Araştırmanın sunuluş biçimi, kullanılan dil ve içerik, bilimsel bir değerlendirmeden ziyade kamuoyunda algı oluşturmayı ve mevcut iktidarın eğitim politikalarına zemin hazırlamayı amaçlayan açık bir manipülasyon niteliği taşımaktadır.
Eğitim gibi çok katmanlı, sosyoekonomik, kültürel ve bölgesel eşitsizliklerle şekillenen bir alanda yapılan bir araştırmada; katılımcıların nasıl ve hangi kriterlere göre seçildiği, katılımcıların sosyoekonomik profilleri, hangi bölgelerden ne oranda veri alındığı, soruların yönlendirme içerip içermediği vb. gibi temel metodolojik unsurlar açık ve şeffaf bir şekilde paylaşılmadan, “Türkiye genelini temsil eden” sağlıklı sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Örneğin araştırmada velilerin yüzde 56’sının üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahip olduğu ifade edilmiştir. Oysa Türkiye genelinde bu oran çok daha düşüktür. Bu çarpıklık, örneklemin temsiliyetini ciddi anlamda sorgulanır hale getirmekte; sonuçların bilinçli ya da bilinçsiz olarak yönlendirilmiş bir kitle üzerinden elde edilmiş olabileceği kuşkusunu doğurmaktadır.
ARAŞTIRMA MANİPÜLASYON AMACI TAŞIMAKTADIR
Araştırma bulgularının, bir süredir iktidara yakın patron örgütleri tarafından dile getirilen “ucuz işgücüne daha erken yaşlarda ulaşma” hedefiyle örtüşen lise eğitiminin kısaltılması tartışmalarıyla aynı döneme denk gelmesi dikkat çekicidir. EBS’nin bu süreçte, iktidarın yön verdiği eğitim politikaları doğrultusunda yeni bir “reform” gündemi oluşturma çabasına girişmesi, sendikanın bilimsel değil siyasal bir görev üstlendiğini göstermektedir. Bu nedenle söz konusu araştırma, nesnel verilerden beslenen bir eğitim değerlendirmesi değil; kamuoyunu yönlendirmeye, toplumu manipüle etmeye ve siyasi meşruiyet üretmeye yönelik bir araç haline gelmiştir.
Sendika genel başkanının açıklamalarında sıkça kullanılan “sistem sürdürülemez”, “toplum beklentileriyle örtüşmüyor”, “4+4+4 yeniden ele alınmalı” gibi ifadeler, ön kabullere dayalı, siyasal amaçlara hizmet eden bir dilin göstergesidir. Bu yönüyle araştırma, objektif bilgi üretmekten çok; kamuoyunu belli bir politik rotaya sokmayı amaçlayan bir algı operasyonu aracı olarak kullanılmaktadır. Bu da araştırmanın temel niyetini açıkça ortaya koymaktadır.
GEÇMİŞTE 4+4+4’Ü SAVUNANLARIN SAMİMİYETİ TARTIŞMALIDIR
4+4+4 sistemi uygulanırken, bilim insanlarının, eğitim uzmanlarının ve Eğitim Sen’in yaptığı tüm uyarı ve itirazlar görmezden gelinmiş; EBS bu sisteme aktif destek vermiştir. Bugün gelinen noktada bu sistemin başarısız ilan edilmesi, aslında EBS’nin kendi sorumluluğunun üzerini örtme çabasıdır. Bunun yerine şimdi “herkes değişim istiyor” söylemiyle yeni bir sistem tartışması açılmaktadır. Kamuoyuna servis edilen bu araştırma, yüzeyde bilimsel bir rapor gibi görünse de içeriğiyle tam bir siyasi pozisyon alma işlevi görmektedir. Bu durumu zorunlu lise eğitiminin dört yıldan iki yıla indirilmesi tartışmalarıyla birlikte değerlendirmek gerekir.
EĞİTİM SİSTEMİ PEDAGOJİK TEMELLERE, BİLİMSEL VE LAİK İLKELERE DAYANMALIDIR
Eğitim Sen olarak, eğitimin piyasalaştırılmasına, ticarileştirilmesine ve siyasal-ideolojik ihtiyaçlara göre şekillendirilmesine her zaman karşı durduk. Bugün tartışılması gereken asıl mesele, 4+4+4 sisteminin nasıl değiştirileceği değil; başından itibaren karşı çıktığımız bu çarpık modelin neden bu kadar uzun süre sürdürüldüğü, kimlerin bundan çıkar sağladığı ve toplumsal eşitsizliklerin Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidar eliyle nasıl daha da derinleştirildiğidir.
Gerçek ve kalıcı bir çözüm, eğitimi piyasanın değil, kamunun hizmeti olarak gören; katılımcı, şeffaf, bilimsel ve laik temellere dayalı bir planlamayla mümkündür. EBS’nin kamuoyuna sunduğu araştırma, bilimsel niteliği olmayan, iktidarla tam uyum içinde şekillenen siyasi bir pozisyon alma çabasından ibarettir. Bu nedenle tüm eğitim emekçilerini, öğrencileri ve velileri bu tür siyasal manipülasyonlara karşı uyanık olmaya çağırıyoruz.
Eğitim politikaları; sendikal ya da siyasal sadakatlere, seçim hesaplarına göre değil; pedagojik temellere, toplumun gerçek ihtiyaçlarına dayanmalı, her çocuğun ilgi, yetenek ve geleceğini gözeten kamusal bir anlayışla oluşturulmalıdır.
Eğitim-Sen





