Üst düzey yöneticilere özel 30 bin TL'lik zam teklifini protesto etmek için bugün TBMM önündeydik. Kamu emekçisini yok sayan bu adaletsizliği kabul etmiyoruz.

Genel Başkanımız Orhan Yıldırım'ın yapmış olduğu basın açıklaması şu şekilde:

KAMU EMEKÇİLERİ ARASINDA AYRIM YAPARAK ZAM BELİRLENEMEZ!

Memurun ve Emeklinin Sesi Bakanlık Önünden Yükseldi: “Sesimizi Duyan Var mı?”
Memurun ve Emeklinin Sesi Bakanlık Önünden Yükseldi: “Sesimizi Duyan Var mı?”
İçeriği Görüntüle

Basına ve kamuoyuna;

Birleşik Kamu-İş olarak bugün yalnızca üyelerimizin değil, tüm kamu emekçileri için ve hatta onların aileleri de hesaba katıldığında 20 milyona yakın yurttaşın hakları için bugün Meclis’in kapısına dayandık. Çünkü hükümet, kamu emekçilerinin hakkını yemekte, onları ayrıştırmakta her geçen gün ne kadar ısrarcı olduğunu göstermektedir.

Türkiye’nin üçüncü büyük memur konfederasyonu olarak oturduğumuz toplu sözleşme masasının bir oldubitti mekanizması olduğunu duyurmuş, o masa ve sonrasında hükümetin noteri gibi çalışan heyetin belirlediği utanç verici zam oranlarının da bunun ispatı olduğunu vurgulamıştık. O süreçte ve sonrasında, maddi ve özlük haklarımız için mücadele etmeye devam edeceğimizi ilan etmiştik. Öyle de yaptık; Meclis’te grubu bulunan tüm partilere sadece basit kanun değişiklikleriyle kamu emekçilerini bir nebze rahatlatabileceklerini, toplu sözleşme masasında verilmeyen hakların bazılarının bu yolla sağlanabileceğini içeren dosyalar, kanun teklifleri sunduk.

Fakat görüyoruz ki biz milyonlarca kamu emekçisi, kamu emeklisi ve onların aileleri için çabalarken hükümet adeta tabloyu daha da kötüleştirmek için adım atmaktan geri durmamaktadır.

Bilindiği üzere;

2026 yılı Bütçe Kanunu Teklifinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, 1.12.2025 tarihinde 20 bini geçmeyecek sayıda üst düzey kamu görevlilerinin ücretlerine 10 bin lira ile 40 bin lira arasında ek zam yapılmasını önermiştir. Yani bu teklif, çoğu zaten liyakatsiz bir şekilde makam sahibi yapılan, birçoğu partizanca davrandığı için koltuğunu koruyan, daha önemlisi hali hazırda kamudaki en yüksek maaşı ve ücreti alan üst düzey yöneticilere bir jest yapılmasını; milyonlarca kamu emekçisinin de buna seyirci kalmasını önermektedir.

Açıkça söyleyelim: kamuda maaş ve ücretler açlık sınırındayken, kamu emekçisinin en temel ödeneklerinde bile sorun çıkarken, kamuda gelir adaletsizliği almış başını giderken bu teklifi yapmak, emek düşmanlığında önde gitmektir.

Bu teklif uzun süredir ağır ekonomik koşullar altında ezilen 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon kamudan emekli olmak üzere toplam 6,5 milyonun yaşam gerçeğini değiştirmemektedir. Aksine, ücret adaletsizliğini daha görünür hale getirerek mevcut mağduriyeti derinleştirmektedir.

TÜİK’in masallarından kafasını kaldıranlar görecektir ki: ülkede basılan en büyük banknota ancak bir kilo meyve alınabiliyor. Gıda enflasyonu öyle bir boyuta geldi ki çocuklar beslenemiyor, hanelere bırakın eti; sebze-meyve bile taneyle giriyor. En temel hak olan barınma, zaten düşük olan ücretlerimizden aslan payını kapıyor. Ev sahibi olmayan geçinemiyor ve bu ekonomide zengin olmayan da ev sahibi olamıyor. Merkez Bankası’ndan iktidarın şatafatla sunduğu Orta Vadeli Programı’na kadar hiçbir yerdeki enflasyon oranı tutmuyorken hükümet, kendi yol açtığı bu enflasyonun bedelini biz emekçilere ödetmeye çalışıyor. Kabul etmiyoruz!

Kamu emekçilerine sefaletin reva görüldüğü bu acı tabloyu daha da ağırlaştıracak olan söz konusu teklif konusunda uyarıyoruz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yaşadığı bu adaletsizliğin derhal giderilmesi için Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini acilen göreve çağırıyoruz:

Kamu emekçileri ve emeklilerine yalnızca enflasyon farkı değil, alım gücünü koruyacak insanca yaşanabilir ücret artışı sağlanmalıdır.

Kadro ve unvan ayrımı gözetmeksizin tüm kamu çalışanları arasındaki ücret uçurumu giderilmeli; en düşük memur ve emekli aylığı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

Geçmiş dönemlerde verilen seyyanen zamların emekli maaşlarına yansıtılmaması nedeniyle ortaya çıkan büyük mağduriyet derhal ortadan kaldırılmalıdır.

TİS masasında gasp edilen maddi ve özlük haklarımıza ulaşmamızın yolunu açacak olan kanun tekliflerimiz derhal gündeme alınmalı; matematik ve vicdanla değerlendirilmelidir.

Kendi lükslerini “devletin itibarı” tekerlemesiyle açıklamaya çalışanlar, asıl itibarın devlette çalışan emekçilerin koşullarında ve gördüğü değerde saklı olduğunu artık idrak etmelidir.

Haklarımızı istiyoruz ve alacağız!

Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisini yalnız sananlar; göreceksiniz ki yanılıyorsunuz!

Birleşik Kamu-İş var!

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu"