İsrail’in En Büyük Gücü İslam Dünyasının Dağınıklığı, Paramparça Olmuş Olmasıdır

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İsrail’in En Büyük Gücü İslam Dünyasının Dağınıklığı, Paramparça Olmuş Olmasıdır
Abone ol
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Allah Türkiye’nin gücünü, kuvvetini, imkanlarını arttırsın. İnşallah daha büyük güçle ve daha büyük imkanlarla da bağımsız bir Filistin devletinin oluşması için mücadele etmeye gayret edeceğiz. İnşallah bu sorunun kısa sürede çözülmesiyle ilgili olarak uluslararası alanda Türkiye, oluşturulacak bir mekanizma içerisinde, sağlanacak ateşkesi korumak bakımından garantör bir devlet olarak yeniden Filistin topraklarında gayretlerini devam ettirecektir.” ifadesini kullandı.

Meclis Başkanı Kurtulmuş, Katar’ın Şark gazetesine verdiği röportajda, Türkiye-Katar ilişkileri, parlamentolar arası tecrübe paylaşımı, İsrail’in Gazze’ye yönelik hukuksuz saldırıları, İsrail’i uluslararası ceza mahkemesinde yargılamak için yürütülen çalışmalar, uluslararası camianın İsrail’in saldırıları karşısındaki tutumu ile Türkiye’nin, Gazze için yürüttüğü diplomasi trafiği hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye-Katar ilişkilerine yönelik bir soru üzerine değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, “Türkiye ile Katar arasındaki ilişkileri mükemmel seviyede görüyoruz. İlişkiler dostluk temeline dayanıyor. İki ülke arasındaki ilişkiler inşallah bölgedeki ülkelere de örnek teşkil edecektir ve bu ilişkilerin sürdürülmesi iki ülke halkına hayırlara vesile olacaktır. Bu ilişkiler yüksek ve stratejik düzeyde devam ediyor.” ifadesine yer verdi.

- “Zor zamanlarda ortaya çıkan dostluklar da kalıcı ve güçlü olur”

“Türkiye ve Katar arasındaki ilişkiyi özel kılan nedir? Bu anlamda diğer ülkelerin dikkatini çeken hususlar nedir? Başka bir deyişle, Türkiye-Katar arasındaki ilişkiyi tanımlayan anahtar kelimeler nedir?” sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Türkiye ile Katar zor zamanlarda iş birliğini ve kardeşliğini geliştirmiş iki ülkedir. Hem Türkiye’nin bölgedeki zor süreçlerinde, özellikle de Türkiye’nin 15 Temmuz darbe teşebbüsünde karşılaşmış olduğu o dış destekli saldırılar karşısında Katar’ın vermiş olduğu destekle hem de daha sonraki dönemde Körfez krizinde Türkiye, Katar’ın yanında durmuştur. Zor zamanlarda ortaya çıkan dostluklar da kalıcı ve güçlü olur.”

- “Her ortak toplantıdan sonra Türkiye ile Katar arasındaki ilişki biraz daha ileriye doğru gidiyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Katar’da düzenlenen Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 9. Toplantısı kapsamında Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile görüşmesine ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Öncelikle bu ilişki, hakikaten bir kardeşlik ilişkisi olarak ve herhangi bir resmiyet olmaksızın devam eden bir ilişkidir. Bunun resmi yansıması da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği toplantılarında ele alınıyor. Bütün bu konularda, kültürden ticarete kadar, sanayiden yatırıma kadar bu geniş kapsamlı alanlarda her iki tarafta da ilgili bakan arkadaşlar çalışmalarını yapıyorlar ve bunları sadece bir temenni olmanın ötesinde, ortak projeler ve iş birlikleri şekline dönüştürüyorlar. Benim takip edebildiğim kadarıyla, yapılan her ortak toplantıdan sonra Türkiye ile Katar arasındaki ilişki biraz daha ileriye doğru gidiyor, biraz daha pozitif olarak gelişiyor.”

- “Tecrübeyi Katarlı dostlarımızla, kardeşlerimizle paylaşmaya hazırız”

Kurtulmuş, TBMM ile Katar Şura Meclisi arasındaki ilişkilerde atılması gereken adımlarla ilgili bir soruya cevap verirken ise, parlamentoların “parlamenter diplomasi”nin pekiştirilmesi açısından önemli aktörlerden biri olduğunu belirterek, bu bağlamda iki ülke parlamentosu arasında iyi ilişkilerin bulunduğunu, parlamento komisyonları aracıyla bu iyi ilişkilerinin düzeyinin artırılmasını hedeflediklerini bildirdi. 

“TBMM’nin köklü tecrübesine dayanarak da yasama, önerge, tüzük ve benzer meselelerde Türkiye’nin kadim tecrübesinden nasıl fayda sağlanabilir?” sorusu üzerine Kurtulmuş, “Bütün bu tecrübeyi biz Katarlı dostlarımızla, kardeşlerimizle paylaşmaya hazırız. Oradan milletvekili heyetleri buraya gelir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin işleyişini daha yakından görürler. Hatta sadece Şura Meclisi’nin üyeleri değil, aynı zamanda oradaki bürokrat arkadaşlar da buraya gelirlerse onları ağırlamaktan mutluluk duyarız. Bu da karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştirilmesiyle olabilir. Şura Meclisi’nin üyeleri buraya gelirlerse onları ağırlamaktan, Meclis’in işleyişini, örneğin yasa yapım süreçlerini, Meclis’in iç tüzüğüyle ilgili gelişmeleri, bütün bunları Katarlı bürokrat arkadaşlarımızla da paylaşırız.” ifadesini kullandı.

- “Biz her vesileyle Filistin davasının yanında olduğumuzu dile getirdik”

İsrail’in Gazze’ye yaptığı vahşi saldırılara TBMM’nin nasıl baktığı ve nasıl bir duruş sergilediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:

“Şu anda 6 farklı siyasi partinin grubu var. İsrail’in Gazze’ye ilk saldırdığı günün hemen ertesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 6 siyasi parti, ortak bir bildiriyle İsrail’in saldırganlığını kınadı ve bununla ilgili bir deklarasyon yayımladı. Arkasından, El-Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalandığı gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumu devam ediyordu, arkadaşlarımız oturumu kestiler ve yine bütün partiler bir araya gelerek, yapılan bu insanlık dışı saldırıyı kınadıklarını ilan eden ikinci bir bildiri yayımladılar. Biz her vesileyle Filistin davasının yanında olduğumuzu, İsrail’in işlediği insanlık suçlarının uluslararası mahkemelere intikal ettirilmesi gerektiğini, Gazze’ye her türlü insani yardımın ulaştırılması gerektiğini bütün uluslararası temaslarımızda dile getirdik.”

- “Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın nabzına birebir sahiptir”

İsrail’in Gazze’ye saldırılarına Türk halkının güçlü bir tepki verdiğinin hatırlatılmasının ardından, “Sizce hem Türkiye’de hem diğer ülkelerde parlamentolar, sahadaki tepkinin güçlülüğüne eşdeğer seviyede bir tepki koydu mu? O süreci, o ivmeyi yakaladı mı?” sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

“Ben Türkiye için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın nabzına birebir sahiptir. Gazze’deki bu saldırılar başladığı günden bu yana, 5 uluslararası parlamento başkanları toplantısına fiilen katıldık. Avrupa parlamentoları başkanları, G20 ülkeleri parlamento başkanları, MIKTA ülkeleri parlamento başkanları, Kırım Platformu parlamento başkanları toplantılarına katıldık ve Antalya’da Asya Parlamenterler Asamblesi’ni ağırladık. Bu çerçevede bütün bu toplantılarda nihai bildirilere Gazze’deki durum ile ilgili bazı ifadeler koymaya çalışıyoruz. Ama üzülerek ifade etmek isterim ki bazı ülkeler, İsrail’den daha fazla İsrailcidir. Onların dirençleriyle karşılaşıyoruz. Tam manasıyla uluslararası platformda bir mücadele veriyoruz. Söz konusu ifadelerin sonuç bildirgesine eklenmesi için büyük bir gayret gösteriyoruz. Çünkü nihayetinde ister istemez o ülkelerin siyasetçileri de tıpkı halkları gibi etkileniyorlar. Bu süre içerisinde 22 ülkeden 41 cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanvekili düzeyinde insanlarla birebir görüşmemiz oldu.”

- “İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının dağınıklığı, paramparça olmuş olmasıdır”

“Savaşın ve tüm bu olayların başlamasından bu yana neredeyse 60 gün geçti. Bunca İslam ülkeleri var, bunca oluşum, kuruluşlar var, uluslararası arenalar, İslam ülkelerinin parlamentoları var… Bu açıklamaların, kınamaların sürece nasıl bir katkısı ya da faydası oluyor?” sorusu üzerine Kurtulmuş, “Maalesef insana en çok acı veren tarafı da bu. Halklar Gazze’de yaşananları büyük bir acıyla takip ediyor ve lanetliyor ama maalesef sonuç alacak adımlar atılamıyor. Yani bu düşmanlığı, bu barbarlığı durduracak adımlar atılamıyor.” ifadesine yer verdi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının 7 Ekim’le başlamadığını, bu işin bu noktaya gelmesindeki gelişmelere bakmak gerektiğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben bu olayların öncesinin 1991’de Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte başladığını görmemiz gerektiğini düşünüyorum. O zamanki Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanı, Sayın Condoleezza Rice, 22 İslam ülkesinin sınırları değişecek demişti ve ne yazık ki ondan sonra Filistin, Yemen, Lübnan, Suriye, Irak, Libya ve Yemen’de olanlara şahit olduk. Ardından yeni düşmanlıklar oluşturuldu. Dolayısıyla bu parçalanmışlık bugüne dek sürdü. Velhasıl, İsrail’in karşısında bir güç olacak, güçlü İslam devletleri ayakta duramadı. Bu dünüydü, önceki günü de 1917’de başlar. Osmanlı Cihan Devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca İngilizler buraya Yahudileri getirmeye başladılar. Bu kapsamda da iki şey yaptılar. Birincisi, yerleşim adı altında Yahudileri, Filistinlilerin köylerine, iş yerlerine, evlerine yerleştirmeye başladılar. İkincisi, kurdurdukları silahlı örgütler vasıtasıyla, İsrail Devletinin askeri aparatlarını kurmaya başladılar. Bu işin önceki günü de o zaman başlıyor. Ama ne yazık ki Osmanlı’nın bu topraklardan çekilmesiyle birlikte İslam dünyası tam manasıyla bugüne kadar şuurlu bir şekilde bu projeye karşı çıkacak gücü gösteremedi. Az önce de ifade etmeye çalıştım, bugün İsrail’in en büyük gücü elindeki imkanlara dayanmıyor, en büyük gücü maalesef İslam dünyasının dağınıklığı, paramparça olmuş olmasıdır.”

- “Filistinli kardeşlerimizle kalpten kalbe bir bağımız olduğunu biliyoruz”

“Bugün Türkiye’nin Filistin’e karşı duruşu, tarihi geçmişiyle aynı seviyede mi? Orada şehitler düştü, canla başla savaşıldı, askerler şehit düştü, silahla savunuldu, mücadele verildi. Türkiye’nin bugünkü duruşu ile bu tarihi ilişkiler aynı oranda mı ya da aynı ivmeyi yakalamış mütenasip durumda mı?” sorusuna yanıt verirken de Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Biz uzun süre Filistin topraklarında hükümran olmuş ve oraya 400 seneden uzun bir süre boyunca adaleti, hakkı, hukuku getirmiş bir milletin çocukları olarak, Filistinli kardeşlerimizle sadece tarihi olarak değil, bugün de aynı duygularla kalpten kalbe bir bağımız olduğunu biliyoruz, hissediyoruz. Ayrıca bunu sadece bir kalbi yakınlık hissi olarak değil, aynı zamanda da Türk dış politikasının en önemli ayaklarından birisi olarak görüyoruz. Bu politikaların sürdürülmesi çok önemli. Allah Türkiye’nin gücünü, kuvvetini, imkanlarını arttırsın. İnşallah daha büyük güçle ve daha büyük imkanlarla da bağımsız bir Filistin devletinin oluşması için mücadele etmeye gayret edeceğiz. İnşallah bu sorunun kısa sürede çözülmesiyle ilgili olarak uluslararası alanda da Türkiye, oluşturulacak bir mekanizma içerisinde, sağlanacak ateşkesi korumak bakımından garantör bir devlet olarak yeniden Filistin topraklarında gayretlerini devam ettirecektir.”

- “Yapmamız gereken, insanlık cephesini kuvvetlendirmek ve güçlendirmektir”

“Latin Amerika’dan birçok parlamento, farklı ülkelerden birçok Müslüman olmayan ülkelerin parlamentoları İsrail’le ilişkilerin kesilmesi için baskı yapıyor, açıklama yapıyor. Fakat İslam ülkelerindeki parlamentolardan böyle bir açıklama görmüyoruz, bu parlamentoları tutan ya da alıkoyan nedir?” sorusuna Kurtulmuş, “Birincisi, az önce söylediğim bu dağınıklık. İkincisi, maalesef siyasi olarak bazı ülkeler gerçekten hem İsrail’den hem de İsrail’in arkasındaki güçlerden çok korkuyor, çok çekiniyor. Zaten bu korku yenilmiş olsa, makul bir zeminde siyaset tartışıyor olacaktık.” değerlendirmesinde bulundu. 

Bugün dünyada bazı halkların ve bazı parlamentolar tavırlarını açık bir biçimde ortaya koyduğunu anımsatan Kurtulmuş, Londra’da önce 300 bin, bir hafta sonra 1 milyon kişinin Filistin bayraklarıyla, Filistin’e destek vermek için sokaklara çıktığını anlattı. 

Washington’da, New York’ta, Berlin’de, Paris’te ve dünyanın birçok ülkesinin başkentinde insanların, ‘Yeter artık. Bu İsrail’i durdurmak lazım’ dediğini aktaran Kurtulmuş, “Artık yeryüzünde bir insanlık cephesi harekete geçmiştir. Yani vicdan sahibi olan, insaf sahibi olan, hak ve hukuk sahibi olan 100 milyonlarca insan, Gazze’deki olaylara tepkisini ortaya koyuyor. Yapmamız gereken önemli işlerden birisi de bu insanlık cephesini kuvvetlendirmek ve güçlendirmektir.” görüşünü bildirdi.

- “İnsanlık cephesini kuvvetlendirirsek, İsrail kendisini adım adım yalnızlaştığı bir sürecin içinde bulacaktır”

İsrail’in dünya halklarının nezdinde yalnızlaştırma sürecine girdiğini belirten Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

“Evet çok büyük bir medya güçleri var, çok büyük bir ticari güçleri var, çok büyük bir finans güçleri var, birçok parlamentoyu belki etkileyebilecek güçleri var ama halkın vicdanı ve aklı bunların üstündedir. Eğer bu insanlık cephesini kuvvetlendirirsek, İsrail adım adım yalnızlaştığı bir sürecin içinde bulacaktır kendisini. Üçüncü olarak da bu konuda hemen yakın dönemde yapılması gereken şey, Netanyahu ve ekibinin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne gitmeleri için başvuruların yapılmasıdır. Bu hafta içerisinde Türkiye’den 3 bin 200 avukat, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde suç duyurusunda bulundu. Dünyanın dört bir yanından avukatlar tarafından mahkemelere dosyalar, suç duyuruları yığıldığı zaman, işte esas o zaman uluslararası alanda kapılar açılacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak böyle bir şey yapabilir miyiz diye hukukçularımıza hemen sorduk, fakat biz o anlaşmanın tarafı olmadığımız için resmi olarak müracaat edemiyoruz ama avukatlar bu şekilde özel olarak müracaat edebiliyorlar.”

- “Katar, bu süreç içerisinde fevkalade önemli bir rol oynuyor”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Katar’ın bu süreçteki çabalarını nasıl değerlendirdiklerinin sorulması üzerine ise, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu çabaları başından beri destekliyoruz, sadece belli sürelerde değil, ümit ederiz ki bu ateşkes kalıcı olur. Çünkü binlerce ev yıkılmış, şu anda sayılarını bildiğimiz en az 16 bin civarında insan şehit olmuş. Bu insanların tekrar hayata tutunmasını, oradaki yaralıların, kadınların, çocukların, geride kalanların hayata tutunmasını sağlamak için ateşkesin kalıcı hale getirilmesi lazım. Bu alanda da ne yazık ki insanın hakikaten yüzü kızarıyor. Tam bu ateşkesin sona ermesinden BİR gün evvel, Amerika Birleşik Devletleri, ‘Biz kalıcı ateşkes istemiyoruz’ diye İsrail’i destekleyen, ateşkes yapmayın, öldürmeye devam edin anlamına gelen bir açıklama yapıyor. Biz Katar’ın ve bu konuda katkıda bulunacak olan her ülkenin bu ateşkesi kalıcı hale getirmesi için ortaya koyduğu çabaları destekliyoruz. Katar, bu süreç içerisinde fevkalade önemli bir rol oynuyor, özellikle rehinelerin, esirlerin takasıyla ilgili süreçte fevkalade pozitif bir rolü oldu. Bu anlamda da çok teşekkür ediyoruz.”

- “İsrail, Amerika için ve Batı için büyük bir yük olmaya başlamıştır”

“ABD ve Batılı ülkelerin İsrail’e adeta bir yeşil ışık yaktığını görüyoruz, katliamları yapabilirsiniz dediğini görüyoruz. Bu ülkelere de yeter, dur deme vakti gelmedi mi? Ülkeler bazında, siyasi iktidarlar bağlamında bazı farklılıklar olabilir, fakat en azından parlamentolar anlamında diğer ülkelerin parlamentolarıyla böyle bir ortak karar çıkabilecek şekilde sağlıklı bir ilişki bulunmuyor mu?” sorusu üzerine Kurtulmuş, “Bulunuyor tabii, ama her ülke bu anlamda çok net bir duruş, her parlamento net bir duruş sergileyemeyebilir. Ama şunu da söyleyeyim. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı ne kadar desteklerse desteklesin, artık İsrail, Amerika için ve Batı için büyük bir yük olmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden bu yana tek kutuplu bir dünya sistemini yönettiklerini zannediyorlardı fakat artık bu savaşla birlikte zaten daha evvel de gücünü kaybetmiş olan tek kutuplu dünya sistemi yıkılmıştır. Bundan sonra çok kutuplu bir sistemin oluşacağını görüyoruz, bunun sancılarını hep beraber yaşayacağız.” ifadesine yer verdi. 

Kurtulmuş, Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap ülkeleri parlamentolarıyla ilişkilerin nasıl olduğu sorusuna yanıt verirken ise, ilişkilerimizin genel olarak iyi olduğunu belirtti. 

İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde parlamento başkanlarıyla toplantılar yaptıklarını ifade eden Kurtulmuş, “Allah nasip ederse önümüzdeki yıl itibarıyla söz konusu ülkeleri birkaç kez ziyaret edip parlamentolarıyla daha yakın ilişkilerimizi geliştirmeyi umuyoruz.” açıklamasını yaptı. 

- “Hedefimiz sivil, kapsayıcı, kuşatıcı ve insanı esas alan yeni bir anayasa yapmak”

“Çok kritik bir dönemde görev yapıyorsunuz, Türkiye’nin ikinci yüzyılına girdiği döneme şahitlik ediyorsunuz. Bu dönemde yapılması düşünülen, planlanan projeler başlıca olarak neler?” sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

“İki temel hedefimiz var. Bunlardan birisi, Meclis İçtüzüğünü yenilemek ve böylece Meclis’te hem yasama yapma kalitesini yükseltmek hem tartışılma zeminlerini daha demokratik hale getirmek, hem de Meclis çalışmalarını etkin hale getirmek. İkincisi ise, yapabilirsek yeni bir anayasa yapmak. Sivil, kapsayıcı, kuşatıcı ve insanı esas alan yeni bir anayasa yapmak. Tabii her ikisi de bu kadar farklı partilerin parlamentoda olduğu bir dönemde zor süreçler, ama öncelikle yapmak istediğim bu tartışma iklimini değiştirip, medeni bir tartışma iklimi oluşturmak ve partilerin fikirlerini rahatlıkla gündeme getirebilecekleri bir zemin kurmaktır. Ümit ederim ki bu iki temel meseleyi başarırsak, Türkiye olarak çok şey başarmış oluruz.”

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis’teki parti gruplarının yeni anayasayla ilgili tutumuna yönelik bir soru üzerine ise, “Nihayetinde siyaset, kimin hangi fikirle gündeme geldiği ve kimin halkın yararına olacak konularda hangi iş birliklerini yapılabildiğidir. İyi bir zemin oluşturabilirsek buradan sonuç elde edebiliriz. Örneğin geçen dönemlerde partiler 64 madde üzerinde anlaştılar, uzlaştılar. Ben bugün çok daha fazla madde üzerinde uzlaşabileceğini düşünüyorum, ama bu bir siyasi iklim meselesidir ve bu anlamda partiler arasındaki ilişkileri biraz yumuşatmak, biraz medeni hale getirmek için gayret sarf etmemiz lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye’nin ikinci yüzyılını, Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?” sorusuna cevap verirken de Kurtulmuş, “Atalarımız bu topraklara geldiği günden bu yana, hep önümüze yeni hedefler koyarak ilerledik, bize sunulan seçeneklerle yetinmedik. ‘İki günü zaten eşit olan bizden değildir.’ Bırakın geriye gitmeyi, iki günümüzün eşit olmaması gerekir, onun için önümüze hep yeni bir hedef koyuyoruz. Bu hedef de bir cümleyle özetlemek gerekirse, sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye’nin yüzyılı… Önümüzdeki asrı bu şekle getirmek istiyoruz. Her alanda güçlü olan, kurumları çok güçlenmiş, insan gücü kapasitesini arttırmış, Türkiye’nin geleceğini bu şekilde görüyoruz.”

Kaynak:ogretmenler.net


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
7 Aralık Perşembe önemli gündem başlıklarıÖnceki Haber

7 Aralık Perşembe önemli gündem başlıkla...

1.Dereceye 3600 Ek Gösterge, Bir An Önce Meclise Dilekçe EylemiSonraki Haber

1.Dereceye 3600 Ek Gösterge, Bir An Önce...

Yorum Yazın

İradesini Ve İmzasını İnkâr Eden Bürokratlar O Gün Hepiniz Oradaydınız
Kamuda Tasarruf Ve Verimlilik Paketi Gözden Geçirilmelidir
Beceri Temelli Kitaplar
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları
OGM Materyal Yabancı Dil İçerikleri
Beceri ve Hayallerini Keşfetmen İçin "Zanaat Atölyeleri" Seni Bekliyor 
Öğretmenlerin Ekonomik Durumu Anketi Sonuçlandı
Okul Sporları Duyuruları
 Bilim ve Sanat Merkezlerinde eğitim gören özel yetenekli öğrencilere yönelik "Resfebe Yarışması" başvuruları başladı.
Çocuk Kitapları ve Okuma Alışkanlığı Kursu
Millî Eğitim Bakanlığı Kurumsal Yönetişim Anketi
Emek Ve Alınterine Yapılan Ödemeler İsraf Değildir
20 Bin Sözleşmeli Öğretmen Atama Başvuru Duyurusu Yayımlandı
Türk Eğitim-Sen Öğretmenlerin Taleplerini Karşılayan Bir Meslek Kanunu İçin 81 İlden Mektup Gönderdi
Bursluluk Sınavı Sonucu Açıklandı
Öğretmenlik Meslek Kanunu önümüzdeki günlerde TBMM gündemine geliyor.
#ÖMKmeclise Hashtag’i İle Eğitim Çalışanlarının Sesi Olduk.
İşte kalem kalem tasarruf tedbirleri
Öğretmenlik Meslek Kanunu Bu Defa Beklentiyi Karşılamalıdır
Ortaöğretim derslerine yönelik 9, 10, 11 ve 12. sınıflar düzeyinde konu özetleri