Türkiye’de 2024–2026 döneminde uygulanan ücret politikaları, kamu emekçilerini korumak bir yana, hızla yoksullaştıran bir mekanizmaya dönüşmüştür. Enflasyon farkı hesaplamalarının bilinçli olarak düşürülmesi, toplu sözleşme zamlarının gerçek enflasyon karşısında erimesi ve TÜİK verilerinin telafi işlevini ortadan kaldırması, milyonlarca kamu çalışanını ve emeklisini ciddi gelir kaybına uğratmıştır.
Bugün gelinen noktada hükümet, memurların ve emeklilerin eriyen gelirlerine çözüm üretmek yerine, üst düzey bürokrasiye özel 30 bin TL’lik ayrıcalıklı bir seyyanen artış düzenlemesi yapmaktadır.
Bu düzenleme kamuoyuna “memur zammı” olarak sunulsa da öğretmenlerden hemşirelere, polislerden mühendis ve teknisyenlere kadar taşra teşkilatında çalışan milyonlarca kamu emekçisi bu artıştan bir kuruş dahi alamayacaktır.
Emekliler ise tamamen kapsam dışıdır.
Bu durum açık bir gerçeği göstermektedir:
Hükümet, kamu personel rejiminde derin ve kalıcı bir gelir uçurumu yaratmaktadır.
Gerçekler şudur:
• 2024 ve 2025 toplu sözleşme zamları enflasyonun altında kalmış, TÜİK verileri telafi mekanizmasını anlamsızlaştırmıştır.
• Memurların “görünürde” oluşan enflasyon farkı, toplu sözleşme kesintileriyle düşürülmekte; kamu çalışanları her altı ayda bir yeniden yoksullaştırılmaktadır.
• 30 bin TL’lik seyyanen artış, yalnızca sınırlı sayıdaki üst düzey bürokrat için geçerli olup kamu çalışanlarının yüzde 90’ından fazlası kapsam dışındadır.
• Aynı kurumda genel müdür 30 bin TL artış alırken, aynı işi yürüten memur 0 TL artış almaktadır.
• Emeklilerin gelir kaybı tarihin en yüksek seviyelerine çıkmış, 2026 düzenlemeleri gerçek bir iyileştirme sağlamaktan uzaktır.
Bu düzenleme, Anayasa’daki eşitlik ilkesine, kamu hizmetinin bütünlüğüne ve çalışma barışına açıkça aykırıdır.
Kamu emekçileri arasında yaratılan gelir makası derinleştikçe, kurum içi adalet bozulmakta; çalışan–emekli farkı dramatik biçimde açılmaktadır.
Üst bürokrasiye ayrıcalık tanınırken, kamu hizmetinin esas yükünü çeken öğretmen, sağlık emekçisi, mühendis, memur, teknik personel ve tüm taşra çalışanları yok sayılmaktadır.
Seyyanen artış yapılacaksa, bu artış tüm kamu çalışanlarına ve tüm emeklilere eşit şekilde yapılmalıdır.
Gerçek çözüm; ayrıcalıklı gruplara özel ödemeler değil, taban aylığa yansıyan, kalıcı ve adil bir iyileştirmedir.
Kamu emekçilerini yoksullaştıran bu politikalardan derhal vazgeçilmelidir.






