29 Kasım tarihinde #Geçinemiyoruz, Halk İçin Bütçe, Demokratik Türkiye" şiarıyla İzmir'de gerçekleştirdiğimiz bölge mitinginde KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak'ın gerçekleştirdiği konuşmanın metni ve mitinde dair görseller aşağıdadır;

Dostlar,

Kamu Emekçileri,

Kadınlar, gençler, emekliler,

Bütçe hakkına sahip çıkanlar,

Tariş Direnişine, Madenci Eylemlerine, Aliağa Tüpraş ve PETKİM’de Özelleştirmelere Karşı Mücadeleyi Büyüten ,Bergamadan Muğlaya torağına zeytinine dokundurtmayan Sevgili Egeli Emekçiler,

Hoş geldiniz!

Dostlar,

Geçen hafta Samsun ve Adana’da onlarca ilden gelen emekçiler bizleri yok sayan 2026 yılı bütçesine karşı seslerini yükselttiler . Bugün de burada ve Van’da yine onlarca ilden toplanan emekçiler, ezilenler, kadınlar, gençler bir kez daha bir aradayız. Şimdi buradan Van’da buluşan dostlarımıza alkışlarımızla ıslıklarımızla bir selam gönderelim.

Mitinglerimizde yükselen ses sadece bir itiraz değil aynı zamanda isyanın sesidir. Kararlılığın, mücadele azminin ve umudun sesidir.

Dostlar; Gelir ile gider kalemleri sınıfsal tercihin sonucunda belirlenir. Ve yıllardır ülkemiz bütçesinin gelir hanesinin büyük kısmı biz emeğiyle geçinen milyonların maaşlarından , çarşıda, pazarda, ekmeğimizden, suyumuzdan alınan vergilerden oluşturuluyor.

Peki gider dediğimiz dağılım hanesinde bizler var mıyız?

Maalesef Bütçenin kaynağında varız paylaşımında yokuz!

Kaynaklar kamu emekçilerine, işçilere, çiftçilere, emeklilere, kadınlara, gençlere değil yandaş holdinglere ,sermayeye ,teşviklere, faize gidiyor ....sonuçta bizler daha da yoksullaşırken bir taraftan da dolar milyarderleri üretiyor bu sistem.Türkiyede dolar milyarderi sayısı 68000 e çıkmış.

Bütçeden sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerin payı her yıl biraz daha azalıyor. Sağlık hizmetine ulaşmak zorlaşıyor, eğitimde nitelik düşüyor .

AKP iktidarı bu sorunları çözeceğine, “Hastane kuyruklarına girmek istemiyorsan özel hastanelere git” diyor. Çocuğunu gönderebileceği okul bulamayan velilere “beğenmiyorsan özel okula gönder” diyor! Zira on binlerce çocuğu MESEM üzerinden kölelik koşullarında çalışmaya zorlayan Milli Eğitim Bakanı kendi çocuğunu ise özel okullara gönderiyor.

Sevgili Kamu Emekçileri,

Kamu hizmeti halk içindir ve kamu emekçisi bu ülkenin omurgasıdır.

Ama bütçe bizleri bir kez daha kamu emekçisi değil kapıkulu bekçisi olarak tarif ediyor, yok sayıyor.

24 yıllık AKP iktidarında kamu çalışanlarına biat kültürü dayatılıyor. Muhaliflerin kamudan tasfiyesi gerçekleşiyor.

Kamuda liyakat yerle bir edildi, mülakat ile torpil ve kayırma istihdamın temelini oluşturuyor.

Ana Sınıfı Öğretmeni, Okulun Atıl Bahçesini Açık Hava Sınıfına Dönüştürdü
Ana Sınıfı Öğretmeni, Okulun Atıl Bahçesini Açık Hava Sınıfına Dönüştürdü
İçeriği Görüntüle

Enerji fiyatları bir yılda %85 artmışken, gıda fiyatları %70’i aşmışken, kiralar asgari ücreti geçmişken hâlâ sahte enflasyonla maaş belirlemek insanlık dışıdır. Ama Toplu sözleşmede sahte sendika yasası,yandaş konfederasyon ve iktidar üçlüsünün marifetiyle biz kamu emekçilerine düşen yine merkez bankasının öngörüsü ancak hiç tutmayan enflasyon oranında zam düştü.

Belli ki insana dair temel değerleri hiçleştiren bu düzen birlikte mücadele verilmedikçe, direnmedikçe ceberrut olmayı sürdürecektir.

Değerli İzmirliler, Ege’nin Sevgili Emekçileri!

Bu bütçe sizin taleplerinize ve yaşam gerçekliğinize kör bir bütçe!

Bugün Ege’nin dört bir yanında çiftçi üretimden kopuyor.

Zeytin üreticisi maliyet altında eziliyor, üzüm bağları sökülüyor, tütün yok olmanın eşiğinde.

Bergama’dan Kemalpaşa’ya, Tire’den Ödemiş’e kadar üretici borç içinde.

Çiftçiye verilen destekler enflasyon karşısında buhar oldu.

Mazot, gübre, yem fiyatı üretimi imkânsız hale getiriyor.

Bir dönüm tarlayı ekmek artık lüks hâline geldi!

Bu yüzden İzmir’de çiftçi borç batağında, Manisa’da üzüm, Aydın’da incir üreticisi ayakta kalamıyor. Denizli’de tekstil emekçileri sefalet içinde. Madende çalışan emekçi kardeşlerimiz hem ekonomik hem de yaşamla ölüm arasındaki koşullarda tam anlamıyla kapkara bir tablo içerisinde mücadele ediyor.

Ege bölgesi de birçok ilimiz gibi deprem tehdidi altındayken iktidar sanki böyle bir tehlike yokmuş gibi bütçede kayda değer tek bir yatırım programı hazırlamıyor.

Ormanlar yanarken, birkaç yangın uçağı ya yetişemiyor ya da bakımsızlıktan arızalanıyor.

Peki neden böyle?

Çünkü 2026 bütçesi tarımı değil ithalatı büyütüyor.

Kırsal kalkınmayı değil, şirketlerin kârını büyütüyor.

Ege’nin bereketli topraklarını değil, Beşli Çetenin ihalelerini koruyor.

Çok açık kapitalist sömürü düzeninin en mahir temsilcileri olan Akp iktidarı köylüyü kendi topraklarında üretimden koparıp ucuz yedek iş gücüne dönüştürmeyi emeği ucuzlatmanın bir yolu olarak benimsenmiş.

İşte bu yüzden diyoruz ki:

Bu bütçe Ege’nin değil, şirketlerin bütçesidir!

Bu bütçe üreticinin değil ithalat lobilerinin bütçesidir!

Bu bütçe İzmir’in, Aydın’ın, Manisa’nın,Denizli’nin Muğla’nın değil; rantın bütçesidir!

Değerli Kadın Emekçiler, Kadınlar hem işte sömürülüyor, hem evde görünmeyen emekleriyle tükeniyor.

Kadın işsizliğinde%40 ile Avrupa birincisiyiz!

Kadınlar güvencesiz işlerde, yarı zamanlı kölelik düzenine mahkûm ediliyor. Çalışan kadınların sadece %20 si tam zamanlı güvenceli çalışabiliyor.Remi kayıtlara göre ülkemizde her 4 kadından 1 i şiddet görmüş .Her gün yeni kadın cinayetlerine uyanıyoruz ...

Tüm bunlara rağmen bu bütçede kadın yok! Devasa bütçe içerisinde kadınlara ayrılan pay %1 bile değil. 100 de 6 kuruş

Biz toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir bütçe istiyoruz.

Değerli Emekliler,

Yıllarca alın teri döktünüz. Yıllarca “şimdi eziliyorum ama emeklilikte rahat ederim” hayali kurdunuz. Bu iktidar hayalimizi bile elimizden aldı. Açlık sınırındaki emekli maaşıyla ay sonunu getirmek artık bir eziyet olmanın ötesinde işkenceye döndü.

Buna rağmen sizin yerinize sermaye var, şirketler var, sigorta tekelleri var! İnsanca yaşamanız için tek bir ek ödeme, tek bir nefeslik iyileştirme, tek bir onarım kalemi bile öngörmeyen bu bütçe; emeklinin ömrüne göz koyanların bütçesi.

Bütçe “Bir yıl daha açlığa, yokluğa, görünmezliğe razı olun.” Diyor. Soruyoruz size razı mısınız? Biz de razı değiliz!

Emeklileri yok sayan bu düzeni de bu bütçeyi de kabul etmiyoruz!

Sevgili Gençler,

Barınma.işsizlik,gelecek kaygısı bugün tüm gençlerin temel sorunu. Ama bütçede bunun için tek bir kuruş kaynak ayrılmıyor!

Gençlere 3 yol sunuluyor hiçbiri yol değil. Ya yıllarca eğitim görse dahi yurtdışında göçmen işçiliğine ya yıllarca işsizler ordusunun bir parçası yada derin sömürüye razı gelip asgari ücretli yada en kötüsü emeğiyle olmayanı kısa yoldan para kazanma yolları gibi gösterilen bahis çetelerinin tuzakları.... ile toplumsal çürümenin içine çekiliyorlar.

EVET

Bugün her beş gençten biri ne eğitimde ne istihdamda!

Üniversite mezunu gençlere asgari ücretle çalışmak bulunmaz nimet olarak sunuluyor. Çeteler sokaklarda cirit atıyor. Gençlerimiz mafyanın tuzağına, uyuşturucu bataklığına çekilmek istenirken bütçede uyuşturucu ile mücadele için Saray’ın bir aylık elektrik gideri kadar bile ödenek ayrılmamış! Bu yaklaşım bile iktidarın gençlerimize karanlık bir geleceği reva gördüğünü göstermeye yetiyor.

İşte bu yüzden diyoruz ki: gençliğin geleceği bütçede başlar!

Dostlar,

Özellikle son on yıldır bütçede savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya devasa miktarda kaynaklar aktarıldı. 2026 yılı bütçesinde de bu gerçeklik değişmemiş görünüyor.

Yani bu bütçe “çatışma sürsün” diyor.

“Barış değil, operasyon!” diyor.

Oysa bir yandan da ülkemizin son 50 yılında binlerce cana, milyarlarca dolar ekonomik kayba, toplumsal kırılmalara yol açan çatışmalı sürecin sonra erdirilmesi için bazı çalışmalar yapılıyor. Ama bütçe bunun tersini söylüyor.

Bu ülkenin en yakıcı ihtiyacı savaş değil, barıştır!

Barış, yalnızca çatışmanın bitmesi değil; emeğin ve özgürlüğün hâkim olmasıdır! Barışın bütçesi, emeğin bütçesidir!

Değerli Dostlar,

AKP iktidarı bütçe hakkımızı yok saymaya devam ediyor.

Oysa bütçe hakkı, eşit yurttaşlık hakkıdır.

Ama bugün Türkiye’de bütçe, halktan gizlenen, emek örgütlerinin dışlandığı, sadece yürütmenin belirlediği bir belgeye dönüştürülmüştür.

Meclis’teki birkaç eleştirinin bir hükmü kalmamıştır; çünkü asıl karar, uluslararası sermayenin ve sarayın çıkarları doğrultusunda alınmaktadır.

Dostlar,

Halkın oyuyla seçilmiş belediyelere kayyum atanırken, halkın iradesi gasp edilirken, kentler şirket gibi yönetilirken, kayyumlar gelir gelmez işçi kıyımı gerçekleştirirken hangi bütçeden, hangi demokrasiden söz edecekler?

Biz biliyoruz ki, demokrasi olmadan bütçe de halktan yana olamaz.

Bu nedenle buradan bir kez daha söylüyoruz:

Kayyuma karşı demokrasi, siyasallaşan yargıya karşı hukuk, Saray bütçesine karşı için halkın bütçesini, istiyoruz!

Dostlar,

Taleplerimiz insan onuruna yakışır bir yaşam standardının sağlanması için asgari taleplerdir.

Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirilmesine son verilmelidir. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe hayata geçirilmeli, kadınların güvenceli istihdam arttırılmalı, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetler genişletilmelidir. Sefalet düzeyindeki asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarılmadır. Kamu emekçilerinin grev hakkı önündeki engeller kaldırılmalı,4688 sayılı sendika yasası evrensel sendikal normlarla uyumlu hale getirilmelidir.

Yandaş Konfederasyonun onayıyla kamu emekçilerini ve emeklilerini sefalete mahkûm eden “Toplu Sözleşme” derhal yenilenmelidir.

Kayıplarımız telafi edilmeli, en düşük kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

Güvenceli-kadrolu istihdam esas alınmalıdır.

Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.

Belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmalıdır.

Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine aktarılan Hazine garantilerine son verilmelidir. Vergilerimiz, ülkenin kaynakları güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimi arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmalıdır.

Dostlar;

Bu topraklarda yaşayan halkların zalime, zulme karşı mücadeleyi esas alan güçlü bir tarihsel mirası var.

Ve biz biliyoruz ki, birlikte mücadeleyi yükselttiğimiz anda hiçbir iktidar, hiçbir saray, bizi susturamaz!

Kesk adına selamlama

YAŞASIN EMEK, DEMOKRASİ VE BARIŞ MÜCADELEMİZ!

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!