daha farklı bir noktadadır. Özellikle devletin kurumsal bütünlüğü ile bu meseleyi sahiplenmesi, Meclis zemininde yürütülen yasal ve siyasi adımların desteklenmesi, toplumsal desteğin farklı kesimlere yayılması, gerçekten ciddi bir toplumsal destek olduğunu biz de sahada görüyoruz, yalnızca güvenlik boyutunun değil, demokratik uzlaşı ve yasal çerçevenin kalıcı olarak inşasına odaklanması sayesinde daha önce ulaşılamayan kritik bir eşiğe gelinmiştir. Bu işin arka planı 30 seneye de götürebilir ama daha önce hiçbir aşamada bu noktaya gelinememişti." değerlendirmesinde bulundu.
Silahlı çatışmanın bitmesinin "negatif barış" anlamına geldiğini asıl hedefin ise "pozitif barışa" ulaşmak olduğunu söyleyen Köse, "Şu anda içinde bulunduğumuz durum negatif barıştır. PKK'nın kendini feshetmesi ve silahları bırakma kararı alması negatif barışın gerçekleştiğini bu aşamada göstermektedir. Ancak pozitif barışın inşası için daha etkili adımların atılması ve barışın kalıcı hale getirilmesi hukuki olarak da bunun garanti altına alınması gerekmektedir. Bu anlamda Meclis komisyonumuza da önemli roller düşmektedir." şeklinde konuştu.
Çözüm için daha önce 3. tarafların rol aldığı süreçler yaşandığını kaydeden Köse, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bürokrasisi, siyaseti, akademisiyle kendi sorunlarını aşabilecek bir kapasitesi olduğu artık ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle bu büyük Türkiye uzlaşısı yerli ve milli kapasiteye dayalı bir barış mimarisi hedeflemektedir. Meclis bu konuda önemli rol almaktadır. Cumhurbaşkanımızın doğrudan desteği bulunmaktadır. Meclis Başkanının bu konudaki kurumsal katkısı çok önemlidir. Milli İstihbarat Teşkilatının rolü önemlidir. Dolayısıyla bu sürecin devlet sahipliğiyle ve siyasi iradeyle yürütüldüğünü göstermektedir. Ayrıca taraflar arasında güven inşası ve etkili iletişim stratejileri sürecin yönetiminde belirleyici faktörlerdir. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yine güven inşasına yönelik adımlar atılmak durumundadır."
Meselenin komşu ülkelerle ve bölgesel yönetimlerle temas içerisinde yürütüldüğüne işaret eden Köse, "Sayın Teşkilat Başkanımız bugün Suriye'de bu konuyu konuşmak üzere muhataplarıyla bir araya gelmiştir. Daha önceki süreçte devlet yetkililerimiz hem Irak'ta hem Suriye'de hem de diğer batı başkentlerinde bununla alakalı temaslarda bulunmuş ve bu sürecin dış boyutuna yönelik de önemli adımlar atmaktadırlar." dedi.
2025-09-17 - 15:32
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "bu komisyonun öncelikli vazifesi, sürecin millet adına denetiminin ve kontrolünün yapılması ve sürecin gerektirdiği yasal düzenlemeleri, toplumsal mutabakatı da sağlayarak gerçekleştirilecek adımların atılmasıdır.” dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen komisyonun 10. toplantısına, Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanvekili Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Talha Köse katıldı.
Komisyonun 10’uncu toplantısında sunum yapacak akademisyenlere teşekkür ederek konuşmasına başlayan TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Çok şükür başından itibaren gayet ince, detaylarıyla planlanmış bir süreci yürütüyoruz. Bugüne kadar da önemli bir mutabakatla çalışmalarımızı getirdik. En kısa süre içerisinde de çalışmalarımızı tamamlamayı ümit ediyoruz." İfadelerini kullandı.
Komisyonda, oy oranları itibariyle vatandaşların yüzde 95'inin temsiliyetiyle komisyonun kurulduğunu belirterek, "Komisyonda işlerimizi karşılıklı olarak müzakere ederek ve fevkalade şeffaf, açık bir şekilde süreçleri yöneterek aldığımız kararları da 5'te 3 nitelikli çoğunlukla almayı prensip ederek yola çıktık. Şimdiye kadar aldığımız bütün kararlarımızı da ittifakla aldık. Dolayısıyla demokratik temsiliyet bakımından, siyasal temsil gücü bakımından yüksek bir temsil gücüne sahip komisyonu oluşturduk. Çalışmaları da bugüne kadar getirdik. Bir başka önemli mesele de bu siyasal temsil gücü yüksekliğine uygun bir şekilde buradaki dinlemelerimizde de toplumun farklı kesimlerini olabildiğince geniş bir yelpazede temsil edebilecek ve böylece ortaya çıkacak toplumsal mutabakatı hızlı ve güçlü bir şekilde genişletecek bir toplumsal mutabakatta geniş tabanı dinleme hassasiyetiydi." dedi.
- "Yaptığımız şey Türkiye'ye has bir modelin ortaya konulmasıdır"
Kurtulmuş, komisyonda dinlenen herkesin görüşlerinin Türkiye'de barışın sağlanması, kardeşliğin temin edilmesi için atılacak adımlara büyük bir güç vereceğine inandığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu komisyonun çalışması hiç şüphesiz İmralı'dan gelen örgütün tamamıyla kendisini feshedeceği ve silahları tamamıyla bırakacağı, bırakılması gerektiği çağrısı üzerine bu toplantılar gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla bu komisyonun öncelikli vazifesi bu sürecin millet adına denetiminin ve kontrolünün yapılması ve sürecin gerektirdiği yasal düzenlemeleri, toplumsal mutabakatı da sağlayarak gerçekleştirilecek adımların atılmasıdır. Bugün burada dinleyeceğimiz arkadaşlar Latin Amerika'dan Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar farklı bölgelerdeki çatışma çözümleri ile ilgili konularda derin araştırmaları olan arkadaşlarımız. Bizim şu anda gerçekleştirmeye çalıştığımız husus bir Türkiye modelini ortaya koymaktır. Biz bu süreçte bütün çalışmaların, yapılan barış müzakerelerinin, çatışma çözümleri ile ilgili atılan adımların detaylı bir şekilde analizini gerçekleştireceğiz. Ama şunun da farkındayız ki yaptığımız şey Türkiye'ye has bir modelin ortaya konulmasıdır. İnşallah en kısa süre içerisinde bu çalışmaları tamamladıktan sonra Dünya literatürüne ve dünyadaki demokrasi tarihine armağan edeceğimiz başarılı bir Türkiye örneği olacaktır. Bunun için şunu biliyoruz; hiçbir örnek bir diğerinin aynısı olmaz. Hiçbir örnek bir diğerine tamamıyla benzerlik göstermez. Ama dünyanın farklı yerindeki bu çatışma müzakerelerinden, çözümlerinden çıkaracağımız derslerin olduğunu biliyoruz. Buradan alacağımız derslerle tamamıyla bize ait bir modeli ortaya koyabilecek hem siyasal güce hem toplumsal mutabakata hem bilgiye hem de Türkiye demokrasisi olarak tecrübeye sahibiz. Ümit ediyorum, bugünkü çalışmalarımız bu çerçevede bize yeni bir perspektif açacak, çalışmalarımıza yeni bir boyut kazandıracaktır."
- “Bu çalışmaların arkasında milletimizin büyük desteği olmasa, bu komisyon bir dakika toplanamaz”
Kurtulmuş, sürece ilişkin herkesin farklı kanaatleri olmakla birlikte herkesin ortak cümlesinin, "Artık anaları ağlamasın, artık silahlar konuşmasın. Artık bu memlekette huzurun, barışın, selametin temin edilmesi için herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin." olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Hiç şüphesiz bu süreçte en önemli hususlardan birisi, başlangıçta ifade ettiğim gibi örgütün bir an evvel silahlarını tamamıyla terk ederek, bütün unsurlarıyla birlikte İmralı'dan yapılan çağrıya uyduğunu açıklaması ve bunun gerektirdiği, gerektireceği adımların atılabilmesi için de Türkiye siyasetinin önünü açması ve Türkiye siyasetini rahatlatmasıdır. Bunun sağlanmasıyla birlikte yaptığımız işlerin çok daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğini biliyorum.
Şunun farkındayız: Bu çalışmaların arkasında milletimizin büyük desteği olmasa, bu komisyon bir dakika toplanamaz. Bu büyük desteğin kıymetini bilmek zorundayız. Yine bu toplantılar boyunca ifade edilen bir başka hususu da söyleyerek sözlerimi tamamlamak isterim. Dikkatle, iyi planlayarak, attığımız adımları niçin ve hangi amaçla attıklarımızı gayet iyi hesap ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama bir taraftan da elimizi çabuk tutmak ve özellikle bölgesel ve küresel şartların Türkiye üzerine her geçen gün ağır yükler getirdiği bu ortamda bir an evvel kalıcı, nihai barışı temin etmek, huzuru, kardeşliği tesis etmek zorundayız.”
2025-09-15 - 15:36
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 17-18 EYLÜL’DE TOPLANACAK
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 17 Eylül 2025 Çarşamba ve 18 Eylül 2025 Perşembe günü TBMM Tören Salonu’nda, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplanacak.
Komisyonun 17 Eylül 2025 Çarşamba günü saat 14.00’te yapılacak 10. toplantısında, çatışma çözümü alanında çalışmaları bulunan Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik ve Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar birinci oturumda; Fatih Ulusoy, Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Talha Köse ise ikinci oturumda görüşlerini aktaracak.
18 Eylül 2025 Perşembe günü saat 11.00’de gerçekleştirilecek 11. toplantıda ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren Kadim Aşiretler Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Medrese Alimleri Vakfı, İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu ile Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği temsilcileri dinlenecek.
2025-09-12 - 17:09
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Çok büyük bir maliyete Türkiye katlanmıştır. İnşallah Terörsüz Türkiye ile birlikte teröre harcanmış olan bu maliyetler ülkenin kalkınmasına, doğusuyla batısıyla topyekun zenginleşmesine, refahına vesile olacaktır.” dedi.
-“Çok büyük bir maliyete Türkiye katlanmıştır. İnşallah Terörsüz Türkiye ile birlikte teröre harcanmış olan bu maliyetler ülkenin kalkınmasına, doğusuyla batısıyla topyekun zenginleşmesine, refahına vesile olacaktır”
-“Terörün ortadan kaldırılması ve Türkiye'de artık terör meselesinin hiç konuşulmaz hale gelmesi sadece güvenlik politikalarıyla gerçekleştirilecek birtakım tedbirlerle ulaşılabilecek bir sonuç değildir. Çok katmanlı, çok boyutlu ve kapsayıcı bir yaklaşımın ortaya konulması şarttır. Zaten bizim de ana fikrimiz bu istikamettedir. Değerli başkanların, temsilcilerin, bunu teyit etmesi de bizim açımızdan memnuniyet vericidir”
-“Hızlı ve etkin hareket etme mecburiyetimiz konusunda arkadaşlarımız, başkanlarımız altını çizerek uyarılarda bulundular. Ancak böyle davranılırsa kesin ve net bir olumlu sonuç elde edilecektir. Bu konunun da altını çizmek isterim”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 9’uncu toplantısında; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Özgür Burak Akkol, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkan Vekili Ahmet Bahadır Sezgin, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD) Başkan Yardımcısı Bülent Ozan Diren, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın dinlendi.
Konuşmaların ardından değerlendirmelerde bulunan TBMM Başkanı Kurtulmuş, iş dünyasının neredeyse tamamını temsil eden yedi önemli kuruluşun başkanlarının ve temsilcilerinin dinlendiğini belirterek, her birisine teşekkür etti.
Bu hafta yapılan toplantıların, komisyonun çalışmaları ve alacağı sonuç bakımından çok daha olumlu, çok daha umutlu bir noktaya, bir fikre ulaşmaya vesile olduğunu ifade eden Kurtulmuş, iş dünyasını, memurları ve işçileri temsil eden kuruluşların başkanlarının ve temsilcilerinin, konuşmalarında, sürece tam destek verdiğini belirtti.
Kurtulmuş, “İfadelerinizden de gayet net anlıyoruz ki buraya gelmeden önce Terörsüz Türkiye’nin nasıl oluşabileceği, bu konularda hangi adımların atılabileceği hususunda da kendi perspektifinizden fevkalade önemli çalışmalar gerçekleştirdiniz. Sizlerin bu fikirleri, sürecin daha net, daha etkin bir şekilde yürütülmesine inşallah imkan sağlayacaktır.” diye konuştu.
Kurtulmuş, bugün yapılan konuşmalara dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlardan bir tanesi, süreci algılama noktasındaki fikirlerdir. Yani terörün ortadan kaldırılması ve Türkiye'de artık terör meselesinin hiç konuşulmaz hale gelmesi sadece güvenlik politikalarıyla gerçekleştirilecek birtakım tedbirlerle ulaşılabilecek bir sonuç değildir. Çok katmanlı, çok boyutlu ve kapsayıcı bir yaklaşımın ortaya konulması şarttır. Zaten bizim de ana fikrimiz bu istikamettedir. Değerli başkanların, temsilcilerin, bunu teyit etmesi de bizim açımızdan memnuniyet vericidir.
Ayrıca bazı başkanlarımız uyarı mahiyetinde bir şey söylediler. Onun da ben hayati bir nokta olduğunu düşünüyorum. Evet, toplumun farklı kesimlerini dinleyeceğiz, herkesin burada fikirlerini dile getirmesine imkan vereceğiz ki şimdiye kadar böyle yapıyoruz ama sonuçta vaktimizin de çok kısıtlı olduğunu ifade etmek lazım. Hızlı ve etkin hareket etme mecburiyetimiz konusunda arkadaşlarımız, başkanlarımız altını çizerek uyarılarda bulundular. Ancak böyle davranılırsa kesin ve net bir olumlu sonuç elde edilecektir. Bu konunun da altını çizmek isterim.”
Bugün gündeme gelen bir başka önemli hususun da terörün maliyetiyle ilgili çalışmalar olduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Gerçekten bu kadar çok canın gittiği, bu kadar çok şehidimizin olduğu bir ortamda bir ekonomik maliyetten bahsetmek çok şık görünmese bile meselenin bir gerçeği de burasıdır. Biz de 2013 yılında yaptığımız çalışmada, o günün rakamlarıyla 1.2 trilyon dolarlık bir maliyet hesap etmiştik. Sizin bugün burada ortaya koyduğunuz aşağı yukarı rakamlar da bunu teyit etmektedir. Bir taraftan CDS primlerindeki artışlar, buna bağlı olarak borçlanma maliyetlerinin yükselmesi, turizmde, tarımda, hayvancılıkta ciddi düşüşlerin yıllar içerisinde terör dolayısıyla yaşanmış olması ve özellikle yatırım ortamının zedelenmiş olması; bunların vermiş olduğu alternatif maliyetleri hesap ettiğimiz zaman sizlerin bugün burada sunduğunuz maliyetlerin bile mütevazı rakamlarla ifade edildiğinin altını çizmek isterim. Çok büyük bir maliyete Türkiye katlanmıştır. İnşallah Terörsüz Türkiye ile birlikte teröre harcanmış olan bu maliyetler ülkenin kalkınmasına, doğusuyla batısıyla topyekun zenginleşmesine, refahına vesile olacaktır.”
Terörün ortadan kaldırılmasının en önemli koşullarından birisinin Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi olduğu gerçeğinin toplantıda dile getirilen bir başka konu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Türkiye'de hukukun üstünlüğünün, ifade özgürlüklerinin, insan hak ve özgürlüklerinin sağlanabilmesi, bu alandaki eksikliklerin giderilebilmesi için çalışmalar yapılması perspektifini de arkadaşlarımız dile getirdiler. Komisyonumuzda da bu görüşler zaman zaman paylaşılmaktadır.” dedi.
Farklı kesimleri temsil edenlerin ortak noktada kanaatlerini yoğunlaştırmış olmasının ve sürece destek vereceklerini ifade etmesinin süreç açısından sevindirici olduğunu belirten Kurtulmuş, “Şimdi sizden bir şey istiyoruz. Dün de memur ve işçi sendikalarımızdan talep ettik. Bu değerli fikirlerinizi bizlerle paylaştınız, bunların hepsi kayıt altına alındı. Vereceğiniz raporlar ve bize ulaştıracağınız bilgiler komisyonumuzun çalışmalarında mutlaka istifade edilecek veriler olacak. Ama her birinizin temsil ettiğiniz yüz binlerle, milyonlarla ifade edilebilecek çok geniş bir camianız var. Bu camiada da Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, komisyonumuzun yaptığı çalışmalara ilişkin farkındalığın artırılması için sizlerden çaba bekliyoruz, destek bekliyoruz. Bu destekle birlikte de inşallah Türkiye'deki toplumsal rızanın da çok daha geniş bir noktaya ulaşacağını ümit ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, komisyonun 17 Eylül Çarşamba günü çatışma çözümü alanında çalışmaları olan akademisyenleri ve uzmanları, 18 Eylül Perşembe günü de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini dinleyeceğini sözlerine ekledi.
2025-09-12 - 16:21
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bugünkü toplantısına ilişkin TBMM Başkanlığından açıklama yapıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 12 Eylül 2025 Perşembe günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanmıştır.
Komisyonun 9. toplantısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Özgür Burak Akkol, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkan Vekili Ahmet Bahadır Sezgin, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD) Başkan Yardımcısı Bülent Ozan Diren, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın dinlenmiştir.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 17 Eylül 2025 Çarşamba ve 18 Eylül 2025 Perşembe günü TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanarak çatışma çözümü alanında çalışmaları olan akademisyenler ve uzmanlar ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini dinleyecektir.”
2025-09-11 - 18:53
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Elimizde bir fırsat var. Biz bu fırsatı çok kısa sürede, birtakım provokasyonların bunları heba etmesine imkan vermeden ve toplumun büyük kesimlerince kabul edilecek bir üslupla bunu tamamlayacağız ya da Allah korusun bu tarihi fırsatı heba edeceğiz.” dedi.
-“Elimizde bir fırsat var. Biz bu fırsatı çok kısa sürede, birtakım provokasyonların bunları heba etmesine imkan vermeden ve toplumun büyük kesimlerince kabul edilecek bir üslupla bunu tamamlayacağız ya da Allah korusun bu tarihi fırsatı heba edeceğiz”
-“Doha’daki saldırı hepimizin gözümüzü açsın. Sıradan bir saldırı değildir. Amerikan üslerinin yanında, aslında adam, ‘Sen beni tutmaya mecbur ve mahkumsun.’, ‘Sen bu bölgede hiçbir ülkeyi, senin yanında bile olsa korumazsın, koruyamazsın.’ diyerek o bombayı atarken Amerika’ya da mesaj vermiştir. Allah aşkına gözümü açalım”
-“Bu komisyonu siyasi partiler arasında bir atışma ya da hesaplaşma platformuna çevirmememiz lazım”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 8'inci toplantısında memur ve işçi sendikaları dinlendi.
Toplantıda, daha sonra milletvekillerinin söz talebi karşılandı.
Konuşmaların ardından değerlendirmelerde bulunan TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun kurulması sürecini dile getirerek, toplantılara, komisyon üyelerinin talebi üzerine dinlenecek isimlerin davetlerinin yapıldığını anlattı.
Ana akım kuruluşların hepsini komisyona çağırmaya gayret ettiklerini söyleyen Kurtulmuş, “Büyük bir hassasiyetle, biz bu işi yapacaksak, toplumun geniş mutabakatının sağlandığı bir işi yürütmek mecburiyetindeyiz. Tabii ki biz bu komisyonda demokrasiyle ilgili meseleleri konuşacağız, Türkiye’nin kardeşliğini nasıl çoğaltabiliriz bunları konuşacağız ama ana odağımızı kaybetmeden bunları sürdürmek zorundayız.” diye konuştu.
Komisyon toplantısının açılışında da İsrail’in saldırılarına işaret ettiğini anımsatan Kurtulmuş, “Doha’daki saldırı hepimizin gözümüzü açsın. Sıradan bir saldırı değildir. Amerikan üslerinin yanında, aslında adam, ‘Sen beni tutmaya mecbur ve mahkumsun.’, ‘Sen bu bölgede hiçbir ülkeyi, senin yanında bile olsa korumazsın, koruyamazsın.’ diyerek o bombayı atarken Amerika’ya da mesaj vermiştir. Allah aşkına gözümü açalım.” ifadesine yer verdi.
Komisyona davet edilen isimlerin, yaptıkları konuşmalarda, emperyalizmden, emperyalizmin bölge politikalarından, bunun Türkiye’ye ve bölge halklarına vereceği zarardan bahsettiğini anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu emperyalistlerin kimler olduğunu biliyorsunuz. Şundan emin olalım; AK Parti’lileri çok seviyor da CHP’lileri hiç sevmiyor değil veya tam tersi değil. DEM Parti’lileri çok seviyor da MHP’lileri sevmiyor değil. İnanın ki Türk’ten de Kürt’ten de Arap’tan da Sünni’den de Alevi’den de Dürzi’den de nefret ediyorlar. Bölge halkından kim varsa… Dolayısıyla bunu görmek lazım. Önümüze tarihi bir fırsat çıktı. Burada konuşan arkadaşlarımızın siyasi backgroundları hepsinin farklıydı. Ama çok sevinerek gördüm ki hepsi bu emperyalist oyunun farkına vakıf olmuşlar.
Şimdi biz bu oyunu bozma gücüne sahip olduk. Elimizde bir fırsat var. Biz bu fırsatı çok kısa sürede, birtakım provokasyonların bunları heba etmesine imkan vermeden ve toplumun büyük kesimlerince kabul edilecek bir üslupla bunu tamamlayacağız ya da Allah korusun bu tarihi fırsatı heba edeceğiz.”
Konuşma yapan davetlilerden birisinin, “Toplumsal desteğin hala çok yüksek olduğunu görüyorum.” dediğini aktaran Kurtulmuş, tedirginliklerin var olduğunun, sürdüğünün görüldüğünü, bunların da aşılması için neler yapılması gerekiyorsa yapmak gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, “En başta da bu komisyonu siyasi partiler arasında bir atışma ya da hesaplaşma platformuna çevirmememiz lazım. Murat Bey ile ilk konuştuğumuzda tabii ki bu durum karşısında siz Cumhuriyet Halk Partisi’nin pozisyonunu kamuoyu önünde ifade etmeniz çok doğaldır dedik. Ama bunun müsebbibi burada, karşı tarafta oturan arkadaşlarımız değildir. Sizin açınızdan söylediğiniz konuların da… Bu meseleyi, özellikle bölge meselelerine de bakarak, daha yukarıdan bir gözle görmek ve çözüm için hızlı bir şekilde adımlarımızı atmak mecburiyetindeyiz.” dedi.
2025-09-11 - 17:51
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yarın gerçekleştireceği 9'uncu toplantısında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) temsilcilerini dinleyecek.
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun bugün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda toplandığı hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 11 Eylül 2025 Perşembe günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanmıştır.
Komisyonun 8. toplantısında Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Başkanı Önder Kahveci, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu dinlenmiştir.
TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında, son günlerde Katar, Tunus, Suriye ve Yemen’e saldıran İsrail’in bölgedeki artan saldırgan tutumlarına işaret ederek, Netanyahu ve çetesinin bu saldırganlığının bölge ülkeleri için uyarı sinyallerini de ortaya koyduğunu ve herkesi alarma geçirmesi gerektiğini vurgulamıştır.
İsrail’in bu saldırılarla, “İstediğim ülkede, istediğim insanı öldürebilirim.” mesajını verdiğini, ülkelerin egemenlik haklarını tanımadığını, ABD üslerinin bölge halklarını ve ülkelerini koruyamayacağını gösterdiğini belirten TBMM Başkanımız, Komisyonun yapmış olduğu görevin ne kadar hayati ve ne kadar önemli olduğunun İsrail’in bölgedeki son saldırganlıklarıyla bir kez daha ortaya çıktığının altını çizmiştir.
TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş, İsrail’in bu saldırılarının herkesi güçlü bir uyanışa sevk etmesi gerektiğini belirterek, bu çerçevede Komisyonun yüklendiği görevin son derece önemli ve tarihi bir sorumluluk olduğunu ifade etmiştir.
TBMM Başkanımız, ayrıca bölerek, parçalayarak, terör örgütleri ve vekil güçleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, bölgeyi karıştırarak yoluna devam eden, teopolitikten kaynaklanan siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı, bölge halklarının birlik ve beraberliğini ortaya koyması gerektiğini vurgulamıştır.
Milli dayanışmayı artırarak, kardeşliğimizi pekiştirerek ortaya koymanın, Türkiye'de demokrasinin standartlarını artırarak herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmanın ve buna destek olmanın Komisyonun başlıca hedefi olduğunu ve bu çerçevede büyük mesafe de alındığını belirten TBMM Başkanımız, en kısa zamanda silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu bir Türkiye'yi ve bölgeyi inşa etme temennisini dile getirmiştir.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 12 Eylül 2025 Cuma günü (yarın) saat 14.00'te TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda 9. toplantısını gerçekleştirecektir.
Bu toplantıda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) temsilcileri dinlenecektir.”
2025-09-11 - 16:20
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail’in bölge ülkelerine saldırılarına ilişkin “Şimdiye kadar çok saldırı gerçekleşti. Bu son saldırıların hepimizi gerçekten derin bir uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede bu komisyonun yüklendiği görev de en az bu uyarı kadar önemli, tarihi bir sorumluluktur.” dedi.
-“(İsrail’in bölge ülkelerine saldırıları) Şimdiye kadar çok saldırı gerçekleşti. Bu son saldırıların hepimizi gerçekten derin bir uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede bu komisyonun yüklendiği görev de en az bu uyarı kadar önemli, tarihi bir sorumluluktur”
-“Biz böylece zaten bölerek, parçalayarak, terör örgütleri vasıtasıyla, vekalet örgütleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, ülkeleri, bölgeleri karıştırarak yoluna devam eden bu anlayışa karşı, teopolitikten kaynaklanan siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı, biz de bölge halkları olarak bir ve beraber olduğumuzu ifade etmek, ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Tam da bu komisyonun varlık sebebi bu gerekçelerden kaynaklanmıştır”
-“Ümit ediyorum, gayretle yürüttüğümüz, büyük bir titizlikle bugüne kadar getirdiğimiz bu çalışmaları en kısa süre içerisinde nihayete erdirecek ve terörsüz bir Türkiye'nin, terörsüz bir bölgenin kurulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde teşkil edilen komisyon olarak görevimizi yerine getireceğiz ve tekliflerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunmuş olacağız”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen komisyonun 8'nci toplantısına Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Başkanı Önder Kahveci, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu katılıyor.
Kurtulmuş, toplantının açılışını yapmasının ardından CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’e söz verdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, daha sonra yaptığı konuşmada, bugünkü toplantıda memur ve işçi sendikalarının temsilcilerini, yarın da iş dünyasının temsilcilerini dinleyeceklerini belirtti.
Komisyonun yapmış olduğu görevin ne kadar hayati ne kadar önemli olduğunu hatırlatan gelişmelerden birisinin hiç şüphesiz iki gün önce Doha'da gerçekleştirilen İsrail saldırısı olduğunu belirten Kurtulmuş, İsrail’in aynı gün içerisinde üç egemen ülke olan Katar'a, Tunus'a ve Yemen'e saldırarak aslında bölgedeki saldırgan tutumlarıyla ilgili yeni bazı sinyalleri ortaya koyduğunu vurguladı.
Tunus'taki "Küresel Sumud Filosu"na saldırın gerçekleşmesinin, ABD'nin müttefiki ve bölgedeki en önemli üslerinden Katar'da bu saldırının ortaya konulmasının artık herkesi alarma geçiren fevkalade önemli bir işaret fişeği olduğunu dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu saldırıyla açıkçası İsrail, ‘Ben istediğim ülkede, istediğim insanı öldürebilirim.’ mesajını çok net bir şekilde vermiştir. İkincisi, hiçbir ülkenin egemenlik hakkını tanımadığını bir kez daha çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Üçüncüsü, ABD’nin hangi üsse sahip olursa olsun bölge halklarını, bölge ülkelerini korumayacağını ya da koruyamayacağını ortaya koymuştur. Böylece bölge halklarının neredeyse tamamına karşı bir düşmanlık ilişkisi içerisinde olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Şimdiye kadar çok saldırı gerçekleşti. Bu son saldırıların hepimizi gerçekten derin bir uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede bu komisyonun yüklendiği görev de en az bu uyarı kadar önemli, tarihi bir sorumluluktur. Biz böylece zaten bölerek, parçalayarak, terör örgütleri vasıtasıyla, vekalet örgütleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, ülkeleri, bölgeleri karıştırarak yoluna devam eden bu anlayışa karşı, teopolitikten kaynaklanan siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı, biz de bölge halkları olarak bir ve beraber olduğumuzu ifade etmek, ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Tam da bu komisyonun varlık sebebi bu gerekçelerden kaynaklanmıştır.”
Kurtulmuş, milli dayanışmayı ortaya koymak, Türk’üyle, Kürt’üyle, etnik ve mezhebi farklılıklarıyla kardeşliği ortaya koymak, ayrıca Türkiye'de demokrasinin standartlarını artırarak herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmak ve buna destek olmak komisyonun başlıca hedefi olduğunu, bu çerçevede büyük mesafe alındığını belirtti.
Bu komisyonun gayretli bir çalışmaya ev sahipliği yaptığının altını çizen Kurtulmuş, “Burada önemli görüşmeler yapıyoruz. Şimdiye kadar toplumun farklı kesimlerini temsil eden arkadaşlarımız, bireysel olarak ya da kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşları adına burada söz aldılar. Herkes kendi farklı görüşlerini ifade etmekle birlikte herkesin ortak meramı, ‘Evet, biz kardeşlik istiyoruz, barış istiyoruz, huzur istiyoruz, esenlik istiyoruz ve hep beraber Türkiye'nin güvenlik içerisinde yaşayabileceği bir ülke olmasını istiyoruz.’ kanaatini ortaya koydular. Dolayısıyla bu çalışmaları en kısa zamanda olgunlaştırmak ve bir nihai sonuca ulaştırmak komisyonumuzun başlıca görevidir.” şeklinde konuştu.
Komisyonda dile getirilen görüşlerin nihai raporların oluşmasına büyük katkı sunacağını belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ama bundan da önemlisi, daha evvel de ifade ettiğim gibi, burada söz alan her bir arkadaşımız Türkiye'de toplumsal mutabakatın oluşmasına, toplumsal rızanın gelişmesine şimdiye kadar çok büyük katkı sundular, bundan sonra da sunmaya devam edecekler.
Ümit ediyorum ki en kısa zamanda sadece Türkiye'de silahların sustuğu bir ortam değil, bütün bölgede silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu, insanlar arasındaki etnik, mezhebi ve siyasi farklılıkların çatışma sebebi değil, bir bütünleşme ve birleşme vesilesi haline dönüştürüldüğü bir Türkiye'yi ve bir bölgeyi inşa ederiz.
Bu toplantılara başladığımız ilk günden itibaren en temel iddialarımızdan birisi aslında ‘Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölgenin de teminatı olacaktır.’ Ümit ediyorum, gayretle yürüttüğümüz, büyük bir titizlikle bugüne kadar getirdiğimiz bu çalışmaları en kısa süre içerisinde nihayete erdirecek ve terörsüz bir Türkiye'nin, terörsüz bir bölgenin kurulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde teşkil edilen komisyon olarak görevimizi yerine getireceğiz ve tekliflerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunmuş olacağız.”
2025-09-05 - 15:01
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Komisyonla ilgili TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada 11-12 Eylül 2025 tarihlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanılacağı bildirildi.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 11 Eylül 2025 Perşembe ve 12 Eylül 2025 Cuma günleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacaktır.
Komisyonun 11 Eylül 2025 Perşembe günü saat 14.00’te gerçekleştirilecek 8. toplantısında; Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİYE KAMU-SEN), Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (BİRLEŞİK KAMU-İŞ), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) temsilcileri dinlenecektir.
Komisyonun 12 Eylül 2025 Cuma günü saat 14:00’te gerçekleştirilecek 9. toplantısında ise; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) temsilcileri dinlenecektir.”
2025-08-29 - 15:12
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, AA EDİTÖR MASASI’NDA SORULARI YANITLADI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışma süresine ilişkin, "31 Aralık 2025'te komisyon çalışmalarını sonlandırması, bunu kendi yönergemizde belirledik. Eğer gerekirse iki ay süreyle, ikişer ay süreyle uzatılabilir." dedi.
- "(Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu) 31 Aralık 2025'te komisyon çalışmalarını sonlandırması, bunu kendi yönergemizde belirledik. Eğer gerekirse iki ay süreyle, ikişer ay süreyle uzatılabilir"
- "Burası anayasa hazırlayacak bir komisyon değil. Burası normal bir rutin meclis komisyonu değil yani anayasa komisyonu gibi, hukuk komisyonları gibi, diğer ihtisas komisyonları gibi komisyon değil yani burada yasa hazırlanmayacak, anayasa hazırlanmayacak. Neler yapılabileceğine ilişkin teklifler, Türkiye Büyük Millet Meclisine hazırlanıp gönderilecek"
- "(Terörsüz Türkiye) Bu iş hayırlı bir iştir. Bu kadar açıklamalar yapılmış, bu kadar sembolik de olsa silah bırakma süreci başladıktan sonra bu işin bir an evvel tamamlanması, bunun için de örgütün süratle silah bırakma ve kendisini feshetme sürecini hızlandırması lazım"
- "Aslolan terörün arkasındaki bütün unsurların ortadan kaldırılması, terörü oluşturan o bataklığın kurutulmasıdır"
- "(Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu) Bazı şehit aileleri, harp malulleri, gaziler, emniyet teşkilatından, koruculardan, farklı güvenlik birimlerinden dinleyemediklerimizi önümüzdeki süreçte dinleyip, onların da taleplerini alacağız"
- "Burada herkes komisyon üyesi. Teklifler geliyor. Teklifler olgunlaşacak. Yukarıdan, tepeden inme bir yasal düzenleme değil, olgunlaşarak bunlar gündeme getirilecek. Kararı verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulu'dur"
- "Sıradan bir adli olay gibi görünüyorsa da komisyonun toplanacağı, ilk dinlemeye başlayacağı gün Meclis'in önünde bir beyaz Toros'un yakılması herhalde tesadüf değildir"
- "Komisyon çalışmalarında hiçbir şekilde 'özerklik, bağımsızlık, ayrı bir bölge, Kürtçenin resmi dil olması' gibi en ufak bir talep gündeme gelmedi"
- "Terörsüz Türkiye'yi kurmayı başarırsak, hiç şüphesiz hemen o gün, ertesi güne kalmadan Terörsüz Türkiye, terörsüz bir Suriye'nin de kapılarını açacak"
- "(Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu) Bu komisyonun varoluş sebebi örgütün kendini feshetmesidir. Dolayısıyla bu sürecin tamamlandığının görülmesi, bunun tespit ve tescil edilebilmesi şarttır ki geri kalan adımlar atılabilsin"
- "(Terörsüz Türkiye) Bu barış ortamının tesis edilmesiyle birlikte ekonomik, kültürel ve hatta siyasi ilişkilerin çok daha kuvvetli hale geleceğini görüyorum"
- "(Terörsüz Türkiye) Herkesin siyasi sorumlulukları çerçevesinde hareket etmesini doğru gördüğümü ifade etmek isterim"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'nda AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Terörsüz Türkiye" Projesi ile Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çerçevesine ilişkin soruya Kurtulmuş, "Bu komisyon kurulduktan sonra ilk sefer basınla böylesine önemli bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Bundan dolayı Anadolu Ajansına çok teşekkür ederim." dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun, Türkiye'nin yakaladığı tarihi fırsatı milletin beklentileri doğrultusunda sonuçlandırmak için sürece siyasi bir göz ve milletin temsilcileri olarak vaziyet etmek üzere kurulduğunu anımsatan Kurtulmuş, "Bu komisyon, tabii ki Türkiye'nin bütün birikmiş sorunlarını çözebilecek bir komisyon değil. Bu komisyon, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir komisyon değil. Esasında İmralı'dan gelen açıklama ve arkasından örgütün kendisini feshetme kararını ilan etmesi, sembolik olarak da silahları bırakmaya başlamasıyla birlikte sürecin gerektirdiği birtakım düzenlemelerin yapılabilmesi için TBMM'de komisyona ihtiyaç vardı. Bu komisyon kuruldu." ifadelerini kullandı.
- "Burası anayasa hazırlayacak bir komisyon değil"
Bu komisyonun çok büyük bir temsil gücünün bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, komisyona bir parti hariç bütün partilerin katıldığını ve şimdiye kadar kararların ittifakla alındığını vurguladı.
Bu komisyonun görevlerinden birisinin sürecin gereklerinin yerine getirilmesi için tekliflerde bulunmak olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Burası anayasa hazırlayacak bir komisyon değil. Burası normal bir rutin meclis komisyonu değil yani anayasa komisyonu gibi, hukuk komisyonları gibi, diğer ihtisas komisyonları gibi komisyon değil yani burada yasa hazırlanmayacak, anayasa hazırlanmayacak. Neler yapılabileceğine ilişkin teklifler, Türkiye Büyük Millet Meclisine hazırlanıp gönderilecek." bilgisini verdi.
Komisyonun isminin nasıl belirlendiği ve komisyonda nasıl karar alındığına yönelik soru üzerine Kurtulmuş, komisyonun yedinci toplantısını yaptıklarını söyledi.
Komisyonun uzun görüşmelerle, müzakerelerle, aylar süren yoğun mesaiyle kurulduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Herkesin görüşünü aldık yani en ufak görünen grubun dahi parlamentoda söz sahibi olan arkadaşlarımızın bütün farklılıklarını yansıtabileceği bir temas zincirini yürüttük." dedi.
Siyasi parti liderleri ve parlamentodaki temsilcilerle konuşarak komisyonun ismini belirlediklerini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Onlarca isim teklifi oldu. Burada beklentileri karşılamak, bunlardan bir tanesi milli dayanışma yani toplumdaki bu mesele vesilesiyle bir kere daha ezeli ebedi kardeşliğimizi hatırlatmak. Bunu Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Sünni'siyle, Alevi'siyle, bütün toplum kesimlerinin en üst düzeyde bir dayanışmasının temin edilmesini sağlamak için bu komisyon bir araç olsun. Birisi buydu. Kardeşlik, tabii bizim ihtiyacımız olan ve sürekli duygularını artırmamız gereken bir olgu. Bunu da bir vurgu olarak koyduk. Tabii ki bu süreçle birlikte Türkiye'nin hem bu konuya bağlı hem de diğer geniş anlamda demokrasi meseleleri de burada gündeme gelecek, kaçınılmaz olarak gelecek. Türkiye'nin demokratik standartlarının daha da iyileştirilmesi için tekliflerin, görüşlerin bu komisyonda dile getirilmesi ve bunun sonunda da oluşacak bu görüşmeler sonunda da komisyon, aldığı kararları bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kuruluna sevk edecek."
Komisyonda kararların 5'te 3 çoğunlukla alınması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Daha doğrusu, özellikle komisyonun nihai kararlarını alması, yasa hazırlıklarının yapılması gibi nitelikli konularda nitelikli çoğunluğa ihtiyaç var ve şimdiye kadar da çok şükür, dediğim gibi 5'te 3'ün de üzerinde aldığımız kararları hep ittifakla alarak bugüne kadar getirdik." diye konuştu.
- "Çok katılımcı bir yol izledik"
Komisyona davet edilen isimlerin nasıl belirlendiğine ilişkin soruya Kurtulmuş, "Burada da çok katılımcı bir yol izledik. Bütün siyasi parti gruplarından ve grubu olmayan bu komisyonun üyesi arkadaşlarımızdan isim teklif etmelerini söyledik. Dün akşam tekrar son tabloya bir kere daha baktım. 491 isim yani kişi ve kurum ismi teklif edilmiş. Tabii ki bunların hepsini dinleyebilmek mümkün değil ama şunu yapıyoruz: Hangi parti, hangi kişi kimleri teklif etmiş, bir ara kesit oluşturmaya ve ana akım, diyelim ki önümüzdeki dönemde iş dünyasından temsilciler, sendikalardan temsilciler katılacak, orada da ana akım, komisyonun önemli çoğunluğunun teklif etmiş olduğu isimleri buraya davet edeceğiz." diye yanıt verdi.
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gönlümüz arzu eder ki Türkiye'nin bütün sözü olan herkesi dinleyelim. Böyle bir vaktin olacağını zannetmiyorum. Süreci de çok uzatmadan, birtakım yanlış anlaşılmalara, zehirlemelere, provokasyonlara asla mahal bırakmadan etkin bir şekilde yönetmemiz gerekiyor. Şimdiye kadar komisyondan teklif eden arkadaşlarımızın hemen hemen yine büyük çoğunluğunun teklif ettiği isimler gündeme geldi. Mesela herkes şehit aileleriyle bu işin başlamasını istedi. Şehit aileleri, aynı gün yaptığımız oturumda Diyarbakır Anneleri, Galatasaray'da toplanan Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri gibi bu süreçte bir şekilde mağdur olmuş olan isimleri burada dinledik. Şimdiye kadar olan süreçlerde de ana akım Türkiye'nin bu konuyla ilgili temel aktörlerini, fikri olanları dinleyeceğiz. Önümüzdeki kararlaştırılmış toplantılardan birisi iş dünyası, sendikalar, arkasından da çatışma çözümleri üzerinde uzman olan ve bu konuda çalışmalar yapmış olan akademisyenleri, sahada bu konuyla ilgili uygulamacıları dinleyeceğiz. Mühim olan burada herkes kendi görüşünü dile getiriyor yani şöyle bir algıya da kamuoyumuzun sahip olmaması lazım: Komisyonda herkesin konuştuğu şey, komisyonun aldığı bir karar değildir. O kadar farklı konular gündeme geliyor ki her konuşmacının, bu ister bir kurumun temsilcisi olsun, isterse şahsı adına buraya gelmiş konuşmuş olsun, nihayetinde kendi kişisel görüşünü söylüyor, tekliflerini yapıyor ve bunlar en sonunda değerlendirilecek."
Komisyon çalışmalarının ne zaman tamamlanacağına yönelik soruyu ise Kurtulmuş, "Bunun net bir tarihini vermek isterim ama zaten komisyonun hemen kuruluşunda aldığımız karar da 31 Aralık 2025'te komisyon çalışmalarını sonlandırması, bunu kendi yönergemizde belirledik. Eğer gerekirse iki ay süreyle, ikişer ay süreyle uzatılabilir ama benim şahsi kanaatim mümkün olan en kısa süre içerisinde bunun tamamlanması ve komisyonun vazifesini ikmal ettiğini, Türkiye kamuoyu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ile paylaşması." diye yanıtladı.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun yasal düzenlemelerle ilgili tavsiyelerini ne zaman iletileceğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Konuşmalarla, tavsiyelerle birlikte olgunlaşıyor. Sürecin gidişatına göre o konuda da adımlar atılır." diye konuştu.
Şehit aileleri ve gaziler için komisyon kapsamında hangi adımların atılacağı sorusuna Kurtulmuş, komisyon çalışmalarında en duygulu oturumlardan birinin, şehit aileleri ve gazilerin katıldığı toplantıda gerçekleştiğini ve ortak fikrin, "biz bedel ödedik ama artık Türkiye'nin insanları, bu milletin çocukları bedel ödemesin. Bu işi bitirelim" şeklinde olduğunu anlattı. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazi bir kardeşimiz takma gözünü çıkardı. Yaralanmış ve gözünün birini kaybetmiş o takma gözünü çıkardı, eline aldı. 'Benim bir gözüm takma. Mücadelede yanımda şehit olan bir kardeşimin korneasından aldığım gözle de öteki gözüm yüzde 40-45 görüyor. Ben bu kadar bedel ödemiş birisiyim. Canımı vatan için vermeye hazırım ama isterim ki artık bu iş bitsin. Bu memlekette hiçbir anne ağlamasın, hiçbir insan bundan sonra hayatını kaybetmesin.' dedi. Aynı oturumun öğleden sonraki kısmında ise 'Barış Anneleri'ni temsilen konuşan bir annemiz dedi ki, 'Biz artık bu memlekette çocuklarımızı değil, silahları toprağa görmemiz lazım.' Şimdi farklı kesimlerin ortak buluştuğu nokta Türkiye'de artık sulhun, selametin, esenliğin sağlanmasıdır. Silahların susturulmasıdır. Terörün sonu ermesidir. Artık hiç kimsenin silahın baskısı altında olmamasıdır. Bütün bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum."
- "Eksik hususlar varsa bunlar tamamlanır"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyon çalışmaları kapsamında "Cumartesi Anneleri" adına gelen bir kişinin herkesi ağlatacak, duygulu bir konuşma yaptığını aktararak, "O da açıkçası Türkiye'nin bir ayıbıdır. 1980 darbesinden sonraki dönemde babasının İstanbul Avcılar'da evinin önünden beyaz Toros'la nasıl kaçırıldığını ve o arabanın arkasından 30 yıldır hala koştuğunu, babasının kemiklerine dahi ulaşılamadığını, ölüp ölmediğinin dahi belli olmadığını anlatırken çok duygulandı, ağladı. Bütün komisyon üyesi arkadaşlarımız da çok yoğun bir duygu içerisinde oldu." diye konuştu.
Bu kapsamda çok farklı kesimlerin yaşadığı acılar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Ama bunları bir kenarda bırakalım. Gerçekten barış ve esenlik içerisinde demokratik standartlarının yüksek olduğu bir ülkeyi hep birlikte inşa edelim ve yolumuza devam edelim, noktasındaydı. Bizim için anlamlı oturumlardan birisiydi." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, komisyonun bundan sonraki süreçte izleyeceği yol haritasına ilişkin şunları kaydetti:
"Bazı şehit aileleri, harp malulleri, gaziler, emniyet teşkilatından, koruculardan, farklı güvenlik birimlerinden dinleyemediklerimizi önümüzdeki süreçte dinleyip onların da taleplerini alacağız. Şehit aileleri ve gazilerimizle ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde çok ciddi çalışmalar yapılıyor, onlar da tekrar bu süreçte gözden geçirilebilir. Eksik hususlar varsa bunlar tamamlanır. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeler gerekiyorsa yasal düzenlemeler de yapılır. Yolumuza devam ediyoruz. Şunu görmek lazım: bugün biz burada TBMM'nin Tören Salonu'nda konuşabiliyorsak, Türkiye bu sorunu çözmek için bir komisyon kurma noktasına geldiyse bunu her şeyden evvel canlarını bu vatan için feda eden şehitlerimize borçluyuz, gazilerimize borçluyuz. Onlara ne yapsak, ne şekilde hareket etsek borcumuzu ödeyemeyiz."
- "Herkes kendi teklifini ortaya koyacak"
Kurtulmuş, yasal düzenlemelere ilişkin bir çerçeve olup olmadığının sorulması üzerine, "Herhangi bir şey var, onu biz komisyona telkin ediyor ve ondan sonra karar alıyor değiliz." ifadelerini kullandı.
Komisyon üyelerinin, farklı siyasi partilerden olmalarına rağmen parti taassubuyla veya parti öncelikleriyle hareket etmediklerini vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada herkes komisyon üyesi. Teklifler geliyor, olgunlaşacak. Yukarıdan, tepeden inme bir yasal düzenleme değil, olgunlaşarak bunlar gündeme getirilecek. Tekraren söylüyorum ama kararı verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulu'dur. Biz çerçeveyi oluşturacağız, teklifimizi yapacağız. Diyeceğiz ki, 'şu, şu, şu konularda şu yönde bir yasaya, şu yasalara ihtiyaç var. Şöyle düzenlemeler, ya yeni bir yasa ya da birtakım farklı yasalarla değişiklikler yapılması teklifi gündeme getirilebilir.' Henüz bunlar konuşulmadığı için net bir şey söylemiyorum. Herkes kendi teklifini ortaya koyacak. Burada aslolan yasaların uygun bir şekilde çıkarılması ve Türkiye kamuoyunun çok büyük kesiminin buna 'eyvallah' demesi. Buna olur vermesi. Zaten komisyonun oluşturulması meselesi de budur."
- "Anayasa'yı tartışmaya açmıyoruz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, meselenin iktidar-muhalefet meselesi olmadığını belirterek, "Eğer yasa çıkarmak mevzubahis olsa zaten iktidar blokunun istediği yasayı çıkaracak gücü parlamentoda var. Mühim olan mesele, burada olgunlaştırılarak ve ortaklaşarak Türkiye'nin ihtiyacı olan meselelerin toplumun geniş kesimlerinin kabul edeceği şekilde yasalaştırılmasını sağlamak." diye konuştu.
Kurtulmuş, "'Diğer terör örgütleri de bu yasadan faydalanabilir' şeklinde yaklaşımlar da var. Bu komisyon nasıl bir kırmızı çizgi belirliyor?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Kırmızı çizgiden ziyade ortak bir kararlılık noktası. Mesela nedir? Bu komisyon bir anayasa komisyonu değil. Anayasa'yı tartışmaya açmıyoruz ve Anayasa değişikliği üzerine konuşmuyoruz. Bu çerçevede de tabii ki mevzu bahis olan PKK'nın kendisini feshetmesi süreci ile birlikte ortaya çıkan durumdur. Bu durumun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeler varsa bunların yapılmasıdır. Buradan başka terör örgütleri tabii ki mevzubahis olamaz. Peki PKK gerçekten kendisini feshetti mi? Buna karar verecek olan da Meclisin komisyonu değildir. Nihayetinde bu bir silah bırakma işlemidir, gerçekten sahada örgütün tamamen kendisini feshettiğinin görünmesidir. Bunun için de devletin ilgili güvenlik birimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatımız başta olmak üzere sahada bütün bu gözlemlerini yaparlar. Raporlarını ortaya koyarlar. Sonunda da Türkiye'nin en üst güvenlik kurulu olan Milli Güvenlik Kurulu der ki, 'Evet bu örgüt kendisini feshetmiştir.' Ondan sonra zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendisini feshetmiş örgüt için eğer gerekli birtakım yasal düzenlemeler varsa bunları yapar."
- "100 yıllık Cumhuriyetin 50 yılı terörle geçmiş. Ağır bir bedel ödemişiz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "PKK her ne kadar 'ben kendimi feshettim' diyorsa da Türkiye Cumhuriyeti Devleti henüz bunu tescil etmedi. Öyle anlıyoruz. İzlenen bir süreç var" ifadelerinin dile getirilmesi üzerine, "İmralı'nın açıklamasını çok önemli ve değerli buluyorum. İmralı, örgütün bütün unsurlarıyla birlikte kendisini feshetmesini teklif etti. Buna mukabil örgüt bir araya gelerek kendisini feshettiğini ilan etti. Üçüncü adım olarak da sembolik bir törenle silahlar yakıldı. Aslolan terörün arkasındaki bütün unsurların ortadan kaldırılması, terörü oluşturan o bataklığın kurutulmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"PKK terör örgütünün eski silahlarını teslim ettiği yönünde eleştiriler olduğunu" söyleyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"100 yıllık Cumhuriyetin 50 yılı terörle geçmiş. Ağır bir bedel ödemişiz. Bu terörün arkasında kimlerin olduğunu, hangi devletlerin, hangi silah desteklerini, hangi istihbarat desteğini hangi siyasi desteği verdiklerini biliyoruz. Gün gün, sene sene bunları yaşamışız. Bu kadar büyük bir tecrübeden sonra, örgüt elindeki son tabancayı dahi teslim etse, örgütü ortaya çıkaran bu bataklık kurutulmadığı, bu şartlar, siyasi ve diğer şartlar ortadan kaldırılmadığı sürece bir müddet sonra örgütü bu şekilde silahlandıran ülkelerin tekrar silahlandırılması aşikardır.
Eski Meclis başkanlarımızın da ortak söylediği hususlardan birisi, 'hayırlı işlerinizde acele ediniz.' Bu iş hayırlı bir iştir. Bu kadar açıklamalar yapılmış, bu kadar sembolik de olsa silah bırakma süreci başladıktan sonra bu işin bir an evvel tamamlanması, bunun için de örgütün süratle silah bırakma ve kendisini feshetme sürecini hızlandırması lazım. Bu süreç olursa zaten buradaki çalışmalara da önemli bir katkı sağlamış olur."
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda "özerklik" konusunun konuşulduğuna ilişkin iddialara cevap veren Kurtulmuş, "Komisyon çalışmalarında hiçbir şekilde 'özerklik, bağımsızlık, ayrı bir bölge, Kürtçenin resmi dil olması' gibi en ufak bir talep gündeme gelmedi. Böyle bir talebin olmadığı ilgililer tarafından dile getirildi. Maalesef o kadar açık bir provokasyon oldu ki bir milletvekili arkadaşımız komisyonda konuşulmamış, hiçbir şekilde dile getirilmemiş bir konuyu madde madde 'komisyonda bugün şunlar, DEM Parti tarafından konuşuldu.' diyerek her cümlesi yalan olan bir paylaşımda bulundu. Bu, kabul edilemez. Bu, süreci doğrudan dolayı baltalamaktır." diye konuştu.
"Gelin komisyonda siz de olun. Burada ne konuşuluyor? Karşı çıkacağınız konulara karşı çıkın, hassasiyetleriniz neyse onları söyleyin." diye çağrıda bulunduklarını dile getiren Kurtulmuş, "Herkes komisyonda geliyor, hassasiyetlerini söylüyor ama hiç kimsenin Türkiye siyasi tarihinde görünmemiş bir siyasi ittifakla bugüne kadar getirdiğimiz komisyon çalışmalarını provoke etmesini doğru bulmuyoruz." ifadesini kullandı.
- Meclis önündeki aracın yakılması
TBMM önünde yakılan "beyaz Toros"a ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, "Sıradan bir adli olay gibi görünüyorsa da komisyonun toplanacağı, ilk dinlemeye başlayacağı gün Meclis'in önünde bir beyaz Toros'un yakılması herhalde tesadüf değildir. Bunların farkında olmamız lazım, yaptığımız işin ciddiyetine sahip olmamız lazım. Bu konu hiçbir şekilde ne kişisel, ne de siyasi PR meselesi değildir. Eğer bu konuyu kazanırsak hep beraber kazanacağız. Kaybedeceğimiz zaman da tekrar Türkiye'nin terörlü günlere dönmesinin ne ağır bir bedeli olacağını görüyoruz. Dolayısıyla burada herkes hassas olsun, dikkatli olsun. Kişisel ve siyasi PR'ların yeri yoktur burada. Buna tevessül edenleri de milletimiz görür." şeklinde konuştu.
PKK'nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı ile SDG'nin silah bırakmaya direnç göstermesi anımsatılarak, Suriye'deki SDG'nin yapılanmasının komisyonda gündeme gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Yeni bir durum söz konusu. Sadece Suriye'de değil, bölgede yeni bir durum söz konusu. Yeni durumda bizi çok yakından ilgilendiren iki tane çok önemli konu var. Bunlardan birisi İsrail'in izansız, vicdansız, insafsız, hukuksuz bir şekilde sürdürdüğü altın vuruşunu gerçekleştirme çabası yani kendisine vadedilen arz-ı mevut dedikleri, o hamasi, irrasyonel bir ideolojinin peşinde artık koşmanın ötesine onu gerçekleştirme noktasına geldi. Zaten bu on yıllardır devam eden bir süreç. Gazze'deki bu soykırımla birlikte de bu artık sınır tanımaz bir noktaya geldi. Bölgedeki bütün devletleri tehdit ediyor. Tehdidi sözle değil, silahla, bombayla yapıyor. İran'ı, Lübnan'ı, Suriye'yi, Yemen'i vuruyor. Bölgedeki bütün ülkeleri tamamıyla kontrol altına almaya çalışıyor."
Kurtulmuş, küresel emperyalizmin etnik ve mezhebi farklılıklar üzerinden bölgeyi parçalama yöntemini kullandığını, İsrail'in de bu yönteme başvurduğunu belirtti.
İsrail'in bölge ülkelerine yönelik saldırılarına dikkati çeken Kurtulmuş, "İsrail'in saldırganlığıyla birlikte artık Türkiye için de hayati bir tehdit haline gelen bu yeni durumu karşılamak için Türkiye'nin etnik ve mezhebi farklılıkları ortadan kaldıracak kendi tedbirlerini alması lazım. Bunun yolu da barış ve kardeşlikten geçiyor. Bizim kendi iç kalemizi tahkim etmek ve bunun dışında da Irak'ta olsun, Suriye'de olsun, bütün farklı etnik kökenleri, mezhebi, meşrebi kökenleri ortak bir yönetim altında buluşmasını temin etmemiz lazım. Bu, anın vacibi, zamanın gereğidir. Türkiye bunu yapmak mecburiyetinde. Bunun için Suriye'deki kardeşlerimizin hiçbirisini 'Türkmen'dir, Arap'tır, Kürt'tür, Ezidi'dir, falanca gruptandır' diye ayırmayız, ayırmamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Bölgedeki bir diğer gelişmenin Suriye yönetiminin değişmesi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, eski Suriye yönetiminde Kürt'ün kimliğinin tanınmadığını kaydetti.
Kurtulmuş, 11 yıllık çok ağır bir tablodan sonra Baas rejiminin değiştiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yeni bir yönetim kuruldu. Onun da getirdiği büyük sancıların olduğunun farkındayız yani bu yönetime bizim en temel tavsiyemiz ne? En başından itibaren burada bütün farklı etnik, mezhebi grupların bir çatı altında toplandığı üniter bir yapının sağlanması ve burada herkesin söz hakkına sahip olduğu bir demokrasiye doğru geçişin temin edilmesidir. Bu çerçevede Suriye Devlet Başkanı Sayın Ahmed Şara ile Mazlum Abdi arasında 8 maddelik bir anlaşma imzalandı. O anlaşmada üniter bir Suriye yapısının kurulmasının alt açılımları var. Biz bu anlaşmaya uyulmasını bekliyoruz. Suriye'deki bütün unsurlar için söylüyorum. Oradaki Kürtler için de söylüyorum. Suriye Kürtleri yayılmacı, emperyalist İsrail'in emellerine hizmet edecek bir hayal içinde olmazlar."
- "SDG ve Suriye Kürtlerini ayrı görmek gerekiyor"
Kurtulmuş, "Suriye Kürtleriyle ilgili böyle bir endişeniz mi var?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"SDG ve Suriye Kürtlerini ayrı görmek lazım. Örgütsel yapılar ayrı şeyler. Örgütsel yapıların hiçbirisi zaten toplumun tamamını temsil etmiyor dolayısıyla biz orada Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların bütün bu unsurların kardeşliğini sağlayacak bir çatının olmasını, bunun da ancak hak ve özgürlükler temelinde ve demokratik bir yapılanmayla, herkesin taleplerinin gündeme getirildiği bir yapılanmayla mümkün olacağını düşünüyoruz. İsrail, Türkleri çok seviyor da Kürtleri sevmiyor değildir. Kürtleri çok seviyor da ya da Arapları sevmiyor değildir. İsrail bu bölge halklarının hepsinden nefret eder. Siyonist rejimi kastederek söylüyorum. İsrail, bu bölge halklarının hiçbirisini insan yerine koymaz. Bunları kendilerine hizmet etmesi gereken mahluklar olarak görür.
Dolayısıyla bölge halklarının dini, mezhebi, meşrebi, etnik kökeni ne olursa olsun bu realiteyi görmelerini istirham ediyoruz. Bizim bizden başka dostumuz yok. Bu bölgede yaşayan insanlar, hep beraber birlikte barış içinde, daha güçlü bir bölgeyi tesis etmemiz lazım. Terörsüz Türkiye için çırpınıyoruz. Terörsüz Türkiye'yi kurmayı başarırsak, hiç şüphesiz hemen o gün, ertesi güne kalmadan Terörsüz Türkiye, terörsüz bir Suriye'nin de kapılarını açacak. Terörsüz Türkiye, inşallah terörün tamamıyla ortadan kalktığı bir Irak'ı ve diğer bölge ülkelerinin kapılarını açacak. Hatta Lübnan'a ve daha güneyimizdeki ülkelere de etki edecektir diye düşünüyorum."
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışma prensiplerine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Meclis Genel Kurulu'ndaki bir parti dışındaki tüm partilerin komisyonda yer aldığını belirterek, komisyondaki siyasi partilerin Türkiye'de oy kullanan seçmenlerin yüzde 92-93'ünü temsil ettiğini anımsattı.
Kurtulmuş, "Bu çok yüksek bir temsil demektir. Eğer burada ortak bir kanaat ortaya çıkarsa, en azından 5'te 3 çoğunlukla burada alınacak kararlar alınırsa, bu zaten siyasi partilerin oluşturduğu parlamento çoğunluğunun da buna yakın bir kanaatte olacağı demektir ama nihayetinde kararı verecek olan komisyon değil, Parlamento Genel Kurulu." şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, komisyonun, yasa önerisini, şeklini, çerçevesini, hangi konuların öncelenmesi gerektiğini raporlaştıracağını ve Genel Kurul'a sunacağını belirtti.
Suça bulaşmamış eski örgüt mensuplarının durumlarına ilişkin komisyonun nasıl bir çalışma yürüteceğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Henüz bu konular fiilen komisyonda konuşulmaya başlanmadı ama bir müddet sonra, süreç ilerleyince tabii demin ifade ettiğim gibi, örgütün silahlarını bıraktığı ve kendisini tamamıyla feshettiği tespit edildikten sonra bu süreçle ilgili de bir adım atılacak, konuşulacak. Ne konuşulacak, nasıl konuşulacak, hangi konularda komisyon yoğunlaşacak? Onu komisyon çalışmaları gösterecek." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, PKK terör örgütünün silah bırakma sürecinin takip edildiğini belirterek, "Bu komisyonun varoluş sebebi örgütün kendini feshetmesidir dolayısıyla bu sürecin tamamlandığının görülmesi, bunun tespit ve tescil edilebilmesi şarttır ki geri kalan adımlar atılabilsin." ifadelerini kullandı.
- "Bölgeye de Türkiye'ye de çok büyük bir ivme kazandıracak"
"Terörsüz Türkiye" sürecinin tamamlanmasıyla bölgesel ve küresel çapta beklenilen kazanımlara ilişkin soru üzerine ise Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bir kere muazzam bir huzur ortamının bölgede hakim olacağına yürekten inanıyorum. Bölge ülkelerinin hepsiyle Türkiye'nin çok yakın bir irtibat içerisinde olacağını, bunun artacağını düşünüyorum. Bölgede dört ülkede yani Türkiye'nin dışında diğer üç ülkede Suriye'de, Irak'ta ve İran'da bulunan Kürtlerin, Kürt kardeşlerimizin bu vesileyle yönlerini bir kere daha ve çok kuvvetli bir şekilde Türkiye'ye döneceğini görüyorum. Bu barış ortamının tesis edilmesiyle birlikte ekonomik, kültürel ve hatta siyasi ilişkilerin çok daha kuvvetli hale geleceğini görüyorum. İşte diyelim ki, Irak'taki bu 'Kalkınma Yolu Projesi' başta olmak üzere birçok projenin çok daha hızlı bir şekilde hayata geçirileceğini, Suriye'nin birçok şehrinin iç savaşın yakıntılarından çok daha hızlı bir şekilde kurtulacağını, Suriye'nin imarının yeniden yapılanmasının çok hızlanacağını ve bütün bu süreçlerin sadece o bölge halkının, o şehir halkının değil, bütün bölge halklarının tamamına katkı sunacağını düşünüyorum. Her şey normalleştiğinde, Türkiye'nin Suriye'yle ilişkilerinin, zaten sınırdaş olduğumuz 911 kilometre sınırımız olan bir ülkenin her bir iliyle, ilçesiyle Türkiye'nin çok yakın ticari, fikri, siyasi, kültürel ilişkiler içerisinde olduğunu düşünün. Bu bölgeye de Türkiye'ye de çok büyük bir ivme kazandıracaktır."
- "Siyasi PR üzerinde kimse durmasın"
Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinin başarılı bir sonuca ulaşabilmesi için komisyon üyelerine, "Öncelikle bir kere bütün siyasete şu tavsiyede bulunmak isterim, bu işin herhangi bir şekilde siyasi PR'ı üzerinde kimse durmasın. Kişisel PR üzerinde kimse durmasın. Arkadaşlarımız yüz düşünüp bir konuşsun. Söylenecek bir ilave sözün yanlış noktalara gitmesi gerçekten bu süreçte bize zaman kaybına vesile olur. Onun için herkesin siyasi sorumlulukları çerçevesinde hareket etmesini doğru gördüğümü ifade etmek isterim." tavsiyesinde bulundu.
"Terörsüz Türkiye" sürecinin başarıyla sonuçlanabilmesi için medyaya da büyük sorumluluklar düştüğüne dikkati çeken Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada asıl olan şey toplumsal rızanın artırılmasıdır. Evet bu sürece çok destek var, komisyonun çalışmasına destek var ama toplumsal rızanın mümkün olduğunca artırılması gerekiyor. Medyanın bir miktar siyasi magazinle uğraşmasını anlayışla karşılarım ama bu meseleyi bir siyasi magazin konusu olarak görmesin. 'O geldi, bunu mu söyledi, bu bunu mu söyledi, bu bunla şöyle mi?' Bunların hiçbir faydası yok. Bir başka önemli husus, sivil toplum kuruluşlarına, Anadolu'nun dört bir tarafındaki sivil toplum kuruluşlarına, sadece bölgedeki dostlarımıza, arkadaşlarımıza demiyorum, herkese fikri ne olursa olsun, hangi konuda çalışıyorsa çalışsın, bu konudaki toplumsal rızayı üretmek için, kendi görüşlerini çok düzgün bir şekilde toplumla paylaşmalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca bu konuda çalışmış olan, fikri olan, yıllardır kanaat sahibi olan akademisyenlerin, araştırmacıların, birtakım enstitülerin, bunların hepsini de en azından temsili olarak komisyonumuzda dinleyeceğiz. Bunların da çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmalarını ve bu duyarlılığı artırmalarını, yani komisyonda şimdiye kadar çok farklı isimler dinlendi ama tekraren söylüyorum. Ortak nokta şu, herkes hassasiyetle sürece yaklaşıyor ve herkes buradan sonunda bir hayır çıksın ve buradan kardeşlik kazansın, Türkiye'nin geleceği kazansın diye gayret sarf ediyor. Hepimizin çaba vermesi lazım."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun 51 üyesiyle çalışmalarını sürdürdüğüne dikkati çekerek, "Çok yoğun bir mesai harcıyoruz, daha da fazla mesai harcayacağız ama sonuçta herkesin üzerine bir sorumluluk düşüyor." ifadesini kullandı.
"Terörsüz Türkiye" sürecinin milli bir mesele olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Ben şahsen ümitvarım. Yüzlerce, binlerce insanla bu süre içerisinde konuşuyorum. Ortadaki atmosferin, tırnak içerisinde 'iyi niyetli' olduğunu düşünüyorum ama iyi niyet de tek başına yetmiyor, çaba gerektiriyor, gayret gerektiriyor. Bu gayreti de ortaya koyarsak sonuç alacağımızı görüyorum." dedi.
- TBMM Genel Kurulu'nun "Gazze" konusunda olağanüstü toplanması
Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulu'nun "Gazze" konusunda olağanüstü toplanmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Meclis Genel Kurulu'nu "Gazze" konusunda olağanüstü toplantıya çağırdıklarını hatırlatan Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde, Türkiye'nin göstermiş olduğu Filistin davasında karşı hassasiyet konusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyor. 4-5 kere İsrail'in saldırılarını kınayan bildiriler bütün partilerin ortak katılımlarıyla gerçekleşti, başkanlık bildirileri yayınladık, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çağırarak dünya kamuoyuna seslenmesi imkanını açtık." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 18 Nisan 2025'te Türkiye Büyük Millet Meclisi öncülüğünde İstanbul'da "Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu"nu oluşturduklarını anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Benim Meclis Başkanı olduğum günden beri mesaimin en önemli kısmı Gazze diplomasisidir. Bütün uluslararası platformlarda, NATO Meclis Başkanları Toplantısı'ndan, P20 Toplantısı'na kadar her yerde Türkiye'nin görüşlerini, tezlerini ve Filistin davasına verdiği desteği ortaya koymaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz yeni bir durum ortaya çıktı. İsrail Parlamentosu ve hükümeti yeni kararlarla özellikle Kudüs'ü, Doğu Kudüs'ü, Filistin topraklarına, Batı Şeria'ya bağlayan yolu ilhak etme, oraya da yeni yerleşimciler koyma gibi birtakım kararlar aldı. Saldırganlığını en üst seviyeye çıkardı. Buna karşı olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir sorumluluğu dile getirmesi için bugünkü toplantıya partileri çağırdık. Bu toplantıda Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan gelip bu konuda yapılan son çalışmaları, son gelişmeleri, hassas gördüğü hususları Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerimizle paylaşacak. Sonunda da ümit ediyorum ki, ortak duruşumuzu hep beraber yine ortak bir deklarasyonla ilan edeceğiz."
2025-08-28 - 16:47
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 7. TOPLANTISININ KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Diğer toplantılarımızda da olduğu gibi herkes burada görüşlerini dile getirdi. Şimdiden uyarımızı yapalım. Hiç kimse bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi ya da bir anayasa çalışması yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalkmasın. Milletimiz her şeyi görüyor.” dedi.
-“Diğer toplantılarımızda da olduğu gibi herkes burada görüşlerini dile getirdi. Şimdiden uyarımızı yapalım. Hiç kimse bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi ya da bir anayasa çalışması yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalkmasın. Milletimiz her şeyi görüyor”
-“Bu toplantının çok verimli olduğunu, çok faydalı olduğunu, yeni birtakım bakış açılarına da katkı sunduğunu düşünüyorum. İnşallah toplantılarımıza süratle devam edeceğiz ve sonuç alacağız”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun önceki dönem TBMM Başkanlarının katılımıyla TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen 7’nci toplantısı sona erdi.
Toplantıda, önceki dönem TBMM Başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop görüş, öneri ve değerlendirmeleri dinlendi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının sonunda yaptığı konuşmada, 10 meclis başkanının bu sürece ilişkin tekliflerini, görüşlerini ve katkılarını dinlediklerini ve gerçekten faydalı bir toplantının yapıldığını belirtti.
Meclis Başkanlarının, konuşmalarında, komisyonun çalışmalarıyla ilgili güven ve umut dolu beklenti içerisinde olduklarını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu komisyonun, tarihi bir dönemeçte, tarihi bir sorumluluk altında olduğunu, bu sorumluluğunu yerine getirirse de millete karşı fevkalade büyük bir ödevi yerine getirmiş olacağını hemen hemen hepsi farklı cümlelerle de olsa ifade ettiler. Ayrıca başkanlarımızın yine ortak olarak dile getirdiği hususlardan birisi; bu sürecin gerektirdiği adımların atılabilmesi için odaklanarak çalışmanın veriminden istifade etmek ve özellikle işi zamana yaymadan en kısa süre içerisinde hayırlı bir şekilde sonuçlandırmak gibi ortak bir temenniyi de dile getirdiler.
Yine 10 meclis başkanımızın hepsinin aşağı yukarı dile getirdiği bir diğer husus, bu meselenin gündelik parti siyasetinin ötesinde, bir milli mesele olarak ele alınması ve sonuçlandırılması için gayret edilmesidir. Ben çok teşekkür ediyorum. Gerçekten yararlandığımız, ufuk açıcı görüşler burada dile getirildi. Önümüzdeki süreçlerde zaman zaman sizlerin de talepleriniz olduğu takdirde buraya görüşlerinizi aksettirmeniz mümkündür.”
- “Süreci zehirlemek isteyen kesimlerin olduğunu görüyoruz”
Kurtulmuş, komisyon üyesi 51 milletvekilinin, konuşma yapan meclis başkanlarının ve herkesin, Terörsüz Türkiye sürecinin bir an evvel, en doğru ve milletin büyük çoğunluğunun kabul edeceği bir şekilde bitirilmesini istediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ama süreci zehirlemek isteyen, sürece zarar vermek isteyen kesimlerin de olduğunu hatta bu toplantı halka açık bir şekilde gerçekleştiği için klavyelerinin başında hemen sosyal medya üzerinden nasıl bu toplantı salonuna müdahil oluruz şeklinde de olağanüstü bir gayret sarf ettiklerini görüyoruz. Dolayısıyla burada herkes açık bir şekilde, milli yararı düşünerek tekliflerini dile getirdi. Burada yasa, anayasa teklifleri üzerinde de görüşler dile getirildi. Bu görüşleri dile getirenler sıradan insanlar değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Başkanlığını yapmış, yıllarca bu ülkenin siyasi alanına katkıda bulunmuş olan isimler.
Diğer toplantılarımızda da olduğu gibi herkes burada görüşlerini dile getirdi. Şimdiden uyarımızı yapalım. Hiç kimse bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi ya da bir anayasa çalışması yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalkmasın. Milletimiz her şeyi görüyor. Bu toplantıların hepsi, bugün 7. toplantımızı bitirdik, her anı hem zabıtlar vasıtasıyla hem de bizi izleyen medya mensubu değerli arkadaşlarımız vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. Bir tek toplantı, hepimizin ortak kararıyla, o da niteliği gereği istihbarat bilgilerinin paylaşıldığı toplantı olduğu için kapalı oldu. Dolayısıyla bu toplantının çok verimli olduğunu, çok faydalı olduğunu, yeni birtakım bakış açılarına katkı sunduğunu düşünüyorum. İnşallah toplantılarımıza süratle devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Ümitvar olduğunuzu görüyorum. Bu ümitli yaklaşımlarınız dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bu toplantılar sürdükçe toplumun farklı kesimlerine de yayılarak devam ettiğini görüyorum.”
Kurtulmuş, bundan sonraki komisyon toplantılarında; iş dünyasının, memur ve işçi sendikalarının temsilcilerinin ve çatışma çözümleri üzerinde çalışan akademisyenler ile bu konuda uygulama içerisinde olanların davet edileceğini ve sonraki toplantıların tarih ve saatinin duyurulacağını söyledi.
2025-08-28 - 16:01
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU 7. TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı.
Komisyonun 7’nci toplantısı, önceki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) başkanlarının katılımıyla iki oturum halinde yapıldı. Toplantının ilk bölümünde, 20. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, 21. TBMM Başkanı Ömer İzgi, 22. TBMM Başkanı Bülent Arınç, 23. TBMM Başkanı Köksal Toptan ve 24. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin söz aldı.
İkinci bölümde ise 25. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 26. TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, 27. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 28. TBMM Başkanı Binali Yıldırım ve 29. TBMM Başkanı Mustafa Şentop değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, yasama faaliyetleri ve siyasi çalışmalar açısından engin tecrübeye sahip, Türkiye’nin temel meselelerini yakından takip eden ve çözüm üretme gayreti göstermiş önceki dönem Meclis başkanlarının görüşlerinin önemine işaret etti.
Komisyonun gelecek toplantılarında iş dünyasının temsilcileri ile memur ve işçi sendikalarının yöneticilerinin dinleneceği belirtildi. Ayrıca çatışma çözümü konusunda dünya örnekleri üzerine çalışan akademisyenler ve uzmanların da görüş ve önerilerini paylaşmak üzere davet edileceği ifade edildi.
2025-08-28 - 12:16
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen komisyonun 7’nci toplantısına eski TBMM Başkanları katılıyor.
İki oturumda gerçekleştirilecek toplantının ilk bölümünde Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin söz alacak.
Toplantının ikinci oturumunda ise Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop değerlendirmelerde bulunacak.
Komisyonun açılışında konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantıyı teşrif eden önceki dönem meclis başkanlarına teşekkür ederek, “Her birisi hem yasama faaliyetleri bakımından hem de siyasi çalışmalar açısından engin tecrübelere sahip olan, Türkiye’nin hem demokrasi tecrübesini hem de Türkiye’nin temel meselelerini hayatları boyunca fevkalade yakinen takip etmiş ve çözüm üretmek için gayret sarf etmiş olan bütün meclis başkanlarımıza, komisyonumuzun bu davetini kabul ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, bugün 10 eski meclis başkanının komisyona katılacağını, 3 eski meclis başkanının da sağlık sorunları nedeniyle davet edilemediğini belirtti.
2025-08-27 - 20:28
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI KAPANIŞINDA DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, “Bu mesele, bir devlet politikasıdır. Peki bizim işimiz ne? Bizim işimiz gidip kaç tane silahın nereye bırakıldığını ölçmek değil. Bizim işimiz, devlet politikası olan bu konuyu millet politikası haline getirmek ve bunun takipçisi olmaktır. Bu komisyon da bu görevini fevkalade başarıyla bugüne kadar sürdürüyor.” dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen 6’ncı toplantısında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile Ankara 2 Nolu, Bingöl, Diyarbakır, Hatay, İstanbul 2 Nolu, Malatya, Mardin, Mersin, Sivas ve Van baro başkanları dinlendi.
Toplantıda daha sonra milletvekillerinin söz talebi karşılandı.
Yapılan konuşmaların ardından değerlendirmelerde bulunan TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun altı toplantısında muazzam bir mesainin ortaya konulduğunu ve kimsenin kendisine haksızlık etmemesi gerektiğini söyledi.
Komisyon toplantılarının sonunda hem partiler hem de milletvekilleri tarafından çok sayıda talep ve teklifin geldiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Komisyon, gündemine hakimdir. Her biriniz ayrı bir mesai veriyorsunuz. Bu komisyon, siyasi partilerin güç meselesinin ortaya konulduğu bir komisyon değildir. Bir kez daha çok net söylemek istiyorum. Mesele sadece bir yasa çıkarmak olsaydı zaten iktidar cenahının buna sayısı yeter, istediği yasayı bir saatte, iki saatte Meclis Genel Kurulu’ndan çıkarırdı. Burada, ‘Efendim bu konu bir devlet politikası mıdır, değil midir?’ endişesinin sürdürülmesini asla doğru bulmam. Bu konu, en başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletin bütün ilgili birimlerinin benimsediği, milli bir sorumluluk olarak kabul ettiği bir süreçtir. Süreç böyle başladı. Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı, arkasından Sayın Cumhurbaşkanımızın bunu devletin başı olarak kabul etmesi, aynı şekilde örgütün kendisini feshettiğini ilan etmesiyle birlikte bir süreç ortaya konuldu. Eğer burada bir tereddüt hasıl olursa bir adım ilerleyemeyiz. Bu mesele, bir devlet politikasıdır. Peki bizim işimiz ne? Bizim işimiz gidip kaç tane silahın nereye bırakıldığını ölçmek değil. Bizim işimiz, devlet politikası olan bu konuyu millet politikası haline getirmek ve bunun takipçisi olmaktır. Bu komisyon da bu görevini fevkalade başarıyla bugüne kadar sürdürüyor.”
Kurtulmuş, komisyondaki üyelerin siyasi fikirlerinin A ve Z kadar birbirinden uzak olabileceğini ama komisyondaki 51 kişinin artık bu sorunun çözülmesini, bu memlekette bir daha insanların evlatları için ağlamamasını, terör konusunun Türkiye’nin gündeminden ilanihaye kalkmasını istediğini belirtti.
Böyle bir niyet olmasa kimsenin bu masanın etrafında oturmayacağını ifade eden Kurtulmuş, “Bizim temel meselemiz, devlet politikası olarak başlatılmış olan bu süreci millet adına takip etmek ve sonuçlandırmaktır. Evet, zaman zaman lüzumsuz tartışmalar yapıyoruz gibi görülebilir ama asla öyle değil. Tekraren söylüyorum, burada zaman zaman karşılıklı görüşler gündeme getirilse de burası bir Genel Kurul çalışmasına asla dönüştürülmedi. Herkes sözüne dikkat ediyor.” diye konuştu.
Bugün konuşan baro başkanlarından birisinin, “50 yıllık soruna ilişkin bütün meseleleri bir anda çözemeyiz ama bu çözme niyetini ortaya koyabiliriz.” dediğini aktaran Kurtulmuş, “Bu çözme niyeti ortadadır. Bunu mutlaka gerçekleştirmek için de üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.” dedi.
Bu işin olmasını isteyenlerin de istemeyenlerin de bulunduğunu söyleyen Kurtulmuş, “En büyük artımız bizatihi bu masanın etrafında, bunun siyasal bir düzlemde ele alınıyor olmasıdır. Esasında devlet, bu meseleyi isterse kamu bürokrasisi vasıtasıyla yürütebilir, sürdürebilir. Ama bunun üstüne toplumsal rızanın sağlanabilmesi için farklı kesimlerin mutlaka sabırla burada dinlenmesi lazım.” şeklinde konuştu.
Meselenin bir siyasi magazin haline döndürülmesi tehlikesine de dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Bazen gece televizyonlara bakıyorum. Bazı kişilerin bu işi nasıl da kolay bir şekilde magazinleştirmek için çaba sarf ettiklerini görüyor ve üzülüyorum. Keşke bu sorunun çözülmesi için aynı çabayı sarf etselerdi. Bunun da önemli olduğu kanaatindeyim. Buna da dikkat etmemiz lazım. Biz her toplantıdan sonra kamuoyunu açık bir şekilde bilgilendirmek istiyoruz. İşte basın mensubu arkadaşlarımız burada. Her konuşulan kelime, cümle değil, burada kayıt altına alınıyor. Ama hala birilerinin kalkıp sanki burada gizli kapaklı bir gündemle bir şeyler yapılıyormuş gibi konuşmalarını da asla anlamıyorum ve bunu da doğru bir yaklaşım olarak bulmadığımı ifade etmek istiyorum.”
- “İstanbul 1 Nolu Barosunu da aynı usullerle çağırdık”
İstanbul 1 Nolu Barosunun davet edilmediği yönünde yapılan değerlendirmelere değinen TBMM Başkanı Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:
“Birkaç arkadaşımız sordu, yoksa hiç girmeyecektim. Böyle bir polemiğe girmek istemem. Buraya çağırdığımız Barolar Birliği Başkanımız ve diğer baro başkanları olmak üzere; onları hangi usullerle çağırdıysak, İstanbul 1 Nolu Barosunu da aynı usullerle çağırdık. Ancak kendi programı dolayısıyla katılamayacaklarını söylediler. Dolayısıyla burada herhangi bir şekilde İstanbul 1 Nolu Barosu, sağda solda yazılıyor görüyorum, davet edilmemiş gibi bir algının büyük bir haksızlık olduğunun altını çizmek isterim.”
- “51 arkadaşımızdan gelen tekliflerin sayısı tahmin ediyorum 400’ün üzerinde”
Komisyonda konuşmalarla vakit kaybedildiği ya da “Neden şu isimler dinlenmedi?” şeklinde yakınmaların bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Kimden ne teklif geldiyse hepsi kayıt altındadır. Rakamları yanlış verip zihninizi karıştırmak istemem. Ama bu komisyondaki toplam 51 arkadaşımızdan gelen tekliflerin sayısı tahmin ediyorum 400’ün üzerindedir. Kurum olarak ve şahıs olarak… Bunların içerisinde ortalamayı bulmaya çalışıyoruz. Yani ana akım, geniş kitleleri temsil edenleri buraya çağırmaya gayret ediyoruz. Hem şehit ailelerini çağırıyoruz hem barış annelerini çağırıyoruz. Dolayısıyla toplumun bütün farklı kesimlerini şimdiye kadar dinledik, bundan sonra da dinleyeceğiz. Ama takdir edersiniz ki Türkiye'deki bütün STK'ların buraya çağrılıp dinlenmesi mümkün olmaz. Buna aylar değil yıllar yetmez. Ama ana akım STK'ların, güçlü STK'ların ve toplumun farklı kesimlerini temsil eden STK'ların burada dinlenmesi mümkün olur. Aynı şekilde bireysel olarak Türkiye'de bu meselenin çözümünde yıllar boyunca fikir üretmiş, emekleri, gayretleri olan kişileri de buraya çağırmak tabii ki olacak. Ama geçen hafta söyledim, tekraren söylüyorum… İşimiz sadece dinlemek değil, işimiz somut olarak sonuca odaklanmak ve inşallah bu konuda adımlarımızı atmaktır, bununla ilgili gayret sarf etmektir. Tekraren söylüyorum. Kendinize haksızlık yapmayın. İyi bir emek ortaya koyuyoruz, iyi bir mesai ortaya koyuyoruz. Ben buradaki hiçbir arkadaşımızın samimiyetinden zerrece şüphe etmem. Farklı tutumlar olabilir, farklı endişeler olabilir. Hiçbir arkadaşımızın da bir diğerini açığa düşürmek gibi bir siyasi oyun içerisinde olacağına ihtimal dahi vermem. Dolayısıyla burada iyi niyetli süreci devam ettirmemiz ve aktif bir şekilde sonuç almamız lazım.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasını bitirirken, yarın yapılacak toplantıda önceki dönem Meclis Başkanlarının dinleneceğini kaydetti.
2025-08-27 - 20:04
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun yarın TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yapılacak 7'nci toplantısında, eski Meclis başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım, Mustafa Şentop'un sürece ilişkin görüş, öneri ve değerlendirmeleri alınacak.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 27 Ağustos 2025 Çarşamba günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında, Terörsüz Türkiye sürecinin başarıyla sürdürülmesi için gerekli bazı yasal altyapı hazırlıklarının gerçekleştirilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtmiş, Türkiye Barolar Birliğinin ve farklı baroların Komisyonda dinlenmesinin önemine işaret ederek, hukuk camiasının süreçteki katkılarının çok değerli ve faydalı olacağını vurguladı.
Komisyonun, toplumsal rızanın yaygınlaşmasını amaçladığını belirten TBMM Başkanımız, Türkiye'nin kendine özgü bir modelle gerçekleştirmeye çalıştığı Terörsüz Türkiye sürecinin tamamlanması için Komisyon üyeleri ve Komisyondaki siyasi partilere büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etti.
Komisyon toplantısında Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ile Ankara 2 Nolu Barosu Başkanı Gökhan Ağdemir, Bingöl Baro Başkanı Yusuf Ketenalp, Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Hatay Baro Başkanı Hatay Tut, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı, Malatya Baro Başkanı Onur Demez, Mardin Baro Başkanı Ahmet Duyan, Mersin Baro Başkanı Gazi Özdemir, Sivas Baro Başkanı Fatih Sevim ve Van Baro Başkanı Sinan Özaraz dinlendi.
Komisyon toplantısının son oturumunda ayrıca milletvekillerinin değerlendirmeleri dinlendi.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 28 Ağustos 2025 Perşembe günü (yarın) saat 11.00'de Sayın Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda 7. toplantısını gerçekleştirecek.
Bu toplantıda, önceki dönem Meclis Başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım, Mustafa Şentop’un sürece ilişkin görüş, öneri ve değerlendirmeleri alınacak.
2025-08-27 - 15:50
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" hedefine ilişkin "Türkiye modelini ortaya koymak, Türkiye'ye özgü bir modeli gerçekleştirmek de bu tarihi komisyonun tarihi başarılarından birisi olacaktır. Milletimizin bizlerden beklentisi de budur." dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'ndaki toplantıda, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile Ankara 2 Nolu, Bingöl, Diyarbakır, Hatay, İstanbul 2 Nolu, Malatya, Mardin, Mersin, Sivas ve Van baro başkanları hazır bulundu.
Kurtulmuş, komisyonun 6’ncı toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye Barolar Birliği'nin ve Türkiye'deki farklı baroların komisyonda dinlenmesinin önemine işaret etti.
İmralı'dan yapılan açıklama ve arkasından örgütün bütün unsurlarıyla birlikte bu açıklamaya uyacağını ilan etmesiyle birlikte Türkiye'de tarihi bir fırsatın ortaya çıktığını dile getiren Kurtulmuş, bir daha silahların konuşmadığı, tam manasıyla huzurun, esenliğin ve barışın sağlandığı bir ortamın temin edilebilmesi için siyasetin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi amacıyla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun kurulduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, komisyonun şimdiye kadarki süreçte oldukça başarılı çalışmalar ve çok değerli bir mesai ortaya koyduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Bu süreçte, bundan sonra sürecin başarıyla sürdürülmesiyle birlikte özellikle bazı yasal altyapı hazırlıklarının gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır. Bu çerçevede başta Barolar Birliğimiz, barolarımız olmak üzere bu konuyla ilgili Türkiye'deki hukuk camiasının katkılarının çok değerli, çok faydalı olacağını düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu çerçevede Barolar Birliği Başkanı Sağkan olmak üzere Türkiye'deki farklı baroları temsilcilerinin komisyonda konuşacağını belirten Kurtulmuş, "Gönül arzu ederdi ki 81 baromuzun tamamı burada olsun. Ama fiilen bunun mümkün olması sağlanamadı." diye konuştu.
Kurtulmuş, baro başkanlarının katkılarını, bundan sonraki süreçteki yasal altyapının hazırlanması için ortaya konulacak fikirleri değerli ve anlamlı bulduklarını belirtti.
- "Bu komisyonun amacı; Türkiye'de toplumsal rızanın da arttırılmasıdır"
"Bu komisyonun amacı; Türkiye'de toplumsal rızanın da arttırılmasıdır." diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bununla ilgili başta komisyonumuzun her bir üyesine, bu komisyonda bulunan siyasi partilerimize, burada olmayan siyasi partilerimize de büyük sorumluluklar düşmektedir. Türkiye'nin kendisine has, kendisine özgü bir modelle gerçekleştirmeye çalıştığı bu sürecin inşallah en iyi şekilde tamamlanması için hiç şüphesiz toplumda var olan desteğin arttırılması, farklı toplum kesimlerinin de bu sürecin içerisinde katkılarının temin edilmesi şarttır. Zaten bu amaçla sizlerden, komisyon üyelerimizden ve partilerimizden gelen teklifleri değerlendirerek Türkiye'nin farklı toplumsal kesimlerini bu komisyona davet edip dinliyoruz. Buralardan da önemli fikirlerin ortaya çıkacağını, buralardan da sürecin tamamlanmasına ilişkin pozitif katkıların ortaya konulacağını görüyoruz."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun geçen hafta gerçekleştirilen toplantılarında, önceki dönemin acılarını yaşamış farklı kesimlerden insanların ortaya koyduğu ortak bir bakış açısının olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"'Diyarbakır Anneleri'nin de 'Cumartesi Anneleri'nin de 'Barış Anneleri'nin de şehit yakınlarının ve gazilerin de hepsinin söylediği, 'Biz bedel ödedik ama artık bu milletin çocukları bedel ödemesin. Biz evlatlarımızı toprağa verdik. Artık toprağa evlatlarımızı değil, silahlarımızı gömelim.' Şu karşıdaki masadaki gazi bir kardeşimizin takma gözünü eline alarak söyledikleri de hem tutanaklarda vardır hem de her birimizin kulaklarından herhalde hayatımızın sonuna kadar silinmeyecektir. Bu kardeşimizin söyledikleri de aynı şeydir. 'Biz bu kadar zorluk yaşadık şehitler verdik, gazi olduk. Memleket, ülke için şehit olmaya hazırım ama yeter ki bu terör bitsin, silahlar sussun, barış, kardeşlik ve dostluk Türkiye'de daim olsun.'"
Komisyonun "toplumsal rızayı çoğaltma" görevine işaret eden Kurtulmuş, "Her birimizin bu çok olumlu katkılarımızı artırmak bakımından; söylediğimiz sözlere, verdiğimiz katkılara olağanüstü dikkat göstermemiz ve süreci sahiplenerek kamuoyunda bu konuda ortaya çıkan destekleri artırmamız gerekiyor." diye konuştu.
Şimdiye kadar dinlediklerinden, her birinin kişisel birikimlerinden, bu modelin gerçekten Türkiye'ye özgü bir model olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"9 ay gibi kısa bir süre içerisinde, en başından bugüne kadar olan süreci söylüyorum. Fevkalade büyük bir mesafe alınmıştır. Bu mesafenin hızla sonlandırılması ve bu meselenin artık Türkiye'nin gündeminden kaldırılması gerekir. Başka ülkelerdeki barış süreçleriyle kıyasladığınızda; onların 4-5 yıl içerisinde geldiği noktaya çok şükür Türkiye'de 9 aylık bir süre içerisinde gelmiş bulunuyoruz. Bu Türkiye modelini ortaya koymak, Türkiye'ye özgü bir modeli gerçekleştirmek de bu tarihi komisyonun tarihi başarılarından birisi olacaktır. Milletimizin bizlerden beklentisi de budur."
Komisyonda, Kurtulmuş'un konuşmasının ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı baro başkanları söz alıyor.
2025-08-20 - 17:20
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. TBMM Tören Salonu'ndaki toplantıda, "Cumartesi Anneleri" ve "Barış Anneleri" hazır bulundu.
Kurtulmuş, toplantının açış konuşmasında, komisyonunun ilk 3 toplantısında çalışma düzeninin tesis edildiğini, dün gerçekleştirilen toplantıda ise toplumun farklı kesimlerini dinlemeye başladıklarını söyledi.
Dün şehit ailelerini, gazileri ve "Diyarbakır Anneleri"ni dinlediklerini aktaran Kurtulmuş, bugün ise "Cumartesi Anneleri"ni ve "Barış Anneleri"ni dinleyeceklerini söyledi.
Kurtulmuş'un konuşmasının ardından "Cumartesi Anneleri" ve "Barış Anneleri" talep ve görüşlerini dile getirdi.
"Cumartesi Anneleri"nden İkbal Eren Yarıcı, toplantıda ağabeyi Hayrettin Eren için konuştu.
Yarıcı, yaşam hakkı elinden alınan ağabeyi Eren ve tüm gözaltında kaybedilenler için adaletin sağlanması ve akıbetlerinin açıklanmasının sağlanması için komisyon toplantısına katıldığını söyledi.
Ağabeyi Eren'in 21 Kasım 1980 tarihinde arkadaşı ile buluşmak için Saraçhane'ye gittiğinde polis tarafından gözaltına alındığını ve ona ulaşamadıklarını belirten Yarıcı, ağabeyini bulmak için birçok yere başvurduklarını, ulaşamayınca mücadelelerini basın açıklamalarıyla Galatasaray Meydanı'nda sürdürdüklerini ifade etti.
Yarıcı, şöyle konuştu:
"Komisyon olarak Cumartesi Anneleri ile görüşme isteğinde bulunmanızı hem biz kayıp yakınları hem de ülke demokrasisi açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu komisyonun çözüm odaklı ve samimi olduğuna inanmak istiyorum. Şayet, hep birlikte gerçekten demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsak, bu yaraların iyileştirilmesi gerekir. Bunun için de bilimsel yollarla ilerlenecek, hakikatleri ortaya çıkartacak, doğru çözümler üretecek içinde bizim de yer alacağımız bir komisyonun kurulması gerektiğini düşünüyorum."
"Cumartesi Anneleri"nden Maside Ocak Kışlakçı, ağabeyi Hasan Ocak'ın yıllar önce gözaltına alındığını, ilgili tüm kurumlara başvurduklarını, 58 gün sonra Adli Tıp Kurumu'nda ağabeyine yapılan işkence izlerinin bulunduğu cansız bedenine ait fotoğraflara ulaştıklarını anımsattı.
Kışlakçı, cezasızlığa son verecek düzenlemeler için bu komisyonda gerekli adımların atılmasını istediklerini söyledi.
- "30 yıldır babamı arıyorum"
Besna Tosun ise babası Fehmi Tosun'un 19 Ekim 1995'te Avcılar'daki evlerinin önünde beyaz bir araçla kaçırıldığını ağlayarak anlattı.
Tosun, "Babam zorla kaybedildiğinde 35 yaşındaydı, ben 11 yaşındaydım. Bugün 30 yıldır babasına mezar arayan bir evlat olarak buradayım." dedi.
Besna Tosun, aile olarak yıllardır bütün resmi makamlara başvurduklarını ancak ne babası Fehmi Tosun'dan ne de aynı gün kaçırılan babasının arkadaşı Hüseyin Aydemir'den haber alamadıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
"Gözaltında kaybetmeler başta olmak üzere insanlığa karşı suçlar zaman aşımına uğratılamaz. Failler yargı önüne çıkarılmalı. Yalnızca mağdurların adalet talebini karşılamakla kalmaz. Aynı zamanda toplumsal güveni yeniden tesis eder. Geride kalanlar için adil onarım. Yaşanan kayıplar ve travmalar için onarıcı politikalar hayata geçirilmelidir. Kamusal ödül, anma alanları, hatırlama mekanları bu sürecin birer parçası olmalıdır. Galatasaray Meydanı gibi. Kurumsal reform. Hak ihlallerine zemin hazırlayan ve suistimallere göz yuman güvenlik, yargı ve idari yapılar yeniden yapılandırılmalıdır. Demokratik denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Toplumsal diyalog ve katılım. Barış süreci toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde yürütülmelidir. Şiddete maruz kalanlar, kadınlar, sivil toplum, yerel inisiyatifler bu sürecin aktif özgürlüğü haline getirilmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin kararları uygulanmalı. Galatasaray Meydanı'ndaki keyfi yasaklara son verilmeli. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun alt komisyonu olarak gözaltında kayıpları araştırmak üzere Hakikat Komisyonu kurulmalı. Bütün kayıp yakınları dinlenmeli. Devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli, resmi özür dilemeli. Gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri açıklanmalı. Onlardan geriye kalanlar ailelerine uygun bir şekilde teslim edilmeli. Gözaltında kaybetme suçunun fail ve politik sorumlularını koruyan cezasızlığa son verilmeli, adalet sağlanmalı.Türkiye'yi imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletler, bütün kişilerini zorla kaybedilmeden korunmasına dair sözleşme ile Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma statüsünü imzalamalı, onaylamalı, uygulamalı. Burada kısa bir not düşmek istiyorum."
- "Gencecik evlatlarımız değil de silahları toprağa gömelim"
9 Temmuz 2000 yılında ölen Nesrin Teke'nin annesi "Diyarbakır Barış Anneleri"nden Nezahat Teke ise "Analar ağlamasın, silahlar sussun, evlatlarımız ölmesin. Bunu söylerken sadece Kürt anneleri için demedik. Hem Türk ve Kürt anneleri için söyledik. Çünkü anne annedir." dedi.
"Barış Anneleri"nin yıllardır aynı talepleri dile getirdiğini aktaran Teke, "Yirmi beş yıldır hep söyledik, analar ağlamasın, silahlar sussun, evlatlarımız ölmesin. Bunu sadece Kürt anneleri için demedik, Türk anneleri için de dedik. Çünkü anne annedir, acının dili yoktur." ifadelerini kullandı.
Kendi kızının 19 yaşında yaşamını yitirdiğini anlatan Teke, "Kızım kendini yakarak tecridi protesto etti. O günden beri kızımın yanan saçının kokusu hala burnumda. Biliyorum, barış gelse kızım geri dönmeyecek. Ama söz verdim, başka analar ağlamasın diye mücadele edeceğim." diye konuştu.
Annelerin talebinin yıllardır aynı olduğunu vurgulayan Teke, "Bu acılara son vermeniz gerekiyor. Bu savaş ne zamana kadar sürecek? 50 yıldır sürüyor. Hani isterse savaş deyin, isterse çatışma deyin, ne derseniz deyin. Ama sonlanması gerekiyor." dedi.
Cezaevlerinde hasta tutuklular bulunduğunu da anımsatan Teke, "Ölüme karşıyız. İnsanlar ölmesin. İnsanın dini, dili, ırkı, kimliği ne olursa olsun. Benim için insan insandır. Buna karşı durmamız gerekiyor. Çözüm için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapalım. Taşın altına koymaksa elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız." ifadelerini kullandı.
"Barış Annesi" olarak bilinen Türkiye Bozkurt, barış için hep mücadele ettiklerini söyledi. Savaş ve barışı annelerden sormak gerektiğini kaydeden Bozkurt, "Patlayan mermiler annenin ciğerine geliyor. Biz kitaplarda okumadık, yaşadık. Biz 4 bin köyün yakılmasını, faili meçhulleri gördük. Biz gözyaşlarımızı tutamadık." dedi.
Bozkurt, cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ile hasta tutuklu ve hükümlerinin tahliye edilmesini istedi.
"Barış Annesi" Rebia Kıran, bu süreci desteklerini aktardı. Kıran, "Barış bir suç değil. Altın tahttır. Bu Meclis, bu altın tahta sahip çıkarsa Türkiye gülistanlık olur." dedi.
Adalet istediklerini belirten Kıran, "Kürt-Türk birlik olsa bütün dünya ayağımıza gelir. Türkiye kimsenin ayağına gitmez." ifadesini kullandı.
Toplantının ikinci oturumunda, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ile İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri gözlem, öneri ve görüşlerini ifade etti.
İHD Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, komisyonun yasayla kurulmamasını eleştirdi, çalışma süresinin kısa olduğunu söyledi.
İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Vetha Aydın Yüksel, Derneğin çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Kendilerinin bu sürecin hem tanığı hem mağduru olduklarını ifade eden Yüksel, "Kürt meselesinde çıkan sorunlardan kaynaklı hem mağdur hem tanık olarak karşınızda duruyorum. İHD'nin dili, İHD'lilerin istediği devamlı barıştır. Yargı süreçlerine maruz kalsak da tehdit edilsek de kurulan komisyonla birlikte bu çalışmaları yürüteceğiz. Barış hakkını savunmaya, insan hakları ihlallerini görünür kılmaya devam edeceğiz. İnsan haklarına dayalı bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz." diye konuştu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, kalıcı barışın tesisi için önerileri olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Komisyonun, PKK militanlarının silahsızlanması ve toplumsal yaşama katılması için gerekli yasal düzenleme hazırlıklarına başlayarak bu konuda olumlu dünya deneyimlerinden ve uzman kişilerden faydalanması gerektiğini düşünüyoruz. Kürt toplumunda manevi değeri yüksek olan Şeyh Said, Seyit Rıza, Said Nursi gibi büyüklerin mezar yerlerinin açıklanarak, naaşlarının ailelerine teslim edilmesi gerekiyor. Bu husus toplumun sürece güvenini artıracağı gibi onlarca yıldır devam eden kişilerin yakınlarını gömebilme hakkının ihlalini de sona erdirecektir."
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği Genel Başkanı Kaya Kartal, tarihi bir süreçten geçildiğini dile getirdi.
Kartal, sürecin hukuki metinlerle taçlandırılması gerektiğini belirterek, çözüm yönünde atılan adımları destekleyecek ve tekrar silaha dönülmesini engelleyecek fikirler üretmenin önemine dikkati çekti.
Çözüm önerileri olarak geçmişi kurcalamaktan ziyade geleceği inşa etmek perspektifinden hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Kartal, "Bu toplumun özellikle Kürtler ve Türkler açısından baktığımızda çok temel birleştirici unsurları var. Din, bunlar içinde en önemlisi." dedi.
Kartal, infaz kanununun yamalı bohçaya döndüğünü ve artık değişmesi gerektiğini söyledi, bazı belediyelerde yapılan görevlendirmelere son verilmesi gerektiğini savundu.
Süreçte ciddi bir aşamaya geçildiğini, silahların yakıldığını ifade eden Kartal, "Bunun artık geri dönüşünün olmaması lazım." diye konuştu.
Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkanı Mahsum Batı, sürecin şeffaf olmasını temenni ettiklerini söyledi. Batı, Tahir Elçi dosyasının klasik bir cezasızlık örneği olduğunu savundu.
Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı Erkan Şenses, PKK'nın fesih ve silah bırakma kararını önemsediklerini ifade etti.
Şenses, kalıcı barış ve refah ortamının oluşabilmesi için ciddi bir demokratizasyona ihtiyaç olduğunu söyledi.
- "Evet umudumuz var, bu süreç tamamlanacaktır"
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Fehmi Bülent Yıldırım ise İHH'nin uluslararası ara buluculuk tecrübelerine vurgu yaptı.
Daha önce Filipinler'de hükümet ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi, Tayland'da Patani bölgesinde Malay Müslümanları ve hükümet arasındaki görüşmelerde ve Afganistan'da Taliban ile diğer gruplar arasında ara buluculuk görüşmelerinde yer aldıklarını belirten Yıldırım, "Uluslararası ara buluculuklarda şunu gördük, ülkenin dışında herhangi bir el bu barış masalarına veya çözüm süreçlerine veya silah bırakma süreçlerine müdahil oluyorsa süreç bir noktadan sonra tıkanıyor ilerlemiyor. O nedenle Meclis'teki bütün partilerin burada görev alması, burada bir iradenin varlığını gösteriyor ve Meclis Başkanımızın da buna başkanlık yapması nedeniyle evet umudumuz var, bu süreç tamamlanacaktır." diye konuştu.
Yıldırım, Kürt, Türk ve Arap kardeşliğinin Orta Doğu'daki oyunları bozacağına inandıklarını vurgulayarak, "Suriye, Irak, Orta Asya, Kafkasya, Ermenistan, Rusya ve Almanya, Fransa, daha birçok yerle görüştük, çalıştaylar düzenledik." dedi.
İsrail'in Mavi Marmara baskınında Türk ve Kürtler ile Arapların şehit olduğunu söyleyen Yıldırım, Türklerin, Kürtlerin ve Arapların İsrail zulmü karşısında birleştiğini dile getirdi.
Türkiye'nin bölgesindeki tehlikelere işaret eden Yıldırım, "Önümüzde çok büyük bir tehlike var, bu da İsrail'in şımarıklığıdır. Bu tehlike bugünden yarına kapımıza kadar geliyor." ifadesini kullandı.
Orta Doğu'da barışın sağlanması için bütün bölgesel dinamiklerin dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Orta Doğu'yu birlikte ele almadıktan sonra, bütün Kürt bölgelerini ele almadıktan sonra sadece Türkiye üzerinden yapılabilecek herhangi bir gelişme yeterli olmayacaktır." diye konuştu.
- "Bütüncül bir yaklaşım şart"
İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Vahdettin Kayhan, Vakfın 2016 sonrası çalışmalarına değinerek, o dönemde İnsani Yardım Masası bünyesinde "Kürt Masası"nı kurduklarını belirtti. Kayhan, bölgedeki tüm illerde STK'lerle, kanaat önderleriyle, akademisyenlerle ve aşiret reisleriyle, Kürt meselesiyle ilgili görüş beyan eden herkesle temas kurduklarını söyledi.
Kürt meselesinin yalnızca Türkiye'ye ait değil, bölgesel bir sorun olduğunu dile getiren Kayhan, "Suriye'de de Irak'ta da İran'da da aynı mesele önümüze çıkıyor. Bu nedenle bu bütüncül bir mesele, bu meselenin bütüncül olarak çözülmesi Türk-Kürt-Arap kardeşliğinin inşa edilmesi Orta Doğu'nun barışı, huzuru, güveni demektir. Bu alanda İHH olarak elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz." dedi.
- "Ortak ve resmi görüşler değil"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşlarının değerlendirmelerinin ardından toplantıya ara verdi.
Kurtulmuş, toplantıda herkesin kendi fikrini ve bakış açısını dile getirdiğini belirterek şunları kaydetti:
"Komisyona davet ettiğimiz insanların dile getirdiği görüşler komisyon tarafından kabul edilen ortak bir görüş değildir. Herkes kendi görüşünü dile getiriyor. Bütün bu konuşmaları özetlemek gerekirse katılan misafirlerimizin ortak olarak söylediği şey, sürece destek olacakları, bu sürecin doğru bir süreç olduğu, iyi yönetilmesi ve bir an evvel barış ve kardeşlik içinde tamamlanması gerektiği yönündeki görüşleridir. Her bir grup bundan sonraki süreçte katkı sunmak istediklerini ifade ettiler. Bundan evvel konuşanların konuşmaları hakkında söz almayalım. Zaten baştan kararlaştırdığımız anlayışa da uygun düşmez. Bunların hepsi tutanaklarda yerini aldı. Tutanaklarda yer alan görüşlerin komisyonun ortak, resmi görüşü olmadığını tutanaklara geçirmiş olayım."
CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, silahların susmasından herkesten daha memnun olduğunu söyledi.
Elçi, barış tesis edilmek isteniyorsa konuşulacak biricik konunun "adalet" olması gerektiğini savunarak, "Savaşın karşısında 'barış', barışın temelinde 'adalet' vardır. Bu amaçla çıkılan yolda önümüzdeki taşları temizleyerek ilerlememiz gerekir. Barışı tesis edebilmek için objektif ve bağımsız bir yargının olması birinci öncelik olmalıdır." diye konuştu.
Kurtulmuş, Komisyonun gündeminde yer alan konuların tamamlandığını söyledi. Komisyonun 27 Ağustos Çarşamba günü saat 11.00'de aynı salonda altıncı toplantısını gerçekleştireceğini belirten Kurtulmuş, bu toplantıda TBMM'nin önceki dönem başkanlarının dinleneceğini ifade etti. Kurtulmuş, "28 Ağustos Perşembe günü de burada saat 14.00'te Türkiye Barolar Birliğini ve hukukçuları dinleyeceğiz." dedi.
2025-08-20 - 15:48
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 5’inci toplantısının açılış konuşmasında, "Bu komisyonda hiçbir şekilde konuşulmamış, komisyonun kurulmasından önceki süreçlerde dahi gündeme gelmemiş, komisyonun hiçbir anında komisyon üyeleri tarafından paylaşılmamış bazı konuları hem de gizli oturumlarda konuşulmuş gibi ortaya koymak en hafif tabiriyle açık bir provokatörlüktür." dedi.
TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. TBMM Tören Salonu'ndaki toplantıda, "Cumartesi Anneleri" ve "Barış Anneleri" hazır bulundu.
Kurtulmuş, toplantının açış konuşmasında, komisyonunun ilk 3 toplantısında çalışma düzeninin tesis edildiğini, dün gerçekleştirilen toplantıda ise toplumun farklı kesimlerini dinlemeye başladıklarını söyledi. Dün gerçekleştirilen toplantıda şehit ailelerini, gazileri ve "Diyarbakır Anneleri"ni dinlediklerini belirten Kurtulmuş, bugün ise "Cumartesi Anneleri"ni ve "Barış Anneleri"ni dinleyeceklerini söyledi.
Türkiye'de, 40 yılı aşkın süredir devam eden süreçte, yaşanılan acıların herkesin ortak acısı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu acıları yarıştırmak, bu acıları birini diğerinin önüne geçirmek gibi herhangi bir tavır içerisinde olmamak gerektiği kanaatindeyim. Esas mesele, geçmişte yaşadıklarımızı karıştırmak, kurcalamak ve bunlar üzerinden yeni tartışmalar ortaya koymak değil, tam tersine geçmişte yaşadıklarımızı bir daha yaşamamak üzere siyaset kurumu olarak tedbirlerimizi almak ve yolumuza esenlik içerisinde, huzur içerisinde, komisyonumuzun adında da yer aldığı gibi, kardeşlik içerisinde ve demokrasi içerisinde yürümektir. Amacımız, bütün bu görüşmelerle birlikte geçmişin tartışmalarını tekrar etmek değildir. Ortak geleceği kurabilmek için kararlılığımızı arttırmaktır."
Sürecin 86 milyonun ortak faydasına olacak şekilde bir an evvel bitirilmesini isteyen, samimiyetle, iyi niyetle bir araya gelen, çözüm üretmek için gayret sarf edenler olduğu gibi sayıca az olsa da süreci zehirlemek isteyenlerin de olduğunu belirten Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunu dün uyarı olarak ortaya koymuştuk. Ne yazık ki bir, iki gelişme bu uyarımızda ne kadar hakkı olduğumuzu ortaya koydu. Bu komisyonda hiçbir şekilde konuşulmamış, komisyonun kurulmasından önceki süreçlerde dahi gündeme gelmemiş, komisyonun hiçbir anında komisyon üyeleri tarafından paylaşılmamış bazı konuları hem de gizli oturumlarda konuşulmuş gibi ortaya koymak en hafif tabiriyle açık bir provokatörlüktür. Bu tür provokasyon içerisinde olacak çevrelere karşı da komisyondaki 51 üyemizin hepsi ortak bir kararlılık içerisindedir. Müsaadenizle bu kararlılığımızı sizlerin adına buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum. Mesele, bu milletin bir daha yaşadığı bu acıları yaşamayacak bir şekilde, barış içerisinde, huzur içerisinde, yüksek demokrasi standartları içerisinde adaletle yarınlara taşımaktır. Bunun için de bu komisyon üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmektedir. Türkiye'de 11 siyasi partiyi temsil eden, 51 kişiden oluşan bu komisyon şimdiye kadarki süreçte büyük bir olgunluk içerisinde, herkes farklı fikirlerini çok net bir şekilde söyleyerek ama sonuçta hepimiz ortak hedefe hizmet ederek yani barışa, esenliğe, huzura hizmet ederek komisyon çalışmalarını bugüne kadar getirdik. En kısa zamanda tamamlayarak da millete karşı olan ödevimizi başarıyla yerine getirmeyi ümit ve temenni ediyorum."
2025-08-19 - 18:41
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na katıldı.
Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık, komisyonda yaptığı konuşmada, dernek başkanı olmasının yanı sıra bir gazi olarak da konuştuğunu belirtti.
Işık, sürecin hız kazanması ve siyasilerin yaptığı açıklamalar sonrası, bazı şehit aileleri ve gazilerin sert eylemlere yönelmek istediğini belirterek, "Şehit tabutlarını siyasi partilerin önüne bırakmak isteyen şehit aileleri, madalyalarını ve protezlerini iade etmek isteyen gaziler vardı. Bir çaba göstererek ortamı ılımlı hale getirdik." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Samsun'da yaptığı konuşmayı hatırlatan Işık, şöyle konuştu:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın 'şehit ailelerimiz ve gazilerimiz içini ferah tutsunlar. Onları üzecek, incitecek hiçbir şey yapmadık, yapmayacağız' demesi yüreklere su serpmiş, bizler tarafından da teminat olarak görülmüştür. Aylardır süren tartışmalar boyunca vakur duruşumuzu bozmadan devletimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza güvenerek sürecin olgunlaşmasını bekledik. Konunun doğrudan tarafı şehit yakını ve gaziler olarak geçen hafta Ankara'da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımızın öncülüğünde bir araya geldik. Devlet büyüklerimiz ve siyasi partilerin temsilcileriyle görüştük. Süreci kendilerinden dinleme fırsatı bulduk. Süreç ile ilgili şehit ailelerimiz ve gazilerimizin endişelerini, kırmızı çizgilerini dile getirdik."
-"PKK'nın sadece silah bırakması yetmez"
Süreçte en büyük hatanın kullanılan dilde olduğunu söyleyen Işık, yanlış kavramların toplumumuzun zihninde kırılmalara neden olduğunu belirtti.
Işık, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu mücadele hiçbir zaman etnik gruplar arasında değil, devletimiz ile eli kanlı bir terör örgütü arasındaydı. Zaten Kürt kökenli vatandaşlarımız da terör karşısında devletimizin yanında durmaktadır. İşte bu nedenle bizler şehitlerimizi toprağa verdiğimiz en acılı günümüzde bile 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez', 'Türk, Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir' diye haykırarak kardeşlik vurgusu yapan bir milletiz. Terörist başının bu kardeşliğin farkına varması ve örgütüne silah bıraktırması bu minvalde önemlidir. Ama şunu da ifade edelim ki bir terörist başını Kürtlerin tek temsilcisi gibi göstermek bu kardeşliğe zarar vermektedir."
Devletin büyük bir kararlılık ve azimle sürdürdüğü terörle mücadele sonucunda terör örgütü PKK'nın silah bırakmak zorunda kaldığını belirten Işık, terör örgütünün uzantılarının, silah bırakmadığı ve terör faaliyetlerini sürdürdüğü sürece sadece PKK'nın silah bırakmasının bir anlamı olmayacağını vurguladı.
Terörsüz Türkiye yolunda şehit aileleri ve gazilerin her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu söyleyen Işık, "Ancak siyasi hesaplar milli çıkarların önüne geçmemeli. Hesabi değil, hasbi bir anlayış gösterilerek iç cephe güçlendirilmelidir. "dedi.
Işık, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda şehit yakınları ve gazilerin daimi temsil edilmesini istediklerini belirterek "Bir gün değil, tüm komisyon görüşmelerinde yer almak, karar sürecinde bulunmak istiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mektubunda yer alan, "Bu sürecin hiçbir noktasında pazarlığa, müzakereye, tavize, gizli ve süfli görüşmelere yer verilmemiştir. Bundan sonra da verilmeyecektir. Şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edecek, şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adım atılmamıştır ve atılmayacaktır" sözlerini devletin teminatı olarak kabul ettiklerini söyleyen Işık, "Yaptığımız görüşmelerde terörist başı Öcalan asla yerinden kımıldamayacak, terör eylemine katılanlar cezasız kalmayacak, sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaşamayacaktır sözü verilmesi üzerine şehit ailelerimizin ve gazilerimizin ortak arzusunun terörden arındırılmış terörsüz Türkiye olduğunu kamuoyuna açıkladık. Burada da ikrar ediyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Terörle mücadele 85 milyon insanımızın ortak davası olmalıdır"
Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar ise birlik olmadan terörün bitmeyeceğini kaydederek, "Terörle mücadele yalnızca askerimizin ve polisimizin meselesi değildir. Terörle mücadele 85 milyon insanımızın ortak davası olmalıdır. Terör tüm Türkiye'yi hedef almaktadır. Terör ile yalnızca dağlarda, sınır ötesinde değil aynı zamanda şehirlerimizde, sosyal medyada, okullarda hatta zihinlerimizde mücadele edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun yaptığı çalışma son derece kıymetli ve ülkemizin geleceği için önemlidir. En güçlü silahımız birliğimiz. Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkez'in, Alevi'nin, Sünni'nin kardeşliğidir. Biz birbirimize sahip çıktıkça terör aramıza giremeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Terörsüz Türkiye" sürecini sonuna kadar desteklediklerini vurgulayan Aylar, eline silah alan tüm terör örgütü mensuplarının yargı karşısına çıkması gerektiğini ifade etti.
Aylar, eline silah almamış, kandırılmış ve dağa kaçırılmış gençlerin rehabilite edilmesinde sakınca görmediklerini kaydederek, "Genel af, terör örgütü elebaşının serbest bırakılması gibi talepler asla kabul edilemez. Şehit ailelerimizin özellikle bu konuda hassasiyetlerinin bulunduğunun bilinmesi gerekmektedir. Çünkü terör örgütü elebaşı tüm terör suçlarından aslında sorumludur. Biz de bu konuda çok hassasız." ifadelerini kullandı.
Sürecin başladığı ilk günlerde tepkilerin yüksek olduğunu anlatan Aylar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla sürece desteğin gün geçtikçe arttığını aktardı.
Kendisinin 1996'da Hakkari Çukurca'da yaralandığını belirten Aylar, bir böbreğini ve bir gözünü kaybettiğini söyledi. Protez gözünü çıkaran Aylar, "Biz bedelini ödediğimiz vatanda yaşıyoruz. Hiç kimse bizim adımıza konuşmasın. Biz ne söylediğimizi ne söyleyebileceğimizi gayet bilmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın devlet büyüklerimize güvenimiz tam. Sürece tam destek veriyoruz. Sürecin yanındayız. Yanında duracağız. Çünkü Terörsüz Türkiye bizim idealimizdir. Çocuklarımıza, gençlerimize mutlu, huzurlu bir Türkiye Cumhuriyeti bırakmak hepimizin boynunun borcudur." dedi.
- "Terörsüz Türkiye, hepimizin ortak arzusu"
Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bilge Gürs, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde babasını ve eşini şehit verdiğini, 2 kız kardeşinin de gazi olduğunu aktardı.
Gürs, bugün burada bu tarihi komisyonda, Terörsüz Türkiye için atılan adımları desteklemek, bu yolda şehit yakınları ve gazilerin sesini duyurmak amacıyla bulunduklarını belirterek, "Terörsüz Türkiye, hepimizin ortak arzusu ve en büyük idealidir. Bu süreç, sadece devletin değil, tüm toplumun ortak çabasıyla başarıya ulaşacaktır. Bu süreçte şehit aileleri ve gazilerimizin desteği, en güçlü teminatımızdır." diye konuştu.
Terörist faaliyetlerin, bu ülkenin düşmanı ülkelerin maşalarının eylemleri olduğunu ifade eden Gürs, "Eğer terör başarılı olacaksa, bu devlet bölünecek, ezanımız susacaksa, şehit kızı, eşi, annesi, babası olmamızın, gazi olmamızın ne anlamı var?" dedi.
- "Şehit ailelerimizi ve gazilerimizi rencide edecek davranışlardan uzak durulmalıdır"
Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abdurrahman Yılmaz da terörün bitirilmesi konusunda ciddi bir iradenin konulmasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
Terör örgütünün fesih kararı alması ve örgüt mensuplarının silah bırakacağının bildirmesinin önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, "PKK terör örgütünün, silah bırakmasıyla ilgili yeni bir dönem başlamıştır. 'Terörsüz Türkiye' hedefi, sağduyulu stratejik ve tavizsiz bir şekilde gerçeğe dönüşmelidir." dedi.
PKK terör örgütüne karşı toplumsal dayanışma, güçlü istihbarat, askeri caydırıcılık ve siyasi kararlılık ilkelerini esas alarak sorunun çözülmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, "Ülkemiz 'Terörsüz Türkiye' ile en temel sorununu çözerse daha güçlü, bölgede daha huzurlu bir ortam oluşmuş olur. Bunun için PKK terör örgütünün tüm unsurlarının silah bırakması önem arz etmektedir." diye konuştu.
Süreçte, bu alanda çalışmış bilim insanları ve bu sürece katkı sunabilecek sivil toplum kuruluşlarından da destek alınması gerektiğini belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Terörsüz Türkiye'nin devlet projesi olarak ele alınması bizi sevindirmiştir. Komisyonun, dış gelişmeleri de dikkate alarak bu işin suiistimal risklerini hesaba katarak bir an önce gerekli yasal düzenlemeleri yapması elzemdir. Bu tarihi sorumluluğu başarıyla tamamladığımızda Türkiye'nin 2. yüzyılı inşallah kardeşlik yüzyılı olur. Ancak yasal düzenlemeler yapılırken şehit ailelerimizi ve gazilerimizi rencide edecek tutum ve davranışlardan uzak durulmalıdır."
- "Onların da en büyük hayali terörsüz Türkiye'de yaşamak"
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk da bölücü terör örgütü PKK mensuplarının 11 Temmuz'da silahlarını yaktığı görüntülerin Türkiye'nin yanı sıra dünyanın her yerinde izlendiğini söyledi.
Türkiye'nin barış adına geri dönülemez bir yola girdiğini belirten Yumuk, "Temsili silah bırakma ya da yakma eylemleri barış inşa süreçlerinin en güçlü adımıdır. Genelde dünyada terör örgütleri 'önce reform, sonra silah bırakma' der. Görüyoruz ki devletimiz bu sürecin başlangıcında silah bırakmayı şart koşarak ilk başarısını elde etti. Biz bu sürecin çok hızlı bir şekilde ilerlemesini temenni ediyoruz." diye konuştu.
Yumuk, "Terörsüz Türkiye" sürecini baltalamak isteyen provokatörlerin olabileceğini ifade ederek, bu konuda aklıselim davrandıklarını ve süreci olgunlukla izlediklerini dile getirdi.
Herkes gibi kendilerinin de ocaklara ateş düşmesini istemediğini aktaran Yumuk, şöyle devam etti:
"Bir Mehmet'imizin, bir Kürt vatandaşımızın, bir Aybüke öğretmenimizin burnu bile kanamasın, ayaklarına taş değmesin istiyoruz. Terörsüz barış ortamı sadece bölgede görev alan memur ve askerlerimiz için değil aynı zamanda burada yaşayan tüm halkımız için de çok önemli. Artık anaların yüreği dağlanmasın, çocuklar babalarının tabutlarına sarılmasın."
Yumuk, süreci çok anlamlı bulduklarını ancak kırmızı çizgilerinin de olduğunu belirterek, "Birincisi şehitlerimizin ruhu incinmesin, gazilerimizin ve yakınlarının gururu kırılmasın istiyoruz. Teröre hizmet etmiş kişilerin, Türk Ceza Kanunu'na göre cezalarını çekerek topluma kazandırma süreci geçirmeleri gerekiyor. Bu konuda somut adımlar görmek hepimizin biraz olsun kalbini ferahlatacaktır." dedi.
Meclis'e gelmeden önce şehit aileleri ve gazilerin görüşlerini aldıklarını anlatan Yumuk, "Onların da en büyük hayalleri ve arzuları terörsüz Türkiye'de yaşamak." ifadesini kullandı.
Yumuk, "İkinci önemli kırmızı çizgimiz PKK terör örgütünün lider kadrosunun toplum hayatına katılmasının engellenmesi, binlerce masum insanı katleden bu kişilerin cezalarını çekmeleridir." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, toplantıda, komisyonun sadece silahsızlanma ve dar düzenlemeler üzerinde yoğunlaşmaması gerektiğini belirtti.
Çatışmaların son bulmasının tek başına barışı sağlamayacağını ifade eden Özer, "Barış, toplum dahil edilerek, genel bir demokratikleşme, hukuk ve adalet düzeniyle sağlanır. Bu sonucu sağlayacak şey, topyekun bir demokratikleşme zeminini bu komisyonda tesis etmektir." dedi.
Özer, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturmasına tepki göstererek, "Seçilmiş iradeyi gözaltına aldıktan sonra demokrasinin, birliğin, kardeşliğin, barışın konuşulmasını ummak akılla alay etmektir. Ülkemizde iç barışı sağlayamadan, düşman hukukunu bitirmeden, siyasi hesaplarla kurulan oyunlardan vazgeçmeden bu komisyonda dillendirilen dışarıya karşı güçlü Türkiye'yi, iç cephe tahkimatını nasıl inşa edeceğiz ve nasıl koruyacağız?" diye konuştu.
Diyarbakır annelerinden Bedriye Uslu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye teşekkür etti. Şehit annelerini kalbiyle selamladığını belirten Uslu, oğlu için geldiğini söyledi. Çocuklarının kayıp olduğunu dile getiren Uslu, "Türkiye bayrağı hepimize yeterli. Geri dönsünler bayrağın altına." dedi.
Süleyman Aydın, oğlunun 10 yıl önce terör örgütü PKK'ya katıldığını belirterek, "10 yıldır oğlumun ölü mü diri mi olduğunu bilmiyorum. Biz evlatlarımızı istiyoruz." ifadesini kullandı.
Aydın, 15 yaşında kandırılarak götürülen oğlu Özkan Aydın'dan 10 yıldır haber alamadığını, evlat nöbetinde olduklarını dile getirerek, "Bizim çocuklarımızın öğrencilik yapması gerekiyordu ama maalesef dağa kaçırıldılar. 6 yıldır nöbet tutuyoruz, kar, kış, pandemi dinlemeden mücadele ettik." diye konuştu.
Oğlunu almak için Lice kırsalına gittiğini ve örgüt tarafından "evladın elimizde ama vermiyoruz" denildiğini söyleyen Aydın, "Böyle bir şey olabilir mi?" dedi.
Terör örgütünün silah bırakmasına dair gelişmelerin kendilerinde umut oluşturduğunu belirten Aydın, şunları ifade etti:
"Biz evlatlarımızı istiyoruz, evlatlarımızı terör örgütü PKK'ya büyütmedik. Evlatlarımızı versinler. Terörsüz Türkiye'yi başlatan başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Devlet Bahçeli'ye ve siz değerli tüm milletvekillerimize çok çok teşekkür ediyoruz. Bizim umudumuz şu an sizsiniz. Yani sizden rica ediyoruz. Diyarbakır annelerini evlatlarına kavuşturun. 300-400'den fazla anne ve babalar olarak biz hepimiz terör mağduruyuz. Biz evlatlarımızı istiyoruz. Bir baba olarak buradan hepinize sesleniyorum. Sizin evlatlarınız bir saat gelmezse ne yaparsınız? Ben bundan eminim ki kıyameti koparırsınız. Ama ben 10 yıldır evladımdan ayrıyım. Hiçbir zaman evladımla görüşemedim. Eylem yaptığımız için, evladımı istediğim için zaman zaman evladımın ölümünü paylaşıyorlar. Silah zoruyla evladımı konuşturuyorlar. Evladım diyor ki 'ben anne babamı istemiyorum'. Hangi evlat anne babasını istemez? Yani zaman zaman terör örgütü PKK evladımın paylaşımını yapıyorlar. 'Özkan Aydın 2017'de ölmüş' diyorlar. O zaman cenazemi verin bana? Ben Kürt değil miyim? Ben de Kürt'üm. 'Kürt için mücadele ediyoruz' diyorsunuz, Kürtlere karşı cephe alıyorsunuz. Bir Kürt baba olarak evladımın cenazesini verin. En azından bir mezarı olsun."
Aydın, "Evladımın kaçırılmasından sonra eşim ilaç tedavisi görüyor, yarım insan oldu. Ne hakları var bize bu zulmü yaşatmaya?" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür eden Aydın, "Allah razı olsun, bu mücadelede 62 evladımız kurtarıldı. Sizden ricamız, bundan sonra yapılacak teslimlerde önceliğin bizim evlatlarımıza verilmesi. Çocuklarımız gelsin, ceza almasınlar, bir komisyon kurulsun. Biz evlatlarımızı istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz." ifadesini kullandı.
- "Silah bırakmak yetmez"
Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer, 2 bin 178 gündür nöbet tuttuklarını, nöbetteki aile sayısının 384 olduğunu belirterek, tek bir kurşun sıkmadan anne yüreğiyle yapılan mücadele ve kolluk kuvvetlerinin çabasıyla 62 ailenin evladına kavuştuğunu söyledi.
Biçer, oğlu Mustafa'nın 16 yaşındayken elinden alındığını, 2 yıl boyunca Diyarbakır'da HDP İl Başkanlığı önünde nöbette olduğunu anlattı. Biçer, oğlu Mustafa'nın güvenlik güçlerine teslim olduğunu ve evine döndüğünü ifade etti.
Evlat nöbetinde olan annelerin yıllardır dinmeyen acısının sona ermesi gerektiğini vurgulayan Biçer, şunları kaydetti:
"Silah bırakmak yetmez. Zorla ya da kandırılarak götürülen masum gençlerin ailelerine dönmesine izin verilmelidir. Bu gençler arasında engelli, hasta, yaralı, zayıf olanlar da var. Biz terör örgütünden sadece silah bırakmasını değil, aynı zamanda insani dönüş yapmasını bekliyoruz. Eğer samimiyet varsa, bu Kürt annelerinin kandırılarak götürülen evlatları geri gönderilmeli. Anneler bekliyor, ocaklar yanıyor, gözler yollarda. Buradan siz kıymetli komisyon üyelerine de özel bir davetim var. Lütfen Diyarbakır'a gelin, çadırımıza oturun, bizimle bir bardak çay için, oradaki annelerin gözlerine bakın, o gözler size her şeyi anlatacak. Raporlardan öğrenemeyeceğiniz şeyleri orada göreceksiniz.
Çözüm süreci, masa başında imzalarla değil, acının yaşandığı yerde halkın yanında güçlenir. Biz o acının tam ortasındayız. Buradan tüm vicdan sahiplerine sesleniyorum, evlatlarımızı geri verin, onları siyasetin, ideoloji ve silahların malzemesi yapmayın. Evlatlarımız, bu ülkenin geleceğidir. Evlatlarımız hayallerine kavuşsun istiyoruz. Değerli komisyon üyelerimizden ricamızdır, öncelik Diyarbakır annelerinin olsun. 7 yıldır orada mücadele eden kahraman annelerimizin evlatları öncelikli olsun istiyoruz."
Kurtulmuş, Komisyonun yarın saat 14.00'te beşinci toplantısını yapacağını belirterek, "Bu toplantının birinci bölümünde Cumartesi Anneleri ile Barış Annelerini, ikinci bölümünde ise İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı ile İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfını dinleyeceğiz." diyerek toplantıyı bitirdi.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI GÖKTAŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU'NDA SUNUM YAPTI
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Terörsüz Türkiye" yolunda tarihi bir eşikte olunduğunu belirterek, "Bugün, bu hedef doğrultusunda çocuklarımız için yepyeni bir sayfa açıyoruz. Çünkü biz, bir daha anneler, babalar evlat acısı yaşamasın istiyoruz. Hiçbir evlat babasız büyümesin, hiçbir eş, acıyla sınanmasın istiyoruz." dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonda Kurtulmuş'un konuşmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, sunum yaptı.
"Terörsüz Türkiye"nin, barış ve güvenin hakim olduğu, güçlü ve müreffeh bir Türkiye'yi inşa etme vizyonu olduğunu belirten Göktaş, bu vizyonun, el birliğiyle dayanışma ve demokrasi temelli çalışmalarının kararlılıkla sürdürülmesiyle mümkün olacağını ifade etti.
Bakanlık olarak şehit yakınları ve gaziler adına komisyonda olduklarını belirten Göktaş, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da ifade ettiği gibi, 'Türkiye'yi buraya şehitlerimiz ve gazilerimiz taşıdı. Her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.' 'Terörsüz Türkiye' çalışmalarımızı şekillendirirken bu anlayışı temel alarak hareket ettiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Burada paylaşacağımız her bilginin, Komisyon çalışmalarına katkı sunacağına, 'Terörsüz Türkiye' politikalarımıza yol haritası teşkil edeceğine inanıyorum." diye konuştu.
Göktaş, Komisyon'da, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının şehit yakınları ve gaziler için yürüttüğü çalışmaları paylaşacağını belirterek, şehit ve gazi yakınlarının öncelikli istihdamını sağlamanın, şehit ve gazi çocuklarının eğitimini desteklemenin kendileri için bir görev değil, onurlu bir vefa borcu olduğunu söyledi.
Bakan Göktaş, son 23 yılda yaptıkları düzenlemelerle şehit yakını, gazi ve gazi yakınları için kamuda istihdam hakkını genişlettiklerini belirtti.
Şehit yakınları ve gaziler için sağlanan imkanlara ve kolaylıklara değinen Göktaş, barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla şehit yakınlarına ve gazilere verilen desteklere ilişkin de bilgi verdi.
Göktaş, şehit ve gazilerin emanetleri evlatlarının, geleceğe güvenle yürümesi için her türlü imkanı seferber ettiklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"KYK burs önceliğiyle yükseköğrenimlerinde maddi güvence sağlayarak eğitim yolculuklarını kesintisiz sürdürmelerine imkan sunduk. Özel öğretim kurumlarından ücretsiz eğitim imkanını 2024 yılında daha da genişlettik ve ek hizmetlere hiçbir ücret ödemeden erişmelerini temin ettik. Yüzde 3 olan kontenjanı, yüzde 10'a kadar artırdık. Yükseköğrenim katkı payı ve öğrenim ücreti muafiyetiyle aile bütçelerine destek olduk. KYK yurt önceliği sağlanması ve ücret alınmaması uygulamasıyla barınma masraflarını tamamen kaldırdık. Ayrıca, 2023 yılında, YÖK ile işbirliğinde şehit eş ve çocukları ile gazi eş ve çocuklarına vakıf üniversitelerinde ek kontenjan imkanı sağladık. 2025 yılında da yüksek lisans için ayrılan yüzde 3 ek kontenjanı yüzde 10'a kadar çıkardık."
Şehit yakınları ve gazilerin, hayatın her alanında maddi yüklerini hafifletmek için pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini ifade eden Göktaş, sağlık hizmetlerinden en hızlı ve en kapsamlı şekilde yararlanabilmeleri için önemli adımlar attıklarını kaydetti.
Göktaş, bakıma ihtiyaç duyan gazilere aylıklarıyla birlikte, 2 net asgari ücret tutarında bakım ücreti ödenmesinin sağladığını, memur ve işçi sendikaları tarafından yardım yapılabilmesi düzenlemesiyle sendikaların şehit yakınlarına ve gazilere doğrudan mali destek sunabilmelerinin önünü açıldığını söyledi.
Detaylarını paylaştığı hakları, şehit yakınları ve gazilere bir vefa borcu olarak gördüklerini ifade eden Bakan Göktaş, "Devletimizin imkanları çerçevesinde, bu çalışmalarımızı sürdürerek şehit yakınları ve gazilerimizin yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bu anlamda şehitlerimizin ve gazilerimizin statülerine ilişkin kapsamlı bir mevzuat altyapısına sahibiz."dedi.
Göktaş, terörden zarar gören siviller ve muharip gazilere ilişkin ayrı ayrı mevzuat düzenlemeleri bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Şehit yakınlarımız ve gazilerimizi doğrudan ilgilendiren bu mevzuatın gözden geçirilmesine ilişkin olarak TBMM çatısı altında çalışmalar yürütüyoruz. Milli Savunma Komisyonu Başkanımız Sayın Hulusi Akar'ın başkanlığında yürütülen bu çalışmaya, ilgili bakanlıklarımız ve kurumlarımızla birlikte katılarak, şehitlik ve gazilikle ilgili hakları güçlendirecek düzenlemeler hazırlıyoruz. Bu kapsamda, şehit yakınları ve gazilerimizden gelen taleplerin titizlikle değerlendirilmesi, mevcut hakların uygulanmasında karşılaşılan sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi, ekonomik ve sosyal hakların iyileştirilmesi genişletilmesi konularını ele alıyoruz. Yürüttüğümüz bu çalışmaların, 'Terörsüz Türkiye' vizyonu ve bu Komisyon'un çalışmalarıyla tam uyum içinde ilerlemesini sağlamayı hedefliyoruz."
- "Cumhurbaşkanımızın teşrif edeceği bir 'Terörsüz Türkiye Büyük Millet Buluşması' gerçekleştireceğiz"
"Terörsüz Türkiye" vizyonunun şehit yakınları ve gaziler ile paylaşılması konusunda önemli çalışmalar başlattıklarını söyleyen Göktaş, "Sürecin en başından beri vurguladığımız gibi, aziz şehitlerimizin aileleri ve kahraman gazilerimiz bu sürecin bizzat mimarlarıdır. İnşası için yola çıktığımız birlik ve güven ortamı, yine onların omuzlarında yükselecektir." dedi.
Göktaş, şehit yakınları ve gazilerin görüşleri, önerileri ve hassasiyetlerinin süreç boyunca yol gösterici olmaya devam edeceğin söyleyerek, şöyle konuştu:
"Şehit yakınları ve gazilerimizin 'Terörsüz Türkiye' idealinin güçlü bir paydaşı olmalarını sağlamak için çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Bu kapsamda, önümüzdeki hafta Ahlat'ta da Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrif edeceği bir 'Terörsüz Türkiye Büyük Millet Buluşması' gerçekleştireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın şehit yakınları ve gaziler ile bir araya geleceği bu buluşmaları önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Öte yandan, psikososyal destek programları, eğitim ve farkındalık kampanyaları, toplum temelli dayanışma etkinlikleri, kültürel ve sanatsal etkinlikler. Bugün, 'Terörsüz Türkiye' yolunda tarihi bir eşikteyiz. Bugün, bu hedef doğrultusunda çocuklarımız için yepyeni bir sayfa açıyoruz. Çünkü biz, bir daha anneler, babalar evlat acısı yaşamasın istiyoruz. Hiçbir evlat babasız büyümesin, hiçbir eş, acıyla sınanmasın istiyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz ki, bir ülkenin en büyük hazinesi, çocuklarının gülüşü ve annelerinin huzurudur. İşte bu nedenle Terörsüz Türkiye, sevgiyle, barışla, kardeşlikle yoğrulmuş bir gelecek projesidir.
Şu hakikati de bir kez daha hatırlatmak isteriz ki şehitlik ve gazilik mertebesi devletin manevi varlığının en yüce nişanelerinden biridir. Milletimizin gönlünde daima müstesna bir yere sahiptir. Şehitlerimizin ruhu ancak milletin huzur içinde yaşadığı bir gelecekle şad olur. Gazilerimizin mücadelesi ancak gelecek nesillerin güven içinde büyüdüğü bir Türkiye'yle taçlanır. Komisyon'umuzun çalışmaları, işte bu yüksek sorumluluğun somut adımlarıdır. Burada alınan her karar, yapılan her değerlendirme milletimizin birlik ve beraberliğini güçlendiren, kardeşlik bağlarımızı pekiştiren bir anlam taşımaktadır. Yürüttüğümüz çalışmalar, sadece bugünün değil, yarınların da güvenli, huzurlu ve adil bir Türkiye'sini inşa etmenin temel taşlarıdır. Komisyon çalışmalarının, Türkiye Yüzyılı hedeflerimizin milletimizin iradesiyle hayata geçmesine büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum."
Bakan Göktaş'ın sunumun ardından Komisyon'da, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı Başkanı Bilge Gürs, Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abdurrahman Yılmaz ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk söz alacak.
2025-08-19 - 16:39
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ BAŞKANLIĞINDA TOPLANDI
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye Büyük Millet Meclisi hiçbir pazarlığın içerisinde olmadan, hiçbir pazarlığın konusu olmadan bu sürecin bir an evvel bitirilmesi ve bu ülkede ezeli ve ebedi kardeşliğimizin yeniden tesis edilmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir." dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleşen toplantıda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı Başkanı Bilge Gürs ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk da hazır bulundu.
Kurtulmuş, önceki toplantılarda, komisyonun çalışma usul ve esasları, bundan sonraki süreçte ele alınacak konular ile kimlerin davet edileceğinin belirlendiğini belirtti.
Dördüncüsü gerçekleşen toplantıda, şehit yakınları ile gazilerin dinleneceğini söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Türkiye, örgütün kendisini feshetme kararından sonra tarihi bir döneme girdi ve komisyonumuzun kurulmasıyla birlikte de çalışmalar Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yoğunlaştırıldı. Eğer bugün bu noktaya geldiysek, eğer bugün Türkiye'de artık terörün hiç olmadığını konuşabiliyor haldeysek hiç şüphesiz bunu öncelikli olarak şehitlerimize borçluyuz. Her birisi büyük fedakarlıklarla, canını bu vatan için, bu bayrak için, bu ülke için feda eden kahraman şehitlerimizi her şeyden evvel rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyoruz. Allah onlardan razı olsun. Eğer onların o kararlı duruşları ve bu mücadeleleri olmasaydı çok açık söylemek gerekir ki, bugün bu toplantı olmayacak, bu komisyon olmayacaktı. Belki vatanda, bu kadar özgür bir şekilde ülkemizin geleceğine ilişkin konuları ele almak ve konuşmak mümkün olmayacaktı. Bu açıdan şehitlerimizin her birisinde minnet borçluyuz."
Şehitlere olduğu kadar şehit ailelerine de minnet borçları olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Çok sayıda şehit cenazesine katılmış, şehit ailesiyle temas etmiş birisi olarak şunu iftiharla söyleyebilirim ki, ne zaman, hangi şehit yakınımıza tabutunun başında, 'başın sağ olsun' dediysek hepsinden sanki ortak bir motto gibi 'vatan sağ olsun' cevabını aldık. Ailelerinin bu dirayeti olmasaydı, şehitlerimizin bu mübarek kanları vatanın bölünmezliği, ülkenin bütünlüğü için dökülmemiş olsaydı bugün burada olmayacaktık. Ayrıca o 'vatan sağ olsun' sözü aynı zamanda nesilden nesile bir motto olarak aktarılan bir söz oldu, bir dua oldu. Vatanımız bölünmedi, bölünmeyecektir ve kıyamete kadar bir, beraber bir şekilde, kardeşçe bu ülkede hep beraber yaşayacağız. Ruhları şad olsun, makamları ali olsun, mekanları cennet olsun." ifadelerini kullandı.
- "Herhangi Bir Şekilde Bir Pazarlık, Bir Al-Ver Olmamıştır Ve Olmayacaktır”
Gazilerin de her türlü takdirin, şükranın üzerinde büyük bir övgüye layık olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Allah onlardan da razı olsun. Sağlıklı uzun ömürler dilerim. Bu milletin en önemli unsurlarından birisi de 'ölürsem şehit, kalırsam gaziyim' diyerek mücadele alanlarına giden ve gazi olan kardeşlerimizdir. Onlar da milletimize emanettir. Ayrıca şunu çok da söylemek isterim ki, bu süreç bugüne kadar dördüncü toplantısını yapıyor. Geldiğimiz bu sürecin hiçbir noktasında, en başından itibaren herhangi bir şekilde bir pazarlık, bir al-ver olmamıştır ve olmayacaktır. Bunu şehit ailelerimizin ve gazilerimizin huzurunda, onların şahsında bütün Türkiye'nin, 86 milyonun huzurunda bir kere daha söylüyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi hiçbir pazarlığın içerisinde olmadan, hiçbir pazarlığın konusu olmadan bu sürecin bir an evvel bitirilmesi ve bu ülkede ezeli ve ebedi kardeşliğimizin yeniden tesis edilmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. O anlamda zor bir sürecin içerisinde olduğumuzu biliyorum. En önemli vazifelerimizden birisinin de toplumsal rızayı artırmak, toplumsal duyarlılığı geliştirmek ve özellikle bu kardeşlik sürecine toplumumuzun farklı kesimlerinin desteğinin arttırılmasını temin etmektir. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütün siyasi partilerin, bir parti hariç, bütün siyasi partilerin katılımıyla bu geniş kapsamlı komisyon oluşturulmuş ve şimdiye kadar da bütün kararlarını ittifakla alarak yoluna devam etmektedir. Zor bir sürecin içerisindeyiz. Gayretli bir çalışma döneminin içinde olmak zorundayız. Burada bütün meselelerimizi konuşacağız."
Kurtulmuş, sürece katkı sunabilecek kurumsal yapıların tamamını komisyonda mümkün olduğunca dinlemeye gayret edeceklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı "Sonunda da sürecin nasıl sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılabileceğini hep birlikte Türkiye kamuoyuna göstereceğiz. Ümit ediyorum ki, bu tarihi misyonumuzu en başarılı şekilde yerine getireceğiz. Bu süreçte en çok dikkat etmeniz gereken hususlardan birisi. Türkiye'de kıyamete kadar barış ve kardeşlik olsun isteyenler olduğu gibi olmasın diye gayret edenlerin de varlığı aşikardır. İçerde ve dışarıda bu sürecin başarısız olması için gayret sarf edenler, bu süreci zehirlemeye kalkanların olacağı biliniyor. Dolayısıyla burada özellikle bizlerin saflarımızı sıklaştırarak bu konuda hiçbir eksik ve gedik olmaksızın yolumuza başarıyla devam etmemiz gerekiyor."
2025-08-15 - 16:09
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU, 19-20 AĞUSTOS TARİHLERİNDE TOPLANACAK
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 19-20 Ağustos 2025 tarihlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplanacak.
19 Ağustos 2025 Salı günü saat 14.00'te gerçekleştirilecek toplantının birinci oturumunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, komisyonda bir sunum yapacak.
Komisyon toplantısının birinci oturumunda ayrıca; Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı, Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı temsilcileri, ikinci oturumunda ise Diyarbakır Anneleri dinlenecek.
20 Ağustos 2025 Çarşamba günü, saat 14.00’te gerçekleştirilecek Komisyon toplantısının birinci oturumunda Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri, ikinci oturumda ise İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH), İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ile Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı temsilcileri dinlenecek.
2025-08-12 - 22:51
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI’NIN KAPANIŞINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecinde toplumsal güvenin temin edilmesine ilişkin, “Bu konuyla ilgili her bir partimizin, her bir milletvekili arkadaşımızın temsil ettiği toplumsal çevrede bu duyarlılığın artırılması için özel bir gayretle çalışmamız gerektiği ortadadır. Mesele, yöntem meselesi değil, gönül meselesidir.” dedi.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirilen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üçüncü toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada, 38 milletvekilinin söz aldığını, fevkalade faydalı ve verimli bir toplantı yaptıklarını söyledi.
Komisyonun başlangıcından bu yana yapılan toplantıların, konunun çözülebileceğine dair ümitlerini daha fazla arttığını belirten Kurtulmuş, “Burada negatif taraftan işe bakarak ‘Bu iş olmaz, bu iş olmamalıdır.’ manasında söz söyleyen, söylemese bile bunu tavırlarına yansıtan hiçbir arkadaşımız olmadı. Fikirler farklı olabilir, yaklaşımlar farklı olabilir ama bu meselenin çözüleceğine dair ümitvar olmamız gerektiğini ortaya koyan bir yaklaşımdır. Bundan dolayı arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Burada konuşulan bütün fikirlerin hepsini not aldık, hepsi zaten zabıtlar içerisinde.” ifadesini kullandı.
Fikirlerin üzerinde durmaktan ziyade yapılan çalışmalar konusunda üç ana noktanın altını çizmek istediğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bunlardan bir tanesi toplumsal duyarlılığın ve toplumsal rızanın oluşturulması, bunun yapılabilmesi için de toplumsal güvenin temin edilmesidir. Ne yapacak olursak olalım, hangi yöntemi kullanarak yapacak olursak olalım, bir kere bu konuyla ilgili her bir partimizin, her bir milletvekili arkadaşımızın temsil ettiği toplumsal çevrede bu duyarlılığın artırılması için özel bir gayretle çalışmamız gerektiği ortadadır. Mesele, yöntem meselesi değil, gönül meselesidir. Evet, en doğru yöntemi bulacağız, bu bizim siyasi vazifemizdir ama nihayetinde bunun insanların gönlüne aksettirilmesi, insanların ruhuna aksettirilmesi ve ‘Tamam, bu meseleyi artık çözüyoruz.’ noktasına, sadece bölgedeki yurttaşlarımız için, sadece Kürt kardeşlerimiz için söylemiyorum, Türkiye'nin her yerindeki yurttaşlarımız için bu konunun, toplumsal rızanın sağlanabilmesi de bu Komisyonun en önemli odak noktalarından biri olmak mecburiyetindedir.
İkinci üzerinde durmak istediğim konu, hız meselesidir. Yani herkesi dinleyeceğiz, biz de çok çok konuşacağız, eyvallah ama bir arkadaşımız söyledi, konuşma faslı nihayetinde bir yerde bitecek, dinleme faslı da bir yerde bitecek, ondan sonra da çok süratle iş yapma ve işlerimizi sonuçlandırmak durumundayız. Teyiden söylüyorum, çok fazla arkadaşımız dikkat çekti, bu meselenin olmasını isteyenler olduğu gibi olmamasını isteyenlerin de olduğunu biliyoruz. Bunlar Türkiye'nin içinde de var, Türkiye'nin dışında da var. Dolayısıyla akıl akıldan üstündür, hesap hesaptan üstündür. Elin oğlu hesap yapıyor, elin oğlu oyun kuruyorsa Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak biz de onlardan daha üstün bir akılla ortaya bir oyun koyabiliriz, kurabiliriz. Dolayısıyla burada süreci hızlı bir şekilde ama hiçbir şekilde böyle ayağımıza dolaştırmadan akılla, mantıkla ama mutlaka hızlı bir süreçte tamamlamamız gerektiği aşikardır. Ne kadar uzarsa bu iş savsaklamaya o kadar çok açık hale gelir, sabote edilmesi, birtakım fitne unsurlarının işin içerisine girmesi o kadar mümkün hale gelir.”
Komisyonun odak noktasının üçüncü ana unsur olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ümit ediyorum ve öyle olmasını arzu ediyorum ki bu Komisyon çalışmalarını tamamlayıp gerekli yasal düzenlemeleri parlamentoya tavsiye ettikten sonra bir raporla da burada ele aldığımız konuların önemini dikkate alarak, bunları da hem parlamentoya hem de kamuoyunun dikkatine sunabilelim. Ancak Komisyonun temel odağının örgütün silah bırakma iradesini ortaya koyduktan ve silahları sembolik de olsa teslim etmeye başladıktan sonra ortaya çıkan süreçtir. Bu anlamda da özgün bir yapı olarak Komisyonumuzun kurulmuş olması gerçekten önemlidir, sizlerin katkıları takdire şayandır.
Biz bir anayasa komisyonu değiliz, bir hukuk komisyonu değiliz, Meclisin klasik komisyonlarından, kalıcı komisyonlarından biri değiliz ya da bir araştırma komisyonu değiliz. Özel olarak kurulmuş bir Komisyonuz ve özellikle bu süreçte, silahların teslimiyle, bırakılmasıyla birlikte başlayan süreçte gerekli olan yasal düzenlemelerin teklif edilmesi, sürecin takip edilerek bunların bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması ve bu süreç içerisinde demokratikleşme, barış, adalet, bütün bu konularla ilgili tartışmaların da açık bir şekilde kamuoyunun önünde yapılmasından sorumlu olan bir Komisyonuz. Hiç şüphesiz farklı siyasi kanaatlerin, farklı siyasi önceliklerin bir araya gelmesi ve böylesine zor, yakıcı bir soruna çözüm bulabilmesi önce güven sorununu aşmasıyla mümkün olur. Ben güven sorununun tamamen ortadan kalkmasa bile büyük oranda aşıldığını görüyorum.”
Milletvekillerinin, önceki toplantılara göre artık daha rahat konuşabildiğini ve bundan dolayı da ümitvar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Bütün bu meselelerin çözümü; bir zihniyet değişimi, bir demokratikleşme süreci, insanların birbirlerine yaklaşımındaki elde edeceğimiz yeni yaklaşımlarla çok daha kolay, çok daha hızlı bir şekilde olacaktır.” dedi.
Bu tür çok önemli, hassas konulardaki en büyük zarar verici unsurlardan birinin siyasetin magazinleştirilmesi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, ortaya konulmuş bir devlet aklının bulunduğunu, esas meselenin bunu bir millet aklına dönüştürmek olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, “Devletin ortaya koyduğu bu aklı millet aklına dönüştürecek olan en önemli unsurlardan biri, burada bulunan sizlersiniz, 51 üyeli bu Komisyondur. Sizlerin vasıtasıyla da siyasi partilerimiz ve farklı sivil toplum kuruluşlarımız da hiç şüphesiz bu sürece katkı sunacaklardır.” diye konuştu.
Şehit yakınları ve gaziler ile ailelerini dinleyeceklerini belirten Kurtulmuş, ayrıca şehit yakınları ve gazilerle ilgili süreçlerden sorumlu olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın davet edileceğini kaydetti.
2025-08-12 - 15:24
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI’NDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Komisyonumuz, çalışmalarına samimiyetle sahip çıkmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına faaliyet gösteren, yani millet iradesi adına faaliyet gösteren bu Komisyon, kendi gündemine hakimdir ve aldığı kararlarla birlikte yoluna devam etmektedir. Bu çerçevede ilk iki toplantıda kararların oy birliğiyle alınmış olması da kayda değerdir.” dedi.
-“Komisyonumuz, çalışmalarına samimiyetle sahip çıkmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına faaliyet gösteren, yani millet iradesi adına faaliyet gösteren bu Komisyon, kendi gündemine hakimdir ve aldığı kararlarla birlikte yoluna devam etmektedir. Bu çerçevede ilk iki toplantıda kararların oy birliğiyle alınmış olması da kayda değerdir”
-“İYİ Parti ile bir kez daha şifahi olarak yapılan görüşmede Komisyona üye vermeyecekleri kesin bir şekilde anlaşılmıştır. Bunun üzerine siyasi parti gruplarıyla yapılan istişareler neticesinde boş bulunan üç üyeliğin siyasi parti gruplarının mevcut üye oranlarına göre dağıtılmasına karar verilmiştir”
-“Komisyonumuza üye olarak bildirilen Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, İstanbul Milletvekili Celal Fırat’a Komisyonumuza hoş geldiniz diyoruz, çalışmalarında başarılar diliyoruz”
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu’nda gerçekleşen üçüncü toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, ilk iki toplantıda, Komisyonun kuruluş ruhuna uygun bir şekilde, çalışmaları gayet disiplinli ve muntazam bir şekilde yürütüldüğünü dile getirerek, “Burada herkes fikirlerini açık bir şekilde dile getirdi. Herkes katkılarını, son derece farklı açılardan baksalar bile, ortaya koyabilmeyi başardı. Dolayısıyla Komisyonumuzun ruhuna uygun bir şekilde buradaki görüşmeler de açık bir şekilde gerçekleşti.” ifadesini kullandı.
Önceki toplantıda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı (MİT) İbrahim Kalın’ın bilgilendirmesinin doğal olarak kapalı bir şekilde gerçekleştiğini belirten Kurtulmuş, toplantıdan birçok üyenin de toplantının niçin kapalı gerçekleştirildiğini daha iyi anladıklarını ifade ettiklerini aktardı.
Kurtulmuş, fevkalade uyumlu, maksada matuf bir şekilde, sonuç almak için iyi niyetli çabalarını ortaya koyan bütün komisyon üyelerine teşekkür etti.
Komisyonun en temel meselesinin, terör örgütünün silahları bırakmasıyla birlikte ortaya çıkan süreçte gerçekleşecek olan adımların millet adına takip edilmesi, gerekli olan birtakım düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ve bu çerçevede Türkiye'nin bu tarihi dönemecinde demokratikleşmeyle ilgili adımların konuşulması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çerçevede Komisyonumuz, çalışmalarına samimiyetle sahip çıkmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına faaliyet gösteren, yani millet iradesi adına faaliyet gösteren bu Komisyon, kendi gündemine hakimdir ve aldığı kararlarla birlikte yoluna devam etmektedir. Bu çerçevede ilk iki toplantıda kararların oy birliğiyle alınmış olması da kayda değerdir. Böylesine önemli, böylesine tarihi bir dönemeçte atılan bu adımların bundan sonra da yine ortaklaşa, mümkün olabilen en büyük ittifakla ortaya çıkması en büyük arzumuzdur.”
- Denizli Milletvekili Özkan, Ankara Milletvekili Akdoğan, İstanbul Milletvekili Fırat komisyonun yeni üyeleri oldu
Kurtulmuş, terörün Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkartılması, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, milli birlik ve kardeşliğin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapmak amacıyla TBMM bünyesinde mümkün olan en geniş temsil oranı sağlanarak, aynı zamanda da siyasi parti gruplarının TBMM’deki üye sayılarını da göz önünde bulundurularak, adil temsil ilkesi gereği 51 üyeden oluşan bir komisyon kurulmasına karar verildiğini anlattı.
Meclis Başkanlığınca bu karar ortaya konulduktan sonra öncelikle grubu bulunmayan siyasi partilere birer üye verildiğini, kalan 45 üyeliğin bir siyasi parti grubunun en az üç üyeyle temsil edilmesi prensibi ortaya konularak siyasi parti gruplarına parlamentoda temsil ettikleri güçleri oranında paylaştırıldığını ifade etti.
Kurtulmuş, AK Parti Grubuna 21, CHP Grubuna 10, DEM Parti ve MHP Gruplarına dörder, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi Gruplarına da üçer üyelik düştüğünü anımsatarak, şunları kaydetti:
“Bu doğrultuda 25 Temmuz 2025 tarihinde altı siyasi parti grubuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilen ancak grubu bulunmayan altı siyasi partiye üye bildirmeleri için yazı yazıldı. Yazımızın sonucunda beş siyasi parti grubu ile grubu bulunmayan altı siyasi parti, üyelerini Başkanlığımıza bildirdi. İYİ Parti ise Komisyona üye vermeyeceğine dair yazısını 1 Ağustos 2025 tarihinde Başkanlığımıza göndermiştir.
Son olarak İYİ Parti ile bir kez daha şifahi olarak yapılan görüşmede Komisyona üye vermeyecekleri kesin bir şekilde anlaşılmıştır. Bunun üzerine siyasi parti gruplarıyla yapılan istişareler neticesinde boş bulunan üç üyeliğin siyasi parti gruplarının mevcut üye oranlarına göre dağıtılmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda siyasi parti gruplarının Komisyona verecekleri üyeliklerin sayısı, mevcut üye oranlarına göre yeniden hesaplanmış olup, buna göre Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Gruplarına birer ilave üyelik düşmüştür.
Bu üyeliklerin tamamlanması hususunda mezkur siyasi parti gruplarıyla yapılan yazışmalar sonucunda Komisyonumuza üye olarak bildirilen Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, İstanbul Milletvekili Celal Fırat’a Komisyonumuza hoş geldiniz diyoruz, çalışmalarında başarılar diliyoruz.”
Kurtulmuş’un konuşmasının ardından toplantının gündemine geçildi.
2025-08-12 - 22:10
TBMM’DE MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 12 Ağustos 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında TBMM Tören Salonu’nda toplandı.
Komisyon çalışmalarına katılmama yönündeki kararını TBMM Başkanlığı’na bildiren İYİ Parti’ye ait üç üyelik, AK Parti, CHP ve DEM Parti’ye verilmiş, bu kapsamda isimleri bildirilen AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat Komisyonda yeni üye olarak yer aldı. Böylelikle Komisyon, siyasi parti gruplarının TBMM’deki milletvekili sayıları göz önüne alınarak, mümkün olan en geniş katılım ve adil temsil ilkesi gereği belirlenen 51 üyesiyle toplandı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, Komisyon üyesi 38 milletvekili söz alarak, terörün Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkartılması amacıyla toplumsal duyarlılığın artırılması, millî birlik, kardeşlik, özgürlük, demokrasi ve adalet başta olmak üzere çeşitli konularda görüş ve teklifleri dile getirdi.
Bundan sonraki çalışmalarda; konunun toplumsal, yasal ve ekonomik yönleriyle ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulunmak üzere kanaat önderleri, çeşitli meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler Komisyona davet edilecek.
Komisyonun gelecek toplantısına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile şehit yakınları ve gaziler davet edildi.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, dördüncü toplantısını 19 Ağustos 2025 Salı günü, saat 14.00'te TBMM Tören Salonu’nda gerçekleştirecek.
2025-08-11
TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONUNA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanlığından Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuyla ilgili AK Parti, CHP ve DEM Parti’nin Meclis Gruplarına yazı göndererek birer isim bildirmeleri istendi.
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için AK Parti, CHP ve DEM Parti’nin Meclis Grup Başkanlıklarına yazı göndererek birer isim bildirilmesini istemiştir.
İYİ Parti Grubu'nun TBMM Başkanlığına Komisyon çalışmalarına katılmama yönündeki kararını bildirdiğinden, bu gruba düşen üç üyelik boş bulunmaktadır. Bu doğrultuda siyasi parti gruplarının Komisyona verecekleri üyeliklerin sayısı yeniden hesaplanmış olup AK Parti, CHP ve DEM Parti'ye düşen ilave bir üyelik için görevlendirecekleri milletvekilinin ismini 11 Ağustos 2025 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar TBMM Başkanlığına bildirmeleri istenmiştir.”denildi.
2025-08-08
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISI’NDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, “Altını çizerek ifade etmek isterim ki bu tarihi fırsatın değerlendirilebilmesi için adımlarımızı çok dikkatli atmak mecburiyetindeyiz, görüşlerimizi çok açık ifade etmek durumundayız.” dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu’ndaki toplantıda, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı (MİT) İbrahim Kalın, kurumları adına yürüttükleri çalışmalar ve güncel gelişmeler hakkında komisyonu bilgilendirmek üzere hazır bulundu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının açılışında, güvenlik ve istihbarat açısından önemli konuları gündeme taşıyacak olan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'e ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın'a toplantıya katılımlarından dolayı teşekkür etti.
Toplantının niteliği gereği kapalı bir oturumun yapılmasının elzem olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bununla ilgili üyelerin oylarına müracaat edeceğini söyledi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun tarihi bir adım olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Büyük bir fırsatın değerlendirilebilmesi ve Türkiye'de artık terör örgütünün kendisini feshetmesiyle birlikte bir daha silahların, bir daha kavganın, bir daha çatışmanın konuşulmadığı; barışın, kardeşliğin, esenliğin konuşulduğu bir ortamın tesis edilebilmesi için komisyonumuza tarihi görevler düşüyor. Komisyonun ilk toplantısında gösterilen tavır dolayısıyla ben bir kere daha teşekkür ediyorum.
Her arkadaşımız burada fikirlerini fevkalade açık bir şekilde, son derece nezih bir üslupla dile getirdi. İlk kararlarımızı da bütün partilerin ve komisyona katılan bütün milletvekillerin ortak oylarıyla birlikte ittifakla almamız komisyonun başarısı bakımından önemlidir. Tabiri caizse ilk düğme doğru iliklenmiştir. Bundan sonra hem müzakere bakımından hem burada alınacak kararların uygulanması bakımından ortaya konulan bu ittifak ruhunun önemli olduğu kanaatindeyim."
- "Türkiye'de hemen hemen herkesin gözü, kulağı bu komisyonun üzerinde"
Toplantının oluşması öncesinde, bu sürece destek veren bütün siyasi parti liderlerine, büyük emeklerle bu işe katkı sunan herkese bir kere daha teşekkür eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Altını çizerek ifade etmek isterim ki bu tarihi fırsatın değerlendirilebilmesi için adımlarımızı çok dikkatli atmak mecburiyetindeyiz, görüşlerimizi çok açık ifade etmek durumundayız. Nihayetinde milleti temsil eden, şu salonda bulunanlar Türkiye'nin yüzde 98'ini oy olarak temsil eden bir gruptur. Dolayısıyla milletin kanaatlerini, beklentilerini karşılayabilecek bir hassasiyetle, rikkatle ve dikkatle süreci yürütmek mecburiyetindeyiz. Yeri gelecek, çok açık ve çok sert tartışmaların yaşandığı oturumlar olacak. Ama bunların hepsi, Türkiye'nin milli birliğinin, dayanışmasının artırılması için hepimizin ortak niyetlerinin bir sonucu olacaktır. Ben bu vesileyle bu toplantının bu noktaya gelmesinde emeği geçen herkese bir kez daha çok büyük şükranlarımı, teşekkürlerimi ifade ediyorum. Her birimiz farkındayız ki inanın Türkiye'de hemen hemen herkesin gözü, kulağı bu komisyonun üzerindedir. Burada ortaya çıkacak bir ortaklaşma, bir anlayış Türkiye'nin büyük kitlelerini memnun edecektir.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, İmralı'dan yapılan açıklama sonrasında örgütün silah bırakmayı, kendini feshetmeyi kabul ettiğini ortaya koymasının, bunu deklare etmesinin ve bu süreçle birlikte ortaya çıkacak olan birtakım yasal düzenlemelerin nasıl yapılacağına ilişkin Meclisin de sürece vaziyet etmesinin, hazırlık yapmasının ve bunları Genel Kurula kararlarını almak üzere göndermesinin komisyonun vücuda gelmesinin ana sebebi olduğunu kaydetti.
Komisyon üyeleri dışında ilk dinleneceklerin; bu süreci başından beri çok dikkatle yürüten, devlet adına bu adımları takip eden, Türkiye'nin terörle mücadelesini ve bundan sonra terörsüz döneme ilişkin güvenlik bakımından neler yapılabileceğini ciddi bir şekilde planlayanların olduğunu dile getiren Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’a bir kere daha teşekkür etti.
Kurtulmuş, daha sonra toplantının, tam kapalılık ilkesi çerçevesinde gerçekleştirilmesi için milletvekillerinin oylarına sundu.
Yapılan oylamanın ardından Kurtulmuş, “İttifakla toplantının tam kapalılık ilkesiyle gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.” dedi.
Kurtulmuş, “Tam kapalılıktan kasıt şudur. Buradaki konuşmalar tam tutanak altına alınacak ama asla yayınlanmayacaktır. Yani komisyon üyeleri dahil hiç kimseye belli bir süre, 10 yıl süreyle bu tutanaklar verilmeyecektir. Bu toplantıda konuşulan hiçbir konu, hiçbir şekilde dışarıda mevzubahis edilmeyecektir. Bu, işin selameti ve işin hassasiyeti bakımından önemlidir." diye konuştu.
Kurtulmuş, daha sonra toplantıya ara verdi. Aranın ardından toplantı, kapalı oturum şeklinde devam etti.
TBMM’DE MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında toplandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tören Salonu’nda gerçekleştirilen toplantı, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla başladı. Komisyonun ikinci toplantısının tam kapalılık ilkesi çerçevesinde yapılması için oylama gerçekleştirildi. Oylama sonucunda toplantının kapalı yapılmasına oy birliğiyle karar verildi.
Kurtulmuş, kapalı toplantının usul ve esaslarını Komisyona aktararak, toplantı tutanaklarının gizliliği konusunda Anayasa ve TBMM İçtüzüğü’nün ilgili hükümlerini hatırlattı. Ardından kapalı toplantı düzenine geçildi.
Toplantıya davet üzerine katılan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, güvenlik, savunma ve istihbarat konularında Komisyona detaylı sunum yaptı ve üyelerden gelen soruları yanıtladı.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, üyelerinin komisyon çalışmalarına ilişkin önerilerini almak üzere üçüncü toplantısını 12 Ağustos Salı günü saat 14.00’te TBMM Tören Salonu’nda yapacak.
İLK TOPLANTI
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ'TAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONUNA İLİŞKİN AÇIKLAMA
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bugün toplanan komisyon, halkın sesi olmanın yanı sıra toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı ve Meclis'in çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun ilk toplantısının ardından yaptığı açıklamada, komisyonun ilk toplantısını güçlü bir katılımla başlatmaktan büyük memnuniyet duyduğunu kaydetti.
Sürecin dikkatli şekilde bu noktaya gelmesinde emekleri olan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan'a ve Tülay Hatimoğulları'na, Yeni Yol Partisinin Grup Yönetimine ve Meclis'teki siyasi partilerin temsilcilerine teşekkür eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir, bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Tarihi bir dönüm noktasındayız. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözeceğiz."
Kurtulmuş, bugünkü toplantının yalnızca komisyonun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda milletin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bugün toplanan komisyon, halkın sesi olmanın yanı sıra toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı ve Meclis'in çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Canları pahasına bu vatanı savunan tüm kahramanlar, bugün burada başlattığımız sürecin manevi mimarlarıdır. Bu istikamette atacağımız her adımda, onların emanetine sadakatle bağlı kalacağımızı ilan ediyoruz. Türk-Kürt kardeşliği, coğrafyamızın asli kodudur. Çanakkale'de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık, yalnız savaş meydanlarında değil, alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir. Bugün de bizler, halkın tam içinden çıkan akla yaslanarak, milli irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz."
Komisyonun çalışmalarının halkın gözü önünde ve millet iradesinin güvencesiyle ilerleyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu süreç, Türk'ün de Kürt'ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz, müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. İnanıyorum ki komisyonumuz, milli birlik ve kardeşlik içinde yürütülen bu tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecektir. Niyetimiz halis, sözümüz kuvvetli, ufkumuz açık, vaktimiz bereketli, kardeşliğimiz daim olsun. İnancımız tamdır, Allah yar ve yardımcımız olsun.
MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’NUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ
TBMM’de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan komisyonun adı, "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" olarak belirlendi, komisyonun usul ve esasları oy birliğiyle kabul edildi.
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, ilk toplantısını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında gerçekleştirdi.
Toplantıya ilişkin yapılan açıklamada, komisyonun adının "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" olarak belirlendiği, komisyonun çalışma usul ve esaslarının oy birliğiyle kabul edildiği bildirildi.
Açıklamada, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, milli dayanışma ve kardeşliğin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında yapılacak çalışmaların değerlendirilmesi amacıyla Gazi Meclis'in çatısı altında oluşturulan komisyonun, 5 Ağustos'ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplandığı ve ilk toplantısını gerçekleştirdiği hatırlatıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Komisyon, ülkemizin tarihi bir fırsat yakaladığı bu dönemde, yarınlarımızı şekillendirecek önemli bir sürecin takipçisi olacak, barışı kalıcılaştıracaktır. Ayrıca, ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemeleri tespit edip kanun teklifi taslaklarına yönelik çalışmalar yapacak, kamuoyunun mevcut sürece dair bilgilendirilmesini sağlayacaktır. Toplantıda, siyasi parti grupları ile grubu bulunmayan siyasi partilerin temsilcileri sürece ve komisyonun önemine ilişkin görüşlerini paylaşmıştır. Bu ilk toplantıda komisyonun çalışma usul ve esasları oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Komisyonun adı, 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' olarak belirlenmiştir. Komisyon bir sonraki toplantısını, 8 Ağustos 2025 Cuma günü saat 14.00'te TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirecektir. Söz konusu toplantıya, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, kurumları adına yürüttükleri çalışmalar ve güncel gelişmeler hakkında komisyonu bilgilendirmek üzere davet edilmişlerdir. Komisyon çalışmalarına ilişkin bilgilendirmeler, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yapılacaktır."
-MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU'NUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BELİRLENDİ
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışma usul ve esasları belirlendi.
Komisyonun 8 saat 10 dakika süren ilk toplantısında belirlenen çalışma usul ve esaslarına göre, komisyonun adı "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" oldu.
Komisyonun amacı, terörün Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkartılması, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, milli birlik ve kardeşliğin pekiştirilmesi, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapmak olarak tanımlandı.
Komisyonun görevi ise belirtilen amaç doğrultusunda ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemeleri tespit edip, kanun teklifi taslaklarına yönelik çalışmalar yapmak ve kamuoyunun Komisyon çalışmalarına dair bilgilendirilmesini sağlamak olarak sıralandı.
Komisyonun başkanı TBMM Başkanı olurken, TBMM Başkanı'nın yokluğunda TBMM Başkanı'nın görevlendirdiği komisyon üyeleri, toplantıya sırayla başkanlık edecek. Başkanın yerine toplantıyı yöneten üye, oy kullanabilecek.
Komisyon üyelerinin görevleri komisyonun çalışma süresince devam edecek. Bir siyasi parti, kendisine düşen kontenjandan bir komisyon üyesini TBMM Başkanlığına yazdığı bir yazıyla değiştirebilecek. Bir siyasi partiye düşen üyeliğin boşalması durumunda, ilgili siyasi parti boşalan kontenjan için yeni üyeyi TBMM Başkanlığına en kısa sürede bildirecek.
Komisyon, TBMM Başkanı tarafından toplantıya çağrılacak, bu çağrıda, toplantının yeri, zamanı ve gündemi siyasi partilerden gelen öneriler de dikkate alınarak belirlenecek ve üyelere bildirilecek. Toplantıların kapalı yapılmasına komisyonca karar verilebilecek. Komisyonun sekretaryası, TBMM Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı tarafından yerine getirilecek.
-Toplantı ve karar yeter sayısı
Komisyonun toplantı yeter sayısı, üye tam sayısının salt çoğunluğu olacak. Kanun teklifi hazırlanmasına ilişkin kararlar, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğuyla alınacak. Diğer hususlarda karar yeter sayısı, toplantıya katılanların salt çoğunluğu olacak.
Komisyon toplantılarında tam tutanak tutulacak. Toplantı tutanaklarının kamuoyuna açılmasına Komisyon karar verecek. Kapalı yapılması kararlaştırılan toplantıların tutanakları gizli olacak.
Komisyon çalışmaları kapsamında yeterli sayıda yasama uzmanı görevlendirilecek. Gerekli görülmesi durumunda, bu amaçla diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile sivil toplum kuruluşlarından da uzmanlar görevlendirilebilecek.
Komisyon toplantılarına, komisyon üyeleri, siyasi partilerin önerileri de dikkate alınarak belirlenen gündem doğrultusunda davet edilen kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler ve ilgili diğer kişiler katılabilecek.
Kapalı yapılmasına karar verilenlerin dışındaki toplantılar yazılı basına açık olacak. Ancak, toplantıların belirli bir kısmının veya tamamının basına kapatılmasına Komisyon karar verecek.
- Komisyonun çalışma süresi
Komisyon, 31 Aralık 2025 tarihine kadar çalışmalarına devam edecek. Bu sürenin bitiminde komisyon, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğuyla çalışma süresini her defasında 2 aya kadar uzatabilecek.
Başkan veya üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğuyla komisyon çalışmalarını sona erdirme kararı alınabilecek.
Komisyon, bu usul ve esaslarda yer almayan haller için karar yeter sayısı ile usul belirleyebilecek.
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" HEDEFİ DOĞRULTUSUNDA MECLİS'TE KURULAN KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Biz bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki ama kardeşlik cümlelerini kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz. Meclisimiz bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir.” dedi.
"Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis’te kurulan komisyon, TBMM Başkanı Kurtulmuş’un başkanlığında ilk toplantısına başladı.
TBMM Tören Salonu’ndaki komisyon toplantısının açılışında konuşan Kurtulmuş, sözlerine, “Sayın milletvekilleri, komisyonumuzun birinci toplantısını açıyorum. Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.” diyerek başladı.
“Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki yalnız o günü o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz.” ifadesini kullanan Kurtulmuş, yarım asırdır milletin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğinin müşahede edildiğini belirtti.
Kurtulmuş, “Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir. Bu toplantı, yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır.” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada toplanmış olan komisyon, sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz. Bu komisyon, millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır.
Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır. Burada asli meselemiz, hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclisin halkın sesi olmanın yanında, toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendini feshederek, silahların tamamen susturulmasıyla başlayan süreç, herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil, doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir. Meclis komisyonunun da kıymeti tam buradadır.”
- “Terör eylemlerinin ülkemize yaşattığı karanlık yıllar her bir yurttaşımızın ortak kaybıdır, ortak acısıdır”
Komisyonun, toplumun manevi dokusunu tahkim etmeye, kardeşliği kalıcılaştırmaya ve farklılıkları zenginlik olarak kabul edip, ortak yaşamı güçlendirmeye dönük bir çağrı olduğunu belirten Kurtulmuş, esasında milletin arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının, toplumun asırlar boyunca en önemli toplumsal yapı taşı olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, küresel emperyalizmin böl, parçala, yönet politikalarının kirli aracı olarak kullanılan terör aparatları vasıtasıyla milletin içine suni şekilde sokulmaya çalışılan ayrılık fitnesine milletin hiçbir zaman itibar etmediğini söyleyerek, “Terör eylemlerinin ülkemize yaşattığı karanlık yıllar her bir yurttaşımızın ortak kaybıdır, ortak acısıdır. Terör bu topraklarda uzun yıllar boyunca sadece canlarımızı almadı, emeğimizi, umudumuzu ve ortak hayalimizi de çaldı.” dedi.
Cumhuriyetin yüz yıllık tarihinin yaklaşık 50 yılında enerjiyi içerideki karanlıkla boğuşmakla geçirdiklerini ifade eden Kurtulmuş, farklı terör örgütlerinin arkasına saklanarak yürütülen kirli oyunların, Türkiye’nin güçlü, müreffeh, huzurlu bir ülke olma hedefinin önünde yıllarca en büyük engeli oluşturduğunun altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Tek bir terör örgütü değil, farklı isimler ve maskeler altında birçok yapının ülkemizin önünü yıllarca kesmeye çalıştığına da hep birlikte şahit olduk. Bu örgütler, bölgemizdeki ülkeleri parçalayan vekalet savaşlarını yürütmek için kurulmuş yapılardı hiç şüphesiz. Çevremizdeki çoğu ülkede bu yapılar eliyle bölgemiz istikrarsızlaştırılmaya çalışılmış, kardeş halklar arasında çatışmalar, katliamlara yol açılmış, milyonlarca insan topraklarından edilerek sığınmacı durumuna düşürülmüştür.
Bu tablo, Türkiye’nin de demokratik ve özgürlükçü vizyonunun daha güçlü bir siyasal düzlemde kök salmasını ne yazık ki uzun yıllar engellemiştir. Bugün, FETÖ dahil darbe girişimlerini boşa çıkaran ve terör örgütünün etkisini kıran kararlı adımlarla birlikte yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Yeni dönem, siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Evladını yitiren annenin, dükkanını kapatmak zorunda kalan esnafın, yaylasına çıkamayan köylünün ve kamu adına görev yaparken can veren, şehit olan kamu görevlisinin acısı hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız.”
- “Terörsüz Türkiye, aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir”
Uzun yıllarca süren bu büyük problemin, siyaseti ve devleti güvenlikçi reflekslerle hareket etmeye mecbur bıraktığını dile getiren Kurtulmuş, artık güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkanlarını ve gücünü daha yüksek sesle konuşmanın zamanı geldiğini söyledi.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra birbirinden kopartılan, aralarına tel örgüler çekilen halkların, artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ettiğinin altını çizen Kurtulmuş, “Attığımız her adım bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede Terörsüz Türkiye, aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir.” diye konuştu.
- “Tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz”
Türk-Kürt kardeşliğinin bu coğrafyanın asli kodu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık, yalnız savaş meydanlarında değil; alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir. Biliyoruz ki Selahaddin Eyyubi’yi, Nurettin Zengi’yi anlamadan bu toprakların hakikatini kavrayamayız. Alparslan’ın ve Kılıçarslan’ın yaptıklarının özünü anlamadan ise birlikte yürümenin anlamına ulaşamayız. Hepsi kendi çağlarında adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, paydaşlığın, sevinci ve tasayı ortaklaştırmanın, hülasa milletçe beraber yürümenin öncüleri, sembolü olmuş büyük şahsiyetlerdi. Bugün de bizler, halkın tam da içinden çıkan o akla yaslanarak, o milli irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz.
Küresel şartlar ve bölgesel gelişmelerin kırılganlığına rağmen, içeride birliğimizi büyütmek, toplumsal huzuru pekiştirmek, dışarıda ise bölgesel barışı korumak mecburiyetindeyiz. İç cephemizi tahkim etmek, Türkiye’nin istikrarını kurumsal bir siyasal akla oturtmak zorundayız. Ülkemizin önünü tıkayan karanlık dönem, milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla artık geride kalıyor.”
-“Bilinmelidir ki şahit olduğumuz silah bırakma süreci bir pazarlığın sonucu asla değildir”
Meclisin, hakikati duyan, toplumu hisseden ve vicdanı temsil eden şüphesiz en yüksek demokratik çatı olduğunu belirten Kurtulmuş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Biz bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki ama kardeşlik cümlelerini kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz. Meclisimiz bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir.
Bilinmelidir ki şahit olduğumuz silah bırakma süreci bir pazarlığın sonucu asla değildir. Milletimizin huzura, birliğe dair kararlılığın sonucudur ve bunun yansımasıdır. Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler, insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir. Eğer terör belasıyla uğraşmamış olsaydık, eğer bütçemizin önemli bir bölümünü yıllarca terörle mücadeleye değil, kalkınmaya ayırabilseydik nice okullar, üniversiteler, hastaneler çok daha önceleri inşa edilebilirdi. Daha çok öğrenci daha nitelikli eğitimle buluşur, daha çok insanımız sağlığa daha kolay ve hızlı erişirdi. Bugünlerde ulaştığımız bu noktaya çok daha önceleri ulaşmamız mümkündü.
Bugün iftihar ettiğimiz savunma teknolojilerimiz, kendi helikopterlerimiz, uydularımız, milli savunma sanayinde geldiğimiz bu seviyeye belki çok daha erken zamanlarda ulaşabilirdik. Fakat bu tüm bu kayıpların ötesinde en ağır bedel şüphesiz ki canla ödenmiştir. Manevi kayıplar, unutulmaz acılarımızdır. Her biri ayrı bir ailenin ocağına düşen şehitlerimizin, her biri bir ömrü feda eden gazilerimizin acısı... Canları pahasına bu vatanı savunan tüm kahramanlar, bugün burada başlattığımız sürecin manevi mimarlarıdır. Bu istikamette atacağımız her adımda onların emanetine sadakatle bağlı kalacağımızı ilan ediyoruz.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyonun, sözünü yükselten herkesin kürsüsü olduğunu belirterek, “Yeter ki kelimelerimiz ‘barış’, ortak hedefimiz ‘kardeşlik’ olsun.” dedi.
Meclis çatısı altında konuşulmayacak hiçbir konunun olmadığını ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş, birlik ve kardeşliğin parçası olma iradesini içersin. Bu olumlu sürecin parçası olan vicdan sahibi herkese, her kuruma bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki katkı veren herkes, bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiş ve gösterecektir. Akif’in, ‘Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez’ dizeleriyle, Nazım’ın da ‘Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine’ dizeleriyle ifade ettiği hayali, yani siyasetin eliyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuz, borcunda olduğumuz kardeşliği inşallah büyüteceğiz ve hep birlikte topluma yayacağız. Yine aynı şekilde büyük bilgin ve mutasavvıf, Kürtçenin büyük şairi Ahmedi Hani’nin düşünceleriyle ifade edersek, ‘Halkların kalbi adaletle birlikte atarsa millet olunur. Dil değişir, kıyafet değişir, coğrafya değişir, ama ortak duygular baki kalır.’
Milletin taleplerinin siyasal zeminde buluşması, kurumlar arası koordinasyonun sağlıklı yürütülmesi, istikrar huzur için elzemdir. Bu açıdan tartışmanın doğru mecrası Büyük Millet Meclis’i ve onu temsilen bugün burada oluşturduğumuz komisyondur. Çünkü milletin tamamını temsil eden, her fikrin ve kimliğin söz söyleyebildiği yer tam da burasıdır.
Dikkatinizi çekmek isterim, bugün burada sadece grubu olan siyasi partilerin değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen bütün siyasi partilerin temsilcisi arkadaşlarımız buradadır. Diyebiliriz ki, bu salon toplumun yüzde 98’inin temsil edildiği bir siyasi iradenin yansımasıdır. Her bilgilendirme ve adım, şeffaf ve kapsayıcı biçimde yapılacaktır. Bu çatının altında yürütülen her çalışma, halkın gözü önünde ve millet iradesinin güvencesiyle ilerleyecektir.”
Komisyonun işleyiş prensiplerini, ilk günden itibaren açık bir şekilde ifade etmek zorunda olduklarını söyleyen Kurtulmuş “Hiç şüphesiz bunlardan ilki şeffaflıktır. Çünkü milletimiz her adımı bilmeye, her adımda gerçekleştirilenleri öğrenmeye hakkı vardır ve bunun yegane muhatabıdır. Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır, çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur. Üçüncü temel ilkemiz ise hiç şüphesiz çoğulculuk olmalıdır. Çünkü bu topraklar, tek renkle değil, çok sesle, çok kültürle anlamlıdır.” şeklinde konuştu.
Komisyon çalışmaları hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesinin yalnızca TBMM Başkanlığı tarafından yürütüleceğini belirten Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:
"Çünkü süreci zehirleyebilecek ve provoke edecek açıklamalara itibar edilmemesini sağlamak da bu komisyonun başlıca görevlerinden birisidir. Onun için kamuoyunu, basınımız vasıtasıyla yerinde zamanında doğru bilgilendirmek önceliklerimizden birisi olmalıdır. Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye'nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular, herhangi bir siyasi partinin tekelinde olan konular değildir. Bu süreç, Türk'ün de Kürt'ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz, müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Bu zeminde farklı fikir ve hissiyatların ortak bir akılda birleşmesini sağlayacak bir anlayışla çalışacaktır. Komisyonun görev ve sorumlulukları arasında özellikle silah bırakma sürecinin millet adına takibi büyük önem taşımaktadır. Bu süreç, hukuki çerçevesiyle, sosyal zeminiyle, siyasal diliyle dikkatle izlenmeli, yönlendirilmeli, gerektiğinde öneriler sunulmalıdır.
Burada önemli bir hususu da vurgulamak istiyorum. Hiç şüphesiz, bu sürecin en önemli hususiyetlerinden birisi de toplumsal psikolojinin iyi bir şekilde yürütülmesidir. Bu çalışmaların başarıya ulaşmasında farklı kesimlerin sürece katkısının sağlanması bakımından toplumsal psikolojinin doğru ve hep birlikte yönlendirilmesi önemli bir görevdir. Bu aynı zamanda güçlü ve karşılıklı toplumsal bir saygıyı doğuracak olan adımdır. Kürt'ün onurunu korumayan bir dili, Türk'ün gururunu hiçe sayan bir söylemi, barışa değil yeni kırılmalara neden olan yaklaşımlar olduğunu ifade etmek isterim."
- "Çalışmalarımıza sadece siyaset kurumu değil toplumun bütün kesimleri dahil edilecektir"
Kurtulmuş, hedeflerinin sadece asgari müştereklerde birleşmek olmadığını, birlikte yaşamın azami zeminini güçlendirmek için burada olduklarını belirtti.
Komisyonun farklı fikir, beklenti ve kanaatlerin çatıştırılmadığı, aksine birlikte yaşama iradesinin inşa edildiği güçlü bir zemin olacağına dikkati çeken Kurtulmuş, "Silahın tamamen bırakılmasıyla beraber barışı kalıcılaştıracak yasal düzenlemelerin önerilmesi, hazırlanması da bu komisyonun sorumlulukları arasındadır. Ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda öneriler geliştirmek, raporlar sunmak, analizler yapmak ve bunları Meclisin genel iradesine taşımak da bu yapının asli görevidir." diye konuştu.
Meclisin manevi gücü, tarihsel tecrübesi ve temsili yapısının provokasyonlara karşı en güçlü kalkan olacağını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiç şüphesiz provokasyonlar her zaman, her dönemde olabilir. İçeriden ve dışarıdan gelecek hamleleri bertaraf edecek en önemli unsur çoğulcu demokratik yapımızdır. Bu yüzden çalışmalarımıza sadece siyaset kurumu değil toplumun bütün kesimleri de dahil edilecektir. Kanaat önderleri, üniversiteler, hukuk camiası ve sivil toplum kuruluşlarının bu konulardaki katkıları kıymetli olacaktır.
Basın, siyasi magazinden uzak, halkı doğru bilgilendirmekle, akademi meseleyi soğukkanlı ve bilimsel çerçeveyle izah etmekle, sivil toplum sahadaki ihtiyaçları dile getirmekle görevlidir. Hiç kimse dışarıda bırakılmamalıdır, hiçbir fikir kenara itilmemelidir. Çünkü biz bu milletin tamamını kapsayan birliği ve kardeşliği kurmak istiyoruz. Meclis'te görev yapan her bir milletvekilimiz, hangi partiden ve bölgeden olursa olsun milletimiz adına bu çalışmalara katıldığı anlayışla hareket edeceklerdir. Sonuç olarak bu masa, milletin vicdanıyla, aklıyla, irfanıyla ve inancıyla kurulmuştur."
- "Konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir"
Kurtulmuş, Türkiye'nin barışla, bütünlükle, demokrasiyle ve kardeşlikle güçleneceğine inandığını, demokratik, çoğulcu ve herkesin kendisine ait hissettiği bir Türkiye'yi hep birlikte, büyük bir çabayla inşa edeceklerini söyledi.
Komisyonun, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkar edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesaretini gösterdiği bir anlayışı temsil edeceğini belirten Kurtulmuş, "Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir. Her kimlik milletimizin asli rengidir. Hiçbir vatandaşımız kimliğinden, dilinden ve inancından dolayı ötekileştirilemez. Bu uğurda milletin iradesine sonuna kadar bağlıyız. İnanıyorum ki komisyonumuz milli birlik ve kardeşlik içinde yürütülen bu tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecektir. Niyetimiz halis, sözümüz kuvvetli, ufkumuz açık, vaktimiz bereketli, kardeşliğimiz daim olsun. İnancımız tamdır Allah yar ve yardımcımız olsun." şeklinde konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş'un konuşmasının ardından gruplar ve siyasi partilerin adına milletvekillerinin konuşmasına geçildi.
-Liderlere teşekkür
TBMM Başkanı Kurtulmuş, verilen aranın ardından ikinci oturumu başlattı.
Kurtulmuş, komisyonun ikinci toplantısına başlarken şu ifadelere yer verdi:
“Sürecin bu noktaya gelmesinde büyük emekleri olan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli Genel Başkanı Devlet Bahçeli beyefendi, anamuhalefet partisinin Genel Başkanı Özgür Özel Bey, Yeni Yol Partisi’nin Grup Başkanı, Grup Başkanvekilleri, özellikle DEM Parti’nin değerli yöneticileri, eş genel başkanları ve grup başkanvekillerine, burada bulunan bulunmayan bu sürece destek veren bütün siyasi partilere teşekkürü bir borç biliyorum.”
Dikkatli bir süreç yürütülmese ve bu destekler verilmeseydi sürecin bu noktaya gelmeyeceğini dile getiren Kurtulmuş, “Ayrıca komisyona verilen destek dolayısıyla hem parti yönetimlerine hem de buraya katılan değerli milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bir kere daha ifade etmek isterim ki aslında nevi şahsına münhasır bir komisyondur, bir istişare komisyonudur. Ancak siyasi olarak bütün siyasi partilerin yönetimleri tarafından yetkilendirilmiş kuvvetli bir komisyondur. Dolayısıyla buradaki konuşmaları, inşallah gerektiğinde kanun teklifleri, düzenlemeler, raporlar vesaire hangi sonuca ulaşacaksak bunlarla ilgili olarak da çalışmalarımızı süratle tamamlayıp TBMM Genel Kurulu’na sunacağız.
Tarihi bir dönüm noktasındayız. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek lazım. Bu, siyasi parti hesaplarının yapılacağı bir yer değil. Fikirlerin çarpıştırılacağı bir arena hiç değildir. Burada yapıcı fikirlerle tabi ki fikirleri ortaya koyarak sonuç almaya çalışacağız.”
AK PARTİLİ KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Kürşat Zorlu, "Bugün kurulan komisyon aynı zamanda çocuklarımıza terörden arınmış, barış ve güven içinde bir Türkiye bırakmanın da zeminini oluşturacaktır. Unutulmamalıdır ki; Türk milleti sevgi, kardeşlik ve dayanışma hafızasından aldığı güçle önüne çıkan ve çıkacak tüm sorunları aşmaya muktedir." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Zorlu "Terörsüz Türkiye" çalışmaları kapsamındaki Meclis'teki komisyonunun ilk toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefine hizmet edecek çok anlamlı bir adım atılarak komisyonun resmen kurulduğunu söyledi.
Komisyonun kurulmasının sadece siyasi bir karar olmadığını vurgulayan Zorlu, komisyonun milletin yıllardır teröre karşı sergilediği ortak duruşun kurumsal bir temsili olduğunu ifade etti.
Bu buluşma zeminini, büyük Türkiye'nin inşası için tarihi bir fırsat platformu olarak görmek gerektiğini söyleyen Zorlu, komisyonun kurulma sürecine destek veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e ve diğer siyasi partilere teşekkür etti.
Milletin, terörle mücadele konusunda siyasi görüşü, kimliği ya da yaşam tarzı ne olursa olsun ortak bir vicdanla ve ortak bir beklentide birleştiğini söyleyen Zorlu, vatandaşın temel talebinin huzur ve güvenlik içinde yaşayabilmek olduğunu belirtti.
Bu talebin ve terörün bitirilmesi konusundaki ortak mutabakatın, devletin terörle mücadelede kararlılıkla, tavizsiz bir duruş sergilemesini zorunlu kıldığını vurgulayan Zorlu, şöyle konuştu:
"Gelinen aşamada hesap verme yükümlülüğünün tamamen ortadan kalkması da adalet unsurunu zedelemeye matuftur. Kalıcı toplumsal barış ancak devletin egemenliğinin ülkenin her noktasında, 86 milyon, her bir vatandaşımız açısından eksiksiz olarak sağlanmasıyla mümkün olabilir. Bu bağlamda terörün her türlüsüne karşı sıfır tolerans yaklaşımı artık sadece bir devlet politikası değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal mutabakat haline gelmiştir. Toplumun her kesiminden teröre karşı yükselen bu haykırış, teröre karşı yürütülen mücadelenin arkasındaki en büyük güç konumundadır. Dolayısıyla bu mesele dar siyasi tartışmaların konusu yapılmamalı, iç siyasetin gündelik diliyle değil, milli birlik ve beka anlayışıyla ele alınmalıdır. Nitekim terörle mücadele sadece güvenlik politikalarının konusu değil, aynı zamanda bir adalet, bir vicdan bir gelecek kuşaklara karşı sorumluluk meselesidir.
Bir diğer önemli nokta da silah bırakılması, bir örgütün meşrulaşma çabası olarak kabul edilemez. Bilakis milletin birliğine kastetmiş bir yapının teslimiyeti olarak görülmelidir. Devletimiz bunu bir pazarlık konusu yapmamıştır ve bundan sonra da yapmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın en başından bu yana ortaya koyduğu bu kararlı irade milletimizin vicdanında da kabul görmüştür. Bu açıdan bakıldığında silah bırakma kararını meşrulaştırma veya pazarlık aracı gibi sunma girişimlerine karşı hepimiz çok dikkatli olmalıyız. Zira eğer demokrasi temelli bir siyaseti, ülke sathında baki kılmak istiyorsak herkesin şiddetle arasında kesin çizgiler çekmesi gerektiği çok açıktır. Aynı kararlılığı sadece ülke içinde değil, sınır ötesinde de göstermeye devam etmek durumundayız."
Kürşad Zorlu, komşu ülkelerde barınan ya da destek bulan terör yapılarının Türkiye'ye tehdit oluşturmasına izin verilemeyeceğini belirterek, bu noktada yürütülen caydırıcı politikaların hem milli güvenliğin hem de bölge istikrarının vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyledi.
"Komisyonun bu sınırlanmış bağlamını aşarak birtakım anayasal değişiklikleri gündeme taşımak ve bunlar üzerinden toplumsal desteğimizi sarsmaya yönelik girişimler de milli sorumluluğumuza aykırılık teşkil edecektir" ifadesini kullanan Zorlu, Anayasa'nın ilk 4 maddesi dahil olmak üzere milletin bileştirici unsurlarını ihtiva eden hükümlerin milletin vicdanı tarafından desteklendiğini ve denetlendiğini belirtti.
Kürtlerin bu ülkenin asli unsuru, kardeşi ve milli birliğin vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyen Zorlu, bugün için önemli olanın milletin tüm fertlerinin, huzur içinde yaşayacağı hak ve fırsatlara sahip olarak geleceğe birlikte yürümesi olduğunu vurguladı.
Zorlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İlk toplantının odaklandığı temel unsurlar; komisyonun adı, işleyiş biçimi ve hareket tarzı tüm bu hassasiyetleri gözeten bir muhtevada uyumlaştırılmalıdır. Bu mücadelede canını hiçe sayan kahramanlarımızı da anmadan geçemeyiz. Aziz şehitlerimize, terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Bu devletin ve milletin, onların hatırasına sahip çıkmak, ailelerinin onurunu korumak ve yaşadıkları mağduriyetleri gidermek yönünde ahlaki, vicdani ve tarihsel bir sorumluluğu vardır. Cumhurbaşkanı'mızın da sıkça ifade ettiği gibi şehitlerimiz, gazilerimiz, başımızın tacıdır ve öyle kalacaktır. Bugün kurulan komisyon aynı zamanda çocuklarımıza terörden arınmış, barış ve güven içinde bir Türkiye bırakmanın da zeminini oluşturacaktır. Unutulmamalıdır ki; Türk milleti sevgi, kardeşlik ve dayanışma hafızasından aldığı güçle önüne çıkan ve çıkacak tüm sorunları aşmaya muktedir."
- "Terörsüz Türkiye bir millet projesidir"
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül ise Türkiye'nin tarihi bir kararın eşiğinde olduğunu söyledi.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin buhranlı ve çalkantılı bir dönemden geçerken, bugün Meclis'te milli birlik ve dayanışma ruhuyla bir araya geldiklerini belirten Gül, huzur, barış ve güvene dayalı bir gelecek inşa etmek için tarihi bir misyon üstlendiklerini vurguladı.
Kararlı ve vizyoner liderlikleri için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye şükranlarını sunan Gül, komisyonun teşkili ve çalışmalarındaki kolaylaştırıcılığı, yol göstericiliği için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a da teşekkür etti.
Gül, "Terörsüz Türkiye" sürecine, uzlaşma arayışına katkıda bulunan TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e de Allah'tan rahmet diledi.
TBMM çatısı altında yürütülen her sağduyulu çabanın, milletin huzurunu, kardeşliğini ve birlik umudunu büyüttüğünü vurgulayan Gül, bugün üzerinde çalıştıkları meselenin sadece bir güvenlik meselesi olmadığını aynı zamanda milletin kader ortaklığına dayanan bir gelecek inşası olduğunu da ifade etti.
"Terörsüz Türkiye"nin bir millet projesi olduğunu dile getiren Gül, şöyle konuştu:
"Terörsüz Türkiye, bu topraklarda yaşayan her bir ferdin, talep ve beklentisidir. Bu proje, emperyalizmin oyunlarını boşa çıkaran bir adımdır. Emperyal güçlerin bölgedeki çıkar hesaplarına karşı Türkiye'nin dik duruşunun bir tezahürüdür. Bu hedefin gerçekleşmesinde devletin kararlılığı ve siyasetin sahiplenmesi çok önemli bir belirleyiciliktir. Siyaset kurumumuzun bu konudaki pozitif tutum alması da bu süreçteki önemli kaldıraçtır. Bu sürecin parlamentoda, yüce Meclis çatısı altında yürütülmesi de yine demokratik bir zemine kavuşturmuştur. Temsilin ve vekaletin olduğu yerde meşruiyet de vardır. Seçmenlerin kahir ekseriyetinin temsil edildiği, demokratik temsil kabiliyeti çok yüksek bir mecliste böyle bir heyetin süreci sahiplenmesi, Türk siyasi tarihimiz ve devlet pratiğimizde önemli bir örneklik teşkil etmektedir. Bu süreç, yarım asırlık bir acıyı sona erdirmeyi hedefleyen bir kardeşlik projesidir. Terörün aramıza koyduğu duvarları yıkmak, aynı bayrak altında yeniden kenetlenmek için daha güçlü bir şekilde buluşmak için, kenetlenmek için tarihi bir fırsattır."
Farklı siyasi partilere ve dünya görüşlerine sahip olsalar da Meclis çatısı altında ortak duygularla, aynı amaç için bir arada olduklarını dile getiren Gül, TBMM'nin sadece bir yasama organı olmadığını, TBMM'nin Milli Mücadele'nin kalbi, bağımsızlık yürüyüşünün karargahı ve millet iradesinin tecelligahı olduğunu anımsattı.
Gül, "Terörsüz Türkiye hedefi ülkemizin tamamını, 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını yakından ve doğrudan ilgilendiren toplumsal barış ve bütünleşme perspektifidir. Bu hedef herhangi bir partinin, kişinin ya da kurumun projesi değil. Bizatihi 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızın, halkımızın ortak projesidir, ortak hedefidir. Bu hedef, çocuklarımızın yarınlarını, gençlerimizin umutlarını tüm prangalardan kurtarma gayesidir." diye konuştu.
Komisyonun, bütün seslerin duyulmasına ve Türkiye'de bütünlüğün tahkim edilmesine, kültürel zenginliğin artmasına vesile olacağına inandıklarını dile getiren Gül, AK Parti iktidarlarında demokrasinin, özgürlüklerin, millet iradesinin güçlenmesi için gayret ettiklerini söyledi.
Şehitlerin uğruna can verdiği bağımsızlık ve birlik idealinin en sağlam dayanağının "Terörsüz Türkiye" hedefinin olduğunu ifade eden Gül, şehitlerin emanetini yere düşürmemek, onların mirasına sahip çıkmakla mükellef olduklarını vurguladı.
Terörün gölgesinin düştüğü ülkede ne gerçek özgürlükten ne de huzurlu bir gelecekten söz edilemeyeceğini dile getiren Gül, şöyle konuştu:
"Artık anaların ağlamadığı, babaların evlatlarını toprağa vermediği, umutla ve güvenle yarına yürüyen bir Türkiye ideali hepimizin müşterek bir hedefi olmalı. Bundan dolayı geçmişin acılarından ders çıkarıp ortak geleceğimizi daha özgür, daha adil, daha huzurlu Türkiye olarak inşa etmek bizim asli sorumluluğumuzdur. Bu topraklarda hiçbir evladın canını yitirmediği, hiçbir annenin gözyaşı dökmediği bir Türkiye bizim hedefimizdir. Çünkü anne de bu toprakların annesidir, evlat da bu toprakların evladıdır. Bu komisyon, milletimizin ve tüm bölgenin umudunu omuzlamaktadır. Bu sebeple komisyondaki her bir partinin bulunması gerçekten çok kıymetlidir. Böylece siyasi ve toplumsal mutabakatın tam manasıyla sağlanacağına inanıyoruz. Bu sorunun çözümünde sadece bir partinin değil, Tüm Türkiye'nin ortak başarısının olacağına inanıyoruz. Ortak akılla ortak geleceğe güçlü bir şekilde yürüyeceğimize inanıyoruz. Tüm bu sürecin popülist, dar siyasi hesaplara kurban edilmemesini ve üslubun usulün de esastan önce geldiğini bir kez daha hatırlatmak isterim."
Bölgedeki istikrarsızlığın bütün bir coğrafyayı tehdit ettiğini dile getiren Gül, "Türkiye, iç cephesi ne kadar güçlü olursa dışarıdaki fırtınalara karşı daha güçlü ve daha tesirli olur, Türkiye'nin kendi iç huzurunu sağlaması aynı zamanda bölgedeki istikrarı da belirleyecek bir etkiye sahiptir. Türkmenler, Kürtler, Araplar bu coğrafyada, bu bölgede binlerce yıl beraber olduğumuz halkların beklentileri vardır ve hepsi Türkiye'ye bakmaktadır. Bu misyonu da bizler yerine getireceğimize inanıyoruz. Türkiye'nin demokrasi tarihine yeni bir sayfa açılacağına inanıyorum. Demokrasimizin, ülkemizin kazanacağı bir sonuca ulaşacağız. Cumhur İttifakı olarak, insanımızın güvenlik ve özgürlük hakkını asla pazarlık konusu yapmayız. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da net tavrı tüm milletimizce malumdur. Hak ve özgürlük bir pazarlık meselesi değildir. " diye konuştu.
AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın bugüne kadar milleti hiçbir konuda yanıltmadığını belirten Gül, verdikleri her sözü tuttuklarını, her adımı milletin hayrına attıklarını söyledi.
Gül, "Bugün de aynı kararlılıkla ifade ediyoruz. Bu ülkede vatan toprağını, İstiklal Marşı'mızı, bayrağımızı tartışmayı açtırmadık, açtırmayız. Teröre karşı nasıl dimdik durduysak, Türkiye'nin birlik ve bütününü nasıl koruduysak bundan sonra da aynı azimle, inançla bu mücadeleyi sürdüreceğiz." dedi.
CHP'Lİ KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Bu komisyon, zaten yapılmış, zaten varılmış mutabakatların toplumsal meşruiyet zeminini genişletmek üzere, zaten kararlaştırılmış kimi yasaların ilkesel altlığının oluşturulması için göstermelik bir komisyon olmamalıdır. Bu komisyon gerçekten işlevsel olmalıdır." dedi.
"Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis'te kurulan komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleşen toplantıda konuşan CHP Grup Başkanvekili Emir, bu komisyonu öteden beri önemsediklerini, bu tip konuların konuşulacağı ve çözüm üretileceği yegane mekanın TBMM olduğunu söyledi.
Türkiye'de ağır bedeller ödenen ve artık kurtulmak istenilen bir terör sorunu olduğunu dile getiren Emir, bu sorunla güvenlik güçlerinin bugüne kadarki mücadelesinin yanında Meclis'in atması gereken adımları açıklıkla tartışmaktan ve gerektiğinde el ele vermekten çekinmeyeceklerini belirtti.
Emir, "Ama burada önemli olan toplumsal fay hatlarını büyütmeyen, toplumsal barışa katkı verecek, şehit analarının ve gazilerin gözünün içine bakabileceğimiz, bundan sonra daha güçlü, daha demokratik, daha eşit, daha adil bir Türkiye yaratmak konusunda da Türk, Kürt, hiçbir etnik yapı ayrımı yapmaksızın, Alevi, Sünni hiçbir mezhep ayrımı yapmaksızın veya hiçbir alt kimliğe saplanmaksızın yeni bir Türkiye yaratmak konusunda adımlar atmaktır. Bizim görevimiz bu olmalıdır." diye konuştu.
Anayasa'nın rutin olarak çiğnendiği bir düzenden geçildiğini savunan Emir, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararların ısrarla uygulanmadığını ifade etti.
Emir, İçişleri Bakanlığınca bazı belediyelere yönelik görevlendirmeleri anımsatarak, bu uygulamalarla milli iradeye müdahale edildiğini, halk iradesinin hiçe sayıldığını savundu.
Türkiye'de siyasetin yargı eliyle dizayn edildiği bir sürecin yaşandığını iddia eden Emir, "Bu ağır demokrasi ve hukuk devleti sorunumuz, hepimizin önünde en yakıcı sorunlardan biri olarak durmaktadır." diye konuştu.
Emir, komisyonun her şeyi bir çırpıda halledemeyeceğini, her soruna çözüm olamayacağını öngördüklerini söyleyerek, "Ama demokrasimizle, özgürlüklerimizle, temel hak ve özlüklerimizin kullanımıyla, düşman hukuku uygulanarak belediye başkanları başta olmak üzere, siyasetin dizayn edilmesiyle ilgili ve elbette ki Kürt sorunuyla ilgili birçok sorunu burada cesaretle tartışmalıyız ve cesaretle yüce Meclis'ten bir ses yükseltmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Komisyonun bunu sağlamak üzere oluşturulması gerektiğini kaydeden Emir, şöyle devam etti:
"Bu komisyon, zaten yapılmış, zaten varılmış mutabakatların toplumsal meşruiyet zeminini genişletmek üzere, zaten kararlaştırılmış kimi yasaların ilkesel altlığının oluşturulması için göstermelik bir komisyon olmamalıdır. Bu komisyon gerçekten işlevsel olmalıdır. Bu komisyonun bu yönüyle işlevsel olabilmesinin yegane yolu da adından başlayarak, oluşumuna, kararlarını nasıl alacağına, gündemini nasıl belirleyeceğine dönük olarak ayrıntılı bir iç tüzük çalışması yapmakla mümkündür. Keyfiyete yer vermeyen, her bir kelimenin, cümlenin ayrıntısıyla tartışıldığı ve bu komisyonun gerçekten murat edilen sonuçlara ulaşabilmesini temin etmek üzere ayrıntılı bir iç tüzük çalışması yapılmalıdır. Bunun içerisinde mutlaka bu komisyonun amacının ne olduğu konulmalıdır."
- "Bu komisyon, asla bir anayasa çalışmasının hazırlığının parçası olmayacaktır"
CHP Grup Başkanvekili Emir, komisyonun ne yapacağı kadar ne yapmayacağının da önemli olduğunu belirterek, "Bu komisyon, asla bir anayasa çalışmasının hazırlığının, tartışmasının dahi parçası olmayacaktır çünkü bizim anayasa yapımıyla ilgili ilk şartımız, kırmızı çizgimiz, önce Anayasa'ya ve AYM kararlarına uyulmasını beklemektir." diye konuştu.
"Zor sorulara zor cevaplar bulmak, cesaretle ve samimiyetle çalışmak" üzere burada olduklarını kaydeden Emir, halkın en azından bir kısmının komisyona şüpheyle baktığını, bu şüpheleri, kaygıları dağıtmak zorunda olunduğunu belirtti.
Emir, komisyonun bugün dağılmadan "güven artırıcı önlemler açıklanması" önerisinde bulunarak, şunları kaydetti:
"Mesela kayyum uygulamalarından bir an evvel vazgeçilmesi için buradan bir çağrıda bulunalım. Mesela tutuksuz yargılamanın asıl olduğunu, tutuklu yargılamanın istisna olacağını ve uygulayıcı yasaya uyması konusundaki ısrarımızı, direncimizi, talebimizi büyük bir açıklıkla buradan söyleyelim, Sayın Başkan. Bu komisyon bu görevini bugün yapsın, çekinmesin bundan. Aynı şekilde AİHM ve AYM kararlarına uyulmadığı hepimizin malumu. O halde bu komisyon bugün, 'AYM ve AİHM kararlarına uyulmalıdır' demelidir. Bu mesaj hem komisyonumuzun tutarlılığı hem alacağı yol hem tüm Türkiye'ye demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti adına vereceği mesajı son derece kuvvetlendirecektir ve önümüzü aydınlatacaktır."
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçen: "TBMM çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekliydi"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ise komisyonun ve komisyonun çalışmalarının "ülkenin toplumsal barışının sağlanmasına, demokratikleşmesine, hukuk devletinin tesis edilmesine ve terörün sonlandırılmasına katkı sunmasını" diledi.
Türkiye'de tüm siyasi partilerin farklı görüşlerine rağmen birbirlerine el uzatmasının, birbiriyle konuşmasının, sorunların çözümü için ortak bir mutabakat arayarak halkın temsilciliği görevini üstlenmesinin demokrasinin gereği olduğuna işaret eden Gökçen, "Türkiye'nin sorunlarının yalnızca kapalı kapılar ardında değil, halkın önünde tam da burada olduğu gibi milletin denetimi altında, yani şeffaf bir şekilde konuşularak çözülmesi, CHP olarak tarihsel tutarlılık içinde savunduğumuz bir yöntemdir. Bu bakımdan TBMM çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekliydi." dedi.
Komisyonun adının, amacının, çalışma yöntemlerinin, gündeminin belirlemesine dair yürütülecek tartışmanın sadece kendilerinin değil, sorularını yöneltecek vatandaşların da kaygılarını gidermek açısından da faydalı olacağını dile getiren Gökçen, şunları kaydetti:
"Bu komisyonda şehit yakınlarının ve gazilerimizin görüşlerini doğrudan buraya gelerek paylaşmalarını, özellikle insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ile adaletsizliğe uğradığını düşünen kesimlerin yer alabilmesini, komisyonun başarısı için kaçınılmaz görüyoruz. Kuşkusuz bu süreçte övgüden çok eleştiriye ve farklı görüşlerin çarpışarak çözüm aranmasına ihtiyaç vardır."
Gökçen, parti olarak 10 kişilik "Demokrasi ve Adalet Komisyonu" kurarak bu konudaki çalışmaları yaklaşık 9 aydır sürdürdüklerini bildirdi, komisyonun yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Terörle mücadelede terör örgütlerinin varlığını sonlandırması ve silahsızlanma ne kadar önemliyse terörü ortaya çıkaran sebeplerin araştırılarak yok edilmesinin de aynı derecede hayati olduğunu belirten Gökçen, "Aksi halde birçok ülke örneğinde şiddetin ve terörün tekrar ortaya çıktığı ya da tırmandığı, örgütlerin isim veya şekil değiştirerek eylemlerini sürdürdüğü, travmaların tekrarlandığı, insan hakları ihlallerinin tekrar tekrar yaşandığı süreçler ortaya çıkabilmektedir." ifadelerini kullandı.
CHP'Lİ KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Bu komisyon, zaten yapılmış, zaten varılmış mutabakatların toplumsal meşruiyet zeminini genişletmek üzere, zaten kararlaştırılmış kimi yasaların ilkesel altlığının oluşturulması için göstermelik bir komisyon olmamalıdır. Bu komisyon gerçekten işlevsel olmalıdır." dedi.
"Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis'te kurulan komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
TBMM Tören Salonu'nda gerçekleşen toplantıda konuşan CHP Grup Başkanvekili Emir, bu komisyonu öteden beri önemsediklerini, bu tip konuların konuşulacağı ve çözüm üretileceği yegane mekanın TBMM olduğunu söyledi.
Türkiye'de ağır bedeller ödenen ve artık kurtulmak istenilen bir terör sorunu olduğunu dile getiren Emir, bu sorunla güvenlik güçlerinin bugüne kadarki mücadelesinin yanında Meclis'in atması gereken adımları açıklıkla tartışmaktan ve gerektiğinde el ele vermekten çekinmeyeceklerini belirtti.
Emir, "Ama burada önemli olan toplumsal fay hatlarını büyütmeyen, toplumsal barışa katkı verecek, şehit analarının ve gazilerin gözünün içine bakabileceğimiz, bundan sonra daha güçlü, daha demokratik, daha eşit, daha adil bir Türkiye yaratmak konusunda da Türk, Kürt, hiçbir etnik yapı ayrımı yapmaksızın, Alevi, Sünni hiçbir mezhep ayrımı yapmaksızın veya hiçbir alt kimliğe saplanmaksızın yeni bir Türkiye yaratmak konusunda adımlar atmaktır. Bizim görevimiz bu olmalıdır." diye konuştu.
Anayasa'nın rutin olarak çiğnendiği bir düzenden geçildiğini savunan Emir, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararların ısrarla uygulanmadığını ifade etti.
Emir, İçişleri Bakanlığınca bazı belediyelere yönelik görevlendirmeleri anımsatarak, bu uygulamalarla milli iradeye müdahale edildiğini, halk iradesinin hiçe sayıldığını savundu.
Türkiye'de siyasetin yargı eliyle dizayn edildiği bir sürecin yaşandığını iddia eden Emir, "Bu ağır demokrasi ve hukuk devleti sorunumuz, hepimizin önünde en yakıcı sorunlardan biri olarak durmaktadır." diye konuştu.
Emir, komisyonun her şeyi bir çırpıda halledemeyeceğini, her soruna çözüm olamayacağını öngördüklerini söyleyerek, "Ama demokrasimizle, özgürlüklerimizle, temel hak ve özlüklerimizin kullanımıyla, düşman hukuku uygulanarak belediye başkanları başta olmak üzere, siyasetin dizayn edilmesiyle ilgili ve elbette ki Kürt sorunuyla ilgili birçok sorunu burada cesaretle tartışmalıyız ve cesaretle yüce Meclis'ten bir ses yükseltmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Komisyonun bunu sağlamak üzere oluşturulması gerektiğini kaydeden Emir, şöyle devam etti:
"Bu komisyon, zaten yapılmış, zaten varılmış mutabakatların toplumsal meşruiyet zeminini genişletmek üzere, zaten kararlaştırılmış kimi yasaların ilkesel altlığının oluşturulması için göstermelik bir komisyon olmamalıdır. Bu komisyon gerçekten işlevsel olmalıdır. Bu komisyonun bu yönüyle işlevsel olabilmesinin yegane yolu da adından başlayarak, oluşumuna, kararlarını nasıl alacağına, gündemini nasıl belirleyeceğine dönük olarak ayrıntılı bir iç tüzük çalışması yapmakla mümkündür. Keyfiyete yer vermeyen, her bir kelimenin, cümlenin ayrıntısıyla tartışıldığı ve bu komisyonun gerçekten murat edilen sonuçlara ulaşabilmesini temin etmek üzere ayrıntılı bir iç tüzük çalışması yapılmalıdır. Bunun içerisinde mutlaka bu komisyonun amacının ne olduğu konulmalıdır."
- "Bu komisyon, asla bir anayasa çalışmasının hazırlığının parçası olmayacaktır"
CHP Grup Başkanvekili Emir, komisyonun ne yapacağı kadar ne yapmayacağının da önemli olduğunu belirterek, "Bu komisyon, asla bir anayasa çalışmasının hazırlığının, tartışmasının dahi parçası olmayacaktır çünkü bizim anayasa yapımıyla ilgili ilk şartımız, kırmızı çizgimiz, önce Anayasa'ya ve AYM kararlarına uyulmasını beklemektir." diye konuştu.
"Zor sorulara zor cevaplar bulmak, cesaretle ve samimiyetle çalışmak" üzere burada olduklarını kaydeden Emir, halkın en azından bir kısmının komisyona şüpheyle baktığını, bu şüpheleri, kaygıları dağıtmak zorunda olunduğunu belirtti.
Emir, komisyonun bugün dağılmadan "güven artırıcı önlemler açıklanması" önerisinde bulunarak, şunları kaydetti:
"Mesela kayyum uygulamalarından bir an evvel vazgeçilmesi için buradan bir çağrıda bulunalım. Mesela tutuksuz yargılamanın asıl olduğunu, tutuklu yargılamanın istisna olacağını ve uygulayıcı yasaya uyması konusundaki ısrarımızı, direncimizi, talebimizi büyük bir açıklıkla buradan söyleyelim, Sayın Başkan. Bu komisyon bu görevini bugün yapsın, çekinmesin bundan. Aynı şekilde AİHM ve AYM kararlarına uyulmadığı hepimizin malumu. O halde bu komisyon bugün, 'AYM ve AİHM kararlarına uyulmalıdır' demelidir. Bu mesaj hem komisyonumuzun tutarlılığı hem alacağı yol hem tüm Türkiye'ye demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti adına vereceği mesajı son derece kuvvetlendirecektir ve önümüzü aydınlatacaktır."
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçen: "TBMM çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekliydi"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ise komisyonun ve komisyonun çalışmalarının "ülkenin toplumsal barışının sağlanmasına, demokratikleşmesine, hukuk devletinin tesis edilmesine ve terörün sonlandırılmasına katkı sunmasını" diledi.
Türkiye'de tüm siyasi partilerin farklı görüşlerine rağmen birbirlerine el uzatmasının, birbiriyle konuşmasının, sorunların çözümü için ortak bir mutabakat arayarak halkın temsilciliği görevini üstlenmesinin demokrasinin gereği olduğuna işaret eden Gökçen, "Türkiye'nin sorunlarının yalnızca kapalı kapılar ardında değil, halkın önünde tam da burada olduğu gibi milletin denetimi altında, yani şeffaf bir şekilde konuşularak çözülmesi, CHP olarak tarihsel tutarlılık içinde savunduğumuz bir yöntemdir. Bu bakımdan TBMM çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekliydi." dedi.
Komisyonun adının, amacının, çalışma yöntemlerinin, gündeminin belirlemesine dair yürütülecek tartışmanın sadece kendilerinin değil, sorularını yöneltecek vatandaşların da kaygılarını gidermek açısından da faydalı olacağını dile getiren Gökçen, şunları kaydetti:
"Bu komisyonda şehit yakınlarının ve gazilerimizin görüşlerini doğrudan buraya gelerek paylaşmalarını, özellikle insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ile adaletsizliğe uğradığını düşünen kesimlerin yer alabilmesini, komisyonun başarısı için kaçınılmaz görüyoruz. Kuşkusuz bu süreçte övgüden çok eleştiriye ve farklı görüşlerin çarpışarak çözüm aranmasına ihtiyaç vardır."
Gökçen, parti olarak 10 kişilik "Demokrasi ve Adalet Komisyonu" kurarak bu konudaki çalışmaları yaklaşık 9 aydır sürdürdüklerini bildirdi, komisyonun yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Terörle mücadelede terör örgütlerinin varlığını sonlandırması ve silahsızlanma ne kadar önemliyse terörü ortaya çıkaran sebeplerin araştırılarak yok edilmesinin de aynı derecede hayati olduğunu belirten Gökçen, "Aksi halde birçok ülke örneğinde şiddetin ve terörün tekrar ortaya çıktığı ya da tırmandığı, örgütlerin isim veya şekil değiştirerek eylemlerini sürdürdüğü, travmaların tekrarlandığı, insan hakları ihlallerinin tekrar tekrar yaşandığı süreçler ortaya çıkabilmektedir." ifadelerini kullandı.
DEM PARTİLİ KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "DEM Parti olarak bu tarihsel sorumluluğun bilincindeyiz ve yapıcı, çözüm odaklı, kapsayıcı bir yaklaşımla bu çalışmaları yürüteceğimizi herkesin bilmesini isteriz." dedi.
"Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis'te kurulan komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonun, TBMM Tören Salonu'ndaki ilk toplantısında konuşan Koçyiğit, Türkiye'nin en köklü sorununu ve bu sorunun yıllardır ertelenen çözüm yollarını, yapısal sorunlarını konuşmak için toplandıklarını belirtti.
Komisyonun, Türkiye'de yaşayan herkesin ortak yaşamına, hukukuna ve demokratik geleceğine katkılar sunacağına işaret eden Koçyiğit, komisyon çalışmalarının kalıcı ve kapsayıcı çözüm yollarının tartışılması, belirlenmesi açısından tarihsel bir fırsat sunduğunu söyledi.
Koçyiğit, partisinin komisyon çalışmalarına, çoğulcu ve eşit yurttaşlığa dayalı demokratik gelecek inşa etme sorumluluğuyla katkı sunacağını vurguladı.
- "Komisyonumuzun, müzakere yollarının gelişmesine önemli katkılar sunacağına inanıyoruz"
Gülüstan Kılıç Koçyiğit, komisyonun, Kürt sorununun sağlıklı, yapıcı şekilde ele alınması, izlenecek çözüm yollarının belirlenmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.
Her meseleye demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu perspektifle bakılması gerektiğine dikkati çeken Koçyiğit, "Bugün çalışmalarını başlatan komisyonumuzun toplumsal, siyasal mutabakat zeminini güçlendirmekle birlikte aynı zamanda müzakere yollarının gelişmesine de önemli katkılar sunacağına inanıyoruz." ifadesini kullandı.
Koçyiğit, TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda komisyon kurulmasını ve "Terörsüz Türkiye" sürecinin başlatılmasını kıymetli bulduklarını aktardı.
"DEM Parti olarak bu tarihsel sorumluluğun bilincindeyiz ve yapıcı, çözüm odaklı, kapsayıcı bir yaklaşımla bu çalışmaları yürüteceğimizi herkesin bilmesini isteriz" ifadesini kullanan Koçyiğit, komisyonu, çözümü kolaylaştıran, tarihsel ön adımların atılacağı bir zemin olarak gördüklerini kaydetti.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit, komisyonda barış dilini ve demokratik siyaset zeminini güçlendiren bir perspektifle çalışacaklarına inandıklarını söyledi.
- "Yeni bir başlangıca hepimizin ihtiyacı var"
DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ise tarihi bir komisyonda çalışmalara başladıklarını hatırlatarak, "Yeni bir başlangıca, değişim ve dönüşüme, ekmek kadar su kadar hepimizin, Türkiye yurttaşlarının ihtiyacı var." değerlendirmesinde bulundu.
Komisyonun, "Anayasa komisyonu" olmadığına dikkati çeken Beştaş, komisyona, mevzuat hükümlerinin uygulanması konusunda görev düştüğünü anlattı.
DEM Parti'li belediyelere yapılan görevlendirmeleri eleştiren Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasa'nın 38. ve 127. maddelerine aykırı bir şekilde kayyum uygulaması kolektif bir cezalandırma yöntemi olarak ortada duruyor. Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü ve demokratik bir toplumu inşa etmenin temel hareket noktalarından biri, halk iradesinde kurulacak saygı ve kayyum uygulamalarının sonlandırılmasıdır. DEM Parti olarak komisyonun, yeni bir demokratik hukuk rejiminin başlangıç noktası olmasını çok önemsiyoruz."
Meral Danış Beştaş, komisyonun, somut adımların atılacağı bir çözüm zemini sunmasını beklediklerini ifade ederek, "Türkiye'nin tüm yurttaşlarıyla barış içinde, adil ve demokratik bir geleceği inşa etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğun ağırlığıyla çalışmalarımızı yürüteceğimize inanıyoruz." görüşünü paylaştı.
MHP'Lİ KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, "Bu süreç, 2013-2015 tarihlerinde ortaya konulan Çözüm Süreci'nin 2024-2025 versiyonu değildir. O süreç tekrarlanmayacaktır ve yeniden de canlandırılmayacaktır." dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldız, "Terörsüz Türkiye" çalışmaları kapsamında Meclis'teki komisyonun ilk toplantısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 1 Ekim 2024'te, DEM Parti'lilerin elini sıkmasıyla başlayan gelişmelerin siyasi bir sürece ve devlet projesine dönüştüğünü belirtti.
Komisyonun, demokratik sınırlar içinde her partinin görüşlerini paylaşması ve önerilerini sunması için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Yıldız, anaların gözyaşının akmadığı bir geleceğin inşası için gayret gösterilmesini beklediklerini dile getirdi.
"Kendi dışındaki siyasi partileri düşman olarak görmeyen, hayatını bu esasa göre şekillendiren, politik anlayışını buna uygun şekilde biçimlendiren bir duruşa ihtiyacımız var" diyen Yıldız, 41 yıllık ağır bir sorunun etkilerini çözmeye çalıştıklarını ifade etti. Yıldız, "Ülkemizin enerjisini sömüren, sosyal maliyeti gerçekten çok yüksek bir terör belasını tarihin çöplüğüne atmak için elimizde büyük bir fırsat var. Bu fırsatı heba etmeyelim. Birbirimizi itibarsızlaştırmak yerine anlamaya çalışalım." diye konuştu.
Görevlerinin, "Terörsüz Türkiye" ve bağlantılı olarak bazı sorunların çözümü konusunda farklı görüşlerin kesişme noktalarına müşterek çözümler üretmek olduğunu aktaran Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Askerimize, polisimize, korucumuza, öğretmenimize, şehidimize, şühedamıza, gazimize, terörden büyük bedel ödeyen masum insanlarımıza karşı sorumluluğumuzu biliyoruz. Toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlükler alanını genişleten, vatandaşların ülkeye aidiyetini ve devlete güvenini pekiştiren adımlar atılırken yeni bir dil inşa edelim. Sükunet ile düşünelim, düşmanlık körüklemeye hevesli olanların tuzağına düşmeyelim. Terörsüz Türkiye yolunda zorunlu olan hukuki çerçeveyi belirlerken milletimizden aldığımız yetkiyi, milletimizin işaret ettiği istikamette kullanalım. Bu süreç, 2013-2015 tarihlerinde ortaya konulan Çözüm Süreci'nin 2024-2025 versiyonu değildir. O süreç tekrarlanmayacaktır ve yeniden de canlandırılmayacaktır. Anılan dönemde Çözüm Süreci'ne katılanların görev yaptıkları faaliyetler nedeniyle idari ve hukuki bir takibata uğramamak için 4 maddelik bir kanun maddesi hazırlanmış, çıkarılmıştı. Bu kanun henüz yürürlüktedir ancak bu dönemde görevi ifası nedeniyle benzer bir yasaya ihtiyaç yoktur. Yeni anayasa hazırlamak, anayasanın bazı maddelerini değiştirmek, teklifini sunmak gibi de bu komisyonun görevi yoktur. Şimdiye kadar da gerçekten süreç başarılı bir şekilde yönetiliyor. Türk devleti, askeri ve siyasi kapasitesini dosta düşmana, herkese gösterdi."
Farklı ülkelerde silahlarını bırakan terör örgütlerinden örnekler veren Yıldız, "Biz bu süreci istihbarat örgütlerinin cirit attığı, her türlü entrikanın döndüğü Orta Doğu'da kimseden yardım almadan siyasi partiler olarak götürüyoruz, bunda da çok başarılıyız." ifadesini kullandı.
Son 41 yılda terör karmaşasının çok sorunlar ürettiğine dikkati çeken Yıldız, buna rağmen Türkiye'nin demokratik olgunluk seviyesi ve ortak geçmişi sayesinde sorunların hiçbir zaman toplumsal çatışmaya dönüşmediğini vurguladı.
Bu süreçte yapılacakların kamu vicdanını incitmemesi, atılacak adımların şeffaf ve evrensel hukuk çerçevesinde olması gerektiğini belirten Yıldız, "Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kuruluşun Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı, hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünün karşısında koruma göremeyeceği açıktır." değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa'nın ilk 3 maddesinin değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez olduğunu hatırlatan Yıldız, "Elbette biz burada bir kanun yapmayacağız ama yapılacak kanunların çerçevesini hazırlayıp yüce Meclis'e bir rapor olarak sunacağız. Burada ülkedeki tüm mağdurları, her türlü siyasi görüşü, dini inancına, felsefesine, dünyaya bakışına aldırmadan bir eşitlik içinde bu meseleleri çözmek zorundayız." dedi.
- "Tarihi bir vebal"
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ortaya konulan irade ve Mustafa Kemal Atatürk'ün hadiseler karşısında iç cepheyi tahkim için izlediği siyasetin, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılı için de önemli ipuçları taşıdığına dikkati çekti.
Yüzyıl önce Beyrut'ta, Irak'ta ve Şam'daki Ermeni iş adamlarının Türk-Kürt kardeşliğini dinamitlemek adına para toplayarak örgütlere finans desteği sağladığını hatırlatan Bulut, bugün aynı desteğin ve provokatif tavrın, ekonomik ve politik zeminde kendini gösterdiğini, alınacak tedbirlerin ve karşı kaşıya olunan tehdit ve tehlikenin tespiti açısından önem arz ettiğini aktardı.
Bölgesel gelişmeler ışığında iç cepheyi tahkime ve ortak yaşama iradesinin zorunluluğuna işaret eden Bulut, "Sayın Genel Başkanımızın 'Terörsüz Türkiye' çağrısı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Terörsüz Türkiye' idealini bir devlet projesi olarak ilan etmesi, milletçe kucaklaşmamızın kapılarını sonuna kadar aralamak ve nihayetinde yokluğu değil refahı, fakirliği değil zenginliği, çaresizliği değil umudu ve elbette gerçek bir demokrasiyi paylaşmak ve yaşatmak çağrısıdır. Bu çağrı, bu coğrafya insanına kurulan sinsi tuzakları, kapalı devre işgal girişimlerini, özgürlük ve bağımsızlık kisvesi altında milletimizin boğazına geçirilmek istenen esaret yularını, kucaklaşarak, sarılarak ve birlikte direnerek bertaraf etme çağrısıdır." diye konuştu.
Bulut, terörün sonlandırıldığı, gözyaşının olmadığı, insanı yaşatan ve fikirleri yarıştıran gerçek bir demokrasinin inşası için hangi partiden olursa olsun her komisyon hatta Parlamento üyesinin, elini taşın altına koymasının tarihi bir vebal olduğunu da sözlerine ekledi.
YENİ YOL PARTİLi KOMİSYON ÜYELERİ, "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, "Komisyonun, hali hazırda devam eden yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukuk güvenliği, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, bazı yargı kararlarının yerine getirilmemesi gibi başlıklarda alacağı inisiyatifin, geniş toplumsal kesimlerin siyasete ve demokrasiye olan inancını, keza sürece olan destek ve güveni artıracağına, farklı kesimlere dokunularak yapılacak iyileştirmelerin bu sürece olan katkıyı ve desteği arttıracağına inanıyoruz." dedi.
"Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis'te kurulan komisyon, TBMM Tören Salonu'nda, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş'un açılış konuşmasının ardından söz alan Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Kaya, toplumsal bütünleşmeyi sağlamak amacıyla oluşturulan komisyonun ilk toplantısının ve yeni dönemin millete, ülkeye ve devlete hayırlı olmasını diledi.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada, çatışma ve şiddet sarmalından çıkılarak, meselelerin müzakere ve diyalog zemininde ele alınması gerektiğini, bunun Türkiye ve bölge açısından önemli ve kıymetli olduğunu belirten Kaya, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan "Terörsüz Türkiye" sürecine verdiği destek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Bahçeli'ye, siyasi partilere ve grubu bulunmayan siyasi parti temsilcilerine teşekkür etti.
Komisyonun kurulmasını çok kıymetli bulduklarını ve partisinin komisyon çalışmalarına destek vereceğini vurgulayan Kaya, şunları kaydetti:
"Komisyonun, hali hazırda devam eden yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukuk güvenliği, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, bazı yargı kararlarının yerine getirilmemesi gibi başlıklarda alacağı inisiyatifin, geniş toplumsal kesimlerin siyasete ve demokrasiye olan inancını, keza sürece olan destek ve güveni artıracağını, farklı kesimlere dokunularak yapılacak iyileştirmelerin bu sürece olan katkıyı ve desteği artıracağına inanıyoruz. Biz elbette, uzun bir siyasi tarihin bütün yükünü ve sorunlarını bu komisyonun omuzlarına yükleme tarafları değiliz ancak güvenlik bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu düzenlemeler ile toplumun beklentisi arasında bir optimum denge kurabileceğimize inanıyoruz. Böyle bir dengenin, sürece olan toplumsal desteği artıracağına ve siyasal riskleri de minimalize edeceğine inanıyoruz. Dolayısıyla burada elbette çok geniş bir çerçevede ülkenin bütün sorunlarını çözmeye aday bir komisyon olarak değil ama sadece araçsallaştırılmış birkaç konuyu ele alan bir komisyon da olmama noktasında bir gayret içerisinde olacağız. Biz, ana eksenin elbette 'örgütün silah bırakması' olduğunun farkındayız ama örgütün silah bırakmasından sonra nasıl bir Türkiye tahayyül ettiğimizi, nasıl bir demokrasi, nasıl bir hukuk devleti istediğimizi de burada eğer dile getirmezsek süreci eksik olarak tanımlamış oluruz diye düşünüyoruz."
Yeni dönemde siyasi partilerin daha iyiyi yapma konusunda birbirleriyle rekabet etmeleri gerektiğini dile getiren Kaya, herkesin siyasetin yeni diline, yeni kültürüne ayak uydurmasını, katkı sunmasını dilediklerini belirtti.
Komisyonda günlük politik tartışmaların ötesinde bir çalışma ortaya koymayı ümit ettiklerini aktaran Kaya, TBMM Başkanı Kurtulmuş'a, komisyonun kurulma sürecine verdiği destek dolayısıyla teşekkür etti.
- "Güvensizlik hali önemli ölçüde ortadan kalktı"
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen de birtakım demokratikleşme sorunlarının, şiddet ve terör vakasının sonlandırılması noktasında ortaya konan iradenin kıymetli ve önemli olduğuna inandığını vurguladı.
Devletin bu süreci 1993'ten bu yana 13 kez denediğini anımsatan Ekmen, "Şüphesiz böyle bir tecrübenin bizde yarattığı ilk his 13 kere başaramamış olmanın getirdiği güvensizlik haliydi. Bu güvensizlik halinin bugüne kadar yaşanan gelişmelerle önemli ölçüde ortadan kalktığını ifade edebiliriz." diye konuştu.
Herkesin bu süreçlere dair muhasebeyi samimi şekilde yapması, geçmişte yaşanan süreçlerin tıkanma ve sona erme sebeplerini gerçekçi şekilde analiz etmesi ve geçmişteki ders ve tecrübelerin ışığında bugünkü süreci yürütmesi gerektiğini belirten Ekmen, komisyonun kuruluş sürecinde ince işçilikle, çok detaylı diplomasi yürütüldüğünü söyledi.
Bugüne kadar Meclis'teki benzer komisyonların tutanak ve raporlarının da tarihsel hafıza, müktesebat ve süreklilik açısından komisyon kaydına alınmasını teklif eden Ekmen, "Böylelikle birtakım çalışmaları tekrar yapma yükümlülüğünden kurtulabileceğimiz gibi Meclisimizin de bu konudaki geçmiş hafızasını bugüne taşımak gibi önemli imkan da bulmuş olacağız." ifadesini kullandı.
Ekmen, belirli konularda yapılacak iyileştirmelerin, komisyona ve sürece olan güveni de artıracağını düşündüğünü dile getirdi.
MİLLETVEKİLLERİ "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" SÜRECİ KAPSAMINDA MECLİS'TEKİ KOMİSYONUN İLK TOPLANTISINDA KONUŞTU
TBMM'de grubu bulunmayan partilerin milletvekilleri, "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Meclis'teki komisyonun ilk toplantısında, partilerinin görüşlerini paylaştı.
Bu kapsamda söz alan HÜDA PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, her ne şekilde olursa olsun akan kanın durmasının değerli olduğunu, çatışmalı süreçlerde toplumun her kesiminin zarar gördüğünü söyledi.
Bugün çözümün nasıl olacağı veya ne olduğu konusunda farklı fikirler olsa da en azından bir "mesele olduğu" ve bu konuda Meclis'in devreye girmesi gerektiği hususundaki ortaklığın değerli olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, "Şiddeti ve çatışmayı sona erdirme amacıyla atılan her samimi adımı değerli bulur ve destekleriz. Bu komisyonun kurulmuş olması da önemlidir ve şiddetin tamamen devre dışı kalması da ciddi bir işlev görme şansı vardır. 28'inci dönem Parlamentosunun temsil kabiliyeti ve bu konuda bir iki istisna dışında Parlamento'da temsil edilen bütün partilerin görev almış olması bu şansı büyütmektedir." ifadelerini kullandı.
"Elbette sorunlarımız çoktur ve çeşitlidir." diyen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu komisyon, bütün sorunlarımızı çözmek için olmalıdır fakat mevcut sorunlarla ilgili bazı talep ve temennilerin öneri ve şikayetlerin dile getirileceği de beklenmektedir. Elbette her sorunumuzu konuşabiliriz ancak bu konuların iç içe geçmesi zaten karmaşık ve çok büyük olan meseleyi çözmeyi daha da zorlaştıracaktır. 'Ya bütün sorunlarımızı toptan çözeceğiz ya da hiçbirini' demek sorunlu bir yaklaşım olur. Sorunları iyi analiz edip parçalar halinde çözmek için çabalamak aklın gereğidir. Sorunlarımızı konuşabiliriz ancak birinin çözümünü diğerinin ön şartı olarak görmeyelim. Her bir sorunun çözümü diğerlerinin çözümünü de kolaylaştıracaktır."
Yapıcıoğlu, Kürt meselesine bir çözüm bulma gerekliliği konusunda tereddüt olmadığını ifade ederek, "meselenin" sulh yoluyla adalet temelinde halledilmesi gerektiğini vurguladı.
Emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve ekonomik çöküntünün "meselenin" çözümsüz kalmasının sonucu olduğunu değerlendiren Yapıcıoğlu, "Silahın devrinin bittiği, çatışmalı süreçlerden herkesin zarar gördüğü ve sorunlarımızın siyaset kurumu tarafından tartışılarak diyalogla çözülmesi gerektiği konusunda fikir birliği, sorunun çözümü konusunda büyük bir fırsatı önümüze koymuştur. Bu fırsat heba edilmemelidir." diye konuştu.
Yapıcıoğlu, daha önce de "meseleye" çözüm bulmak adına bazı girişimler olduğunu, o dönemlerde yapılan yanlışlardan dersler çıkarıldığını temenni ettiklerini söyledi.
Süreç boyunca çok dikkatli olunmasını isteyen Yapıcıoğlu, "Silahların şartsız bırakıldığının açıklanmış olmasını önemsiyor ve fiilen gerçekleşmesini diliyoruz. Bunun yanında temel haklar ve hürriyetlerle ilgili atılması gereken adımların da herhangi bir şarta bağlanmaması gerekir. Bir şey hak ise şartsız verilir, adaletin gereği budur. Sulh ve kardeşliğin zemini de böyle sağlanır ve bu şekilde sağlamlaşır." dedi.
Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, komisyonun başarılı bir şekilde görevini ifa etmesini temenni ederek, TBMM'de gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve bir an önce Türkiye'de barış ve kardeşliğin yeniden tesis edilmesini istediklerini söyledi.
Komisyon ile tarihi bir sürecin başında yer aldıklarını ifade eden Bekin, komisyonun aziz Türk milletinin arzu ve beklentileri doğrultusunda önemli katkılar sağlayacağını kaydetti. Bekin, şöyle konuştu:
"Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini zayıflatabilmek adına başta terör ve benzeri unsurların ön plana çıkartılması ve tüm hesapların buna göre düzenlenmeye çalışılması, üzerinde durulması gereken önemli konuların başında gelmektedir. ABD ve siyonist İsrail'in Orta Doğu'da çıkarlarına ters düşen yönetimleri zayıflatabilmek adına yönetim karşıtı hareketleri desteklemesi bir bakıma ABD'nin desteği ile terör unsurlarının gerek ekonomik gerekse askeri açıdan sürekli tahkim edilmeleri Türkiye'nin güvenliğini örselemeye yönelik sinsi hamlelerdir."
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, komisyonun esasına dair görüş ve değerlendirmelerini ilerleyen toplantılarda ortaya koyacaklarını belirtti.
Şık, Kürt sorununu Osmanlı dönemindeki Kürt ayaklanmalarından bugüne ulusal mücadelelerin tarihselliği içinde ele aldıklarını ifade ederek, "Sermaye egemenliğinin bir sonucu ve sınıf mücadelesinin bir başlığı olarak görüyoruz. Yoksul Kürt emekçileri, Türkiye işçi sınıfının önemli bir unsurudur." dedi.
Barışın tesis edilmesinde, en başta şiddetin durmasına ve silahların susmasına ihtiyaç duyulduğunun açık olduğunu ifade eden Şık, "Bu bağlamda silahları bırakma çağrısı, PKK'nın fesih kararı, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen silah yakma töreni çok hayati adımlardır. Bu adımların atılmasından umutlanmaktayız." ifadesini kullandı.
Şık, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının istisnasız uygulanması, komisyonun bu yönde ortak, yazılı bir irade beyanı sergilemesi gerektiğini belirtti.
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, komisyonun işleyişine ilişkin önerilerini yazılı olarak Meclis Başkanlığına ileteceklerini bildirdi.
Bayhan, "Biz de komisyonun isminin olabildiğince 'terör', 'terörü bitirmek', 'terör süreci', 'terörün sonlanması' gibi kavramlarla değil doğrudan, amaca hizmet eden, bin yıllık büyük sözlerle ifade edilen, tarihsel birikime uygun şekillendirilmesini istiyoruz. Aksi taktirde o sözler havada kalan sözler olacaktır. Barış, demokrasi ve eşit haklar komisyonu olması, adının böyle belirlenmesi bizim açımızdan da kıymetlidir, değerlidir." diye konuştu.
Komisyonun nitelikli çoğunlukla karar vermesinin, komisyonda, tartışmalarda itirazda bulunabilme konusunda tüm milletvekillerinin eşit haklara sahip olmasının önemli olduğunu dile getiren Bayhan, komisyon çalışmalarının ve tartışmalarının aleni olmasının da önemli olduğunu söyledi.
Bayhan, komisyon toplantı, tutanak ve raporlarının herkesin erişebileceği şekilde TBMM sitesinde yayınlanmasının yanında, basına açık şekilde kayda alınması gerektiğini de ifade etti.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Türkiye'nin başına musallat edilen terör belasını bertaraf etme konusunda bir kararlılığın ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Aksakal, DSP olarak komisyonun adının "Tam Bağımsız Türkiye Yolunda Ulusal Birlik Komisyonu" olmasını önerdiklerini söyledi.
Komisyon çalışmalarının başlamasıyla, gerçekçi ve samimi yaklaşımlarla el birliği yapılması gerektiğini dile getiren Aksakal, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, PKK/PYD/YPG/KCK ve tüm türevleri zaman geçirmeden silahlarını teslim etmeli, suça karışanlar yasal müeyyidelerini yerine getirmeli, terör örgütü üyesi olmak dışında herhangi bir suça karışmamış olan diğerleri de belirlenecek bir programla toplumsal yaşama geri dönmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çözüme yönelik yaklaşımını sinsi planlar için fırsata çevirme gayreti içinde olanlara devlet kararlılığının derecesi zaman geçirmeden gösterilmelidir."
DSP Genel Başkanı Aksakal, komisyonda alınacak kararların demokrasiyi güçlendirecek nitelikte olması gerektiğinin altını çizdi.
Siyasi partiler ve seçim kanunlarının çağa uygun şekilde yeniden ele alınması, siyasetin finansmanın adil ve şeffaf olması gerektiğini vurgulayan Aksakal, seçim barajlarının kaldırılmasını istedi.
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, büyük acılar ve bedeller ödenerek kurulan Cumhuriyetin kıymetini bilmeleri gerektiğini dile getirdi.
Vatan savunmasına vakti geldiğinde canlarını vermekten imtina etmediklerini ifade eden Altıntaş, "Bugün, artık bu milleti ölmeden, öldürmeden yaşatmak zorundayız. Bunun icabı ve gereği ne ise yapılmalıdır. Ancak, bu icap ve gereği yapılırken toplumun bir takım sinir uçlarıyla oynamadan, toplumda daha yeni yarıklar açmadan bu meselenin halledilmesi gerekmektedir." dedi.
Altıntaş, Anayasanın ilk 4 maddesi ve 66. maddesinin birlik ve beraberliğin teminatı olduğunun altını çizdi.
Konuşmaların ardından, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş görüşmelere ara verdi.
Aranın ardından komisyon çalışmaları basına kapalı devam etti.