Bu topraklarda 95 yıl önce bugün işlenen 3 cinayetin acısı hiç dinmedi.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ile yekvücut olan bu halkın, prangalarından kurtulup bağımsızlığını Cumhuriyet ile taçlandırması tüm dünyada hayret ve hayranlıkla izlenirken, içerideki düşmanları ise rahatsız etmekteydi.
23 Aralık 1930’da Menemen’de bir grup yobaz, yeni alfabeyle eğitim verilmesine karşı çıkarak ayaklandı. Cumhuriyet’in devrimlerine ve aydınlanmaya karşı bu karanlık kalkışmada asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, bekçi Hasan ve bekçi Şevki vahşice katledildi.
Bu kanlı girişimle sayılarının çoğalacağını ve halktaki Cumhuriyet heyecanının gerileyeceğini düşünen katiller, en büyük dersi yine halktan aldılar. Katliam ülkenin her köşesinde öfkeyle karşılandı. Halk Atatürk devrimlerine ve ilkelerine olan bağlılığını meydanlara çıkarak gösterdi. Eli kanlı gericiler adları dahi anılmadan lanetlenirken, devrim şehitlerinin adları ve hatıraları daha ilk günden ölümsüzleştirildi.
Devrim şehidi Mustafa Fehmi Kubilay, Atatürk'ün altını çizdiği üzere, "Cumhuriyet'in hayatiyetini tazeleyen ve kuvvetlendiren" bir simgeye dönüştü.
Atatürk’ün taziye mesajında dikkat çektiği, “vahşet sırasında katillerin ahalinin bir kısmı tarafından alkışlamasından duyulması gereken utanç”, tüm yurdu sardı; sardı sarmasına ancak ne yazık ki bu utanç, benzer elim olaylar vesilesiyle defalarca tekrarlandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih sahnesinde gericiler her ayaklandığında canlar yandı, kanlar döküldü, utanç duvarına bir çizik daha atıldı. Çorum, Maraş, Sivas katliamlarında; Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi gibi aydınlarımızın öldürülmesinde yine Menemen’de elini kana bulayanların ya da o kanı alkışlayanların zihniyetinin devamı vardı.
Ne yazık ki bugün hâlâ var. Ekranlara çıkıp pişkince “Latin Alfabesi’ne geçiş nedeniyle bir gecede cahil kaldığımızı” söyleyenler, karma eğitimi ve kadının iş hayatındaki eşit yerini açıkça hedef alanlar, “Devlet laik olmaz” diyerek Cumhuriyet’in yapıtaşını tahrip etmeye çalışanlar, Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz hatıralarına dil uzatanlar hâlâ var.
Ama Birleşik Kamu-İş olarak altını çizmek isteriz ki onların da bilmedikleri bir şey var: Menemen’in gerici zihniyeti azalarak devam etse de, Kubilaylar bir asırlık Cumhuriyet tarihi boyunca hep var oldu ve sayıları durmadan çoğaldı.
Biz, Atamızın “en büyük eserim” dediği ve bizlere emanet ettiği Cumhuriyet’in bekçileriyiz, Kubilaylarıyız. Her türlü karanlık işe girişebilecek gericilerden de onları utanmadan alkışlayacak olanlardan da korkmuyoruz. Tarih hep bizi yazdı. Tarih hep bizi haklı çıkardı. Her gece, sonunda sabahın aydınlığına yenildi. Yine yenilecek! Menemen’deki alkış sesleri kesilinceye dek…
Cumhuriyet’in ve kazanımlarının savunucusu olan Birleşik Kamu-İş olarak devrim şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, Cumhuriyet’e onların bize miras bıraktığı ruhla sahip çıkmaya söz veriyoruz.



