"25 kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü" kapsamında ülke genelinde kadınlar alanlardaydı!
KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher'in basın açıklaması ve illerde yapılan eylemlerden fotoğraflar aşağıdadır:
Şiddetsiz, Eşit, Özgür Bir Yaşam İçin Mücadelede Kararlıyız!
Rojin’in kaybolduğu 27 Eylül 2024 tarihinden bugüne hep birlikte, Rojin için Adalet demeye devam ediyor, etkin bir soruşturma yürütülmesi ve olayın aydınlatılması için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bugün de 25 Kasım haftasında, Rojin ve onun nezdinde tüm kadınlara ses olmak için Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeyiz.
Şule Çet, Rabia Naz Vatan, Gülistan Doku ve adını burada sayamadığımız nicelerinin ve bir yıldır da Rojin Kabaiş’in faillerin nasıl korunduğuna, “intihar” denilerek dosyanın kapatılmaya çalışıldığına, ATK raporlarına rağmen etkin bir soruşturma yürütülmediğine tanıklık ediyoruz. Rojin’in bedeninde iki farklı erkek DNA’sı tespit edilmesine rağmen, bu bulgular “ölüm sonrası bulaşma” gibi akıl dışı açıklamalarla geçiştiriliyor. Rojin’in ailesi, arkadaşları, sevdiklerini kaybetmeleri yetmiyormuş gibi bir de “intihar” ya da “kaza” varsayımlarını dinlemek, tüm bu hukuksuzluğa tanık olmak ve “şüpheli ölüm” gibi müphem bir ayrıma karşı söz söylemek zorunda bırakılıyor, kurumsal şeffaflık ve hesap verebilirliğin olmadığı bu düzende etkin bir soruşturma yürütülerek gerçeğin açığa çıkması için mücadele ediyor.
Hepimiz biliyoruz: Bu ülkede kadınlar “ölmüyor”, öldürülüyor!
Kadınlar evde, iş yerinde, sokakta, üniversitelerde, yaşamın her alanında şiddete, ayrımcılığa, tacize, tecavüze uğruyor, katlediliyor. Erkek yargı ise cezasızlık politikalarında ısrar ediyor, failleri aklıyor, şiddeti meşrulaştırıyor. Kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın ortadan kaldırılması için önleyici, caydırıcı ve koruyucu mekanizmalar oluşturulmuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilmiyor, 6284 sayılı yasa etkin uygulanmıyor. Kadın cinayetlerinin, tacizlerin ve şiddet olaylarının üzeri her seferinde çeşitli bahanelerle örtülüyor. Bu durum bir istisna değil, iktidarın sistematik cezasızlık politikalarının ürünüdür.
Rojin’in ölümünde olduğu gibi her kadın katliamı, bu iktidarın cezasızlık politikasının doğrudan sonucudur. Yargı, artık adaletin değil, iktidarın ideolojik aygıtlarından biridir. Fail koruma mekanizması kurumsallaşmıştır; kadınların yaşam hakkı siyasal iktidarın “aile” ve “itaat” politikalarına feda edilmektedir. Her faili koruyan, her delili karartan bu adaletsizlik zinciri, patriyarkanın devlet eliyle yeniden üretimidir.
Tüm veriler, kadın örgütlerinin raporları, konunun uzmanları İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının ardından kadın cinayetlerinin arttığını, faillerin tutuksuz yargılandığını söylüyor. Yüzlerce kadının “silahla intihar” ettiği öne sürülüyor, gerçeğin izi sürülmüyor, otopsi yapılmıyor. Dosyalar kapatılmadan önce yapılması gereken araştırma yapılmıyor. “İntihar,” “şüpheli ölüm” denilerek, ya da “soruşturmaya gerek olmadığı” öne sürülerek üstü kapatılan, hesabı sorulmayan katliamların sorumluluğu devlette, yetkililerde ve dolayısıyla sistemdedir.
Rojin Kabaiş ve “intihar” denilerek geçiştirilen, sorumlularından hesabı sorulmayan tüm kadın ve çocuk cinayetleri yargı sisteminin işlemezliğini ve çürümüşlüğünü ortaya çıkarmaktadır.
Bu sorunlar gündeme getirildiğinde, araştırılması talep edildiğindeyse “Her şüpheli kadın ölümü bir cinayet değildir; her şüpheli insan ölümü bir cinayettir.” “Kadın‑erkek ayrımı üzerinden cinayetleri yarıştırmayalım.” diyor birileri. Biz biliyoruz ki her şüpheli kadın ölümü, her kadın intiharı bir cinayettir. Bunu kabul etmeyenler, soruşturma sürecini işletmeme suçu işlemekte ve cinayet suçuna ortaklık etmektedir.
Buradan bir kez daha diyoruz ki; Yılmayacağız. Mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Sadece katiller değil etkin soruşturma yürütmeyenler de hesap verecek.
Artık Yeter. Erkek egemen sisteminizi de yargı kararlarınızı da kabul etmiyoruz.
Kadınlar öldürülürken ‘ama’lı, ‘fakat’lı cümleler kurmanıza, failden yana tutumunuza, kadın düşmanlığınıza tahammülümüz kalmadı!
Kadına yönelik şiddetin münferit olduğu algısı oluşturmaya çalışan ataerkil iktidarınızla, kadın düşmanı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalarınızla toplumsal çürümenin de kadın cinayetlerinin de sorumlusu sizsiniz!
Katledilen her kadının hesabını soracağız!
Katledilen tüm kadınlar için, “Rojin için adalet” demeye devam edeceğiz!
Erkek şiddetine karşı önleyici ve caydırıcı politikaların yapılması için,
İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi ve Sözleşme’nin gereğinin yerine getirilmesi için,
6284 Sayılı Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması için,
Kadına yönelik ayrımcılığın her türlüsünün ortadan kaldırılması için,
Şiddetle mücadele konusunda, önleyici, koruyucu ve caydırıcı ulusal-uluslararası hukuk ve mevzuatı temel alan düzenlemelerin hayata geçirilmesi için,
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikaların üretilmesi ve uygulanması için MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ!





