Muş Sultan Alparslan Kız Öğrenci Yurdu’nda son kullanma tarihi geçmiş gıdaların kullanılması sonucu yaklaşık 100 öğrenci zehirlenmiştir. Daha da vahimi, bu skandalı protesto eden öğrenciler “yurttan atılmakla” tehdit edilmiştir. Bu tablo yalnızca bir “ihmal” değil, kamusal sorumluluğun, insan sağlığının ve gençlerin yaşam hakkının açıkça hiçe sayılmasıdır.
Bu olay münferit değildir!
Son yıllarda Türkiye’nin dört bir yanındaki KYK yurtlarında öğrencilerin sağlığını tehdit eden, bozuk yemekler, hijyensiz koşullar ve keyfi uygulamalar yüzlerce öğrenciyi hastanelik etmiştir. Her defasında benzer bahanelerle geçiştirilen bu zehirlenme vakaları, sistematik bir denetimsizlik ve cezasızlık düzeninin ürünüdür.
KYK yurtları, öğrencilerin güvenle barınması ve beslenmesi gereken kamusal alanlardır. Ancak mevcut yönetim anlayışı, bu alanları kâr hırsının, yandaş ihalelerin ve keyfi idareciliğin laboratuvarına dönüştürmüştür.
Devletin görevi öğrencilerin sağlığını korumak, barınma ve beslenme hakkını güvence altına almakken, bugün gelinen noktada bu haklar piyasa mantığının ve liyakatsiz kadroların elinde çürümektedir.
Eğitim Sen olarak açıkça söylüyoruz:
- Öğrencilerin yaşam hakkını hiçe sayan, zehirli gıdalarla besleyen, sesini çıkaranı tehdit eden hiçbir yönetim görevde kalamaz!
- KYK ve bağlı tüm yurtlarda yaşanan zehirlenme vakaları derhal bağımsız bir soruşturmayla incelenmeli, sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır.
- Öğrencilerin barınma ve beslenme hakkı, kamusal, sağlıklı ve güvenli koşullarda yeniden düzenlenmelidir.
- Protesto eden öğrenciler üzerindeki baskı ve tehditlere son verilmeli, demokratik haklarını kullandıkları için başlatılan soruşturma ve cezalandırmalar derhal durdurulmalıdır.
Eğitimi, barınmayı ve yaşamı piyasanın insafına terk eden bu düzen değişene kadar; herkes için kamusal, demokratik, bilimsel ve güvenli bir eğitim hakkı mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz.
Eğitim-Sen




