Bir bayrama daha derinleşen yoksulluğun, büyüyen adaletsizliğin gölgesinde giriyoruz. Kurban Bayramı, paylaşmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin simgesidir. Ancak bugün milyonlarca emekçi bu bayrama yalnızca takvimde bir tarih olarak bakıyor. Çünkü sofralarda et yok, cüzdanlarda para yok, yüreklerde umut yok.
Halk, artık Nazım’ın dediği gibi haftada bir değil, ayda bir bile et yüzü göremiyor. Et, artık dar gelirli için bir lüks; kurban kesmek bir yana, bayramda evine et alabilmek bile imkânsız hale geldi. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bu düzende, bayramın tadı da kalmadı, yaşamın huzuru da…
İktidarın büyüme masallarının aksine, çarşıda pazarda gerçekler başka: Etiketler uçmuş, maaşlar erimiş, borçlar dağ gibi. Bayram demek çocukların yüzünün gülmesi demekti, şimdi o çocuklar bayramlık değil, öğünlük yemek düşlüyor.
Bizler, Birleşik Kakmu-İş Konfederasyonu olarak, halkın alın terinin karşılığını almadığı, emeğin değersizleştirildiği bu düzene karşı sesimizi yükseltiyoruz. Bayramların gerçek anlamına kavuşabilmesi için adil bir gelir dağılımı, insanca yaşam koşulları ve emeğin hakkını alan bir düzen şarttır.
Bu bayramda milyonlar sofraya değil, yoksulluğa oturuyor. Ve biz biliyoruz ki, bu düzen değişmeden bayramların da anlamı kalmayacak. Emekten, halktan yana bir ekonomi ve insanca bir yaşam istiyoruz.
Tüm emekçilere umut dolu, dayanışma içinde bir bayram diliyoruz.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Merkez Yönetim Kurulu