@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında savaş nedeniyle ülkemize tahliye edilen Ukraynalı çocuklara ilişkin yer alan iddialar dezenformasyon içermektedir. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ülkemize tahliye edilen çocuklar, Ukrayna makamlarının bilgi ve yönlendirmesi doğrultusunda, kendi resmî bakım personeli, öğretmenleri, koruyucu aileleri veya aile bireylerinin gözetiminde, Ukrayna makamlarının bilgisi dahilinde Ukrayna menşeili bir vakıf tarafından belirlenen otellere yerleştirilmiştir. Bu süreçte çocukların barınma, beslenme, sağlık, eğitim, hijyen ve güvenlik alanlarındaki temel ihtiyaçlarının karşılanması için ilgili kurumlarla koordinasyon kurulmuş; kendilerine psikososyal destek ve eğitim için gerekli altyapı sağlanmıştır. Çocukların günlük bakımı ve gözetimi ise Ukraynalı görevlilerce sürdürülmüştür. Bununla birlikte toplu yaşam koşullarının doğurabileceği riskler dikkate alınarak, çocukların diğer Ukraynalı çocuklar gibi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı çocuk kuruluşlarına yerleştirilmesine yönelik teklif, Ukrayna makamlarıyla paylaşılmış ancak bu teklif kabul görmemiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ukraynalı çocukların ülkelerine dönüşünü takiben, iki kız çocuğuna yönelik istismar iddialarından haberdar olmuştur. Çocukların üstün yararı ile iddiaların ağırlığını gözeterek, resmî bir bildirim veya şikâyet iletilmemiş olmasına rağmen Bakanlık tarafından derhal suç duyurusunda bulunulmuş ve adlî süreç başlatılmıştır. Haberde Türkiye’nin çocukların korunmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği yönünde oluşturulmaya çalışılan algı, gerçeği yansıtmamakta ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik manipülatif bir dezenformasyon örneği teşkil etmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ukrayna makamlarıyla iş birliği içinde, ulusal ve uluslararası yükümlülükleri çerçevesinde, savaş mağduru tüm çocukların korunması için gerekli tüm adımları atmayı sürdürmektedir. Kamuoyunun, manipülatif içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organları ve sosyal medya hesaplarında “Büyük Marmara Depremi Tatbikatı, İçişleri Bakanlığı tarafından iptal edildi ve hazırlıklar için harcanan milyonlarca lira boşa gitti” şeklinde dolaşıma sokulan iddialar asılsız olup dezenformasyon niteliği taşımaktadır.

AFAD Başkanlığı tarafından Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında görevli birimlerin müşterek çalışma yetkinliğini artırmak üzere planlı faaliyetler yürütülmekte olup, bu çerçevede 2025 yılı içerisinde 12’si bölge, 28’i yerel düzeyde olmak üzere toplam 40 tatbikat başarıyla icra edilmiştir. 26 Kasım 2025 tarihinde Marmara Bölgesi’nde yapılması planlanan “Ulusal Afet Tatbikatı”nın, paydaş kurumlarla yapılan istişareler sonucu, ileri bir tarihte yapılması kararlaştırılmıştır. Tatbikatın planlama sürecindeki çalışmalar için de herhangi bir harcama veya satın alma işlemi gerçekleştirilmemiştir. Kamuoyunun manipülatif içeriklere itibar etmemesi, yalnızca resmi kurumlarca yapılan açıklamaları esas alması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya hesaplarında, Ayasofya-i Kebir Camii’ndeki restorasyon çalışmalarına ilişkin “zeminin tahrip edildiği” ve “iş makineleriyle yapıya zarar verildiği” şeklinde paylaşılan iddialar dezenformasyon içermektedir. Ayasofya’nın gelecek nesillere sağlam şekilde aktarılması amacıyla 2023’te başlatılan restorasyon süreci, Vakıflar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ve Bilim Heyeti ile Koruma Kurulu’nun bilimsel raporları ve teknik onayları doğrultusunda yürütülmektedir. Deprem güvenliğini artırmak için ana kubbenin kurşun kaplamalarının yenilenmesine ve iç mekânın korunması için kubbenin geçici çelik konstrüksiyonla kapatılmasına Bilim Heyeti tarafından karar verilmiştir. Bu sistemi taşıyacak 43,5 metre yüksekliğindeki dört ana kolonun yerleşimi de yine bilim heyeti tarafından belirlenmiştir. Çelik malzemelerin taşınması için iş makinesi kullanımının zorunlu olduğu Bilim Heyeti tarafından tespit edilmiş; zemin için statik hesaplar, yükleme testleri, zemin sınıfı analizleri ve georadar taramaları yapılmıştır. Zemin taşıma kapasitesi m² başına 25 ton olarak ölçülmüş; bunun üzerine m² başına 30 ton taşıyabilen özel bir sistem kurulmuştur. Çalışmalarda kullanılacak en ağır aracın zemine uyguladığı yük ise sadece 6 tondur, hazırlanan zemin bu yükü fazlasıyla taşımaktadır. Girişten harime kadar özgün mermerleri korumak için prekast, ahşap ve çelik elemanlarla güçlendirilmiş platform yapılmış; harimde mermer döşemeler belgelenmiş ve tüm zemin testleri tamamlanmıştır. İş makinelerinin hareket edeceği alanlarda yükü yayarak mermeri koruyan çok katmanlı geçici döşeme sistemi Bilim Heyeti’nin belirlediği teknik esaslara göre uygulanmış; zemine keçe, kum, kontra, ahşap karkas, xps, ses şiltesi ve baklava sac yerleştirilmiştir. Egzoz gazının yayılmaması için duman emici sistemler kullanılmaktadır. Ayasofya-i Kebir Camii’nde yürütülen tüm çalışmalar, yapının güvenliğini ve özgünlüğünü korumak amacıyla Bilim Heyeti’nin denetimi altında, bilimsel yöntemlerle ve yüksek hassasiyetle yürütülmektedir. Yapılan işlemler Ayasofya’ya zarar değil, Ayasofya’nın güçlendirilmesi ve korunması içindir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı haberlerde ve sosyal medya paylaşımlarında, sözde “Küresel Organize Suç Endeksi Raporu”nda Türkiye’nin 193 ülke arasında suçta 10’uncu sırada yer aldığı ve dayanıklılık sıralamasında 131’inci sıraya düştüğü şeklinde dolaşıma sokulan iddialar, Türkiye’yi hedef alan ve uluslararası kamuoyunu manipüle etmeyi amaçlayan organize bir dezenformasyon kampanyasının parçasıdır. Türkiye; insan ticareti, uyuşturucu, kaçakçılık, organize suç ve yasa dışı göçle mücadelede BM, INTERPOL, EUROPOL ve UNODC başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla dünya genelinde en yoğun iş birliği yapan; operasyon hacmi, kapasitesi ve etkinliği en yüksek ülkeler arasında yer almaktadır. GI-TOC ise kurucu üye ve yayıncı kadroları arasında FETÖ mensuplarının yer aldığı bilinen Cenevre merkezli bir dernek olup, hazırladığı endeksin herhangi bir resmî veya bağlayıcı niteliği bulunmamaktadır. Bu dernek, ülkelerden doğrudan veri toplamamakta; ulusal istatistikler, adli veriler veya operasyon rakamları yerine büyük ölçüde yorum ve algıya dayalı göstergeler kullanmaktadır. GI-TOC’un yayınlarında Terör Örgütü FETÖ mensuplarının analizlerine yer verilmesi de endeksin objektiflik ve bilimsel tarafsızlık iddiasını ciddi biçimde zayıflatmaktadır. Sonuç olarak, söz konusu endeks resmî nitelik taşımayan, yöntemsel açıdan sorunlu, objektif verilerden uzak, bilimsel temelden yoksun ve FETÖ irtibatlı bir STK raporudur. Türkiye’ye ilişkin söz konusu iddialar, uluslararası düzeyde algı operasyonu yürütmeyi hedefleyen, somut temele dayanmayan maksatlı ve mesnetsiz yorumlardan ibarettir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı haberlerde ve sosyal medya paylaşımlarında, sözde “Küresel Organize Suç Endeksi Raporu”nda Türkiye’nin 193 ülke arasında suçta 10’uncu sırada yer aldığı ve dayanıklılık sıralamasında 131’inci sıraya düştüğü şeklinde dolaşıma sokulan iddialar, Türkiye’yi hedef alan ve uluslararası kamuoyunu manipüle etmeyi amaçlayan organize bir dezenformasyon kampanyasının parçasıdır. Türkiye; insan ticareti, uyuşturucu, kaçakçılık, organize suç ve yasa dışı göçle mücadelede BM, INTERPOL, EUROPOL ve UNODC başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla dünya genelinde en yoğun iş birliği yapan; operasyon hacmi, kapasitesi ve etkinliği en yüksek ülkeler arasında yer almaktadır. GI-TOC ise kurucu üye ve yayıncı kadroları arasında FETÖ mensuplarının yer aldığı bilinen Cenevre merkezli bir dernek olup, hazırladığı endeksin herhangi bir resmî veya bağlayıcı niteliği bulunmamaktadır. Bu dernek, ülkelerden doğrudan veri toplamamakta; ulusal istatistikler, adli veriler veya operasyon rakamları yerine büyük ölçüde yorum ve algıya dayalı göstergeler kullanmaktadır. GI-TOC’un yayınlarında Terör Örgütü FETÖ mensuplarının analizlerine yer verilmesi de endeksin objektiflik ve bilimsel tarafsızlık iddiasını ciddi biçimde zayıflatmaktadır. Sonuç olarak, söz konusu endeks resmî nitelik taşımayan, yöntemsel açıdan sorunlu, objektif verilerden uzak, bilimsel temelden yoksun ve FETÖ irtibatlı bir STK raporudur. Türkiye’ye ilişkin söz konusu iddialar, uluslararası düzeyde algı operasyonu yürütmeyi hedefleyen, somut temele dayanmayan maksatlı ve mesnetsiz yorumlardan ibarettir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında “Türkiye’nin ABD ile LNG anlaşması yaptığı için Rus gazı alımının sona ereceği ve bu nedenle enerji krizinin kapıda olduğu” şeklinde dolaşıma sokulan iddialar dezenformasyon ürünüdür. Türkiye, sahip olduğu boru hatları, LNG ve depolama altyapısıyla arz güvenliği konusunda bölgesinin en güçlü ülkelerinden biridir. Ne bugün ne de yaklaşan kış dönemine ilişkin herhangi bir doğal gaz arz güvenliği sorunu veya enerji krizi riski söz konusu değildir. Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan doğal gaz tedariki ise ilgili kurumlar arasında yürürlükte bulunan uzun vadeli sözleşmeler çerçevesinde planlandığı şekilde ve kesintisiz olarak devam etmektedir. Bununla birlikte Türkiye’nin ABD, Azerbaycan, İran, Cezayir, Umman, Katar gibi çoklu kaynaklardan boru gazı ve LNG tedarik etmesi ise arz güvenliğini çeşitlendirmeye, rekabeti artırmaya ve tedarik esnekliğini güçlendirmeye yönelik teknik bir tercihtir. Enerji arzı çoklu kaynaklarla güvence altına alınmış olup, öne sürülen kriz senaryosunun hiçbir gerçekliği bulunmamaktadır. Kamuoyunun bu tür yanıltıcı haber ve paylaşımlara itibar etmemesi, kurumların resmî açıklamalarını dikkate alması önemle rica olunur.

Infographic with Turkish flag and map of Turkey highlighting energy infrastructure including pipelines LNG terminals and storage facilities. Text in Turkish explains debunking of disinformation on US LNG deal impacting Russian gas. Lists multiple supply sources with flags: USA Russia Azerbaijan Algeria Nigeria Iran Oman Qatar Turkmenistan. Shows social media icons with crossed out false claims and DMM logo at bottom.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya hesaplarında “Afgan, Iraklı ve Suriyeli suçlular Avrupa’dan uçaklarla Türkiye’ye gönderiliyor” iddiası tamamen dezenformasyondur. Türkiye’nin, üçüncü ülke vatandaşlarını başka ülkelerden kabul etmesine yönelik herhangi bir uygulaması yoktur. Suç kaydı bulunan ya da yasal ikamet hakkı olmayan yabancıların Türkiye’ye iadesi, mümkün değildir.

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya hesaplarında “Afgan, Iraklı ve Suriyeli suçlular Avrupa’dan uçaklarla Türkiye’ye gönderiliyor” iddiası tamamen dezenformasyondur. Türkiye’nin, üçüncü ülke vatandaşlarını başka ülkelerden kabul etmesine yönelik herhangi bir uygulaması yoktur. Suç kaydı bulunan ya da yasal ikamet hakkı olmayan yabancıların Türkiye’ye iadesi, mümkün değildir. Türkiye yalnızca kendi vatandaşlarına ilişkin işlemleri, uluslararası hukuk çerçevesinde ve gerekli inceleme–itiraz süreçleri tamamlandıktan sonra bireysel düzeyde yürütmektedir. Üçüncü ülke vatandaşlarının toplu veya bireysel şekilde Türkiye’ye gönderilmesi söz konusu değildir. Söz konusu dezenformasyon içerikli paylaşımlar hakkında, ilgili kurum tarafından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma’ suçundan Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Kamuoyunun resmi makamlarca yapılan açıklamaları dikkate alması, kaynağı belirsiz bu tür dezenformasyonlara itibar etmemesi önem arz et etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Infographic with red X mark over false claim text Afrikan Iraklı ve Suriyeli suçlular Avrupadan uçaklarla Turkiyeye gonderiliyor Turkish flag and airplane graphic in background Official logos including Directorate of Communications and DMMM watermark at bottom Text explains debunking of deportation claims and legal actions in Turkish

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında, TOKİ’nin deprem bölgesinde yürüttüğü Fatih Sosyal Konut Projesi ile ilişkilendirilerek paylaşılan fotoğraflar gerçeği yansıtmamakta; kamuoyunu manipüle etmeye dönük dezenformasyon içermektedir. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından Fatih Sosyal Konut Projesinin tünel kalıp imalatları yaklaşık 1,5 yıl önce, Nisan 2024’te eksiksiz şekilde tamamlanmış; proje kaba inşaat sürecini tamamen geride bırakmış ve konutlar hak sahiplerine teslim aşamasına gelmiştir. Paylaşılan görüntüler ise herhangi bir teknik veri, konum bilgisi, kontrol tutanağı veya resmî kayda dayanmadığı gibi, kamuoyunda şüphe ve güvensizlik oluşturmayı hedefleyen manipülatif bir çarpıtma girişimidir. 26 Kasım’da anahtar teslimi yapılacak projeyi, iddia edilen fotoğraflarla ilişkilendirmek, devletimizin depremzedelerimize yönelik kararlılıkla sürdürdüğü konut seferberliğini gölgelemeyi amaçlayan açık bir dezenformasyondur. Kamuoyunun, özellikle deprem bölgesinde yürütülen bu hassas çalışmaları istismar eden doğrulanmamış ve manipülatif iddialara karşı duyarlı olması; yalnızca resmî kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmesi özellikle önem arz etmektedir.

Infographic from Turkish Directorate of Communications with red logo at top, text in Turkish explaining disinformation about TOKI Fatih Sosyal Konut Projesi in earthquake region, stating project tunnel formwork completed in April 2024, rough construction finished, homes ready for delivery to owners on November 26, warning against unverified claims, includes DMMM logo at bottom.

@dmmiletisim

Hindistan’da yayın yapan bazı medya kuruluşlarında, “Türkiye’nin Hindistan’daki terör eylemleriyle bağlantılı olduğu, terör gruplarına lojistik, diplomatik ve finansal destek sağladığı” yönünde yapılan maksatlı yayınlar, iki ülke ilişkilerini zedelemeyi amaçlayan kötü niyetli bir dezenformasyon kampanyasının parçasıdır. Türkiye, her türlü terör eylemini nerede ve kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin kesin bir biçimde reddetmekte; uluslararası toplumla iş birliği içinde terörle mücadelede öncü bir ülke konumunda yer almaktadır. Bu kapsamda Türkiye, Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Küresel Stratejisi’ne aktif katkı sağlamakta; NATO’nun terörle mücadele politikalarının şekillenmesinde etkin rol üstlenmektedir. Türkiye’nin Hindistan’a veya herhangi bir başka ülkeye yönelik “radikalleşme faaliyetinde bulunduğu” iddiası, tamamen dezenformasyon amaçlıdır ve hiçbir somut dayanağı bulunmamaktadır. Türkiye’yi hedef alan bu tür asılsız ve manipülatif haberler, ülkemizin uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yaptığı katkıları gölgelemeye yönelik çabalardır. Kamuoyunun bu tür dezenformasyon içerikli iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur.

Infographic with red header reading Breaking News in English and Turkish, featuring Turkish flag colors and logos of Directorate of Communications and DMMM at top and bottom. Central text in Turkish warns about disinformation claims linking Turkey to terrorism in India, stating such reports from Indian media are malicious and aimed at harming relations. Below, it details Turkeys anti-terror stance and international roles. Includes two example tweet screenshots one with red breaking news banner about NATO and terrorism, another similar, with ribbon-like elements and official seals visible.

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında ve sosyal medya platformlarında yer alan, “Bandırma Limanı’nda kaçak ve kimliksiz büyükbaş hayvanların yasa dışı şekilde ülkeye sokulmaya çalışıldığı, hayvanların açlıktan öldüğü ve geminin gizlice limana geri döndüğü” yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamakta ve dezenformasyon içermektedir. Türkiye Cumhuriyeti, halk sağlığını, hayvan sağlığını ve ulusal hayvancılık varlığını riske atacak hiçbir uygulamaya izin vermemektedir. Bandırma Limanı’nda yürütülen tüm veteriner kontroller ve dezenfeksiyon işlemleri de ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda titizlikle gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, 15 işletme adına Uruguay’dan ithali planlanan 2 bin 901 baş damızlık sığır için 21 Ekim 2025 tarihinde Bandırma Limanı Veteriner Sınır Kontrol Noktası’na başvurulmuştur. Yapılan incelemelerde, bazı hayvanlarda kulak küpesi veya elektronik kimlik çipinin bulunmadığı, 469 hayvanın seçim listeleriyle uyumlu olmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu uygunsuzluklar nedeniyle sevkiyatın ülkeye girişine izin verilmemiş; ilgili 15 Veteriner Sağlık Sertifikasına “RED” şerhi düşülerek karar 23 Ekim 2025 tarihinde Gümrük Müdürlüğü’ne bildirilmiştir. Buna karşılık firmalar, alınan karara itiraz ederek yargı süreci başlatmış; bu süreçte gemiyi Bandırma açıklarında bekletmişlerdir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına, manipülatif amaçlarla servis edilen asılsız iddialara itibar edilmemesi önemle duyurulur.

Infographic from Turkish Directorate of Communications with official seal at top left showing Turkish flag and text Directorate of Communications. Central text in Turkish explains debunking of false claims about illegal cattle imports at Bandırma Port from Uruguay, including details on veterinary checks, denial of entry due to missing tags and mismatches, RED notation on certificates, and firms legal objection. Includes timeline elements like application on 21 October 2025 and notification on 23 October 2025. Bottom features DMMM logo and warnings against manipulative claims. Newspaper clippings and social media post icons with X marks indicate debunked sources.

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında ve sosyal medya hesaplarında “Kanada’nın CHP üyeliğini göçmenlik veya iltica başvurularında kabul gerekçesi olarak değerlendirmeye başladığı” yönünde paylaşılan iddialar gerçeği yansıtmamakta ve dezenformasyon içermektedir. Kanada Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye ilişkin ülke raporlarında ya da yayımladığı bilgi notlarında, Türkiye’deki herhangi bir siyasi partinin baskı altında bulunduğuna dair herhangi bir unsur yer almamaktadır. Dolayısıyla, göçmenlik veya iltica başvurularında Türkiye’de bir siyasi partiye üye olmanın tek başına bir kriter oluşturması söz konusu değildir. Kanada Büyükelçiliği de söz konusu iddiaları yalanlamakta, Kanada göçmenlik yasası veya politikasında herhangi bir Türk siyasi partisine üye olmanın mülteci statüsü ya da sığınma hakkı için tek başına yeterli bir gerekçe olarak sınıflandırılmadığını açıkça ifade etmektedir. Kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan bu tür asılsız içeriklere itibar edilmemesi, resmî kaynaklardan yapılan bilgilendirmelerin dikkate alınması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Infographic with Turkish government seals including Directorate of Communications and DMMM logos at top and bottom. Central text in Turkish explains debunking of disinformation claims about Canada accepting CHP membership for immigration or asylum. Includes four embedded screenshots of social media posts with Turkish flags, crowds, and a red X over false information. Bottom text reiterates warnings against trusting unverified sources.

@dmmiletisim

Çeşitli basın organlarında ve sosyal medya mecralarında, “Millî Eğitim Bakanlığının 10 Kasım’da okullarda Atatürk’ü anmayı yasakladığı ve ‘kapıları kilitleyin’ talimatı verdiği” şeklinde yer alan iddialar dezenformasyon içermektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın 8 Kasım tarihli yazısında, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün ilgili yönetmelik uyarınca valiliklerin belirlediği ve herkesin katılımına açık alanlarda, günün anlam ve önemine uygun şekilde anılmasının esas olduğu belirtilmektedir. Yazıda Atatürk’ü anma etkinliklerinin yasaklanmasına ilişkin herhangi bir ifade bulunmamakta; ancak siyasi partilerin kendilerine tanımlanan alanlar dışında okullarda tören veya organizasyon çağrısı yapmalarının mevzuata uygun olmadığı vurgulanmaktadır. Ayrıca söz konusu yazıda, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü çerçevesinde öğrenci, öğretmen ve ailelerin gönüllü katılımıyla fidan dikim etkinlikleri düzenlenmesinin teşvik edilmesi istenmektedir. Bu etkinlik kapsamında tüm eğitim kademelerinde öğrenciler Atatürk’e ve vatan sevgisine ilişkin duygu ve düşüncelerini yansıtan mesaj kartları hazırlayarak diktikleri fidanlara yerleştireceklerdir. Millî Eğitim Bakanlığı, bugün ve yarın okullarda gönüllülük esasına göre Atatürk’ü anmaya yönelik faaliyetlerin sürdüğünü bildirmektedir. Kamuoyunun, manipülatif amaçlarla yayılan asılsız içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Infographic with Turkish government logo of Republic of Türkiye Ministry of National Education at top left, red Directorate of Communications logo at top right, main text explaining that claims of banning Atatürk commemorations on November 10 in schools and ordering doors locked are disinformation, detailing November 8 ministry letter specifying commemorations in public areas per regulations without any ban expression but noting political parties cannot organize in schools beyond assigned areas, promoting voluntary tree planting on November 11 with students attaching message cards to saplings reflecting feelings on Atatürk and homeland love, stating activities continue today and tomorrow, advising against trusting false content, DMM logo at bottom, crossed-out false social media screenshots on right.

@dmmiletisim

Çeşitli basın organları ve sosyal medya hesaplarında “SGK 65 yaş üzeri böbrek kanseri hastalarına ilaç vermiyor” şeklinde yer alan iddia, gerçeği yansıtmamakta ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon niteliği taşımaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ilaç politikaları; hasta güvenliği, bilimsel kanıtlar, uluslararası onaylı klinik veriler ve kamu kaynaklarının adil kullanımı ilkeleri doğrultusunda yürütülmekte, birçok yüksek maliyetli kanser ilacı devlet tarafından karşılanmakta ve hastaların tedaviye erişimi kolaylaşmaktadır. Bu ilaçların kullanım ve ödeme kriterleri, bilimsel veriler, klinik çalışmalar, maliyet-etkinlik analizleri ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış endikasyonlar çerçevesinde belirlenmektedir. Türkiye’de hiçbir vatandaş, yaşı ya da sosyal durumu nedeniyle tedavi dışında bırakılmamaktadır. Söz konusu haberlerde dile getirildiği gibi SGK tarafından tedaviye erişimi engelleyen bir sınırlama söz konusu değildir. Bilakis ilgili ilacın geri ödemeye alındığı tarihte kendi kullanım ruhsatında “böbrek kanseri olan hastalarda 65 yaş altı kullanım endikasyonu bulunmaktadır” kaydıyla ilişkili bilimsel bir durumdur. Kamuoyunun resmî kurumlarca yapılan açıklamaları esas alması ve kasıtlı paylaşımlara itibar etmemesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Infographic with the official logo of Turkiye Cumhuriyeti Iletisim Baskanligi Dezenformasyonla Mucadele Merkezi at the top, featuring red and white color scheme. Text in Turkish explains the debunking of the SGK medication claim for over-65 kidney cancer patients, detailing policy principles like patient safety and scientific evidence. Below the main text, two side-by-side photos show a man in a suit speaking at a podium with Turkish flags and microphones, and another image of a similar formal setting with overlaid DMMM watermark.

@dmmiletisim

Bazı basın ve yayın organlarında, Nevşehir’de bir huzurevinin tadilat gerekçesiyle kapatılmasının Bektaşi kültürünü zayıflatmaya yönelik bir adım olduğu yönünde yer alan iddialar asılsız olup, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Söz konusu huzurevinde kalan yaşlılarımızın can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla; yangın güvenliği ve güçlendirme faaliyetleri için sakinlerin geçici süreyle yeni hizmete açılan Kapadokya Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezine taşınması kararlaştırılmıştır. Tadilatların tamamlanmasının ardından huzurevi sakinleri yeniden eski yerlerine dönecektir. Sadece teknik boyutu olan bu konuya farklı anlamlar yüklemesi, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bir çaba niteliği taşımaktadır. Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş ve manipülatif amaçlarla paylaşılan içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın ve sosyal medya mecralarında, “savcılara kişilerin mal varlıklarına doğrudan el koyma yetkisi verildiği” yönünde gerçek dışı iddialar paylaşılmaktadır. Bu iddialar asılsız olup, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon niteliği taşımaktadır. Öncelikle yasama yetkisi, Anayasa’nın 7’nci maddesi uyarınca, münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde şu anda konuyla ilgili herhangi bir çalışma yoktur. Öte yandan nitelikli dolandırıcılık, nitelikli hırsızlık ve banka/kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarıyla mücadele amacıyla ve taraf olduğumuz uluslararası anlaşmaların* da gereği olarak bir hazırlık niteliğinde Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlar arasında teknik düzeyde çalışmalar yapılmaktadır. Bu faaliyetler, yasama sürecinin doğal bir parçası olup, henüz bağlayıcı niteliği bulunmamaktadır. Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş, manipülatif amaçlarla yayılan içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Image displays Turkish government logo of Directorate of Communications at top left with red emblem, followed by body text in Turkish detailing disinformation claims about prosecutors seizing assets, constitutional legislative authority of Grand National Assembly, absence of current agenda items, ongoing technical preparations between ministries on fraud crimes per international agreements, and advisory against unverified content, ending with DMMM acronym and logo.

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “İstanbul Boğazı’nda onlarca gırgır teknesi göç eden balıkların önünü kesiyor, balık soykırımı yaşanıyor” yönündeki iddialar tamamen asılsız olup, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Türkiye’de denizlerde yapılan tüm balıkçılık faaliyetleri, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan “Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” kapsamında yürütülmektedir. Bu Tebliğ uyarınca, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nın yüzde doksanında gırgır avcılığı kesin olarak yasaktır. Yasaklı alanlar koordinatlarıyla belirlenmiş olup, denetimler Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından 24 saat esasına göre yürütülmektedir. 2025 yılı içinde yalnızca İstanbul Boğazı ve çevresinde 15 bin denetim yapılmış; mevzuata aykırı faaliyet yürüten 769 kişi hakkında toplam 24 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır. Ayrıca yasadışı balıkçılık yapan 20 gemiye el konularak mülkiyetleri kamuya geçirilmiştir. İlgili kurumlar, Marmara ile İstanbul Boğazı’nın doğal dengesinin devamı ve deniz ekosisteminin korunması için denetim faaliyetleri yürütmektedir. Kamuoyunun, bu çabaları gölgelemeye yönelik asılsız paylaşımlara değil, resmî kurumların açıklamalarına itibar etmesi önem taşımaktadır.

Infographic from Turkish Directorate of Communications with red official seal at top. Text in Turkish detailing debunking of false claims about seine net boats in Istanbul Strait blocking fish migration. Includes map of Marmara Sea and Istanbul Strait with red X marks over prohibited areas for gırgır fishing. Coordinates and percentages of banned zones highlighted. Bottom features DMMM logo.

@dmmiletisim

Son günlerde uluslararası bazı çevrelerde, Türkiye’nin bazı Hristiyan topluluklara mensup yabancı uyruklu kişileri “ulusal güvenlik tehdidi” olarak değerlendirip sınır dışı ettiği yönünde ortaya atılan iddialar, tamamen asılsız olup Türkiye’yi hedef alan kasıtlı bir dezenformasyon kampanyasının parçasıdır. Türkiye, yüzyıllardır farklı din, kültür ve inanç mensuplarının barış içinde yaşadığı; hoşgörü, karşılıklı saygı ve birlikte yaşama kültürünün kökleştiği bir medeniyetin mirasçısıdır. Türkiye Cumhuriyeti, din ve vicdan özgürlüğünü Anayasa ile güvence altına almış; hiçbir vatandaşının inancı veya ibadet biçimi nedeniyle ayrımcılığa uğramasına izin vermemiştir. İnançlara saygı ve çoğulculuk, ülkemizin demokratik düzeninin vazgeçilmez unsurlarıdır. Tarih boyunca camiler, kiliseler ve sinagoglar bu topraklarda yan yana var olmuş; Müslüman, Hristiyan ve Musevi vatandaşlarımız ortak bir hayat kültürü oluşturmuştur. Bugün de Türkiye, bu tarihî mirası korumakta ve yaşatmaktadır. Farklı inanç topluluklarına ait ibadethanelerin korunması, restorasyonu ve yeniden hizmete açılması yönünde önemli çalışmalar yürütülmekte; Hristiyan cemaatlere ait çok sayıda kilise ve manastır restore edilerek ibadete açılmaktadır. Cemaat vakıflarının mülkiyet hakları korunmakta, hukuki süreçler şeffaf biçimde işletilmektedir. Her egemen devlet gibi Türkiye de, vize ihlali, kamu düzenine aykırılık veya yasal izin eksikliği gibi nedenlerle yabancı uyruklu kişiler hakkında idari kararlar alabilmektedir. Ancak bu işlemler hiçbir şekilde dini kimlik veya aidiyet temelinde yapılmamakta; yalnızca mevzuat çerçevesinde değerlendirilmektedir. Türkiye’nin din özgürlüğüne, çoğulculuğa ve toplumsal barışa dayalı güçlü devlet geleneğini hedef alan hiçbir dezenformasyon girişimi amacına ulaşamayacaktır. Ülkemiz, geçmişten gelen hoşgörü mirasını kararlılıkla yaşatarak farklı inançların barış içinde bir arada yaşadığı örnek bir ülke olmaya devam edecektir.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli sosyal medya hesaplarında “Hatay’da hâlâ çadırda kalan depremzedeler var” şeklinde paylaşılan içerikler, gerçeği yansıtmayan, kamuoyunda yanlış algı oluşturmayı amaçlayan ve afetzedelerin hassasiyetini istismar eden yanıltıcı paylaşımlardır. Hatay’da depremin ardından kurulan tüm çadırkentler, barınma ihtiyacının karşılanması ve kalıcı konutlara geçiş sürecinin başlamasıyla birlikte 20 Eylül 2023 tarihinden itibaren tamamen kaldırılmış olup hiçbir vatandaşımız çadırkentlerde kalmamaktadır. Hatay ilimizde 84 bin 247 konut ve 2 bin 507 iş yeri olmak üzere toplamda 86 bin 754 bağımsız bölümün kurası çekilmiş; hak sahipleri belirlenmiş ve vatandaşlarımızın tamamının kalıcı konutlarına yerleşmeleri için çalışmalar kararlılıkla yürütülmektedir. Bu kapsamda hak sahiplerine kalıcı konutların teslimi peyderpey yapılmakta, teslim süreci devam ederken vatandaşlarımızın geçici barınma ihtiyaçları tahsis edilen geçici konutlarda veya konteyner kentlerde karşılanmaktadır. Sosyal medyada “çadırlarda yaşam devam ediyor” iddiası, saha gerçekleriyle bağdaşmayan paylaşımlar olup, resmî kurumların açıklamaları dışındaki asılsız iddialara itibar edilmemesi önemle rica olunur.

Image shows official letterhead from T.C. Iletisim Baskanligi with red seal and Directorate of Communications logo at top, followed by Turkish text detailing debunking of false claims about Hatay earthquake victims still in tents, stating tent camps closed September 20 2023, 86,754 housing units allocated with deliveries ongoing, temporary housing in containers, and warning against unverified social media posts; includes blurred social media screenshot below with red X mark and DMMM watermark at bottom.

Son düzenleme:

@dmmiletisim

Son günlerde bazı basın yayın organları ile sosyal medya platformlarında, “restoran ve kafelerde taksimetre yöntemi başlıyor” ve “oturma süresine göre ücret alınacak” şeklinde yer alan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Ticaret Bakanlığınca restoran, kafe veya benzeri işletmelerde müşterilerin oturma süresine göre ücretlendirilmesine yönelik 6502 sayılı Kanununun Fiyat Etiketi başlıklı 54. Maddesi ve Fiyat Etiketi Yönetmeliğinde herhangi bir düzenleme, çalışma ya da uygulama bulunmamaktadır. Vatandaşlarımızın, bu tür asılsız haber ve paylaşımlara itibar etmemeleri, doğru bilgiye ulaşmak için resmî kurumların açıklamalarını takip etmeleri önemle rica olunur.

Graphic with Turkish government logo at top left showing Dezenformasyonla Mücadele Merkezi and Directorate of Communications. Central text warns about false claims on social media regarding taxi-meter billing in restaurants and cafes based on sitting time. Red X overlays misleading Twitter and Instagram posts depicting fabricated pricing scenarios in eateries with timers and charges. Bottom right stamped with DMMM logo.

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan “Eskişehir Beylikova Nadir Toprak Elementleri (NTE) sahasının ABD’ye devredileceği” yönündeki iddialar tamamen asılsızdır. Beylikova Nadir Toprak Elementleri sahası, Türkiye’nin madencilik tarihindeki en stratejik keşiflerinden biridir ve bu alandaki çalışmalar yerli ve millî imkânlarla yürütülmektedir. Eti Maden tarafından kurulan pilot tesis faaliyettedir; endüstriyel üretim hazırlıkları da ülkemizin tam egemenliği ve millî çıkarları doğrultusunda sürmektedir. Aksi yöndeki iddialar, Türkiye’nin stratejik maden politikalarını hedef alan manipülatif ve yönlendirme amaçlı girişimlerdir. Kamuoyunun resmî açıklamaları dikkate alması, dezenformasyon içeren iddia ve paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur.

Infographic with Republic of Turkey Directorate of Communications logo at top left and Center for Countering Disinformation logo at top right. Main text in Turkish explains the false claim about Eskisehir Beylikova Nadir Toprak Elementleri site transfer to USA marked with red X. Includes newspaper clipping from Cumhuri̇yet with headline about Oguz Ozturk and details on 30 companies 50 personnel. Bottom features DMMM logo.

Bazı sosyal medya hesaplarında, “İsrail’in Gazze’ye yönelik 7 Ekim’de başlattığı soykırımın yıldönümünde Azerbaycan’da bayrakların yarıya indirildiği” yönündeki paylaşımlar dezenformasyon ürünüdür. Azerbaycan’ı Filistin karşıtı gibi göstermeye çalışan bu tür iddialar, kamuoyunu yanıltmayı, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini olumsuz etkilemeyi, kardeş ülke Azerbaycan’ın itibarını zedelemeyi, Türk İslam dünyası içindeki dayanışma algısını kırmayı ve Filistin halkına yönelik devam eden soykırımı gölgelemeyi hedefleyen bilinçli ve sistematik bir algı operasyonunun parçasıdır. Kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi amaçlayan bu tür asılsız içeriklere itibar edilmemesi ve resmî kaynaklardan yapılan bilgilendirmelerin dikkate alınması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Screenshot of a BBC tweet stating New post by Azerbaijan will lower its flags to half-mast tomorrow in solidarity with Gaza marked with red X over the text. Includes blurred profile image and usernames. Bottom section shows Turkish text explaining the disinformation about Azerbaijan and Israel-Gaza conflict with DMMM logo and red X marks. UK flag and BBC logo visible.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında merhum Ahmet Minguzzi’nin hayatını kaybettiği olayla ilgili olarak “katile engelli raporu verildi” şeklinde servis edilen iddialar, kamuoyunu manipüle etmeye ve devlet kurumlarını itibarsızlaştırmaya yönelik bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Doğrusu; Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen 07.05.2025 tarihli raporda, sanığın “nitelikli kasten adam öldürme fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu” tespit edilmiştir ve failin Türk Ceza Kanunu uyarınca cezalandırılmasına engel teşkil edecek herhangi bir psikolojik veya fiziksel eksikliği bulunmamaktadır. Buna karşılık sanık avukatı tarafından dosyaya sunulan belge, cinayetten önce alınmış bir “kaynaştırma raporu” olup, “engellilik raporu” niteliği taşımamaktadır. Dolayısıyla failin ceza ehliyetini ortadan kaldıran bir durum yoktur. Sosyal medyada dolaşıma sokulan iddialar asılsızdır ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir. Halkı yanıltıcı bilgileri alenen yayma fiili, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında suçtur. Devlet kurumlarını ve yargı organlarını hedef alan asılsız paylaşımlara itibar edilmemesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında “Küresel Sumud Filosu İsrail saldırısı altındayken aynı bölgede Türkiye’den İsrail’e giden ticari gemilerin bulunduğu” ve dolayısıyla Türkiye ile İsrail arasında deniz ticaretinin sürdüğü şeklinde dolaşıma sokulan iddialar, kamuoyunu yanıltmaya dönük kasıtlı bir algı operasyonun parçasıdır. Türkiye, 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren İsrail ile ihracat, ithalat ve transit ticaret işlemlerini tüm ürünleri kapsayacak şekilde tamamen durdurmuştur. Bu tarihten sonra gümrüklere yapılan çıkış bildirimleri ve ihracat beyannamelerinde İsrail’e yönelik herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Alınan ilave tedbirler kapsamında da İsrail bayraklı, sahipli veya iltisaklı gemilerin Türk limanlarına girişi yasaklanmıştır. Ayrıca İsrail’e gitmek üzere askeri yük taşıyan yabancı bayraklı gemilerin de limanlarımıza yanaşmasına izin verilmemektedir. Yalnızca Filistin’e yardım veya ticaret yaptığını belgeleyen, her bir beyanı Filistin Ulusal Ekonomi Bakanlığı tarafından tevsik edilen ve gemide İsrail’e yasaklı yük bulunmadığına dair taahhüt veren gemilerin limanlarımıza girişine izin verilmektedir. Uygulamanın başladığı tarihten bu yana çok sayıda İsrail iltisaklı geminin Türk limanlarına girişi engellenmiş; talimatlara aykırı hareket eden Türk bayraklı gemiler hakkında bayraktan çıkarma işlemleri tesis edilmiştir. İddiaya konu edilen 7 geminin hiçbirinin Türkiye bandıralı olmadığı; 4’üne limanlarımızda herhangi bir yükleme yapılmadığı, 1’inin yalnızca başka limanlardan aldığı yükü ülkemize bıraktığı ve İsrail ticaretine aracılık etmediği anlaşılmıştır. Diğer 2 geminin ise liman çıkış beyanına aykırı şekilde Hayfa’ya gittiği için Türk limanlarına girişleri yasaklanmış olup ayrıca gerekli hukuki süreçler işletilmektedir. Sonuç olarak bu tür algı yönetimlerinin Türkiye'nin Filistin'e desteğini gölgelemeye dönük bilinçli bir kampanyanın parçası olduğu anlaşılmakta olup; ülkemiz, Filistin halkının yanında durmaya ve kararlı tutumunu sürdürmeye devam etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

A logo with a red circle and a white design in the center, resembling a stylized emblem. Text overlay includes "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi" and "@dmmiletisim" in white. An image of a computer screen with text and a red "X" mark is visible below the logo.

@dmmiletisim

Son günlerde bazı basın organlarında ve sosyal medya mecralarında “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj ve sismik araştırma gemilerini geri çektiği” yönünde yer alan iddialar dezenformasyon ürünüdür. Türkiye, kendi kıta sahanlığında ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin TPAO’ya tahsis ettiği ruhsat sahalarında petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini planlı şekilde sürdürmekte olup, Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini koruma kararlılığını devam ettirmektedir. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız, 23 Eylül 2025 günü BM 80. Genel Kurulu’na yaptığı hitabında, Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de haklarını en güçlü şekilde koruyacağını ve Türkiye ile KKTC’yi dışlayan projelerin asla başarılı olamayacağını hatırlatmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da yakın dönemde filosuna iki yeni sondaj gemisi kattığını duyurmuş, Türkiye’nin enerji güvenliğini güçlendirme yönündeki kararlılığını bir kez daha vurgulamıştır. Tüm bu faaliyetler ülkemizin ekonomik çıkarlarını önceliklendirecek şekilde kesintisiz sürdürülmektedir. Sonuç olarak; Türkiye’nin Mavi Vatan konusundaki kararlılığını hedef alan bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyunun yanıltıcı bilgilere itibar etmemesi önemle rica olunur.

A photo of a ship on the water. Text overlay includes "Mavi Vatan" and "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi" with a red "X" mark over part of the image. A logo with a circular design and text is visible at the top.

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında ve sosyal medyada, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a KAAN uçaklarının motorları hakkında bilgi verilmediği veya yanlış bilgi verildiği” yönünde dolaşıma sokulan iddialar dezenformasyon ürünüdür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Savunma Sanayii İcra Komitesi Başkanı olarak stratejik yatırımlara doğrudan liderlik etmektedir. Milli Muharip Uçak KAAN ve millî motor geliştirme programı, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu, iradesi ve kararlığı doğrultusunda, Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda ve Türk mühendislerinin fedakarane gayretleriyle ilerlemektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın stratejik yatırımla ilgili bilgilendirilmediği veya yanlış bilgilendirildiği iddiaları, Cumhurbaşkanlığı makamını hedef alan açık bir dezenformasyon girişimidir. Kamuoyunun, Milli Savunma Sanayi gibi stratejik bir konuda spekülasyonlara itibar etmemesi ve yalnızca resmî kurumların açıklamalarını dikkate alması önem arz etmektedir.

A logo with a red circular design featuring a white emblem in the center, positioned at the top. Text below the logo reads "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi" in black. Additional text in Turkish discusses Recep Tayyip Erdoğan, KAAN aircraft, and defense strategies, with a red "X" marking a YouTube link.

@dmmiletisim

Bazı uluslararası basın organları ve sosyal medya hesaplarında, “İngiliz bir turistin Alanya’da bir tur teknesinde hayatını kaybettiği, mürettebatın müdahalede bulunmadığı ve cenazenin saatlerce teknede bekletildiği” yönünde ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmamakta ve dezenformasyon içermektedir.

27 Temmuz 2025 tarihinde Alanya açıklarında bir gezi teknesinde rahatsızlanan İngiliz turiste, teknede görevli personel ile doktor olan bir turist tarafından derhal müdahale edilmiş, tele sağlık sistemi üzerinden 112 Acil ekiplerine bilgi verilmiştir. Ardından Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait yüzer unsur aracılığıyla tıbbi tahliye gerçekleştirilmiş, söz konusu turist en yakın liman olan Alanya Yeni Marina’da hazır bekleyen sağlık ekiplerine teslim edilmiştir. Bu süreç, resmi kayıtlar ve görüntülerle sabittir. Ülkemizin turizm imajını zedelemeye ve kamu kurumlarına yönelik güvensizlik oluşturmaya dönük iddiaların aksine, olay sırasında tüm birimler eşgüdüm içinde görevlerini yerine getirmiştir. Olayın tüm safahatı hukuki süreç içinde incelenmekte olup, bu aşamada yalnızca resmî makamların açıklamalarının dikkate alınması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur

A screenshot of a Daily Mail article with a headline reading "British father dies, 65, on holiday pirate boat" and an image of a boat on water. A red "X" mark overlays the article text. A logo with a red and white design and the text "DMMM" is visible at the bottom.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya paylaşımlarında, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde depremzedelere konteyner verilmediği şeklinde ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmamakta ve dezenformasyon içermektedir. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından, barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla AFAD koordinasyonunda bölgeye toplam 320 konteyner sevk edilmiş, 263’ünün kurulumu tamamlanmıştır. Bu kapsamda Sındırgı ve Bigadiç ilçelerine 242 yaşam konteyneri ve 13 çalışma konteyneri kurulmuş olup talep doğrultusunda ilave konteynerlerin yerleştirilmesine devam edilmektedir. Kurulan konteynerler da temel yaşam malzemeleriyle donatılmış olarak teslim edilmektedir. Buna ek olarak, depremzedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Balıkesir’e 50 milyon TL ve Manisa’ya 10 milyon TL olmak üzere toplam 60 milyon TL Acil Yardım Ödeneği gönderilmiştir. Bu çerçevede depremden etkilenen hanelere aile başına 20 bin ila 110 bin TL tutarlarında ödemeler yapılmış, ayrıca Sındırgı Kaymakamlığı’na barınma, bakım ve onarım giderleri için 9,2 milyon TL aktarılmıştır. Kamuoyunun resmî açıklamaları dikkate alması, dezenformasyon içeren paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur.

A photo showing a tweet with a red cross over it, indicating a false claim. Text overlays include references to Balıkesir and Sındırgı, with visible names and numbers like 6.1 and 320. A logo with a red and white design is present at the top, and a watermark from DMM is at the bottom.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında, “Türkiye’nin Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) hacklendi, hasta bilgileri sızdırıldı” şeklinde yapılan paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır ve kasıtlı bir dezenformasyon faaliyetinin parçasıdır. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan incelemelerde, paylaşımlarda yer alan ekran görüntülerinin MHRS sistemine ait bir veri sızıntısı olmadığı; yalnızca bir vatandaşa ait kullanıcı bilgilerinin, son kullanıcı kaynaklı bir güvenlik ihlali sonucunda ele geçirildiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda, MHRS sisteminin güvenliğinin ihlal edilmediği; söz konusu ekran görüntülerinin ise ilgili vatandaşın cihazına sızan zararlı yazılımlar aracılığıyla elde edilmiş olabileceği değerlendirilmektedir. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik paylaşımlar, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu oluşturabilecek niteliktedir. Kamuoyunun, yalnızca resmî kurumların açıklamalarını dikkate alması önem arz etmektedir.

A red cross mark over three screenshots of what appear to be digital interfaces or screens, likely related to the Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS). The Dezenformasyonla Mücadele Merkezi logo is visible at the top and bottom of the image. Text overlays are present, detailing information about the MHRS system and data security.

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında ve sosyal medya mecralarında yer alan “Ormanlar İmara Açılıyor! Yangınlar Bitti, Sıra Otellerde!” ve “İktidar, Antalya Kalesi’ni de satılığa çıkarttı” şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm yatırımlarına tahsis edilen alanlar, orman vasfını yitirmiş kamu taşınmazları olup yanan orman alanlarının imara açılması kesinlikle söz konusu değildir. Anayasa’nın 169’uncu maddesi uyarınca “yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir” ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre de yanan alanların orman sınırları dışına çıkarılması mümkün değildir. Ayrıca, Antalya Kaleiçi’nde yer alan tarihi kale burcunun satılığa çıkarıldığı yönündeki iddialar da doğru değildir. Kültürel varlık içeren alanlarda, koruma kurullarının onayı olmadan herhangi bir yapılaşmaya veya satışa izin verilmesi mümkün değildir. Yapılan tahsisler ise kültürel mirasın korunması, sürdürülebilir turizm ve kamu yararı esasları çerçevesinde yürütülmektedir. Tüm bu işlemler, ilgili kurumların denetiminde planlı turizm politikaları çerçevesinde hayata geçirilmektedir. Habere konu olan alan ise 20 yıldır konaklama tesisi olarak işlev görmektedir. Alanın tahsis süresi dolması nedeniyle yeniden tahsis ilanı verilmiştir. Yeni bir alanın tahsise çıkılması ya da surların satılması söz konusu değildir. Kamuoyunun resmî açıklamaları dikkate alması, dezenformasyon içeren paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur.

Three social media screenshots with text overlays and red X marks. Each screenshot shows buildings and landscapes, including Antalya Kaleiçi and forested areas. The text includes phrases like "Ormanlar İmara Açılıyor!" and "Antalya Kalesi\'ni satılığa çıkarttı" with red X marks over them.

Son günlerde bazı basın organları ve sosyal medya hesaplarında “15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve ülke genelinde otoyollar satılıyor” iddiası dolaşıma sokulmuş, bu iddialar kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir dezenformasyon kampanyasının parçası olmuştur. Doğrusu; otoyol ve köprülerin “satışı” hukuken mümkün değildir. Mülkiyet devlette kalmakta olup, yalnızca belirli süreyle işletme ve bakım hakkının özel sektöre devri söz konusu olabilmektedir. Bu uygulama da mevcut hükümet dönemine özgü değildir. 1994 yılında çıkarılan 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile otoyol ve köprüler dahil kamu varlıklarının işletme hakkı devrine yasal zemin hazırlanmış; bu görev kanunla bugün de aynı çalışmaları yürüten Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na verilmiştir. Orta Vadeli Plan’da yer alan özelleştirme gelir hedefi de köprü ve otoyolların mülkiyet devrini değil, işletme hakkı devirlerinden sağlanacak gelirleri kapsamaktadır. İddialara konu işlem ise bir satış değil, finansal ve teknik danışmanlık hizmeti alımı sürecidir. Bu süreçte dünya örnekleri incelenmekte, adil ve şeffaf ücretlendirme modelleri geliştirilmekte, devletin yatırım yükünü azaltacak alternatif finansman yöntemleri araştırılmakta ve kamu yararını en üst düzeyde koruyacak stratejiler oluşturulmaktadır. Söz konusu varlıkların yabancılara satılacağı veya devletin elinden çıkarılacağı yönündeki iddialar tamamen asılsızdır. Haberlerde kullanılan “satış”, “vatandaşa yük”, “peşkeş” gibi ifadeler, gerçek dışı algı oluşturmayı hedefleyen söylemlerdir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

A logo with a red circular design featuring a white emblem in the center, positioned at the top. Text reading "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi" and "@dmmiletisim" below the logo. Images of the 15 Temmuz Şehitler Köprüsü and Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, showing bridges over water. A red "X" mark overlaid on one of the bridge images.

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında ve sosyal medya mecralarında yer alan “Ormanlar İmara Açılıyor! Yangınlar Bitti, Sıra Otellerde!” ve “İktidar, Antalya Kalesi’ni de satılığa çıkarttı” şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm yatırımlarına tahsis edilen alanlar, orman vasfını yitirmiş kamu taşınmazları olup yanan orman alanlarının imara açılması kesinlikle söz konusu değildir. Anayasa’nın 169’uncu maddesi uyarınca “yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir” ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre de yanan alanların orman sınırları dışına çıkarılması mümkün değildir. Ayrıca, Antalya Kaleiçi’nde yer alan tarihi kale burcunun satılığa çıkarıldığı yönündeki iddialar da doğru değildir. Kültürel varlık içeren alanlarda, koruma kurullarının onayı olmadan herhangi bir yapılaşmaya veya satışa izin verilmesi mümkün değildir. Yapılan tahsisler ise kültürel mirasın korunması, sürdürülebilir turizm ve kamu yararı esasları çerçevesinde yürütülmektedir. Tüm bu işlemler, ilgili kurumların denetiminde planlı turizm politikaları çerçevesinde hayata geçirilmektedir. Habere konu olan alan ise 20 yıldır konaklama tesisi olarak işlev görmektedir. Alanın tahsis süresi dolması nedeniyle yeniden tahsis ilanı verilmiştir. Yeni bir alanın tahsise çıkılması ya da surların satılması söz konusu değildir. Kamuoyunun resmî açıklamaları dikkate alması, dezenformasyon içeren paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur.

Three social media screenshots with text overlays and red X marks. Each screenshot shows buildings and landscapes, including Antalya Kaleiçi and forested areas. The text includes phrases like "Ormanlar İmara Açılıyor!" and "Antalya Kalesi\'ni satılığa çıkarttı" with red X marks over them.

@dmmiletisim

İsrail’de bazı medya kuruluşlarında yer alan, İsrailli bir bakana yönelik suikast planı haberinde ülkemizin adının geçmesi, Türkiye’ye karşı yürütülen maksatlı bir dezenformasyon faaliyetinin ürünüdür. İsrail basınına yeni bir gelişme olarak servis edilen konunun aslında bundan 8 ay önce yaşanan bir olayla ilişkili olduğu bilinmektedir. Yine yakalanan şahısların, Türkiye ile herhangi bir bağlantılarının bulunmadığına dair beyanları, Kızılhaç yetkililerince teyit edilmektedir. Söz konusu haberin asıl amacı, uluslararası kamuoyunda Türkiye’ye karşı yanıltıcı ve kasıtlı bir algı oluşturmak ve bu sayede Türkiye’nin Filistin politikasına zarar vermektir. Kamuoyunun ve ilgili mercilerin, Türkiye’yi hedef alan bu dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerine itibar etmemesi önemle duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli sosyal medya mecralarında “Türkiye ile Çin arasında 3 milyon Uygur’un Türkiye’ye getirileceğine dair bir anlaşma yapıldığı” yönünde ortaya atılan iddia tamamen asılsızdır ve dezenformasyon içermektedir. İddia edildiği şekilde Türkiye ile Çin arasında herhangi bir anlaşma ya da görüşme yapılmamıştır. Kamuoyunun, uluslararası hassasiyet taşıyan bu tür konularda yalnızca resmî kurumların açıklamalarını esas alması; gerçeği yansıtmayan, spekülatif iddialara itibar etmemesi büyük önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya mecralarında yer alan “Türkiye’de ekonomik kriz derinleşirken kamuda lüks araç kullanımı arttı. Türkiye’nin makam araçları sayısı 130 bine dayandı” şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamakta ve tamamen dezenformasyon içermektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın verilerine göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kullanımında toplam 119 bin 752 adet taşıt bulunmaktadır. Bu taşıtların büyük çoğunluğu kamu hizmetlerinin etkin ve kesintisiz biçimde yürütülmesine tahsis edilmiş hizmet araçlarıdır. Bu çerçevede taşıtların 74 bin 759’u (yüzde 62,42) savunma ve güvenlik hizmetlerinde, 10 bin 225’i (yüzde 8,53) vatandaşlarımıza sunulan sağlık hizmetlerinde, 7 bin 186’sı (yüzde 6) tarım ve ormancılık faaliyetlerinde, 7 bin 519’u (yüzde 5,97) eğitim hizmetlerinde, 4 bin 882’si (yüzde 4,07) adalet hizmetlerinde ve 15 bin 181’i (yüzde 12,67) ise diğer kamu hizmetlerinde kullanılmaktadır. Makam aracı olarak kullanılabilen taşıt sayısı ise toplam kamu taşıt sayısının yüzde 1,67’sini oluşturmakta olup, bu araçlar vali, kaymakam, genel müdür ve dengi/üstü yöneticilere tahsis edilmiştir. Bu çerçevede “Türkiye’de 130 bin makam aracı bulunduğu” yönündeki iddialar, mevcut verilerle çelişmekte ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon niteliği taşımaktadır. Nitekim Türkiye’nin toplam kamu taşıt varlığı, iddia edilen makam aracı rakamının dahi altında kalmaktadır. Kamuoyunun, resmî kurumların şeffaf biçimde paylaştığı verilere itibar etmesi; gerçeği yansıtmayan, manipülasyon amacı taşıyan iddiaları dikkate almaması büyük önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medya mecralarında “Türkiye’nin Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı üzerinden 2 milyar 320 milyon dolar gelir elde ettiği, bu tutarın Turkish Energy Company (TEC) adlı şirkete aktarıldığı ve 1 milyar 416 milyon dolarının kaybolduğu” yönünde dolaşıma sokulan iddialar tamamen asılsız olup, dezenformasyon amaçlı kara propaganda niteliğindedir. BOTAŞ’ın 2014-2018 yılları arasında petrol taşıma faaliyetlerinden elde ettiği hasılat incelendiğinde 1,48 milyar dolar olduğu görülmektedir. İlgili tahkim kararında da Türkiye’nin petrol sevkiyatından 2,32 milyar dolar gelir elde ettiğine dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır. İddiaya konu edilen Turkish Energy Company (TEC) de tamamen kamuya ait bir devlet şirketidir. TEC’in tüm faaliyetleri, gelir ve harcamaları mevzuata uygun şekilde kayıt altına alınmakta; Sayıştay tarafından denetlenmekte ve TBMM KİT Komisyonu’nda görüşülmektedir. Dolayısıyla herhangi bir gelir kaybı ya da “buharlaşma” mümkün değildir. Tekrar hatırlamak gerekirse; tahkim davasında Türkiye, uluslararası hukuktan doğan haklarını savunmuş, Irak aleyhine ileri sürdüğü ihlal iddiaları kabul edilmiş ve Irak’ın da Türkiye’ye tazminat ödemesine hükmedilmiştir. Irak lehine verilen tazminat kararına karşı ise Türkiye tarafından başlatılan iptal davası süreci ise halen devam etmektedir. Yargı süreci devam eden uluslararası bir mesele üzerinden kamuoyuna maddi gerçeklerle bağdaşmayan, yanıltıcı ve kasıtlı iddialar servis edilmesi, ülkemizin çıkarlarına zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Kamuoyunun, resmî kurumların açıklamalarına itibar etmesi; asılsız ve siyasi saiklerle dolaşıma sokulan paylaşımları dikkate almaması önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli sosyal medya mecralarında “Japon sosyal medya fenomeni Yoshi Enomoto’nun oturma izni başvurusunun reddedildiği ve bu nedenle Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldığı” yönünde paylaşılan iddialar, eksik bilgilendirmeye dayalı manipülatif içeriklerdir. İçişleri Bakanlığı’mızdan alınan bilgiye göre, ilgili şahsın ikamet izni Türkiye tarafından, çalışma iznine başvuru yapabilmesi ve kalış amacını gerekçelendirmesi amacıyla iki kez uzatılmıştır. İlgili şahsa, çalışma izni alması ve yasal kalışı gerekçelendirmesi gerektiği tebliğ edilmiş; buna rağmen şahıs, çalışma izni başvurusunda bulunmadan ticari faaliyetlerine devam etmiştir. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de oturma ve çalışma izinleri belirli kurallara tabidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti misafirperverliğiyle tanınmakta, bu çerçevede herkesin yasalara riayet etmesi beklenmektedir. Söz konusu şahsın çalışma vizesi ile ülkemize gelmesinde ve çalışma izniyle ülkemizde kalmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Kamuoyunun, resmî açıklamalara itibar etmesi; eksik bilgilendirme ve manipülasyon içeren paylaşımları dikkate almaması önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bir gazetede “Türkiye genelinde süpermarketlerde ‘Cumhur Reyonu’ kurulması” yönünde öneri olarak gündeme getirilen konu, sosyal medya mecralarında çarpıtılarak “süpermarketlerde ‘Cumhur Reyonu’ kurulacak, ürünleri devlet sağlayacak” şeklinde servis edilmiştir.

Bu iddialar, gerçeği yansıtmamakta; herhangi bir kamu politikasını ifade etmemektedir. Manipülatif sosyal medya paylaşımlarından yola çıkarak kamu kurumlarını hedef alan siyasi açıklamalar ise açıkça dezenformasyon niteliği taşımaktadır. Bahse konu “Cumhur Reyonu” ifadesi, bir devlet politikasını değil; yalnızca bir gazetede dile getirilen fikir düzeyindeki bir öneriyi ifade etmektedir. Söz konusu öneri, resmî kurumlar tarafından benimsenmiş ya da hayata geçirilmesi yönünde herhangi bir karar alınmış bir uygulama değildir. Buna rağmen ana muhalefet partisi temsilcilerinin, bir gazete yazısında dile getirilen bu öneriyi hükümet tarafından açıklanmış resmî bir proje gibi sunması ve bunun üzerinden siyasi değerlendirmeler yapması, maksatlı bir tutumun göstergesidir. Bu temelsiz iddialardan hareketle yapılan “Cumhur Reyonu mu, Ayrım Reyonu mu?” şeklindeki açıklamalar, gerçekle hiçbir ilgisi bulunmayan, toplumda kutuplaşma üretmeyi hedefleyen, asılsız ve mesnetsiz bir kara propaganda girişimidir. Hükümetin veya ilgili kurumların gündeminde “Cumhur Reyonu” adıyla herhangi bir proje bulunmamaktadır. Bir gazete köşe yazısında yer alan öneriyi, devlet politikasıymış gibi sunarak siyasi polemik üretmek, kamuoyunu yanıltmak ve dezenformasyona zemin hazırlamaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarımız, milletimize hizmet anlayışıyla faaliyet göstermektedir. Vatandaşlarımızın doğru bilgiye yalnızca resmî kurumların açıklamaları üzerinden ulaşması büyük önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli sosyal medya mecralarında, bir siyasi partinin TBMM çatısı altında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda, Türkiye’nin egemenliğini ve milli birliğini hedef alan taleplerde bulunduğu yönünde yapılan paylaşımlar, tamamen asılsızdır ve dezenformasyon içermektedir. Terörsüz Türkiye süreci, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize giden yolda milli birlik ve beraberliğimizi pekiştiren, toplumsal barışı güçlendiren stratejik bir çalışmadır. Bu sürecin önemli bir parçası olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Meclis’te temsil edilen 11 siyasi partiden toplam 51 üyenin katılımıyla faaliyetlerini büyük bir dikkat ve uyum içinde sürdürmektedir. TBMM Başkanlığı tarafından da teyit edildiği üzere, Komisyonun bugüne kadar gerçekleştirdiği 4 toplantının gündemi ve içerikleri şeffaflık ilkesi çerçevesinde kamuoyuyla paylaşılmıştır. Komisyon çalışmaları basına açık olarak yürütülmüş, oturumlar muhabirler tarafından takip edilmiş ve görüşme tutanakları TBMM’nin resmî internet sitesinde yayımlanmıştır. Şu ana kadar gerçekleştirilen tek gizli oturum ise, İçişleri ve Millî Savunma Bakanlıkları ile Millî İstihbarat Başkanlığı’nın Komisyon üyelerini bilgilendirmek amacıyla katıldığı toplantıdır. Bu toplantı da dahil olmak üzere, sosyal medyada dolaşıma sokulan hiçbir talep veya teklif kesinlikle gündeme getirilmemiştir. Hal böyle iken, Komisyonun gündemine hiç gelmemiş, hiçbir parti tarafından teklif edilmemiş ve müzakere konusu dahi olmamış hususları çarpıtarak kamuoyuna sunmak; yalan ve iftira yoluyla Terörsüz Türkiye sürecini hedef alan açık bir provokasyondur. Kamuoyunun, yalnızca Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu tarafından yapılan resmî açıklamalara itibar etmesi; asılsız, gerçek dışı ve provokatif nitelikteki dezenformasyon içeriklerine kesinlikle değer vermemesi önemle rica olunur.

Resim

Cumhurbaşkanı Kararı ile Samsun ve Zonguldak illerinde bazı alanların orman sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin olarak sosyal medya mecralarında “ormanların talan edildiği” yönünde dolaşıma sokulan iddialar gerçeği yansıtmamakta, dezenformasyon içermektedir.

Devlet ormanları Hazine adına tescillidir ve bu alanlarda her türlü tasarruf Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Türkiye, Orman Genel Müdürlüğü’nün başarılı çalışmaları sayesinde son 20 yılda orman varlığını 2,6 milyon hektar artırmış bir ülkedir. Türkiye en çok ağaçlandırma yapan ülkeler sıralamasında Avrupa'da 1'inci, dünyada 4'üncü ülkedir. 15 Ağustos 2025 tarihli ve 10212 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Samsun ve Zonguldak’ta resmi kayıtlarda orman olarak görünen ancak fiilen orman niteliği taşımayan, taşlık, kayalık ve verimsiz sahaların toplam 99,4 hektarlık alan orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Bu işlem yalnızca fiilen orman vasfını yitirmiş alanları kapsamaktadır; orman ekosistemine zarar verilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Üstelik aynı karar uyarınca, orman sınırlarından çıkarılan alanların en az iki katı büyüklüğünde, yani 198,8 hektarlık (1.988.139,70 m²) Hazine’ye ait taşınmaz, Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman tesisi etmek suretiyle, yeni orman alanı olarak ülkemize kazandırılacaktır. Böylelikle fiilen orman niteliği taşımayan alanlar değerlendirilirken, ülkemizin orman varlığı daha da artırılmış olacaktır. Dolayısıyla söz konusu karar, ormanların “talan edilmesi” ya da “konut projelerine açılması” anlamına gelmemekte; aksine, orman varlığımızın korunması ve geliştirilmesi amacıyla yasal bir düzenlemenin hayata geçirilmesinden ibarettir. Kamuoyunun, resmi makamlarca yapılan açıklamaları esas alması ve dezenformasyon içeren maksatlı paylaşımlara itibar etmemesi önemle rica olunur.

Resim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Hayvanlarda görülen şap hastalığının ülkemizde bazı bölgelerde hızla yayıldığı ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayba yol açtığı” iddiaları, dezenformasyon amaçlı olup bilimsel temelden yoksundur. Tarım ve Orman Bakanlığımız, hayvansal üretimi artırmak, verim ve kaliteyi yükseltmek amacıyla çalışmalarını sürdürmekte; hayvan hastalıklarının önlenmesine yönelik aşılama çalışmalarını aralıksız yürütmektedir. Bu çerçevede, yeni şap serotipi SAT1’in tespit edilmesinin ardından hastalığın yayılımını önlemek amacıyla hayvan hareketleri kısıtlanmış; 30 Haziran 2025 itibarıyla hayvan pazarlarının faaliyetleri geçici olarak durdurulmuştur. Şap Enstitüsü’nde üretilen 11 milyon dozdan fazla aşı, uluslararası standartlara uygun olarak gerekli tüm kontrollerden geçirilip sahaya ulaştırılmaktadır. Nitekim aşılama oranının %85’i geçtiği bölgelerde hastalık belirgin şekilde gerilemektedir. Aşı üretimi ve sahaya sevki yoğun şekilde devam etmektedir. Hayvan pazarları önümüzdeki günlerde peyderpey açılmaya başlanacaktır. Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş iddiaları dikkate almaması, resmî açıklamalara itibar etmesi önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

"YÖK'ün, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın diploma denkliğini kabul ettiğine dönük hiçbir bilgi yok." iddiası doğru değildir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yurt dışı görevi sırasında University of Maryland University College'da Yönetim ve Siyaset Bilimi alanında lisans eğitimini tamamlamıştır. Lisans eğitiminin ardından Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) denklik başvurusunda bulunmuş; Aşağıdaki belgede de görüleceği üzere lisansa eşdeğer öğrenim gördüğüne ilişkin Denklik Belgesi, 2547 Sayılı Kanunun 3 ve 7/p maddeleri uyarınca, Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 15 Ocak 1998 tarihli kararıyla verilmiştir. Bakan Fidan daha sonra Bilkent Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

Bazı basın yayın organlarında yer alan “ÖSYM’nin sistemine girilerek adayların puanlarının değiştirildiği” yönündeki iddialar, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyondur. ÖSYM Başkanlığına ait sistemler, dış erişime açık olmayan, kapalı devre bir altyapıyla çalışmakta; tüm kullanıcı işlemleri anlık olarak izlenmekte ve detaylı şekilde kayıt altına alınmaktadır. Bu nedenle, ÖSYM’ye ait sınav sonuçları, yerleştirme verileri ve aday puanlarına dışarıdan müdahale edilmesi teknik olarak mümkün değildir. Kurum tarafından düzenli aralıklarla yürütülen teknik denetim ve güvenlik kontrollerinde de dijital altyapıda herhangi bir veri sızıntısı ya da dış müdahale bulgusuna rastlanmamıştır. Bilgi teknolojilerine ilişkin tüm süreçlere dair kayıtlar, kurum tarafından eksiksiz ve şeffaf biçimde arşivlenmektedir. Kamuoyunda güvensizlik oluşturmaya yönelik spekülatif içeriklere itibar edilmemesi, yalnızca resmî açıklamalara itimat edilmesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

“Uluslararası Balkan Üniversitesi’nin sahibi TBMM Başkanı Mustafa Şentop. Üniversite usulsüz diploma dağıtıyor.” iddiaları doğru değildir.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında yer alan “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” yönündeki haberler, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyondur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem yapılan 220 kişi arasında Türkiye’de hiçbir akademisyen bulunmamaktadır. Aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan herhangi bir öğretmen de şüpheliler arasında yer almamaktadır. Sadece bir sürücü kursu eğitmeni ile bir beden eğitimi hocasının adı geçmekte olup, bu kişiler öğretmen statüsünde değildir. Soruşturma kapsamında 57 sahte üniversite diploması, 4 lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi düzenlendiği tespit edilmiştir. İki kişi dışında, düzenlenen hiçbir diplomanın herhangi bir meslek ifasında kullanıldığına dair bir tespit de bulunmamaktadır. “400 akademisyenin usulsüz atandığı” yönündeki iddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır. Bu ifade dışında herhangi bir somut bilgi, belge veya tespit mevcut değildir. Türk akademisini ve eğitim camiasını hedef alan bu tür yayınlar, sistematik bir karalama kampanyasının ürünüdür. Nitekim soruşturma da bir dış ihbarla değil, bizzat bir üniversitenin iç denetimi sonucunda adli makamlara yapılan bildirimle başlatılmıştır. Kamuoyunun manipülasyon amacı taşıyan bu tür içeriklere itibar etmemesi; yalnızca resmi ve doğrulanmış kaynaklardan yapılan açıklamaların dikkate alınması büyük önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında ve yayınlarda “Orman yangınlarıyla mücadelede kullanılan Air Tractor uçağının aslında tarımsal ilaçlama amacıyla tasarlandığı, sadece 150 litre su atma kapasitesi olduğu ve bu nedenle yangın söndürmede yetersiz kaldığı” şeklinde dile getirilen iddialar, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyondur. Tarım ve Orman Bakanlığı envanterinde yer alan Air Tractor AT-802FF FireBoss modeli uçaklar, günümüzde Avrupa’da ve dünya genelinde yaygın şekilde kullanılan etkili yangın söndürme araçlarından biridir. Uluslararası uygulamalara ve “Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Söndürülmesinde Uygulama Esasları” tebliğine uygun biçimde kullanılan bu uçaklar, görev tanımına göre optimize edilmiş sistemlere sahiptir. İlk modelleri tarımsal ilaçlama amacıyla üretilmiş olan bu uçaklar, 2000’li yıllarda yapısal değişikliklere gidilerek türbin motorlu hale getirilmiş, su taşıma kapasiteleri 3 bin 104 litreye çıkarılmış ve suya iniş-kalkış yapabilen float sistemleri entegre edilmiştir. Bu tip uçaklar, düşük irtifada hassas su bırakma yeteneği ve zorlu arazi koşullarında operasyonel kabiliyetiyle orman yangınlarına karşı mücadelede güvenilir ve stratejik bir araç olarak kabul edilmektedir. Vatandaşlarımızın doğru bilgiye ulaşabilmesi adına yetkili kurumların açıklamalarına itibar edilmesi büyük önem arz etmektedir.

Resim

Çeşitli sosyal medya mecralarında, “Türkiye’nin Lahey Grubu’nun Bogota Bildirisi’ne imza atmadığı; gelen tepkiler üzerine bu tutumunu gerekçelendirmeye çalıştığı ve sonrasında bildiriyi imzaladığı” şeklinde yayılan iddialar, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon örneğidir. Filistin meselesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en hassas dış politika alanlarından biridir. Türkiye, İsrail’in Gazze’de sivil halkı hedef alan soykırımcı savaş politikalarına karşı uluslararası hukuk ve insan hakları temelinde net bir duruş sergilemiştir. Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İsrail ile ticari ilişkilerini kesmiş; Filistin halkının haklı davası uluslararası her platformda en yüksek düzeyde ve kararlılıkla savunmuştur. Türkiye'nin Bogota Bildirisi sürecindeki yaklaşımı da Filistin’e yönelik bu temel yaklaşımı doğrultusunda şekillenmiştir. Söz konusu Bildiri, Türkiye’nin taraf olmadığı ve bazı maddelerine düzenli olarak itiraz ettiği BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne iki ayrı atıf içermektedir. Bu nedenle toplantı günü imzalanmayan bildirideki iki maddenin sözkonusu Sözleşme’yle ilgili kısımlarına şerh düşülerek katılım kararı alınmıştır. Bu karar, 25 Temmuz 2025 tarihinde Kolombiya Dışişleri Bakanlığı’na resmî olarak iletilmiştir. (Bkz. https://thehaguegroup.org/meetings-bogota-en/

) Türkiye’nin Bogota bildirisine şerhli katılımı, Kolombiya makamlarının resmî internet sitesinde günler öncesinden yayımlanarak kamuoyuyla paylaşılmıştır. Dolayısıyla “Türkiye tepkiler üzerine Bildiri’ye katıldı” şeklindeki iddialar gerçek dışıdır ve hiçbir somut temele dayanmamaktadır. Bu tür paylaşımlar, devletimizin dış politika süreçlerine dair yanlış bir algı oluşturmayı amaçlamakta ve kamuoyunu manipüle etmeye yönelik dezenformasyon faaliyetlerinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Vatandaşlarımızın, bilgi edinirken yalnızca resmî kurumların açıklamalarına itibar etmeleri büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi

@dmmiletisim

Son günlerde sosyal medyada, ülkemizde çıkan orman yangınlarına ilişkin çeşitli asılsız ve kamuoyunu yanıltıcı iddialar yayılmaktadır. Dezenformasyonların önüne geçmek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla, öne çıkan asılsız iddialar, gerçekleriyle birlikte açık veriler ışığında ortaya konmuştur.

Kare profil resmi

@iletisim

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı: Ekranlar, yangınla mücadelemizin görüntüleriyle dolu ama ben size bugün kameraların görmediği, göremeyeceği bir gerçekten bahsetmek istiyorum. Onlar Yeşil Vatan'ın kahramanları. Sırtında metrelerce hortumuyla yorgunluğa, uykusuzluğa aldırış etmeden hatta onları unutarak arazöz gölgesinde belki kısacık bir molayla, kendilerine gelen yemeği bir an önce bitirip işine dönme iştiyakıyla toprağı yatak, baretini de yastık yapan kahramanlarımızdan bahsetmek istiyorum. Onlar bu ülkenin en sessiz kahramanları. Ben inanıyorum ki alevlerle olan bu mücadelemizi kazanacağız. Çünkü bu ülkenin damarlarından ağaçların köklerine kadar inen bir mücadele ruhu var. Bu kardeşlerimin hepsinden Allah razı olsun, onlarla gurur duyduğumu tekrar ifade etmek istiyorum. Kimin ne dediğine bakmadan, Yeşil Vatan için gözü kara bu kardeşlerimle biz bu savaşı kazanacağız. Bu mücadeleye saygı duymayanlar var mı? Var. Çeşitli dezenformasyonlarla kendileri adına ne amaçladılarsa ona ulaşmak için her şeyi yapanlar var. Onların bizleri çekmek istedikleri zemine hiçbir zaman itibar etmeyeceğiz. Biz işimize odaklanacağız. Bu vatanın bir dalını, bir taşını alevlere kurban etmemek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye, ağaçlandırmada Avrupa lideri. Yanan alanlar ertesi yılın sonuna kadar mutlaka tohumla veya fidanla buluşturulur. Yanan alanlarla ilgili anayasa gereği başka herhangi bir tasarrufta bulunulması mümkün değil.

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın mecralarında “Buca Orman Yangın Eğitim Merkezi’nin kapatıldığı” ve “Antalya Belek Orman Yangın Üssü’nün otel yapımına açıldığı” şeklinde yer alan iddialar, kamuoyunu yanıltma amacı taşıyan dezenformasyon kampanyasının bir parçasıdır. Öncelikle; 2011 yılında Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile “Uluslararası Orman Yangınları Eğitim Merkezi Müdürlüğü” kurulmuş, 2015 yılında ismi “Uluslararası Ormancılık Eğitim Merkezi Müdürlüğü (UOEM)” olarak değiştirilmiştir. Orman Genel Müdürlüğü, eğitim faaliyetlerinin daha modern, kapsayıcı ve uluslararası normlara uygun biçimde sürdürülmesi amacıyla Antalya’da yer alan Uluslararası Ormancılık Eğitim Merkezi’ni faaliyete geçirmiştir. Bu gelişmeye paralel olarak İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olarak Buca’da faaliyet gösteren merkez, 4 yıl süren eğitim faaliyetlerinin ardından yapılan verimlilik ve altyapı değerlendirmeleri sonucunda kapatılmıştır. İzmir’deki yerleşke, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nün talebi üzerine Üniversiteye devredilmiştir. Eğitim faaliyetlerinde herhangi bir aksama yaşanmamış; bilakis eğitim altyapısı güçlendirilmiştir. İkincisi; Belek Orman Yangın Üssü olarak bahsedilen alan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın imar planlarında korunmuş olup yapılaşmaya veya otel planlamasına konu edilmemiştir. Bu alan, planlarda “yangın üssü” olarak tanımlanmakta ve işlevini korumaktadır. İlgili arazinin tahsis süreci de şeffaftır. 1990 yılında Serik Belediyesi’ne kamping tesisi amacıyla tahsis edilen alanın söz konusu tahsisi, belediye tarafından izinsiz yapılaşma ve üçüncü kişilere kiralama gibi uygulamalar nedeniyle 2013 yılında iptal edilmiştir. 2022 yılında kamping alanının kıyı cephesi küçültülmüş, kamu yararına hizmet eden halk plajı alanı ise 500 metreye çıkarılarak genişletilmiştir. Yangın üssü olarak tanımlanan alan ise OGM’nin İlk Müdahale Ekip Merkezi olarak faaliyetine devam etmiştir. Halkı yanıltma saikiyle gerçeğe aykırı bilgilerin ısrarlı şekilde paylaşılması, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi uyarınca suç teşkil etmektedir. Vatandaşlarımızın, yalnızca resmî makamların açıklamalarına itibar etmesi önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medya mecralarında, “Türkiye’nin buğdayda ‘ithalata bağımlı’ hale geldiği, rekoltenin 18 milyon ton olduğu ve 7–10 milyon ton ithalat yapılacağı” yönünde paylaşılan iddia, gerçeği yansıtmayan ve kamuoyunu yanıltıcı nitelikte açık bir dezenformasyondur. Söz konusu iddia, Türkiye’nin üretim kapasitesini ve dış ticaret yapısını çarpıtmakta, gereksiz endişe yaratmayı hedeflemekte; ülkemizin 2005’ten beri dünya buğday unu ihracatında birinci; makarna ihracatında ise ikinci sırada olduğu gerçeğini kasten göz ardı etmektedir. Öncelikle; Türkiye, buğday üretiminde kendine yeterli bir ülke konumundadır. Rekolte tabi olarak her yıl iklim koşullarına göre değişmekle birlikte, yıllık üretim ortalama 20–21 milyon ton seviyesine ulaşmaktadır. 2025 yılında hububat üretim bölgelerinde yaşanan kuraklığa rağmen buğday rekoltesinde ilk tahmin 19.6 milyon ton olarak açıklanmıştır. Buna ilaveten, TMO stoklarımız da regülasyona katkı sağlamaktadır. İç tüketimimizin 19–20 milyon ton civarında olduğu dikkate alındığında; iddia edilenin aksine ülkemizin bir arz açığı bulunmamaktadır. Öte yandan buğday ithalatımızın önemli bir kısmı, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında, un, makarna, bulgur vb. ürünlerin ihracatı amacıyla yapılmaktadır. İthal buğday, işlenmekte; mamul ürünler ihraç edilerek döviz girdisi sağlanmaktadır. Öne sürülen verilerle Cumhuriyet’in ilk yıllarına yapılan karşılaştırmalar ise yanıltıcıdır. 1938–1942 döneminde buğdayda dekar başına verim 93 kg iken, günümüzde bu verim 300 kg seviyesine ulaşmıştır. Kamuoyunun resmî veriler ve kurum açıklamalarına itibar etmesi önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında “Ekonomi Direksiyonu Zorda” başlığı altında Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’e atfen dile getirilen söylemler, kabine üyeleri arasında yaşandığı iddia edilen gerilimler ve ekonomi yönetimine dair ileri sürülen iddialar tamamen asılsız, spekülatif ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içeriği taşımaktadır. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in görevine devam ettiği, Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı çerçevesinde belirlenen ekonomi politikalarının kararlılıkla sürdürüldüğü gerçeği ortadadır. Kamu kurumları ve yetkililerine yönelik gerçek dışı iddialarla yürütülen algı operasyonları, ekonomiye ve piyasalara duyulan güveni sarsmaya, yatırımcı güvenini zedelemeye ve piyasalarda olumsuz spekülasyonlara zemin hazırlamaya hizmet etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, kabineyle ilgili tasarruflarını anayasal yetkileri çerçevesinde, yalnızca uygun gördüğü zamanda ve resmî kanallar aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmaktadır. Aksi yönde yapılan yayınlar etik gazetecilik anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Dezenformasyona yönelik yazı ile kulis adı altında dolaşıma sokulan içerikler ise kamuoyunda belirsizlik yaratmak, ekonomik istikrarı hedef almak, siyasi manipülasyon üretmek ve halkı yanıltmak maksadını taşımaktadır. Gazetecilik mesleğinin temel ilkeleri arasında yer alan doğruluk, tarafsızlık ve kamu yararına hizmet ilkelerine riayet edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatırız. Vatandaşlarımızın, yalnızca resmî kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmesi ve doğruluğu teyit edilmemiş içeriklere karşı dikkatli olması önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması ve bu hatta ilişkin Uluslararası Tahkim süreciyle ilgili açıklamaları, teknik ve hukuki gerçeklikten uzak olup kamuoyunu yanıltıcı nitelikte açık bir dezenformasyondur. Öncelikle, “Cumhurbaşkanı’nın bir imzasıyla 50 yıllık anlaşma iptal edildi” ve “Meclis’e açıklama yapılmadı” iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Söz konusu anlaşma 1973’te yürürlüğe girmiş, 2010’da yenilenmiş; değişen bölgesel koşullar ve enerji piyasalarındaki gelişmeler çerçevesinde güncelliğini yitirmiştir. Türkiye ile Irak arasında daha kapsamlı bir enerji iş birliği süreci başlatılmış, bu doğrultuda mevcut anlaşmanın 27 Temmuz 2026 itibarıyla sona ereceğine dair Cumhurbaşkanı Kararı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Dolayısıyla kamuoyuna açıklama yapılmadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. İkinci olarak, Tahkim süreciyle ilgili “Türkiye’nin 1,471 milyar dolar ceza aldığı” ve “Cumhurbaşkanının bu parayı mal varlığıyla ödemesi gerektiği” gibi ifadeler sorumsuzca ve gerçeği çarpıtan niteliktedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2023 yılında tahkim kararının hemen akabinde gerekli açıklamaları kamuoyuyla paylaşmıştır. Doğrusu; Paris merkezli ICC Hakem Heyeti, Irak’ın 5 talebinden 4’ünü reddetmiş; Türkiye’nin taleplerinin çoğunu kabul ederek, her iki taraftan tespit ettiği ihlaller nedeniyle karşılıklı tazminat ödenmesine karar vermiştir. Tahkim kararının Irak lehine tazminata hükmedilen kısmına ilişkin Türkiye’nin Paris’te başlattığı iptal davası ise halen sonuçlanmamıştır. Öte yandan, açıklamaya konu edilen tahkim kararının, 4 Ekim 2023 tarihinde ABD Vaşington Bölge Mahkemesinde açılan tenfiz davası dosyasından alındığı anlaşılmaktadır. Davanın açılmasının akabinde kamuya açık hale gelen ve herkes tarafından ulaşılabilen tahkim kararı üzerine geçtiğimiz süreçte akademik makaleler dahi yazılmıştır. Dolayısıyla gizli bir belgeye ulaşıldığı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Vaşington’daki tenfiz davasında Türkiye ve Irak, tahkim kararına istinaden karşılıklı olarak birbirlerinden tazminat talebinde bulunmaktadır. Bu dava ise henüz sonuçlanmamıştır. Dolayısıyla ortada henüz kesinleşmiş bir tazminat kararı da bulunmamaktadır. Sonuç olarak, Yavuzyılmaz’ın açıklamaları, hukuki süreçleri tamamlanmamış bir konuda, teknik gerçeklikleri görmezden gelen, davada Türkiye lehine hükmedilen tazminat miktarını göz ardı eden, Türkiye’nin tezlerini karartmaya çalışan ve Türkiye ile Irak arasına nifak tohumları ekmek isteyen bir karalama kampanyasıdır. Ana muhalefet yetkilisi bir ismin, iki yıldan uzun bir süre önce yayınlanmış haberleri bugün yaşanmış gibi tekrar gündeme getirerek Türkiye’yi uluslararası alanda var olmayan bir tartışmanın içine çekmeye ve siyasi saiklerle haksız göstermeye çalışması, uluslararası düzeyde sorumsuz bir tutumdur. Kamuoyunun bu tür yanıltıcı söylemlere karşı dikkatli olması, resmî kurumların açıklamalarını esas alması büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında “Muğla ormanlarının yüzde 70’i, topraklarının ise yüzde 60’ı maden ruhsatı kapsamına alınmış durumda” şeklinde yer alan paylaşımlar, kamuoyunu yanıltıcı nitelikte açık bir dezenformasyondur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın resmi verilerine göre, Muğla ilinde madencilik faaliyetinin fiilen yürütüldüğü kazı alanlarının il yüzölçümüne oranı yalnızca %0,44’tür. Bu oran, iddialarda öne sürülen yüksek yüzdelerin gerçekle hiçbir ilgisinin olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, işletme izni verilen alanların toplam il yüzölçümüne oranı ise %9,48 düzeyindedir. Ancak bu alanların tamamında aktif madencilik faaliyeti yürütülmemekte olup, izin alınan alanların çoğu potansiyel ve sınırlı kapsamdadır. Ülke genelinde ise orman alanlarında geçici olarak madencilik faaliyetlerine tahsis edilen alanlar, tüm orman varlığımızın yalnızca binde 3’üne tekabül etmektedir. Bu da Türkiye’de orman alanlarını koruma politikasının etkili olduğunu ve madencilik faaliyetlerinin fiilen çok sınırlı bir düzeyde kaldığını göstermektedir. Kamuoyunun, manipülatif ve kasıtlı olarak yanıltıcı bilgiler içeren paylaşımlara karşı dikkatli olması büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medya mecralarında, “Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapmak isteyen diplomatik plakalı bir araçta yüklü miktarda yasaklı madde ele geçirildiği” haberi üzerinden, aracın Türk diplomatlara ait olduğu izlenimi oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu iddialar, gerçeği yansıtmayan ve kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan bir dezenformasyon faaliyetidir. Gerçekte, söz konusu araç Belçika diplomatik plakası taşımaktadır. Belçika’dan hareket eden araç Kongo Cumhuriyeti’nin Brüksel’de görevli bir diplomatına aittir. Aracın sürücüsünün Bulgaristan vatandaşı ve yolcusunun Belçika vatandaşı olduğu Bulgar kolluk kuvvetlerince tespit edilmiştir. Operasyon, Bulgaristan makamlarınca kaçakçılıkla mücadeleye yönelik uluslararası bir kolluk faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Hadisenin Türkiye Cumhuriyeti, Dışişleri Bakanlığı görevlileri ya da herhangi bir vatandaşımızla doğrudan veya dolaylı hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Buna rağmen, bazı çevrelerce sosyal medyada yapılan maksatlı paylaşımlarla Türk diplomasisi ülkemiz hedef alınmakta ve kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturulmak istenmektedir. Bu tür dezenformasyon içeriklerinin temel hedefi, ülkemizin, dış temsilciliklerimizin ve diplomatlarımızın itibarını zedelemektir. Kamuoyunun, yalnızca resmî makamlarca yapılan açıklamalara itibar etmesi; manipülatif ve kasıtlı olarak yanıltıcı bilgiler içeren paylaşımlara karşı dikkatli olması büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında, Türkiye’nin Suriye’de yaşayan Dürzi topluluğu hedef aldığı yönünde provokatif içeriklerin sistematik biçimde dolaşıma sokulduğu gözlemlenmektedir. Bu tür mesnetsiz iddialar, Türkiye’nin insani temellere dayanan dış politikasını çarpıtmaya yönelik açık bir dezenformasyon kampanyasının parçasıdır. Türkiye, insan haklarına saygı ve uluslararası hukuka bağlılık temelinde, bölge barışını ve istikrarını gözeten kararlı ve ilkeli bir dış politika yürütmektedir. Her fırsatta Suriye’nin siyasi birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne destek veren Türkiye’nin yaklaşımında etnik, dini ya da mezhebi ayrımcılığa yer yoktur; esas olan insan onurunun ve temel haklarının korunmasıdır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin yaptığı açıklamalarda, etnik veya mezhebi kimlikler üzerinden ayrımcılığı kesin bir dille reddettiğini defalarca ve açık biçimde ifade etmiştir. Bu tutum, yalnızca sözde kalmamış; sahada uygulanan tüm insani yardım faaliyetlerine ve diplomatik girişimlere de yön vermiştir. Suriye krizinin başlangıcından bu yana, zorla yerinden edilmiş Suriyelilere hiçbir ayrım gözetmeksizin kucak açılmış; insani yardımlar ve sosyal destek programları tüm grupları kapsayacak şekilde yürütülmüştür. Suriyeli hiçbir topluluk dışlanmamış, mezhebi ya da etnik kimliği ne olursa olsun herkes eşit muamele görmüştür. Öte yandan, Türkiye’ye yönelik bu mesnetsiz ithamlarda bulunan bazı çevrelerin, bölgedeki hassas demografik yapı ile dini gruplar arasında kargaşa çıkartmayı hedeflediği; bu doğrultuda jeopolitik çıkar odaklı bir kara propaganda faaliyeti yürüttükleri açıkça görülmektedir. Türkiye, bölgesel barışın, istikrarın ve toplumsal bütünlüğün tesisi yönündeki sorumluluklarını kararlılıkla yerine getirmeye devam etmektedir. Suriye’nin siyasi birliğini, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden bölücü faaliyetlere ve mezhep temelli çatışma senaryolarına karşı net bir duruş sergilenmekte, bu tür girişimlere asla prim verilmemektedir. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi olarak ulusal ve uluslararası kamuoyunu gerçekler ışığında doğru bilgilendirmeyi sürdürürken, doğruluğu teyit edilmemiş, çarpıtılmış ve kasıtlı olarak üretilmiş içeriklere itibar edilmemesini önemle rica ederiz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya paylaşımlarında, “Şehidimiz var, dedikleri üsteğmen resmi olarak şehit kabul edilmemiş, ailesine maaş bile bağlanmamış” şeklindeki iddialar, gerçeği yansıtmamakta olup kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyondur. Pençe-Kilit Harekâtı kapsamında 2022’de yürütülen bir operasyonda, bahse konu Mehmetçiğimizin bulunduğu tim saldırıya uğramış; kendisine veya naaşına ulaşılamamış, yapılan tahkikat sonucunda görev esnasında hayatını kaybettiği kanaatine varılmıştır. Bunun üzerine oluşturulan heyet, Mehmetçiğimizin ailesiyle iki kez görüşerek bilgi vermiş ve şehitlik işlemleri için rızaları talep edilmiştir. Ancak aile bu talebi kabul etmemiştir. Millî Savunma Bakanlığımız ailenin iradesi doğrultusunda bir resmî açıklama yapmamış; personel hâlen görevdeymiş gibi özlük haklarını, maaşını ve tüm tazminatlarını eksiksiz şekilde ödemeye devam etmiş; Mehmetçiğimizin ailesi herhangi bir mağduriyet yaşamamıştır. Naaşı bulunamayan kişilerle ilgili ölü kaydının düşülmesi ya da şehitlik statüsünün tanınması, yalnızca idarenin kararıyla değil, mevzuata uygun şekilde belgeler, aile rızası ve yargı kararlarıyla mümkündür. Süreç, yasal zeminde ve tarafların onayıyla yürütülmektedir. Bu konuda ileri sürülen mesnetsiz iddialar, hem hassas bir süreci istismar etmekte hem de Mehmetçiğimizin ailesinin mahremiyetini zedelemektedir. Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş, çarpıtılmış içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan “Tarım ÜFE verileri, TÜFE verileriyle çelişiyor” şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddialar; kamuoyunu yanıltmak amacıyla dolaşıma sokulmuş dezenformasyon niteliği taşımaktadır. TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) ile Tarım ÜFE (Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi), kapsam, amaç, veri kaynakları ve hesaplama yöntemleri bakımından birbirinden tamamen farklı göstergelerdir. Tarım ÜFE yalnızca yurt içinde üretilen bitkisel ve hayvansal ham tarım ürünlerini kapsarken; TÜFE, işlenmiş gıda ürünleri (örneğin peynir, makarna, sıvı yağ, bisküvi), ambalajlı ürünler, içecekler ve ithal kalemleri de içeren çok daha geniş kapsamlı bir endekstir. Tarım ÜFE, üretici düzeyindeki ham ürün fiyatlarını temel alırken; TÜFE, tüketici düzeyindeki fiyatları yansıtmaktadır. Tarım ÜFE üretim dönemine bağlı olarak mevsimsel dalgalanmalar gösterirken, bu değişimler TÜFE’ye zamansal gecikmelerle yansımaktadır. İki endeksin ürün sepetleri ve bu ürünlerin hesaplamalardaki ağırlıkları da farklılık göstermektedir. Bu durum, endeksler arasında görülen değişimlerin doğrudan karşılaştırılmasını bilimsel olarak geçersiz kılmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), fiyat endekslerini uluslararası geçerliliği olan yöntemlerle ve Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’ın belirlediği normlarla uyumlu şekilde üretmekte; uluslararası standartlara uygun biçimde kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Tarım ÜFE ile TÜFE arasındaki farklılıkları göz ardı eden, teknik bilgi eksikliğine dayanan ve yanıltıcı biçimde kamuoyuna sunulan iddialara itibar edilmemesi önemle rica olunur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Bazı sosyal medya hesaplarında video eşliğinde paylaşılan “Antalya’da köpekbalığı görüldü” iddiası dezenformasyondur. Paylaşıma konu videonun Norveçli bir balıkçı tarafından kendi ülkesinde kaydedildiği tespit edilmiştir. Sosyal medyada paylaşılan ve Antalya sahillerinde köpekbalığı görüldüğü iddiasıyla servis edilen görüntü, manipülasyon içermektedir. Bahse konu görüntü, Antalya'da veya Türkiye’nin herhangi bir kıyısında çekilmemiştir. Yapılan incelemede görüntünün, Norveçli bir sosyal medya kullanıcısı tarafından kendi ülkesinde kaydedildiği ve kendi hesabından 26 Haziran tarihinde paylaşıldığı tespit edilmiştir. Aynı videonun üzerine ses eklenerek Türkiye'de çekildiği izlenimi verildiği ve bugün Türkiye’den paylaşıldığı anlaşılmıştır. Antalya Sahil Güvenlik Komutanlığınca söz konusu yanıltıcı içeriği üretenlerle ilgili suç duyurusunda bulunulacaktır. Turizm bölgelerimize yönelik turistlerimizin güven duygusunu zedelemek ve ülkemizin turizm potansiyelini hedef almak amacıyla bu tür içerikler kasıtlı olarak dolaşıma sokulmaktadır. Türkiye’nin güvenli bir turizm destinasyonu olduğu gerçeğini gölgelemeye çalışan bu tür dezenformasyon kampanyalarına itibar edilmemesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın organlarında yer alan, "İstanbul'da imara açılan askeri arazilere lüks konut ve ticaret projeleri yapılıyor. Bakanlık bazı alanlarda kimsenin haberi olmadan bu planları yapıyor." şeklindeki iddialar, dezenformasyon amaçlı olup gerçeği yansıtmamaktadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, tüm planlama çalışmalarını, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak yürütmekte; bu görüşler doğrultusunda gerekli değerlendirmelerini yapmaktadır. İstanbul’daki konut projeleri şehrin deprem gerçeği dikkate alınarak bu doğrultuda planlanmakta ve konut alanları üretilmektedir. Planlama süreçlerinde hiçbir kurumun haberdar olmadığı yönündeki iddialar doğru değildir. İddialara konu bazı alanlarda ise konut üretimine yönelik planlanan tüm projeler, yalnızca sosyal konut üretimini kapsamaktadır. Bu alanlarda ticari amaçlı veya lüks konut projeleri gerçekleştirilmemektedir. Bazı iddialarda yer alan, “19 Mart yolsuzluk operasyonlarından sonra konut planlama süreçlerinin hızlandığı” şeklindeki söylemler ise somut veriye dayanmamakta; kamuoyunu yanıltma ve provoke etme amacı taşımaktadır. Kamuoyunun bu tür asılsız ve çarpıtılmış bilgilere karşı dikkatli olması; doğru bilgi için yalnızca resmî kaynaklara başvurması önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın organlarında yer alan “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın özel kalem giderleri 2025’te yüzde 40 arttı” şeklindeki haberler manipülasyon amaçlıdır. Sayıştay denetimine tabi olan ilgili harcamalar şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklanmaktadır. Bakanlıkların harcamaları, Sayıştay denetimine tabi olup, ilgili mevzuat çerçevesinde şeffaf bir şekilde yürütülmekte ve kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Özel Kalem Müdürlük bütçeleri de merkezi yönetim bütçe ilkelerine göre detaylı biçimde planlanmakta ve TBMM onayıyla yürürlüğe girmektedir. Bazı mecralarda paylaşılan tablolar; yalnızca temsil giderlerini değil, maaşlar, sosyal güvenlik ödemeleri, yolluklar gibi birçok zorunlu kalemi içermektedir. Nitekim harcamaların büyük kısmı personel maaşları ve sosyal güvenlik ödemelerinden oluşmakta olup, bu artış memur zamları ve toplu sözleşme hükümlerine dayanmaktadır. Çeşitli basın mecralarında iddia edilenin aksine şahsi davet ya da temsil harcamalarında olağandışı bir artış bulunmamaktadır. Kamuoyunun, bu tür asılsız ve çarpıtılmış bilgilere karşı dikkatli olması; doğru bilgi için yalnızca resmî kaynaklara başvurması önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında, “Bursa Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokulu’ndan 39 öğrencinin 2025 LGS’de 500 tam puan aldığı” yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddialar üzerinden kamuoyu yanıltılmakta ve Millî Eğitim Bakanlığımız haksız bir şekilde hedef alınmaya çalışılmaktadır Doğrusu; Bursa il genelinde 17 farklı okuldan toplam 20 öğrenci 2025 LGS’de 500 tam puan almıştır. Bu öğrencilerin yalnızca 2’si imam hatip ortaokulu mezunudur. Dolayısıyla söz konusu okuldan 39 öğrencinin 500 tam puan aldığı yönündeki iddia tamamen asılsızdır. İddiada adı geçen okulun sosyal medya paylaşımında, Türkiye genelinde 500 tam puan alan tüm imam hatip ortaokulu öğrencileri tebrik edilmiş olup, paylaşımda sadece kendi okullarına ilişkin böyle bir başarı beyanı yapılmamıştır. Bu durum, paylaşımların çarpıtıldığını ve kasıtlı şekilde yanlış algı oluşturulmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır. Eğitim gibi hassas bir alanda, özellikle öğrencilerimizin emeğine gölge düşürecek, kamuoyunu yanıltacak bu tür asılsız iddialara itibar edilmemesi büyük önem taşımaktadır. Gerçek dışı içeriklerle toplumda güvensizlik oluşturmak isteyen çevrelere karşı dikkatli olunmalı, yalnızca Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan resmî açıklamalar dikkate alınmalıdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Son düzenleme:

“Zaferin Adı Türkiye”

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü etkinliklerinin, bu yıl da 15 Temmuz ruhuna uygun gerçekleştirilmesi için güçlü bir koordinasyon içerisindeyiz.

Bu yılın teması olan “Zaferin Adı Türkiye” kapsamında hazırlanan kurumsal kimlik çalışmalarının tümüne (logo, görsel, slogan vb.) bu link üzerinden ulaşabilirsiniz.

Bu kapsamda aşağıda yer alan afiş ve görsellerin dışında hiçbir paylaşıma itibar edilmemesi konusunda kamuoyunu bilgilendirmek isteriz.

Kare profil resmi

@iletisim

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü etkinliklerinin bu yıl da #15Temmuz ruhuna uygun gerçekleştirilmesi için güçlü bir koordinasyon içerisindeyiz. Bu yılın teması olan “Zaferin Adı Türkiye” kapsamında hazırlanan kurumsal kimlik çalışmalarının tümüne (logo, görsel, slogan vb.) aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz. Bu kapsamda aşağıda yer alan afiş ve görsellerin dışında hiçbir paylaşıma itibar edilmemesi konusunda kamuoyunu bilgilendirmek isteriz.

https://kurumsal.15temmuz.gov.tr/15-temmuz-kurumsal-kimlik-klavuzu-2025.html

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medyada yer alan “Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinin sahipsiz bırakıldığı ve imha edilmek istendiği” yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu paylaşımlar, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Vakıf Kayıtlar Arşivi, 2006 yılından bu yana yangın güvenliği ve iklimlendirme sistemleriyle korunmakta olup, Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde daha geniş ve gelişmiş altyapıya sahip yeni bir alana en üst düzeyde güvenlik tedbirleriyle taşınacaktır. Arşiv biriminde halihazırda 51 personel görev yapmakta, bu sayı 2024-2025 yıllarında gerçekleştirilen personel alımlarıyla artırılmıştır. Güvenlik görevlileri de dahil tüm personel görevine aralıksız şekilde devam etmektedir. Dolayısıyla arşiv personelinin görev yerlerinden uzaklaştırıldığı iddiası doğru değildir. Vakıf Kayıtlar Arşivi kamuya aittir ve devlet güvencesi altındadır. Arşivin başka bir kuruma devri, içeriğinin tehlikeye atılması veya sahipsiz bırakılması söz konusu değildir. Taşınma işlemi tamamlandıktan sonra mevcut bina, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Yunus Emre Enstitüsü tarafından kullanılacaktır. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik paylaşımlar, çarpıtılmış bilgilerle kurumları töhmet altında bırakmayı ve infial oluşturmayı hedeflemektedir. Kamuoyunun yalnızca resmî kurumlardan yapılan açıklamalara itibar etmesi önem arz etmektedir.

Resim

Son düzenleme:

·

35,4 B

Görüntüleme

Ahmet Kandemir

Bazı basın organlarında ve sosyal medya hesaplarında, İstanbul ilimizde yaşanan bir asayiş olayı üzerinden kamuoyunu provoke etmeye ve gerçeği çarpıtmaya yönelik dolaşıma sokulan mesnetsiz iddialar, dezenformasyon ürünüdür ve olayın asıl mahiyetini kesinlikle yansıtmamaktadır. Doğrusu; İstanbul Bayrampaşa ilçesi Atışalanı Caddesi üzerinde seyir halindeki bir araçta yüksek sesle müzik dinleyen şahıslar polis devriyesi tarafından uyarılmış, şahıslar bu uyarıya karşılık müzik sesini artırmış ve güvenlik güçlerimize yönelik tehdit, hakaret ve fiziki müdahalede bulunmuşlardır. Olay yerine gelen takviye ekiplerce duruma müdahale edilerek ilgili şahıslar gözaltına alınmıştır. Sonrasında Bayrampaşa Polis Merkezi önüne gelen yaklaşık 100 kişilik bir grup tarafından taşkınlık çıkarılması üzerine de güvenlik güçleri tarafından kalabalık dağıtılmış; taşkınlık çıkaran bazı şahıslar bu esnada gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan şahıslar hakkında “Görevli Memura Mukavemet”, “Tehdit”, “Hakaret” ve “Kasten Yaralama” suçlarından adli işlem başlatılmıştır. Olayın etnik kimlik, dil veya müzik tercihi ile ilgisi bulunmamakta; yaşananlar, görevli memura mukavemet ve kamu düzenini bozma eylemleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerimize yönelik itibarsızlaştırma kampanyalarının bir parçası niteliğindeki dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar edilmemesi, yalnızca resmî kaynaklardan yapılan açıklamaların esas alınması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Galata Kulesi’nde çekilen bir videoya ilişkin bazı basın organlarında ve sosyal medyada yer alan yorum ve iddialar, kamuoyunu yanıltıcı niteliktedir. Galata Kulesi her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. Yapının tarihiyle ilgili bilgiye, farklı dillerde rehberlik yapabilen personel ve QR kod destekli dijital sistemler aracılığıyla kolayca erişilebilmektedir. Görüntülerde yer alan kişiler güvenlik görevlisidir; görevleri ziyaretçi güvenliğini sağlamak ve yönlendirme desteği sunmaktır. Tarihi bilgi aktarmak bu personelin sorumluluğu değildir. Sadece belli bir ana ait görüntüler üzerinden oluşturulan olumsuz algılar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu tür içeriklerin kültürel ve turistik değerlerimizi hedef aldığı açıktır. Kamuoyunu yanıltıcı içeriklere karşı dikkatli olmaya, doğru ve teyitli bilgilere itibar etmeye davet ediyoruz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın organları ve sosyal medya platformlarında Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda gerçekleşen silah bırakma sürecine ilişkin çok sayıda dezenformasyon içerikli iddianın dolaşıma sokulduğu tespit edilmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir devlet politikası olarak ilgili kurumlarca yürütülen Terörsüz Türkiye süreci, Cumhur İttifakı’nın terörle mücadeledeki kararlılığını ve milli birliğe olan sarsılmaz inancını açıkça ortaya koymaktadır. Terörsüz Türkiye süreci, devletin ilgili kurumlarının eşgüdümüyle; ulusal güvenlik öncelikleri gözetilerek, kontrollü, şeffaf ve kararlı bir şekilde yürütülmektedir. Terörden arındırılmış, istikrarlı ve refah dolu bir Türkiye vizyonunu hayata geçirmek üzere atılan bu tarihi adım, ülkemizin istikrarı ve kalkınması adına milletimiz tarafından geniş ölçekte sahiplenilmektedir. Süreç boyunca yaşanabilecek dezenformasyon ve karalama girişimlerine karşı kamuoyunun dikkatli olması, resmi kurum ve güvenilir kaynaklardan yapılacak açıklamalara itibar etmesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Kadın konukevlerinin yetersiz olduğu, şiddet gören kadınların yer bulamadığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu konuda herhangi bir yatırım planı bulunmadığı” yönündeki iddialar dezenformasyon ürünüdür. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız şiddet mağduru kadınlara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmetlerini etkin bir şekilde sürdürmekte; şiddet mağduru hiçbir kadın, kadın konukevi hizmetinden faydalanmak istediğinde geri çevrilmemektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, şiddet mağduru kadınlara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmetlerini etkin ve kesintisiz bir şekilde %70-75 doluluk oranıyla hizmet vermekte ve her ilde en az bir kadın konukevi bulunmaktadır. Nüfusu 100 binin üzerindeki belediyelerin kadın konukevi açma yükümlülüğü takip edilmekte; rehberlik ve danışmanlık hizmeti sağlanmakta; Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı kapsamında kapasite artırımı çalışmaları devam etmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, kadınların şiddetten korunması ve desteklenmesine yönelik hizmetlerini hem mevcut altyapıyla hem de yeni yatırımlarla etkili ve sürdürülebilir şekilde yürütmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Başkanlığımızdaki görev değişikliğine ilişkin açıklama

Bazı sosyal medya hesaplarında ve dijital platformlarda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığındaki görev değişikliğiyle ilgili olarak yanıltıcı ve gerçek dışı paylaşımlar yapılmakta; kamuoyunda kasıtlı bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle devletin farklı kurumlarında gerçekleştirilen görev değişiklikleri, Anayasa’nın verdiği yetkiler çerçevesinde, kamu yönetiminde etkinlik ve verimliliği artırma amacıyla yapılmaktadır. Bu değişiklikler, devlet yönetiminde sürekliliği esas alan bir bayrak yarışı anlayışıyla hayata geçirilmektedir.

Görev değişiklikleri üzerinden algı operasyonları yapmaya dönük faaliyetler, devletimizin güçlü yönetim yapısına zarar vermeyi amaçlayan dezenformasyon faaliyetidir. Gerçeği yansıtmayan iddialar, hem kurumlarımızın uyum içinde sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmeyi hem de kamuoyunu yanıltmayı hedeflemektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm kamu kurumlarımız, anayasal sorumlulukları doğrultusunda, uyum ve kararlılıkla milletimize hizmet etmeye devam etmektedir.

Devletimizin kurumsal yapısını hedef alan asılsız ve kasıtlı girişimlere itibar edilmemesi önemle rica olunur.

Saygıyla duyurulur.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organları ve sosyal medya platformlarında yer alan “Torba yasa ile ormanlar, zeytinlikler ve meralar sermayeye açılıyor; bu da orman yangınlarını artıracak” yönündeki iddialar gerçek dışıdır ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Kamuoyuna “ormanların tamamen enerji ve madencilik faaliyetlerine açıldığı” şeklinde yansıtılmaya çalışılan torba yasa teklifi, 6831 sayılı Orman Kanunu’ndaki izin süreçlerinde herhangi bir değişiklik getirmemektedir. 3213 sayılı Maden Kanunu’nda yapılan düzenleme, yalnızca izin sürecinin vatandaşlar adına Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yürütülmesini sağlamaktadır. Bu değişiklik, izin kriterlerinde veya çevresel değerlendirme süreçlerinde herhangi bir farklılık içermemektedir. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin orman yangınlarına neden olduğuna dair herhangi bir bilimsel veri bulunmamaktadır. Aksine, maden işletmeleri, yangınla mücadele konusunda altyapı ve müdahale desteği sağlayarak önemli katkılar sunmaktadır. Yürürlükteki mevzuat gereği, ormanlarda faaliyet gösteren tesisler yangınlara karşı gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İlgili kurumlarımız ise ormanlarımızın korunmasına yönelik denetim faaliyetlerini titizlikle sürdürmektedir. Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş, manipülatif içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında ve dijital platformlarda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndaki görev değişikliğiyle ilgili olarak yanıltıcı ve gerçek dışı paylaşımlar yapılmakta; kamuoyunda kasıtlı bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle devletin farklı kurumlarında gerçekleştirilen görev değişiklikleri, Anayasa’nın verdiği yetkiler çerçevesinde, kamu yönetiminde etkinlik ve verimliliği artırma amacıyla yapılmaktadır. Bu değişiklikler, devlet yönetiminde sürekliliği esas alan bir bayrak yarışı anlayışıyla hayata geçirilmektedir. Görev değişiklikleri üzerinden algı operasyonları yapmaya dönük faaliyetler, devletimizin güçlü yönetim yapısına zarar vermeyi amaçlayan dezenformasyon faaliyetidir. Gerçeği yansıtmayan iddialar, hem kurumlarımızın uyum içinde sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmeyi hem de kamuoyunu yanıltmayı hedeflemektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm kamu kurumlarımız, anayasal sorumlulukları doğrultusunda, uyum ve kararlılıkla milletimize hizmet etmeye devam etmektedir. Devletimizin kurumsal yapısını hedef alan asılsız ve kasıtlı girişimlere itibar edilmemesi önemle rica olunur. Saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Son dönemde orman yangınlarının elektrik kaynaklı olduğuna dair sosyal medyada ve bazı mecralarda yer alan, kamuoyunu yanıltmaya yönelik asılsız iddialar dezenformasyon ürünüdür. Türkiye’deki orman yangınlarının büyük bölümü; insan kaynaklı hatalar, ihmal ve doğal etkenlerden kaynaklanmaktadır. Elektrik kaynaklı yangınlar tüm orman yangınlarının yüzde 5’inden daha azını oluşturmaktadır. Bu çerçevede, tarımsal faaliyetler sırasında kontrolsüz ateş kullanımı, söndürülmeden atılan sigara izmaritleri ve meteorolojik koşullar (yüksek sıcaklık, rüzgâr, kuraklık vb.) yangınların başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Elektrik altyapısından kaynaklanan yangınlara ilişkin her olay, ilgili kurumlar tarafından soruşturulmaktadır. Mevcut veriler, elektrik kaynaklı yangınların oranının oldukça düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan, Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadele çalışmaları 2025 yılı hedefleri doğrultusunda kararlılıkla sürdürülmektedir. Bu kapsamda 27 uçak, 105 helikopter, bin 786 kara aracı, 2 bin 742 ilk müdahale aracı, aktif olarak görev yapmaktadır. Yangın tespiti ortalama 2 dakikada gerçekleştirilmekte; 776 gözetleme kulesi ve yapay zekâ destekli sistemler ile 14 insansız hava aracı (İHA) bu süreçte aktif rol oynamaktadır. Yangınla mücadelede 8 bin 500 personelin yanı sıra 25 bin orman gönüllüsü görev almaktadır. Bu çerçevede, kamuoyunun yalnızca resmi kaynaklarca paylaşılan bilgi ve açıklamalara itibar etmesi hem doğru bilgilendirme hem de afetle etkin mücadele açısından büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın ve yayın organlarında yer alan, “Geçen yıl 720 bin kız çocuğu ilkokul 4. sınıftan sonra okulu bıraktı” şeklindeki iddialar gerçeği yansıtmamakta; kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan açık bir dezenformasyon örneği teşkil etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2023-2024 eğitim öğretim yılında 5. sınıf düzeyine tekabül eden yaş grubundaki kız çocuklarının net okullaşma oranı %98,68’dir. Bu oran, iddialarda ileri sürülen rakamların istatistiki gerçeklikten tamamen uzak olduğunu ortaya koymaktadır. Son yıllarda hayata geçirilen sosyal politikalar, teşvik programları ve eğitim projeleri sayesinde, kız çocuklarının okullaşma oranında önemli bir artış yaşanmıştır. Toplumun tüm kesimlerinin eğitime erişimini sağlamayı amaçlayan bu uygulamalar, kız çocuklarının eğitim sürecine aktif katılımını desteklemiştir. Devletimiz, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla tüm imkânlarını seferber etmekte; bu doğrultudaki çalışmalarını azim ve kararlılıkla sürdürmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından her yıl düzenli olarak yayımlanan temel eğitim istatistikleri —okullaşma oranları da dâhil olmak üzere— https://sgb.meb.gov.tr/www/resmi-istatistikler/icerik/64

adresi üzerinden kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Bu nedenle, eğitim sistemimize ilişkin bilgi edinilirken yalnızca resmî kaynaklara başvurulması; doğruluğu teyit edilmemiş, kamuoyunu yanıltıcı nitelikteki açıklamalara itibar edilmemesi büyük önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve onayıyla, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı ile Hasan İmamoğlu’nun görüştüğü yönündeki iddia tamamen gerçek dışıdır ve açık bir dezenformasyon örneğidir. Sayın Hayati Yazıcı’nın sosyal medya hesabında açıkça belirttiği üzere, bir YouTube kanalında ortaya atılan ve sosyal medyada yayılan iddiaların her cümlesi yalan, kurgu ve iftiradan ibarettir. Gazetecilik etik ilkeleriyle bağdaşmayan bu tür mesnetsiz söylemlerle kamuoyu bilinçli şekilde yanıltılmak istenmektedir. Gerçek dışı içeriklerle toplumu yönlendirmeye çalışan kişiler hakkında ilgili mercilerce hukuki süreçler başlatılmıştır. Bu tür senaryoların amacı, toplumda kafa karışıklığı yaratmak ve devlete olan güveni sarsmaktır. Kamuoyunun, teyit edilmemiş, kaynağı belirsiz ve manipülasyon amacı taşıyan içeriklere karşı dikkatli ve sağduyulu yaklaşması büyük önem taşımaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde yaşanan elim olayla ilgili, emekli bir personelin değerlendirmesine dayandırılan "mağarada tuzaklama yapıldığı" yönündeki iddialar, dezenformasyon ürünüdür. Millî Savunma Bakanlığı’mız tarafından yapılan açıklamadan, 6 Temmuz 2025 tarihinde 852 Rakımlı Tepe’de meydana gelen elim hadisede tuzaklama iddiasının asılsız olduğu net biçimde anlaşılmaktadır. Millî Savunma Bakanlığı kaynaklarının vurguladığı üzere söz konusu mağara yaklaşık iki yıldır TSK kontrolünde olduğu için teröristlerin kimyasal tuzaklama yapması söz konusu değildir. Etkilenen personelin mağaraya aynı anda sokulduğu iddiası da doğru değildir. Emekli asker sıfatıyla yapılan yorumlar, kamuoyunda resmî bilgi gibi algılanmamalıdır. Şehitlerimizin Aziz Hatırasını kullanarak bilgi kirliliği yaratmaya çalışan kişi veya odaklara karşı, toplumsal sorumluluk bilinciyle dikkat edilmesi gerekmektedir. Kamuoyunun, yalnızca resmî makamlarca yapılan açıklamaları esas alması, asılsız iddialarla oluşturulmak istenen dezenformasyon kampanyalarına karşı dikkatli olması büyük önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

Son günlerde bazı basın ve sosyal medya mecralarında, “Son 6 ayda 20 Türk firmasının Mısır’a taşındığı ve bunun sonucunda Mısır’da 100 bin kişilik yeni istihdam oluşturulduğu” şeklinde yer alan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu haberler, kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan açık bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Halihazırda Mısır’da yaklaşık 1.300 Türk firması faaliyet göstermekte olup, bu firmalar 6 ayda değil, uzun yıllar boyunca toplamda yaklaşık 100 bin kişiye istihdam sağlamıştır. Ayrıca, son 6 ayda Mısır’a taşınan 20 firma olduğuna dair resmi bir kayıt veya veri bulunmamaktadır. Ticaret Bakanlığı’mızın 2024 yılı yurt dışı yatırım anketi verilerine göre; Türkiye’nin dünya genelinde 132 ülkede gerçekleştirdiği doğrudan yatırımların toplam değeri 60,1 milyar dolara ulaşmıştır. Mısır’ın bu yatırımlardaki payı ise yalnızca %0,4 olup, 233 milyon dolar seviyesindedir. Türkiye, ihracatta büyüme trendini sürdürmektedir. 2024 yılında toplam ihracat %2,4 artışla 262 milyar dolara; 2025 yılının ilk yarısında ise %4,1 artışla 131,4 milyar dolara ulaşmıştır. İhracatın yaklaşık %90’ını sanayi ve madencilik ürünleri oluşturmaktadır. Tüm veriler, Türkiye ekonomisinin güçlü sanayi altyapısı, artan yüksek teknoloji üretimi ve çeşitlenen ihracat yapısıyla küresel ekonomideki etkinliğini artırarak yoluna devam ettiğini göstermektedir. Mısır’a taşınan firma sayısı ve ihracat yapısına dair kamuoyuna yansıyan bu gerçek dışı söylemler, somut hiçbir dayanağı olmayan ve ülkemizin üretim gücünü, ihracat başarısını ve sanayi dönüşümünü hedef alan açık bir dezenformasyon kampanyasıdır. Dezenformasyonla mücadele merkezi olarak, milletimizin doğru ve güvenilir bilgiye erişimini sağlamak amacıyla çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada yer alan, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın son Kabine toplantısında ‘Bazı arkadaşlarla son toplantımız olabilir’ dediği” yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu tür içerikler, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon faaliyetidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Kabine toplantısında bu yönde bir ifadesi kesinlikle olmamıştır. Söz konusu iddialar; herhangi bir somut bilgiye dayanmayan, spekülatif nitelikli ve manipülasyon amaçlı söylemlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız, anayasal yetkileri çerçevesinde kabineyle ilgili tasarruflarını gerekli gördüğü zamanda ve zeminde kullanabilir. Böyle bir gelişme olması durumunda kamuoyu yalnızca resmî kanallar aracılığıyla bilgilendirilir. Aksi yönde oluşturulan içerikler, gazetecilik etiğinden uzak, yalnızca gündem oluşturmak ve etkileşim kazanmayı hedefleyen sorumsuz yayıncılık içerikleridir. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi olarak vatandaşlarımızı, yalnızca resmî kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmeye ve doğruluğu teyit edilmemiş içeriklere karşı dikkatli olmaya davet ediyoruz.

Resim

@dmmiletisim

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Tarım ve Orman Bakanlığından yangın söndürme uçağı satın alımı ve kullanımı konusunda yetki talep ettiği ancak bu talebin reddedildiği” yönündeki iddia, hiçbir somut belge veya resmî başvuruya dayanmamaktadır. Bu iddia, kamuoyunda yanıltıcı bir algı oluşturmaya yönelik bir dezenformasyondur. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2025 yılı itibarıyla 27 uçak ve 105 helikopter ile toplam 438 ton su atma kapasitesine sahiptir. Ayrıca 14 aktif insansız hava aracı (İHA) ile Türkiye, bu alanda dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Yangınla mücadele faaliyetleri modern teknolojiyle desteklenerek en üst düzeyde sürdürülmektedir. Mevzuat gereği belediyelerin yangın söndürme amacıyla uçak temin etme, kullanma veya yönlendirme gibi bir yetkisi bulunmadığı, bu yetkinin Orman Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olduğu bilinmektedir. Tüm bu hukuki ve teknik gerçekler ortadayken çeşitli basın organlarının İzmir Büyükşehir Belediyesi adına kamuoyunu yanıltıcı haberler yayınlaması, bilgi kirliliğine yol açmakta ve vatandaşlarımızın hassasiyetlerini istismar etmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu konuda yapılmış herhangi bir resmî başvuru da bulunmamaktadır. Kamuoyuna sunulan bu tür asılsız söylemler, yalnızca toplumsal algıyı manipüle etmeye yöneliktir. Vatandaşlarımızın bu tür manipülatif ve gerçek dışı beyanlara itibar etmemesi önemle rica olunur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yurt dışı ziyaretlerinden dönüşte uçakta gazetecilerle yaptığı görüşmelere ilişkin, CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in bugün düzenlediği basın toplantısında dile getirdiği iddialar tamamen gerçek dışıdır ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon örneğidir. Sayın Özel’in hiçbir somut veriye dayanmadan ortaya attığı mesnetsiz iddialar, gazetecilik mesleğini, basın özgürlüğünü ve kurumsal devlet yapısını hedef almakta ve siyaseten sorumsuz bir yaklaşımı gözler önüne sermektedir. Doğrusu; Sayın Cumhurbaşkanımız ile gazeteciler arasında gerçekleşen uçakta yapılan bu toplantılarda ses kaydı, haber amaçlı olarak toplantıya katılan gazeteciler tarafından alınmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımıza yöneltilen sorular da gazeteciler tarafından tamamen kendi inisiyatifleriyle belirlenmekte ve Sayın Cumhurbaşkanımıza tevcih edilmektedir. CHP Genel Başkanı Sayın Özel’in, gazetecileri itibarsızlaştırmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik açıklamalarını bilinçli bir algı operasyonu olarak değerlendiriyoruz. Kamuoyunu siyasal etikle bağdaşmayan bu tür dezenformasyonlara karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya hesaplarında dolaşıma sokulan "Türkiye, İsrail'e ilk 5 ayda 393,7 milyon dolarlık ihracat yaptı" iddiası tümüyle yalan ve dezenformasyon ürünüdür. Bu kasıtlı çarpıtma, kamuoyunu manipüle etme ve devletimizin resmî kurumlarını itibarsızlaştırma çabasından başka bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 2 Mayıs 2024 tarihinde aldığı kararla, İsrail ile arasındaki bütün ürün gruplarındaki ihracat, ithalat ve transit ticaret işlemlerini hem gümrüklerde hem de serbest bölgelerde istisnasız bir şekilde durdurmuştur. Bu tarihten itibaren ülkemizden İsrail'e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesi ya da İsrail'den ülkemize ulaşan hiçbir sevkiyat bulunmamaktadır. İsrail'e yönelik gümrük sistemimiz kapalı kalmaya devam etmektedir. Öte yandan, Filistin Devleti'nin acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Ticaret Bakanlığımız ile Filistin Ulusal Ekonomi Bakanlığı arasında imzalanan "Türkiye-Filistin Devlet Protokolü" uyarınca kurulan ticaret mekanizması aktif olarak işlemeye devam etmektedir. Geçtiğimiz yıl Türkiye'den Filistin'e gerçekleşen ihracat 797 milyon dolar seviyesindedir. Ancak Filistinli kardeşlerimizle yapılan bu ticaret, İsrail kontrolündeki limanlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, İsrail'in "sözde" verilerine dayanarak Türkiye'nin İsrail'e ihracat yaptığının iddia edilmesi, yalnızca devletimizin resmi kurumlarını itibarsızlaştırmayı ve kamuoyunu yanıltmayı hedefleyen bir karalama kampanyasıdır. Bu vesileyle belirtmek isteriz ki; İsrail'in Filistin'de uyguladığı soykırımı en sert şekilde lanetliyor, Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bir kez daha kararlılıkla vurguluyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından, İzmir, Manisa ve Hatay’daki orman yangınlarının, PKK’ya bağlı olduğu iddia edilen bir grup tarafından üstlenildiği yönünde paylaşımlar yapılmaktadır. Bu içerikler, bağlamı çarpıtılmış, eskiye ait ve maksatlı olarak servis edilmiş dezenformasyon örnekleridir. Orman yangınları üzerinden provokasyon üretmek, halen kontrol altına alınmaya çalışılan afetler sürerken devlet kurumlarını hedef almak ve toplumu paniğe sevk edecek sorumsuz açıklamalarda bulunmak, kamu vicdanında ve hukuk nezdinde asla kabul edilemez bir tutumdur. Yapılan açık kaynak taramaları neticesinde, bu iddialara dayanak gösterilen görsel ve metnin, 10 Ekim 2020 tarihli ve terör örgütü propagandası yapan Nuçe Ciwan adlı yasa dışı bir siteden alındığı; paylaşılan içeriklerin güncel yangınlarla hiçbir ilgisinin bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Devletimiz, terörle mücadelede sıfır tolerans ilkesiyle hareket etmekte; orman yangınları dâhil tüm sabotaj ihtimallerini hassasiyetle soruşturmaktadır. Ancak herhangi bir bulguya dayanmayan iddiaları siyasi malzeme hâline getirmek, en az yangınların kendisi kadar tehlikeli bir dezenformasyon pratiğidir. Vatandaşlarımızı, sosyal medya üzerinden karşılaştıkları içeriklerde kaynağın güvenilirliğini sorgulamaya, paylaşılan görsellerin tarihini ve bağlamını teyit etmeye ve resmî kurum açıklamaları dışında yapılan paylaşımları ihtiyatla değerlendirmeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile gerçekleştirdiği önemli görüşmenin ardından, sosyal medya platformlarında Sayın Hanımefendi'nin kişilik haklarına yönelik saldırı niteliğinde ve kasıtlı içeriklerin yayıldığı gözlemlenmiştir. Bu tür paylaşımlar hem Sayın Emine Erdoğan'ın şahsını hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uluslararası arenadaki temsilini hedef almakta, toplumda kutuplaşmayı ve bilgi kirliliğini artırmayı amaçlamaktadır. Cumhurbaşkanı eşlerinin yurt dışı temasları, ilgili devlet kurumlarının bilgisi ve koordinasyonu dahilinde titizlikle yürütülmektedir. Sayın Hanımefendi'nin temasları, sosyal diplomasi ve kültürel diyalog zeminlerinde, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine değerli katkılar sunmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Sayın Emine Erdoğan, yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri, insani yardım, kadın ve aile konularındaki uluslararası girişimleri ve çevre alanındaki öncü çalışmalarıyla küresel ölçekte tanınan ve saygı duyulan bir şahsiyettir. Himayelerinde yürütülen Sıfır Atık Projesi, Birleşmiş Milletler nezdinde uluslararası çevre diplomasisinin önde gelen uygulamalarından biri olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, Afrika El Sanatları ve Kültür Evi gibi girişimler, Sayın Hanımefendi'nin diplomasi alanındaki aktif rolünü ortaya koymaktadır. Vatikan gibi sembolik önemi yüksek platformlarda gerçekleştirilen diplomatik temaslar ise Türkiye'nin yumuşak gücünün ve küresel itibarlı duruşunun önemli bir parçasıdır. Sayın Emine Erdoğan'a yönelik; nefret söylemi içeren, cinsiyetçi ve ayrımcı saldırılar, yalnızca bireysel hakları ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda kadınların kamusal alandaki temsiline ve toplumsal barışa ciddi zararlar vermektedir. Bu tür içeriklere karşı ilgili merciler tarafından incelemeler ve hukuki süreçler başlatılmıştır. Sayın Emine Erdoğan'ın şahsı üzerinden sürdürülen dezenformasyon kampanyası; devletimizin temsil geleneğine zarar vermeyi, sosyal medyada linç kültürünü normalleştirmeyi ve toplumsal ayrışmayı körüklemeyi içermektedir. Hiç kimsenin, kamuoyunda tanınan Saygın bir isme sosyal medya üzerinden hakaret etme veya karalama hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca diplomasi, barış, çevre, insani yardım ve kültürel etkileşim gibi alanlarda yürütülen çalışmalar, tüm ilgili aktörlerin ortak sorumluluğundadır. Türkiye Cumhuriyeti, bu alanlardaki tüm temsillerinde ulusal çıkarlarını, tarihî birikimini ve toplumsal saygınlığını korumaya kararlıdır. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi olarak, bilgi kirliliğine karşı dikkatli olmaya, kamusal sorumluluğu olan kişilere yönelik paylaşımlar yaparken ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki hassas dengeyi gözetmeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

·

@dmmiletisim

Bugün bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya platformlarında yer alan, "Doğalgaz dünyada yüzde 32 düştü, Türkiye’de yüzde 117 arttı" başlıklı haber ve paylaşımlar, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik dezenformasyon içermektedir. Söz konusu iddialar; Türkiye’nin sübvansiyon politikalarını bilinçli şekilde yok saymakta, enerji piyasalarındaki küresel dalgalanmaları göz ardı etmekte ve vatandaşlarımız nezdinde infial oluşturmayı amaçlamaktadır. Türkiye’nin enerji politikaları, kamu yararı esas alınarak yürütülmekte olup aşağıda belirtilen başlıklarda kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi önem arz etmektedir: 1. Türkiye, Enerji Maliyetlerini Vatandaşa Yansıtmamak İçin Güçlü Bir Sübvansiyon Politikası İzlemektedir. ⁠ Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti; enerji piyasalarındaki küresel dalgalanmalara rağmen vatandaşlarımızı korumak amacıyla güçlü sübvansiyon politikalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Son üç yılda enerji faturalarına 1 Trilyon TL’nin üzerinde sübvansiyon sağlanmıştır ve halihazırda doğalgaz faturalarında yaklaşık %44 oranında sübvansiyon uygulanmaktadır. 2025 yılında yalnızca doğalgaz için sağlanacak sübvansiyonun 200 Milyar TL’yi aşması beklenmektedir. 2002 yılında 100 m³ doğalgazın asgari ücret içindeki payı %26 iken, bu oran günümüzde %5,9’a kadar gerilemiştir. 2. Yerli Doğalgaz Üretimi, Arz Güvenliğini Artırmaktadır. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve arz güvenliğini sağlamak amacıyla Türkiye, stratejik yatırımlarına hız kesmeden devam etmektedir. Bu çerçevede son 10 yılda yerli doğalgaz arzı %59 oranında artırılmıştır. Sakarya Gaz Sahası’nda günlük üretim kapasitesi 9,5 milyon m³ seviyesine ulaşmıştır. Osmangazi Üretim Platformu’nun devreye girmesiyle, bu kapasitenin 2026’da 20 milyon m³, 2028’de ise 40 milyon m³’e çıkarılması hedeflenmektedir. 3. Küresel Enerji Jeopolitiği, Doğalgaz Fiyatlarında Dalgalanmalara Yol Açmaktadır. ⁠ Enerji piyasaları son yıllarda ciddi jeopolitik baskılara maruz kalmıştır: Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’ya doğalgaz sağlayan dört ana hattın işlevselliğini ciddi biçimde azaltmıştır. OPEC’in arz kısıtlamaları, enerji fiyatlarında yukarı yönlü baskı yaratmaktadır. LNG piyasasındaki dalgalanmalar, Avrupa’yı daha pahalı ve riskli lojistik rotalara yöneltmiştir. Hürmüz Boğazı’ndaki jeopolitik gelişmeler, küresel enerji piyasalarını kırılgan hale getirmiştir. Bu nedenle, "dünyada doğalgaz fiyatları düştü" iddiası bağlamından kopuk ve yanıltıcı bir değerlendirmedir. Uzman görüşü gibi sunulan bazı kıyaslamalar ise metodolojik olarak eksik ve yanıltıcıdır. 4. Fiyat Ayarlamaları Enflasyonla Mücadele Süreciyle Uyum İçindedir. Doğalgaza yapılan sınırlı fiyat düzenlemesi; ne keyfi bir uygulamadır ne de fahiş niteliktedir. Düzenlemeler; uluslararası piyasalardaki gelişmeler, döviz kuru, ithalat maliyeti ve sübvansiyon yükü gibi göstergeler dikkate alınarak ve enflasyonla mücadele hedefiyle uyumlu bir şekilde uygulanmaktadır. Ayrıca, temmuz ayında yapılan fiyat düzenlemesinin, sosyal medyada öne sürüldüğü gibi, memur ve emekli maaş zamlarını etkileyecek bir zamanlamayla ilgisi bulunmamaktadır. Bu tür iddialar spekülatif olup herhangi bir bilimsel temele dayanmamaktadır. Netice itibarıyla; ilgili gazetede yer alan ve sosyal medyada yayılan haberler, gerçeklikten uzaktır, devletin enerji politikalarını çarpıtmaktadır ve kamuoyunu bilinçli olarak yanıltmaya yöneliktir. Enerji fiyatlarına ilişkin değerlendirmelerde yetkili ve resmî kaynakların açıklamalarına itibar edilmesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur

Resim

Resim

@dmmiletisim

Son günlerde bazı mecralarda, Kocaeli ilindeki sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğuna dair gündeme getirilen iddialar, tamamen asılsız olup kamuoyunu yanıltmaya ve vatandaşlarımız arasında gereksiz endişe ve güvensizlik oluşturmaya yöneliktir. Sağlık Bakanlığımız tarafından yapılan planlı yatırımlar ve stratejik sağlık politikaları doğrultusunda, Kocaeli ilinde sağlık altyapısı her geçen gün daha da güçlenmekte; toplam 29 hastanede (11 kamu, 17 özel ve 1 üniversite hastanesi) vatandaşlarımıza erişilebilir, nitelikli ve çağdaş sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Bu kapsamda; •⁠ ⁠1280 yatak kapasiteli Kocaeli Şehir Hastanesi, ileri düzey tanı ve tedavi olanakları, yoğun bakım servisleri ve yüksek teknolojik donanımı ile sadece Kocaeli’ye değil, çevre illere de hizmet veren bölgesel bir sağlık üssü konumundadır. •⁠ ⁠400 yatak kapasiteli Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 400 yataklı Gebze Fatih Devlet Hastanesi ve 300 yataklı Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi, bölge halkına yüksek hizmet standartlarında sağlık hizmeti sunmaya devam etmektedir. •⁠ ⁠İl genelinde süren hastane yatırımları kapsamında; Kartepe, Başiskele, Çayırova, Körfez ve Dilovası gibi ilçelerdeki yeni hastane projeleri ile onkoloji merkezi ve diğer branşlara yönelik birimler için proje, ihale ve yapım süreçleri planlandığı şekilde kararlılıkla yürütülmektedir. •⁠ ⁠Ayrıca, semt poliklinikleri ve ağız ve diş sağlığı merkezleri projeleriyle sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve vatandaşların hizmete erişiminin kolaylaştırılması yönündeki çalışmalar da aralıksız devam etmektedir. Kocaeli’deki sağlık hizmetlerinde herhangi bir yetersizlik ya da aksaklık söz konusu değildir. Bu itibarla, kamuoyunun yanıltıcı açıklamalara itibar etmemesi; yetkili kurumlar tarafından yapılan açıklamaları esas alması önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ali Yeldan'ı hedef alan tehditkâr ifadeleri, yargı mensuplarının bağımsızlığına yönelik kabul edilemez bir saldırıdır. Devam eden adli süreçleri "operasyon", "komplo" veya "siyasi intikam" gibi nitelemelerle çarpıtmak, hukuki bir meseleyi siyasi zemine çekerek adaletin tecellisini engelleme çabasıdır. İzmir'deki kentsel dönüşüm kooperatifleriyle ilgili yürütülen soruşturma, tamamen usulsüzlük iddiaları üzerine, bağımsız yargının kendi insiyatifiyle başlattığı bir süreçtir. Bu süreçte mevcut İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı da soruşturma kapsamında kamu görevinin gereğini yerine getirmiştir. Sayın Özel'in "Akın Gürlek ile yarışan sonunda Akın Gürlek ile birlikte hesap verir" şeklindeki ifadesi, yargı makamlarına yönelik pervasız bir tehdit dilidir ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Devam eden bir adli soruşturma hakkında "Erdoğan'ın hepsinden haberi var" şeklinde somut hiçbir delile dayanmayan iddialar, yargı süreçlerini siyasallaştırma ve kutuplaşmayı artırma amacını taşımaktadır. Hiç kimse, yargı mercilerini hedef göstererek, devam eden soruşturmalara etki etme veya yönlendirme hakkına sahip değildir. Gizlilik kararı olan dosyalar hakkında bilgi sahibi olunduğu iddiası, yargıya güveni sarsmaya yönelik açık bir dezenformasyon faaliyetidir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde herkes, yargı önünde eşit ve adil bir şekilde yargılanma hakkına sahiptir. Geçmişteki yargılama süreçleri örnek gösterilerek, mevcut soruşturmaların hukuki niteliği tartışılamaz. Her dava kendi içinde, deliller ışığında değerlendirilir ve karara bağlanır. Siyasi liderleri, toplumsal barışı ve hukukun üstünlüğünü zedeleyecek söylemlerden kaçınmaya, yargı kararlarına saygı göstermeye ve yargı süreçlerine müdahale etmek yerine, adaletin tecellisine güvenmeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Son dönemde ülkemizi etkisi altına alan orman yangınlarıyla ilgili devletin ekipman eksikliği nedeniyle yetersiz kaldığı yönünde ortaya atılan iddialar, gerçeği yansıtmamakta ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Devletimiz, orman yangınlarına karşı mücadelesini, tüm kamu kurumlarının eşgüdümüyle, etkin ve kapsamlı bir şekilde sürdürmektedir. Bu çerçevede vatandaşlarımızın güvenliğini önceleyen kapsamlı bir müdahale yürütülmekte, vatandaşlarımıza kesintisiz destek verilmektedir. Kamu kurumlarımız devam etmekte olan aktif orman yangınlarına havadan ve karadan, çok sayıda uçak, helikopter, arazöz, su tankeri, iş makinesi ve yüzlerce personelle aralıksız müdahale etmektedir. Yangın tehdidi altındaki yerleşim yerlerinden vatandaşlarımız, güvenli bölgelere tahliye edilmekte; yangınlardan doğrudan etkilenen vatandaşlarımıza sağlık müdahaleleri ivedilikle yapılmaktadır. Türk Kızılayı ve ilgili birimlerimiz aracılığıyla yangın bölgelerinde beslenme hizmeti sunmakta ve vatandaşlarımızın temel ihtiyaçları kesintisiz bir şekilde karşılanmaktadır. Hasar tespit çalışmaları hızla yapılmakta; yangından etkilenen bölgelere acil yardım kapsamında ödenek gönderilmektedir. Tüm bu gerçekler, devletimizin sahada etkili ve hızlı bir kriz yönetimi ortaya koyduğunu göstermektedir. Ormanlarımızın korunmasına ve vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine yönelik mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

”Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Yerlikaya'nın konuşması uzadığı için toplantıdan ayrıldı" iddiası doğru değildir. Bazı basın-yayın organlarında “Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın konuşması uzayınca salondan erken ayrıldı” şeklinde yer alan iddialar tümüyle gerçek dışıdır ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içermektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bugün AK Parti Genel Merkezi’nde 172. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılmış; İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya bu programda “Trafik Güvenliği” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanımız, Bakan Yerlikaya'nın sunumu bittikten sonra, önceden belirlenmiş programı kapsamında Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Mahmud Meşhedani ve beraberindeki heyet ile yapacağı planlı bir görüşme nedeniyle salondan ayrılmıştır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanımızın salondan ayrılma sebebi, bazı yayın organlarının öne sürdüğü gibi konuşmanın uzaması değil, diplomatik takvimi gereği gerçekleştireceği bir resmi görüşmedir. Kamuoyunun, manipülasyon içeren iddialara değil, resmî kurumlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi önemle rica olunur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında paylaşılan "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Nakkaş Otoyolu inşaatını ziyaretinin ardından Kanal İstanbul güzergahındaki bölgenin imara açıldığı ve lüks konut inşa edileceği" yönündeki iddialar tamamen asılsızdır ve dezenformasyon niteliği taşımaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Nakkaş Otoyolu ziyareti 27 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşmişken, iddia konusu projenin ihaleleri ziyaretten çok daha önce, 16 Aralık 2024 ile 31 Ocak 2025 tarihleri arasında açık ihale yöntemiyle şeffaf bir şekilde tamamlanmıştır. Söz konusu projedeki konutlar, iddia edilenin aksine lüks konut değil, tamamen sosyal konut niteliğindedir. Bahsi geçen konut projesinin Kanal İstanbul projesiyle de hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu konutlar, TOKİ tarafından deprem riskiyle yaşayan dar gelirli vatandaşlarımız için inşa edilmektedir. Bu proje, TOKİ tarafından yürütülen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan 250 bin konutluk projenin İstanbul ayağını oluşturmaktadır. Projenin, Kanal İstanbul ile ilişkilendirilmesi ve kasıtlı olarak manipüle edilmesi kötü niyetli bir algı çalışmasıdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

TBMM'ye sunulan bir Kanun Teklifi hakkında bir gazetede "Sömürge madencilerinin taşeronu AK Parti’li vekillere: Bu topraklar emperyalistlere peşkeş çekilemez" başlığıyla yer alan yayın dezenformasyon içermektedir. •⁠ ⁠"Ormanlar, zeytinlikler, meralar ve sit alanları madenciliğe açılıyor" iddiası yalandır. Teklifte sit alanları, korunan bölgeler veya kıyılar gibi alanların madenciliğe açılmasına yönelik hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Zeytinlikler için sınırlı düzenleme ise sadece kamu yararı kapsamında ve belirli şartlarla (ağaç taşıma/eşdeğer dikim) mümkündür. Meralar ise yalnızca kamu yatırımı niteliğindeki enerji projeleri için geçici ve Valilik onaylı tahsis edilebilecek ve mera vasfı kaldırılmayacaktır. •⁠ ⁠"Anadolu'nun zenginlikleri uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor, Türkiye, emperyalistlerin taşeronu haline getiriliyor" iddiası ise dezenformasyondur. Teklif, uluslararası şirketlere ayrıcalık tanımamakta, aksine stratejik ve kritik madenlerde kamu denetimini artırmayı ve yerli sanayiyi güçlendirmeyi hedeflemektedir. "Kritik ve stratejik madenlerin" belirlenmesi ve yönetimi, ulusal güvenlik, yerli teknoloji ve tedarik zinciri bağımsızlığı amaçlıdır. Bu düzenlemeler, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltarak kendi çıkarlarını ön plana çıkarmasını sağlayacak stratejik bir adımdır. Burada uluslararası şirketlere özel ayrıcalık tanıyan bir hüküm yoktur. Vatandaşlarımızın, kamuoyunu yanıltıcı nitelikte yayınlara karşı dikkatli olmaları, doğru bilgi için resmi kaynaklara başvurmaları önem taşımaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Gönderi Sohbet Yusuf Tekin @Yusuf__Tekin Sözde bir karikatür dergisinde, âlemlere rahmet olarak gönderilen yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ve Hz. Musa’nın karikatür adı altında saygısızca tasvir edilmesini kınıyorum. Provokasyon amacı güden bu menfur tasvirler, basın özgürlüğüyle asla bağdaşamaz ve savunulamaz. Milletimizin ve İslam âleminin kutsal değerlerine saldıranlar, hukuk önünde hesap verecekleri gibi milletimiz nezdinde de hak ettikleri karşılığı bulacaklardır.

Bir internet sitesinde yayınlanan ve çeşitli mecralarda paylaşılan "17-25 Aralık'ta Erdoğan odasını topladı, onu Efkan Ala durdurdu" başlıklı yazı, manşetinden içeriğine kadar dezenformasyon ürünüdür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar FETÖ’ye karşı sürekli ve kararlı bir mücadele yürütmüş; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu amaçla yürüttüğü tüm faaliyetlere liderlik etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın "17-25 Aralık süreci sonrasında makam odasını toplayarak görevden ayrılmayı düşündüğü ve Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'nın buna engel olduğu" iddiası ise kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Doğrusu; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, FETÖ terör örgütüne karşı mücadelesi 17-25 Aralık sürecinden çok daha önce başlamış, 7 Şubat MİT Krizinden itibaren ivmesi güçlenen bu mücadele, 17-25 Aralık’ta yeni bir aşamaya taşınmıştır. Cumhurbaşkanımız, her iki kritik süreçte de dik durarak milletimize öncülük etmiş, liderlik vasfını en yüksek düzeyde göstermiş ve terör örgütünün bertaraf edilmesi noktasında yüksek kararlılık ve irade sergilemiştir. Habere konu iddialar, geçmişte yaşanan kritik olayları çarpıtma ve kamuoyunda yanlış bir algı oluşturma amacı taşımaktadır. Devletimizin kadroları, Sayın Cumhurbaşkanımızdan aldıkları cesaret ile başta FETÖ olmak üzere tüm tehditlere karşı seferberlik ruhuyla ve kararlılıkla mücadele etmektedir. Asılsız iddialara ve manipülatif içeriklere itibar edilmemelidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli medya organlarında 'Besiciye Emisyon Darbesi Geliyor' başlığıyla yayınlanan ve İklim Kanunu Tasarısı ile hayvancılığın bitirileceğini, küçük işletmelerin yok edileceğini öne süren haberler gerçeği yansıtmamaktadır. İklim Kanunu Teklifi, vatandaşlarımızı iklim değişikliğinin etkilerine karşı koruyarak daha temiz ve güvenilir bir çevrede yaşamalarına olanak sağlamayı amaçlamaktadır. İklim değişikliğiyle mücadele politikaları da tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin sekteye uğratılmasını değil, aksine bunların korunmasını ve geliştirilmesini hedeflemektedir. İklim Kanunu Teklifinde hayvancılığı sonlandırmaya yönelik hiçbir düzenleme bulunmamakta, küçük besicilere yönelik herhangi bir cezai hüküm yer almamaktadır. Kanunda yer alan idari yaptırım hükümleri ise belirli kriterleri karşılayan sanayi işletmelerini ilgilendirmektedir ve bu düzenlemelerin adli ceza ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Anayasamız gereği cezalar ve yaptırımlar kanunda açıkça yazmak zorundadır. Kanunda yazmayan hiçbir cezai işlem uygulanamaz. Tasarıda olmayan ceza ve uygulamaları var gibi göstermeye çalışmak, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgileri paylaşmak TCK 217/A uyarınca suçtur. Vatandaşlarımızı, resmi ve güvenilir kaynakları dikkate almaya ve asılsız iddialara itibar etmemeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda dolaşıma giren, İzmir-Aliağa-Bozköy'deki yangın kontrol çalışmalarına ait bir görüntünün, bir şahsın ormanı kasten yaktığı iddiasıyla servis edildiği tespit edilmiştir. 22-25 Haziran 2025 tarihinde İzmir-Aliağa-Bozköy'de çıkan orman yangınının yayılmasını önlemek amacıyla yetkililer tarafından bilinçli olarak uygulanan "karşı ateş" yöntemi ile bir çalışma yürütülmüştür. Yangın söndürme ekipleri, alevlerin daha geniş alanlara sıçramasını engellemek için stratejik olarak belirli bölgelerde kontrollü yakma işlemleri gerçekleştirmiş; bu yöntemle yangının ilerlemesinin durdurulması ve kontrol altına alınması hedeflenmiştir. Orman yangınları gibi hassas konularda vatandaşlarımızı resmi ve güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere itibar etmeye çağırıyoruz. Hassas dönemlerde, teyit edilmemiş bilgilerin kamuoyunda yanlış algılamalara yol açabileceğine dikkat çekiyoruz. Bu vesile ile orman yangınları ile mücadele eden tüm kamu görevlilerimize ve gönüllülere minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

Son düzenleme:

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın organlarında ve sosyal medyada yer alan "Gabar Dağı eteklerindeki köyler, petrol kuyuları nedeniyle susuz kaldı" başlıklı içerikler gerçeği yansıtmamaktadır. Gabar Dağı eteklerindeki köylerde yaşanan su sıkıntısı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından yürütülen sondaj çalışmalarından kaynaklanmamakta; tüm Türkiye'yi etkisi altına alan kuraklık nedeniyle meydana gelmektedir. Yapılan incelemeler ve ilgili kurumlarla gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde, TPAO'nun kuraklıktan etkilenen köylerin su ihtiyacını karşılamak amacıyla aktif bir çalışma yürüttüğü öğrenilmiştir. Bu kapsamda; •⁠ ⁠TPAO, köylülerin içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere Şırnak İl Özel İdaresi ile ortak bir çalışma başlatmıştır. •⁠ ⁠İl Özel İdaresi bu çalışmaya malzeme temin ederken, TPAO yeni su kaynaklarından bölgeye yeni bir su hattı çekilmesi için işçilik desteği sunmaktadır. •⁠ ⁠TPAO, yeni su hattı tamamlanana kadar köylülerin içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla tankerlerle düzenli olarak bölgeye su desteği sağlamaktadır. Neticede Gabar Dağı eteklerindeki köylerde yaşanan su sıkıntısının, petrol arama çalışmalarından değil, bölgesel kuraklıktan kaynaklandığı ve TPAO'nun bu sorunun çözümü için aktif bir rol üstlendiği açıkça görülmektedir. Kamuoyunu yanıltıcı ve yanlış bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur.

Resim

Son düzenleme:

@dmmiletisim

Ülkemiz genelinde yaşanan yangınlarla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek gereği hasıl olmuştur: Tarım ve Orman Bakanlığımızın hızlı ve etkin müdahaleleri sonucunda ülke genelinde çıkan 111 yangından 106'sı kontrol altına alınmıştır. 27-28 Haziran tarihleri arasında, 48 saat içerisinde ülke genelinde toplam 111 yangın meydana gelmiş; bu yangınların 49'u orman yangını, 62'si ise ziraat yangını olarak kayıtlara geçmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığımızın hızlı ve etkin müdahaleleri sonucunda bu yangınlardan 106'sı kontrol altına alınmıştır. Halihazırda devam eden 5 orman yangınına ise ilgili ekipler aralıksız olarak müdahale etmektedir. Meteorolojik koşulların yangın riski açısından oldukça kritik seyrettiği şu günlerde, özellikle yüksek sıcaklıklar, düşük nem oranları ve kuvvetli rüzgarlar yangınların hızlı yayılmasına yol açabilmektedir. Buna karşılık kara ve hava unsurları azami gayretle görev yapmakta; riskli bölgelere ilave ekip ve ekipman takviyeleri sağlanmakta; gelişmeler anlık takip edilmekte ve gerekli koordinasyon, Orman Genel Müdürlüğü Yangın Yönetim Merkezi tarafından sağlanmaktadır. Bu zorlu süreçte resmi kaynaklar dışındaki bilgilere itibar edilmemesi, doğru ve güvenilir bilgi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğünün resmî duyurularının takip edilmesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın mecralarında yer alan "Türkiye’de uyuşturucu kullanım yaşının 10’a düştüğü ve uyuşturucuya bağlı genç ölümlerinde ülkemizin dünyada ilk 5’te olduğu" yönündeki iddialar, gerçeği yansıtmamaktadır ve dezenformasyon içermektedir. Uyuşturucuyla mücadele, İçişleri Bakanlığımız tarafından Adalet Bakanlığımızla en üst düzeyde koordinasyon içinde yürütülen, çok yönlü ve kararlı bir devlet politikasıdır. Bu mücadelede ilgili tüm kurumlarımızın tam desteği alınmakta ve sahadaki çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Yürütülen bu etkin çalışmaların somut neticeleri bulunmaktadır: •⁠ ⁠Türkiye'de uyuşturucuya başlama yaş ortalaması 22,4'e düşmüştür. Bu veri, iddiaların aksine, uyuşturucuya yönelimin daha ileri yaşlara çekildiğini göstermektedir. •⁠ ⁠2024 Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre ülkemiz, uyuşturucuya bağlı ölüm oranı milyonda 4,2 ile 18 Avrupa ülkesi arasında 17. sırada yer almaktadır. Bu sıralama, ülkemizin bu alandaki başarılı mücadelesinin uluslararası bir göstergesidir. Güvenlik güçlerimiz, özellikle okullarda ve çevrelerinde düzenli ve kesintisiz denetimler gerçekleştirmektedir. Riskli olduğu değerlendirilen tüm alanlar titizlikle kontrol altında tutulmakta; kafe, park, internet salonu gibi kamuya açık yerlerde "Narkotim" ekipleri aktif olarak görev yapmaktadır. Güvenlik güçlerimizi itibarsızlaştırmaya dönük sorumsuz yayınlara karşı vatandaşlarımızın dikkatli olmaları ve kamu kurumlarımızdan yapılan resmî açıklamaları temel almaları hususu büyük önem arz etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) olarak, Aydınlık gazetesinde yayımlanan "NATO karargâhından yönetilen Dezenformasyon Merkezi" başlıklı yazıya ilişkin kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı doğmuştur. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli menfaatleri doğrultusunda, ulusal güvenliğimiz ve kamu düzenimiz aleyhine yürütülen dezenformasyon kampanyalarıyla mücadele etme görevini icra etmektedir. İlgili kurumlarımızın NATO bünyesindeki staj programları ise ülkemizi uluslararası platformlarda temsil edecek nitelikli insan kaynağı yetiştirme amacını taşımaktadır. Bu programları "devşirme" olarak nitelemek, iyi niyetten uzak, çarpıtıcı ve milli çıkarlarımıza zarar veren bir yaklaşımdır. Öte yandan DMM’nin "NATO karargâhından yönetildiği" şeklindeki mesnetsiz ve gerçek dışı iddialar dezenformasyon ürünüdür. Kamuoyunun, kaynağı ve amacı belli olan kurumların açıklamalarına itibar etmesi, şaibeli ve ideolojik saiklerle yapılan yayınlara karşı dikkatli olması büyük önem taşımaktadır. DMM, her türlü dezenformasyonla mücadele ederken, özellikle milli güvenliğimizi ve uluslararası ilişkilerimizi hedef alan manipülatif içeriklere karşı kararlılıkla durmaktadır. DMM olarak, doğru ve güvenilir bilgiyi vatandaşlarımızla paylaşmaya, kamuoyunu yanıltıcı her türlü bilgiye karşı bilgilendirmeye ve milli çıkarlarımızı korumaya devam edeceğiz. Kamuoyunun dikkat ve takdirlerine sunulur.

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kendi takdirleri doğrultusunda irticalen veya not kullanarak hitaplarda bulunmaktadır. Hitaplarında yararlandığı notlar, bizzat direktifleri doğrultusunda hazırlanmakta ve talimatları doğrultusunda revize edilebilmektedir. Bir YouTube kanalında yayın yapan ve Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık durumuna ilişkin ısrarla mesnetsiz iddialarda bulunanlar, kullandıkları ifade ve oluşturmaya çalıştığı algı ile bir itibarsızlaştırma faaliyeti yürütmekte ve Cumhurbaşkanlığı makamını hedef almaktadır. Tekrar ifade ediyoruz: Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı olarak anayasal yetki ve sorumluluklarını yerine getirmekte; milletimize hizmet yolunda üstün gayret ile mücadele etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın mesai trafiğine vakıf olmayan, Devlet yönetme sorumluluk ve hassasiyeti hakkında bir fikri bulunmayan kimselerin sosyal medya mecralarında dezenformasyon yaparak kendilerini gülünç duruma düşürdüklerini tekrar hatırlatıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında, “Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na (SSDF) aktarılan 311 milyon dolar buhar oldu” şeklinde ortaya atılan iddialar dezenformasyon ürünüdür. Bu iddialar, hiçbir somut veri ve belgeye dayanmayan, kamuoyunu yanıltmayı ve Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayisini hedef almayı amaçlayan bilinçli bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Orman yangınlarıyla mücadele kapsamında, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Helikopter ve Uçak Alım Projesi” çerçevesinde bugüne kadar 9 helikopter ve 10 insansız hava aracı (İHA) tedarik edilmiştir. 8 helikopter ve 20 uçağın tedarik süreci ise devam etmektedir. Bu projeler için SSDF’ye yaklaşık 331 milyon dolar ve 426 milyon TL aktarılmıştır. Bugüne dek kullanılan toplam kaynak 279 milyon dolar ve 426 milyon TL seviyesindedir. SSDF’de halen 52 milyon dolar kullanılabilir kaynak bulunmaktadır. Tüm bu veriler, fonların şeffaf şekilde yönetildiğini, herhangi bir kaynağın “buhar olduğu” yönündeki iddianın ise mesnetsiz ve manipülatif olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu projelerde kullanılan İHA’lar, yerli ve milli üretim kabiliyetinin bir göstergesi olarak sadece yangınla mücadelede değil, teknolojik kapasitemizin uluslararası düzeyde geldiği noktayı da temsil etmektedir. Türkiye’nin savunma sanayisini ve yerli üretim gücünü hedef alan bu tür karalama içerikli yayınlar, kamuoyunu yanıltma çabasından öteye geçmemektedir. SSDF’ye aktarılan her kuruşun hesabı verilmektedir ve projeler kararlılıkla sürdürülmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında, “Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na (SSDF) aktarılan 311 milyon dolar buhar oldu” şeklinde ortaya atılan iddialar dezenformasyon ürünüdür. Bu iddialar, hiçbir somut veri ve belgeye dayanmayan, kamuoyunu yanıltmayı ve Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayisini hedef almayı amaçlayan bilinçli bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Orman yangınlarıyla mücadele kapsamında, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Helikopter ve Uçak Alım Projesi” çerçevesinde bugüne kadar 9 helikopter ve 10 insansız hava aracı (İHA) tedarik edilmiştir. 8 helikopter ve 20 uçağın tedarik süreci ise devam etmektedir. Bu projeler için SSDF’ye yaklaşık 331 milyon dolar ve 426 milyon TL aktarılmıştır. Bugüne dek kullanılan toplam kaynak 279 milyon dolar ve 426 milyon TL seviyesindedir. SSDF’de halen 52 milyon dolar kullanılabilir kaynak bulunmaktadır. Tüm bu veriler, fonların şeffaf şekilde yönetildiğini, herhangi bir kaynağın “buhar olduğu” yönündeki iddianın ise mesnetsiz ve manipülatif olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu projelerde kullanılan İHA’lar, yerli ve milli üretim kabiliyetinin bir göstergesi olarak sadece yangınla mücadelede değil, teknolojik kapasitemizin uluslararası düzeyde geldiği noktayı da temsil etmektedir. Türkiye’nin savunma sanayisini ve yerli üretim gücünü hedef alan bu tür karalama içerikli yayınlar, kamuoyunu yanıltma çabasından öteye geçmemektedir. SSDF’ye aktarılan her kuruşun hesabı verilmektedir ve projeler kararlılıkla sürdürülmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın-yayın organlarında “Düğün için radar kapatıldı, vatandaşa tuzak zenginlere kıyak” şeklinde yer alan haber dezenformasyondur. İçişleri Bakanlığımız, trafik güvenliğini sağlamak suretiyle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için sahada mücadele vermekte ve bu amaçla cari mevzuatı harfiyen uygulamaktadır. Çorum ilinde 21 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilen bir düğün merasimi için radar sistemlerinin devre dışı bırakıldığı iddiası yalandır ve İçişleri Bakanlığımızın bu gibi haberlerle hedef alınması maksatlı bir kampanyanın ürünüdür. Çorum Çevreyolu Bulvarı ile Çorum-Sungurlu güzergâhında kurulu bulunan Plaka Tanıma Sistemi (PTS) ve Elektronik Denetleme Sistemleri (EDS) hiçbir şekilde devre dışı bırakılmamıştır. Nitekim İçişleri Bakanlığımızın verilerine göre 21 Haziran 2025 tarihinde radar sistemlerinin devre dışı bırakıldığı iddia edilen güzergahta yapılan denetimlerde 121 araca cezai işlem uygulanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

Hazine ve Maliye Bakanlığı veya bağlı kuruluşları adına vatandaşlarımıza ulaşarak kendilerini yetkili gibi tanıtan kişilerin dolandırıcılık girişimlerinde bulundukları tespit edilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza bağlı Vergi Denetim Kurulu, vergi mükellefleriyle yazışmalarını Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) üzerinden yapmakta; VDK yetkilileri, vatandaşlarımızla yalnızca sabit hatlar üzerinden erişim sağlamaktadır. EBYS sistemi, belgelerin taklit edilmesine engel olmak için doğrulama kodu üretmekte ve belgelerin alt kısmına bu kodu işlemektedir. VDK’nin internet sitesinde yer alan belge doğrulama modülü üzerinden belgeler doğrulanabilmektedir. Vergi müfettişleri, e-posta gönderirken vdk uzantılı e-posta adreslerini kullanmakta; iletilen belgenin sol alt kısmında yer alan bilgilerden, denetim faaliyetini yürüten müfettişin çalışma adresi ve iletişim bilgilerine ulaşılabilmektedir. Konuya ilişkin Vergi Denetim Kurulunun hazırladığı videoya https://youtube.com/watch?v=1B4jcRbEHuM

linki üzerinden ulaşılabilir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Türkiye’den Avrupa’ya ihraç edilen ancak çeşitli nedenlerle geri dönen ve halk sağlığı açısından tehlike arz eden gıda ürünlerinin vatandaşlarımıza dağıtıldığı yönündeki iddialar, dezenformasyondur. AB ülkelerine ihraç edilen ürünler, resmi kontrollerden geçirilmekte ve tespit edilen olumsuzluklar Gıda ve Yemde Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) üzerinden ilgili makamlarımıza bildirilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığımız yapılan bildirimler doğrultusunda, sorunun kaynağını incelemekte, üretici ve ihracatçılar hakkında yasal işlemler uygulamakta ve risk odaklı denetimleri artırmaktadır. Nitekim Tarım ve Orman Bakanlığımızın uyguladığı söz konusu tedbirler ve denetimler etkili olmuş; 2021–2024 yılları arasında AB’den gelen RASFF bildirimlerinde yüzde 60 oranında azalma sağlanmıştır. Bu çerçevede 2024 yılında Türkiye’den AB ülkelerine ihraç edilen 4,2 milyon ton taze meyve ve sebzeden geri dönen ürün miktarı yalnızca yüzde 0,11 gibi çok düşük bir oranda gerçekleşmiştir. Geri dönen ürünlerin çoğunluğunun ticari anlaşmazlık, taşıma koşullarının olumsuzluğu veya belge eksikliği gibi nedenlerden kaynaklandığı anlaşılmış; söz konusu ürünler İl Tarım ve Orman Müdürlüklerimizce kontrol ve muayeneye tabi tutulmuştur. Bu kontrollerde ürünlerin aynı olup olmadığı denetlenmekte; bozulma, küflenme, böceklenme gibi olumsuzluklar ve pestisit, aflatoksin ve antibiyotik gibi zararlı maddeler için laboratuvar testleri yapılmaktadır. Mevzuata uygun olmayan ürünlerin piyasaya arzına izin verilmemektedir. Bu kapsamda, geri dönen ürünlerin vatandaşlara satılması veya yedirilmesi söz konusu değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Diyanet İşleri Başkanlığı makamının sistematik bir şekilde hedef alınması ve bu amaçla her yola tevessül edilmesi, köklerini İslam düşmanlığından alan bir 5. kol faaliyetidir. Bu faaliyeti yürütenlerin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirasını istismar etmeye çalışması ise tamamen manipülasyon ürünüdür. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1924 yılında kurulmuş bir devlet kurumudur. Diyanet İşleri Başkanlığımız, vatandaşlarımızın hac ibadetine rehberlik etmek üzere din görevlileri ile büyük bir organizasyon yönetmekte ve hacılarımıza hizmet etmektedir. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Erbaş da Türkiye’nin hac organizasyonunun başkanıdır ve diyanet teşkilatının başı olarak hacılarımıza rehberlik eden en üst yetkili konumundadır. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanımızın bu yıl da hacca gittiğini söylemek ile ‘bu yıl da hac mevsimi Kurban Bayramı’na denk geldi’ demek benzer yaklaşımlardır. Diyanet İşleri Başkanımız ve ailesi, Suudi Arabistan tarafından hacı adayı vatandaşlarımıza ayrılan kontenjanlardan hacca gitmemektedir. Aksi yöndeki iddialar, tamamen dezenformasyon amaçlıdır. Diyanet İşleri Başkanımızın eşine hitaben saygısızca kullanılan ifadeler ise etik değerlerle bağdaşmamaktadır Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Kamu hastanelerinde uzman hekim eksikliğinin ciddi boyutlara ulaştığı, bazı illerde ise hiç atama yapılmadığı iddiası dezenformasyon ürünüdür. Sağlık Bakanlığı, hekim atamalarını ilgili mevzuat çerçevesinde düzenli olarak yürütmektedir. “İlk Defa ve Yeniden Atama Kuraları” kapsamında, kamu hastanelerinin ihtiyaçları hastane bazında planlanmakta ve sağlık hizmetlerinde aksamaya mahal verilmemesi için gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Haberde geçen dönemde, yani son 2,5 yılda, toplam 15 bin 792 uzman hekim kadrosu ilan edilmiş ve bu kadrolara 4 bin 287 hekim yerleştirilmiştir. Bunun dışında, Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kuraları ve İsteğe Bağlı İller Arası Yer Değiştirme Suretiyle Atama Kuraları gibi çeşitli uygulamalarla da hekim ihtiyacı karşılanmaya devam edilmiştir. Bazı illerde hiç atama yapılmadığı iddiası ise tamamen gerçek dışıdır. Hakkâri, Gümüşhane, Muş, Bayburt, Ardahan ve Şırnak illerinde ilan edilen tüm kadrolara tam kapasiteyle hekim yerleştirmesi yapılmıştır. Sağlık Bakanlığımız, vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine hızlı ve etkin erişimini sağlamak amacıyla planlamaları doğrultusunda kadro çalışmalarını sürdürmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında yer alan “Eşi cezaevinde olan kadın çocukları aç kaldığı için yaşamına son verdi” iddiası dezenformasyon ürünüdür. Aydın’da meydana gelen olay, sosyal medyada iddia edildiği gibi ekonomik gerekçelerle yaşanmamıştır. Hayatını kaybeden kişinin 17 yaşında olduğu, bekar ve ailesiyle birlikte yaşadığı belirlenmiştir. Taşınma sürecinde yaşanan bir tartışma sonucunda gerçekleşen olayla ilgili adli süreç başlatılmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından kişinin ailesine yönelik psikososyal destek verilmekte olup, durumları yakından takip edilmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Dışişleri Bakanlığımızın, NATO’yla ilişkiler kapsamında gerçekleştirdiği bir bildirimden yola çıkarak hedef gösterilmesi, ülkemizin ulusal güvenlik çıkarları açısından endişe verici olduğu gibi yayıncılık ilkeleriyle de asla bağdaşmamaktadır. Dışişleri Bakanlığımızın habere konu faaliyeti, NATO’nun üye ülkelerdeki misyonlarında ülkemizi temsilen görev alabilecek yetkin personeller yetiştirmek üzere hazırlanan staj programlarıyla ilgili koordinasyon kapsamında gerçekleştirilmiştir. Dışişleri Bakanlığımız, devletimizin ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda faaliyetlerini yürütmekte; devletimizi uluslararası arenada en güçlü şekilde temsil etmektedir. Dışişleri Bakanlığımız, üyesi bulunduğumuz kolektif güvenlik örgütü NATO ile ilişkilerin yürütülmesinden sorumlu başlıca kurumlardan bir tanesidir. Ülkemiz, dünyanın muhtelif bölgelerinde NATO'nun barış misyonlarını desteklemekte, ittifakın istikrarlaştırıcı rolüne ve güvenliğine önemli katkılar sunmaktadır. Dışişleri Bakanlığımız, ülkemiz ulusal güvenliği açısından tehdit oluşturan yapılara karşı yine aynı NATO bağlamı dolayısıyla da müdahale edebilmektedir. Nitekim İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecinde de Türkiye’nin NATO üyeliğinin ulusal çıkarlarımız açısından ne kadar değerli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

Basın Açıklaması

23.06.2025

Bazı basın yayın organları ile sosyal medya platformları üzerinden dolaşıma sokulan -İran’dan Türkiye’ye göç yaşandığı ile ilgili iddialar- doğru değildir.

Tüm hudutlarımız, güvenlik birimlerimiz tarafından en ileri teknolojiyle donatılmış fiziki güvenlik sistemleri ile 7/24 esasına dayalı olarak kontrol edilmektedir. Olası bir göç hareketliliğinin gözlemlenmesi için sınır kapılarımızdaki giriş-çıkış sayıları dikkatle takip edilmektedir ve bir göç hareketliliği söz konusu değildir. Ülkemize İran’dan yapılan giriş sayılarında 13 Haziran 2025 tarihi öncesine göre artış olmadığı görülmektedir.

Dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar edilmemesi, yalnızca yetkili makamlardan yapılan açıklamaların dikkate alınması önemle rica olunur.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Göç İdaresi Başkanlığı

@dmmiletisim

“İran’ın nükleer tesislerine saldırı gerçekleştiren Amerikan bombardıman uçaklarının Türk hava sahasını kullandığına” dair çeşitli mecralarda dile getirilen iddialar dezenformasyon ürünüdür. İsrail’in İran’a karşı başlattığı saldırılarda Türk hava sahası hiçbir şekilde ihlal edilmediği gibi, ABD tarafından İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda da Türk hava sahası kesinlikle kullanılmamıştır. Doğrusu; Amerika’dan kalkıp Cebel-i Tarık boğazı tarafından giriş yapıp Akdeniz’in güneyinden İsrail’e ulaşan bombardıman uçakları, Irak üzerinden giriş yaparak İran’ı vurmuştur. Söz konusu bombardıman uçakları, yaptıkları taarruz sonrası aynı güzergahı tersinden takip etmiş; dönüşte Akdeniz üzerinde de (Girit’in güneyinde) yakıt ikmali yaparak Amerika’ya dönmüştür. Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu barış ve istikrarını ısrarla savunmaya devam etmekte; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu amaçla diplomasiyi ayakta tutmak için alınan inisiyatiflere öncülük etmektedir. Bunun aksi yönünde dile getirilen her türlü iddia dezenformasyon ürünüdür. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik tehdit iddiası ile gözaltına alınarak tutuklanan Fatih Altaylı'nın yargılanma süreciyle ilgili kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bir kampanya yürütülmektedir. Türk Ceza Kanunun 106. maddesine göre "tehdit”, bir suçtur. Tehdit suçunun "ifade özgürlüğü" olarak takdim edilmesi manipülasyondur. Hukuk devletinde suç teşkil eden durumlara karşı "hukukun üstünlüğü ilkesi" herkesi bağlamaktadır. YouTube kanalında Altaylı'ya "Halka Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ömrü boyunca cumhurbaşkanı kalıp kalmamasının sorulduğu ve yüzde 70’in buna karşı çıktığı" şeklinde bir soru yöneltilmiş; kendisi suç teşkil eden şu ifadeleri kullanmıştır: “...yakın geçmiş değil uzak geçmişe bak, bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Az buz değildir öldürülen, suikasta kurban giden Osmanlı padişahı... Suikast demeyelim de, komploya kurban giden veyahut boğazlanan veya intihar etti süsü verilen Osmanlı padişahı.” Altaylı'nın ifadelerinin, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili yöneltilen bir soru üzerine sarf edildiği ve ne anlama geldiği açıkça ortadır. Buna rağmen Altaylı’nın Cumhurbaşkanımızı kastetmediğine ve tarihi bir anekdot aktardığına ilişkin iddialar manipülasyondur. Altaylı'nın "gözaltı ve yakalama" süreci Ceza Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uyarınca hukuki çerçevede yürütülmüştür. Bu konudaki usulsüzlük iddiaları da tamamen dezenformasyon ürünüdür. Soruşturma makamları, Altaylı’nın ifadelerinin TCK’nın 310/2 maddesine dalalet ile TCK 106/1’de belirtilen tehdit suçuna vücut verdiği kanaatiyle kendisini tutuklamaya sevk etmiştir. Sulh Ceza Hakimliği ise şüphelinin “beyanı ve ifadeleri, kanun metni ve gerekçeleri dikkate alındığında, tehdit suçunun varlığı ve fiili saldırı kapsamına girdiği, şüphelinin sözlerini ikrar etmiş olması ve bunun fiziki delillerle desteklendiği, cezanın alt ve üst sınırıyla birlikte değerlendirildiğinde kaçma şüphesinin yüksek olduğu” mütalaası ile tutuklanmasına karar vermiştir. Ülkemizde yargı süreçleri bağımsız mahkemeler tarafından icra edilmektedir. Adli makamlar suç şüphesi durumunda şüpheli veya tanıklarla ilgili süreçleri hukuki çerçevede yürütmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesapları tarafından İçişleri Bakanlığımızı hedef alan siber saldırı iddiaları dezenformasyon ürünüdür. İçişleri Bakanlığımıza yönelik siber saldırı gerçekleştirildiğine dair iddiaların çeşitli sosyal medya platformlarında gündeme getirildiği tespit edilmiştir. Söz konusu içeriklerde yer alan, kamu kurumlarına ait veri sızıntılarının yaşandığına ve bu verilere dair bağlantıların yayımlandığına dair iddialar incelenmiştir. İçişleri Bakanlığımıza bağlı ilgili siber güvenlik birimleri tarafından, bu iddiaların kesinlikle gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştır. Bahse konu iddialar, kamuoyunda siber güvenlikle ilgili korku ve panik oluşturma amacıyla yapılmış bir manipülasyondan ibarettir. Vatandaşlarımızın, bu ve benzeri mesnetsiz içeriklere itibar etmemeleri ve resmî kurumlarca yapılacak açıklamaları takip etmeleri önemle rica olunur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılan "Geri Gönderme Merkezi’nde tutulan yabancı uyruklu bir şahıs, tedavi edilmediği için hayatını kaybetti" şeklindeki iddiası manipülasyon içermektedir. Muğla Ula Geri Gönderme Merkezi’nde idari gözetim altında bulunan yabancı uyruklu K.U., 8 Haziran 2025 tarihinde rahatsızlanmış, merkezde yapılan ilk müdahalenin ardından aynı gün Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmiştir. Hastaneye yatışı gerçekleştirilen K.U., 16 Haziran 2025 tarihinde ameliyat edilmiş, tedavisi devam ederken fenalaşarak yoğun bakıma alınmış; ancak tüm müdahalelere rağmen 18 Haziran 2025 tarihinde hayatını kaybetmiştir. İddiaya konu K.U.'nun sağlık durumu, idari gözetim altına alındığı ilk andan itibaren takip edilmiş, gereken tüm tıbbi destek sağlanmış ve geri gönderme merkezi kayıtlarında verilen tüm bu sağlık hizmetleri ve ilaç destekleri kayıt altına alınmıştır. İddianın aksine Geri Gönderme Merkezine alınan tüm yabancıların sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmakta, ilaç ve tedavi ihtiyacı bulunanlara gerekli sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Çeşitli dijital medya mecralarında, görüntüler eşliğinde yapılan yayınlar dezenformasyon içermekte ve Türkiye turizmini hedef almaktadır. Son günlerde dijital mecralarda paylaşılan ve turizm bölgelerimizi hedef alan görüntüler kamuoyunu yanıltmak maksatlı olarak dolaşıma sokulmaktadır. Söz konusu görüntülerin önemli bir kısmı geçmiş yıllara ve münferit bazı olaylara aittir; ülkemizin turizm bölgelerindeki genel durumunu yansıtmamaktadır. Bu tür paylaşımların amacı, özellikle turizm sezonunda ülkemizin marka değeri olan turizm sektörünü hedef almak ve kamuoyunda asılsız bir olumsuzluk algısı oluşturmaktır. Doğrusu; ülkemizin turizm merkezleri huzurlu ve güvenlidir; yayımlanan görüntüler yaygınlık arz etmemekte, çok istisnai nitelik taşımakta ve tespit edilerek gereği yapılmaktadır. Devletimiz, turizm bölgelerinde kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tüm tedbirleri almış ve uygulamaktadır. Bu kapsamda, 7/24 esasına göre denetimler kesintisiz sürdürülmekte; mevzuata aykırı faaliyette bulunan işletmeler hakkında adli ve idari işlemler derhal tesis edilmektedir. Milletimizin ve ülkemizi ziyaret eden misafirlerimizin huzuru ve güvenliği devletimizin en temel önceliğidir. Kamuoyunun yalnızca resmî kurumlarımızdan yapılan açıklamalara itibar etmesi, dezenformasyon amaçlı içeriklere karşı dikkatli olması önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

“TRT, İsrail menşeli bir firmayla çalışıyor. Veriler paylaşılıyor” iddiası dezenformasyon ürünüdür. TRT'nin İsrail menşeli bir firmayla çalıştığı ve kullanıcı verilerini bu cihetle paylaştığı şeklindeki iddialar, asılsız olduğu gibi küresel ölçekte dezenformasyonla mücadeleye öncülük eden TRT’yi hedef göstermektedir. TRT, İsrail’in Filistinlilere yönelik insanlık dışı uygulamalarına karşı sürdürdüğü yayın politikası ve ülkemizin bölgesel hassasiyetleri çerçevesinde İsrail menşeli bir yazılım hizmeti kullanmamaktadır. İddialara konu ABD-San Francisco merkezli firmayla yapılan iş birliğine, söz konusu firmanın İsrail ile bağlantısının tespit edilmesi ve İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımcı savaş politikaları nedeniyle hızlıca son verilmiş ve bahsi geçen firmaya bu gerekçeler de açıkça bildirilmiştir. Kullanıcıların gizliliğini en üst düzeyde korumak üzere tasarlanan TRT'nin kullandığı dijital analitik araçlar yalnızca anonim ve toplu veri ile çalışmakta olup; ad, e-posta, IP adresi gibi kişisel veriler toplanmamakta, saklanmamakta ve hiçbir şekilde üçüncü taraflarla paylaşılmamaktadır. TRT'nin gizlilik politikası, ulusal ve uluslararası veri koruma yasalarına uygun şekilde uygulanmaktadır. Kullanıcıların veri güvenliği ve gizliliği TRT için birinci önceliktir. TRT, Netanyahu şebekesinin Filistin’de işlediği katliamları, sağlık ekiplerinin bile giremediği zorlu koşullarda tüm dünyaya aktarmakta ve insanlık için büyük bir vazifeyi yerine getirmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmaları ve soruşturmayı yürüten adli makamları itibarsızlaştırmaya dönük söylemlerine devam etmektedir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün yaptığı konuşma ile Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin ”Sayın Özel’in yaptığı açıklamalar, eksik, yanlış ve yanlı bilgilendirildiğini göstermektedir” beyanını teyit etmiştir. •⁠ ⁠CHP Genel Başkanı Özel’in açıklamasından İBB tarafından halen İstanbul Adliyesi’ne araç tahsis uygulamasına devam edildiğinin doğrulandığı anlaşılmaktadır. Sayın Özel’in son açıklamasında da İBB’nin İstanbul Adliyesi’ne araç tahsis uygulamasına karşı çıkmadığı görülmektedir. Doğrusu; İBB tarafından bir aracın bir şahsın emrine verildiği değil; İstanbul Adliyesi’nin emrine ve belirli bir mahkemenin hizmetine tahsis edildiğidir. •⁠ ⁠CHP Genel Başkanı Sayın Özel’in, İstanbul’da bütün izinleri alınarak yapılan Adalet Bakanlığı lojmanı meselesini istismar etmeye devam etmesi ise ana muhalefet ağırlığı ile bağdaşmayan bir tutumdur. •⁠ ⁠Sayın Özel’in bir fuara katılabilmek için ancak o fuarda sergilenen ürünleri alma niyeti ve maddi gelir düzeyi olması gerektiğini değerlendirmesi ise kendi kişisel yaklaşımıdır. Kamuoyunun takdirlerine arz olunur.

Resim

@dmmiletisim

FETÖ propaganda hesapları tarafından servis edilen ”İran'ı vuran İsrail uçaklarının İncirlik Üssünden Kalktığı” şeklindeki iddia tamamen hayal ürünüdür. İsrail'in, Türkiye’de İncirlik Hava Üssünde ve herhangi bir sivil-askeri havalimanında konuşlanmış herhangi bir uçağı bulunmamaktadır. Türkiye, Orta Doğu'da barış ve istikrarı desteklemektedir ve İsrail'in bölge barışını tehdit eden saldırgan tutumuna karşı çıkmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in saldırgan tutumunun sona erdirilmesi ve bölgede barışın tesis edilmesi için diplomatik inisiyatiflere öncülük etmektedir. FETÖ üyelerinin tek amacı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarını yıpratmaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında ”Türk jetleri İsrail’i korumak için görev aldı” şeklinde dile getirilen iddialar tamamen dezenformasyon ürünüdür. Türkiye, Ortadoğu’da barış ve istikrardan yanadır; göz bebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri barış ve güvenin teminatıdır. Milli Savunma Bakanlığımız, kendisine bağlı tüm unsurları ile hava sahamızın hak ve menfaatlerini koruma faaliyetini kararlılıkla sürdürmektedir. Türkiye, Ortadoğu’da barış ve istikrarı tehlikeye atan İsrail'in tüm faaliyetlerine karşıdır ve herhangi bir düşmanca eylemine destek verilmesi asla söz konusu değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medya mecralarında paylaşılan, “Ümit Özdağ’ın Marmara Ceza İnfaz Kurumu çıkışında namaz kılmasının jandarma tarafından engellendiği” şeklindeki iddia asılsızdır. Ümit Özdağ ve beraberindekiler, ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra jandarma personeline herhangi bir talepte bulunmamış, namaz kılmak istediklerine dair bir bildirim yapmamışlardır. Jandarmanın görev ve sorumluluğu cezaevi sınırları dahilindedir. Namaz kılınmak istendiği öne sürülen alan ise, cezaevi dışındaki bir camidir. Dolayısıyla jandarmanın bu alana müdahale etmesi veya izin vermesi gibi bir durum da hukuki çerçevede mümkün değildir. Ayrıca, güvenlik zaafiyeti oluşturabilecek herhangi bir durum ya da güvenlik önlemi talebi de taraflarca iletilmemiştir. Sonuç olarak, ortaya atılan bu iddia kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir dezenformasyondur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nı hedef alması, soruşturmaları ve soruşturma yapan makamları itibarsızlaştırmaya yönelik süregelen bir çabanın ürünüdür. Sayın Özel’in yaptığı açıklamalar, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır; bilakis Sayın Özel’in eksik, yanlış ve yanlı bilgilendirildiğini göstermektedir. Şöyle ki; 1.⁠ ⁠İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Akın Gürlek, 2019 yılında İstanbul’da Terör ve Örgütlü Suçlara bakan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevi dolayısıyla hassas bir görev icra etmiştir. İBB Başkanlığı, kamu kurumları arasındaki iş birliği zemininde adli makamlara tahsis ettiği araçlar kapsamında İstanbul Adliyesine de çeşitli araçlar tahsis etmiştir. Halihazırda İstanbul’da, başta İBB olmak üzere belediyelerin İstanbul Adliyesi ile bu kapsamda iş birlikleri devam etmektedir. İstanbul Adliyesi’nin mevcut hâkim ve savcı servislerini de halen İBB iştirakleri karşılamaktadır ve bu uygulama devam etmektedir. 2.⁠ ⁠İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Akın Gürlek, 2022 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısıyla birlikte bir yatçılık fuarının açılışına Adalet Bakan Yardımcısı olarak katılmıştır. Sayın Gürlek’in idari bir makamda iken ilgili yat fuarına gerçekleştirdiği ziyaret nezaket gereğidir ve kamunun yerli üretime manevi desteği bağlamında gerçekleştirilmiştir. Sayın Gürlek’in tamamen kamu görevi dolayısıyla davet edildiği bir programa iştirak etmesini Sayın Özel’in istismar etmesi açık bir manipülasyondur. 3.⁠ ⁠Yine ana muhalefet liderinin, İstanbul’da bütün izinleri alınmak suretiyle usulüne uygun olarak yapılan Adalet Bakanlığı lojmanını istismar etmesi sorumsuz bir tutumdur. Başsavcılık makamına tahsis edilmiş bir lojmanın, halihazırda başsavcılık görevinde bulunan bir kişiye özel bir tahsismiş gibi gösterilmesi manipülatif bir yaklaşımdır. Söz konusu lojman, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilen lojmanlara benzer şekilde gayrişahsi bir mülk olarak kamu hizmetinde kullanılmaktadır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

“Bakanlık koruması altındaki 5 çocuk intihara kalkıştı” haberi doğru değildir; aksi yönde sosyal medyaya yansıyan evrak; adli bir kanaati değil, adli bir süreci ifade etmektedir. İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı bir bakımevinde 5 çocuğun aynı çamaşır suyundan içtiklerini beyan etmeleri üzerine hastaneye sevk edilmeleri ve tedavilerinin tamamlanması ile ilgili gündeme getirilen iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Hastanenin ilgili uzmanları tarafından verilen görüş, çocukların kendilerine zarar verme niyeti taşımadıklarını ortaya koymaktadır. Yaşanan hadise sonrası çocuklara psikososyal destek hizmeti sağlanmaya devam edilmektedir. Bu konuda iddiaya konu ifade tutanağı, adli uygulamalarına uygun olarak hayati tehlike içeren olaylarda (ör. zehirlenme) intihar ihtimalinin araştırılması gerekliliği uyarınca düzenlenmiş bir evraktır. Bu tür olaylar adli vaka sayılarak adli makamlarca titizlikle incelenmekte, intihar şüphesi tutanağı düzenlenmekte ve bu kapsamda ifade alınmaktadır. Böylece olayın kasıt, ihmal veya suç unsuru taşıyıp taşımadığı incelenmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, bakım ve koruma altındaki her bir çocuğun sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümesini sağlamak; fiziksel, sosyal ve psikolojik gelişimlerini desteklemek amacıyla çalışmalarını titizlikle sürdürmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medyada paylaşılan, "Bolu’da 15 yaşındaki bir çocuğun hayatını kaybetmesinden sorumlu olan kişi sadece 1 yıl hapis ve para cezası aldı." şeklindeki iddialar dezenformasyon ürünüdür. Bolu'da bir parkta çocuklar arasında çıkan kavgada, 13 yaşındaki S.Ş.'nin yumruk atması sonucu 15 yaşındaki A.Ö.T. baygınlık geçirmiş, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen maalesef hayatını kaybetmiştir. 12 Haziran'da yaşanan olayla ilgili Bolu Emniyet Müdürlüğü geniş çaplı bir tahkikat yürütmüş; bu kapsamda gözaltına alınan 13 yaşındaki S.Ş. tutuklanırken 14 yaşındaki E.Y. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. S.Ş., ‘Nitelikli Kasten Öldürme’ suçundan halen tutuklu olup soruşturma devam etmektedir ve olayla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi henüz tamamlanmamıştır. Dolayısıyla "şüphelinin 1 yıl ceza aldığı" iddiası, adli yargı sürecini itibarsızlaştırmaya ve adil yargılamayı etkilemeye dönük maksatlı olarak yürütülen bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Halkı yanıltma ve kamu barışını bozma saikiyle gerçeğe aykırı bilgilerin paylaşılması TCK 217/A uyarınca suçtur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medya mecralarında bazı yerli ve yabancı hesaplar tarafından paylaşılan “İran-Türkiye Bazargan Sınır Kapısı’nda olağandışı bir yoğunluk var, MOSSAD unsurları kontrolsüz göç yoluyla ülkeye sızabilir” iddiası gerçek dışıdır. Görüntüler, iddia edildiği gibi Gürbulak Sınır Kapısı'nda değil, Van’daki Kapıköy Sınır Kapısı’nda kaydedildiği tespit edilmiştir. Ayrıca bu görüntüler, İran ile İsrail arasında yaşanan gerilim başlamadan önce, 3 Haziran tarihinde kaydedilmiştir. İçişleri Bakanlığımız ve ilgili güvenlik birimlerimiz hem Kapıköy hem de Gürbulak sınır kapılarında olağandışı bir hareketlilik, yoğunluk veya düzensiz geçiş durumu bulunmadığını teyit etmektedir. İranlı yetkililerle yapılan temaslarda da kendi sınırlarında yalnızca 25-30 kişinin bulunduğu bilgisi alınmıştır. Hudutlarımız, güvenlik birimlerimiz tarafından 7/24 esasına dayalı olarak, en ileri teknolojiye sahip fiziki güvenlik sistemleri ile kontrol altında tutulmaktadır. Söz konusu görüntü ve iddiaların; kamuoyunu yanıltmak, toplumsal infial oluşturmak, yabancı düşmanlığını körüklemek ve istikrarsızlık algısı yaratmak amacı taşıdığı değerlendirilmektedir. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgilerin paylaşılması TCK 217/A uyarınca suçtur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya mecralarında yer alan "İsrail sivil uçak filosunun bir kısmının Türkiye'de konuşlandırıldığı"na dair iddialar tamamen gerçek dışıdır. Türkiye ile İsrail arasında sivil-askeri, herhangi bir havacılık faaliyeti olmadığından havalimanlarımızda ve hangarlarımızda herhangi bir İsrail uçağı da bulunmamaktadır. Türkiye, İsrail’in Filistinlilere yönelik başlattığı insanlık dışı vahşi saldırılardan sonra bu ülke ile olan tüm uçuşlarını ve havacılık faaliyetlerini nihayete erdirmiştir. Öyle ki Türk hava sahasının İsrailli yetkililer tarafından kullanılmasına dahi izin verilmemiş ve muhtelif zamanlarda bu durum basına yansımıştır. Vatandaşlarımızın manipülatif haberlere itibar etmemeleri, bu haberleri yayınlayan kurum ve kişiler hakkında ulusal güvenliğimizi tehdit açısından hukuki sorumluluklar doğabileceğini bildiririz. Kamuoyuna saygı ile duyulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medyada paylaşılan, "Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığının basın ve ifade özgürlüğüne müdahale eden yetkilerini iptal etti. Kararın ardından Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çalışmalarına devam edemez" iddiası manipülasyondur. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisi zaten bulunmamaktadır. Ayrıca karar, doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanına bağlı bir koordinatörlük olarak faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin çalışmaları açısından herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, yetkisini İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesinde sayılan Başkanlığın genel görevlerinden almaktadır. Merkezimiz çalışmalarını bu doğrultuda aralıksız sürdürmektedir. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar, İletişim Başkanlığına bağlı bazı daire başkanlıklarının kuruluş kararnamesi ile ilgilidir. Anayasa Mahkemesi bazı maddelerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi değil, kanun ile düzenlenmesi gerektiğine dair hüküm vermiştir.

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “giydiği ayakkabının yabancı bir markanın ürünü ve fiyatının 5.550 Euro olduğu” yönündeki iddialar dezenformasyon ürünüdür. Sayın Cumhurbaşkanımızın giydiği ayakkabı, iddia edildiği gibi yabancı bir markaya ait olmayıp, tamamen yerli bir üreticinin ürünüdür. Dolayısıyla ayakkabının iddia edilen marka veya fiyatla bir ilgisi bulunmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız, milli sanayimizin gelişimine liderlik etmekte, Türkiye’nin yerli üretim kapasitesinin güçlendirilmesi ve dışa bağımlılığı ortadan kaldıracak adımları desteklemektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Danıştay tarafından "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ‘kaçak yapı’ olduğuna hükmedildiği"ne ilişkin haberler dezenformasyon içermektedir. Milletimizin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bulunduğu arazi, halihazırda doğal sit alanı olmadığı için hukuki açıdan yapı yapılabilir durumdadır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin yapımı 2014 yılında tamamlanmış olup bu konuda süreç içerisinde açılan davalar da ret ile sonuçlanmıştır. Dolayısıyla dava konusu edilen Koruma Kurulu Kararı’nın 2021 tarihli olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu kararın Külliye binasıyla ilgisi olmadığı açıktır. Habere konu Danıştay Kararı, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun bir ilke kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılmış davayla ilişkilidir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, daha önce bu konuda verdiği kararı gerekçe tutarak Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun almış olduğu yeni kararı Danıştay 4. Daireye iade etmiştir. Doğrusu; basın mensuplarının meslek ve etik kurallarına uygun olarak, hukuki kararların bağlamına doğru tetkik etmeleri ve evvelce yapılmış açıklamaları da dikkate almaları gerekmektedir. Danıştay kararlarının bağlamını tespit etmeden yapılan ve Cumhurbaşkanlığı makamını doğrudan hedef alan haberler, TCK 217/A maddesi uyarınca başkaca hukuki sonuçlar doğurabilecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Türkiye sınırları güvendedir! Belirli gruplar tarafından dijital medya mecralarında paylaşılan "İran’dan Türkiye’ye göç dalgası başladı" iddiası gerçek değildir. İsrail’in İran’a menfur saldırısı sonrası bazı sosyal medya hesapları tarafından İran’dan Türkiye’ye göç dalgasının başladığına dair yapılan paylaşımlar dezenformasyon amaçlıdır. İçişleri Bakanlığımız, Türkiye-İran sınır hattında herhangi bir yoğunluk, olağandışı hareketlilik ya da düzensiz göç artışı olmadığı hususunu teyit etmektedir. Buna ilaveten; hudutlarımız, güvenlik birimlerimiz tarafından en ileri teknolojiyle donatılmış fiziki güvenlik sistemleri ile 7/24 esasına dayalı olarak kontrol edilmektedir. Söz konusu sistemler, güvenlik duvarları, termal kamera sistemleri, aydınlatmalar, elektro optik kuleler, asansörlü kuleler ve zırhlı gözetleme araçları ile desteklenmektedir. İlgili güvenlik güçlerimiz, hudutlarımızdan herhangi bir yasadışı geçişe müsamaha göstermemekte, bu yöndeki denemeler anında engellenmektedir. Aksi yönde yapılan paylaşımların, gündemi speküle ederek yabancı düşmanlığını kışkırtmak ve ‘istikrarsızlaştırma faaliyeti’ yürütmek amacı taşıdığı değerlendirilmektedir. Vatandaşlarımızın bu gibi dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar etmemesi, yalnızca yetkili makamlardan yapılan açıklamaları dikkate alması önemle rica olunur. Kamu düzenini hedef alan söz konusu dezenformasyon faaliyetlerine karşı ilgili yasal mevzuat çerçevesinde gerekli hukuki takibat yapılacaktır. Dezenformasyona karşı koyma faaliyetlerimiz, doğru bilgilendirme, sivil toplumla işbirliği geliştirme ve hukuki mücadele vermek suretiyle yürütülmeye devam edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Resim

@dmmiletisim

“Genelkurmay Başkanlığı’nın güvenlik duvarının İsrail ordusu ile doğrudan bağlantılı bir firmaya emanet edildiği" iddiası doğru değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bölge ve dünya barışını tehdit eden İsrail’le ilgili tutumu son derece nettir. Hal böyle iken Türk Silahlı Kuvvetleri ile İsrail arasında bağ kurmaya dönük yapılan paylaşımlar, kamuoyunu manipüle etmek amacıyla başvurulan bir dezenformasyondur. Millî Savunma Bakanlığımız, iddiada adı geçen firma ile hiçbir faaliyeti bulunmadığını daha önceki açıklamalarında da aziz milletimiz ile paylaşmıştır. Buna rağmen halkı yanıltıcı bilginin ısrarla servis edilmeye devam edildiği tespit edilmiştir. Halkı yanıltıcı bilgileri alenen yayma TCK 217/A maddesi uyarınca suçtur. Milletimizin göz bebeği ve Peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetleri'ni karalamaya dönük her türlü faaliyet hassasiyetle takip edilecek ve gerekli yasal süreçler izlenecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

“Kürecik radar üssünden İsrail’e bilgi aktarıldığı” iddiası doğru değildir. Kürecik Radar Üssü, Türkiye’nin ulusal güvenliği ve milli çıkarları doğrultusunda kurulmuştur ve NATO müttefiki ülkelerin korunmasını amaçlamaktadır. Kürecik radar üssünden elde edilen veriler, NATO prosedürleri kapsamında yalnızca NATO müttefiki ülkeler ile belirli çerçevede paylaşılmaktadır. Söz konusu radar üssünden elde edilen verilerin, NATO müttefiki olmayan İsrail vb ülkelerle paylaşılması kesinlikle söz konusu değildir. Aksi yönde yürütülen kara propaganda, şayet bir gaflet ürünü değil ise ancak 5. kol faaliyeti kapsamında değerlendirilebilecek yıkıcı eylemlerdir. Buna ilaveten ülkemizin iç ve dış güvenliği ile ilgili kamuoyunu yanıltıcı bilgilerin alenen paylaşılması TCK 217/A uyarınca da suçtur. Türkiye, İsrail’in Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmaya dönük faaliyetlerine karşıdır ve bu yöndeki eylemlerine herhangi bir destek vermesi asla söz konusu değildir. Türkiye bu yaklaşımını, NATO içerisinde de sergilemekte ve İsrail'in NATO tatbikatlarına katılımına karşı da gerekli tavrı almaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI

Bugün bir gazetede, İzmir Bornova’da üç öğretmenin Milli Eğitim müfredatında olmamasına rağmen toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu işledikleri gerekçesiyle kınama cezası aldıkları haberi yer almıştır. Haberde öğretmenlerden birinin “Cumhurbaşkanlığının hazırladığı On İkinci Kalkınma Planında dahi toplumsal cinsiyet eşitliği yer alıyor.” şeklinde bir ifadesi bulunmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen bir üst politika belgesi olan On İkinci Kalkınma Planının hiçbir yerinde “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı yer almamaktadır. Dolayısıyla haberde belirtilen ifadenin gerçekle ilişkisi bulunmamaktadır.

“Toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı küresel güçler tarafından toplumsal hayatın herhangi bir alanında kadın erkek fırsat eşitliği anlamında değil, tüm dünyada aile ve toplumsal değerler üzerinde baskısını artıran “cinsiyetsizleştirme akımlarının” nihai amaçlarını gizleyen ve bu akımların küresel düzeydeki propagandasına alet olan bir kavram olarak kullanılmaktadır. Türk toplumunun değerler sistemini tarihi boyunca ayakta tutan aile yapısı ile uyuşmayan ve onu örtülü bir biçimde aşındırmanın önemli bir aracı olan bu tür kavramların kullanılmaması önem arz etmektedir.

On İkinci Kalkınma Planında “Aile” başlığı altındaki politika ve tedbirlerin temel amacı “Kadın ve erkeğin evlilik bağıyla kurulan, milli ve manevi değerlerin taşıyıcısı olan ailenin her türlü zararlı eğilimden korunması, sağlıklı nesillerin yetişmesi, dinamik nüfus yapısının ve kalkınmanın istikrarlı bir biçimde sürdürülmesini teminen aile kurumunun güçlendirilmesi temel amaçtır.” şeklinde ifade edilerek aileyi oluşturan kadın ve erkeğin evlilik bağının güçlü bir biçimde altı çizilmektedir. Bu kapsamda, On İkinci Kalkınma Planında “kadın erkek fırsat eşitliği” kavramı kullanılarak, ailenin kurulmasını sağlayan kadın ve erkek arasındaki fırsat eşitliği, değerlerimize uygun olarak net bir biçimde ifade edilmektedir.

Ayrıca Kalkınma Planının “Küresel Gelişmeler” ana başlığı altındaki “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesinin Artan Önemi” adlı alt başlığında “Dünya genelinde tektipleştirme ve cinsiyetsizleştirme akımları medya platformları ve sivil toplum kuruluşlarını kullanarak bireysel özgürlükler adı altında dayatmacı bir anlayışla aile kurumu ve toplum değerleri üzerinde tehdit oluşturmakta, başta çocuklar ve gençler olmak üzere aile bireylerinin korunması ihtiyacı artmaktadır.” şeklinde konunun önemine vurgu yapan güçlü bir tespit yer almaktadır.

On İkinci Kalkınma Planında benzer bir vurgu, “Küresel Gelişmelerin Türkiye Etkileşimi” başlığı altında da yapılmış olup söz konusu akımların ülkemizde de bu tür yaklaşımları ile çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinden aile kurumu üzerinde tehdit oluşturduğuna açıkça işaret edilmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

Air India’ya ait bir yolcu uçağının kalkış yaparken düşmesi sonrası ortaya atılan “Boeing 787-8 tipi yolcu uçağının bakımları Turkish Technic tarafından yapıldı” iddiası doğru değildir. Düşen uçağın bakımlarının Turkish Technic tarafından yapıldığı iddiası, Türkiye-Hindistan ilişkilerine dair kamuoyunu manipüle etmeye dönük bir dezenformasyondur. Air India ve Turkish Technic arasında 2024 ve 2025 yılında gerçekleşen anlaşmalar kapsamında yalnızca B777 tipi geniş gövde uçakların bakımı gerçekleştirilmektedir. Kazaya konu Boeing 787-8 Dreamliner uçağı, bu anlaşmanın kapsamı dışındadır. Turkish Technic tarafından bugüne kadar bu tipte bir Air India uçağına bakım yapılmamıştır. Düşen uçağın son bakımlarının hangi firma tarafından yapıldığı tarafımızca bilinmekle birlikte, başkaca değerlendirmelere konu olmaması adına bu hususta açıklama yapmak ilgimiz dışındadır. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi olarak Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden gözbebeği markalarımızın itibarını zedelemeye dönük faaliyetleri takip etmeye ve gerekli tedbirleri almaya devam edeceğiz. Türk milleti olarak elim uçak kazasıyla ilgili Hindistan halkının acısını içtenlikle paylaştığımızı ifade ederiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sayın Esra Albayrak'ın ”İsrail'in İran'a yönelik saldırısında, hayatını kaybeden generallerin ölümünden dolayı sevindiği" iddiası doğru değildir. İsrail propaganda hesaplarının paylaşımında geçen X hesabının Sayın Esra Albayrak Hanımefendi ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durum, ilgili hesabın profil fotoğrafından da anlaşılmaktadır. Soykırımcı İsrail yanlısı propaganda hesaplarının, yine aynı sosyal medya hesabının isim benzerliğini kullanarak manipülasyon yaptığı daha önceki yalanlamalarımızdan hatırlanacaktır. Türkiye, Ortadoğu'da barış ve istikrardan yanadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın İsrail’in vahşi saldırganlığına karşı uluslararası platformlarda ortaya koyduğu tutum bilinmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız İsrail'in İran'a yönelik menfur saldırısını lanetlemiş; Türk milleti adına komşu İran halkına taziyelerini bildirmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

"Mersin Limanı’na yanaşan Liberya bandıralı VELA isimli konteyner gemisi, İsrail Askeri Sanayii (IMI) için çelik taşıyordu" iddiası doğru değildir. İspanya'dan gelip, 9 Haziran 2025 tarihinde saat 14:00’te Mersin Limanı’na yanaşan ve saat 15:25 itibarıyla tahliye işlemleri başlatılan gemiye ait yükleme manifestosu ve gümrük kayıtları titizlikle incelenmiştir. *Gemide, İsrail Askeri Sanayii (IMI) ya da benzeri herhangi bir kurum adına kayıtlı çelik veya askeri amaçlı hiçbir eşya tespit edilmemiştir.* Gemiden toplamda 461 konteyner Mersin Limanı’nda tahliye edilmiştir. Bu konteynerlerin 220’sinin boş, 241’inin dolu olduğu belirtilmiştir. *Dolu konteynerlerin içeriğinde de çelik veya askeri amaçlı kullanılabilecek herhangi bir malzemenin yer almadığı tespit edilmiştir.* Ayrıca gemide bulunan konteynerlerden bin 570 adedinin başka ülkelere gidecek transit yük niteliği taşıdığı ve yüklenen 33 konteynerin Türkiye’den, kontrolleri yapılmış olarak, alıcısı ve varış yeri Filistin olan, ağırlıklı olarak gıda malzemesi içerdiği belirlenmiştir. Türkiye limanlarında on binlerce uluslararası yük gemisinin işlemleri ve yılda yaklaşık 8 milyon adet konteynerin işlemi, uluslararası kurallara uygun biçimde ve tam şeffaflıkla yürütülmektedir. Türkiye, İsrail ile olan tüm ticari ilişkilerini 2 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla tamamen durdurmuştur. Bu tarihten itibaren Türkiye'nin gümrük sistemi, İsrail ile ilgili her türlü dış ticaret işlemlerine kapatılmıştır. Serbest bölgelerde ve limanlarda İsrail ile bağlantılı hiçbir ticari faaliyete izin verilmemektedir. Türkiye, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü hukuk dışı saldırılar karşısında en net ve ilkeli duruşu sergileyen ülkelerin başında gelmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bir YouTube kanalında Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık durumuna ilişkin asılsız iddialarda bulunulmuştur. Söz konusu yayında kullanılan ifadeler, asılsız iddialar içerdiği gibi Cumhurbaşkanlığı makamını hedef almakta ve hakaret içermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı olarak anayasal yetki ve sorumluluklarını yerine getirmekte ve milletimize hizmet yolunda üstün gayret ile mücadele etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüşen başta devlet başkanları, teşriki mesaide bulunan siyasetçiler ve diğer yetkililer kendisinin meselelere ne kadar vakıf, hafızasının ne kadar güçlü ve kararlarında ne kadar dirayetli olduğunun farkındadır. Buna karşılık gazetecilik nosyonu ve ciddiyetini hiçe sayarak, herhangi bir sorumluluk ve duyarlılık gözetmeyen, sosyal medya mecralarında dezenformasyon yapan kişi veya kimseler, yalnızca kendilerini küçük ve gülünç duruma düşürmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında Frigya bölgesindeki Ornaş Kayalıklarındaki tahribata ilişkin, dinamitle kayaların havaya uçurulduğu gibi dezenformasyon içerikli haberlerin yer aldığı tespit edilmiştir. Ornaş Peri Bacaları ve Kaya Yerleşimleri, Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 14 Haziran 2017 tarihli ve 5343 sayılı Kurul Kararı ile I.(Bir) Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir. Müze Müdürlüğü uzmanlarınca 25 Haziran 2016 tarihinde İscehisar İlçesi, Alanyurt ve Çatağıl Köylerinde bulunan arkeolojik yerleşim alanlarının tescil işlemlerine esas yürütülen çalışmalar esnasında yapılan incelemeler sonucunda bir rapor hazırlanmıştır. İlgili raporda, Ornaş Kayalıklarının güney cephesinde, yakın tarihte doğal sebeplerden dolayı göçük oluştuğunun tespit edildiği ifade edilerek bu durum fotoğraflanarak belgelenmiştir. Ayrıca, o dönemde inceleme esnasında Müze Müdürlüğü uzmanları ile birlikte İscehisar Jandarma Komutanlığı ekipleri de alanda kontrol gerçekleştirmiş olup dinamit kaynaklı bir patlatmanın olmadığı tespiti yapılmıştır. Bölgenin Frig Döneminden başlayarak Doğu Roma Dönemi sonlarına kadar barınma, depolama, dinsel yapı ve mezar amaçlı olarak işlendiği, oyulduğu görülmektedir. Bu tür tahribatların yanında bölgenin ana kayaç yapısını oluşturan volkanik kayaç türü olan tüf kayaçlar deprem, ısı farkı, yağmur, rüzgar v.b doğal koşullar nedeniyle zayıflayarak çatlayabilmekte ve en nihayetinde zaman içinde yerinden koparak düşebilmektedir. Ornaş Kayalıklarında meydana gelen kaya kopması olayı da 2016 yılında yapılan tespit çalışmaları esnasında görülerek belgelenmiş, yapılan incelemelerde insan kaynaklı bir müdahale tespit edilememiş, olayın doğal sebeplerden meydana geldiği sonucuna varılmıştır. 5 Haziran 2025 günü İl Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından bahse konu Ornaş Kayalıklarında inceleme gerçekleştirilmiş olup yapılan incelemelerde yeni tarihli bir patlatma veya göçük bulunmadığı, mevcut görüntünün 2016 yılında yapılan tespit ile aynı olduğu belirlenmiştir. Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü, güvenlik birimleri ile iş birliği içerisinde şehir genelinde kazı ve tahribat yapılması ihtimaline karşın teyakkuz halindedir.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Diyanet İşleri Başkanlığına sakıncalı bulduğu Kur'an-ı Kerim meallerini toplatma ve imha etme yetkisi verildi” iddiası doğru değildir. İddianın aksine sakıncalı yayınların toplatılma ve imha edilme yetkisi, doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığına değil yetkili ve görevli yargı mercilerine verilmiştir. TBMM Genel Kurulunda geçtiğimiz günlerde kabul edilerek yasalaşan “Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile Diyanet İşleri Başkanlığının görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Yeni düzenlemeyle birlikte Din İşleri Yüksek Kurulu, Kur'an-ı Kerim meali veya tercümesi adıyla yapılan yayınları Başkanlık ile diğer kamu kurumları, özel kişi ve kuruluşların talebi üzerine veya resen inceleyecek ya da incelettirecektir. Yapılacak inceleme sonunda “İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu” Kurul tarafından tespit edilen yayınların, Başkanlığın yetkili ve görevli yargı merciine müracaatı üzerine basım ve yayımının durdurulmasına, dağıtılmış olanların toplatılmasına ve imha edilmesine yargı mercileri tarafından karar verilebilecektir. Yayının internet ortamında yapılması halinde de Başkanlığın müracaatı üzerine, yetkili ve görevli yargı mercii, bu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararını verebilecektir. Bu kararlara ve Diyanet İşleri Başkanlığının talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğinden itibaren iki hafta içinde yetkili ve görevli yargı merciine itiraz yoluna gidilebilecektir.

Resim

@dmmiletisim

“Akaryakıt istasyonlarıyla ilgili kişiye özel kanun yapıldı” iddiası doğru değildir. İddianın aksine kişiye özel bir uygulama söz konusu olmamasının yanı sıra, yeni bir düzenleme de hayata geçirilmemiştir. Durum, geçmişte de var olan yetkilerin TBMM tarafından onaylanarak kanun haline getirilmesinden ibarettir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2011 yılından itibaren akaryakıt istasyonu planı yapma yetkisine sahiptir. Ancak Anayasa Mahkemesi, bu yetki ile birlikte Bakanlığı ilgilendiren birçok yetkinin kararname yerine kanunla düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle iptal kararı vermiştir. Bu nedenle söz konusu yetkiler, TBMM'de onaylanarak İmar Kanunu'na eklenmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar edilmemelidir.

Resim

@dmmiletisim

“CHP’nin Düzce’de düzenlediği mitinge katılımın düşmesi için sahte saldırı ihbarları yapıldı” iddiası doğru değildir. İddianın aksine Düzce Valiliği’ne ulaşan herhangi bir saldırı ihbarı bulunmamaktadır. Güvenlik birimleri tarafından sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin organizasyonları öncesinde rutin alan güvenliği taraması haricinde herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Bursa’da mülkiyeti belediyede olan tarihi belediye binasına Vakıflar Genel Müdürlüğü el koydu.” iddiası doğru değildir. Bahse konu taşınmaz, 21 Kasım 2013 tarihinde arşiv kayıtları ve tarihî belgeler ışığında, mazbut vakıf malı olduğu tespit edilerek, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapuda tescil edilmiştir. Bu işlem, herhangi bir "el koyma" veya "kamulaştırma" değildir. Yasal ve arşiv dayanaklı bir mülkiyet tescilidir. Ayrıca emsal kira bedelleri ve Sayıştay denetimleri dikkate alınarak, taşınmazın kira bedelinde güncelleme yapılmıştır. Bu güncelleme, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması amacıyla gerçekleştirilmiş olup, hiçbir kişi veya kurumu hedef almamaktadır. Taşınmaz, hâlen tarihî eser statüsündedir ve kamuya hizmet etmeye devam etmektedir. Vakıflar İdaresinin amacı da tarihsel olarak toplumun hizmetinde olan yapıları korumak ve yaşatmaktır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Suudi Arabistan’a giden Moritanya hacılarının uçağı Kızıldeniz’e düştü ve 220 yolcu hayatını kaybetti” iddiası doğru değildir. Moritanya resmi kaynakları, böyle bir uçak kazasının yaşanmadığı ve ülkeden havayolu ile ayrılan hacıların Mekke’ye güvenli bir şekilde ulaştığı bilgisini paylaşmıştır. "Düşen uçağın batış anı" iddiasıyla paylaşılan görüntülerin, Edirne’nin İbrice limanında dalış turizmine katkı sunmak amacıyla yolcu uçağı batırma projesi kapsamında 2019 yılında kaydedildiği tespit edilmiştir. Uçağın düşme anına ilişkin paylaşılan görüntünün ise 2017 yılında Endonezya’da bir uçuş sırasında kaydedildiği belirlenmiştir. Paylaşılan iki ayrı görüntünün de iddialarla ilgisi bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Doğum Polikliniği’ne giden bir kadın hastanın tedavisi, ‘evli olmadığı’ gerekçesiyle yapılmadı" iddiası doğru değildir. Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'ndeki Gençlik Merkezi Polikliniği, "15-24 yaş aralığındaki çocuk sahibi ve evli olmayan gençlerin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak kendilerini rahat hissedecekleri bir ortam" amacıyla sağlık hizmeti vermektedir. Hastalar bu poliklinikte ayrıca, kadın sağlığı konusundaki danışmanlık hizmetlerinden de yararlanabilmektedir. Bu bağlamda, 24 yaşındaki bir kadın hasta, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nin Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği’ne başvurmuş, ilk başvurusunda sehven 25 yaş üstü olduğu göz önünde bulundurularak randevu aldığı Jinekoloji Polikliniği’nden hekime yönlendirilmiştir. Hekim tarafından şikayetleri dinlenen ve tedavisi planlanan hasta, hastanenin aynı bölümüne sonuç değerlendirmesi için başvurduğunda; 25 yaşın altında olması sebebiyle yine aynı binada olan Gençlik Merkezi Polikliniğine yönlendirilmiş ve tedavisi bu merkezde planlanmıştır. Tedavi süreçlerinde hastalardan evlilik cüzdanı isteme gibi bir uygulama kesinlikle söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Artık çocuklarımız bilgiye çok kolay erişiyor. Bilgiye erişmek için okula gelmelerine gerek yok.” sözlerinin bağlamından koparılarak servis edildiği tespit edilmiştir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 17. Uluslararası MEB Robot Yarışması Ödül Töreninde açıklamalarda bulunmuştur. Dünyada artık eğitim ve öğretim süreçlerinin okulda bilgi ezberletmenin ve vermenin çok ötesine geçtiğini dile getiren Bakan Tekin, "Artık okullarımız çocuklarımızın çok kolay, çabucak elde edilebilecekleri bilgileri sunmak yerine gündelik hayatta beceriye dönüştürebilecekleri ve kendilerine bu becerileriyle yepyeni hayat tahayyül edebilecekleri bir alana dönüştü." ifadelerini kullanmıştır. Bu bağlamda Bakan Tekin'in, “Artık çocuklarımız bilgiye çok kolay erişiyor. Bilgiye erişmek için okula gelmelerine gerek yok. Onun yerine okulda elde ettikleri bilgiyi, beceriye dönüştürebilecekleri bir süreç oluşturalım istiyoruz.” şeklindeki ifadeleri, "okullara gerek kalmadığı" ve "okulların kapatılacağı" algısı oluşturacak şekilde çarpıtıldığı belirlenmiştir. Açıklamada, "okullara gerek kalınmadığı" değil, "eğitim ve öğretim süreçlerinin bilgi vermekten öte uygulama ve beceriye dönüştürme üzerine odaklanması gerektiği" vurgulanmaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Türkiye’de hayatını kaybeden bir İngiltere vatandaşına yapılan otopsi işlemleriyle ilgili basın yayın organlarında ve sosyal medyada manipülatif haberlerin servis edildiği tespit edilmiştir. Henüz tamamlanmamış olan otopsi süreciyle ilgili şaibe oluşturmaya yönelik iddialar tamamen gerçek dışıdır. İstanbul’da hayatını kaybeden müteveffanın naaşı ailesine teslim edilmiş, aşağıda belirtilen nedenlerden ötürü kalp örnekleri de raporun tamamlanması sonrası aileye teslim edilecektir. Dolayısıyla kalbin kaybolması veya çalınması gibi bir durum söz konusu değildir. Bahse konu kişi, İngiltere’den İstanbul’a gelişinde uçakta rahatsızlanmış, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınmış ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Şahıs, tedavi sürecinde herhangi bir cerrahi işlem geçirmemiştir. Eşinin, seyahat öncesi ülkelerinde yedikleri bir yemekten zehirlenmiş olabilecekleri yönündeki beyanı ve ilk bulgular doğrultusunda olay adli vaka olarak değerlendirilmiş, ön otopsi yapılmış ancak ölüm nedeni belirlenememiştir. Bunun üzerine savcılık, otopsi işlemi için Adli Tıp Kurumu’na sevk kararı vermiştir. Şahsın gerek yaşı gerekse de otopsideki müphem bulgular nedeniyle kalp, histopatolojik inceleme için bütün olarak örneklenmiştir. Otopsi işlemleri için gerekli örneklerin alınmasından sonra naaş ailesine teslim edilmiş, kalp örnekleri üzerinde otopsi işlemleri ise halen devam etmektedir. Uluslararası kamuoyunu manipüle etmeyi amaçlayan dezenformasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Türkiye’nin İsrail ile ticareti devam ediyor” ve “2024 yılında Türkiye’den İsrail’e 2,8 milyar dolarlık ihracat yapıldı” iddiaları doğru değildir. Türkiye, İsrail’le ilgili ihracat, ithalat ve transit ticaret işlemlerini 2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren tüm ürünleri kapsayacak şekilde tamamen durdurmuştur. Gümrüklerde ve serbest bölgelerimizde İsrail ile ticaret işlemi yapılmamaktadır. 2 Mayıs 2024 tarihinden sonra ülkemizden İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesi veya İsrail’den ülkemize ulaşan hiçbir İsrail sevkiyatı bulunmamaktadır. İsrail için gümrük sistemi kapalıdır. Bahse konu haberlerde paylaşılan 2024’te 2,8 milyar dolarlık ihracat yapıldığı iddiası da gerçeği yansıtmamakta olup, 2 Mayıs 2024 öncesinde İsrail’e yapılan toplam ihracat 1 milyar 522 milyon dolardır. Bu veriye ayrıca Filistin’e yapılan ihracat da dahil edilmektedir. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik manipülatif paylaşımlara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

2B arazilerinden kaynaklanan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla yapılacak düzenleme hakkında ortaya atılan, “İnsan eliyle ormansızlaştırılan alanları satmaya hazırlanan iktidar, kaçak yapılara yasallık kazandırmış olacak.” iddiası doğru değildir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bahse konu çalışmasının imar affıyla ilgisi olmamasının yanı sıra yeni orman arazilerinin kullanıma açılması da söz konusu değildir. İddiaya konu düzenleme ile orman vasfını yitirmiş halihazırda kullanılan alanların tapularının sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır. Çalışma kapsamında 5 milyon kişinin tapu mağduriyetinin giderilmesi hedeflenmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Karaca Köyü’nde yapılmak istenen mesire alanı için yüzlerce çam ağacı kesildi.” iddiası doğru değildir. Bahse konu haberde belirtilen “orman tahribatı” iddiası gerçeği yansıtmamakta olup, bölgede yapılan çalışmalar izinli doğalgaz hattı projesiyle ilgilidir. Söz konusu alan, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ) tarafından yürütülen doğalgaz boru hattı, pig istasyonu ve yol çalışmaları kapsamında, Orman Genel Müdürlüğünden yasal izin alınarak belirlenen alandır. Çalışmalar, Marmaris Orman İşletme Müdürlüğünün sorumluluğundaki sahada, sadece proje güzergahında bulunan ve çalışmalara engel teşkil eden ağaçların kontrollü şekilde kaldırılması/nakledilmesiyle sınırlıdır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

BİLGİLENDİRME 26 Mayıs ila 6 Haziran tarihleri arasında Yunanistan’da düzenlenecek olan Immediate Response tatbikatı, bir NATO tatbikatı değildir. Tatbikat, her yıl düzenli olarak ABD Avrupa-Afrika Komutanlığı tarafından koordine edilen Defender Europe kapsamındaki rutin bir tatbikattır. Immediate Response tatbikatı, Defender Europe şemsiyesi altında farklı bölgelerde farklı görevlerin icra edildiği 3 ana tatbikatın bir aşamasıdır. Söz konusu tatbikat aynı anda 8 farklı ülkede (Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya) icra edilmektedir. Tatbikatın senaryosu ve tüm safhaları Türkiye tarafından bilinmektedir. Ülkemiz adına aleyhte herhangi bir kurgu söz konusu değildir. Türkiye, tatbikata davet edilmiş olup, sonraki aşamalara katılım konusunda değerlendirme süreci devam etmektedir.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntülerle ilgili, “Gazze’ye geçmek isteyen yardım tırlarına Mısır tarafından izin verilmiyor” iddiası doğru değildir. Bahse konu görüntüler incelendiğinde İtalyan bir diplomatik heyetin Refah sınır kapısında insani yardımların geçişiyle ilgili İsrail'e karşı protesto düzenlediği belirlenmiştir. İlgili haberde insani yardım tırlarının Gazze’ye geçişinin Mısır tarafından engellendiğine yönelik herhangi bir ifadenin bulunmadığı tespit edilmiştir. İtalyan Milletvekili Stefania Ascari, insani yardımların Mart ayından itibaren Gazze’ye ulaştırılmadığını ve Refah sınır kapısının tamamen kapatılarak İsrail’in bir soykırım yaptığını vurgulamaktadır. İsrail propagandasının ürünü olan asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “İçişleri Bakanlığı ilçelere kaymakam yerine vali atamak için çalışmalara başladı” iddiası doğru değildir. Başta İstanbul olmak üzere 30 Büyükşehir ilçesine kaymakam yerine vali atanması için İçişleri Bakanlığının çalışma yürüttüğü iddiaları gerçek dışıdır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturmasına ilişkin yer alan, “Bakan Şimşek, yabancı yatırımcılara operasyonların yapılacağının Şubat ayından beri bilindiğini söyledi” iddiası doğru değildir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Londra’da uluslararası finans dünyasından temsilciler ve yatırımcılarla bir araya gelmiş, Türkiye’nin ekonomi programına ilişkin gelişmeleri paylaşmıştır. Bahse konu toplantılar ve görüşmelerde iddia edilenin aksine Bakan Şimşek’in sürecin önceden bilindiğine ilişkin bir değerlendirmesi olmamıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "Yeni yargı paketiyle 12 yıl ceza alan biri 9 ay hapis yatıp çıkacak" iddiası doğru değildir. Adalet Bakanlığının yaptığı çalışmalar sonucunda 2 yılın altındaki suçların yatarının olmamasının, "cezasızlık algısına" neden olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda hazırlanan 10. Yargı Paketinin yasalaşması halinde, cezalarda indirime gidilmesi değil, 2 yılın altında ceza alanların da cezaevine girmesi sağlanacaktır. Yargı Paketi, cezası 2 yılın altında olan ve yatarı olmayan suçlarda dahi en az 8’de 1 oranında cezaevinde kalma zorunluluğu getirmektedir. Dolayısıyla, 8'de 1 oran hesaplanarak, "12 yıl ceza alan birinin 9 ay hapis yatıp çıkacağı" yönündeki iddialar tamamen asılsızdır. Yargı Paketi, iddia edildiği gibi bir genel af değil infaz düzenlemesidir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, rozet taktığı vekili tanımadı, hangi partiden geldiğini bilemedi” iddiası doğru değildir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün gerçekleştirilen grup toplantısı sonrası, AK Parti’ye katılan bazı belediye başkanları ve Gelecek Partisi’nden AK Parti’ye katılan Konya Milletvekili Hasan Ekici’nin rozetlerini takmıştır. Tören sırasında Hasan Ekici’nin hangi partiden geldiğinin anons edilmemesi üzerine, Sayın Cumhurbaşkanımız, “Hangi partiden geldiğini de söyle” şeklinde uyarıda bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ifadeleri bağlamından koparılarak çarpıtılmıştır. İddiaya konu görüntüler incelendiğinde Sayın Cumhurbaşkanımızın, Ekici’nin hangi partiden geldiğinin daha yüksek sesle anons edilmesini istediği açıkça görülmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

"YÖK'ün, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın diploma denkliğini kabul ettiğine dönük hiçbir bilgi yok." iddiası doğru değildir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yurt dışı görevi sırasında University of Maryland University College'da Yönetim ve Siyaset Bilimi alanında lisans eğitimini tamamlamıştır. Lisans eğitiminin ardından Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) denklik başvurusunda bulunmuş; Aşağıdaki belgede de görüleceği üzere lisansa eşdeğer öğrenim gördüğüne ilişkin Denklik Belgesi, 2547 Sayılı Kanunun 3 ve 7/p maddeleri uyarınca, Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 15 Ocak 1998 tarihli kararıyla verilmiştir. Bakan Fidan daha sonra Bilkent Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntülerle ilgili, “Gara dağında TSK ve terör örgütü PKK unsurları sıcak çatışmaya girdi” iddiası doğru değildir. Bahse konu bölgede herhangi bir çatışma söz konusu değildir. Terörsüz Türkiye hedefine yönelik çalışmaları akamete uğratma maksatlı manipülatif içeriklere itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Silah bırakma ve örgütün fesih kararının alındığı PKK kongre bildirgesine ilişkin, “Bu karar sonrası Anayasa değişikliğiyle özerk ve federal bir yönetimin sağlanacağı” iddiası dezenformasyondur. Terörsüz Türkiye hedefiyle terör örgütünün silah bırakma ve fesih kararına yönelik devlet yönetiminin herhangi bir pazarlık üzerine süreç yönetmesi söz konusu değildir. Türkiye’nin gündeminde olan Anayasa değişikliğine yönelik hazırlık çalışmaları; sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa ihtiyacını karşılamak üzerine yapılmaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

“Amerika Birleşik Devletleri Ankara Konsolosluğu görevlilerinin, vatandaşlarımızın sabıka kaydına doğrudan erişimi var” iddiası doğru değildir. Ülkemizde bulunan yabancı ülkelerin temsilcilikleri, uygulayacakları iş ve işlemler gereği kendilerine başvuran vatandaşlarımızın adli sicil kaydını Adalet Bakanlığı’ndan resmi olarak talep etmektedir. ABD Ankara Büyükelçiliği’nin sosyal medya hesabı aracılığıyla yapılan duyuruda geçen ifadenin manipüle edildiği tespit edilmiştir. Herhangi bir ülkenin diplomatik çalışanının, vatandaşlarımızın adli sicil kayıtlarına doğrudan erişim imkanı olması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan, “Şehit Uzman Çavuş Önder Özen’in cenazesi otoparktan kaldırıldı” iddiası doğru değildir. Şehit Uzman Çavuş Önder Özen Irak'ın kuzeyindeki Pençe (Hakurk) Operasyon bölgesinde gerçekleştirilen arama tarama faaliyeti sırasında mayın patlaması sonucu yaralanmıştır. Hakkari Derecik Devlet Hastanesi’nde ilk müdahalesi yapılan Özen, ambulans uçakla Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilirken durumu ağırlaşmış, en yakın konumda olan Etimesgut Şehit Sait Ertürk Devlet Hastanesi’ne götürülmüş ancak kurtarılamayarak şehit olmuştur. Cenaze töreni öncesi Şehit Özen'in Türk bayrağına sarılı tabutu adli tıp kurumundan çıkış yapmış, helallik alınmak üzere baba ocağı Afyonkarahisar Sinanpaşa ilçesine bağlı Çobanözü köyüne sevk edilmiştir. Bahse konu görüntüler, 4 Mayıs 2025 Pazar günü, Şehit Uzman Çavuş Önder Özen’in naaşının ebedi istirahatgâhına götürülmeden önce, Afyonkarahisar Adli Tıp Kurumu morguna nakledildiği esnada kayda alınmıştır. Şehit Özen’in resmi cenaze töreni 5 Mayıs 2025 Pazartesi günü Çobanözü köyünde, tören yönergesine uygun olarak gerçekleştirilmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri personelimiz şehidimizin nakli ve töreninde her aşamada hazır bulunmuş ve şehidimizin ailesiyle yakın temasta kalmıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Valaris DS-9 sondaj gemisi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adına Doğu Akdeniz’deki 5. parselde, Türkiye’ye ait kıta sahanlığında 105 gündür çalışma yapıyor" iddiası doğru değildir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin sözde MEB’inde yer aldığını iddia ettiği 5’inci parsel için yeni bir NAVTEX ilanı bulunmamaktadır. Sözde 5. parselin bir kısmı Türk kıta sahanlığı içerisinde yer almaktadır. Milli Savunma Bakanlığı tarafından, 18 Mart 2020 tarihinde BM’ye deklare edilen Türk kıta sahanlığına karşı yapılacak herhangi bir ihlalin sahada derhal engelleneceği açıkça belirtilmiştir. Bahse konu iddiada yer alan, VALARİS DS-9 sondaj gemisi halen sözde 10’uncu parselde bulunmaktadır ve bu alanın Türk Deniz Yetki Alanı ile bir çakışması bulunmamaktadır. VALARİS DS-9 sondaj gemisinin koordinatları incelendiğinde de 10. parselde olduğu açıkça görülmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "Milli Savunma Bakanlığı'nın şehitlerle ilgili açıklamasında bölücü terör örgütünün adı ilk kez çıkarıldı" şeklindeki iddialar doğru değildir. Milli Savunma Bakanlığı'nın aziz şehitlerimizle ilgili açıklamalarında, “bölücü terör örgütü ifadesinin çıkarılması" ve mayın/el yapımı patlayıcı saldırıları ile ilgili “bölücü terör örgütünün yerleştirdiği” ifadesinin ilk kez kaldırıldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Bahse konu haberle oluşturulmaya çalışılan algının aksine, MSB ve TSK’nın bölücü terör örgütüne ve tüm uzantılarına yönelik tavrı ve duruşu nettir. Bu duruşta herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Çatışma, taciz, pusu gibi fiili durumlarda yapılan açıklamalarda, terör örgütü/örgütlerinin ismine açık bir şekilde yer verilmektedir. Öte yandan MSB'nin daha önceki açıklamaları incelendiğinde, EYP veya mayına basma gibi durumlarda söz konusu ifadeyi birçok kez kullanmadığı görülmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Tutuklu Ekrem İmamoğlu'nun X hesabından, https://x.com/ekrem_imamoglu?s=21

linki ile 24 Nisan 2025 günü yapılan paylaşımın, TCK.'nın 214. maddesinde düzenlenen suç işlemeye alenen tahrik suçunu oluşturabileceği değerlendirilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun, X hesabından yapılan paylaşımları kendisin yapmaması ve kamu düzenine zarar vermesi nedeniyle; Tutukluluğunun sona ermesine kadar (tedbiren) X hesabının erişime engellenmesi için; 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 8/2 delaletiyle aynı kanunun 8/A maddesi uyarınca karar verilmesi, Kararın hem Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumuna (BTK) hem de Erişim Sağlayıcıları Birliğine (ESB) gönderilmesi" talep edilmiştir. Talep, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğince incelenmiş; Yapılan incelemede hesabın tamamına yönelik erişimin engellenmesi kararı verilmeden teknik olarak söz konusu ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi mümkün olamayacağı gözetilerek 5651 Sayılı Kanunun 8/A maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca şüpheli Ekrem İmamoğlu'na ait X hesabının erişimin engellenmesine karar vermek gerekmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24 Nisan 2025 tarihli talebi ve 5651 Sayılı Kanunun 8/A maddesinin 3. fıkrası uyarınca İmamoğlu'nun X hesabına erişimin engellenmesine, Kararın bir örneğinin 5651 Yasanın 8/A maddesinin 1. fırkası uyarınca gereği yapılmak üzere BTK ve ESB'ye gönderilmesine, Kararın, 5651 Sayılı Yasanın 8/A maddesinin 1. fırkası uyarınca derhal, en geç 4 saat içinde yerine getirilmesine, İki hafta içerisinde itiraz yolunun açık olacağına 24.04.2025 tarihinde karar verilmiştir. X platformu, 24 Nisan 2025 tarihli yargı kararının ardından, Ekrem İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli getirmiştir.

Bir annenin ilmeği, Mehmetçiğin yüreğine dokundu…
Bir annenin ilmeği, Mehmetçiğin yüreğine dokundu…
İçeriği Görüntüle

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntülerin, “Hindistan’ın Pakistan’a karşı düzenlediği saldırılarda kaydedildiği” iddiası doğru değildir. İddiaya konu görüntülerin Hindistan tarafından Pakistan’a karşı düzenlenen hava saldırılarıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Görüntülerin 1 Ekim 2024 tarihinde İran tarafından İsrail’in Nevatim Hava Üssü’ne karşı düzenlenen füze saldırıları sırasında kaydedildiği tespit edilmiştir. Ülkelerin kriz dönemlerinde sosyal medya aracılığıyla yürüttüğü dezenformasyon faaliyetlerine itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Özgür Özel’e saldıran ve daha önce kasten cinayetten hüküm giyen S.T.’nin GBT'si silinmiş" şeklindeki iddialar doğru değildir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e saldıran S.T.'nin 16 Aralık 2024 tarihinde Ekrem İmamoğlu'na suikast ihbarında bulunduğu tespit edilmiştir. Bahse konu haberlerde geçen, bu ihbarın ardından emniyet güçlerince şahsın GBT sorgusunun yapıldığı ve 'olumsuz bir duruma rastlanmadığı' şeklindeki iddialar dezenformasyondur. Haber içeriğinde paylaşılan tutanağın emniyet birimlerine değil, İBB İştirakler Koordinasyon Müdürlüğü’ne bağlı güvenlik şirketine ait olduğu tespit edilmiştir. S.T. isimli şahsın 2024'teki ihbarının ardından yapılan GBT incelemesinde aranan şahıs olmadığı, ‘Kasten Öldürme’ suçundan kaydı bulunduğu, Terörle Mücadele Dairesi (TEM) arşivinde kaydının olmadığı tespit edilmiş ve tutanak zaptına GBT bilgileri işlenmiştir. İddia edilenin aksine herhangi bir şekilde şahsın GBT’sinin silinmesi söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarında paylaşılan, “Harran Geçici Barınma Merkezi'ndeki Suriyeli kadının eşiyle görüştürülmediği, 1,5 yaşındaki bebeğine süt ve ilaç verilmediği” iddiası doğru değildir. Bahse konu anne ve bebek soğuk algınlığı şikayeti sebebiyle Geçici Barınma Merkezi’nin doktoru tarafından muayene edilmiş ve kendilerine gereken tüm ilaçlar sağlanmıştır. Ayrıca bebeğin süt, mama ve bez dahil tüm ihtiyaçları karşılanmıştır.

Suriyeli kadının eşiyle görüştürülmemesi gibi bir durum da söz konusu değildir. Harran Geçici Barınma Merkezi'nde yüz yüze ve telefonla yapılan görüşmelere dair tüm kayıtlar bulunmaktadır. Tüm Geçici Barınma Merkezlerinde barınma ve sağlık hizmeti, temizlik ve hijyen malzemelerinin dağıtımı, kıyafet temini, çocukların ihtiyaçlarına yönelik süt, mama, bez vb. ihtiyaçların karşılanması gibi her türlü hizmete erişim sağlanmakta olup günde 3 öğün ücretsiz yemek dağıtımı yapılmaktadır. Gerçekleştirilen her türlü hizmet, resmi olarak kayıt altına alınmaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Türkiye, Netanyahu’nun uçağı için hava sahasını açtı” iddiası doğru değildir. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 7 Mayıs’ta Azerbaycan’a yapacağı ziyaret için Türk hava sahasının açılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Türkiye, İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü soykırım politikaları sonucu hava sahasını İsrail uçaklarına kapatmıştır. Türkiye, Filistin halkının haklı davasının yanında durmaya devam etmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Aile Yılı” kapsamında hayata geçirdiği projelere ilişkin; evli ama çocuğu olmayan çiftlerin aile sayılmadığı iddiasıyla manipülatif haberler yapıldığı tespit edilmiştir. 2025 yılı, 13 Ocak 2025 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Aile Yılı” ilan edilmiştir. Bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, yıl boyunca ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik ekonomik fayda sağlayacak, farkındalığı arttıracak ve ailelerin sosyo-kültürel gelişimine katkı sağlayacak faaliyetler düzenlenecektir. Uygulanan faaliyetler kapsamında indirimlerden istifade edilebilmesi için çeşitli koşullar belirlenmiştir. Bu belirlenen koşullar çerçevesinde de ailede çocuğun bulunma zorunluluğu yoktur. Örneğin; şehirler arası otobüs seyahatlerinde aynı soyadına sahip veya aile olduğunu bilgi ve belgeyle ispat eden en az 2 en fazla 4 yolcunun aynı taşıt ve taşıma hattında seyahat etmek istemesi halinde, bu yolcular için düzenlenecek biletler için azami yüzde 40 oranında indirim uygulanmaktadır. Bir başka örnek olarak tren seyahatlerinde 2025 yılında evlenen çiftler için ‘Yeni Evli Tarifesi’ ile yeni evli çiftlerin alacağı tren biletlerinde yüzde 50 indirim uygulanmaktadır. Aile Yılı kapsamında tren seyahatlerinde anne, baba, çocukların yanı sıra anneanne, babaanne ve dedelerin de dahil olduğu aile bireylerinin birlikte seyahatlerinde en az 3 en fazla 11 bilet alınması koşulunda ailelere yüzde 15 indirim uygulanmaktadır. Bakanlık ve Türk Hava Yolları (THY) arasında imzalanan protokol neticesinde de aynı soyadından yapılacak en az 3 en fazla 9 aile üyesine, yurt içi uçuşlarında net ücret üzerinden yüzde 15 indirim sağlanmaktadır. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın herhangi bir şekilde evli ve çocuksuz çiftleri “aile” olarak değerlendirmediği iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “CHP’nin otobüs şoförüne, 23 Nisan’da milletvekillerini 1. Meclis’e götürdüğü için tutuklama talep edildi” iddiası doğru değildir. CHP otobüsünü kullanan şoför hakkında milletvekillerini 1. Meclis’e götürdüğü için değil, “görevli polis memurlarının dur ihtarına uymaması ve otobüsü polisin üzerine sürmesi” nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bahse konu şahsa Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “zincirleme şekilde görevli memura mukavemet” suçundan 'konutu terk etmeme' tedbiri uygulanmıştır. Kamuoyunu provoke etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

@TCKonyaValiligi

Basın Duyurusu 01.05.2025 günü saat 16:00 sıralarında Cumhuriyet Halk Partisi Sesli yayın aracı 03.05.2025 günü gerçekleşecek Konya mitingi için tanıtım yaptığı sırada, Çaybaşı Mahallesi’nde bulunan sanayii içerisinde bir iş yerinin önünde seyir halinde iken M. K. ve B.D. isimli şahısların Kurusıkı diye tabir edilen silahla havaya ateş ettiği öğrenilmiş; Ekiplerimizce yapılan çalışmalar sonucu şüpheli şahıslar kuru sıkı tabanca ile birlikte kısa süre içerisinde yakalanmıştır. Şüpheli M. K.'nın emniyette verdiği ifadesinde kendisinin CHP ye sempati duyduğunu, ayrıca aracın 70 plakalı olması nedeniyle hemşehrisi olduğu, tanıtım aracını görünce sevinçten havaya ateş ettiğini beyan etmiş olay yerinde iki adet boş kurusıkı kovanı bulunarak incelenmek üzere muhafaza altına alınmıştır. Şüpheli şahısların, işyerinde evlerinde ve araçlarında arama yapılmış suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şahıslar 02.05.2025 günü Çumra Cumhuri yet Başsavcılığında mevcutlu olarak hazır edilmek üzere GÖZALTINA alınmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Erdoğan vize kolaylığı istedi, İtalya, 5 bin Türk’ün vize randevusunu iptal etti” iddiası manipülasyondur. İtalya’nın İstanbul Başkonsolosluğu vize randevu sisteminde teknik bir arıza meydana geldiğini, bu kapsamda yetkili kurumun bazı randevuları tedbir amaçlı iptal ettiğini duyurmuştur. İddia edilenin aksine vize başvurusu iptalinin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İtalya ziyareti sırasında yaptığı açıklamaları ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun, "Kanal İstanbul Projesi hakkındaki açıklamalarının birbiri ile çeliştiği" yönündeki iddialar doğru değildir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Kanal İstanbul yapılacak mı?" sorusuna, "Kanal İstanbul ile ilgili bir konu şu anda, gündemimizde yok. Olmadığını daha önce de söylemiştik. Kanal İstanbul üzerinden polemik yaratmak, konuyu başka alanlara çekmeye çalışma çabası milletimiz nezdinde de karşılıksız kalacaktır." şeklinde cevap vermiştir. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere, "Kanal İstanbul Projesinden vazgeçildiğine" dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Bakan Kurum, gündemin şu anda bu olmadığını, gereksiz bir şekilde polemiklere malzeme edildiğini vurgulamıştır. Bakan Uraloğlu da Kanal İstanbul sorusuna şu şekilde cevap vermiştir: "...Doğru zamanda doğru kredi ve finans imkanlarıyla beraber Kanal İstanbul'u yapacağız. Vazgeçmiş değiliz. Siz Kanal İstanbul'u gündem değiştirmek için gündeme getiriyorsanız bunu da doğru bulmuyorum. Şu anda gündem olarak biz Kanal İstanbul'u tartışmıyoruz. Tartışılmasını da doğru bulmuyoruz. Ancak Kanal İstanbul'dan vazgeçmedik. Kanal İstanbul Türkiye'nin ihtiyacıdır. Biz de doğru zamanda yapacağız" İki açıklamada da Kanal İstanbul'un gündeme getirilmesi, "meseleleri başka alanlara çekme çabası" olarak değerlendirilmiş, şu anda gündemin bu olmadığı" vurgulanmıştır. Açıklamaların birbiri ile çeliştiği yönündeki iddialar manipülasyondur. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik kampanyalara itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

“Meclis dinleniyor, hepimiz dinleniyoruz!" iddiası doğru değildir. Adli olarak iletişimin dinlenmesi Ceza Muhakemesi Kanununun 135'inci Maddesi gereğince, "haklarında soruşturma veya kovuşturma bulunan kişiler hakkında" yalnızca maddede yazılı olan katalog suçlar kapsamındaki hakim kararı ile yapılabilmektedir. Dinleme kararları Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) gönderilmekte, burada inceleme yapılarak usul ve yasaya aykırı olan dinleme kararlarına itiraz edilmektedir. Haklarında CMK 135'inci Maddesinde sayılan katalog suçlar yönünden herhangi bir soruşturma veya kovuşturma bulunmayan kişiler dinlenmemektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "etlik tavukların tümör içerdiği, hızlı büyümeleri için ilaç kullanıldığı ve bu durumun kansere yol açtığı" iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Ülkemizde kanatlı hayvan yetiştiriciliği, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetiminde ve Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Etlik piliçlerin 42 günlük sürede kesim çağına ulaşması, seleksiyon, dengeli besleme programları, uygun çevre koşulları ve hastalık kontrolleri sayesinde sağlanmaktadır. Bu, yaklaşık 100 yıllık bilimsel ıslah çalışmaları ile elde edilen bir verimlilik başarısıdır. Etlik piliçlerin yetiştirilmesinde ne geçmişte ne de günümüzde hormon kullanılmamıştır. Bu tür uygulamalar hem hukuken yasaktır hem de bilimsel olarak gereksiz, teknik olarak uygulanamaz ve ekonomik olarak mantıksızdır. Ayrıca antibiyotiklerin büyütme amaçlı kullanımı da yasaktır. Yine yaklaşık 45 günde kesim ağırlığına ulaşan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen araştırmalar ile Türk bilim insanlarının çalışmaları sonucu tescil edilen Anadolu-T tavuğu, genetik kaynaklarımızın korunması amacıyla geliştirilen stratejik bir yerli ve milli hayvansal üretim ürünüdür. Bu tür, adaptasyon kabiliyeti yüksek, hastalıklara karşı dirençli, yerli üreticiyi destekleyecek şekilde geliştirilmiştir. Bu örnek, Tarım ve Orman Bakanlığının sürdürülebilir ve güvenli hayvansal üretim politikalarının önemli bir parçasıdır. Tavuk yetiştiriciliğinde kullanılan teknik gelişmeler zaman zaman toplumda yanlış anlaşılmalara yol açabilmektedir. Bilim kişisel görüşlere değil, kanıtlara ve tekrarlanabilir deneylere dayanır. Bu nedenle uzman görüşleri ve bilimsel veriler dışındaki açıklamalara itibar edilmemelidir.

Resim

Resim

@dmmiletisim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalara ilişkin, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in, siyasi saiklerle görevlendirildiği ve yargı yetkisini siyasi hesaplaşmalar için kullandığı” iddiası dezenformasyondur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde göreve atanmıştır. Cumhuriyet savcıları, görevlerini Anayasa ve ilgili kanunlar çerçevesinde, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun şekilde talimat almaksızın yürütür. İBB’ye yönelik yürütülen soruşturmalar hukuki deliller, ihbarlar ve mevzuat hükümleri çerçevesinde devam etmektedir. Yargı organlarının görevi, iddiaları tarafsızlık ilkesi doğrultusunda inceleyerek hukukun gereğini yapmaktır. Yargı kurumlarını ve mensuplarını hedef alarak kamuoyunda algı oluşturmayı amaçlayan dezenformasyon faaliyetlerine itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında, "Avantajlı bir satış hikâyesi" başlığıyla servis edilen haberler manipülasyon içermektedir. Bahse konu haberlerde geçen, "TOKİ'ye bağlı Emlak Konut, Arnavutköy'deki bir arazisini 507,5 milyon TL'ye özel şirkete satma kararı aldı” şeklindeki iddialar doğru değildir. Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi kapsamında herhangi bir arazi satışı gerçekleştirilmemiştir. Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi'ndeki satış, 19 Şubat’ta başlatılan "Kazançlı Yatırım Kampanyası" kapsamında 48 adet bağımsız bölümün KDV dahil 507 milyon 213 bin 49 TL bedelle satışıdır. Söz konusu işlem, Emlak Konut GYO tarafından 19 Şubat 2025 tarihinde kamuoyuna duyurulan "Kazançlı Yatırım Kampanyası" kapsamında; peşinatsız, azalan taksitli ve 60 ay vadeli ödeme koşullarıyla gerçekleştirilmiştir. Haberlerde kampanya kapsamı, "şaibeli satış" algısı oluşturulmak için kullanılmıştır. Ancak bu satış işlemi; aynı ödeme koşulları, vadeler ve kampanya avantajlarıyla yüzlerce vatandaşımıza da eşit şekilde sunulmuş olan "Kazançlı Yatırım Kampanyası" kapsamında, tamamen şeffaf biçimde, kamuoyuna açık ve ilan edilerek gerçekleştirilmiş bir satış işlemidir. Kampanya, 27 Nisan 2025 Pazar günü sona ermiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Hindistan'ın Suhoy jetleri, Sind kıyı şeridi boyunca ilerleyerek Pakistan hava sahasına başarıyla girdi ve Pakistan misillemede bulunmadı." iddiası doğru değildir. İddiaya konu görüntüler, Rusya'nın Baltık Filosunun bir eğitimi sırasında kaydedilmiştir. Su-24, Su-30SM ve Su-27 mürettebatının katıldığı eğitime ait görüntülerin, Nisan 2020'de paylaşıldığı ve Pakistan - Hindistan gerilimi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

TSK'dan ihraç edilen teğmenlerle ilgili bakanlık savunmasında geçen, "ajan" ifadesinin çarpıtılarak manipülatif haberlere konu edildiği tespit edilmiştir. Bahse konu bakanlık savunmasında kullanılan ‘ajan’ kelimesi, “idare ajanı” terimi olup, devlet tüzel kişiliği veya diğer yönetim idareleri adına kamusal faaliyetleri yürüten kamu görevlisine verilen isimdir. "İdare ajanı" terimi; kamu görevi icra edenler için literatürde sıklıkla kullanılan hukuki bir terimdir ve memur, hakim, savcı, asker, akademisyen gibi diğer özel nitelikli kamu görevlilerini kapsamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Türkiye’de 72 saat enerji ve iletişim kesintisi yaşanacak.” iddiası doğru değildir. Ülkemizin enerji ve iletişim altyapısında herhangi bir olağan dışı durum bulunmamaktadır. Bahse konu içerikler kamuoyunda panik oluşturma ve bilgi kirliliği yayma amacıyla dolaşıma sokulmaktadır. Arıza kaynaklı lokal kesintiler haricinde genel bir kesinti durumu söz konusu değildir. Türkiye genelinde sistemler güvenli bir şekilde çalışmakta olup, ilgili kurumlar tüm süreçleri yakından takip etmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

2016 yılı öncesi düzenlenen sürücü belgelerinin son kullanım tarihi 31 Temmuz 2025’tir. 31 Temmuz 2025 tarihine kadar eski tip sürücü belgeleri tüm il ve ilçe nüfus müdürlüklerinden değiştirilebilmektedir. 1 Ağustos'a kadar, eski tip sürücü belgesi kullanan kişilerin, yenileme işlemi yapmaması halinde ehliyetleri geçersiz sayılacaktır. Sürücü belgesini yenilemek isteyen vatandaşlar, Alo 199 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Randevu Sistemi: http://randevu.nvi.gov.tr e-Devlet Aracılığı ile randevu alarak başvurularını gerçekleştirebilecektir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 1 Ağustos 2025 tarihinden sonra eski tip sürücü belgelerini değiştirmek için harç, değerli kağıt ve vakıf payı bedeli ödemesi alınacağını duyurmuştur.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite diplomasının olmadığı Yargıtay tarafından onandı” iddiası doğru değildir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin verdiği bozma kararı, E.P. isimli şahıs hakkında yürütülen muhakemeyle ilgilidir. Yargıtay'da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversite diploması ile ilgili görülen bir dava bulunmamaktadır. Marmara Üniversitesi, 25 Mart 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın lisans eğitimi ve okulda kayıt altında tutulan belgelerle ilgili detaylı açıklama yapmıştır. Açıklamada Sayın Cumhurbaşkanımızın üniversite sınavına giriş puanı, kayıt bilgileri, 1984 yılında aldığı geçici mezuniyet belgesi, aynı bölümde mezun olanların bulunduğu kütükteki resmi kaydı ve 1991 yılında talebi üzerine şahsına verilen diploma ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Benzer iddialar daha önce de Merkezimizce yalanlanmıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Kamuoyuna yansıyan bazı görüntülerle ilgili, “Güvenlik kamerasının bantlanmasının bir prosedür ve koruma görevinin gereği olduğu” iddiası doğru değildir. Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Daire Başkanlığına bağlı Koruma Eğitim Akademisi eğitim müfredatında “bant taşıma ve bantlarla kamera kapatma” uygulaması bulunmamaktadır. EGM'ye bağlı yakın koruma görevinde bulunan 5 bin 263 polis memurunun iddia edildiği gibi bir görev sorumluluğu bulunmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında bir evde el konulan nakit para ile ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Polisler, Murat Ongun’un oğlunun kumbarasındaki 3-5 bin TL’yi aldı” şeklindeki iddialar manipülasyondur. İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamındaki operasyonlarda bir ikamette bulunan nakitin toplam miktarı ve nerede bulunduğuna değinilmeden algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bahse konu ikamette diğer farklı noktalarda bulunan 9 bin 800 TL ve 20 bin TL'nin yanı sıra bir kasadaki; 31 bin 50 avro, bin 640 sterlin, 227 dolar, 20 bin TL, 13 bin TL, 20 bin TL, 100 TL nakite el konulmuştur. Bahse konu haberlerde soruştuma kapsamında yapılan bu arama ile ilgili, "Bir kumbaradaki 4-5 bin lira alındı" şeklinde manipülatif haberlerin servis edildiği belirlenmiştir. Arama tutanağına göre, bahse konu 13 bin 800 TL kasadan, diğer yabancı para birimleri ile birlikte alınmış, herhangi bir kumbara içerisinden alınmamıştır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İsrail'in propaganda hesaplarından paylaşılan bazı fotoğraflarla ilgili, "Şara yönetimindeki Suriye'nin İdlib kentindeki bir meydanda teşhir edilen Ezidi kadınlar" iddiası doğru değildir. İddiaya konu görüntülerin, 2013 yılında Mısır'ın Buhayra eyaletine bağlı Ebu'l Metamir kentinde, eski Mısır Cumhurbaşkanı merhum Muhammed Mursi'ye destek amacıyla düzenlenen bir eylem sırasında kaydedildiği tespit edilmiştir. İsrail'in dünya kamuoyunu manipüle etmeye yönelik manipülasyon kampanyalarına itibar etmeyin.

Resim

@dmmiletisim

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) basınında yer alan "Türk limanlarında Kıbrıs gemilerine yeşil ışık" iddiası doğru değildir. İş insanlarına Avrupa Birliği vizesi kolaylığı sağlanması amacıyla ülkemiz limanlarının GKRY bayraklı gemilere açılması gibi bir durum söz konusu değildir. Ülkemizdeki limanların uygulamalarında herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İsrail basınında yer alan, "Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Hamas'ı ateşkes konusunda taviz vermeye zorladığı" iddiası doğru değildir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Hamas’ı Gazze’deki ateşkes için taviz vermesi konusunda zorlaması söz konusu değildir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar’ın Başkenti Doha’da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed İsmail Derviş ve beraberindeki heyetle bir araya gelmiş, Gazze'de barışın tesisi için Türkiye'nin uluslararası platformlardaki çalışmalarının ve ikili düzeydeki çabalarının devam ettiğini söylemiştir. Hamas heyeti de kalıcı ateşkes için çaba göstermeyi sürdürdüklerini belirterek, son dönemde yapılan görüşmelerle ilgili bilgi aktarmıştır. Görüşmede, İsrail'in insani yardımların bölgeye girişini yaklaşık iki aydır engellemesi sebebiyle ortaya çıkan insani felaket ele alınmış ve bu soruna acil bir çözüm bulunması gerektiği vurgulanmıştır. İsrail'in dünya kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialarına itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “İstanbul’da çakarlı araç kullanıp trafik kurallarına uymayan bir kişinin Vali’nin yeğeni olduğu” iddiası doğru değildir. Görüntülerdeki şahıs ile İstanbul Valisi Davut Gül’ün herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, " Türkiye, Pakistan'a 6 uçak dolusu silah gönderdi." iddiası doğru değildir. Türkiye'den hareket eden bir adet nakliye uçağı yakıt ikmali sebebiyle Pakistan'a iniş yapmıştır. Ardından belirlenen rotasında hareketine devam etmiştir. Yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dışında yapılan spekülatif haberlere itibar edilmemelidir.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan, "TRT Haber yayınında ABD'nin başkentinin ismi yanlış yazıldı" iddiası doğru değildir. Türk Dil Kurumu'na göre, Türkçeye yerleşmiş olan bazı yabancı kökenli kişi ve yer adları, Türkçe okunuşuna göre yazılmaktadır. Bu nedenle ABD'nin başkenti Washington D.C. değil, 'Vaşington' şeklinde yazılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ABD'deki büyükelçilik binasındaki tabelada ve büyükelçiliğin resmi internet sitesinde de "Vaşington" şeklindeki yazım kullanılmaktadır.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Esila Ayık, cezaevinde bilincini kaybederek hastaneye kaldırıldı” iddiası doğru değildir. Tutuklu yargılanan Esila Ayık’ın iddia edilenin aksine bilincini kaybetmesi veya hastaneye kaldırılması söz konusu değildir. Ayık, şuan tutuklu olduğu ceza infaz kurumunda bulunmaktadır. Cezaevlerindeki tutukluların rutin sağlık kontrolleri mevzuata uygun şekilde yerine getirilmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İBB'ye yönelik soruşturma kapsamındaki ikinci dalga gözaltılarla ilgili, "İSKİ’nin, Kanal İstanbul güzergahında kalan Arnavutköy Sazlıbosna'daki TOKİ konutlarına yıkım kararı alması üzerine bu operasyon yapıldı" iddiası doğru değildir. 26 Nisan'da (bugün) gerçekleştirilen gözaltılar, "İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması" kapsamında olup, yargı süreciyle ilgili kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialarla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu tutuklular hakkında, "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından yürütülen yolsuzluk soruşturması devam etmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 19 Mart 2025 tarihinde eş zamanlı operasyonlarla 101 şahıs hakkında işlem tesis edilmiştir. Devam eden çalışmalarda tespit edilen 53 şüpheli hakkında 26 Nisan 2025 tarihinde İstanbul, Ankara ve Tekirdağ illerinde yapılan eş zamanlı operasyonda 47 şüpheli yakalanarak gözaltına alınmış, firari 6 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "AFAD'da İBB'siz deprem toplantısı yaptılar" iddiası doğru değildir. İstanbul'da meydana gelen depreme ilişkin AFAD Başkanlığında gerçekleştirilen değerlendirme toplantısına, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu katılmıştır. Bahse konu toplantıda ilgili kurumların yetkililerinin yanı sıra, İBB Başkanvekili Nuri Aslan da hazır bulunmuştur. Nuri Aslan, değerlendirme toplantısına ilişkin fotoğraflarda da açıkça görülmektedir. Aslan, toplantı sonrası basın açıklamalarının ardından AFAD merkezinden ayrılmıştır. Dolayısıyla "depremle ilgili değerlendirme toplantılarına İBB'nin çağrılmadığı" yönündeki iddialar tamamen gerçek dışıdır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında, kimi devlet yetkilileri ve siyasetçileri kapsayan "kaset ve şantaj" iddiaları doğru değildir. Bahse konu haberler, herhangi bir somut delile dayanmayan hayal ürünü kurgu haberlerdir. İddialar, devlet kurumlarına ve kamu görevlilerine yönelik organize bir itibar suikastının parçasıdır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İstanbul Sazlıdere Barajı ile ilgili 2022 yılında alınan bir karar hakkında çeşitli manipülasyon kampanyaları yürütüldüğü, bu kararla İstanbul'da "su krizi yaşanacakmış" gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığı belirlenmiştir. İstanbul'un su kaynakları ve su tüketimine ilişkin veriler, Kanal İstanbul Projesinin veya dar gelirli vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edilen 24 bin sosyal konut projesinin, "İstanbul'u susuzluğa mahkum edeceği" yönündeki iddiaları çürütmektedir. Karar tarihleri dikkate alındığında, projeler kapsamındaki çalışmaların "herhangi birinin tutukluluğu" ile ilgisinin olmadığı da açıkça görülmektedir. 2024 verilerine göre; İstanbul’un yıllık su tüketimi yaklaşık 1 milyar 162 milyon m³’tür. Sazlıdere Barajı’nın mevcut verimi ise, yılda 51 milyon metreküptür. Kanal İstanbul Projesi devreye girdiğinde, Sazlıdere Barajı’nı besleyen kaynakların yüzde 61’i Kanal içinde kalacak, ancak kalan yüzde 39’luk kısmı korunacaktır.

Kanal İstanbul Projesi ile Sazlıdere Barajının proje içinde kalan kısmında su kaybının İstanbul geneline etkisi yüzde 3 seviyesindedir.

İstanbul iline sadece yılbaşından itibaren verilen su miktarı 338 milyon m³'tür. 212 milyon m³’ü Melen Regülatöründen, 75 milyon m³’ü ise Yeşilçay Regülatöründen olmak üzere DSİ tarafından inşa edilen regülatörler vasıtasıyla İstanbul'a toplamda 287 milyon m³ su verilmiştir.

Ayrıca İstanbul Barajlarının mevcut doluluk oranı da yüzde 82,10 düzeyindedir.

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlara yönelik olarak Avrupa Yakasında ilave su kaynağı ve depolama tesisleri oluşturma amacı ile çeşitli projeler üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

Verilerden de anlaşılacağı üzere, Sazlıdere Barajı ile ilgili alınan kararın, "İstanbul'da bir su krizine neden olabileceğine" yönelik yorumlar, kamuoyunu manipüle etmeye yöneliktir.

Öte yandan Sazlıdere Barajı ile ilgili karar, yakın tarihte verilmiş bir karar değildir.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın katkıları ile bir İş Birliği Protokolü hazırlanmış ve bu protokol kapsamında, “Sazlıdere Barajının içme suyu rezervinden çıkartılması…” hususu ifade edilmiştir.

Bu doğrultuda, 15 Eylül 2022 tarihinde Sazlıdere Barajı’nın içme suyu maksadı kaldırılmıştır.

Verilerden de anlaşılacağı üzere, Sazlıdere Barajı ile ilgili 2022 yılında alınan kararın, "İstanbul'da bir su krizine neden olabileceğine" yönelik iddia ve yorumlar, kamuoyunu manipüle etmeye yöneliktir.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntülerle ilgili olarak, “23 Nisan'da yaşanan Silivri merkezli İstanbul depremi esnasında kaydedildiği” iddiası doğru değildir. Videodaki görüntülerin yapay zeka kullanılarak oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bahse konu videonun İstanbul depremiyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığı ve geçtiğimiz yıllarda da farklı iddialarla sosyal medyada paylaşıldığı belirlenmiştir. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “İstanbul’da yaşanan depremin, GPS SATURN gemisinin demirlediği noktada faya açtığı sondaj sonucu tetiklenmiş olabileceği” yönündeki iddialar doğru değildir. İddiayı güçlendirmek için kullanılan görüntülerin, Rönesans Endüstri Tesisleri'nin, BOTAŞ'ın Kuzey Marmara Doğalgaz Depolama Projesi'nde kullanacağı Jack-Up Sondaj Platformu'nun Aralık 2018'de İstanbul Boğazı'ndan geçişi sırasında kaydedildiği tespit edilmiştir. Öte yandan iddiaya konu GPS SATURN gemisinin, 2025 yılında depremin meydana geldiği Marmara Denizi'nde herhangi bir sondaj faaliyeti bulunmamaktadır. Halihazırda Karadeniz sularında, Bulgaristan dolaylarında demirlediği ve 340 gündür sabit konumda olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla "depremin, geminin demirlediği noktada gerçekleştiği" iddiası da tamamen gerçek dışıdır. Herhangi bir geminin İstanbul’daki depremi tetiklediği yönündeki iddialar, bilimsel temelden yoksun dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Sosyal medyada paylaşılan bazı fotoğraflarla ilgili, "İstanbul'daki depreme ABD gemisi neden oldu" şeklindeki iddialar doğru değildir. Bugün Marmara Denizi'nde meydana gelen depremlerle ilgili, "Depreme Boğaz'daki ABD gemisi neden oldu" ve "HAARP sistemi ile deprem tetiklendi" şeklinde asılsız iddiaların ortaya atıldığı tespit edilmiştir. İddiaya konu fotoğraflar, Amerika Birleşik Devletleri Donanması'ndaki Arleigh Burke sınıfı USS Nitze gemisine aittir ve fotoğrafların 2023 yılında kaydedildiği tespit edilmiştir. Bahse konu gemi, yakın bir zamanda da denizlerimizde bir faaliyet icra etmemiştir. "Gemi veya HAARP sistemiyle bir depremin tetiklenebilmesi" yönündeki iddiaların bilimsel bir karşılığı bulunmamaktadır. Depremler, yer kabuğundaki fay hatlarında zamanla biriken enerjinin aniden açığa çıkmasıyla meydana gelir. Fayın belli bir noktasında gerilim artıp, bu gerilim fayın iki tarafında kalan blokları harekete geçirecek düzeye ulaştığında kırılma meydana gelir. Biriken enerji serbest kalarak sismik dalgalar şeklinde yayılır. Depremler, doğrudan yer kabuğundaki doğal süreçlerin, çok büyük jeolojik kuvvetlerin sonucudur. Yüksek Frekanslı Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı (HAARP) ise yüksek frekanslı radyo dalgaları kullanarak iyonosferi incelemek amacıyla kurulmuş bir araştırma programıdır. Dolayısıyla mevcut bilimsel veriler ve bilim dünyasının genel görüşü, bir gemi veya HAARP sisteminin depremlere neden olacak kadar büyük bir enerji üretmesinin mümkün olmadığı yönündedir. Dayanağı bulunmayan asılsız komplo teorilerine itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “AFAD, büyük deprem beklediği için tüm personeli acil koduyla İstanbul’a çağırdı.” iddiası doğru değildir. Bahse konu iddia halkı endişeye sevk etmeyi amaçlayan dezenformasyondur. AFAD Başkanlığı tarafından, ses kaydında iddia edildiği gibi, "Büyük bir deprem olacak" şeklinde iletilmiş herhangi bir mesaj veya bu nedenle "acil koduyla İstanbul'a personel sevki" talimatı söz konusu değildir. Resmi bilgilendirmeler yalnızca AFAD ve yetkili kurumlar tarafından yapılmakta olup, bu kurumlar dışında yapılan açıklamalara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi yalanlarken doğruladı: Harp Okulu arazisi satılacakmış" şeklindeki iddialar dezenformasyondur. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, olası bir İstanbul depremi halinde risklerin azaltılması ve muhtemel afet sonrası eğitim faaliyetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi amacıyla, Hava Harp Okulu Yerleşkesi için alternatif bir konum belirlenmesine yönelik fizibilite çalışması talep etmiştir. "Olası bir afet durumunda eğitimlerin aksamaması maksadıyla alternatif konum" çalışmalarıyla ilgili teknik değerlendirme yazısı, kasıtlı bir biçimde çarpıtılmıştır. Teknik yazışma bağlamından koparılmış, kamuoyunu manipüle etme maksadıyla ortaya, “İstanbul Yeşilyurt’taki Hava Harp Okulu'nun İzmir’in Çiğli ilçesine bağlı Kaklıç köyüne taşınması için kurumlar arasında resmi yazışmaların başladığı, arazisinin de satılacağı" şeklinde iddialar atılmıştır. Bahse konu iddialar Merkezimiz tarafından yalanlanmış, teknik bir yazışmanın bağlamından koparıldığı açıkça ifade edilmiştir. Merkezimizin iddialara ilişkin açıklamasında, "Hava Harp Okulu’nun taşınmasına yönelik alınmış bir karar bulunmadığı" vurgulanmıştır. Hava Harp Okulu Yerleşkesinde deprem riski de göz önünde bulundurularak başlatılan güçlendirme ve iskan amaçlı kapasite artırım çalışmalarının devam ettiği belirtilmiştir. Bu açıklamanın da teknik yazışmalar gibi çarpıtılıp servis edildiği tespit edilmiştir. Hava Harp Okulu’nun taşınmasına, dolayısıyla arazinin boşaltılıp satılmasına yönelik bir karar veya çalışma bulunmamaktadır. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Hava Harp Okulu'nun İzmir'e taşınması için çalışma başlatıldığı, arazinin ranta açılacağı ve elde edilecek gelirin F-16 alımında kullanılacağı” iddiası doğru değildir. Hava Harp Okulu'nun taşınmasına yönelik alınmış bir karar bulunmamaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından olası bir İstanbul depremine yönelik risklerin azaltılması ve muhtemel afet sonrası eğitim faaliyetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi amacıyla, Hava Harp Okulu Yerleşkesi için alternatif bir konum belirlenmesine yönelik fizibilite çalışması talep edilmiştir. Söz konusu teknik değerlendirme yazısı, bağlamından koparılarak kamuoyuna servis edilmiştir. Bununla birlikte Hava Harp Okulu Yerleşkesinde deprem riski de göz önüne alınarak başlatılan güçlendirme ve iskan amaçlı kapasite artırım çalışmalarının birinci etabı tamamlanmış, ikinci etap çalışmaları devam etmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, ”Müebbet hapis cezası alan bir mahkum, Cumhurbaşkanı’na mektup yazdığı için açık cezaevine çıkarıldı” iddiası doğru değildir. Bahse konu haberlerde adı geçen hükümlü, aldığı mahkûmiyet kararının infazı için 18 Temmuz 1997 tarihinde kapalı ceza infaz kurumuna giriş yapmış, 27 yıl 4 ay süreyle kapalı ceza infaz kurumunda infazı gerçekleşmiştir. Hükümlülerin kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş şartları, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 89. Maddesi ile Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin 16/1 ve 16/2. Maddelerine göre gerçekleştirilmektedir. İlgili hükümlünün açık ceza infaz kurumuna geçişi, yürürlükteki mevzuat hükümleri gereğince diğer tüm hükümlülere uygulanan usuller çerçevesinde yürütülmüş ve açık ceza infaz kurumuna geçişi yapılmıştır. Hükümlünün mektup yazdığı için açık cezaevine alındığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan yolsuzluk ve terör soruşturması sonrası düzenlenen gösterilerle ilgili, “49 kişinin halen tutuklu olduğu” iddiası doğru değildir. İstanbul 70'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 49 sanık kanuna aykırı şekilde toplantı ve yürüyüşe katılma suçundan yargılanmaktadır. Sanıklardan sadece 14’ü “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan tutuklu yargılanmakta olup diğer sanıklar tutuksuz yargılanmaktadır. Sosyal medya hesapları aracılığıyla oluşturulmak istenen dezenformasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Gösterilere katılan bir gencin, polis memurları tarafından işkenceye uğradığı" iddiası doğru değildir. Bahse konu şahıs, 24 Mart 2025 tarihinde Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Ele Geçirme ve Yayma suçu kapsamında gözaltına alınmış, yapılan işlemlerin ardından 25 Mart 2025 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. 09 Nisan 2025 tarihinde serbest bırakılmıştır. Şahıs, serbest bırakıldığı 09 Nisan 2025 tarihinden iddialarda bulunduğu 20 Nisan 2025 tarihine kadar herhangi bir adli makama/kolluk birimine şiddet ya da kötü muamele gördüğüne dair başvuruda bulunmamıştır. Ayrıca, gözaltı süresince alınan 3 adet doktor raporunun tetkikinde, darp ve cebir izine rastlanmamıştır. Şahsın avukat eşliğinde alınan ifadesinde de darp, cebir ya da kötü muamele konularından bahsetmediği ve şikayet etmediği tespit edilmiştir. Öte yandan gözaltına alınan şahısların aranması "Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği ile "Adli ve Önleme Arama Yönetmeliğine göre yapılmakta olup Türk Polis Teşkilatı tüm bu iş ve işlemleri, belirtilen yönetmeliklerin çizdiği çerçevede büyük bir hassasiyetle ve titizlikle yerine getirmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Ülkemizde planlı sezaryenin yasaklandığı" iddiası doğru değildir. 19 Nisan 2025 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Ayakta Teşhiş ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında özel hastaneler bulunmamakta olup, özel hastanelerin usul ve esasları farklı mevzuat ile düzenlenmiştir. Bu bağlamda planlı sezaryen yapılamayacağına dair hüküm tıp merkezleri için geçerlidir. Bu hüküm tıbbi ve bilimsel gerekçelere dayanmakta olup, geçmiş yönetmeliklerde de yer almıştır. Ayrıca normal doğum eyleminin seyri sırasında gelişen acil sezaryen endikasyonu bu hükmün kapsamı dışındadır. Sağlık Bakanlığının özel hastanelerde planlı sezaryenin yasakladığına dair iddiaların gerçeklikle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Asılsız iddialar itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği görev değişimi ile ilgili manipülatif haberler kurgulandığı tespit edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın isimlerinin de geçtiği haberlerdeki sözde diyalog ve iddiaların tamamı hayal ürünüdür. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İstanbul'da TOKİ tarafından yürütülen bir konut projesi ile ilgili ortaya atılan iddialar doğru değildir. TOKİ tarafından yürütülen rutin bir sosyal konut projesinin herhangi bir tutukluluk süreciyle ilgisi bulunmamaktadır. Bahse konu konut projesi, iddia edildiği gibi lüks konutlara yönelik değildir. Aksine Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan 250 Bin Sosyal Konut Projesi kapsamında İstanbul Arnavutköy Sazlıbosna'da TOKİ tarafından dar gelirli vatandaşlarımızın konut sahibi olabilmesi için başlatılmıştır. Konut projesinin, Kanal İstanbul projesiyle de hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Proje kapsamında imar planları 3 etap halinde 2021 yılında kesinleşmiştir. 26 Aralık 2024 tarihinde etaplar halinde ihaleler yapılmaya başlanmıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Bir Astsubay Başçavuş, Atatürk imzası olduğu için pilotların kolundaki peçleri çıkarmak istedi” iddiası doğru değildir. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından hazırlanan tanıtım videosu çekimleri kapsamında bir Astsubay Başçavuş görevlendirilmiştir. Görevli Astsubay Başçavuş, videoda yer alacak pilotların kollarında birbirinden farklı peçlerin yer aldığını ve bu peçlerin bazı askerlerde sağ kolda, bazı askerlerde de sol kolda olacak şekilde yönerge dışı kullanıldığını fark etmiştir. Bunun üzerine “yönergeye uygun peçlerin ve yine yönergede belirtilen kola takılmasının” daha uygun olacağı konusunda bilgilendirme yapmıştır. Bu bilgilendirmenin, “Atatürk imzasının kaldırılmak istendiği" şeklinde manipüle edildiği tespit edilmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Yemek kartıyla market alışverişine sınır geldi” iddiası doğru değildir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2025 yılının başı itibarıyla yemek kartı/çeki/kuponunun yemek dışında başka amaçlarla kullanılması halinde 158 TL’lik tutarın prime tabi tutulmayacağını, ancak bu tutarı aşan kısmın prime esas kazanca tabi olacağını duyurmuştur. İşverenlerin, ilgili yemek kartlarıyla alışveriş yapılacak kurumlarla yaptığı anlaşmalara herhangi bir şekilde müdahil olunması söz konusu değildir. Dolayısıyla 2025 yılı başından itibaren yemek/kartı/çeki kuponunun yemek dışında başka amaçlarla kullanılmasını engelleyen bir düzenleme yapılmamıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığının veya SGK’nın konuya ilişkin yeni bir düzenlemesi de bulunmamaktadır. Kamuoyunu yanlış yönlendirmek amacıyla yapılan manipülatif haberlere itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Ankara’da, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı uyuşturucu operasyonu 17 Nisan 2025 tarihinde saat 05.00’te, “NARKOKAPAN-ANKARA” adıyla başarıyla gerçekleştirilmiştir. Operasyonun hedefi; özellikle gençleri hedef alan, internet tabanlı haberleşme platformları üzerinden sokak ve mahalle aralarında uyuşturucu madde satışı yapan, kamuoyunda “torbacı” olarak bilinen sokak satıcıları olmuştur. Operasyonun hazırlık süreci 6 ay sürmüş, bu süreçte teknik ve fiziki takiplerle şüpheliler titizlikle izlenmiş, suç faaliyetleri delillendirilmiştir. Bu sabah gerçekleştirilen operasyonda, 4.768 polis, 1.461 ekip, 40 özel eğitimli dedektör köpek, 4 İHA ve hava destek unsurları görev almıştır. 626 adrese eşzamanlı baskın düzenlenmiş, 525 kişi gözaltına alınmıştır.

@GSB_KYGM

Son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Protesto ve eylemlere katılan üniversite öğrencileri Gençlik ve Spor Bakanlığı yurtlarından atılıyor.” şeklindeki iddialar doğru değildir. Bakanlığımıza bağlı 81 ildeki 862 yurt binasında, 992 bin kapasitemiz bulunmaktadır. Bu yurtlardan herhangi birinde, protesto ve eylemlere katıldığı gerekçesiyle hiçbir öğrencimiz uzaklaştırılmamıştır. Dolayısıyla Muğla’da Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde öğrenim gören beş üniversite öğrencisinin protesto yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle Gençlik ve Spor Bakanlığı yurdundan atıldığı yönündeki iddialar da gerçek dışıdır. Bahse konu haberlerde geçen 11 öğrenciden üçü, kendi istekleriyle e-Devlet üzerinden kayıt silme talebi oluşturmuş, bunun üzerine yurttan kayıtları silinmiştir. Diğer 8 öğrenci yurtlarımızda barınmaya devam etmektedir. Algı oluşturmak maksadıyla ortaya atılan asılsız iddialara itibar edilmemelidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

Ankara’da, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı uyuşturucu operasyonu 17 Nisan 2025 tarihinde saat 05.00’te, “NARKOKAPAN-ANKARA” adıyla başarıyla gerçekleştirilmiştir. Operasyonun hedefi; özellikle gençleri hedef alan, internet tabanlı haberleşme platformları üzerinden sokak ve mahalle aralarında uyuşturucu madde satışı yapan, kamuoyunda “torbacı” olarak bilinen sokak satıcıları olmuştur. Operasyonun hazırlık süreci 6 ay sürmüş, bu süreçte teknik ve fiziki takiplerle şüpheliler titizlikle izlenmiş, suç faaliyetleri delillendirilmiştir. Bu sabah gerçekleştirilen operasyonda, 4.768 polis, 1.461 ekip, 40 özel eğitimli dedektör köpek, 4 İHA ve hava destek unsurları görev almıştır. 626 adrese eşzamanlı baskın düzenlenmiş, 525 kişi gözaltına alınmıştır.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "CHP'nin 38. Kurultayı iptal ediliyor, CHP'ye kayyum atanıyor" şeklindeki iddialar manipülasyondur. Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesi ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre yürütülen yargı süreci devam etmektedir. Henüz duruşması bile görülmemiş bir davanın kararıyla ilgili ortaya atılan iddialar asılsızdır. Eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegeler, CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerindeki kurultayının iptali için ayrı ayrı mahkemelerde dava açmıştır. Açılan iptal davaları Ankara 42'nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dosyada birleştirilmiştir. İlk duruşma yarın yapılacaktır. Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce verilen kararlar, ilk olarak duruşmalarda direkt olarak muhataplara açıklanmaktadır. Yargı süreçleriyle ilgili algı oluşturmak maksadıyla ortaya atılan asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'nün 12/12 çalışma sistemiyle ilgili çeşitli manipülatif paylaşımların yapıldığı tespit edilmiştir. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü mesai programı, vatandaşların huzur ve güvenliğini sağlamak için özverili bir şekilde ayarlanmaktadır. Bu mesai düzeni ilgili resmi kaynakların yapacağı açıklamaları dikkate alınız. Asılsız yorumlamalar ve manipülatif paylaşımlara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İsrail propaganda hesaplarından paylaşılan, El-Ehli Arap Hastanesi’nin vurulmasına ilişkin, “Hastane Hamas karargahı olarak kullanılıyordu ve saldırıda hiç ölen olmadı” iddiası doğru değildir. İsrail 13 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirdiği hava saldırısında, Gazze’de çalışır durumda olan son hastane olan ve bir milyondan fazla kişiye sağlık hizmeti sunan El-Ehli Arap Hastanesi’nin kabul ve acil servis binasını vurmuş ve saldırı sonucunda hastane tamamen işlevsiz hale gelmiştir. Hastanedeki hayati tehlikesi bulunan ağır hastalar da dahil olmak üzere tüm personelin tahliye edilmesi için çağrıda bulunan İsrail ordusu bu çağrıdan yalnızca 20 dakika sonra hastaneyi vurmuştur. Al-Jazeera’ya röportaj veren Yusuf Ebu Şakran, vücudunun çoğu yerinde ağır yanıklar olan çocuğu ve eşi ile beraber saldırıdan yalnızca iki dakika önce kaçabildiklerini ifade etmiştir. Hastaneyi işleten Anglikan Kilisesi'ne bağlı Kudüs Episkopal Piskoposluğu'ndan yapılan açıklamada, tahliye edilen hastalardan olan bir çocuğun oksijen yetersizliğinden hayatını kaybettiği belirtilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus da çocuğun hayatını kaybettiğini doğrulamış, durumu kritik olan kırk hastanın nakillerinin hala gerçekleştirilemediğini aktarmıştır. İsrail 7 Ekim 2023’ten bu yana gerçekleştirdiği saldırıları meşru göstermek için, “hastanelerin karargah olarak kullanıldığı” yalanını ortaya atmaktadır. Benzer iddialarla 36 hastane, 80’den fazla sağlık merkezi ve 140’tan fazla ambulans İsrail saldırılarının hedefi olmuştur. İsrail saldırılarının kasıtlı bir biçimde, Gazze'deki sağlık çalışanları ve sağlık alt yapısını da hedef aldığı, birçok uluslararası kuruluş tarafından doğrulanmıştır. İsrail'in saldırılar sonrası yürüttüğü birçok dezenformasyon kampanyası, Merkezimizce ifşa edilmiştir. El-Ehli hastanesinin müdürü Fadel Naeem, hayati önem taşıyan acil, radyoloji, laboratuvar ve merkezi eczane bölümlerinin de tahrip edildiğini söylemiştir. Böylece İsrail’in sivil halka hizmet eden sağlık kuruluşlarını kasıtlı olarak vurduğu da gözler önüne serilmektedir. Öte yandan Gazze'deki Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, ateşkesin bozulduğu 18 Mart'tan bu yana 1574 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 4 bin 115 Filistinlinin de yaralandığını duyurmuştur. İsrail'in Gazze'de işlediği soykırımı meşrulaştırmak ve dünya kamuoyunu manipüle etmek amacıyla yürüttüğü propaganda kampanyasına itibar etmeyiniz.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda geçtiğimiz hafta ele alınan ve 20 maddeden ilk dördü kabul edilen İklim Kanun teklifi ile ilgili çeşitli iddiaların ortaya atıldığı tespit edilmiştir. Bahse konu kanun teklifi ile ilgili; •⁠ ⁠"Karbon ayak iziyle insanların özgürlüklerinin kısıtlanacağı" yönündeki iddialar doğru değildir. Karbon ayak izi ile insanların özgürlüklerinin kısıtlanması söz konusu değildir. Karbon ayak izinin azaltılması sadece üretim yapan organizasyonlar için öngörülmüştür. Bireylerle, mülkiyet, seyahat gibi anayasal haklarıyla en ufak bir ilgisi bulunmamaktadır. •⁠ ⁠"Emisyon Ticaret Sistemi adı altında Karbon Vergisi vatandaşın cebinden çıkacak" iddiası doğru değildir. Kanunda karbon vergisine yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Karbon vergisi uygulaması söz konusu değildir. Kanunda Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması kapsamı sadece enerji yoğun üretim tesisleridir. Bireylerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. •⁠ ⁠⁠"Tarım yasaklanacak, istenilen ürün ekilemeyecek, meyve ağaçlarına el konulacak, hayvancılık yasaklanacak, yapay et yedirilecek, hayvan otlatmak yasaklanacak" şeklindeki iddialar doğru değildir. Kanun metninde, iddia edildiği gibi veya bu anlama gelebilecek herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Kanun, iddiaların aksine afet ve kuraklık risklerine karşı; ülkemiz topraklarını, tarımını, hayvancılığını ve doğal kaynaklarını korumayı, su ve gıda arz güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır. •⁠ ⁠"Paris Anlaşmasında küresel güçler tarım alanlarınıza el koyacak, toprağınız elinizden alınacak, istediğiniz ürünü ekemeyecekseniz ekseniz de ürünler sizin olmayacak." gibi iddialar da doğru değildir. Paris Anlaşması 2021 yılında TBMM’de uygun bulma kanunu ile iç hukukumuza aktarılmıştır. Hatta Ülkemiz Paris Anlaşmasını kendi özel koşullarını ve kalkınma hedeflerini önceleyerek ve dikkate alarak imzalamıştır. Paris Anlaşması 2021 yılından beri Kanun hükmünde bir düzenlemedir. 2021 yılından bugüne kadar kısıtlayıcı herhangi bir uygulama olmamıştır, olmayacaktır.

Resim

Resim

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organların yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan "Köklü liselerde öğretmenler açığa alındı, işten çıkarıldı" yönündeki iddialar asılsızdır. “Görevden uzaklaştırma” suç unsuru sonucu açılan soruşturma işlemine istinaden alınan bir karardır. Bahse konu öğretmenlerin açığa alınması, işten çıkarılması gibi bir durum söz konusu değildir. İddiaya konu proje okulları için görevlendirmeler; en az dört, en fazla sekiz yıl süreli olarak planlanmaktadır. Süre bitiminde yeniden değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda görev süresi dolan öğretmenler, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından 6-10 Şubat 2025 tarihinde belirlenerek ilan edilmiştir. 12 - 19 Şubat 2025 tarihlerinde de görev süresi dolan tüm öğretmen ve yöneticilere bakanlık tarafından 10 okul tercih etme hakkı verilmiştir. 8 Nisan 2025 tarihinde ise yerleştirme sonuçları açıklanmıştır. Öğretmenlerin tercihlerine bağlı atamalarının gerçekleşmemesi ve bazı okullardaki öğretmen normlarının daralması sonucu herhangi bir okula yerleşemeyenler için ise düzenleme şu şekildedir; •İlgili öğretmenler yeni okullarına, il ve ilçe içerisinde tercihleri doğrultusunda branşlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına hizmet puanı üstünlüğüne göre yerleştirilecektir. •Bu süreçte, öğretmenlerin özlük hakları ve kariyer basamakları ile ilgili herhangi bir mağduriyetleri söz konusu değildir.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Artık sağ şerit boşken orta şeridi kullananlara ceza gelecek” iddiası doğru değildir. Bahse konu haberlerde yer alan yeni bir denetim sistemi aracılığıyla trafikte orta şeridi gereksiz yere kullanan özel araç sürücülerine cezai işlem uygulanacağı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün bu konuda herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp, ‘hani dosyanız çok güçlüydü’ dedi” şeklindeki iddialar doğru değildir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir. Yargı bağımsızlığına zarar verme niyeti taşıyan ve yargı süreçlerini siyasi tartışmaların malzemesi haline getirmeyi amaçlayan iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp, ‘hani dosyanız çok güçlüydü’ dedi” şeklindeki iddialar doğru değildir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir. Yargı bağımsızlığına zarar verme niyeti taşıyan ve yargı süreçlerini siyasi tartışmaların malzemesi haline getirmeyi amaçlayan iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Pervin Buldan açıkladı: Öcalan haziran sonuna kadar serbest kalacak" iddiası doğru değildir. DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, katıldığı bir programda, örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesine yönelik sürecin, haziran sonuna kadar başarıya ulaşmasının beklendiğini belirtmiştir. Buldan, bahse konu programda, "Öcalan, haziran ayında serbest kalacak" şeklinde bir ifade kullanmamıştır. Terör örgütü PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması çağrısı ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin herhangi bir pazarlık yapması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve basın yayın organlarında yer alan, “Hazırlıklar yapılıyor: Gazzeliler 10 milyar dolar karşılığında Türkiye'ye yerleştirilecek" iddiası doğru değildir. Filistin halkının işgale karşı verdiği onurlu mücadeleyi destekleyen Türkiye'nin, Gazzelileri yurtlarından edecek herhangi bir tehcir planına dahil olması kesinlikle söz konusu değildir. Son günlerde sıkça ortaya atılan, "Türkiye'nin, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri Suriye veya Türkiye'ye yerleştirmek için çalıştığı" yönündeki iddialar, bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. İsrail medyası tarafından ortaya atılan ve ülkemizde de yankı bulan iddialar Merkezimizce daha önce de yalanlanmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, Filistinlilerin Gazze Şeridi ya da Batı Şeria’dan tehcirine yönelik her türlü girişimi, kararlı bir şekilde reddetmektedir. Gazze şeridine yönelik ağır bombardımanın derhal durdurulması, sivillerin zarar görmemesi ve Gazze’ye insani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması için çabalarını aralıksız sürdürmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Türkiye ve Katar, sürgün edilecek Gazzeli sivilleri Suriye'nin kuzeyindeki kamplara yerleştirme planı yürütüyor" iddiası doğru değildir. İsrail propaganda makinesinin ürünü olan ve ülkemizde de yankı bulan iddialar, Merkezimizce daha önce yalanlanmıştır. Dolayısıyla bahse konu haberde geçen, "İddialar yalanlanmadı" iddiası da yalandır. Suriye’deki savaş nedeniyle sivillerin barınma ihtiyacı için inşa edilen kamplara, "Türkiye ve Katar iş birliğiyle Gazzelilerin yerleştirilmesi" gibi bir plan kesinlikle söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, Filistinlilerin Gazze Şeridi ya da Batı Şeria’dan tehcirine yönelik her türlü girişimi, kararlı bir şekilde reddetmektedir. Filistinlilerin kendi toprakları için verdiği onurlu mücadeleyi desteklemektedir. Türkiye, Gazze şeridine yönelik ağır bombardımanın derhal durdurulması, sivillerin zarar görmemesi ve Gazze’ye insani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması için çabalarını aralıksız sürdürmektedir. İsrail propagandasının ürünü olan asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları üyeleri aylık en az 101 bin lira maaş alacak.” iddiası doğru değildir. Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları üyelerine herhangi bir maaş ödemesi yapılmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen DEM Parti heyeti 13 talepte bulundu" iddiası doğru değildir. DEM Parti heyetinin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaretiyle ilgili ortaya atılan "talep listesi" iddiaları asılsızdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın kabulü sonrası DEM Parti'den yapılan açıklamada da görüşmede iddia edildiği gibi bir talep listelerinin söz konusu olmadığı belirtilmiştir. “Terörsüz Türkiye” çalışmaları kapsamında atılan adımlarla ilgili devletin bir pazarlık yapması söz konusu değildir. Kamuoyunun hassasiyetlerini kullanarak bu kapsamda atılan adımları engellemek isteyenlerin manipülasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk ve terör soruşturması sonrası başlayan sokak olayları ile ilgili, “Eli baltalı kimse yoktu. Öğrencilerden bir tanesinin elinde bırak baltayı, bir çubuk yoktu.” iddiası doğru değildir. Bahse konu sokak olaylarında ülkemizin çeşitli bölgelerinde güvenlik güçlerine karşı saldırılar gerçekleştirilmiş; provokasyonlara karşı tedbir alan, kamu düzeni ve huzurunu korumaya çalışan 150 polis memuru yaralanmıştır. Gösterilerde polis memurlarına asit, havai fişek, taş, cam şişe, balta, tornavida ve pense gibi çeşitli aletler fırlatıldığı kayıtlara geçmiştir. Güvenlik birimlerinin ve olay yerlerinde bulunan kameraların kayıtları incelendiğinde, çeşitli suç unsurlarının kullanıldığına dair somut deliller tespit edilmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Bayburt KYK Kız Öğrenci Yurdu mescidinde, bir öğrencinin bıçaklı saldırıya uğradığı ve olayın örtbas edilmeye çalışıldığı" iddiası doğru değildir. Bayburt'taki kız öğrenci yurdunda, bir öğrenci mescitte bulunduğu sırada kendisini hafif şekilde yaralamıştır. Hastaneye kaldırılan öğrencinin durumunun iyi olduğu bildirilmiştir. Öğrencinin, daha sonra arkadaşını telefonla arayıp durumunu anlattığı ortaya çıkmıştır.. Yurtta kalan diğer öğrenciler yaşanan olayı farklı yorumlamış ve eylem düzenlemiştir. Öğrencilere yaşanan olayla ilgili olarak yapılan doğru bilgilendirmelerin ardından öğrenciler dağılmıştır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@GSB_KYGM

BASIN AÇIKLAMASI

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Bayburt’ta bulunan GSB Sultan Fahriye Kız Öğrenci Yurdunda cinayet” iddiası doğru değildir. Yurtta barınan bir öğrencimiz mescitte tek başınayken kendisine zarar vermiştir. Hastaneye kaldırılan ve yapılan muayenenin ardından öğrencinin durumunun iyi olduğu bildirilmiştir. Öğrencinin, daha sonra arkadaşını telefonla arayıp durumunu anlattığı ortaya çıkmıştır. Yurtta kalan diğer öğrencilerin yaşanan olayı farklı yorumlaması üzerine yurt yönetimine yönelik protesto eylemi yapılmıştır. Protesto yapan öğrencilere yaşanan olayla ilgili olarak yapılan doğru bilgilendirmelerin ardından öğrenciler dağılmıştır. Konuyla ilgili olarak adli makamlar tarafından inceleme ve soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

"Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını iptal eden komisyon, iş hukuku alanında çalışan bir iktisatçı, bir onkoloji uzmanı ve bir konservatuvar hocasından oluşuyor" iddiası doğru değildir.

İstanbul Üniversitesi tarafından 18 Mart 2025 tarihinde alınan 28 kişiye ait diplomanın iptaline ilişkin karar, bahse konu komisyonda değil üniversitenin yönetim kurulu tarafından “oy birliğiyle” alınmıştır.

İddialara konu komisyon, kamuda zaten prosedür gereği olan inceleme komisyonudur. Bu komisyonun diplomayla ilgili iptal kararı vermesi kesinlikle söz konusu değildir.

Kararın çıktığı İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu toplantısında ise; idare hukukçularından İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Hukuk Fakültesi Dekanı ve yine idare hukukçusu olan Genel Sekreterin yanı sıra fakülte dekanlarından oluşan 20 Profesör yer almıştır.

Dolayısıyla iptal kararı veren kurulda "hukukçu olmadığına" yönelik iddialar, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialardır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “AFAD tarafından kurulan konteyner kentte, İmamoğlu için imza atan veya toplayanlar tespit edilirse konteyner kentten çıkarılacak” iddiaları manipülasyon içermektedir. Geçici Konaklama Merkezlerinden vatandaşların tahliye işlemleri, yönerge ve genel emir kapsamında yapılmaktadır.

Bahse konu haberde yer alan mesajlaşma görüntüsü herhangi bir kamu görevlisi tarafından paylaşılmamış olup ilgili mesaja ilişkin AFAD tarafından inceleme başlatılmıştır. AFAD Başkanlığı tarafından kurulan Geçici Konaklama Merkezlerinde faaliyetlerde bulunmak isteyen sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin faaliyetleri izne tabidir. Herhangi bir sivil toplum kuruluşunun veya siyasi partinin konteyner kentlere girerek muhtelif saiklerle izinsiz imza toplaması veya propaganda yapması yasaktır. Konuyla ilgili herhangi bir depremzedenin konteyner kentten çıkarılması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Millî Eğitim Bakanlığının, okulların 6 Haziran’da yaz tatiline girmesi ile ilgili bir çalışması bulunmamaktadır. Bakanlığın 28 Mayıs 2024 tarihinde kamuoyuyla paylaştığı 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Takvimi doğrultusunda eğitim öğretim süreçleri devam etmektedir.

Söz konusu takvime göre 9 Eylül 2024 tarihinde başlayan eğitim öğretim yılının, daha önce açıklandığı gibi 20 Haziran 2025 tarihinde sona ermesi planlanmaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz. Bazı basın ve yayın organlarında yer alan, "MEB bu yıl Kurban Bayramı nedeniyle yaz tatilini erkene çekmeye hazırlanıyor." iddiası doğru değildir.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Suriye'nin Halep vilayetine bağlı El-Bab bölgesinde, Gazze'den gelen Filistinlilere ev sahipliği yapmak amacıyla yeni kamp alanı kuruldu” iddiası doğru değildir.

Bahse konu konteyner kamp yerlerinin Suriye’deki savaş nedeniyle evsiz kalan insanların kullanımı için inşa edilen bir bölge olduğu belirlenmiştir. Bölgenin İsrail’in katliamına maruz kalan Gazzelilerle bir ilgisi bulunmamaktadır. Türkiye, Gazze şeridine yönelik ağır bombardımanın derhal durdurulması, sivillerin zarar görmemesi ve Gazze’ye insani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması için çabalarını aralıksız sürdürmektedir. Ülkemiz tarafından Gazzelilerin kendi topraklarının dışındaki herhangi bir yere gönderilmesine yönelik her türlü girişim, kararlı bir şekilde reddedilmektedir. İsrail'in propaganda hesapları aracılığıyla dünya kamuoyunu manipüle etmeye yönelik ortaya attığı iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

BİLGİLENDİRME •İklim Kanunu, ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Büyüme’ doğrultusunda hazırlanmış, iklim değişikliğinin yol açtığı krizlerin ve zararların etkilerini en aza indirmeyi amaçlayan bir yasal düzenlemedir. •Kanun; iklime dirençli şehirlerin kurulması, afet risklerinin azaltılması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların korunması ve yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması gibi alanlarda yol gösterici olacaktır. Aynı zamanda biyoçeşitliliğin korunması, ormanların ve yeşil alanların artırılması yönünde de stratejik bir çerçeve sunmaktadır. •Kanun; şehir planlaması, altyapı, tarım, hayvancılık, su kaynakları, yeşil alanlar gibi çevresel unsurların yanı sıra enerji, sanayi ve ulaştırma gibi üretim odaklı sektörlerde çevreci ve teknolojik dönüşümü desteklemektedir. Bu kapsamda çevrenin, toplumun, ekonominin ve halk sağlığının iklim temelli olumsuzluklara karşı dirençli hale getirilmesi hedeflenmektedir. •Her ilde Vali başkanlığında kurulacak İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu aracılığıyla yerel düzeyde iklim eylem planları hazırlanacaktır. Bu planlar, her ilin kendi şartlarına uygun olarak ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla oluşturulacak ve en geç 31 Aralık 2027’ye kadar iklim politikalarıyla uyumlu hale getirilecektir. •İklim kaynaklı afetlerin neden olduğu kayıp ve zararların azaltılması için risk değerlendirme, izleme, bilgilendirme ve erken uyarı sistemleri geliştirilecektir. Bu süreçte bütünleşik afet yönetimi yaklaşımı esas alınacak, hazırlık ve müdahale kapasitesi artırılacaktır. •Orman, tarım, mera ve sulak alanlarda iklim değişikliğinin etkilerini hafifletici strateji ve eylem planları doğrultusunda su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacaktır. Denizel ve karasal korunan alanların niteliği ve oranı artırılacak, kuraklık, erozyon ve arazi tahribatı gibi sorunlara karşı ulusal düzeyde rehabilitasyon çalışmaları yürütülecektir. •Kanun, hidrojen gibi yenilikçi ve temiz teknolojilerin geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını teşvik etmektedir. Bu amaçla kamu, özel sektör ve kurumlar arası iş birliği güçlendirilecek, yatırımlar desteklenecektir. •İklim değişikliği ve Yeşil Dönüşüm konusunda toplumun farkındalığını artırmak amacıyla eğitim ve bilinçlendirme programları uygulanacaktır. Tüm eğitim düzeylerinde müfredat güncellemeleri yapılacak, yeşil iş gücünün yetiştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu iş birliğiyle çalışmalar yürütülecektir. •Türkiye Yeşil Taksonomisi ile yatırımların çevreci olup olmadıkları belirlenerek, hem ulusal yatırım imkanları artacak hem de ülkemize uluslararası finans akışları hızlanacaktır. Böylece çevre dostu yatırımlar desteklenecek, ekonomik sürdürülebilirlik sağlanacaktır. •Ülkemizde ilk defa uygulanacak olan Emisyon Ticaret Sistemi ile sera gazı emisyonları yıllar içerisinde ekonomik şekilde azaltılacaktır. Bu sistem ile sanayi tesislerinin daha temiz, daha verimli ve rekabetçi üretim yapmaları sağlanacaktır. •İklim Kanunu sadece ticaret sistemine yönelik olmayıp; iklime dirençli şehirlerin kurulması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması, sıfır atık sisteminin yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilerin artırılması, tarımsal alanların ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi çok yönlü hedefler içermektedir. •Kanunun tarımsal faaliyetleri sona erdireceği ya da yapay gıdayı zorunlu kılacağı yönündeki iddialar asılsızdır. Kanun, organik tarımı ve hayvancılığı destekleyerek gıda güvenliğini ön planda tutmaktadır. •Vatandaşlardan karbon vergisi alınmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Temel amaç; çevre dostu ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek, dönüşümü aşamalı ve kalkınma öncelikleri doğrultusunda gerçekleştirmektir. •Karbon ayak izi, ürünlerin üretiminde ortaya çıkan sera gazı emisyonlarını ifade etmektedir. Kanun kapsamında yalnızca üretim yapan kurum ve kuruluşlar için, daha az enerji ve çevresel zararla üretim yapmalarını sağlayacak düzenlemeler öngörülmektedir. Bireysel özgürlükleri kısıtlayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “AFAD tarafından kurulan konteyner kentte, İmamoğlu için imza atan veya toplayanlar tespit edilirse konteyner kentten çıkarılacak” iddiaları manipülasyon içermektedir. Geçici Konaklama Merkezlerinden vatandaşların tahliye işlemleri, yönerge ve genel emir kapsamında yapılmaktadır. Bahse konu haberde yer alan mesajlaşma görüntüsü herhangi bir kamu görevlisi tarafından paylaşılmamış olup ilgili mesaja ilişkin AFAD tarafından inceleme başlatılmıştır. AFAD Başkanlığı tarafından kurulan Geçici Konaklama Merkezlerinde faaliyetlerde bulunmak isteyen sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin faaliyetleri izne tabidir. Herhangi bir sivil toplum kuruluşunun veya siyasi partinin konteyner kentlere girerek muhtelif saiklerle izinsiz imza toplaması veya propaganda yapması yasaktır. Konuyla ilgili herhangi bir depremzedenin konteyner kentten çıkarılması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

"Diyanet fetvası: Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah'tır." şeklindeki sosyal medya paylaşımları, organize manipülasyon kampanyasının ürünüdür. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından 2017 yılında hazırlanmış bir kurul fetvasında geçen hadis-i şerifin, bağlamından kopartılarak manipülasyon amaçlı kullanıldığı tespit edilmiştir. Kurul fetvasında geçen, “Fiyat tâyin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah’tır. Ben sizden hiç kimsenin mal ve canına yapmış olduğum bir haksızlık sebebiyle hakkını benden ister olduğu halde Rabbime kavuşmak istemem.” hadis-i şerifinin, 2022 yılında gündemle ilişkilendirilerek kasıtlı biçimde çarpıtıldığı belirlenmiştir. Aşağıdaki örneklerde de görüldüğü üzere, farklı tarihlerde "birebir aynı ifadelerle" yürütülen manipülasyon kampanyasının, bugün de birçok sosyal medya hesabından aynı başlıkla ve organize bir biçimde yeniden yürütülmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İsrail resmi hesaplarının, 15 Filistinli sağlık çalışanının öldürülmesine ilişkin ortaya attığı, “Öldürülen sağlık çalışanları şüpheli araçlardaydı ve Hamas üyeleriydi” iddiası doğru değildir. İsrail işgal güçlerinin, 23 Mart’ta Gazze'nin güneyindeki Refah ilçesinde 15 Filistinli sağlık görevlisini öldürdükten sonra cesetleri toplu mezara gömdüğü belirlenmiştir. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar ve İsrail ordusu Arap Basını Sözcüsü Avichay Adraee, olayda çok sayıda Hamas ve İslami Cihat mensubunun öldürüldüğünü, saldırının rastgele yapılmadığını, çok sayıda ambulansın ışıklarını ve acil durum sinyallerini açmadan şüpheli bir şekilde İsrail askerlerine yaklaştığı sebebiyle saldırıldığını açıklamıştır. 14 meslektaşıyla birlikte öldürülen Filistinli sağlık görevlisi Rıfat Rıdvan'ın cep telefonundan ele geçirilen bir video, iddiaları açıkça çürütmektedir. The New York Times tarafından yayınlanan videoda ambulansların tepe lambalarının ve ışıklarının açık olduğunu görülmektedir. Videoda ambulans ve itfaiye aracının durdurulduğu, iki Filistinli sağlık görevlisinin araçtan indiği ve yol kenarında bekleyen İsrailli askerlere ait araç için Filistinli sağlık görevlisinin “Kaza gibi görünüyor” dediği duyulmaktadır. Ayrıca videoda diğer sağlık görevlisinin daha sonra “Yahudiler geliyor” dediği duyulmakta ve o esnada saldırının başladığı görülmektedir. Saldırıdan sağ kurtulan ve daha sonra 15 saat boyunca sorgulanan tek sağlık görevlisi Munther Abed, BBC'ye yaptığı açıklamada, ambulansların ister gündüz ister gece olsun hem iç hem de dış ışıklarının yandığını ve Filistin Kızılayı'na ait olduklarını belirtmiştir. Abed, İsrail'in Hamas'ın ambulansları siper olarak kullandığı iddiasını reddederek, "Bu tamamen yanlış, tüm mürettebat sivildi" açıklamasında bulunmuştur. Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde cesetleri çıkarıldıktan sonra beş cesedi analiz eden adli tıp uzmanı Ahmad Dhaher, saldırının yakın mesafeden yapıldığını, öldürülen kişilerin birden çok kurşunla infaz edildiğini açıklamıştır. Filistin Kızılayı Sözcüsü Nebal Farsakh, sağlık görevlilerinden birinin "ellerinin ve bacaklarının vücuduna bağlı olduğunu" doğrulamıştır. İsrailli yetkililerin, öldürülenler arasında olduğunu iddia ettiği Hamas üyesi Muhammed Emin İbrahim Şubaki ise öldürülen 15 sağlık görevlisinin arasında bulunmamaktadır. Ayrıca İsrailli yetkililer Şubaki’nin cesedinin yerini de açıklamamıştır. İsrail ordusu konuya ilişkin olarak, askerlerinin hata yaptığını, ambulansların ışıklarının kapalı olduğu iddiasının askerlerin ifadelerine dayandığını kabul etmiştir. BM, Filistinli sağlık görevlilerinin öldürülmesini "kabul edilemez" olarak nitelendirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus, Filistin Kızılayı'nda görevli sekiz sağlık görevlisine yönelik düzenlenen saldırıyı kınamıştır. Öldürülenler arasında sekiz Kızılay çalışanı, Gazze Sivil Savunma acil durum biriminden altı üye ve BM'nin Filistinli mülteciler ajansı UNRWA'dan bir personel yer almaktadır. Uluslararası Kızılay, olayı son 8 yılda sağlık personeline yönelik en ölümcül saldırı olarak nitelendirmiştir. İsrail'in Gazze'de hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırıları dünya kamuoyunda meşru göstermek amacıyla ortaya attığı asılsız iddialara itibar edilmemelidir.

Resim

Resim

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Eski Bakan Nureddin Nebati’nin eşine İBB’den 32 ihale verilmiş” ve “AK Parti döneminde Nebati'nin yeğeninin eşine 32 ihale verilmiş” iddiaları doğru değildir. İddiaların aksine Hazine ve Maliye Eski Bakanı Nureddin Nebati’nin eşinin üzerine kayıtlı herhangi bir şirket bulunmamaktadır. Dolayısıyla Bakan Nebati’nin eşinin kamu ihalesi aldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Bakan Nebati’nin yeğeni 2020 yılında evlenmiş olup 2013-2019 yılları arasında yapılan ihaleler ve iş alımlarının, Nebati’nin herhangi bir akrabalık ilişkisine dayanmadığı açıkça görülmektedir. Bahse konu haberlerde yer alan ihale ve sözleşmelerin herhangi bir aşamasında Bakan Nureddin Nebati’nin doğrudan veya dolaylı olarak bir dahlinin bulunması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in enflasyon farkı stok vergisi adı altında bir vergi planlandığı” iddiası doğru değildir. Hazine ve Maliye Bakanlığınca, iddiaya konu “Enflasyon farkı stok vergisi” adı altında vergi alınmasına yönelik herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mehmet Şimşek’e verdiği vazifeyle, bizzat Mehmet Şimşek’in baskısıyla MASAK’ta rapor hazırlatıldı” iddiası doğru değildir. Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından adli mercilerin talebiyle hazırlanan raporlar, MASAK Başkanlığı dışında hiçbir makamın bilgisine ve onayına sunulmaksızın doğrudan talepte bulunan adli mercilere iletilmektedir. İlgili süreçleri Cumhurbaşkanlığı veya Bakanlık mercilerinin önceden bilmesi veya süreçlere müdahil olması söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Bakan Şimşek’in yargı süreçlerine müdahil oldukları iddiası, tamamen asılsız olmakla birlikte yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına zarar verme amacı taşımaktadır. Kurum ve yetkililerin itibarını hedef alan, yargı bağımsızlığına zarar verme niteliği taşıyan iddia ve açıklamalara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Anadolu Ajansı, 2 Nisan’daki kart harcamalarını kendisi hesapladı” iddiası doğru değildir. Anadolu Ajansı’nın haberine konu olan veriler, Bankalararası Kart Merkezi’nden (BKM) doğrudan temin edilmiştir. Anadolu Ajansı’nın ulaştığı 28 milyar TL, 2 Nisan 2025 günü saat 17.00’ye kadar takas sistemine yansıyan veriyi ifade etmektedir. BKM’nin Yurtiçi Takas ve Hesaplaşma Sistemi, bir banka kartının başka bir banka POS’u veya ATM’sinde kullanılması durumunda devreye girmektedir. Bu sistem, toplam kartlı işlemlerin yaklaşık yüzde 55’ini kapsamaktadır. Aynı bankaya ait kart ve POS cihazı arasında yapılan işlemler, bankaların kendi iç sistemleri üzerinden yürütülmekte ve BKM’ye anlık olarak yansımamaktadır. Geri kalan yüzde 45’i teşkil eden bankaların kendi ödeme sistemlerindeki veriler, BKM’ye iletildikten sonra en az 5 gün sonrasında raporlanabilmektedir. Dolayısıyla verileri Anadolu Ajansı’nın kendisinin hesapladığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Gözaltında cinsel saldırı” iddiaları doğru değildir. Türk Polis Teşkilatı, gözaltına alınan şahıslar ile ilgili tüm işlemleri yasaların çizdiği çerçevede yürütmekte olup iddialardaki gibi bir olayın yaşanması söz konusu değildir. Gözaltına alınan kişilere yönelik, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine uygun standart prosedür izlenmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

·

105,2 B

Görüntüleme

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Kalp krizinden ölümlerin artma sebebi İsrail’den ithal edilen tohumlardır.” iddiası doğru değildir. Bahse konu iddia hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, toplumda korku ve panik yaratmayı amaçlayan bir dezenformasyondur. Türkiye, tohumculuk alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmiştir. Ülkemizde kullanılan sertifikalı tohumların yüzde 96’sı yerli üretimdir. Ayrıca yurt dışından gelen tohumların tamamı titizlikle denetlenmekte, insan sağlığına veya tarıma zararlı olanlar menşeine iade edilmektedir. Bununla birlikte 2024 Mayıs ayından bu yana ülkemiz ve İsrail arasında herhangi bir tohum ticareti gerçekleşmemiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@yilmaztunc

Bazı basın organları ve sosyal medya mecralarında, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki tutuklu ve hükümlüler hakkında maksatlı ve tamamen asılsız iddialar dolaşıma sokulmuştur. Tutuklu ve hükümlüler, devletimize emanettir. Ceza infaz kurumlarında bulunan herkes, insan onuruna yakışır, Hukuk Devleti ilkelerine uygun ve uluslararası standartlara dayalı şekilde muamele görmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalar kapsamında tutuklanan bazı kişilere yönelik; aile görüşmeleri, sağlık, hijyen, barınma ve diğer temel hakların engellendiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu haklar, yasal güvence altındadır ve titiz bir şekilde uygulanmaktadır. Aksi bir durum asla söz konusu değildir. İşkence ve kötü muamele yapıldığına yönelik iddialar gerçek dışıdır, vicdan ve izandan yoksun iftiralardır. Mesnetsiz iddialar, devletimizi, adalet sistemimizi ve infaz kurumlarımızı itibarsızlaştırmayı hedefleyen karanlık bir propagandanın parçasıdır. Türk Ceza İnfaz Sistemi, ulusal ve uluslararası bağımsız denetimlere açık, şeffaf ve insan onurunu en üst düzeyde tutan bir yapıya sahiptir. Adalet Bakanlığı olarak hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz vermeyecek, insan onurunu önceleyen bir yaklaşımla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve basın yayın organlarında habere konu olan, "Silivri Cezaevinde kantinler kapalı, mahkumlar ihtiyaçlarını karşılayamıyor" iddiası manipülasyondur. Marmara Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesinde bulunan kurumlarda, hükümlü ve tutukluların beslenme ihtiyaçları kurum tarafından sağlanmaktadır. Mahpusların günlük ana öğünleri, diyet ve sağlık koşulları da göz önünde bulundurularak hazırlanmakta, kurum tarafından yeterli ve dengeli beslenmeleri sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra hafta içi her gün, belirlenen saatlerde kantin siparişleri alınmakta ve teslim edilmektedir. Her ayın son günü, yasal mevzuat gereği, ceza infaz kurumlarında kantin ve depolarda sayım İşlemleri yapılmaktadır. Bu hükümlü ve tutuklulara 31 Mart 2025 Pazartesi günü kantinde satış işlemi gerçekleştirilemeyeceği önceden bildirilmiş, ihtiyaçlarını karşılamaları için gerekli kolaylıklar gösterilmiştir. Ramazan Bayramı tatili de dâhil olmak üzere, kantin hizmetlerinde herhangi bir aksama yaşanmamış, İhtiyaç duyulan tüm ürünler temin edilmiştir. Ceza infaz kurumlarımızda barındırılan ve hesabında yeterli bakiyesi bulunmayan su, hijyen malzemeleri ve temel gıda maddeleri kurum tarafından ücretsiz olarak temin edilmektedir. Hükümlü ve tutuklulara yönelik hizmetler, insan hakları ve mevzuata uygun şekilde sürdürülmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Türkiye karşıtı haberleri ve terör örgütü PKK’ya olan yakınlığı ile tanınan Dagens ETC muhabiri İsveçli Kaj Joakim Medin isimli şahıs, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” ve “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlarından tutuklanmıştır. Bu tutuklama kararının gazetecilik faaliyetleriyle herhangi bir ilgisi yoktur. Medin, 11 Ocak 2023'te Stockholm'de PKK/KCK terör örgütü destekçisi şahıslarla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın maketi yapılarak düzenlenen eyleme katılmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, 13 Ocak 2023'te olayla ilgili soruşturma başlatmıştır. Soruşturma kapsamında söz konusu eylemi yapan, organize eden, basına yansıtan veya irtibatlı olduğu değerlendirilen Medin'in de aralarında bulunduğu 15 şüpheli tespit edilmiştir. Ayrıca şahsın, PKK/KCK terör örgütü ile basın arasındaki irtibatı sağladığı yönünde bir suç kaydı da bulunmaktadır. "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" ve "Cumhurbaşkanına Hakaret" suçlarından aranan şahıs, 27 Mart 2025 günü İstanbul Havalimanına geldiği esnada gözaltına alınmış, 28 Mart günü tutuklanmıştır.

Resim

@dmmiletisim

"Televizyon kanallarının bir miting sırasındaki reyting oranları" iddiasıyla yapılan paylaşımlar dezenformasyondur. Türkiye'de resmi izlenme/dinlenme oranları (reyting) ölçümleri, bütün kanallara takip eden günün sabahında ulaşmaktadır. Resmi reyting sisteminde hiçbir kanalın anlık veri ölçümlemesi yapılmamaktadır. Dolayısıyla sosyal medyada paylaşılan görsellerdeki reyting ölçümlerinin bir geçerliliği bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@memetsimsek

Ana muhalefet partisi liderinin ithamlarına karşın Devlet kurumlarının işleyişi hakkında açıklama yapılması gereği hasıl olmuştur. Savcılık tarafından talep edilen MASAK raporları doğrudan savcılık makamına raporlanmakta olup savcılık dışında kimsenin bilgisi ve müdahalesi söz konusu olamaz.

İşbankası, sosyal medyada "Kayyum atanacak" iddialarını sosyal medya üzerinden yapılan açıklamayla yalanladı.ANKARA (İGFA) - İşbankası ile ilgili sosyal medyada kayyum atanacağına yönelik iddialar yalanlandı.

İşbankası sosyal meyda hesabından yapılan açıklama şöyle;

@dmmiletisim

BBC News muhabiri Mark Lowen'ın sınır dışı edilmesinin, "gazetecilik faaliyetleri yürütmek ve protesto haberleri yapmakla" bağdaştırılması dezenformasyondur. Bilindiği üzere Türkiye’de görev yapan yabancı basın mensuplarının daimi ve geçici akreditasyon işlemleri Basın Kartı Yönetmeliğinin 9, 39 ve 40'ıncı maddeleri uyarınca gerçekleştirilmektedir. Usulüne uygun başvuru yapmayıp ülkemize gelerek mesleki faaliyetlerde bulunan basın mensuplarına, idari tedbirler uygulanmaktadır. Birleşik Krallık uyruklu BBC çalışanı Mark Lowen, Başkanlığımıza hiçbir bildirimde ve akreditasyon başvurusunda bulunmaksızın İstanbul’a gelerek haber faaliyetlerinde bulunmuş ve bu kapsamda kendisi hakkında idari işlem başlatılmıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Şişli Belediyesi Kayyum yönetimi İlkokul öğrencilerine verilen ücretsiz yemek dağıtımını iptal etti.” iddiası doğru değildir. Şişli Belediyesinin herhangi bir okulda ücretsiz yemek dağıtımı gibi bir uygulaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla Şişli Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cevdet Ertürkmen tarafından okullarda öğrencilere verilen ücretsiz öğünlerin kaldırılmasıyla ilgili bir karar alınması söz konusu değildir. Belediye, daha önce ihtiyaç sahibi ailelere öğün desteği sağlamıştır. Bu uygulama da Belediye Başkan Vekili Cevdet Ertürkmen görevlendirilmeden önce durdurulmuştur. Ertürkmen’in göreve başlamasıyla ihtiyaç sahibi ailelere gıda desteği sağlanması için talimat verilmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Ekrem İmamoğlu için sahte tanık arandığı” iddiası doğru değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre hiçbir tanık baskı altında ifade veremez, aksi takdirde bu ifadeler hukuken geçersizdir. Mahkumların SEGBİS aracılığıyla tehdit edilerek İmamoğlu aleyhine tanıklık yapmaya zorlandığına yönelik iddialar tamamen asılsızdır. Ülkemizde yargı süreçleri delillere dayalı olarak bağımsız mahkemelerce yürütülmektedir. Tanık beyanları, ancak diğer maddi delillerle desteklendiğinde geçerli kabul edilmektedir. Adli makamlar, herhangi bir suç şüphesi durumunda şüpheli veya tanıkları hukukun belirlediği çerçevede ifadeye çağrılmaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Bir televizyon programı sunucusu, Öcalan’ın mektubunu Kürtçe okutmadığı için RTÜK’ten 5 hafta ceza aldı” iddiası doğru değildir. Bahse konu sunucunun programına Radyo Televizyon ve Üst Kurulu (RTÜK) tarafından uygulanan cezanın, iddialar ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. RTÜK, programda kullanılan, “Artık -mış gibi yaparak mücadele yok. Ne demek bu? Hukuk varmış gibi, demokrasi varmış gibi, özgürlükler varmış gibi yok. Artık bir otoriter rejimle nasıl mücadele edilecekse o konuda mücadele etmek lazım. Bu konuda ders çalışmak lazım. Bir eylemler silsilesi hazırlamak lazım, sivil itaatsizlik de dahil olmak üzere" ifadeler üzerine inceleme başlatmıştır. RTÜK tarafından yapılan inceleme sonucunda, 6112 Kanun’un 8’inci maddesinde yer alan "...toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünün ihlal edildiği tespit edilmiştir. İhlalden dolayı ilgili televizyon kanalına yüzde 5 idari para cezası ve 5 kez program durdurma cezası uygulanmıştır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Kanada’da Türkiye Büyükelçiliği, protestolara katılan bir gencin pasaportuna el koydu” iddiası doğru değildir. Ottava’daki Türkiye Büyükelçiliği ve/veya Kanada’daki Türkiye Başkonsoloslukları tarafından herhangi bir vatandaşın pasaportunun alınması kesinlikle söz konusu değildir. Ayrıca, Kanada'daki Türkiye Büyükelçiliği ya da Başkonsoloslukları önünde herhangi bir gösteri de gerçekleşmemiştir. Büyükelçilik ya da Başkonsolosluklar önünde protestolara katılanların kayda alınması, daha sonra bir gencin belge eksikliği sebebiyle çağırılması veya vatandaşların telefonla aranıp taciz edilmeleri iddiaları da tamamen asılsızdır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik mesnetsiz iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan görüntülerin, “Türkiye’deki gösteriler sırasında kaydedildiği” iddiası doğru değildir. İddiaya konu görüntülerin Türkiye’de değil, 28 Şubat 2025 tarihinde Yunanistan’ın başkenti Atina’da kaydedildiği tespit edilmiştir. Görüntüler, Yunanistan’da meydana gelen bir tren kazasının yıl dönümü nedeniyle düzenlenen gösteriler sırasında bir polisin yaralandığı anları göstermektedir. Uluslararası kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "İBB'nin Şehzade Camii için kalıcı restorasyon talebinin yıllardır Cumhurbaşkanlığı'nda bekletildiği ortaya çıktı." iddiası doğru değildir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından, İstanbul Fatih ilçesi, Şehzade Camii restorasyonunun yapılmasına yönelik, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğünden izin ya da muvafakat talebinde bulunulmamıştır. 950 Ada 2 parselde bulunan Şehzade Camiine ilişkin 3 Şubat 2015 tarihinde, Rölöve-Restitüsyon-Restorasyon projelerinin çizdirilmesi hususunda, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğünce İBB'ye muvafakat verilmiştir. Koruma Kurulunun 11.04.2019 tarih ve 3937 sayılı kararı ile projeler onaylanmış olup, müelliflik hakları İBB'de bulunmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin kalıcı restorasyon talebinin Cumhurbaşkanlığı'nda bekletilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ülkemizde kültür varlıklarına ilişkin iş ve işlemler Cumhurbaşkanlığınca değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Şişli Belediyesi'ndeki kayyum yönetimi, kent lokantaları'nı kapatma kararı aldı” iddiası Merkezimizce yalanlanmıştır. Ancak, yapılan bu açıklamanın bazı kesimlerce manipüle edildiği tespit edilmiştir. Merkezimizce yapılan açıklamada, Şişli Belediye Başkanvekili Ertürkmen'in kent lokantalarının kapatılmasına ilişkin bir talimatının bulunmadığı vurgulanmıştır ve böyle bir iradenin olmadığı açıkça ortadadır. Şişli Kaymakamı Cevdet Ertükmen 23 Mart 2025 tarihinde Belediye Başkanvekilliğine atanmıştır. Bahse konu kent lokantaları 19 Mart 2025 tarihinden beri, yani Cevdet Ertürkmen göreve başlamadan beş gün önce malzeme tedariki yapılamadığından dolayı geçici olarak kapatılmıştır. 24 Mart 2025 tarihinde Belediye Başkanvekili Cevdet Ertürkmen’in göreve gelmesinin ardından verilen talimat sonrası tedarik çalışmaları başlamıştır. Kent lokantalarının sayısının ihtiyaç doğrultusunda artırılması da Belediye Başkanvekili Ertürkmen’in gündemindedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Şişli Belediyesi'ndeki kayyum yönetimi, Kent Lokantaları'nı kapatma kararı aldı” iddiası doğru değildir. Şişli Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Cevdet Ertürkmen tarafından böyle bir karar alınması söz konusu değildir. Şişli’deki kent lokantaları dahil tüm belediye faaliyetleri, kamunun üstün yararının gözetilmesi çerçevesinde devam etmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Devlet Bahçeli entübe edildi.” iddiası doğru değildir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumuna ilişkin herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. 5 Şubat 2025 tarihinde kalp ameliyatı geçiren Devlet Bahçeli, planlanmış istirahat süresi içerisindedir. Evinde çalışmalarını sürdürmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) Basın Duyurusu

25 Mart 2025

MASAK tarafından yürütülen analiz ve inceleme çalışmalarında adli mercilerin ve kolluk birimlerinin talepleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu kapsamda MASAK çalışmalarını uzman ve yetkili uzman yardımcıları eliyle yürütmektedir. Bu çerçevede uzman ya da yetkili uzman yardımcısı tarafından objektif finansal verilere istinaden hazırlanan raporlar Başkanlığın okuma ve değerlendirme süreçlerinden geçtikten sonra işleme konmaktadır. Bu nedenle, sürecin sadece raporu hazırlayan uzman yardımcısının insiyatif ve sorumluluğunda yürümesinden bahsedilmesi mümkün değildir.

MASAK’ın analiz ve inceleme çalışmaları görevin niteliği gereğince, tümüyle mevzuat çerçevesinde teknik bir süreç şeklinde yürütülmekte olup hazırlanan raporlar, Başkanlık dışında hiçbir makamın bilgisine veya oluruna sunulmadan doğrudan talepte bulunan makama iletilmektedir. Bu sürece Bakanlık yönetim mercilerinin hiçbir dahlinin olması sözkonusu değildir.

Güncel konuda ise MASAK tarafından hazırlanarak adli mercilere sunulan 7 ayrı raporun 3 tanesi yetkili uzman yardımcısınca, diğerleri uzman ve yetkili uzman yardımcısınca çift imzayla hazırlanmıştır.

Rapor sonunda yer verilen metin mutad olarak tüm raporlarda yer alan otomatik bir metin olup, vakaya özel bir anlam taşımamaktadır.

Bu çerçevede mali suçlarla mücadelede müstesna bir görev icra eden MASAK’ın çalışma ve gayretlerinin karalanmasının kimseye faydasının olmayacağı dikkate alınmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesapları tarafından paylaşılan, “Polis, göstericilere Vietnam Savaşı’nda kullanılan portakal gazı ile müdahale ediyor” iddiası doğru değildir. Kimyasal silah olan portakal gazı, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hiçbir eylem ve gösteride kullanılmamaktadır. Portakal gazı kullanıldığı takdirde ciddi sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu madde, gaza maruz kalan kişilerde DNA hasarı, engelli doğumlar, kanser oranında artış, deri lezyonları ve karaciğer hasarı gibi ciddi hastalıklara sebep olmaktadır. Vietnam Savaşı sırasında gazların saklandıkları tankların üzeri turuncu çizgiyle işaretlendiği için ‘portakal gazı’ olarak adlandırılmıştır. Bu bağlamda ülkemizde kullanıldığı iddiaları hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan “RTÜK’ün talimatıyla televizyonlardaki tüm canlı yayınlar kesildi.” iddiası doğru değildir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 6112 Sayılı Kanunun 8. Maddesi gereğince “Kanun dışında yayın yapan, halkı sokağa davet eden, illegal örgütlerin sözcüsü gibi beyanlarda bulunan yorumcuları ekrana taşıyan, kişi haklarına aykırı taraflı yayıncılık faaliyeti gösteren, devlet büyüklerine, soruşturmayı yürüten yargı mensuplarına, emniyet personeli ile kolluk kuvvetlerine hakaret ve tehditlere varan ifade ve yayınlara yer veren yayıncı kuruluşlarla ilgili uzun süreli yayın durdurma dahil, lisans iptallerine varabilecek müeyyideler uygulanabileceği” hatırlatmasında bulunmuştur. Dolayısıyla RTÜK’ün uyarısı canlı yayınların kesilmesi değil, mezkur kanun hükümlerine riayet edilmesi yönündedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Elon Musk, Türkiye’deki kullanıcılarına destek olmak adına gönderiyi beğenenlere Ekrem İmamoğlu logosu çıkarıyor” iddiası doğru değildir. X platformunda Ekrem İmamoğlu’na özel bir logo, efekt veya simge kullanılmamaktadır. Özel günlerde veya etkinliklerde etkileşimli ikonlar veya animasyonlu efekt uygulaması küresel çapta duyurulmakta ve platform tarafından şeffaf biçimde paylaşılmaktadır. X platformunun ve Elon Musk’ın iddiaya konu bir uygulamaya yönelik resmi açıklaması bulunmamaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Aile Bakanlığı, bayramlarda üniversite öğrencilerine verdiği ulaşım desteğini kesti” iddiası doğru değildir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın şehir dışında eğitim gören dar gelirli üniversite öğrencileri için sağladığı ulaşım desteğinin sonlandırılması söz konusu değildir. Başvuruların e-Devlet üzerinden yapıldığı ulaşım desteği kapsamında, öğrencilerin ailelerinin yanına gidip dönmeleri için yılda 2 gidiş ve 2 dönüş olmak üzere toplamda 4 biletinin ücreti (üst sınır 7.600 TL) devlet tarafından ücretsiz karşılanabilmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandı” iddiası doğru değildir. İçişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir ve Beylikdüzü Belediye Başkanlarının tutuklu olmaları sebebiyle geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırıldıklarını açıklamıştır. Buna bağlı olarak İstanbul Valiliği, 26 Mart 2025 Çarşamba günü İstanbul ve Beylikdüzü belediye meclislerinde Belediye Başkanı Vekilinin seçileceğini duyurmuştur. Dolayısıyla ilgili belediyelere kayyım atanması söz konusu değildir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan görüntülerdeki cismin, “Gösteriler sırasında kullanılan bir plastik mermi olduğu” iddiası doğru değildir. Paylaşılan fotoğraftaki nesne plastik mermi değil, toplumsal huzurun sağlanması ve kamu düzeninin korunması amacıyla, güvenlik güçleri tarafından yasal çerçevede kullanılan göz yaşartıcı kapsüldür. Kapsül, maksimum 15 joule hava basıncıyla çalışan paintball tüfeğiyle kullanılmaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, “Gençlik ve Spor Bakanlığı, KYK’ya yazı gönderek gösterilere katılan öğrencilere soruşturma açılmasını ve 22.00’den sonra yurda alınmamalarını istedi” iddiası doğru değildir. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Kredi ve Yurt Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne (KYK) bağlı yurtlarda kalan öğrencilere ilişkin iddia edildiği gibi bir yazı gönderilmemiştir. KYK yurtlarında ülke genelinde uygulanan giriş ve çıkış saatleri 06.00-23.00 arasındadır. Dönemsel olarak öğrencilerin eğitim-öğretim takvimlerine göre yurt yönetimleri tarafından bu saatler daha da esnetilmektedir. Gösterilere katılanlara ilişkin sosyal medya paylaşımlarıyla veya müdahale sırasında provokasyon yapanlara ilişkin soruşturmalar ve gözaltı işlemleri, İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Mehmet Şimşek istifa etmek istiyormuş” iddiası doğru değildir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iddia edildiği gibi bir beyanının bulunmadığını açıklamıştır. Ekonomi programının hedeflerine ulaşabilmesi adına tüm yetkili kişi ve kurumlar, çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir. Piyasalarda tedirginlik ve güvensizlik oluşturmaya yönelik dolaşıma sokulan dezenformatif haberlere itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

İsrail propaganda hesaplarında paylaşılan bazı görüntülerle ilgili, “Göstericiler Cumhurbaşkanlığı Külliyesine girdi” iddiası doğru değildir. Bahse konu görüntülerin, Ankara’da bulunan bir üniversite kampüsündeki gösteriler sırasında kaydedildiği tespit edilmiştir. Göstericilerin Cumhurbaşkanlığı Külliyesine girmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ülkemizin huzur ve istikrarını hedef alan dezenformatif içeriklere itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan, “Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne konser soruşturması başlatıldı” iddiası manipülasyon içermektedir. İddia edilenin aksine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na ilişkin verilen soruşturma izni, ABB Başkanı Mansur Yavaş'ı değil konuyla ilgili personeli kapsamaktadır. İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerince yapılan ön inceleme neticesinde düzenlenen 31 Ocak 2025 tarihli rapor doğrultusunda 130 konseri kapsayan hizmet alımlarına ilişkin inceleme bugün tamamlanmıştır. Bu kapsamda 33 konser hakkında, kamu zararı iddiasıyla soruşturma izni verilmiştir. Bahse konu soruşturma sonucu Ankara Valiliğince Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 9 personeli hakkında soruşturma izni verilmiştir. Bahse konu teftiş işlemleri, yılın belirli dönemlerinde rutin olarak yapılmakta olup, güncel bir soruşturma başlatılmış gibi servis edilerek manipülasyon yapıldığı tespit edilmiştir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim

@dmmiletisim

Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarında paylaşılan görüntülerle ilgili, "Cizre'de polis, Nevruz kutlamalarına gelenlere pamuk şeker dağıttı." iddiası manipülasyon içermektedir. Cizre’de düzenlenen Nevruz kutlamaları sırasında görevli bir polis memuru engelli bir pamuk şekeri satıcısına yardım etmeye çalışmıştır. Polis memuru pamuk şekeri satıcısının yorulmaması için elindeki ürünleri satın alarak çevredeki çocuklara dağıtmıştır. Görevli polis memurunun iyi niyetli bireysel davranışı, bağlamından koparılarak çarpıtılmıştır. Kolluk kuvvetlerini hedef alan ve kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.

Resim