TBMM'de "Çocuk Zirvesi" Düzenleniyor

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın da izlediği oturumun moderatörlüğünü Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar yaptı.

Oturumun başında konuşan Ünüvar, Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada insani krizlerden etkilenen çocukların olduğunu hatırlattı.

"Keşke bu krizden etkilenen çocuklar olmasaydı. Keşke bu paneli yapma gereği duymasaydık" ifadesini kullanan Ünüvar, başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere, bakanlıkların çocuklar için önemli çalışmalar yaptığını vurguladı.

6 aydır dünyadaki toplumların yüreğini yakan Gazze katliamının yaşandığını belirten Ünüvar, "Amerika'nın en saygın üniversitelerinde, Filistin'i destekleyen öğrencilere karşı bir dizi baskı unsurları harekete geçti. Bunu, derin bir üzüntüyle karşılıyorum." diye konuştu.

Gazze'de bir vahşetinin söz konusu olduğuna dikkati çeken Ünüvar, Gazze'de 35 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiğini; bunların 15 bininin çocuk olduğunu anımsattı. Ünüvar, hayatta kalan çocukların da açlıkla, soğukla, türlü sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

- "Dünyadaki göçler son 50 yılda 3 kat arttı"

Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi

Sosyal Hizmetler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kamil Alptekin, dünyanın bir göç dalgasıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Alptekin, "Dünyadaki göçler son 50 yılda 3 kat arttı. Uluslararası göçmen sayısı şu an 281 milyona ulaşmış durumda. Bu da dünya nüfusunun yüzde 3,6'sına tekabül etmektedir. Rakamlar da istatistikler de global bir sorun ile karşı kaşıya olduğumuzu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Kan ise yakınını kaybeden, şiddete tanık olan, mülteci durumuna düşen çocuklarda derin kaygı, stres ve travma görüldüğünü aktardı. Kan, insani krizler nedeniyle ebeveynini kaybeden çocuklarda duygu düzenleme bozukluklarının da görüldüğünü belirtti.

Savunmasız çocukların sömürüye açık durumda olduğunu; bu durumun çocuk işçiliğini yaygınlaştırdığını vurgulayan Kan, "Dünyada 306 milyon çocuk işçi çalışıyor. Bunların 73 milyonu tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. Tamamı savunmasız. Krizlerden etkilenmenin açtığı durum bu." ifadesini kullandı.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ergün Hasgül de göçe sürüklenen çocukların ailelerinden ayrı kalmaları sonrasında travma yaşadıklarını, bu travmalar nedeniyle bu çocukların yaşam becerilerini kazanma veya kritik öneme sahip gelişimsel dönemlere ulaşma noktasında sorunlar yaşadıklarını anlattı.

Hasgül, ailesinden ayrılan bu çocukların alternatif bakım modellerine ihtiyaçlarının olduğuna dikkati çekti.

Dünyada acil koruma, acil koruyucu aile gibi farklı modeller olduğunu aktaran Hasgül, "Bu çocukların sınırdan alındığı andan itibaren bir vasi atanarak aile yanına yerleştirildiğini görebiliyoruz. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar olduğunu biliyoruz. En kısa zamanda bizim de ülkemizde bu modeli kullanmaya başlayacağız." sözlerini sarf etti.

- "Çocuklarımızın yanındayız"

Oturumun sona ermesinin ardından konuşmacılara teşekkür eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, önemli bir panelin düzenlendiğini; insani krizlerden en fazla etkilenenlerin çocuklar olduğunu vurguladı.

6 Şubat'ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatan Göktaş, şunları paylaştı:

"6 Şubat depremini geçirdik. Şu anda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütün çalışanları alanda. Psikososyal desteği gece gündüz demeden alanda vermeye devam ediyoruz. Diğer yandan bakım ihtiyacı olan her türlü çocuğumuzun yanındayız. Göçmek zorunda kalan çocuklarımızın da yanındayız. Şu anda sağlık sebebiyle Türkiye'de bulunan çocuklarımızın da yanındayız. Sağlık Bakanlığımızın süreci devam ediyor. Bizler de psikososyal destek açısından çocuklarımızın yanındayız."

Bakan Göktaş, panelistlere günün anısına plaket verdi.

Daha sonra Çocuk Zirvesi'nde, aile danışmanı Dr. Ferhat Aslan, çocuk eğitimine dair sunum yaptı.

Çocukların ruh sağlığının büyük ölçüde annenin ruh sağlığına bağlı olduğunu vurgulayan Aslan, annenin ruh sağlığının ise eşine bağlı olduğunu kaydetti.

Aslan, annenin elindeki malzemenin "inşası yeni başlamış bir insan" olduğunu dile getirerek, "Annenin tökezlemesi, annenin ruh hali çocuğun psikolojisini doğrudan etkiliyor ama çocuk büyüdü, kocaman adam oldu, artık etkilenmeyecektir. Bir fidana, bir filize çizik atın, gelecekte çınar ağacı olduğunda kocaman bir oyuk olarak ortaya çıkar ama ağaç olduktan sonra dallarını kesin daha gür çıkaracaktır, zararı olmaz." diye konuştu.

Bir çocuğun kendisi olabilmesi için evde önce güven ortamının tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Aslan, herhangi bir tohumun, hatta bir yumurtanın çocuk eğitimine örnek olabileceğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"(Çocuğu adam edeceğiz) diyoruz ya çocuğu zorla adam edenler, sizi temin ediyorum adamlığını elinden alır. Çünkü çocuk zorla adam edilmez. Sadece çocuk mu, hiç kimse. Adam karısını kadın etmeye, kadın kocasını adam etmeye çalışıyor. Böyle bir şey mümkün değil çünkü insanın doğası buna kapalı. İnsanoğlunun duyguları, bir başkasının zorla yönetmesine kapalı. Bir şeye dışarıdan zorla müdahale ederek ona şekil vermek cansızlar için geçerli. Cansız varlıklara dışarıdan müdahale edilir. Bir heykeltıraş bir mermere, kaya parçasına dışarıdan müdahale ederek şekil verebilir ama iş canlılara gelince çok değişiyor."

Aslan, erkeklerin de eşine sevgi ve ilgi besleyip onu gerektiğinde sakinleştirmesi gerektiğini ifade ederek, aksi halde kaşı çatık, yüzü asık, çocuğuna bağıran, "bıktım senden" diyen annelerin ortaya çıkacağını anlattı.

Kadının duygu dünyasının da çocuğun duygu dünyası gibi çok kolay zarar görebileceğini ve kolay toparlanamayacağını dile getiren Aslan, "Evliliğin başında 'gözünü korkutacağım' dediğin kadın, evliliğin sonunda senin ödünü koparır." dedi.

Güven duygusunun, çocuğun, kişinin kendi benliğinin zarara uğrayacağından endişe etmesi anlamına geldiğini dile getiren Aslan, çocukların anne babanın bir eşyası olmadığını, onların da saygı duyulması gereken bir birey olduğunu söyledi.

Özgüven duygusunun da daha çok babadan geldiğini belirten Aslan, "Çocuğun potansiyelinin, yeteneğinin açığa çıkması için güvende hissetmesine ihtiyaç var. O güven ortamını anne baba inşa eder. Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi, birbirini sevmesi çocuk için inanılmaz bir özgüven kaynağıdır. Çünkü yaslandığı dağlar dimdik ayakta duruyor. Anne baba kavga ettiğinde çocuklar dağılıyor. Motivasyonları gidiyor, dikkat dağınıklığı başlıyor. Çocuk geleceğini düşünüyor. Sağlıklı, mutlu bir çift güven ortamını inşa ettiğinde geleceğin çocukları çok daha farklı olacak." ifadelerini kullandı.

Pozitif disiplin eğitmeni Burak Alptekin de "Ebeveyn çocuk iletişiminde pozitif disiplin faktörü" konulu sunum yaptı.

Pozitif disiplinin çocukların yetkinliklerini keşfetmelerini sağlayacağını, uzun vadede etkili olduğunu, aidiyet ve önemlilik hislerini ve karşılıklı saygıyı geliştireceğini dile getiren Alptekin, "Teşvik, ailenizle, çocukla olun iletişiminize, sınıfınıza, ilişkiye dahil etmek istediğiniz değerlerden biridir. Övgü şeker gibidir, tatlıdır, keyif verir ama bağımlılık yapar ve uzun vadede zararlıdır." diye konuştu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, sunumlarının ardından Aslan ve Alptekin'e katılımlarından dolayı plaket verdi.

Çocuk Zirvesi yarın devam edecek.