7 Eylül 2025 tarihinde yayınlanan, 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP)’a ilişkin KESK Merkezinde basın toplantısı gerçekleştirdik. Açıklama metnini KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz okudu.
Değerli Basın Emekçileri,
Bilindiği üzere 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) 7 Eylül 2025 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Yayımlandığından beri medyada OVP’nin enflasyona, istihdama, büyümeye, ödemeler dengesi gibi temel hedeflerine ilişkin çokça şey yazıldı, çizildi.
OVP’den kamuoyuna daha çok şu başlıklar yansıdı.
- Çalışanların ücretleri ve maaşları dahil “yönetilen yönlendirilen fiyatların enflasyon tahmin ve hedefleriyle uyumunun arttırılması”
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulması, OVP’Yİ HAZIRLAYANLARIN TABİRİ İLE Yeni nesil çalışma modellerinin, güvenceli esneklik uygulamalarının hayata geçirilmesi,
- Harcamalarda etkinliğin, tasarrufun arttırılması,
- Çalışma sürelerinin yeniden düzenlenmesi,
- Özelleştirme gelirlerinin arttırılması
KESK olarak öncelikle şu noktanın altını çizmekte fayda görüyoruz.
Dünyanın neresinde olursa olsun Orta Vadeli Program denilince iktidarların halkın en geniş kesiminin yaşadığı sorunlara çözümler üretmek için hazırladığı dönemsel bir program oluşturulması anlaşılır. Dolayısıyla ileriye dönük bir yol haritası ve hedeflerin belirlendiği söz konusu programlarda halkın ezici çoğunluğunun faydasının, yararının temel alınması esastır.
Bu noktada şu soruyu sormamız gerekiyor. Türkiye’de toplumun ezici çoğunluğu kimlerden oluşuyor?
Bugünün Türkiye’sinde nüfusun ezici çoğunluğunu işçiler, kamu emekçileri, emekliler, küçük esnaflar, küçük üreticiler, çiftçiler oluşturmaktadır.
Resmi veriler de bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.
TÜİK verilerine göre 32,5 milyon yurttaşımız istihdamda.
Göçmen, sığınmacı pozisyonda olanlar hariç en az 9 milyonluk bir kitle ise başta sosyal güvenlik hakkı olmak üzere yasal haklarından mahrum bir şekilde kayıt dışı çalışıyor.
Ülkede 16 milyon emekli bulunuyor. Bunlara küçük esnafların, küçük çiftçilerin sayısını da eklediğimizde 86 milyonluk nüfusun en az %80’ini emeği ile geçinen kesimler ve onların aileleri oluşturuyor.
Kısacası Türkiye’de mevcut durumda her 5 kişiden 4’ü emeği ile geçim mücadelesi veriyor.
Değerli Basın Emekçileri; İşte bu noktada yeni sorular sormamız gerekiyor.
Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan bu devasa kitlenin mali, sosyal durumu nasıl? Emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebiliyorlar mı? Orta Vadeli Programda (OVP) onlara ne vaat ediliyor?
Öncelikle mali tabloya baktığımızda ne yazık ki iç karartıcı bir manzara ile karşılaşıyoruz.
| TABLO 1: AÇLIK – YOKSULLUK SINIRI
ÜCRETLER- MAAŞLAR |
|
| * BES-AR, EYLÜL 2025 | |
| Açlık Sınırı | 37.173 TL |
| Yoksulluk Sınırı (A 2025) | 90.279 TL |
| Bekar Bir Çalışanın Yaşama Maliyeti | 58.335 TL |
| Çalışan Her İki Kişiden Birinin Aldığı ASGARİ ÜCRET | 22.104 TL |
| Ortalama Kamu Emekçisi (Memur) Maaşı | 52.000 TL |
Üye sendikamız Büro Emekçileri Sendikası araştırma birimi BES-AR her ay açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını kamuoyu ile paylaşıyor.
Dört gün önce BES-AR tarafından paylaşılan verilere göre 4 kişilik bir ailenin Eylül ayı itibari ile Açlık Sınırı 37 bin 113 TL’ye, yoksulluk sınırı 90 bin 279 TL’ye, Bekar Bir Çalışanın Yaşama Maliyeti ise 58 bin 335 TL’ye ulaşmış bulunuyor.
- Buna karşın Türkiye’de kayıtlı çalışan 32 Milyon 500 bin kişiden en az 16 milyonu, yani her iki kişiden biri 22 bin 104 TL tutarında, çoktan açlık sınırının altında kalmış bir ücret karşılığında ter döküyor.
- Geriye kalan 16 milyonun çok büyük bir bölümü ise asgari ücretin %20 ile %50’si arasında bir ücretle geçim savaşı veriyor.
- Ortalama kamu emekçisi maaşı ise emekli aylığına yansıtılmayan 18 bin 682 TL ilave seyyanen ödenek dahil ortalama 52 bin TL, yani yoksulluk sınırının neredeyse yarısı civarında seyrediyor.
Değerli Basın Emekçileri, sıraladığımız bu ücretler, maaşlar yaşanan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün daha fazla erimektedir.
| TABLO 2: ENFLASYON- HAYAT PAHALILIĞI | |
| TÜİK-Yıllık Enflasyon | %32,95 |
| OECD Ülkelerinde Yıllık Ortalama Enflasyon | %4,1 |
| OECD-Türkiye’den Sonra En Yüksek Yıllık Enflasyon-Estonya | %6,15 |
| TÜİK-12 Aylık Ortalama Enflasyon | %39,62 |
| TÜİK- Eğitim Enflasyonu | %60,91 |
| TÜİK-Konut-Kira Enflasyonu | %53,27 |
| Avrupa Ülkelerinde Ortalama Gıda Enflasyonu | %3,4 |
| TÜİK Gıda Enflasyonu | %33 |
| ENAG- Yıllık Enflasyon | %65,49 |
| İTO-Yıllık Enflasyon | %40,83 |
- OECD yıllık ortalama enflasyonu %4,1 iken ve 33 OECD ülkesi içinde çift haneli enflasyona rastlanmazken Türkiye %32,95’lik enflasyon oranı ile bu alanda lider pozisyonuna yerleşmiş bulunuyor.
- Yine 36 Avrupa ülkesi içinde gıda enflasyonunun çift haneli olduğu tek ülke Türkiye’dir. Avrupa ülkeleri gıda enflasyonu ortalaması %3,4 iken Türkiye’de gıda enflasyonu %33 ile bunun yaklaşık 10 katına ulaşmıştır.
- Eğitim enflasyonu yıllık %60,91’e, Kira-Konut enflasyonu ise %53,27’ye yükselmiştir.
- Üstelik bu veriler sepet oyunları ile rakamlara takla attırılan TÜİK verileridir.
Nitekim TÜİK’in %32,95 olarak açıkladığı yıllık enflasyon ENAG’a göre %65,49, İTO’ya göre ise %40,83’tür.
- Ortalama kiralar 25 bin TL civarında seyretmekte, emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü sadece kiraya ayırmak zorunda kalırken, gıda, sağlık, ulaşım gibi en temel tüketim harcamalarını alabildiğine kısmak zorunda kalmaktadır.
Kısacası milyonları saran yoksulluk ve sefalet tablosu ortadadır.
Buna rağmen cilalı sözlerle, terimlerle süslenmiş Orta Vadeli Programda “Makro Ekonomik Hedefler ve Politikalar” ana başlığı altındaki “Fiyat İstikrarı” ara başlığı altında aynen şöyle deniliyor.
İktidar, bu cilalı sözlerin altından aslında hepimize şöyle demektedir.
Ey vatandaşlar işçiler, kamu emekçileri, emekliler!
Yaşadığınız gerçek enflasyonu, hayat pahalılığını TÜİK vasıtası ile düşük tutmaya devam edeceğiz.
“Yönetilen, yönlendirilen fiyatlar” derken öncelikle hükümet olarak doğrudan bizim belirlediğimiz ve/veya bizim onayımız sonucunda belirlenen ücret, maaş ve aylıklardan bahsediyoruz.
Dolayısıyla asgari ücret artışında, milyonlarca kamu emekçisinin maaşında ve emekli aylıklarında yapacağımız artışlarda yine bizim belirlediğimiz enflasyon hedeflerini esas alacağız.
Ey çiftçiler! sizin tarım ürünlerinizi alırken de artık geçmiş enflasyonu, geçen yılın enflasyonunu değil, yine bizim belirlediğimiz hedeflenen enflasyonu temel alacağız.
Oysa OVP’ler ile hedeflenen enflasyonun hiç tutmadığı, hedeflenen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon arasındaki makasın gittikçe arttığı ağır koşullardan geçiyoruz.
Öncesi bir yana, sadece 2020 yılından bugüne üçer yıllık dönemleri kapsayan OVP’lerde hedeflenen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon arasında çok ciddi sapmalar yaşanmıştır.
Bu sapmaların faturası ise maaşları, ücretleri hedeflenen enflasyona göre arttırılan emekçilere, emeklilere daha fazla yoksulluk olarak kesilmiştir.
- Örneğin 2019 yılında, damat döneminde açıklanan, 2020-2022 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programında (YEP) 2020 yılı enflasyon hedefi %8,5 olarak 2021 yılı enflasyon hedefi ise %6 olarak açıklanmıştır.
| TABLO 3: YEP (2020-2022) | ||
| YIL | 2020 | 2021 |
| Hedeflenen Enflasyon | %8,5 | %6 |
| Kamu Emekçileri Maaş Artışı
(Toplu Sözleşme- Hakem Kararı) |
1. Altı ay %4
2. Altı ay %4 |
1. Altı ay %3
2. Altı ay %3 |
| Gerçekleşen Enflasyon | %14,60 | %36,08 |
| Hedeften Sapma | %72 | %501 |
- Aynı dönemde uyuşmazlıkla sonuçlanan “toplu sözleşmede” Hakem Kurulunun oy çokluğu ile aldığı kararla kamu emekçilerinin maaşlarında altışar aylık dilimler hallinde 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3 + %3 artış yapılmıştır.
- Ancak 2020 yılında enflasyon %14,6’a, 2021 yılında ise %36,08’e ulaşmıştır. Buna göre 2020 yılında YEP hedefinden %72 sapma yaşanırken, 2021 yılında yaşanan sapma %500’ü aşmıştır.
Her OVP’de bir önceki OVP’deki enflasyon hedefleri yukarı çekilmiştir. Buna karşın ücretlerde yapılan artışlar her seferinde eski düşük hedeflerde tutulmuştur.
Böylece gerçekleşen enflasyon yılın ilk aylarında hedeflenen enflasyonu aşmıştır. Emekçiler enflasyon farkına daha ilk aylarda hak kazanmışken söz konusu farkı alabilmek için aylarca beklemek zorunda bırakılmıştır. Söz konusu farkı aldıktan hemen sonra ise bu kez yeni dönemde gerçekleşen enflasyon yine hedeflenen enflasyonu birkaç ay içinde aşmıştır.
Örneğin 2021-2023 yıllarını kapsayan YEP’te enflasyon hedefleri revize edilmiş, 2021 yılı enflasyon hedefi 2 puan arttırılarak %8’e çıkarılmıştır. Ancak kamu emekçilerinin maaş artışları değiştirilmemiş, birinci altı ay için %3, ikinci altı ay için yine %3 olarak kalmıştır.
| TABLO 4: YEP (2021-2023) | ||
| YIL | 2021 | 2022 |
| Hedeflenen Enflasyon | %8 | %6 |
| Gerçekleşen Enflasyon | %36,08 | %64,27 |
| Hedeften Sapma | %350 | %971 |
Her yıl tekrarlanan bu yöntemle ücretli ve emekçilerin alım gücü gittikçe düşürülmüştür.
2022-2024 yıllarını kapsayan OVP’de:
- 2022 yılı enflasyon hedefi %9,8 olarak 2023 yılı hedefi ise %8 olarak açıklanmıştır.
- Kamu emekçilerini ve emeklileri kapsayan 6. Dönem “toplu sözleşmede” maaşlarda altışar aylık dilimler hallinde 2022 yılı için %5 + %7 , 2023 yılı için ise %8 + %6 artış yapılmıştır.
- Ancak 2022 yılı enflasyonu %64,27 olarak, 2023 enflasyonu ise %67,77 olarak gerçekleşmiştir. Buna göre OVP hedefinden 2022 yılı için %556, 2023 yılı için %710 gibi çok çarpıcı sapmalar yaşanmıştır.
| TABLO 5: OVP (2022-2024) | ||
| YIL | 2022 | 2023 |
| Hedeflenen Enflasyon | %9,8 | %8 |
| Kamu Emekçileri Maaş Artışı (Toplu Sözleşme-Uzlaşma) | 1. Altı ay %5
2. Altı ay %7 |
1. Altı ay %8
2. Altı ay %6 |
| Gerçekleşen Enflasyon | %64,27 | %64,77 |
| Hedeften Sapma | %556 | %710 |
Bu sapmalar soncunda 2023 Ocak itibari ile açlık sınırı 8.865 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 28.875 TL’ye ulaşmıştır. Buna karşın en düşük kamu emekçisi maaşı, eş ve çocuk yardımı dahil 11.834 TL’de kalmıştır. Artan tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı “en düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşına çıkaracağız. Bu artışı emeklilerimize de yansıtacağız” açıklaması yapmak zorunda kalmıştır.
Buna göre 2025 Temmuz itibari ile kamu emekçilerinin maaşlarında “ilave seyyanen ödenek” adı altında 8.077 TL tutarında bir artış yapılmıştır. Ancak söz konusu tutar çalışanların taban aylığına, emeklilerin ise almakta oldukları aylıklara yansıtılmamıştır. Milyonlarca emekliye verilen söz de aradan geçen 2 yıla rağmen hala tutulmamıştır.
2024-2026 yıllarını kapsayan OVP’de ise:
- 2025 yılı enflasyon hedefi %33 olarak 2026 yılı hedefi ise %15 olarak açıklanmıştır. Buna rağmen Kamu emekçilerini ve emeklileri kapsayan, uyuşmazlıkla biten 7. Dönem “toplu sözleşmede” Hakem Kurulu kararı ile maaşlarda ilk defa hedeflenen enflasyon oranlarının altında artış yapılmıştır. Maaşlar altışar aylık dilimler hallinde 2025 yılı için %15 + %10 , 2026 yılı için ise %6 + %5 artırılmıştır.
| TABLO 6: OVP (2024-2026) | ||
| YIL | 2024 | 2025 |
| Hedeflenen Enflasyon | %33 | %15 |
| Kamu Emekçileri Maaş Artışı (Toplu Sözleşme-Hakem Kararı) | 1. Altı ay %15
2. Altı ay %10 |
1. Altı ay %6
2. Altı ay %5 |
| Gerçekleşen Enflasyon | %44,38 | %32,95
(Ağustos 2025) |
| Hedeften Sapma | %34 | %120 |
- Ancak 2024 yılı enflasyonu %44,38 olarak gerçekleşmiş, OVP hedefinden %34 sapma yaşanmıştır. 2025 yılı enflasyonu ise Ağustos ayı itibari ile %32,95’tir. Buna göre mevcut durumda OVP hedefinden %120 gibi ciddi bir sapma söz konusudur.
2025-2027 yıllarını kapsayan OVP’de:
- 2025 yılı enflasyon hedefi %17,5 olarak 2026 yılı hedefi %9,7 olarak, 2027 enflasyon hedefi ise %7 olarak açıklanmıştır.
| TABLO 7: OVP (2025-2027) | |||
| YIL | 2025 | 2026 | 2027 |
| Hedeflenen Enflasyon | %17,5 | %9,7 | %7 |
- Ancak 7 Eylül’de açıklanan son OVP’de 2025 yılı enflasyonu Gerçekleşme Tahmini (GT) tam 11 puan arttırılarak %28,5’a çıkarılmıştır. 2026 ve 2027 enflasyon hedefleri ise sırasıyla %16 ve %9’a çıkarılmıştır.
| TABLO 8: SON OVP (2026-2028) | |||
| YIL | 2025 | 2026 | 2027 |
| Hedeflenen Enflasyon | %28,5
*(GT) |
%16 | %9 |
| Bir Önceki OVP’ye Göre Hedeften Sapma | %64,5 | %65 | |
| Kamu Emekçileri Maaş Artışı
(Toplu Sözleşme- Hakem Kararı) |
– | 1. Altı ay %11
2. Altı ay %7 |
1. Altı ay %5
2. Altı ay %4 |
- Kamu emekçilerini ve emeklileri kapsayan, uyuşmazlıkla biten 8. Dönem “toplu sözleşmede” Hakem Kurulu kararı ile maaşlarda altışar aylık dilimler hallinde 2026 yılı için %11 + %7 , 2027 yılı için ise %5 + %4 artış yapılmıştır.
Değerli Basın Emekçileri,
Tıpkı öncekiler gibi son OVP ile belirlenen enflasyon hedeflerinin de tutmayacağını görmek için ekonomist olmaya gerek yoktur.
En son yurt dışı çıkış harcında, toplu ulaşım ve taksi ücretlerinde yapılan fahiş artışlar gibi iğneden ipliğe zamlar devam etmektedir.
Tüm bunlara rağmen iktidar OVP ile milyonlarca işçiye, emekçiye, dar gelirli yurttaşa “maaşlarınızı, ücretlerinizi, reel gelirinizi daha da eritecek, yoksulluğunuzu arttıracağız” demektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
OVP’den kamuoyuna yansıyan, adeta bir müjde gibi sunulan başlıklardan birisi de Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’dir.
Programın “Finansal İstikrar” başlığı altında aynen şöyle denilmektedir.
Ayrıca OVP’de; Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği, yani Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES) kurulacağı, bunun 2026 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleştirileceği ifade edilmektedir.
KESK olarak öncelikle Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES) yeni olmadığının altını çiziyoruz. Söz konusu sistem ilk olarak bundan tam 14 yıl önce, 2011 yılında AKP’nin hazırladığı “Hedef 2023” programında yer almıştır.
Yine AKP iktidarları döneminde kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik sistemini gittikçe çıkmaza sürükleyen adımlar atılmıştır.
Özellikle 2006-2008 yıllarını kapsayan dönemde çıkarılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile (SSGSSK) aylık bağlama oranlarının ve güncelleme katsayısının düşürülmesi ve emekli aylık artışlarının sadece enflasyona bağlanması başta olmak üzere emeklilik sisteminde büyük adaletsizlikler ve haksızlıklar yaratılmıştır.
Zaman içinde yapılan kimi palyatif düzenlemeler, yaslara adeta bir yama olarak eklenen düzenlemeler yaşanan sorunları çözmemiştir.
Emekli aylıkları her yıl düşmeye devam etmiştir. 2017 yılından itibaren erimeyi kısmen durdurabilmek adına en düşük emekli aylığına Hazine yardımı eklenmeye başlanmıştır.
Tüm bunlara rağmen bugün
- 16 milyon emeklinin en az 4 milyonu yani dört emekliden birisi, Hazine yardımı dahil, açlık sınırının yarısına denk gelen bir aylıkla 16 bin 881 TL ile yaşam savaşı vermektedir.
- Ortalama kamu emekçisi maaşı ise emekli aylığına yansıtılmayan 18 bin 682 TL ilave seyyanen ödenek dahil ortalama 52 bin TL, yani yoksulluk sınırının neredeyse yarısı civarında seyretmektedir.
| TABLO 9: MEVCUT EMEKLİ AYLIKLARI | |
| En Düşük Emekli Aylığı (Hazine Yardımı Dahil) | 16.881 TL |
| Ortalama Kamu Emekçisi Emeklisi (Memur emeklisi) Aylığı | 23.500 TL |
| 65 Yaş Aylığı | 6.147 TL |
- Ortalama kamu emekçisi emeklisi aylığı 23 bin 500 TL ile şimdilik asgari ücretin bir tık üzerinde..
- En düşük emekli aylığı 2002 yılında asgari ücretin %40 daha fazlası iken bugün geldiğiniz noktada asgari ücretin ancak %75’ine denk gelmektedir.
Mevcut mevzuatta köklü bir değişiklik yapılmadığı takdirde önümüzdeki dönemde emekli aylıkları, çalışılırken alınan maaşları-ücretlerin dörtte birine kadar düşecektir.
Tüm bunlara rağmen iktidar yaşanan sorunları çözmek yerine Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ile “ikinci emekli aylığı” yalanını ile pazarlamaya çalışıyor.
Oysa bu mümkün değildir. Çünkü mevcutta Türkiye’de bir asgari ücretliden %14 SGK işçi Primi, %1 İşsizlik Sigortası Pirimi kesilirken, işvereninden ise %20,75 SGK İşveren Primi, %2 İşsizlik Sigortası İşveren Payı kesilmektedir. Buna rağmen en düşük emekli aylığı Hazine yardımı dahil sadece 16 bin 881 TL’de kalmaktadır.
Kamuoyuna yansıyan bilgilerden TES ile %3 işçi, %3 işveren payı kesilmesi, buna %30 devlet katkısı eklenmesinin planlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda TES ile verilecek tutar bir aylık değil, bin ile iki bin TL arasında kalacak bir “harçlıktan” ibaret kalacaktır.
Üstelik TES’te sosyal sigorta sisteminde olduğu gibi sabit bir gelir garantisi de verilmemektedir. Verilecek harçlığın ne kadar süre devam edeceği fonda biriken tutarla sınırlı olacaktır. Kesintilerle biriken tutar bittiğinde harçlık da bitecektir.
TES önce mevcut emeklilik sisteminin tıkandığının ve emekli aylıklarının sefalet düzeyinde olduğunun itirafıdır.
KESK olarak tüm çalışanları uyarıyoruz. Hedef kamusal emeklilik sistemini daha da zayıflatmaktır. Hedef, işçilerin kıdem tazminatı, kamu emekçilerinin emekli ikramiyesidir.
Hükümet sefalet düzeyine inen emekli aylıklarını arttırmak yerine kendi hesabında biriktirmek, nemalandırmak için emeklilere harçlık vaat etmektedir.
Oysa yapılması gereken şey bellidir. Kamu emeklilik sistemini güçlendirilmeli, bütçeden sosyal güvenliğe ve emeklilik sistemine daha fazla kaynak ayrılmalı, kayıt dışı istihdam düşürülmeli, kayıtlı, güvenceli istihdam arttırılmalıdır.
Değerli Basın Emekçileri,
Bilindiği üzere ülke olarak en yakıcı sorunlarımızın başında işsizlik gelmektedir. Özellikle geniş anlamda işsizlik, kadın ve genç işsizliği rekor seviyelere ulaşmış durumdadır.
| TABLO 10: İŞSİZLİK | |
| Dar Tanımlı İşsizlik Oranı (TÜİK) | %8 |
| Gençlerde Dar Tanımlı İşsizlik Oranı | %15 |
| Genç Kadınlarda Dar Tanımlı İşsizlik Oranı | %21,7 |
| Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı (TÜİK-Âtıl işgücü oranı)
(Dar tanımlı işsizler + zamana bağlı eksik istihdam + potansiyel işgücü) |
%29,6 |
| Geniş Tanımlı Kadın İşsizliği Oranı (DİSK-AR) | %39,4 |
| Dar Tanımlı İşsiz sayısı | 2 milyon 828 bin |
| Geniş Tanımlı İşsiz sayısı (DİSK-AR) | 12 milyon 30 Bin |
Geniş tanımlı işsizlik oranı TÜİK verilerine göre Temmuz 2025 itibari ile %29,6’a çıkarken, DİSK verileri geniş tanımlı işsiz sayısının 12 milyonu aştığını gösteriyor.
Buna rağmen OVP’de “yeni nesil çalışma biçimleri”, “güvenceli esneklik” gibi cilalı kavramlar ile esnek-güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılması, özellikle kadınların bu istihdam tiplerinin dayanağı haline getirilmesi hedefleniyor.
Böylece kısmi zamanlı, çağrı üzerine ya da proje bazlı çalışmanın önünün tamamen açılması, bunun için “pilot uygulamaların” hayata geçirilmesi planlanıyor.
DİSK-AR’ın Temmuz 2025 raporu zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısının 5 milyonu aştığını gösterirken OVP’nin öngördüğü “güvenceli esneklik” modeli ile bu güvencesizliğin daha da kalıcı hale getirilmesi hedefleniyor.
İşçiler, emekçiler tam zamanlı ve insanca ücretli istihdam yerine, yarım iş-yarım ücret dayatmasıyla karşı karşıya bırakılıyor.
Değerli Basın Emekçileri,
Tüm bunlar yetmezmiş gibi OVP, çocuklarımızı da hedef alıyor. Çocuk işçiliğinin eğitim politikaları aracılığıyla piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi planlanıyor.
Çocuk işçi ölümleri ile anılan MESEM gibi okullarda staj ve işbaşı eğitimi programlarının yaygınlaştırılacağı, özel sektöre daha çok rol ve görev verileceği ifade ediliyor.
“Çalışmanın fazileti ve üretmenin toplumsal değeri, örgün eğitim sürecinin başlangıcından itibaren müfredata yansıtılacaktır” denilerek 2026 yılının ilk çeyreğinden itibaren çocuk işçiliğinin daha fazla yaygınlaştırılacağı söyleniyor.
“Perşembe’nin gelişi çarşambadan bellidir” denir ya.. Bütçenin gelişi de bu OVP’den bellidir. Özellikle OVP ile netleşen faiz harcamaları, özelleştirme gelirleri, vergi gelirleri nasıl bir bütçe ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
2024 yılı için 697,8 milyar TL olan faiz gideri hedeflenmişti. Ancak 2024 yılı sonunda gerçekleşen faiz gideri 1 trilyon 270 milyar TL’yi bulmuştur.
2025 yılı için ise hedef 774,5 milyar TL iken, gerçekleşmesi beklenen faiz ödemesi tutarı 2 trilyon 52 milyar TL ye çıkarılmıştır.
Buna rağmen OVP’de faiz giderlerine ayrılan tutarın 2026 için 2 Trilyon 856 Miyar TL’ye, 2027 için ise 3 Trilyon 161 Milyar TL’ye çıkarılması hedefleniyor.
Öte yandan bir önceki OVP’de 2026 yılı özelleştirme hedefi 30 milyar TL olarak belirlenmişti. Bu son OVP’de ise söz konusu hedef 185 Milyar TL’ye çıkarılmıştır.
Kamuoyuna yansıyan haberlere göre iki köprü ve 8 otoyol özelleştirmesi için hedefin yaklaşık 155 Milyar TL arttırıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan hatırlanacağı üzere 2024’te otoyol ve köprülere 60 milyar, şehir hastanelerine 90 milyar olmak üzere sadece 1 yılda toplam 150 milyar TL halkın cebinden alınıp yandaş müteahhitlere aktarılmıştır.
Tüm bunlar yine tüm yükü çalışanlara, halka yıkılan vergilerden karşılanacaktır.
Buradan sizin aracılığınızla “bu düzene itirazım var” diyen tüm emekçilere, vatandaşlara sesleniyoruz. Bu OVP ile işçiler, emekçiler açısından 3 yıl ilerisi değil, 200 yıl gerisinin, 19. Yüz yıl kölelik koşullarının hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
KESK olarak tüm çalışanlara, çocuklarımıza dayatılan bu kölelik düzenine karşı mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz.
Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.
Yürütme Kurulu





