Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısında Neler Görüşüldü?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısında Neler Görüşüldü?
Abone ol
Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısında Neler Görüşüldü?
Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.

ÖNDER KAHVECİ: BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN ADIM ATILMALI

 “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirilen Kamu Personeli Danışma Kurulu  (KPDK) Toplantısında memurlarımızın yaşadığı ekonomik, sosyal sorunları ve çözüm önerilerini bir kez daha masaya getirdik.

Genel Başkanımız Önder Kahveci KPDK Toplantısında;

* Ocak ayı memur ve emekli zam oranları yeniden revize edilmesi,

* Refah payı uygulamasının hayata geçirilmesi ve Memura yüzde 10 refah payı verilmesi,

* Bütçe görüşmelerinde kamu görevlileri ve emekliler için ilave tedbirler alınması,

* 1. Dereceye gelen kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi, 

* Yardımcı Hizmetlilerin bir defaya mahsus GİH’e alınması, 

* Başta teknik hizmetler sınıfı personelimiz olmak üzere şef, araştırmacı gibi çalışanlarımızın maaşlarının mutlak suretle yükseltilmesi,

* 8 Bin 77 TL emekli aylığı hesabıma dahil edilmesi, 

* Sözleşmeli personelin sorunları, 

*Bayram ikramiyesi,

*Sendikalar kanunun değiştirilmesi,

* Mülakatın kaldırılması gibi bir çok başlığı masaya taşıyarak sorunların ve beklentilerin bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğine vurgu yaptı. 

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan toplantıya, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney ile teknik heyetimizde katıldı.

BAKAN IŞIKHAN: SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “KPDK Toplantımız hayırlı olsun. Bu masadan sorunlara çözüm çıkması için gayret sarf ediyoruz. Karşılıklı diyaloğu önemsiyor ve çözüm noktasında birlikte hareket etmenin gerekliliğine inanıyoruz. Toplantımızın tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor,  hepinize teşekkür ediyorum” dedi.

KAHVECİ: KPDK TOPLANTILARINDAN ÇALIŞMA HAYATINA YÖNELİK SONUÇLAR ÇIKMALIDIR

Toplantının açılışında konuşan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanımız Önder Kahveci, Ocak ayı memur zammının yeniden gözden geçirilerek revize edilmesi ve memura yüzde 10 refah payı verilmesi gerektiğini vurguladı. 

Genel Başkanımız Önder Kahveci ayrıca, 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetliler, 8 bin 77 TL ilave ek ödemenin emekli aylığa hesabına dahil edilmesi, kadroya geçirilen sözleşmeli personelin nakil ve yer değiştirme haklarındaki sınırın kaldırılması, 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar arasındaki farklı uygulamaların giderilmesi, mülakat, bayram ikramiyesi, 4688 sayılı toplu sözleşme kanunu, istihdam biçimleri ve bir çok konuda görüşlerini paylaştı. 

Genel Başkan Önder Kahveci Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısında;

BİRİNCİ DEREYE GELEN BÜTÜN KAMU GÖREVLİLERİNİN EK GÖSTERGE RAKAMLARI 3600 OLARAK BELİRLENMELİDİR

“3600 ek gösterge düzenlemesinden faydalanamayan başta şefler olmak üzere 1. dereceye gelmiş diğer tüm kamu çalışanlarının da kapsama dâhil edilmesi gerekmektedir.  

Ek göstergesi 3600’e yükseltilen kadrolarda görev yaptıktan sonra ek göstergesi 3600’den aşağıda belirlenen araştırmacı gibi kadrolara atananlar açısından oluşan mağduriyetler giderilmelidir.   

Din görevlisi, öğretmen, sağlık çalışanı ve polislerde olduğu gibi diğer 2 yıllık yüksekokul mezunlarının da 3600 ek gösterge uygulamasından faydalanması sağlanmalıdır.  

Bu amaçla hazırladığımız kanun teklifimiz dikkate alınmalıdır”

GERÇEKLEŞEN ENFLASYON RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE OCAK AYI İÇİN MEMUR MAAŞ ZAMLARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ VE KAMU ÇALIŞANLARINA %10 REFAH PAYI VERİLMELİDİR

“Gerçekleşen enflasyon rakamlarına bakıldığında 2024 ve 2025 yılları için memur maaşlarına yapılması planlanan artışların enflasyonun oldukça altında kalacağı görülmektedir. Ekim ayı enflasyonu da geçtiğimiz aylarda olduğu gibi yüksek gelmiştir. Ekim’de enflasyon %3,43 oranında artarken yıllık enflasyon da %61,36 olarak belirlenmiştir. Haziran ayından bu yana 4 aylık sürede ise TÜFE %29,4 olmuştur.  

Temmuz ayında memur maaşlarına enflasyon farkı hariç %6 zam yapılmıştır. Hal böyle olunca zammın yapıldığı ilk ayda aldıkları zammın fazlasını enflasyona kaptıran memurlarımızın maaşları ekim ayı itibarı ile %23,4 oranında erimiştir. 

Yılsonu için önümüzde, özellikle okul ve ısınma giderlerinin bütçemizi zorlayacağı 2 aylık bir süreç daha varken maaşlardaki erimenin %23’ü aşması kamu çalışanları ve emekliler için zor günlerin şiddetlenerek süreceğini göstermektedir.  

Özellikle TCMB’nin 2023 ve 2024 yıllarına ilişkin enflasyon beklentisini yukarı yönlü güncellemesi, önümüzdeki dönemde de yüksek enflasyonun devam edeceğinin işaretidir. Ne var ki, toplu sözleşme süreci sonunda kararlaştırılan maaş zamları, ilgili döneme ait enflasyon beklentilerinin dahi altında kaldı. Bu da kamu çalışanları ve emeklilerin maaşlarındaki erimenin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmektedir. 

Türkiye Kamu-Sen olarak daima kamu çalışanlarına ve emeklilerine piyasa gerçekleriyle örtüşen maaş zammı yapılması gerektiğini ifade etmekteyiz. Kamu görevlilerimizin alım gücünün yükseltilmesi için gerçek enflasyonun üzerinde bir artış yapılması ve buna ek olarak refah payı verilmesinin zorunlu olduğunu vurgulamaktayız. TÜİK’in açıkladığı rakamlar, Türkiye Kamu-Sen olarak ekonomik öngörülerimizin yerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak taleplerimizin de haklılığı ve sağlam temellere dayandığı görülmektedir.  

Toplu sözleşme görüşmeleri kamu çalışanlarının beklentilerine çözüm üretememiştir. TBMM’de başlayacak olan bütçe görüşmeleri bu aşamada maaşlardaki erimenin durdurulabileceği tek mekanizma olarak kalmıştır. Bu süreç iyi değerlendirilmek zorundadır. Önemli olan maaşların hangi oranda yükseldiği değil alım gücünün hangi oranda arttığıdır. 

Son yıllarda maaşlara yapılan oransal artışlar yüksek gibi görünse de gerçekleşen enflasyon, yapılan artışları aştığı için maaşlar sürekli erimekte, alım gücü sürekli düşmektedir. Bu bakımdan bu erimenin mutlak surette durdurulması gerekmektedir. Bunu sağlamanın tek yolu da kamu çalışanlarına refah payı verilmesinden geçmektedir.  

Dolayısıyla gerçekleşen enflasyon ve TCMB’nin enflasyon beklentileri de dikkate alınarak  memur maaşları güncellenmeli, uygun bir maaş zammının üzerine %10 refah payı verilmesi ile enflasyon farkının da ortaya çıktığı ay itibarı ile maaşlara yansıtılması sağlanmalıdır” 

YARDIMCI HİZMETLER SINIFINDAKİ PERSONEL BİR DEFAYA MAHSUS GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFINA ALINMALIDIR

“Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil personelin büyük çoğunluğu idari hizmetlerde, masa başı işlerde görevlendirilmektedir.  Fiiliyatta zaten mevcut olan bu durumun yasal bir zemine taşınması, çalışma hayatında karşı karşıya kalınan bu hukuki ayrımcılığın giderilmesi amacıyla Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil olan personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi sağlanmalıdır” 

8 BİN 77 TL’LİK “İLAVE EK ÖDEME” EMEKLİ AYLIĞI HESABINA DAHİL EDİLMELİDİR

“14 Temmuz tarih ve 7456 sayılı Kanunla getirilen 8 bin TL’lik ilave ek ödeme uygulaması, büyük bir adaletsizlik yaratmıştır. Öyle ki, düzenlemede bu ödemeden herhangi bir kesinti yapılmayacağı öngörüldüğü için memurların yalnızca çalıştıkları dönemlerine esas bir tazminat olarak uygulanması, emekli olduklarında bu ödemenin emekli maaşı hesabına dahil edilmeyeceği söz konusudur. Hal böyle olunca ilave ek ödeme uygulaması, çalışırken alınan maaşla emekli maaşları arasındaki uçurumu daha da büyütmüş, emekli maaşlarının memuriyet hayatıyla bağını koparmıştır. Böyle bir durum sosyal sigorta ilkeleri ile de uyuşmamakta, memurlarımız çalışırken aldıkları maaşın %40’ı kadar emekli maaşına hak kazanabilmektedir. 

Yaşanan ekonomik gelişmeler ve memurların alım gücündeki erime dikkate alındığında; emekliliğe yansımayan ilave ek ödeme Anayasamızın ölçülülük, adalet ve kanun önünde eşitlik ilkelerine de aykırı bir durum teşkil etmektedir. Bu nedenle ilave ek ödeme sisteminin değiştirilerek, yapılan 8 bin 77 TL’lik artışın memurların emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınması için gerekli mevzuat değişikliğinin yapılması bir gerekliliktir”

KADROYA GEÇİRİLEN SÖZLEŞMELİ PERSONELİN NAKİL VE YER DEĞİŞTİRME HAKLARINDAKİ SÜRE SINIRI KALDIRILMALIDIR

“Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin kanunda kadroya geçecek personelin 4 yılını dolduruncaya kadar nakil hakkından faydalanamayacağı hükme bağlanmıştır. İlgili kanuna göre kamu çalışanları öncelikle sözleşmeli statüde göreve başlayacak, 3 yılın ardından 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadroya geçirilecek, 1 yıl da bu statüde görev yaptıktan sonra yer değiştirme hakkından faydalanabilecektir. 

Bu durum da aile birliğinin sağlanması konusunda var olan adaletsizliklerin devam etmesi anlamına gelmektedir. Anayasaya uygun olarak aile birliğinin sağlanması için sözleşmeli personelin kadroya geçtikleri tarih itibarıyla yer değiştirme hakkı başta olmak üzere kadrolu memurların bütün haklarından tam olarak faydalanması gerekmektedir”

5510 SAYILI KANUNLA 2008 ÖNCESİ VE SONRASINDA GÖREVE BAŞLAYANLAR ARASINDA ORTAYA ÇIKAN FARKLI UYGULAMALAR GİDERİLMELİ, KAMUDA SÖZLEŞMELİ PERSONEL OLARAK ÇALIŞMAYA BAŞLAYANLARIN EMEKLİLİK YÖNÜNDEN MEMURİYETE BAŞLANGIÇLARI İLK DEFA KAMUDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIKLARI TARİH OLARAK KABUL EDİLMELİDİR

“5510 sayılı Kanunla birlikte kamu çalışanlarının hakları ikiye bölünmüştür. 1 Ekim 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar açısından emekli aylığı uygulaması büyük farklılıklar göstermektedir. Bu tarihten önce kamuda görev yapan memurların emekli aylığı bağlama oranları yüksek, emekli keseneğine tabi ödemeleri düşük iken 1 Ekim 2008 sonrasında göreve başlayanların emekli keseneğine tabi ödemeleri daha fazla ama aylık bağlama oranları daha düşüktür. 

Her iki uygulamada avantaj ve dezavantajlar olsa da memur emeklilerinin maaşları ile çalışırken elde ettikleri kazanç arasında büyük bir uçurum ortaya çıkmaktadır. Öncelikle ortaya çıkan bu ikili yapı bir standarda bağlanmalı ardından da memurların görev aylıkları ile emekli aylıkları arasındaki fark makul ölçülere çekilmelidir.     

Benzer bir sorun 1 Ekim 2008 öncesinde kamuda sözleşmeli pozisyonlarında istihdam edilmekteyken kadroya geçirilen personel için de söz konusudur. Anılan personelin derece ve kademe ilerlemesi kamuda ilk işe başladığı tarihe göre yapılmaktayken emeklilik hakları kadroya geçtikleri tarih baz alınarak belirlenmektedir. Bu da personelin emeklilik hakları bakımından olumsuz durumlara sebebiyet vermekte, emekli maaşları düşük hesaplanmaktadır. Bu nedenle kamuda 1 Ekim 2008’den önce çalışmaya başlayan ve daha sonra kadroya geçen sözleşmeli personelin memuriyete başlangıç tarihleri, emekli aylığı yönünden de kamuda çalışmaya başladıkları tarih olarak kabul edilmelidir”  

KAMUDA İLK ATAMALARDA VE GÖREVDE YÜKSELME SINAVLARINDA UYGULANAN MÜLAKAT KALDIRILMALIDIR 

“Kamuda mülakat uygulamasının subjektif bir özellik taşıdığı ve çeşitli adaletsizliklere yol açtığı bütün çevrelerce kabul edilen bir gerçektir. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere kamuda gerek ilk atamalarda gerekse görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında mülakat uygulamasının kaldırılması gerekmektedir”

DİĞER ÇALIŞAN VE EMEKLİLERDE OLDUĞU GİBİ KAMU GÖREVLİLERİNE DE “BAYRAM İKRAMİYESİ” VERİLMELİDİR

“Kamuda memurlar dışında tüm personele ve emeklilere bayram ikramiyesi ödenmektedir. Bu haktan faydalanamayan tek kesim memurlardır. Bu durum büyük bir adaletsizlik yaratmaktadır. Her ne ad altında olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan tüm kamu çalışanlarına Ramazan ve Kurban bayramları öncesinde bayram ikramiyesi verilmelidir”

4688 SAYILI KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI VE TOPLU SÖZLEŞME KANUNU REVİZE EDİLEREK KATILIMCI VE SONUÇ ALICI BİR YAPIYA KAVUŞTURULMALIDIR

“4688 sayılı Kanun, toplu sözleşme görüşmelerini yalnızca mali ve sosyal haklarla sınırlayarak memurlarımızın yer değiştirme, atama, yükselme, disiplin, unvan değişikliği gibi sorunlarını yok saymakta; memur meselelerini adeta masa dışına atmaktadır. 

Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerinin birlikte yapılmasından dolayı süreç bir keşmekeşe dönüşmekte, hiçbir konu yeterince tartışılamadan toplu sözleşmelerin sonuna gelinmektedir. Takdir edilmelidir ki, farklı statülere ve farklı çalışma koşullarına sahip, 11 hizmet kolunda bulunan ve sayıları 4 milyona yaklaşan kamu çalışanının, 2 milyon dolayındaki emeklilerle birlikte 6 milyon kişinin sorununun 3 haftalık bir sürede tartışılıp çözülmesi oldukça zordur. 

Bu nedenle genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerin birbirinden ayrılarak farklı zaman ve zeminlerde gerçekleştirilmesinin daha uygun olacağına, toplu sözleşme sisteminin ancak bu şekilde etkili ve verimli sonuç üreteceğine inanıyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak, en önemli talebimiz, kamu görevlilerinin hakkı olan toplu sözleşmenin, grev ve siyasete katılma ile birlikte kullanılabilmesi ve gerçek anlamda eşit temsile dayanan, ILO normlarına uygun bir toplu sözleşme sistemine geçilmesi yönündedir.

Yerel yönetimlerde çalışanlar için sosyal denge sözleşmelerinin zorunlu hale getirilmesi ve gerçekleştirilecek hizmet kolu toplu sözleşmeleri ile tüm memurların sosyal denge sözleşmesinden faydalanması sağlanmalıdır.   

Mevcut düzende toplu sözleşmeyi imzalamaya veya Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurmaya yetkili yegâne merci çalışanlar adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak belirlenmiştir. Bu hükmün, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına nasıl bir darbe vurduğu geçtiğimiz toplu sözleşme dönemlerinde açıkça görülmüş, memur ve emekliler bir tek kişinin keyfi kararı nedeniyle büyük zarara uğratılmıştır. 4688 sayılı Kanuna göre gerek genel gerekse hizmet kolu toplu sözleşmeleri, sendikalı sendikasız bütün kamu görevlilerini etkileyen bir hukuki metindir. 

Bu nedenle kamu görevlilerinin tamamını temsil etmeyen tek bir kişiye 3 milyon 750 bin kamu çalışanı, 2 milyon 450 bin emekli olmak üzere toplam 6 milyon 200 bin; aileleriyle birlikte yaklaşık 25 milyon vatandaşımızın geleceği adına bağlayıcı karar alma yetkisinin verilmesi, toplu pazarlık görüşmelerinin mantığına ve demokratik ilkelere aykırıdır.

Kanuna göre, bir sendikaya üye olan kamu görevlileri hakkında toplu sözleşme yapma yetkisi, bir başka sendikaya devredilmektedir ki, böyle bir durum ne örgütlenme özgürlüğü ne de kişilerin tercih haklarına saygı sınırları içinde değerlendirilemez. 

Kaldı ki, Kanun toplu sözleşmeyi bağıtlama hakkı elinden alınan sendika ve konfederasyonlara Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru hakkı da tanımamaktadır. Böyle bir uygulamanın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu açıktır.

Bu amaçla; 4688 sayılı Kanun gereği toplu sözleşme görüşmesine katılmaya hak kazanan her bir konfederasyonun Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalı, Kurul, Hükümetten bağımsız karar verebilecek bir şekilde yeniden düzenlenmelidir”

KAMU PERSONEL REJİMİNİN DÜZENLENEREK STATÜ HUKUKUNA BAĞLI, GÜVENCELİ VE KADROLU İSTİHDAMIN GÜÇLENDİRİLMESİ, İSTİHDAM BİÇİMLERİNİN SADELEŞTİRİLMESİ VE ÜCRET SİSTEMİNİN REVİZE EDİLMESİ SAĞLANMALIDIR

“Kamu personel rejiminin ana esasları belirleyen 657 sayılı Kanun 1965 yılında çıkarılmıştır. Bu yönüyle gelişen zamanda ortaya çıkan yeni kamu hizmeti anlayışına ayak uydurmak adına çok kez değişikliğe uğramış, yetersiz ve eksik kalan kısımları farklı mevzuatlarla tamamlanmaya çalışılmıştır. 

Hal böyle olunca Türk kamu personel sistemi çok parçalı ve çok başlı bir yapıya dönmüştür. Kamuda liyakat ve ehliyet esaslı, güvenceli ve sade bir kamu personel sistemine ihtiyaç bulunmaktadır. Zamanın gereklerine uygun olarak kaldırılması gereken hizmet kolları ile yeni ihdas edilmesi gereken hizmet kollarına ihtiyaç duyulmaktadır. 

Mevcut haliyle ücret sistemi içinden çıkılamaz bir hal almış, yetersiz ödeme kalemleri ve sosyal yardım sistemi nedeniyle kamu personeli en düşük maaş alan kesim haline gelmiştir. Bu nedenle 657 sayılı Kanunun yeniden ele alınarak sade bir mevzuatla düzenlenmesi gereği hasıl olmuştur”

 

Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısı sonrasında  “Cumhuriyetimizin 100. Yılı ve 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü” dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bahçesine bu anlamlı günlerin anısına ağaç dikildi.

Kamu Personeli Danışma Kurulu Gerçekleştirildi

09 Kasım 2023, Perşembe

 

Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Toplantıda kamu görevlilerinin talep ve beklentileri konuşuldu.

 

 

Gerçekleştirilen toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’e bağlı 11 sendikanın genel başkanları ve KPDK’da temsilcisi bulunan kurumların bürokratları katıldı.

Toplantıda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, geçmişte belirli bir düzen çerçevesinde gerçekleştirilen KPDK toplantılarına gereken özenin gösterilmediğine ve toplantıların zaman aralığının kaydığına dikkat çekti. 7. Dönem Toplu Sözleşme sonrasında gerçekleştirilen bu toplantının önemine vurgu yapan Ali Yalçın, “Toplu Sözleşme masasının sıcağıyla, kapsam dışında tutulan maddelerin ve özellikle KPDK’nın konusu denilen konuların görüşülüp çözüm üretilmesi açısından bu toplantı önemli bir fırsattır. Bu sebeple Memur-Sen olarak KPDK’yı; masanın yükünü hafifleten, masada kapsam dışında bırakılan konulara çözüm üreten, olmaz-yapılamaz olumsuzluklarına imkan vermeyen ve özellikle ortak akılla sorunların istişare edildiği, sorunların çözümüne yönelik somut verilerin paylaşıldığı güçlü bir mekanizma olarak görüyoruz. Önümüzde sosyal güvenlikten çalışma şartlarına, görevde yükselme ve unvan değişikliğinden 4688’in güncellenmesine, deprem bölgesindeki sorunlardan disiplin affının çıkarılmasına, mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan problemlerden mülakatın kaldırılmasına kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Burada alınan kararların fiiliyata dönüşmesi ve tekrar gündeme gelmemesi için alt komisyon kurulması ve çalışmaların istikrarlı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bir sonraki KPDK’da ise masanın gündemini iki husus belirlemelidir. Birincisi, alt komisyon çalışmalarının ve kararlarının nihai durumu, ikincisi ise emek örgütleriyle belirlenecek KPDK ortak gündemi olmalıdır. Nitekim, bugünkü toplantının gündemi de emek örgütleriyle masada değil masa toplanmadan önce belirlenmeliydi. Çünkü bugüne kadar gerçekleştirilen KPDK’larda Memur-Sen olarak verdiğimiz mücadele; KPDK’nın gündemli olması ve alınan kararların bağlayıcı olması yönündedir. Önceki KPDK’larda konuşulan ve alınan kararların; bir sonraki Toplantıda unutulması, makarayı her defasında baştan sarmaya mecbur bırakıyor. KPDK ve burada alınan kararlarının hayata geçmesiyle kurula atfedilen değerin artıracağı ve her bir kamu görevlisi özelinde ayrı ayrı taçlanacağı unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

“Kamu görevlilerinin kaybı artıyor”

Yalçın, gerçekleştirilen 2023 yılının son KPDK toplantısının; ekonomik verilerin yukarı yönlü güncellendiği, kamu görevlileri için önemli ölçüde enflasyon farkı oluştuğu,2024 Bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü, enflasyon, kur ve faiz rakamlarının yukarı yönlü arttığı, 2024-2026 Orta Vadeli Plan ve 12. Kalkınma Planının açıklandığı, mikro ve makro hedeflerin yenilendiği bir süreçte düzenlendiğini belirterek, “Burada bir parantez açarak, bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Ocak ayında kamu görevlilerine yapılacak maaş/ücret artışına ilişkin bir hususun altını çizmek gerekiyor. Enflasyon farkı dahil alacağı artıyor ifadesi yerine kamu görevlilerinin bu süreçte kayıpları artıyor gerçeği Kamu İşveren tarafından görülmelidir. Enflasyon farkı Memur-Sen’in Toplu Sözleşme’de hüküm altına aldığı bir kazanımdır. 2,5 ay önce oturduğumuz bu masada Maaş/ücret artışını “Enflasyon belirlemesin masa belirlesin, kamu görevlileri enflasyona ezilmesin” gayretimiz ve mücadelemiz maalesef istediğimiz sonucu vermedi. Diğer taraftan, yeniden Değerleme Oranına ilişkin de ayrıca bir parantez açarak kısaca ifade etmekte fayda var. 2024 yılında Devletimizin vergi, harç, ceza gibi alacaklarına uygulayacağı Yeniden Değerleme Oranı’nın %58,46 olacağı unutulmamalıdır. Bütçe görüşmelerinin gerçekleştiği bu süreçte; saat başı fazla çalışma ücreti ve harcırah tutarları başta olmak üzere kamu görevlilerine ödenecek ödeneklerin, günün şartlarına ve ekonomik koşullara uygun olarak güncellenmesi, çalışanlar arasında farklı yöntemle tespit edilen uygulamalara son verilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Genel Başkan Yalçın, konuşmasında çözülmesi gereken hususları şu şekilde sıraladı;

  • 7. Dönem Toplu Sözleşme’de “Toplantı Tutanağı” İle Kayıt Altına Aldığımız 4688 Sayılı Kanunun Revize Edilmesi Ve Evrensel İlkelere Uyumlu Hale Getirilmesi Gerekmektedir. 

2010 yılında Memur-Sen’in iradesi ve öncülüğünde gerçekleştirilen 4688 sayılı Kanun, o günün şartlarına göre kamu görevlileri ve sendikaları özelinde önemli değişiklikler ve yenilikleri beraberinde getirmiştir. Süreç içerisinde gerçekleştirilen Toplu Sözleşmeler ve uygulamalar; 4688 sayılı Kanunun 4 milyon kamu görevlisi ve 2 milyona yakın kamu görevlisi emeklisinin sorunlarını çözme noktasında yetersiz kaldığını göstermektedir. Amacımız, sendikal örgütlülüğün de sendikal gücün de taraflar arası tam ve eşit katılımla gerçekleştirilmesi, sendikalı olmayı teşvik edecek sistemin getirilmesi ve evrensel sendikal hakların kamu görevlileri ve sendikalarına tanınmasıdır. Örgütlenme Özgürlüğü genişletilmelidir.

Anayasa Mahkemesi’nin 02.11.2023 tarihli kararı da sendikal örgütlenme yasağına ilişkin tepkilerimizin haklılığını göstermiş ve 4688 sayılı Kanun’un değiştirilmesinin sürece yayılmasını değil bir an önce tamamlanması gerektiğini ispatlamıştır. 4688 Sayılı Kanun’daki örgütlenme özgürlüğünü engelleyici hususların kaldırılarak sendika üyesi olabilecek kamu görevlilerinin kapsamının genişletilmesi, toplu sözleşmenin kapsam, süre, taraflar, işleyiş bakımından yeniden ele alınması, grevsiz toplu sözleşme anlayışının gözden geçirilmesi, Kanun’un evrensel ilke ve normlara uyumlu hale getirilmesi için 7. Dönem Toplu Sözleşme’de hüküm altına alınan maddelerin vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesi uygun olacaktır.

  • 7. Dönem Toplantı Tutanağı ile kayıt altına aldığımız 1.Dereceye yükselen tüm kamu görevlilerinin 3600 Ek Göstergesi Gecikmesin, düzenleme biran öce yapılsın, beklentiler karşılansın İstiyoruz.

Gerek mevcut kamu görevlileri gerekse de 1. Dereceye yükselmiş kamu görevlisi emeklileri; mevcut ekonomik şartların etkisiyle emekli aylığını artırma noktasında önemli bir yere sahip ek gösterge düzenlemesinin “Yetkili Konfederasyonla” yapılmasını beklemekte, bu düzenlemenin acilen uygulamaya dönüşmesini bekliyoruz. 

  • Memur-Sen olarak 460 bin sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini sağladık. Ancak, bu düzenlemenin kanayan yarası olan eş tayini hakkının sağlanması noktasında da yeni bir adım atılarak 3+1 süre engeli ortadan kaldırılmalıdır. Aile bütünlüğü sağlanmalıdır. 
  • Teknik hizmetler sınıfında çalışan kamu personeline ait bir Meslek Kanunu çıkarılmalıdır. Ülkemizde son yıllarda çeşitli meslek mensuplarına ait düzenlemeler ile hem özlük haklarına hem mali haklara hem sosyal haklara hem de emekliliklerine ilişkin düzenlemeler yapılmış, önemli bir meslek grubu olan Teknik Hizmetler Sınıfı’na yönelik bir çalışma yapılmamıştır. Bu durum; kamudaki nitelikli personelin kamudan özel sektöre geçmesine, dolayısıyla kamu kuruluşlarının işlerini personel eliyle değil hizmet alımı yöntemiyle gerçekleştirmesine neden olmuştur. 

yalcinkpdk3Bu nedenler, kurumlarda liyakati, meslekte yetişme imkanını ve kariyer yapma gibi seçenekleri ortadan kaldırmaktadır. Yukarıda saydığımız sebepler ve daha birçok sebepten dolayı, Teknik personelin kariyer planlamasını ve özlük haklarını koruyacak bir Meslek Kanunu çalışılması ve kurumlara uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. 

  • Yardımcı Hizmetler Sınıfı Kaldırılsın. Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki yeni personel istihdamının mevcut durumda yok denecek kadar az olması, bu personelin öğretim durumlarına ve kıdemlerine uygun diğer hizmet sınıflarına geçirilebilmesini kolaylaştırıcı bir husustur. Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin diğer hizmet sınıflarına geçirilmesiyle uzun yıllardır beklenen talepler karşılanacak, bu kapsamdaki personelin yaşadığı birçok sorun ortadan kalkacaktır. 
  • Gelir Vergisi Oranlarının %15’te Sabitlenmelidir. Kamu hizmetinde devlete ve millete güven temin eden kamu görevlileri aynı zamanda en sadık vergi mükellefi olma yönüyle de cömert bir konumda yer almaktadır. Kamu görevlilerinin alım gücü gelir vergisi kesintileriyle azalmakta, yılsonuna doğru ikinci ve hatta üçüncü vergi dilimine girmekte ve maaş/ücret artışları tekrar kesinti yöntemiyle ellerinden alınmaktadır. Bu çerçevede, kamu görevlilerinin gelir vergisi oranları %15’e sabitlenmeli, geliri törpüleyen, alım gücünü azaltan uygulamalardan vazgeçilmelidir. 
  • Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavları İnisiyatife Bırakılmamalı, Periyodik Olarak Yapılmalıdır. Memur-Sen’in KPDK gündemli toplansın ısrarı ve talebi sonrası 2021 Mart KPDK Toplantısında “Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavlarının 3 yılı aşmamak üzere gerçekleştirilmesi” konusunda adım atılmıştır. Ancak söz konusu adımın düzenlemeye kavuşturulmamış olması, bizlere bugün bunu bağlayıcı hale getirmenin yerinin tam da burası olduğunu göstermektedir. Öte yandan Sayın Bakan tarafından 7. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde de ifade edilen görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapılması hususu, kamu istihdamında kariyer ve liyakati destekleyecek, kamu hizmeti verimliliğini arttıracaktır. Bu sebeple Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapılması hususunda verilen sözün bugün tutulması gerekmektedir. 
  • Mülakat Kaldırılsın, Şeffaflık Sağlansın. Sayın Cumhurbaşkanımızın AK Parti Seçim Beyannamesinde belirttiği “Kamuya alımlarda Mülakat Kaldırılacak” sözü için düzenleme yapılmalı, kamuoyu tarafından yoğun ilgiyle beklenen bu husus karşılanmalıdır. Kamuda görevlendirilecek personelin alımına ilişkin olarak “Kamu Personel Alım İlanları”, “Kamu Personel Seçme Sınavı”, “Sınav Komisyonları”, “Sözlü Sınav Mülakat ve Kişilik Envanterleri” konuları gözden geçirilerek kamu görevlilerinin sadece kitabi bilgisini ölçme yerine özgürlükçü, rekabetçi, yenilikçi, çözüm ve sonuç odaklı sisteme öncelik verilmeli, nitelikli insanlar kamuya kazandırılmalıdır. 
  • Kılık-Kıyafet Düzenlemesine İlişkin Yasaklara Son Verilmelidir. Yargı kararlarıyla her dönem bir yeni hak temin edilen Kılık-Kıyafet Yönetmeliği’nin hukuka uymadığı ve çağdışı olduğu görülmeli, kamu görevlileri kılık-kıyafet gerekçesiyle üstünün keyfi baskısına maruz kalmamalı, kamu hizmeti sunumunun verimini engelleyici her türlü husus ortadan kaldırılmalıdır. 
  • Sosyal Güvenlik sisteminde yeni düzenleme yapılmalıdır. Emekli Aylıkları Artırılmalıdır. Özellikle son dönemlerde gerçekleştirilen düzenlemeler; kamu görevlilerinin görev aylığı ve emekli aylığı arasındaki dengenin bir hayli bozulmasına sebep olmuştur. Özellikle son yapılan 8.077 TL düzenlemesinin kamu görevlileri emeklilerine yansıtılmaması; emekli kamu görevlilerini mali yönden zorlarken, çalışan kamu görevlilerini de emekli olmama yönünde zorlamaktadır. Başta 8.077₺ ilave ödeme olmak üzere kamu görevlilerinin bütün gelirlerinin diğer çalışanlarda olduğu gibi emekli keseneğinde dikkate alınması gerekmektedir. 

Özellikle 8.077 TL düzenlemesinde kamu görevlisi emeklilerinin kapsam dışında tutulması, kamu personel sistemi ve mevzuatı içerisindeki bağın önemli ölçüde kopmasına ve görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki maaş-ücret farkının %50’ye yükselmesine neden olmuştur. 

  • Harcırah Tutarları ve Fazla Çalışma Ücretleri Günün Koşullarına Uygun Hale Getirilmelidir. 2024 Bütçe’sinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü bu dönemde; kamu görevlileri açısından günlük ihtiyaçları karşılama noktasında yetersiz kalan yer değiştirme masrafı, yatacak yer temini, konaklama, yol ve benzeri giderler ile kamu görevlileri nezdinde maaş-ücretlerin uzağında kalan fazla mesai ücretlerinin artırılması, 7. Dönem Toplu Sözleşme’de hüküm altına alındığı üzere çalışmasının yapılarak kamu görevlileri açısından hakkaniyete en uygun rakamlara çıkarılması gerekmektedir. 
  • Özelleştirmeden Geçen Sözleşmeli Personelin Zorunlu Emekliliği Kaldırılmalıdır. Memur-Sen’in mücadelesiyle 2018 yılında geçici personel istihdamının kaldırılmasıyla bu personelin sözleşmeli personel pozisyonuna geçişi sağlandı. Yine Memur-Sen’in sendikal mücadelesi, ısrarlı ve kararlı duruşuyla 4/C’den 4/B’ye geçen personel dahil toplamda 460 bin sözleşmeli personelin kadroya geçişi 2023 yılı içerisinde gerçekleşti. Geçici personelin sendikaya üye olma hakkından tutun da kadroya geçirilmesine kadar bütün süreçlerin takipçisi ve öncüsü Memur-Sen oldu. 

yalcinkpdk2Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi çalışmasından sonra gerçekleştirilen EYT düzenlemesinde kamu işçilerinin zorunlu emekliliği kaldırılırken özelleştirmeden gelen ve kadroya geçmeyen sözleşmeli personelin zorunlu emekliliği kaldırılmadı. Her kurumun farklı yorumlaması ile bazı personel zorla emekli edildi, bazı personel ise halen çalışmaya devam ediyor. Zorunlu olarak emekliliğe ayrılan özelleştirmeden geçen sözleşmeli personelin, emeklilik işlemine yönelik açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı veriliyor ve tekrar görevine iade ediliyor. Bu konuda Kurul doğru ve adil olanı yapmalı, çalışanlar ve kurumlar arasında ikileme düşülen bu yanlış uygulamaya son verilmelidir. 

  • Üniversite İdari Personelin Yer Değişikliği Sağlanmalıdır. Hem 6. Dönem’de hem de 7. Dönem Toplu Sözleşmede hüküm altına aldığımız Üniversite İdari Personelinin yükseköğretim kurumları arasında yer değişikliği kazanımı fiili olarak da uygulamaya geçirilmelidir. Bu konuda Toplu Sözleşmede atılan somut adımın devamı gelmeli ve beklentiler gecikmeden karşılanmalıdır. 
  • Deprem Bölgesindeki Kamu görevlileri Unutulmamalı, İlave Haklar Tanınmalıdır. 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremlerde tüm Türkiye olarak tek vücut halinde acıları birlikte sarmak ve yardım ulaştırmak için birbirimizle yarıştık. Burada görev yapan kamu görevlilerimizin hakkı ödenmez. Emeklerinin karşılığı maddi ya da manevi olarak temin edilmez. Fakat bölgede normalleşme mücadelesi sürerken en çok gayret gösteren ve çaba harcayan yine her zamanki gibi kamu görevlilerimiz. Bölgenin tekrar inşa ve ihyasında emek harcayan, alın teri akıtan kamu görevlilerimizi maddi ve manevi olarak desteklememiz gerekiyor. 

Öncelikle 6 ay boyunca ödenen fazla çalışma ücreti ve tazminat tutarının tavandan ödenmesine devam edilmesi, bölgenin tüm kurumlar açısından ayrım yapılmadan zorunlu hizmet bölgesi olarak tanımlanması, üniversite geliştirme ödeneği bölgelerinin yeniden gözden geçirilerek deprem bölgesine tavandan ödenmesi ile idari personelin ilave edilmesi ve kamu görevlileri özelinde ayrıca ilave tedbir ve düzenlemelere ihtiyaç var. 

  • Tüm kamu görevlilerine İlave Bir Derece Verilmesi ve Disiplin Cezalarının Affı tekrar gündeme alınmalıdır. 2016’dan sonra kamuya alınan veya sözleşmeli pozisyondan kadroya geçen personele de, Anayasa madde 10’daki eşitlik ilkesi uyarınca ilave bir derece verilmesi hakkında çalışma yapılmalıdır. 

Toplu sözleşme hükümlerinin uygulanması noktasında oluşabilecek kısıtlamalara ya da daraltıcı farklı uygulamalara fırsat verilmeli, Toplu Sözleşme’nin Kanun niteliğinde olduğu unutulmamalıdır. 

“Maaş kartları yerli ve milli olmalı”

Toplantıda İsrail’e yapılan boykotun sınırlarının genişlemesi gerektiğini ve bu doğrultuda kamudaki maaş kartlarının TROY ödeme yöntemine dönüşmesi kararının yerinde olacağını ifade eden Ali Yalçın, “Devletimiz ve milletimizin kararlı duruşuyla birçok “işgalci İsrail” ürünü boykot ediliyor. Birlik olduğumuzda ve beraber hareket ettiğimizde önümüzde hiçbir engelin duramayacağını herkese gösterdik. Boykotun devamı gelmeli ve hem kamu hem de bireyler bu konuda bilinçlendirilmelidir. En önemli boykot ise “emperyalist ve kapitalist sömürücülere” karşı gencinden yaşlısına bütün bireylerin ceplerinde yer alan maaş-kredi kartlarının ödeme sisteminin yerli “Troy Kart” ile değiştirilmesi olduğu açıktır. Öncelik kamuda başlamalı ve bütün kamu görevlilerimiz maaş kartlarını değiştirerek ödeme sisteminin “Troy Kart” olarak kullanılmaya başlamalarını KPDK masasında ifade ediyor, bütün kamu görevlilerimizi bu konuda hassasiyete davet ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. 

Kaynak:ogretmenler.net

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Aile Ve Gençlik Fonu Kanun Teklifi TBMM Sağlık, Aile, Çalışma Ve Sosyal İşler Komisyonunda Kabul EdildiÖnceki Haber

Aile Ve Gençlik Fonu Kanun Teklifi TBMM...

Nesli tehlikedeki Ada Martıları için Türkiye’nin önemi artıyor.Sonraki Haber

Nesli tehlikedeki Ada Martıları için Tür...

Yorum Yazın

Öğretmenler Odası Buluşmalarının 10'uncusu Diyarbakır'da Gerçekleşti
Mülakat Ya Kalkacak Ya Kalkacak!
Bosna Hersek’e gitmeye hak kazananlar açıklandı
Kamp Liderliği Başvuru Sonuçları açıklandı
Üniversite daire başkanlarına makam tazminatı ödenmelidir
‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ yeni müfredat taslağı değerlendirmemizi tamamladık
Öğretici: Memur Ve Emekliler Enflasyona Yenik Düştü
Temmuzda memurlara yüzde kaç zam bekliyorsunuz?
Fahiş Fiyat Ve Stokçuluk Cezalarının Artırılmasını Da İçeren Kanun Teklifi TBMM’de
Öğretmenlerin Deprem Öncesinde Görev Yaptıkları İllere İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Başvurusu Açıldı
2018 Yılından İtibaren Sınavsız Ataması Yapılan Tüm Şube Müdürlüğü Atamalarını İptal Ettirdik
Sosyal Becerileri Geliştirme Eğitimi
Dijital Medya Okuryazarlığı Eğitimleri
Solve For Tomorrow Projesi Çevrim İçi Tasarım Odaklı Düşünme Eğitimi
Okul Sporları Duyuruları
2024 KPSS başvuru kılavuzu yayımlandı
Kariyer Mi Önemli? Sayın Cumhurbaşkanının Sözünün Havada Kalması Mı Önemli?
Ekonomiye Emekçi Gözüyle Bakış Şarttır
Alım Gücünü Artırmak İçin Refah Payı Verilmesi Şarttır
Memurlar Temmuzda Ne Kadar Zam Alacak?