Talip Geylan'dan eğitim gündemine dair önemli açıklamalar

Milli ve yerli müfredat hazırlanmalıdır

Veli randevu sistemi öğretmenlerin eğitim-öğretim faaliyetlerini aksatmasın, öğretmenlerin üzerinde dayatma, baskı hatta mobbing aracı haline gelmesin!

Öğretmen liseleri yeniden açılsın!

Evet mevzuatta mülakat var ama fiili bir durum da var. 2018 yılından beri mülakat puanı olarak yazılı sınav puanı verildiği için mülakat işlevsiz hale getirilmiştir. Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı, 14 Mayıs seçimleri öncesinde ‘görevin gerektirdiği zorunluluklar hariç kamuya alımlarda mülakatı kaldıracağız’ dedi. Bu, devletin sözüdür. Aslında MEB, 2018 yılından beri yani 5 yıldır Cumhurbaşkanı’nın verdiği sözün gereğini zaten mülakat puanını işlevsiz kılarak yerine getiriyor. Hal böyleyken yapılması gereken; Cumhurbaşkanı’nın sözünü, yani devletin sözünü yerine getirmektir.

Ücretli öğretmenlerin tamamı asgari ücretin altında hatta asgari ücretin yarısı kadar ücretle çalıştırılmaktadır. Ülkemizi bu ayıptan kurtarmak kamu yönetiminin vebalidir. Bunun da yolu ücretli öğretmen çalıştırmayı gerektirmeyecek sayıda kadrolu atama yapmaktır.

AĞZI OLAN KONUŞMASIN! Kamudaki istihdamı konuşması gereken holding patronları olmamalıdır. OECD ülkelerinde toplam çalışan sayısına göre kamudaki istihdam oranlarını mukayese edecek olursak, bugün ülkemizde 31 milyon 632 bin çalışan var. Kamudaki istihdam sayısı ise; 3 milyon 626 bin 250’si kadrolu, 411 bin 168’i sözleşmeli olmak üzere toplam 4 milyon 37 bin 418’dir. Yani kamuda çalışan sayısının toplam çalışan sayısına oranı yüzde 12.76’dır. Bu oran OECD ülkelerinde nedir? OECD ülkelerinde kamuda çalışan sayısının toplam çalışan sayısına oranı yüzde 21.3’tür. Bu oran Danimarka’da 34.9, İngiltere yüzde 23, Fransa’da yüzde 19.8 Portekiz’de yüzde 16.4’tür. Türkiye’nin OECD ortalamasını yakalamaması için kamuda istihdam oranını yüzde 21.3’e çıkarması gerekiyor. Yani kamu çalışanlarının sayısı OECD ülkelerine kıyasla yüzde 40 oranında az. Dolayısıyla Türkiye’de memur sayısı fazla değil, aksine yetersizdir. Buradan hareketle söz konusu holding patronu hangi veriye dayanarak kamuda istihdam oranının fazla olduğunu iddia ediyor?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Sağlık Bakanlığı hariç kamuya ancak emekli olanların sayısı kadar alım yapılacağına dair açıklaması oldu. Buradan Sayın Şimşek’e soruyorum: Sayın Cumhurbaşkanı her gün açılan okul sayısından bahsediyor. Yeni hastane açılıyor da yeni okul açılmıyor mu? Çağ nüfusu artmıyor mu? Şayet sadece emeli öğretmen sayısı kadar atama yaparsanız ülkemizde öğretmen açığı daha da derinleşir. Ülkemizde 100 bin civarında norm açığı varken, 80 bine yakın ücretli öğretmen görevlendirirken, her yıl ortalama 15-20 bin öğretmen emekli olurken, siz nasıl sadece emekli sayısı kadar atama yapacaksınız? Öğretmen ihtiyacını en iyi bilen kişi Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’dir. Sayın Tekin’in hükümet nezdindeki gayretlerini artırarak, olabildiğince en yüksek atama sayısının yapılmasını sağlamasını ümit ediyorum.

YHS’lilerin kadro intibakının yapılması temel taleplerimizdendir. Kamudaki 110 bin civarındaki Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan meslektaşımızın yaptıkları işin niteliği ve eğitim durumlarına göre Genel İdare Hizmetle sınıfına alınması talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz.

31 Mart Yerel Seçimleri milletimize hayırlı olsun.

Tevhid-İ Tedrisat Kanunu’nun Kabul Edilişinin 100. Yılı Anısına Türk Asrı Ve Türkiye Yüzyılında Milli Eğitim Çalıştayı düzenliyoruz.

Hiçbir öğretmenimiz başöğretmen ünvanını almadan emekli olmamalıdır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu 31 Mart seçimlerinin ardından TBMM gündeminde yer almalıdır.

Bilindiği gibi geçtiğimiz ay YÖK tüm üniversitelere yazı yazarak, Görevde Yükselme Sınavı yapılacağını bildirdi. Kaç üniversitenin bu merkezi sınava dahil olduğunu bilmiyoruz. Görevde Yükselme Sınavı en son 2019 yılında yapılmış, o dönemde 66 üniversite sınava dahil olmuştu. Biz de şunu talep ettik: Tüm üniversitelerimiz YÖK’ün yapacağı Görevde Yükselme Sınavına dahil olsun. İdari personel bu sınava girsin ve hak edenler yazılı sınav başarısına göre makamlara getirilsin. Artık üniversite yönetimleri inisiyatiflerini bir kenara bıraksın!

İki toplu sözleşmede karar altına alınmış olmasına rağmen üniversite idari personelinin nakil sorunları çözülmedi. Eş durumundan dahi tayin hakları yok. Bir çalışana eş durumundan tayin hakkı vermemek, Anayasa’nın ihlali anlamına gelir. Bu noktada YÖK’ün üniversiteleri bağlayıcı bir yönetmelik yayınlayarak, idari çalışanların tayin/nakil sorunlarını çözmesini istiyoruz.

Toplu Sözleşme Hükümleri 3. Tarafların Beyanıyla Engellenemez